Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 22 Kasım 1973 ürkiye'de ilk Çalışanlar Partisi deneyi yaklaşık olarak on yıl önce yapılnr.ş ve başansızlıkla sroncçlanmıştı. Başaarısızhî.la sonuçlan mıştı, çünkü sözü geçen deneme kuramsal bir dayanaktan yoksundu. Bazı sendikacılar kurulu düzendeki partiierin ker.dilerine yeterince ilgi göstermeyişinden ötürü öfkeliydiler. tstiyorlaraı ki ayaklarına gelinsin, Büyük Millet Meclisi'ne davet olunsunlar ve yöneticililderi Milletia Vekilüği ile daha bir şanlansın. Ne var ki Çalısanlar Partisi deneyi tutmadı. Kurjms>J bir çıkış noktası bulıınmayan yani sosyo politik nedenlere, gereksinimlere dayanmayan her siyasal davraıış gibi bu girişim de boşlukta kaldı. Başka deyişle. Çalışanlar Partisi girişim'ni ynzlaştırmak, sap ırmak, kurulu düz3nin siyaset tekniği ile hiç de güç olrnadı. Üç beş sendikacı'ya değifik partiierin kapısmı aıalamak, on onbeş ınilletvekilliğini aralannda üleştirivennek böyle bir sonucu sağlamaya yetti de arttı. Demek ki yukanda söy lediğimiz yargı doğruydu; girişim, ülkücü bir davranış olmakian çok, işçi çevresinin egerr.enlerine siyaset kapılarını açmayı anıaçlıyordu. Kurulu düzenin paıtileri bu amacı tez zamanda sezdiler, birbirine tamamen ters ideolojileri yaşaten birkaç değişik kapıyı araladılar ve böylece bir «Çalışanlar Partisi» sorununu kolayca çözümlemiş oldular. T Olaylar ve göpişler UYARI NİYETİYLE.. Faruk ERGİNSOY nük değişim ve gelişimini kuşku ile izleyenlere geleceği alabildiğine karanük göstermektedir. 1973'Ier Türkiyesindeki Çalışanlar P?rıisi deneyini besleyen en etkin Vaynak. öncelikle, işte bu korkudur. Kısacası, işçilerin sol bir siyEsal kurulusun çatışı altında topiar.mEİpn istenmemek tedir Düne kadar partilerüstü poütika izleyenlerle, AP yanlısı bazı sendıkacıların bu girişime önayak olmaları başka türlü rteğerlendirılemez. Arrta sonuç on yıl öneekinden pek farklı olmayacaktır. Bilinçlçnen bir işçi kitlesinin önayak olduğu gelişimleri bu tür tutarsız davranışlarla engellemek olaoak dıjıdır. mişine ahcı gözle 'bakmaiı âegil' nr.dir? Hanfii üstün başarı vardır o geçmişte? Daha önimlisi işçiler ne düşünüyor o geçmiş için? Kaidı ki sendikacı kalabalıkia haşır neşir olan insandır, gerçek sendikacı ise aynı zamanda önenıli bir kitle tabsnma sahiptir. O halde niye siyasal vleme katılıp kendini örgüt'e kabul »ttirtneyi d emez? Bıınu yapan!ar, böylesi gîrişiırier için yürek ve yetenek sahibi olanlar kısa siirede haşarıh sonuç lar almaktadırlar. O ha:de ssndikacıların ilgisizlik suçlaması haksız, ha'.iz olduğu ölçüde bencil bir yakınmadır. Şunu da ekleyeceğim; sendikacı i?çi hareketini temsil yeteneğini Türkiye ort«n;mda büyük ölçüde yitirmiştir. Elbette içinin hakkını veren na muslu sendikacı çok, ar.:a bu çokluk tüm'e varmıyor. Hattâ hsttâ çoğun'.uk o'amıyor. İnenmayan girsin işçinin arasıra. sorsun b'r kez. Alaca|ı revaba çok kimse sasacaktır. Bir şey daha söyleyeyim: Sendikacı için kcntenjan türünden kolaylıklar sağlanmasına, böyleca yapay bir üstün sınıf yaratılmasına en çok içerleyenler b;iinçli ışçilerdır. l' ^le de şu son bir iki y.ida «ijasetin ne oldugunu onlar yöneticilerinden daha iyi oğrenmişlerdir. Katıldıkları hcr örgüt'ün tab?nmdan tavanı na doğru hızla yükselmeye başlamıjiordır. Üsteik Türkiye'de bu tırmanışı kolaylaşîtran sıyasal dinamıkler vardır. Daha da ileri giderek diyeceğim ki, en tutucu partiler bıle işçi'ye hele de sendika cı'ya başka uğraşların sahiplerinden daha büyük ölçüde yakınlik göstermektedir. lamı vardır ve bu tartışılmaz. Başka türlü düşflnülüyorsa, geçilir davranışın karşısına, saf alınır, yanlışiarla doğrularla sorun bir çözüme doğru götürülür. Çalışanlar Partisi deneyinds bu nitelik de yoktur. Adından bellidir zaten, İşçi Partİ5İ değil de Çalışanlar. Partisi denişinden bellidir. O halde kurulması düşünülen parti varolan örgütlcrden bi rine benzeyecektir. Olsa olsa yönetici k "droları değişik görünecek ve işçi oyları der'.enebiiirse kimi sendikacılara kolayından «Meclis» yolları açılacaktır. Kısacası bu bir sendikacılar pErtisi olacaktır, denenmek istenen odur. Bizi asıl şaşırtan, 1973'ler lüıkiye'sinin bilinçli işçisine böyie bir giıuuni s'jnmaktaki akıl almaz eesaret oldu. Demek ki işçi ile sendikscı arasında giderek bir çelişki .ııuliği !:azanr,n ysbtncıİEşma şandığımudan daha ileri iilçülcı e varmış. «Yapanz olur» bürnkrasisinin dp.rüc.'l. kahplsrı henüz bazı kafalardan sökülmemij. İşçi'nin nereye gittiğini, hangi aşamaya ulaşıjmı göı"emeyen sendikacıİEr hâlâ meydanlarda... Eneıji Politikası D olap bevgiri bostan kuyusundan su çıkarmak için kullanıhr. İnsanoğlu, bu vöntemi çok eskiden bulmuş. Hay\ranın ener.jisinden sebze ve meyva üretmek için vararlanmış. Dolap beyeiri. hic laışkus'az harcadı»! en»ninin ne işe yaradığım bilmez. Gözleri kapahdır. Döner durur kuyunun çevresinde... İnsanoğlu akıllı olduğu için ne yaptığın; biiir. İşçi Karar Verir Yeni bir Çalışanlar Partisi deneyinin uygulamaya konması bir tek noktada yararlı olur ve i?çi ile sendikacı arasındaki farklılığı daha bir açığa vurur. Böylece 1963'lerde baslayan bir efsane cie sona erer belki: sendikacı toplumdaki gerçek yerini alır, mesleğinin kolay yaşama sanatı olmadığını öğrenir, üstün insan sayılmas;nı gerektirir bir neden bulunmadığını anlar, ancak görcvinin hakkını verdiği ölçüde yükseleceği gerçegini kabullenir. Topîumun da, işçinin de ondan istediği buriur. Bu isttğe cevap veren genç sendikacı kuşakların yetiştijinı, işçi'nin sendikacılık mesleğine adım attığ:nı da unutmamak gerckir Yakın zamanda çıkıian lirvede kalabilmek için tüzük oyun'.arı herhalde yettnez olacaktır. Bu neder.le kurulu c!üzende çoğunluk teşkil eden sendikacıi önctlikle ker.dini yenilemek. bugün azmlıkta görünen yeni sendikacı kuşaklann değişik karakterine ayak uyduırr.ak zorundadır. Bir parti kurmaya gelince.... Bu ancak işçi kit lesınin bugün vardığı düzeye ulaştıktan sonra düşünülebilecek konular arasında yer plır. Üstelik böyle bır girişimin gerekli olup olnıadığma işçi kendisi karar vejrır. Doğıusu bu yazıya başlarken kimseyi sw,lamayı düşünmedik, bir olaya değindık. bir se'Çtğ?. Söylediklerimizde alınganlık n?acr.]cri varsa bundan salt ılgili olanlat alınsın. Yoıc^a gerçek sendikacıya her zaman saygı duyıiu';. bu, işçi hareketi içinde yer ahşımızla da bellidıt Ne var ki ulus bize iiericı eelişiır.leri erigelle meye yönelen davranışlara karşı çıkmak pörcvini vermiştir. Bu yszı o görevin bir gercğidir ve uyarı niyetiyle kaleme alınmıştır. Ne var ki insanoğlu, artık kuyulardan su çıkarrr.akla kalnr.yor. Earajlar yapıyor. pkarsulan biriktiriyor suyun akıçmdar. enerji sağhyor. Yeraitından kömür çıkarıyor. Sudan. kör.ıiirden üretilen enerji. elektriğe dörri'türiiiüyor. Ve bu elektrikle insanoslu, aydınlanıvor. ısınıvor fabrikalan, matbaaları. makineleri çalı.=tırıvor. Bir ülkenin <calkmması da böylece sağlanıyor. çagdaş uygarlığa ' böylecs varıhyor. Cağdas uvEarlıgın dışında kalan insanoghınun ı>e Yirminci Yüzvılda bir dolap beyjririr.den farkı yoktur. Saba'hın köründc kalkıp. akşamm karanlığma ka(Jar hayat çarkının pıihnot" dolabını çevirir ama. ne yaptığir.ı bilmez. Kapnlıdır gözleri. Uygarlık' bilincinin ışığına uzaktır. Eir ülkede elektrik ısığma uzak kalmaıc. uygarlık bilincinin ışığına u?ak ka'.mak demeknr. Ülkenin akar suları boşuna akar durur, ve yeraltında linvitleri boşuna vatar riurur. o ü'.kede kalkmma olur mu? Aljarsulannian. madenlerinden vararlanmıyan ve enerji üretemiven ülkr r?faha kavuşabilir mi?'Ülkemiz işte bu durumdadır. Nufusumurun yüzde 62si elektrikten yok=ur.dnr. Yarısı ülfabesizdir Bövle bir ulkede insanogluna btivük görevler düşmeictedir Türk ulu.su, Anadolu'nun verüstü va veraltı servetlerine uygarca sahip çıkma:< zorundadır. Vatanımızm akarsuları lınvitleri, taş kömürleri. bor cevheıieri. demiri. bakırı. Krornu ve herşeyi halkındır. Milliyetçilik. yeraltı ve yerüstü servetlerinin milletçe işletilmesini öngörür. tster \abancı ohun, ister yabancıvla i?birlikçi olsun. her kim ülkenin doğal zenginliklerine el kovjnussa, eüni çektirmelidir. Türkiye'de durum tersinedir. Yirayışımızın her kesiminde bir alicengîz oyumınu.ı İZ;LTİ I; gcrmekteyiz Bugün ülkemiz enerii voksunlugu ıç'ryie çirp.nmaktadır. Hastanelerde, fabrikalaıda matbaalaMj eıektrikler kesilmekiedir. ?.korcmik yaşamı bunalmılara sürükleyecek sunîuk cereden doğmuştur? bu vok Geldik 1973*1 ere Bugünlerde ayr.ı konu yine djdikodu gündemindedir. Yen: bir «Çalışanlar Partisi» deneyi için girişimler clmakTa. görüşmeler yspı'.nakta, n:ıbız lar yoklanmaktadır. Ve on yıl önceki gerekçe delişmemiştir: Partiierin sendikac:lara yeterince ilgi göstermeyişinden yakımlmaktadır. .Oysa... Oysa 19731er Türkiyesindeki bir Çalışar.lar Partisi deneyi yukanda değinilen bencil neder.e sığmayaeak boyutlara sahiptır. Yalın değil çok yöniü bir olaydır. Sendikiicı kendisine ilgi gösteıümemesıni bir siyasal girişim için elbctle çıkış noktası yapamaz. Buna lıakkı yoktur. Ycktur ya, böylesine bir gerekçeyi kendi basitliği içinde doğal karşılamak bir ölçüde yine de olasdır. An cak. bu gerekçe konuyu yeterince aydmlatmamaktadır. Asıl sorun daha da düsündürücü. hat tâ ürkütücüdür. Ncdense, bu yeni girişim öncolikie CHP'deki işçi büyümesini engcllemeyi amaç lamaktadır. 1973 seeimleri bağnaz ve oportü.ıist çevrelere korku salmışıır. İşçi ile CHP arapındaki yakınlaşma somürü çcrkını fşletenlere ondişe vermektedir. Bilinmektedir kı Türkiye'de işçi ile köylü arasında organü: 6ir bağ vardır. Işçi'nin bilinci ergeç köylüye de sıçrayacak, sanayi kesimindeki değişim mutlaka kırsal kesime de yansıyacaktır. Bu gerçek, CHP'nin halka dö Gerekçe Bir an için söylenenleri doği'u faysak ve bu giri$imin sendikacı'ya ilgi gösterilrreyi«intien doğ duğuna inansak varacağımız sonuç yine değişmezdi. Çünkü haklıhk yoktur bu gçrckçede. Si yasette sendikacıya ilgi gösterilmeuiği doğru değildir. Aksine, işçi hele hele sendikacı bazı s:yasal örgütlerde başkalarından çok daha kolay yükselebilmektedir. Bazı siyasal kuruluşlarda deha ilk adımında sendikacıyı bir ilgi, bir sevgi kaxsılatnaktadır. Eğer kasıt, kolaymdan bi^e isteciğimiz verilmiyor düşüncesine indirgeneeek kadar basıt ise buna bir diyeceğimiz olmaz. Gerçeklen de, Srneğin milletvekıli kontenjaniarı sendikacı için eskilerde olduğu gibi cömertçe kullanılmıyor, bu doğrudur. Ama niye başka türlü oîvun. niye sendikac.ya bir üstün insan gözüyle bökılsın? Miüetvekili konienjanı, siyasal eyleme, durumu gereği uzak kalan ve varlığı bu eylem için gerekli kiraseler kazanılabilsin diyedir. SendikiC! lar da bir tarihte bu tür insanlar olarak değeılendirilmişlerdir. Ne vermiştir bu değerlendinne topluma, hele hele işçi'ye ne vermiştir? 1973'lerde partiierin kontenjan kolayhğı sendikacılara çok götüldü ise bunun nedenini o yîne kendinde ara mah, dönüp bir kez dört yıllık Parlamento geç Sınıf Partisi mi? Denebilir ki. kurulu düzende yer alan siyasal örgütler ne denli yapısal deği§ikliğe uğrasalat vine de işçi'nin sınıfsal partisi olamazlar. Türkiye'de bu tür bir örgütlenmeye gerek var mıdır, bunun zamanı mıdır ya da sosyo ekonomik yapı ve tarihsel etkenler ne der bu konuda, bunlar tartı^ılabilir. Ama yine de sınıf partisi kurmasınm bir an "HALR GtlZELÎ,, OKTAY AKBAL Evet Hayır «Sağlam iki gözum var. Bu gözlenmaen Dirını, natta gerekirse ikisini Çetin abime vermeye hazınm. Göz nakli gerektiği an ilk akla gelen benim gözlerim olmalıdır. İnanınu bana hakikatı söyîüyorum. Ben bir ekmek. için seksen yıla mahkum oldtım. Yaşamla bağlarım kopmuş sayılır. Bundar. sonrasını tek gözle de sürdürebilirim. Yeter ki Çetin abim gözlerine kavuşup iki gözii var olduğu halde bozuk düzenin körlüğünü görerneyenleri değerli yazısiyle görme olanağına kavuştursun.» Bir hapishaneden geliyordu bu mektup, Başka mektuplar, havale kâğıtlan da vardı. Hep Çetin Altan için, bir yazaruı gözlerinin sağlığa ka\^ışrnası için... Bir okur, Çetin'in bütün bakım masraflarını üzerine almaya hazır olduğunu bildirdi. On liralar, yirmi beş liralar. ellfifralar. İstenmeden gönderilen, yürekten kopan, dostluk belirtilerj, kanıtlan. Baktım önü alınır gibi degil, dostlarmın Çetin Altan. adına açtıki»n bır. bartka hesabına yatırdım bu paraları. Biriksin, ilerde ya uygun bir armağan alınsın, ja da tedavi yohonda kullanılsın diye düşünerek (İş Bankası, Cağaloğlu Şubesi No: 292f) Necati Cumah'yla birlikteydik o gün. Gözyaşlanmızı tutarruyorduk. Halkuı kendinden bıldiğl. inandığı, güvendiği bir yazara karşı gösterdlği bu içten ilgiye, sevgiye... Birkaç gün sonra Cumalı bir şiir getirdi bana: «Halk Güzeli». «Çetin Altan'a gözlerini bağışlamak isteyen okuyucuya» adamış bu güzel şiiri. Benim yazmak isteyip de yazamadıklarımı, bütün bu mektuplann bende yarattığı izlenimleri, kısacası halktan olmanın, halka inanmanın, halkı kendine inandırmanın anlamını, daha nice nice duygulan buldum bu şiirde... Sözü Cumalı'ya bırakıyorum: Her dizesine yürekten katılarak. kendimin sajarak, sizlerin de bu şiirdeki «halk güzelliği» kavramını benimseyeceğinize inanarak... «Evlerine tozlu çamurlu sokaklardan gidilir O soluk tahta kapılardan avlulanna geçtin mi Kireçli eski tenekelerde renk renk çiçekleri Yüzleri halk güzeli, halk gülüşii gülüşleri Karşüarlar seni aydmlanır için Ot yastıklar, şeker sandıklarından bir sedir Eskilerden dokunmuş bez kilimleri Baş köşede koruyucuları Kur'anı Kerim Bir duvarda dizi diri kırmızı biberleri Bir düğünden askerlikten kalma bir iki resim Bankaları, tapu kayıtlarını geçelim Altında her gün hayırla andıkları ölüleri Üstünde ne varsa onların emeğj onların alın teri Toprağı bizim kılan onların halk sevgisidir Toprağın dilidir konuştukları tek dil Kazılsa su fışkıracak arteziyen Gibi derinlerde çağıldar yürekleri Tek kusurları varsa cömertlikleridir O da vermeyi yeğ tuttuklarından Almayı bilmediklerinden değil Bir usta. bir öğretmen, ya bir komutanları vardır Selâmını aldıkları, bir şeyler öğrendikleri Bir doğru sözün değeri gözlerinde dünyadır Yürekleri kıyamet günü verilecek hesaba hazır Umarlar Tanrısal adaleti, duyarlar Peygamberlerini Seviler, öfkeler, umutlar. dağlardan esen yel Et, kan, kemik. bolluk, kıtlık. kum. taş, toprak. sel Türküler. bayraklar, davul sesleri, tüm çiçekler Öğretir onlara tüm bildiklerini Sözlükleri kıttır dile geüremezleı Yayla dönüşü her koyun Nasıl kokusunu alırsa kuzusunun Seni kendilerinden bildiler mi Yanında kendilerinden doğan iyinin doğrunun Her biri sana ansdır, dosttur. kardestir Sen ki kardeşim Çetin Taşan volkanıydm dilsiz yüreklerinin Seni, ağız bilir, dil bilir. göz bilirler Kasıl onlarındı senin gözlerin Onların gözleri de şimdi senindir...» alnız çömlekçisi, ulaşımcısı, çiftçisı değil; ıssız yerlerds, dağ başlarında yasayaniarın kısacası geniş bır halk çoğunluğunun güz sonu gelince başlıca, duşüncesi, doğa olaylarının en önemlilerinden biri olan, kışın nasıl geçeceğini hesaplama, yorumlayabilmedir. Bu ilkeyi bilerek, ona göre tedbirlerini almak, yoksul halkımızı mutlu kılar. Bunca yıl yapıîan gözlemlerle, çok duyarlı araçlarla güçlenen meteoroloji kurulu.şlan; üçdört ay sürecek. kışın nasıl geçecejli üzerine, yorumlama yoluyle de olsa, kesin soz etmekten çekinir, onlar da ufak bir OeiJşiJtUkle,değerli ozan Tevfik Fîkret'in dedi.gİ RÖ?r«flavâ kaduj ptjj|ür ,in»nroak olmaz ha!» deyip, bir soluğu bir soluguna uymayan eskin üzerinde tetik durmayı, uyamk olmayı tistün görürler. Biz de bu görüşe katılırız. Fakat hemen hemen Yakındoğu'da yaşayan topluluğun kışı Hıdrellez Kasım'ının birine göre (Milâdl 8 Kasım'a rastlar) hesaplama geleneği üzerinde oldukça geniş durmamızda yarar görüriiz. Halk Takvimine Göre Hava Tahınini Y KASIM AYININ 8 İ , HIDRELLEZ TAKVİMİNİN l'İDİR. O GÜNÜN GÖZLEMİNE GÖRE BU YIL SERT VE YAĞIŞLI GEÇECEK. T;»tK)ye'de halkm yüzde 62'si elektrikten yoksunken elekınk yoksunluğu çekmek ne demektir? Elektrik akarsularoan, linyitten sağlanır. Akarsuları batamınaan Avrupa'da ön safta gelen, linyit yataklan bakımından geniş olarairlara sahip Türkiye'de petrolden elektrik üretilmesi için KükümetlerJ zorlayanlar kimlerdir? «Türiciye'vt bır Türkire kattık» derken. 23 railyonu elektrikten nasipsiz bir t.^Keoe elektrik bunalımı yaratanlar kimlerdir? Oyı.ınî açık: . gayrımilli petrol politikasına milll enerji kaynaklan varsantrallar kurmak; ve bu çanına ot tıkmak. " 6 milyonluk *bir ülkeyi 5 ba^larnBk: ve sonra ülkenin ken, nntıolden enerji üreten oyurnan ortaya çıkaranlar<n Kerim YUND gün bilglsi vardır. Biz, kışın nasıl Keçecegini yorumlamak konuşunda Hıdrellez takYinüni. ön görmüş oldugumuzdan bundan kısaca soz ediyoruz. Bu takvımiri ' kaçı'ricı "yülni yaşadığı, ilk kullananların kimler olduğu kesin belli değildir. Mevsim, Ay, hafta, gün adları da yoktur. Günler kendilerine göre sayılır. Yıl ikiye bölünür. Hemen hemen altı ay yaz günleri vardır. Buna Hızır günleri derler. Bizim kııllandığımız takvime Röre altı Mayıs'ta Hızır'm birinci günü başlar. Milâdi yedi Kasım'da son günü biter. Böylece Hızır günleri 179 gün sürer. tkinci bölüm olan kış günleri ise MiISdi sekiz Kasım'da baslar, 186 gün geçtikten sonra gelen Mayıs'm 5. günü birer. Hıdrellez takviminin Kasım günlerinı ve bu Kasım'ın i!k gününü, şimdi kul landığımız ve bir çoklarının alafranga takvim diye de söylediği Milâdi takvimin aylarından ve bu ayın günlerinden hangisine denk geldiğini yukaröa belîrtmistık. SözlUklerimiz. anisiklopedilerimlz bu konuda oldukça dolambaçlı bilgi'.er vermektedirler. 1^!höbgnlsıi';Miladi yılı on birinci ayının sekizinci günü Hıdrellez takviminin de bir Kasımıdır. Bundan sonra halk Kasım'ın önemli günlerini s a p ile belirtip ne iş yapılacağım söyler. Örneğın: «Kasım yüz, sabanı düz (koş)». «Kasım yüz elli, yaz belli»... gibi. (Şunlar da denizciler için: Kasım'ın altmışında yat, yetmisinde kalafa*, sekseninde suya at, doksanında donat, yüzünde yüz.) Kışın birinci gürıünü hesaplamak çok yöndfcn ötıemhdir 1 Tanzimattan (183«) yılından önce üsmanluar yurtlarında alacaklarını. vereceklerinı vapacaklarını bugüiıe Kbre başlatırlardı. Taksit, süre, ırgat. uşak tutma gibi olaylar bir Kasımdan bir Hıdrelleze kadar olurdu Devlet de halktan hiacaklanm iki taksitte toplar bir kısmını Kasım, bir kısmını da Hızır günlerinde alırdı. Gürültü, patırtı, kıy&met bundan kopuyor. Bir Ulkede yabancı yazarın kitabını Türkçeye çevirdi diye aydın kişi otuz yıla mahkum edilirse o ülkede «nerji polıtikasım yabancıya bağlamak için çalışanın borusu öter. Bu ıkı olay birbirine bağlı... Içanadolu'da Karadenız, Marmara, Akdeniz kıyılannda yaşayan esnal, işçi, crftçı. «emicl, . yaşlı iusiler Kasım günlerinin hesabını iyi bilirler. Hele bir Ka sımı daha da güze! hesap ederler Çünkü bekçî. sıgutmaı,. uşak "tüfrîia gibi îşTer bu Kesaba göre yapılır, diye daha önce belirtmiştik. Yorum Yönü Bir Kasım, önemli bir hava yo rumu günü de olduğu için halk bu hesaba çok ilgi göstermekte ' dir. Kasımın birir.de ha\a nasıl giderse kışın da ona göre geçeceğir.e inanılır. Soz gelımi; kışın ilk günü sayılan bu Kasımda ha va durgun ise kışın yumuşak hat ta kurak olacağı samlır. Bu gün hava lodostan esiyorsa kışm yağışlı geçecegı ve sert olmayacağı yorumlanır. Bir Kasım rüzgâılı. fırtınalı. değişik havalı ise fcış da böyle geçecek demektir. Istanbul Meteoroloji kayıtlannda, bir Kasımın (Milâdi takvime göre sekiz Kasım) nasıl geçtiğini ve o yıhn kışının da buna göre nasıl geçtigini öğrenmek mümkündür. Biz, 1967 yılından beri Istanbul'da sekiz Ka sımın hava bakımından nasıl geç tiğini denedik. Ağaçıar. dumanlar, karınca yuvalarını, gözetledik. Yaşhlar ve bu gibi hesapları konuşmayı sevenlerle görüştük, vardığımız sonuç olumludur: İSTANBULSULAR İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN Kasım'ın Anlamı Kasım: Arapçadır. Osmanlıca'ya da geçmiştir. Anlamı «böleç» demektir. Yine Kasım, Arapçada, narin, ince, çabuk kınlabilen demektir. (Ferit Devellioğlu: Osmanlıca • Türkçe ansiklopedik lugat 2. baskı ek sayfa 59). Dilimizdeki Kısmet de Kasım sözunden üreyen bir sözcüktür. Kasım sözcüğü şuralarda geçer: Müfettiş ve Müfettiş Muavini Alınacoktir Idaremiz Teftiş ve Kontrol Heyeti Müdürlügünde halen münhal bulunan 2 adet 9. derece Müfettiş Muavinl kadrosu ile. ileride açılacak muhtelif derectlerdeki Mü. fettis veya Müfettiş Muavini kadroları için Hukuk, Iktisat, Siyasal Bilgiler Fakülteleri, Iktisadi ve Ticari llimler AkaSe'milerinden.Tekrıik Üniversite'den veya bunlara t muadil ySbancı ülkelerdeki okullardan mezun olanlar arasınd'a yapılacak sınav neticesi Müfettiş veya Müfettiş Muavini alınacaktır. • Yazıh sınav 10/12/1973 tarihinde saat 13.30'da, Mülâkat ise 17/12/1973 tarihinde saat 10.00'da îdaremiz Merkez binasında yapılacak ve kazananlara tahsil a derecelerine göre 657/1327 sayılı Kanun esaslari dahüinde aylık verilecektir. Resmi sektörde Müfettiş veya Müfettiş Muavini unvanını iktigap etmiş olarak görev yapanlar ile bu unvanı evvelce ifa edenler tadcce kompozlsyon sınavı ile m"14kata katılacaklardır. SINAVA KATTLMA ŞARTLAR1: 1657/1327 sayılı Devlet Memurları Personel Kanununda öngörülen esaslar, 2 35 yaşından yukan olmamak (tlk defa memuriyete giMcekler için), 3 Askerlik hizmetirti yapmış olmak (Erkekler için), 4 îsteklilerin en geç 5/12/1973 Çarşamba günü saat 16.30'a kadar bir diLekçe, tahsil belgesl, nüfus hüviyet cüzdanı aslı veya sureti, askerlik durumunu bildlrir belge, 2 adet vesikalık fotograf ile birlikte Idaremiz Personel Müdürlüğüne bizzat müracaatları rica elunur. N o t : Bizzat müracaat etmiyenlerin talepleri nazarı itibare almrnayacaktır. Kışın Birinci Günü 188 gün süren kışın birinci gü nü Hıdrellez yılı Kasımının da birinci günüdür Milâd' yıl Kasımmın sekizinci günüdür bu Ru mi yıl Kasımı ise altı gün sonra (14'ünde) gsieceKtir. ADALET BAKANLIĞINDAN Matematik terimi: Araplar, Parslar, Türkler, başka islAmlar da Kasım sözüne değer vermişierdir. Biz, aritmetikte geçen dört işlemdeki bölmenin eski terimi olarak kullarurdık. (Matematikte ba$ka yerlerde de bu terimden türeyen terimler vardır. Fakat bu komımuz dışında). Kişi adı olarak: Yalnız Arap'.ar değil müslümanla • da çocuklarıMüessesemiz Amasra Bölgesinde üretilen Tat Kömürü= na Kasım'ı ad olarak koymuşlar Ş nün, indirimii fiyatla satıjına başlanmıştır. = dır. Bugün Türkiye'de, Kasım S sözünün klsi adı olması çok aRutobet T.M flyat ¥enl fiyat thtlva ettigi zalmıştır. TL/TON. TL/TON. Kül •'• = Kömfirün einıi yürürlükte olan takvimimizin 275. 250.34 20 M İ 50 Kribl* 4 onbirinci adı da Kasım'dır. 250. 165.67 42.00 1050 mm. Şükrii Saraçoğlu'nun, Başba = 225. 1S5.1011 43.00 010 mm. kanlığında, söylenmesi ıor, bir = biri ardınca gelen dört takvim Yukarıda belirtilen haüerden fazU beher % ruhıbet ar^ ayınuı adı değiştirilmiştir. Da = tışı ve eksiliîi için fiyatın »/• l'i; kül nisbetinde beher •» kül / ğ ha önceleri (Teşrinisani) dedi H artışı ve eksiliji için ise fiyatın •/• 3,5'u nisbetinde indirun, ^ ğimlz aya da «Kasım» denmiş = = veya fiyata ilâve yapılır. = tir. Belirtilen fiyatlar Amasra stok sahalanmızda tetlhn fi, § Türk takvimi bir kanşıklıktan 1 yatıdır. Saym halktmıza duyurulur. = anrurken başka bir kanşıklığa = uğramış. Bu ayın sekizinci gü | Bu konuda daha genls bilgi Ankara, Istenbul, t a n i r v« ş nü girer 186 gün süren Hıdrel 1 Zonguldak Kömür Satıs v» Tevıl Müesseseai ya da Müdürş lez (Hızır îlyas) takvimindeki = lüklerinden alınabilir. Ş Kasım günlerıyle on birinci a İııııııııııııııııııııııııııııııiffliıııtınıııııııınımınfflimmnBnmffltınnıtııımnnııntınınıııuHimıtıtııınııir yın Kasım günleri birbirine gir(Basm 26327/9636) mıstir. Ruml Kasım d» onbirinci aydadır: Kasım'm kanştığı yerler belirtilenlerle de bltmeyip Ruml Kasım denilen Milâd: Kasım'dan on üç gün sonra gelen Kasım'm da birinci günü yürürlükte olan Milâdl Kasım'ın on dö'rdüncü gününe gelmesiyle çapraşıklık katmerleşmiştir. En önemli ve en yaygm Kasım terimi: \ I | j TAŞ KÖMURU SATILACAKTIR I | | | EREĞLİ KÖMÜRLERİ İŞLETMESİ MÜESSESESI MÜDÜRLÜGÜNDEN YA (Gardiyan Alınacaktır) Istanbul, Izmir, Edirne ve Sakarya Cezaevlerinde çalıştırılmalc üzere asgart ükokul mezunu, askerliğinı yapmış, memuriyete gırebilme vasıflarını haiz olanlar arasından gardiyan alınacaktır. Gardiyar.lardan ilk ise başlayanlara emekli müktesepleri ile asgari ücret tarlfesinin altında olmamak üzere ücret, 200 lira iş güçlüğü. 150 lira iş riski zammı verilecek, döner sermaye primlerinden istifadeleri mümkün kılınacaktır. Ayrıca elbise, ayakkabı, palto ile laşeleri Idare tarafından karşılanacaktır. Taliplerin 10/12/1973 gününe kadar Adalet Bakanlıgı Ceza ve Tevkif Evlerl Genel Müdürlüjü'ne şahsen müracaatları ilân olunur. Eski çağlarda bilinip de Araplar, Farslar, Türklerce kullanılmakta olan bizim «Hıdrellez tak\iml» diye adlandjrdığımız 365 günlük takvimin 186 gününü kapsayan Kasım sözü «Kasım günleri» (Ruzu Kasım) diye adlandınlan siireye verilen addır. YAK1NYOL DAMGAL1 VEYA YAKINYOL EHLİYETLİ GÜVERTE ZABİTLERt ALINACAKTIR Gemilerimizde istfhdarn edilmek üzere elemanlar aranmaktadır. 1) Dolgun ücret verilecektir. 2) Geniş sosyal haklardan istifade etme imkânı mevcuttur. îsteklllerin tst. Pındıklı. Meclisi Mebusan Cad. No: 95'deki Personel Müdürlügüne dilekçe ile müracaatları rica olunur. D.B. DENtZ NAKLİTATI T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Hıdrellez Takvimi Konumuzu biraz daha açmak amacıyla «Hıdrellez Takvimi» çevresinde de birkaç kelime söylemek istiyoruz. Her yü duvarlarımıza astığımız renkll takvim kartonlannm uygun bir yerine en azdan 363 yapraklı sevimli takvirn bloklan eklenir. Burada Milâdl takvim. Rum! takvim. Hicrl takvim, Hıd rellez takvimi diye çesit çesıt 1 Istanbul'da I9«7'de eski Ka« sım, yani Hıdrellez Kasımının ilk günü pdyrazla geçti ve kış da sert oldu. 2 1968'de bır Kasım yine poyrazla girdı ve ö s yine sert oldu. 3 1969'da Kasımın ilk günü yağışlı geçti, kış da oldukça yumusaJs geçti. 4 1970 yılımn ilki aksama kadar çok yu muşak güneşli gitti. navada hemen hemen esinti yoktu. Bu gün ;Basın: 26318/9642) P.azardı. Kimi süre bavraklar lodostan nafif esmelerle dalgalanı ^••••••»•••O •••.«•»•••••••••••••••••••••••••«> yordu. Bu kış iyi geçti. Güzel günler birbirini izıedi. S 1971 yüı Kasımının notlanm sıralacımda bulamıyorum. 6 1972 • Hıdrellezinin ilk Kasım günü RaAçık buluna^n daire başkinlıkları için evvelce aday mazan Bayramı ioi,'birkaç 'gün • seçilmis^ olanlar'dan boşalmış bulunan bir adayın yerine önceden tanıdıklara da, «Bugün % uyamfc »lalım. bayramın ilk güve açık buluna"n üç üyelik için 832 sayılı Sayıştay Kanu• nü nasıl geçerse kış da ona göre nunun 4'üncü maddesinde belirtilen nltelikleri taşıyan Is•geçer diyte bir inanç var Bu nitekliler arasından, aynı kanunun 6'ncı maddesi hükümleri ce ölçüde doğru deneyelim» deuyannca bir daire baskam ve altı üye adayı »eçilecektir. dim. Bayram tcünü hava çok iyi, Üyeadaylannın dördü Sayıştay, ikisl Maliye Bakanhğı durgun geçti. Arkasından gelen kontenjanından olacaktır. uzun günlerde de hava pek yuIstrklilerin en geç 10 Aralık 1973 günü saat 1720 a muşaktı. Sonralan kurak başla• kadar aşağıdaki belgelen ekleyeceklerı bır dilekçe İle Sadı. Kuraklık yurt ölcüsünde çoyıştay Başkanlığına basvurmaları gerekmektedir. Postağaldı. Korkunç bir durum aldı. d'aki gecikmeler dikkate •alınmaz. • 7 Şimdi 1973 yılımn yani bu •> 'yılın go'zlemine geleiim: önceki1 Kendi el yazısı ile yazılmış hal tercümesi, haîta 8 Kasım Perşemoe günü. 2 Dairesince tasdikll sdlî ve inzibatî muamelât ve Hıdrellez takviminin birinci gümükâfat kısmını muhtevi sicil özeti, nüydü ve Istanbul'da o gün ha(Sayıştay mensubu istekliler'den bu belge lstenmez.) va sertceydi. Kuzeyden esiyordu 3 Bu yıl çektirllmiş (6x9) ebadında iki adet fotogve yağışlıydı. Demek ki öniimüz raf. deki fcış sert geçecek vagış bol Duyurulur. olacak. Kuraklık endişesı yok çok şükür. Dedelerimlzin ölçüsü, »••••••••••••••••• »•••••»••••••»•••••«>••••» bizim görgümüz meteoroloji a(Basın: 26545/9643) raçlannm dediklen arasında bir bağlantı olup olmadığım bu gözTÜRK DONANMA VAKFINA. lemle aramaya çalışalım YAPILACAK HER TÜRLÜ BAĞIŞ ŞANLİ Sayıştay Başkanlığındân (Basm: A17954Ist. 26414/9634) Kasım'la ilpili (olklonk bilglleri verdikten sonra aözü. 186 gün süren Kasım ustüne söylenenlerle bitirelim: «Geldi Kasım. çogaldj hasım, «Kasım'dan on güs önce ek on gün sonra ekme». «Kasım gelip kesim başlar hısım geıip rjızde kışlar». <Kasım gıbı yüzü ekşi> ve ınşallah sabırsızl.Rla bekledigimiz o günler gelir. «Kasım yüz elli yaz belli!» (30 Mart). DONANMAMIZI GÜÇLENDİRECEKTİR.