Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHDRÎYET 25 Ekîm 1973 seçimlerinin sonucu, ülkenin bütün yapıcı güçlerine, bir önemlı, bir tarihsel rol yüklemektedir: Bundan Bonra da, tekelci sermayeye ve onun Demirel'ine meydanı boş bırakmamak: ülkenin son çeyrek yuzyılda gittikçe yayılan özgürlük, demokratik ilişkiler yaşantısım ve modernleşme gelisroeciliği meydanını, Demirel'in ve grubunun modernleşmeye ve demokrasiye sığmayan felsefesi ile baskdarma açik bırakmamak. Bu konuda, seçmen. kendine düşeni yaptı. Şimdi Türk ilerici ve yapıcı güçlerj, bir tarihsel görev yükleniyor: Türkiye nin modernleşme sürecinin dütnenini Demirele ve grubuna bırakmamak.. Demirel. eşine kolay rastlanmayan bir poiitikacıdır. Hele Batı Demokrasilerinde, o gülüşü (tebessüm) uyandıran lojigj ile; izlediği o çok merkezci. çok özelleşmeci politika tutumu ile, eşi bulunmayan bir politikacı tiirüdür. Ve, uyan dınlmamış, uyanraamış kitlelerin kendi içlerinde gosterdikleri doğal dinamiği; sonunda. onlara kendisinin açtığı, onlara kendisinin bağışladığı bir gelişim ögesi olarak kabul ettirmesini şimdiye dek bir çarıklı erkânıharpHği ile yutturmiis bir politikarıdır. Böylece de bütün dünyada çok tan açığa vurulmuş olan bir çelişkiyi. ülkemizde uygulama beceresini de bugüne kadar göstermiştir. Bir yandan büimsel açıdan «halk» olan çünkü Atatürk'ün belirltiği üzere «sai. <çalışma) üzerine dayanan kitlelerle bir bağdaşılık kurmadığı halde, kendisini onlara halk adamı, halk politikacısı, halk istemlerinin deyimcisi ve gerçekleştiricisi olarak kabul ettirme büyücülügünü yürütmüştür. Ama öte yandan, onun politikası aslında Türkiye'mizde kapitülasyonculuk ve emperyalizm tarihlerinin yarattığı dıj ve iç kuvvet merkezlerine yaramıstır. Gerçekten halk olan çünkü <sai>nin yaratıcısı ve sahibi bulunan büyük kitlelerin yarattığı sosyal dinamiği; onların elinden alarak, bunu kapitülasyonculuk ve emperyaliznı tarihinin ürettiği ekonomi tekelleri yaranna bu kadar kolayhkla kullanabilme çelişkisi, uygarlık dünyasmda kolaylıkla anlaşılır bir şey değildir. Ama AP üderi şimdiye kadar bu işin yutturmacıhğını basarabilmiştir. Olaylar ve görüşler U YAN1K DÜRMA ZORÜNÜ Prof. Bahri SAVCI çizgisi içine girmistir. Tarihin bu çelişkiyi çok uzun sürdüreceği sanılmazdı. Onun için Demirel'in ve tekelci serraaye grubunun kolunun kanadının gittikçe hırpalanmaya başlaması. doğaldır. Fakat su uyur. tekelci sermaye uyumaz. .Tür kiye meydanı» boş bulunmakta sürüp giderse; ve o. bu boş meydanda bir hukuksal <zecir sistemi> kurmada eagellere uğnunamakta devam ederse; güçler dengesinde kendi egemenliğini pekiştirme politikasını pekâlâ geliştirmeyi de sürdürebilir. O zaman da tarihin. adı geçen çelişkiyi tasfiyesi. gittikçe ötelere atılmış olur. Büindiği üzere, seçimleri sosyal dengeler be lirler. Demek ki, Türkiye'nin sosyal dengesinde geleneksel kesitlerin egemenliğinin bir beğeni görmeme süreci kesin olarak başlamışUr. Ama, Demirel, aslında bir çelişkiden başka bir şey olmajan politikasını <halk sempatisini toplayarak kazanılan siyasal otoriteyi kullanarak, halk üzerinden birikimler elde etmek; bu birikimleri de. zümresel kuvvet merkezlerinin kullanrr.ası ortamını hazırlamak; devleti buna gö re bir baskı aracı olarak işleünek politikasını) bu seçimlere ve 1961 Anayasasına karşın. yine uygulama olanağını kazanmaya çabalayacaktır. Tekelci sermaye, Demirel adına. iç ve dış destek ler arayarak. onun, yine bir mutlakiyet makamı elde etmesini sağlamaya uğrasacakur. İşte diyoruz ki, tekelci sermayenin bir Demirel mutlakiyeü arama politikası karşısında; tüm sosyal uyanışım odaklan, tüm demokratik yöntem güdücüleri, uyanık ve birleşik durmalıdır. Bilmelidirler ki. tekelci sermaye kanadının Demirel yanı, 1961e ve onun moderrüeşme yönüne. özellikle üç yerden karşıdır. Bu takım. önce, 1961'in kurduğu halkçı sosyal devlet felsefesini istemez. 1961. çok açık olarak, bir sosyal devlet kurar. Sosyal devlet, bir açıdan ekonomik sosyal modeller kullanarak ysratılabilir. Kapıtalist yöntemi temelde bırakmadan, ı m t onu «kamu yararlan» kavramı ve zorunluğu ile sınıriayan; yine onu çağdaş «sosyal adalet» ölçüleri ile dengeleyen tiirlü modeller kullanıiabilir. Türkiye'nin tarihi, Türkiye'nin kendisine özgü bir orijinal model yaratma ist;dad:ndadır. Bunun çık:s noktasıru ve doğrultusunu uyçulamalar dışında Atatürk felsefesi göstermektedir. Bu; sosyal ve ekonomik yaşantıyı «çalışma» üzerine dayatan: ülkenin kaderini belirlemede çalışan smıfların (sai srnıflarımn) birbirleriyle bütünleşerek öne çıkmasmı sağlayan bir halkçı modeldir. Fakat Tlirkiye. böyle bir model araştırma çalışmalarıria girdiği andan ben. (Atatürk'e bile karjın) geleneksel güçler ile kapitalütasyonculuk ve emperyalizmeilik gelişmelerinin yarattığı tekeller, ona engel olmuştur. Bunlar. kendi uygulamalanm getirmişlerdir. En sonda. Demirel, sosyal ve ekonomik yaşantıyı çahşmaya dayatan, tiim sosyal kateeorilerin siyasal oVuşumun belirlenmesine kaîkı getirmelermi öngören çünkü en gerçek sosyal korumanın yolu burtur modern sosyal devlet karşısmdadır. O, ha!kı, taşıdığı sosya' ".pasite üzerinden birikim elde ed:len bir sa* ' olarak görmektedir. Ama halktan sağılacak «Tınlam kapasite» yukarıda adı geçen geleneksel uüçlerle tekellerin buyruğiında ve yarannda kalacaktır. Bu arada kimi düzeysel k o rumaJarla da. bir sosyal devlet görüntüsü sürdüriilecektir. Ute bu, 1961'in sosyal devlet feisefesine karşınlıktır. Sonra. sermaye hegemonyası koalisyonu. ve onun temsilcisi Demirel «Devlette iktidar yapısı» açısından da 1961'den yana değildir. 1981, tılusal egemenligih, bir merîcezin tekell olarak kullamlması temelinde bir siyasal iktidar yapısı aramaz. Bunu tekelci sermaye grubu ve onun temsilcisi Demirel arar: O tek merkez] elde ederek, o tek merkez ile tıpkılasarak, herşeyin sahibi bir mutlaklık kurabilmek için.. 1961 ise bunun tersini arar: Ulusal egemenligi Anayasada gösterilen çeşitli organlar elij'le yine Anayasa'da gösterilen çeşitli yasal yollarla kullanma çoğulcuhıgu içinde «bir katkılar demeti demokrasisi» kurabilmek için... Köprünün Açılışı jstanbul Boğaziçi Köprüsü 30 Ekim'de açılacak. Açılış I için gösterişlî tbrenler hazırlanıyor. Hatta bu konuda •önemli tartışmalar bile patlak veriyor. Bu önemli tartışmalardan biri de gazetelerin yazdığına göre ?u sorunun çevresinde yoğunlaşıyormuş: Köprü hansi yönden açılacak, ve aşılacak? Eğer Asya yakasında düzenlenirse açılış töreni, köprü İlk kez Asya'dan A\Tupa'ya geçilecek: ama tören Avrupa yakasmda düzenlenirse. tern olacak. Resmi çevreler törensel konuiarı tartışa dursunlar, köprünün bir de siyasal yanı var. Güya bu köprü AP'nin, hatta AP'nin bile degil Demirerin eseriymiş: Ecevit Köprü'nün yapımına karşı clduğundan 30 Ekim'den önce Hükümet Başkanı olursa, köprünün açılış törenlerine katılması tuhaf kaçaeakmış. İşkembei kübra'dan böylesine atışlar, ancak alaturka çevrelerin söyleyip inandıklan masaüardır. Bir ksre köprünün yapımını şu veya bu siyasi partiye veya başkanma baglamak boşuna çabadır. Köprüyü Demirel yapmadı ama, dıyelim ki yapmış veya yaptırmış olsun. T N e olacak? Menderes, Istanbul'un yollannı açtırmaya yOneldiği zaman zavaJh adamı İkinci Fatih diye pohpohlamıçlardı. Şimdi nsrede Menderes'in bulvarlan? Ölçüler ve boyutlar günden giine öylesme değişiyor ki. dünün büyük eseri, yaruıın küçük eseridir. Menderes'in yaptıkları bugünkü çevre yollan yanmda minyatür gibi kalır. Toplum büyüyor, teknik llerliyor. tktidarların yollarla köprülerle övünmesi dönemi geçti. Bunların hepsi dünkü Afrika sömUreelerinde biie ibadullah... Bir uhıs, ancak tarihin bir dönemine uygarhk damgasını vurmuş anıtlarla övünebilir. Slnan'ın camileri ve köprüler: bu soydandır. Osmanlı dönemindeM Türk mimarlığımn yeryütüne kattığı anıtlar, aradan yUzyıllar geçse de değerlerini korurlar. Ama Bofaziçi Köpriisü böyle mi? Köprünün planlanm yapan yabana kumpanyanın müdüninün afzından Istanbul Boğaziçi Köpriisü şöyle anlaulıyor: «Bn köprü asma köprüler kusainnın fn yeni köprüsüdür. Amerika dışındaki koprülerin en büvajtüdür. İ9«>'larin başında tngiltere'de klâsik asma köprü tipinden farklı ilk köprüyü insa etmiştik... Be£aciçi KöprüsO bu şekilde yapılan koprülerin iktacisidir... Bu köprü alnslararmsı isbirliği savesinde mevdana getirilen ilk önpmli kfiprürtür tnırittere. Italya. Fransa. Almanya. ve tabii Türkiye tarafından finanse edilmistir Köprünün parçaları tnciltere, ttalya. Almanya ve Fransa'da imâl edilmistir. Aydınlatma malzpmesi HoLUnda'dan. elektronik araçlar Almanya'dan gelmistir.» Pekı, Türkıye'ye ne kaldı? OıeUlyor köprünün mtihendisi: «Elektrik tesisatı, asansörii tssıyan tesisler ile şantiye ve idare Mnalan, köprüden tececeklerin para ödiyecekleri yerler...» Apaçık görülüyor ki Boğaziçi Köprllsü'ne hiç kimse bizim eserimiz diyemez. Bu köprüyü yapan yabancılardır. Bunlar hangi ülke parayı verir, ya da borçlamrsa; oraya köprti kurarlar. Ayni köprüjTi Hotanto'ya veya Patagonya'ya da yaparlar. Bogatlçi Köprüsünün bizim ulusal onurumuzu okşayacak bir yanı yoktur. Uluslararası sermayenin ülkemize uygun gördüğü eelişme biçimınin bir uzantısıdır. Uluslararası sermaye sınıfı. TUrkiye'de petrol ve otomotiv politikasını kendi işine geldiğince saptamış, tuıma tşleri de bu yatırımın sonucu olarak kamyon ve otobüs yolculuğuna dönüşmüştür. Ve sonunda bir köprüye gerek çörülmüştür. Çimdi 50'nci yılda büyük törenlerle açılacak Boğaı Köprüsü... Oysa bu yolda kantarın topuzunu kacırmak bizi dünyaya gülünç eder. Sadeliğı elden bırakmadan. Meşheciiye tas çıkartan nutuklara olanak tanımadan açmalıyız Köprüyü... 50 yılljk Cumhuriyetimizde Köprü'den gayri övuneceğimiz çok şey vardır. Baskasmın marifetiyle gururlanmas: ya da böbürlenmeJt is« bizi büyUtmez. küçüitur. Katkı Getirme Özgürlüğü En sonra Demirel ve grubu. özgürlükler açısır.dan da 1961'den yana değildir. 1961 refimi. tiirlü sosyal kuvvetlerin ve kesitlerin siyasaya katkı getirmesi demokrasUinin işlemesi için gerekli tüm özgürlüfcleri arar. Grubu ile birlikte Demirel ise. bu özşürlükleri; kendilerinin devlet i!e tiDkılasması ve kendi iradelerinin devlet iradesi olması sürecini önleyen engeller olarak görür. Onun icindir ki. devlet ile kendisini tıpkılaşt'.rmayı başarma orammı yaratma çalışmaiarım daha ko\u olarak sürdüreceklerdir. Bun'Jn için de, demokrasimizin 198'. içinde belirttiğimiz niteliklerini gölgelemekte sakınca görmeyeceklerdir. Fakat, Türkivemiz, bu mutlâkiyetl onlara vermeyecektir. Sosyal ujanışîmırı ve demokrasi gelişiminin gölgeye itilmesine razı olmayacaktır. önümuzdpki serçeğe bakalım: Önümtizde bir Anayasa vardır. Bu Anayasa'da da, onun içinde varlık, jaşarlık ka28nmıs sosyoekonomik, kültürel ve entellektüei odaklar vardır, halkm kendisi vardır. İlk kez Atatürk'ün belirttiği, toplumun temeli olan sai «çahşma» kesitleri vardır. Bunlar Parlamentonun dışındadırlar. ama Anayasanın içindeöirler. Ve Anavas£ içi etkenler o'arak. varhklannı. Demirel'e. <nn dersi vermekle de kanıtlamışlardır. Demirerin bu etkenleri. halk üzerinden birikimler elde etme ve fakat bu birikimleri zümre«el tekellerin vararına. ama halk zaranna bir büyümeye kaiu?ma ugrunda harcama polirikasma müsaarie etmemeliriir. Demirel'in demokrasi dışına kaçışını. bundan sonra daha da çok görecegiz. Türkiye'nin şimdi içine girmeye başladığı modernizasyonculuic gücü, onu, bu kaçamak!annda da. ensesinden tutup tutup yere vurmak için uyanık durma zorundadır. Tasfiye Fakat bu seçimde, büyük sermayenin dilek leri yönünde, ve onun yöntemi olan kapitalistleşme yoluyle büyüme dediğimiz iktisat olayının temsilciliğini pek geniş ölçüde yitirrniştir. Bu durumda şu yargıya varabiliriz ki, taFih, yukarıda sözünü ettiğimiz çelişkiyi tasfiye RENKSİZLİKTEN RENKLİLÎĞL OKTAV AKBAL Evet Hayır 50. Yıl ve Kara Gün Dostlarımız umhuriyetimizin 50. Yılmı Kutlama Törenlen'ne şurada pek az gün kaldı. 50. yıl ile ilgili çalışmalann şimdiden eile tutulur, gözle Rörii'.ür ciddl gerçek, içtenlikle dolu, düsilnce yonii insanı hayran bırakan bir yapıtın» da henüz rastlanmadı! Bi z geçelim bunlan da, gelelim esas kaygımıza.. Koc» elli yılm bilançosu şu günlerde kapanıyor! Neler yaptığımızt, neler yapacagımızı bir yana bırakalım, hiç olmazsa resmî törenlere, uluslararası renk katacak bir konuya definelim. C u seçimde en çok hoşuma giden ne oldu bilir misiniz? Partiden partiye geçen kişilerin, özellikle AP iktidarına hizmet cdcn kimseleriıı seçimi kaybetmelerü... Dört yıl önce bir parti listesinde yer almış, ya da o partinin aday adayı olmuî, umduğunu bulamamış, o zaman haydi öbür partiye! Öreüikle küçük kentlerde sık sık görülen bir durum bu. Bakar orda iş yok, niye boş yere vakit geçirsın! Dikkat ederseniz daha çok büyük partiler arasmda olur bu köşekapmaca. Sağlam koltuk nerde, orda olacak B KARA GÜNLERİMİZDE BİZE YARDIMCI OLMUŞ YABANCI DOSTLARDAN HAYATTA OLANLAR YA DA YAKINLARI 50. YIL TÖRENLERİNE ÇAĞIRILMALI İDİ. Turgut ETİNGÜ de yaymlayan yine o kara gün dostumuc Pierre Loti degil mi idi?. îste, tlk Dünya Sarası sonu, o donem Hint MUslümanları içinde olduğu kadar, özellikle tn giliz dilinde okur • yazarlann dünyasmda tamnmıs bir kara clostumuz daha: Şeyh Müft Kidvey. Bilgin, güçf % j w t , MıtrglatdfiJİ» yap mış iyi bir konuşmacı. lngiltere'de oturmasına rağmen Türk ulusuna ve yurduna yapılan saldırıyı erkekçe kınayan, korkusuz ca karsı çıkan bir aydın kişi.. Onu, 1919 yılında daha iyi tanıma fırsatını bulduk. O tarihte, Londra'da «Central tslamic Societysdeki yayınlanndan en ünlüsü (Islâm önderini Savunma) adlı yapıtı idi. Bu kitabında gerçekten çürütülmesi mümkün olmayan bir mantık dizisi ve bılimsel açıdan sağlam dayanaklarda yükselen bir (Türkiye Savunmasi) vardır. O, gerek bu eserinde ve gerekse Londra'da düzenlenen açıkhava mitinglerinde yaptığı konuşmalarda, çeşitli gazete yazılannda bizim katıksız bir sarunucumuz. Bizim büyük bir karagün dostumuz... Claude Farrere: O'nu ilkin 1922' de, savaslarımızın en kızgm, olüjn • kalım yolunda en zorlu sınavlan geçirdiğimiz sıra tarunz. Claude Farrere'i, bize yonelten Pierre Loti'dir. Ama bu dost luk itelenerek oluşmus bir yapma dosUuk degüdir. P. Loti, Rochefort'daki evinde, deyimi yerinde ise «Türk Dostu» olarak vaftiz'ini yapmıştır. Ama kendisi sonradan bunu eksiksiz bir içtenlikle sürdürmüştür. Hem de bizi iyi, kökeninden tanıyarak. öj'lesine ki, gelecegin Atatürk'ündeki (Deha)' ya, bir yabancı olarak ilk teşhisi O koyacak:. NiteHim 1922 yılı içinde tzmit'te, Yüce Başkomutanımız Mustafa Kemal ile görüştüğü zaman, Büyük Taarruz henüz başlamamıştı. Mustafa Kemalrin olağanüstü kişiliğini dünya daha bilmiyordu. Ama Claude Farrere'in, O'nunla yaptığı konuşmayı, Fransa dönüşü gazetecilere anlatırken: «... Mustafa Kemal Paşa gerçekten eşsiz bir insandır Hiç yoktan, herşeyi var etmesini bildi. Kuskusuz bu kişi, Türk'ün yeniden dünyaya gelişinin etkenidir!..» demişti. Böylece, derin ve uzak görüşlü olmanin belgesini de vermişti. O, sonradan her zaman bizi hatırladı. Bize geldi. Bizim değer taşıyan yönlerimizi daima Ba Bu kez nasıl yamldüar bu açıkgöz geçinenler! AP listesinin baş tarafında yer alınca seçilmek kesindi. İş, Genel Başkan'ın gözüne girmek, ona tam bir bağhlıkla hizmet etmek, yaranmak. Sonrası kolay, büyük kentierde listelerin ön yerlerine, ya da ön yerlere yakm yerlere yerleştirirler, ya yoklamalara girerek ya da kontenjan adayı olarak. iş olur biter. Evdeki hesap çarşıya u>Tnadı i§te. Hesap elde kaldı, çarsıya varınca bir de gördüler ki çar$ı yerli yerinde değil! Kimi de parti değiştirip iktidar adayı saydığı AP'nin listesinde üçüncü dördwcü olmayı CHP'de ikinci • j g '* Y> ıtf 5 •"M tuttu. £â^Lan ıÇre«ol»a,"5lsa CHP bir. hadi hadi i AP'nin en*2»0örM va#. Bir de ne gördük ç AP iki, CHP dört milletvekili çıkarmasın mı? Böyleleri arasmda büdıklerim de var, acır mısın güler misin hallerine.Bu aday cambazhkları, köşe kapmacalar son bulacak artık. Blr kişi hangi partide yer alır, almalıdır kamuoyu bilecek, o adaysdayı da bilecek kendi yerini. Orada da olur. burada da! HangUi daha saglamsa onu seçerim diyemeyecek. Bütün bu cambazhklar • renksız» partılerin saflarında olur. Ha o parü. ha bu parti, hangisi olursa olsun, bütün sorun seçilebilmek! Geçmişte de görürdük bir tjkım kişiler DP ile CHP arasında mekik dokurlardı, başka partilere de girip çıkynlar olurdj O günlerde asağı yukarı hepsi birbirine benziyordu bu partilerin, hepsi «yığ'n» partisiydi böyle diyorlarJı kendilerine. İçltrinde sağcısı da solcusu da sosyalisti dt şeriatçjsı da hııiunurdu. Partiler kendi içlerinde «koalisyon» halmdoydi sanki, bütün eğilimler, görtşler karmakarısıkü. Tek parti ç*Suun benzeri partilerdi bunlar, adları ne olursa olsun amaç olabildiği kadar çok kişiyi çatısı altında toplamaktı. ijimai bu durum ortadan kalktı. Partiler belirli kişilik, anlam nitolikleriyle birbirlerinden ayrılmak zorunda... CHP sosyal demokrasi<kıı yanadır, soldadır. AP bir çeşit liberal bir parti haline gelmek yolundadır. MSP ise açık açık sağcı» ama gerçekten sağcı bir pnıüdir. Öteki'er ise AP'ye benzer aiygsal topluluklardır. Ne güzel dedi Erbakan, «AP, DP ve CGP*nin birlesmesini temenni ediyoruz. Meclis'te aynı görüşü üç kez dinlemekten kurtuluruz, zaman kaybedilmez boşuna.« Darmadağınık, karmakarışık da olsa Erbakan'ın üderi olduğu MSP belirli bir anlamı; belirli bir görüşü simgeliyor. Ne istediği, neyi özlediği, nereye varmak istediği ctada. Kendine göre, bir yolu var. Peki söyleyin bana DP"nin, CGP'nin. AP'nin yolu nedir, tutumu nedir? Artık bu «renksiz> partilerden çıkılıp .renkli. partilere geçiş olamayacak. Kravat değıştirmek kadar kolay olmayacak parti değiştirmek. Düşüncelerini inançiarmı görüşlerini hattâ özel çıkarını değiştirmek olacak bu. Koiay değil!.. Particilik özel çıkarcılık kapısı sayılmayacak. Bir partiye girerken o partinin belirli, açık, herkesin bildiği, tanıdığı ilkelerine bağh mısınız, değil misiniz, bileceksiniz, bilecekler. Eskisi gibi herkesi her zaman kapsayan partiler ar.larr.sız hale gelecek artık. Gerçek particilik budur. Belirli çizgilerle birbirinden aynlan örgütlerin soldan sağa dogru sıralanmaları. Demokrasinin baş koçulu da bir ahenkli dengenin kurulmasıdır. Sağda toplanırsa bütün ağırlıklar, ya da solda birikirse, o ülkenin dengesi sık sık tepetaklak olur. Öyleyse ne mi yapmalı? Soldan sağa kadar belirli düşünceleri. görüşleri terflsil eden partilere yer vermeli, «renksiz» «kişiliksiz» partileri, particikleri de silmeli politika sahnesindcn... Kendiliğinden olacak. bu da. Bakın dört yıl sonra hangi partiler crtadan kalkacak, DP'ler, CGP'ler grup. kuracak kadar milletvekili çıkarabilecek mi, koskoca AP ne hale girecek. Onların yerini jjerçek fikir partileri alacak, sağda ve solda... Belki dört yıl da beklemeyeceğiz bunun için... Erken bir seçimde çoğu tasfiye olup gidecek politika evrenimizden.... Evet. ilk adım budur, partiden partiye geçmeyi alışkanlık haline getirenlerin, onlara özenenlerin milletvekili seçilemeyişleri.. Böyle böyle olacak işte, başka yolu yok halk bilinçlenmesinin... Kırk milyonluk Türkiye'nin yannı aydmlıksa, açıksa, umutluysa bundan, halkın hızla bilinçlenmesinden, yalnız bundan... E:n' Ne de çabuk unuttuk o KARA GÜN DOSTLARI'mızı?!. Oysa Kurtulus ve Curnhuriyete g«Çiş gluılerinin heyecanı ile nasıl da karsılama, anma törenleri yapıyorduk?. Ne de onur verici davnışlara kalkışmış, onların OTK^ sevinçle egilmış,^^»d}İT caddeler bile açffil^tık!. B ^ xe, o kara günlerimizde dünyanın sırt döndüğü; Ustelik Türk, sonra da İslâm olmanın nedenleriyle, koskoca bir Hıristiyan »lemınin düşman olduğu bir dönemde.. Onlar. bir elin parmakları kadar bir azınlık; ama insancıl, ama uygar, ama vicdanIı, ama doğru dürüst kalabilme nin soylulaştırdığı o birkaç kisi, kendi başlarına haksızlığa, zulme kıyam etmiştü. Onlar. bizi savtınmuşlardı. Hem de koskoca bir Batı dünyası önünde ve üstelik onlarm ortalık yerinde bazen tek kişi, bazen bir veya ikisi karsı durmuş; bizi sözle, kalemle savunmualardı:. Unutmanın Utancı Sonralan araya yıllar girdi. Değısen kusaklann, yeni koşullar içindekı bosvermisligi; bu büyük TÜRK DOSTLARI'nı ne de olsa tarih sayfaları arasına sofcup, geçmistiöteye: Zaman zaman, geçmişe dönüş yapıp, olaylar zinciri içinde onları da hatırlayan birkaç yazar, dUşUnur çıkmadı değil. Fakat ilk günlerin o heyecanı, o sıcaklıgı, o gönül ve yürek içinde tasımanın, o hayranlık duymanın, derecesinde bir akıl almaz dü?üklük başlamış. Bir Pierre Loti evinin kapısı üzerindeki lev ha bile kararmıs, okunmaz olmuştu!. Şimdi biz, kara Bünlerimizde bizi sevmiş, bizi savunmuî ve ölene dek bize dost kalmışlann o yüee amlarına eğilmek istiyoruz. Yaşayanlan kalmışsa, onları 50. Yıl Anma Töreninde olsun aramızs çağınp önlerinde saygı ve sevgiyle selâma durmak istiyoruz. Onların tümü bu dünyadan geçmış ise. kalan en yaşh yalanlannı çagınnBİıydık törenlere. Gazeteciler Cemiyeti, Türk Büyüklerini Anma ve Yasatma Derneği sorumlulan dahi çağrıyı yapabilirdi. tşte bir ünlü yazar, Pierre Loti. Türk'e yapılan zulmü dünyaya duyurmuştur. Türk'ün yüce dostlanndan hem de, kara günlerin birer dehşet verici, çok umutsuzluğa düşürücü bir döneminin: TürkBulgar Savaşında bize olan ınancının, katıksız «evgisiyle ilk büyük dostumuz. O Pierre Loti değil mi, Kurtulus Savaşmda, Türk Kadınlar Birliği"nin «Türk Tezi»ni savunması için telgrafla kendisine baş vurmasına karsılık bir an çekımser kalmarruş. Durumumuz hemen kendisini etkilemis! Millıyet dujrpısunun verebileceği körü körüne bir inanca kapılmaksızın, başkaldırnus!. Böylece vicdan kamstna öncelik tanımış. Fransız olması, Hıristiyan olması; o sıra Fransa ile bölge içi bir savaşa girişmis bir Türkiye'nin savunmasını Uzerine almada bir sakınca görmemis. Bir kez daha bizden yana kıyam eden kara gün dostumuz oldugunu ispatlamıştır. Cumhuriyete eristiğimiz gavaslann en kritik günlerinde, yaşlılığını ve sıhhî durumunun tam yetmezliğini anlatarak. «..Si zin sranızda savasarak ölmek isterdim!» diye yaran ve yazılarını (Supremes Visions d"Orient» am* ••••••a Çeiik Baraka Montajı Yaptırılacaktır 1 Ortaklığımız tarafından Esenboğa personel na çelık baraka ilâvesi yaptırılacaktır. 2 Keşii bedeli 254.937.S4 TL. olup muvakkat 12.746.90 TL. dır. lokantasıteminaü 3 Teklıfler 8 Kasım 1973 Perşembe günü saat 15.00'e kadar Malzeme Müdürlüğü İnşaat Başmühendisliğıne verüecektir. 4 Postada vâki gecikmeler kabul edilmez. 5 Bu ise ait şartname ve kesifler Gümüşsuyu Caddesi Dersan Han No: 96'da Malzeme Müdürlüğü tnsaat Bajmühendisliğinde görülebilir. 6 Ortaklığımız 2490 sayılı arttırma ve eksütme kanununa tâbi değildir. İhaleyi dilediğine vermekte serbesttir. tı'ya tasıdı. Bize kara gün dostu oldu .. Ya Madame Gaulice? O, Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasında bir kaç kez yurdumuza gelPakistan'ın ünlü şairi Ikbal da miş. Bizi yakından tanımıs. Biz» unutulmaması gerekli bir kara dost olmus Unlü bir Fransız kagün dostumuzdur. dın yazarı. O günlerin yasantısı Biz. bu kadannı saptayablldik. içinde, her yönden yoksulluk gösterşrii sa*»şlartlan ötürü de yı |Bilenler, ellerinde lar bu durumda da kıntiya yüz.tutmuş Anadolu'yu adırn adım gteotiş. Sadece buyilk ; bılirler. Bunların inancı ve direnci kalmıs bu ül çeyın daha unutulmamasiriı riz. Bilirsiniz ki ak günlertmlzde kenin hayranlık duyurucu atılırrunı izlemiş. Sömürgeci ordula de yurdumuza gelmiş, kara gün dostlarım» kadar olmasa da, nn yakıp yıktığı yörelerdeki yübulunduklan dönemin kosullan rekler acısı vahşet tablolannı içinde, bu ülkenin çıkarlanna büyansıtan yazılan sonradan, Paris' yük çabalar harcamış; kUltUrüne, teki (Araştırma ve Haber Alma Derneği )'nce dünyaya duyurul sanayiine, onun gelişmesine k»tkıda bulunmuş olağanüstü değer muştu!. de bir kaç yabancı daha anılanO da bizim bir kara gün dostumızda hayranlık duyurucu yerlerinı alma<ctadırlar. Orneğin bir muzdu. Prof. Albert Gabriel, böylesıne bize hizmetleri geçmis, ba$ta gelen dostlarımızdandır. O, bizim için temel kuruluş sayılan TÜRK Ağa Hanın 28 Temmuz 1923 günU KÖYLÜSÜ'ne duydugu yürek ve tüm İslâm âlemine ve özellikle gönül dolusu sevgisinde; Turk Hint ulusuna, sonradan da IngiSanatı'na, Uygarlığına olan büliz basınının hepsinde yayımlayük hayranlığını yapıtlarında benan ünlü bildirisini hatırlarnamız lirtmiş koca kişılerdendir. Yayun gerek. ladığı ciltler içinde bize olan sevUzun bildirisinin bir paragragi ve bağlılığın aonsuzlugunda fında Ağa Han söyle der: yücelir... «... Türki/e Devleti, Batı Devletleriyle iyi durumda yaşamaya Bir Prof. Kosswiq"i de unutakararlıdır. Dogu ve Batıyı birbimayız. Bize bir vatan değil, amn rine yaklaştırmak ve insanlık kendi ulkemtzde bilmediğimiz amaçlarına çalısmak TUrkiyenin bir cennet kazandırdı. Orasuıı ülküsüdür. Batının, Doğu ile çedUnyaya tanıttı. Orada yaşayan lişkide yaşaması ki, eski diplomasinin ve Ehli Salip düşünce kuş türiinden gelişme gerçek bir «KUŞ CENNETλ yaratU!» sinin doğurduğu insanhğı kapsıyan felâketlerdendir!. İki tarafta da kan dokülmesinden başkaca bir sonuç vermemiştir.» Ya, bu topraklar için, geleceAğa Han, Izmir'in işgalinden ğin mutlu, özgür ve bağımsız sonra yapılan zulüm ve haksızTürkıyesini kurma yolunda canlıkları kaç kez, Türk düsmanı L. larını verenler ne olacak?^ OnGeorge'a karşı, sayısız sert proların bu törenlerde özel bir yerle testolar ve bildirilerle de belirt ri yok mu?.. Şunu Öneriyoruz: miştir. Hindistan müslümanlariyŞehitliklerimizin tümü, tören le birlikte, Dünya kamuoyunda, günlerinın gecelerinde, şehitlikte Türk Hukukunun korunmasına yatanlann sayılarıru simgeleyeöncelikle yer verilmesini isteyen cetc kadar, mezar taşlarımn Uzeönerisiyle de insanlık görevini rinde birer rr.eşale; sabaha dek yapan kara gün dostlanmızdandı. yansın... Hiç olmazsa 50. yılda Jean Sehilicklin de 1922 yılınbir, tören gecelerinde buralan da gazetesi adına memleketimi£un, güneşlik olsun!.. Işü ışıl. pıze gelmişti. Savaslann en kritik rıl pırıl bir gUndüa aydınlığı... günlerinde, olaylan birer birer Bu da, onların hakkı degil mi?. yerinde izlemiş ünlü Fransız yazarlanndandır. Özellikle (Kurtuluş Savaşı Günlerinde Anadolu' da Gordüklerim) yazı dizisi, o dönem Fransız halkoyu başta olmak üzere yabancı topluluklann, bizden yana yön değiştirmesinde etkili olduğu kesinlikle bilinmektedir. Tarunmış Fransız yazarlanndan Georges Duhamel ile öyle yakın bir döneme kadar da bize her fırsatta yardımcı olmuştur. Aralof Yoldaşı da unutmayalım; Cumhuriyetimizin kuru luşund» ilk Sovyet Elçisi idi. Sonradan, kaldığı günleri dile getiren bir tarih de yazdı. Gerek elçı olarak bulunduğu sürece, gerek ondan sonraki dönemde yazdıgı yazılarda. içtenliU* Türk'e dost kaldı. Daha 8 Nisan 1923 günü, başka bir göreve atandıgı i(,in. Ankara'dan ayrılırken, basına şöyie demişti: «... Türkiyeden ölümsüı sevgi anılariyl» ayrüıyorum.» Cumhurbaşkanlığı Senfoni Oıkestrası 50. YIL KUTLAMA KONSERİ 26 EKİM CUMA S0.30 27 EKİM CUMARTESl 15,30'D» K O N S E R S A L O N U N D A Bir Dost Daha Şef Solist r r t | t m : HİKMET ŞİMŞEK VERDA ERMAN NEVİT KODALU: Çumhurlyet Ksntatı. Ankar» D Kon•ervatuvarı Koroıu. Şef: Muammer Sun. Soprano solo: özgül Tanyeli NECİL KAZIM AKSES: «Seslenis» (Cumhuriyetin 50. yılın») ULVt CEMAL ERKÎN: Konçertan Senfoni ULVt CEMAL ERKİN: Köçekce (Türk dans rapsodisi) FERtT TÜZÜN: Eıintiler Bilftler YenlseJılr MUU Piyaneo sişesinden ve kenterden finc* Konser Salenondan sa|lanır. (Basın: 23187/8665) t 4 Şehitlerimiz JAPONYA BAŞKON8OLO8LUĞUNDAN Tarabya, Emirgân, Bebek semtlerinden birinde yalnızca kış döneminde kullanılmak üzera telefonlu, tam konforlu, möbleli, üç yatak odalı, ikf kirafık kat •ranmaktadır. Aynı binada olması tercih edilir. MUracaat: Tel 45 25 95 • 45 25 33 7 GüNde 6u hafta Vanıtt Kortol Emd Callp'Sımttlcı AMııml K«mai llâncıllk :4363 • 8675 ETİB A N K ALÜMINYUM TESİSLERİ GRUP BAŞKANLIĞI'NDAN ÜHİVKSİTHE ıISE son • 27 MAYIVTAN 12 MART'A Eleman Alınacaktır GRUP BAŞKANUÖIMIZ1N; Muhaseb* Personel • 'Oavrlmci Kıdro Otvrîmtai S««vnvyer • • • Prof.'USur Alacaktptanl Satınalma Satı? ve Pazarîama îdart Te Sosyal Ijler ARANAN SAKTLAR: serrislerinde istihdam edilmek üzere eleman alınacaktır. Or. frdtl Atıbrit "Çocuktın al fubtri" S^îmler blttl İkticUr kîm«Ur rrtr çarytmb» TÜRK HAVA YOLLARI A.O. (Basın: 24999/8659) ••••••••••••••••••••••••••••••••••I BİR Cumhuriyet; 867S !İİ Cumhuriyet: 8670 I: I1 I Lise re Ticaret Llsesi. Hukuk, tktisat. Sljasal Bilgiler, tktisadl ve Ticarl llimler Akademisi. Ortadoğu Teknüt Ünlversitesl İdaH Bilimler Pakültesi ve bunlann dengi ofcullardan bırinden mezun olmak. II Müracaat tarihinde 30 vasını doldurmamıs olmak III Askeriikle iliskisi bulunmamak IV DeSişik 657 sayıh Devlet Memurlan Kanununun 48. maddesfndeki sartiara halı olmak. Bu elemanlar degi»ik 6SÎ sayüj Devlet Memurlan Kanununa Röre İstihdam edilecek ve mevcut «osyal imkAnlardan lstifa.de edeceklerdir. tsteklilerin Seydişehir Alüminyum Tesislen Grup Baskanhgı (Seydişehir/KONYA) Personel Müdürlüğune müraCatları rica olunur. (Basın: 25102/8657;