Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 16 Ekim 1973 elsr yazılmadı Allende'nîn Siü'si ttzertne? Neler yazümayacak ki? İnsanlığın kaderinden bir yaprak Şili. Dünü vardı; nasıl bir bugün yaşıyor, hep okuyoruz, duyuyoruz; bir yarmı da olacak. «Durdurun tarihi, Inecek var» diyebilir mi Şili'deki Cunta? N Olaylar ve gorüşler Şili'lileri bir de oradaki doğal kaynakiara el etmış yabancı sermaye çevrelerini saymazsak, d'inyanın herkesce unutulmuş bir ucunda, bir gün, seçimleri Allende adlı biri kazandı. AUende Marrist olmasaydı, Mancist oisa da hiç otmazsa Ca?tro Küba'sı gibi bir diktatörlük kurmak y#rine, demokrasi ülküsüne. geleneğine ölünceya dek bağlı kalmasaydı. böylesine yankı yapar mıydı diinya kamuoyunda Şili'deki darbe? Çok çok, günlük aazetelerin dış politıka böüimünde, o alısılrmş Güney Amerika haberlerinden birine görümÜ7. belki takılırdı; ya okurduk, ya geçer glderdik. Darbeler, diktatörlükler. cunta'lar lcıtası Günev Amerika. Orada neredeyse her sabah, merak edenler, saatı sorar gibi, o eün iktidarda kimin olduğunu soruyor. Oy*a Allende, «bir gün öldürülürseniz ne olur?» somsuna, çövl» demişti: «Böyle bir şey olursa, kestn olarak bilin ki, yalnız su snlama ıselecek bu olav: Tutucular, ker.ri! koyduidan kuraîlara uymadılar, onlan çiînediler.» "PAX AMERICANA Seha L. MERAY (Prof. Dr. Pahir H. Armapğlu. Siyasî Tarih, 1T89< 1960, Ankara, ikinci baskı, 1973, sah. 382 383). cek, »üregidecek. Bu arada, «Amerika, Amerikatlanndır» ilkesi, Sayın Armaoğlu'nun deyimiyle, «âdeta, Amerika, Amerika Bırleşik Devletlerinindir» anîamına gelecek. Bu yüzden, New York IImanınm girişini süsleyen ür.Iü Özsîürlük Anıtı'nın meşalesi, panltısım, Orta ve Güney Amerika Ulkelerine bir türlü iletemiyor. Tersine, özgürlük ışıkîarını bir kurşunla söndüren, zorba. serüvenci, haJkım düşünmez ama A.B.D. yanlısı güçlil adamlardan, caudillos'lardan, diktatörlerden yana çıkar bütün A.B.D. hükümetleri. Bunlar kaplamış bütün kıtayı. Der Spiefel'in (24 Eylül 1973) tarihli sayısmdaki karikatür pek abarîTr.a sayılmaz: Güney Amerika kıtasını, bir general görüntüsünde çizmi? sanatçı, Lâtin An» rika^ı bir ppneral: Başı Kolombiya ile Venezüellanın bir Darçası; kolu Peru, BolivTa. Parasuay: pöbefi Brezilya; sağ avagının yandan görüntnu TTruguay, Ar.iantin. Yenl tâkılmıj bir kılıç gibi, Şili sarkmış beiinden. ıCT hep dflrBst İ?lerm5ş! Ya polis? Pol'.s, rnşvete falan aldırmıyor, suçluları b:rakmak yerine, yaks lıyormuş! Bu kıta için şaşılscak bir başka durum la da karşılaşmış: Şili'de. orta sınıfa benzer bir topluluk bile var! Ne der Mikes 5İmdi, Ritse Şili'ye? Sokaklannda kurşuna dizilenler. sîadyomlar dolusu tutuklular Şiü'sine? Aranılan evîerden sarkıtılması rorunlu kılmmıs beyaz çar^aRarla. teslim olmuş (ama. kime?» b:r kente dönüşmü'= Ssn'iaso! Duvarlardaki «Viva libertados» yazılan siünijormuj. Peki ne yazılıyor bunun verine? «Allpnde olavı». her yanıvla. «Castro o!avı»nı asmısa benzer. Castro seçimlp splmemişti iktidara: İktidr.rı. bir zorbadan, silâh gücüvle. zorla ?.!rr.ıştı; seçimle seçimsiz, pitmek niyeti de vok. Eskiyle kıyaslanamasa da. herkes biliyor diktatörlük oldr.gıjnu Küba'da. Oysa, Batı demokrasi=i düzentoe. kavramlanna içtenükle bağh ülkelerde, Allende Şili'si için. «Marx!st rle olsa. demokrasi var orada» denmişti. Bu yüdpn. Castro'ya <"9mertçe uzat'ıkları rard.m ellerir.i A'lende'den esirsemis irili ufakh Mantist devletlerin simdl döker pöriindüklpri timsah gözyasian bir vana, Eatılı d°mokrasiler diir>vs?ında. «Oh oldu Allende'ye!» diven çıktı mı? Han^i Batılı de"!et adamındp.n kr.tlama vazisı a'dı. cunta'nın başı? Allende'nin yanlışlan ne olıır>a olsun. onun görü?e ; l rinp ne ölçürie karst •;•?. da ters d ':serler««' rtii?siinîer, demnkra^i bilincine şrerçekten varmış çpvrelrr. Cunta'nın hangi davranısır.ı dngru buldular? Batı'r.m Marxi=t olmaran, ama o\iınun kurallarma tam baglılık icinde demokrasi ^'anlısı cazetelerinde <örneğin. The New York Times, L« Monde, The Times, Manchester fînardian, FTankforter AllsremFİne, Joıırn»! de Geneve...) ya da büyük rierffiierinde (örnegin. Tîme. News Wert, Der SpieRPİ. L'Eıpıess ..), AllendeM elestirseler bile, cunta'nın davranışını onaylayan, beğenen, haklı bulan yaa gör.ildü mü? Kalıkarnas Balıkçısı szann yaşamıyla yazısı arasında birbirini bütünleyen b;r uyu:n vardır. İspanyol ozanı Garcia Lorca'nın iç "•"••aşta faşi=tlerce kıır«ıına dizılmesı bir raslanM değildir. inin Pablo Neruda'sı yatağında can çekişirken, evinin çevresinâe süngülü karşıdevrimciler nö'oet tutuyordu. Ateşlj Pu.skin bir tabanra düellosu sonucunda öldü. Nazım Hikmet, on yılı aşkın süre kaldı mahpushanede. Sair Nefl Efe.ndi. hicivden va»eçemeyince, Padişahm buyruğuyla boğduruldu. Bu olavların altını kurcalarsarüz, vazarm tüm jasarnm. biç:m veren nedenlerl bulursunuz. Her yazartn Teya ozanın bir islevi vardır toplumda. Y Amerika Kimin? A.B.D., daha XIX. yüzyıhn ilk çeyregi so runda, 1823'te, Başkarunın adını taşıyan «Monro« Doktrini» ile. «Amerika, Amerikalılanndır». diye bildirrnişti dünyaya. Şöyle özetiiyor bundan sonraki durumu sayın Armaoğlu: «Coğrafl yakınîık ve Monroe Doktrini dolayıslyle. Orta ve Güney Amerika'nın gerl ka]mıs memleket'.eri, Amerika'nın üretimi için en tabil dıs ^azarlan teşkil ediyordu. Bunun dışinda da bu ıki bölgenin tabil kaynaklan da Amerikan iş adamlan için verim'i yatınm alanlan teşkil etti... «Bu ekonomik menîaatlerin Eenişleme;i ise Amerika'yı. kendi sınırlan dışındaki alar.lara vayılma politikasına götürdü. Birleşik Amerika'nm kendisi sömürse halinden bağımsı^hğa geçtiğl İçin. Orfa ve Güney Amerika topraklanna yerleçerek sömürgecilik yoluna fitmedi. Bunun yerlne bu memleketler tizerinde, borç verme, yatınm yapma ve ihracat yoluyla, kuvvetH bir ekonomüc nüfuz kurdu ki, bu, Birleşik Amerika tarihinde DoUr Diplemasiai devrinl teşkil eder. Dolar diplomasisi ise Lâtin Amerika mem'.eketleri üzerinde Birleşik Amerika'nın Dolitik nüfuzunun artma«ı sonucunu vermiştir. Çünkü bu memleketlerin iç va siyasal istikrardan mahrum olusu Amerito'nın ekonomik menfaatlerini tehlikeye soktuğundan, her siyas! buhran çıtasmda Amerika bu memleketlerin iç işlerine müdahale ederek. slyssal istikrar ve banşın saglanmasına çahştı. Bu, Pax Americaoa. (Amerika'nın banşıl idi. 1904 yv l;nda Başkan Theodore Rooseveit söyle demişti: «Eğer bir Amerika devletj yabancılara adalet sağliyamazsa ve Birleşik Amerika vatandaşlannın hak ve meniaatlerine kar.'i zararlı hareketler yaparsa veya yapılmasına göz yumarsa, Birleşik Amerika'nın mületlerarası polis kuvvveti rolünü ojTiamaya hfkkı vardır.» (sah. 374 375). A.B.D.'nin bu «tekelci nüfuzu». biçimden blçime ırirerek, »lanını dünyaya yayaraJc güçlene Nedir bu işlev? Daha e'.le tutulur biçime snkalım soruyu: Halikarnas Balıkçısı'mn toplumda işlevi neydi? Oyle sanıyorum ki bu işlev, Cevat Şakir'in bir yaagından ötürü Bodrum'a sürsün edilmeslyle başladı. Genel bir yasaya göre çevredir insanı şartlayan. Hele Halikarnas Balıkçısı sribi antik diller bilen, e^kı ça*lar tarihine meraklı bir \azi adamının Bodrum'a düşmesi. çevreden kisive. ve kisiden çevreve nice düğÜTn'Prle baslanan köprüleri şaşılacak biçimde çogaîtmıştır. Bövlece Ege kıyılarında bir edebivat ve fikir oda»ı kuraldu. Halikarnas Balıkçısı'm Bodrum'a sürgün eden yargıç, bilivor muydu bövle mutlu sonuc dogacağım? Cevat Şakir'in Bodrum'u, o yıliarda bir sürsün kasabasıydı. Fakir bahkçıların. çileke? süngercilerin Eçe kıyısında bannagı. Bımca zer.jin bir tarihin bupiinünde voksulluk limanı. Sürriin vazar. Anadolu'da vas?n:ı« ııvgarlıklara nrada vakınlajtı, vaklaştı. Deniz, kum. ağaç; ve taşta. toprakt», madende biçimlenmiş eski uygarlık kalıntılan arasuıd» yaşadı. Anadolu'dan çeşitli uy^arhklar gelmiş geçmişti. AdIarı nice değişik olursa olsun, bu uygarhklarm tümü d» Anariolu'nun uygarlığıydı. Hiç bir yenilik eski'den bağım»ız deSüdir. Hiç bir uygarlık, eski uygarlıklarm mirasmı topvekun reddedemez. Bugünü anlamak istiyorsak, geçmise dönük bBkışlanmıza bu yasayı nakşedelim. Cevat Sakir, Bodrum'da bu sırrı kesfetmişti: Anadolu lnsanı, Anadolu'nun bucününe sahip olmak lstiyorsa Anadolu' nıın dününe sahip olmak zorundadır. Yerin «ltında ve yerin üstünde ne denli zenginlik varsa Anadolu'da, t& mü bizimdir. Bizim olduğunu bilmek bir bilinç isidir. Ege'deki taştan tiyatrolann, tapmaklann, kemerlerln şurasını burasını kap!amı$ otlan keçilerine koyunlarına yediren bir genç çobanın dünden habersizliği ayıplansrr.az. Çünkü okumusların bilinçsizliği yanında o çobanınki çok masum kalır Anadolu'dan tarih hazinelerini güldür güidür Batı'nın müzelerine taşıyanlara göz yummamız daha beter bir karanlıBın sonuru dejil mivdi? Yalnız Ege'de değil, tüm Anadolu'daki tarihin sahibi Anadolu'da bugün yaşayan insandır. İşte bu bilincin ilk tohumlannı kültür çevrelerimize serpen insan, Halikarnas Balıkçısı. veya öz adıyla Cevat Şakir'dir. Cevat Şakir, Bodrum'da bir sürgündü. Sürgün süresi bitttkten sonra ajrılmadı Bodrum'dan. Yaşamıyla yazısmı bütünledi. Bir yandan içinde yasadığı kasabaya ağaç dikerken, bir yandan da kitaplarım, hikâyelerini, incelemelerini üretti. Çok Tanrılı ve tek Tanrıh, tüm dinlerin. dülerin, geleneklerin, halklarm yasadığı yörede Yirminci Yüzyıl insanı gibi yaşadı. Düne bakışı, bugünkü yaşamını, bugünkü yaşamı da toplumdaki işlevini yarattı. Şimdi bizim kuşağımız, Anadolu'nun yeraltı ve yerüstfl •ervetlerine çaeda? insan gibi sahip çıkma sevaşındadır. Petrolümüze, boraksımıza, bakınmıza, kromumuza, v« eski, çok eski anıtlsnmıza uygarca sahip çıkacağız. Bir üikeye altıyla ve üstüyle, geçmisiylt v« gelecegiyl» •ahip çıkılır. Halikarnas Bahkçısı işte bunu Sğrettl topluma. Ve sonra öldü. Keşke herkes onun gibi yaşayabilse, onun gibi ölebilse. Güney Amerika Nire? «Güney» ya da «Latin» Amerika sözu, çojhı «aman. serüven filmJerinin kalıplaşmış görüntülerlnl anımsatır: Kıraç. ürperti verici bir doğa ortasında. yoksul köylerin güneşten kavrulan toziu sokaklannda. gıska eşeklerini süren, paçavramsı bol giysileri, geniş saçakh başlıklariyle, esmer tenli. düşük bıyıkiı. gülme.'ini bğrenmemis yiizlü yoksul köylüler: tepeden tırnağa silahlı, aflannı bir baskından bir vurguna koşturan, eskiya çeteleri; îjpanvol soyluluğu kalmtısı görunumlü. kökenlerinl o ilk conquist*dorr*'lere dayandırma sevdasmda, büyük çiftlik agaları, onlann sarav köşkleri. ©şkiya benzeri fedaile™: diledikleri an, iktidarlan yerle bir eden cunta'lar... Biraz tarihi eşelersek. bir îspanyol PorteMz sflmürge imparatorluğunun dogusu i!e batışı çıkar ortaya Lâtin Amerika'da. Sivasal tarihçiler, XIX. yüzyılm ilk çevreğinde bağımsızlık kazanmış bu üıkelerin serüvenli durumlarım şöyle anlaüyorlar: «İspanyol sömürgeciliği bu tophımlara sağlam bir ekonomik yapı da bırakmadı. Bunun lçindir ki, bağımsızlığın ilk yıllanndan itibaren îngiliz ve Amerikan sermayesi bu memleketleri istilâ etti... öte yandan, bu bölgeve yabancı sermayenin akımı, bölge memleketlerinin iç istikrarsızlıklarına yabancı müdahalesini getirdi ve bu da buhranları daha kompleks bir biçime soktu.ı Bir Şili ki:.. Yıllar önce, her tilkenln açıklannl, büytft • ktiçük yanlarım, bağışlatıcı bir gülümseme ile anlatma ustası Georae Mikes'in Günev Amerika gezi«inden izlenimlerini ckumuştum (How to Tanfo, Penguin, 1966». Şili. bütün o kıtada yadırsanaeak bir yer olarak belirmişti. Hep büirdik, Şili'nin, And dağlarının Batısmda, Kuzeyden Güneye bir »trit gibi uzadıfını; başlıca ürününün bakır ve nitrat oldugunu. Ama, Müce?, nasıl da şaşırmıştı Şili'de: Hele öteki ülkeleri sördük^en sonra. Bütün Güney Amerika ülkelerini anlatır Mlkes, kitabında. Işi alaya alır gibi yap«a da, bir burukJuk, bir karamsarlık sarar okuyanı. Şili, o karanhklar ortasında. yeşil bir bahçeye açılan, çiçekli bir pencere sanü. Şili'ye siderken, halkını varlıklı bulmayacagmı düşünmüş Mikes: düşündüfü gibi de çıkmış; ama, herkes iyi giyimli, haII vakti yerinde görünmüs ona. Şili'liler için, «Avnıpa'dakilerden daha Avrupalı» diyor. Güney Amerika ülkelerinin o rr.utsuz özelliği, rüşvet, dalavere. toplumsal cürüme bile. söz eciilmege degmez ölçüdeymiş. Yine akıl aünaz bir şey: Seçim Ölümlerde Doqmak... Güney Amerika halkına XIX. yüzyıl başlanndi ilk bagımsızîık at'ılimını verdirmiş olan Pranci?eo de Mirsnna, Lârin Amerika tarihinde «Öneü (El Precursor) diye anılır. Bolivar b'ajün dekaç tiUcenin ulusal kahramanı! öyle görünüyor ki, Allende, tnutsuz Güney Amerika nalklarının göntlllerinde vaahşlaruıdan, kusur'.anndan kendi karunda arınak her geçen gün biraz dana büyüyeeek. biraz daha efsar.eleşecek. Gerçeklerin besledigi fönmez bir umudu yansıtan bir insanın anısına ne yapabilir cunta'lar? Kim, hangı parayla satın alabilir, söndürebilir bu umudu, bu sevgiyi? Geçen a\nn sonlannda ölen Nobel ödülü kazanmış, Sili'li ün!ü ozan Pablo Neruda. «Biz hâlkız, yeniden doğarız ölümlerde» diyor. 73 SEÇİMLERİ BİR AŞAMA İFFETASLAN eçim yapıldı, bitti. Sonucu hepimize hayırlı olsun. Seçim *onuçlarının küni çevrelerde yarattığı heyecan. kimi çevrelerde ise, sebep olduğu hayal kırüdıklarının doğurduğu tartiîmalara dalmadan önce geçirdiğimiz seçim doneminin getirdiği yenilikleri, sağladığı kazançlan saptajnaJcU fayda görürüz. «73 seçimleri» ile gerçeklejen aşama kanaatımcı fu 5 noktada özctlenebijinir. 1 Bu seçim kampanyası sırasında kanun dışı eylemler daha flnceki seçimlerde görüldüğünden çok daha az olmuştur. Devlet rnemurlarmın, polislerin adı karışan, bunların katıldığı tertipler olarak nitelenen eylemler ise hiç olmamıştır. Ve, partilerin biri lehine bir başks partiye »aldıran bazı kendini bibnezler, yalnız saldınya uğrayan parti taraftarlannca değil, sözde savunduklan partinin yöneticüerinc* de kınanımşar. Bu mutlu bir felijm»<ür. 2 Bu seçim kampanyası nrasında geçen «eçimlere kıyasla çok az «şahsiyat» yapümışur. Tenkiüerin hedeflerini kijiler tejkil ettiğinde bile tarafların biribirlerinin fikirlerini, ya da belli •orunlar ile ilgili tutumlannı yerdikleri. ortaya kirli çamasur »ttnaktan sakmdıkları gorülmüştür. Seçim kampanyasına <kendilerine rağmen) sürüklenmis olduklarına inanmak istediğim İstnet Inönü ve Celâl Bayar gibi geride bıraktığımız dönemin bü\Tİk şöhretlerinin sağlıyabUdiği yankı ise olumJu yönde bile kişilikleri istismar olanağının artık kalmadığını ortaya koymuştur. Bu değişiklik Türk (eçmeninin »rtık duygu güdümlü olmaktan kurtulup, düjünce güdümlü olma yoluna girdiğini göstermektedir. 3 İlk kez bu seçimlerde doğrudan doğruya dine dayalı bir parti iktidar yarışma^ına katümış olmalda beraber, oy için din istismarı büdiğimiz sekliyle ortadan kalkmiîtır. Artık partilerden biri, «Biz dine, imana saygıhyız» onlar ise, «Allahsız»; «Müslüman Türk halkı, her jey bir yana, yalnız bunun için bizi tutmalıdır,» diyememiftir. Necmettin Erbakan'ın tutumunu bu tarz din istismırt İle karıştırmamak gerekir. Çünkii Millî Selâmet Partisi, çat:şan emek ve sermaye çıkarları ile Ugili sorunları inkâr etmeyen. fakat bunlara geleneksel Türk Islâm kültürunün egemenliğini sürdürecek çözümler bulmak yönteminin bütün hsta ve sevabını kabulienmiş bir partidir. Bu, Batıda birçok benzeri bulunan bir tutumdur ve demokrasi düzenini yozlaştırdıjı iddia edilemez. Tam tersine MSP bu amaca sahip çıkmakla Türk toplumunda bu eğilimin bir güverme gücü varsa. buna olanak sağlamış o'.maktad'ır. Bu da Türk demokrasisinin daha bir olgunlaşmasına hizmet demektir. 4 İlk kez bu seçimlerde, kitlelerin topluma hizmet için yarışan partileri deferlendirirken sınıfsal çıkarların açıklanmasına sahip çıktıklan. partilerin öne sürdükleri hizmet amaçlarım bu açıdan ölçtükleri görülmüştür. Böylec* Türk toplumunun her sınıfı (mutlu azmlık dahil) yeni bir ölçek kazanmıştır. Bu. Batıda demokrasi mekanizmasının saflıkla işleyişini sağlayan, bütün partileri en büyük çoğunluğun en büyük yararına hizmet gayreti içinde tutan ölçektir. Turk seçmeni simdiden bu ö'çeği iyi kullanacağınm bütün belirtilerini gostermektedir. Oysa geçen seçimlerde bile eiyasi partilerimizin büyük çoğunluğu «kitle partisi» maskesi arcîırka sığınıp basan saglamaya çalışmıştı. Yalnız bu yenilik «73 seçim günü» nü bayram günü kabul etmeye yeter. 5 İlk kez bu seçimlerde, bütün partilerin gerek seçim bildirgelerinde, gerek riüzenledikleri açık hava toplantılarında ve radyolarda yaptıkları konupmalarda toplumun içinde bulunduğu iktisadi sorunlara ve bunlara çözüm getirecek yoUarın açıklanmasına en genis ypri ayırdıklan görülmüştür (Arada birçok seviyesız konuşmalar da oltfu). Ana hedpfler açısından aralarında büvük farklar olmadiğı; hepsinin de karma ekonomi düzpnini savunduğu eörülmekle beraber partiler âdeta biribirleriyle yarışırcasına kalkınma smaçlarını ve bunun için öngörriükleri planın özelliklerini cile setirmeğe çalısmışlardır. Oy?a bazı pclitikacılann halkm karşısına «Plan değil pilav» diye çıkabildikleri günün üzerinden henüz bununla üç jeçim geçmiştir. Bütün bu yenilikler Türk seçmctıinin artık rüştüne ulastığmı göftermekteriir. Bu. çok önemli bir açamadır. Zira demckrasi düzeninin seiâmetini sağlsyacak tek gerçek teminat budur. EREGLİ GREVİ ÜSTÜNE iyatrodâ bir kural vardır : <K:yaanet kopsa perde zama. nında açünıabdır. Bu tiyatronun namusudur.» Büyük tıyatro üstadı Sayın Ertugrul Muhsin, buna çok dikkat ederdl ve hatta perde açıldıktan sonra pelen biletli seyirciyi de ıçeri aldırmazdı. Bunlar ancak ikinci perdede içeri glrebUirdi. şımdi o ciddiyet, ne yazık, kalmada. Bunun gibi Ereğli Demir Çelik gibi temel yatırım ve üretim anamalı üreten bir fabrika mutlaka çalışmalıdır. Arkadaşım llhan Selçuk, geçen gün bu gazetenin sütunlarında belirtti: Türlc Ulusu «Zreğli demir çelüc kurulsun» diye olmayacak yöntemlere, pahalı ihalelere sünger çekti. O zamanın rayiç fiyatlannuı çok üstünde bir maloluşa homurtular yükseldi ama, «çalışeırüar da helâl olsun» psikoloji ve bahanesiyle her şey unutuldu. Yarü bu tesisin mensuplan isvereni, isçisi, yöneticisi ile bu ulusa, bu ülkeye çok borçludur. Bu borcunu ödemek zorundadır. «Bu tesis çalışmalıdır. Bu onlann namus borcudur.» Bımlan çunun için yazdık: ERDEMİR' den bize verilen bilgilere göre. bu tesisin ürettiği ürünlere vurtta doğan talep 1.117 milyon tondur. ERDEMİR bunun •/• 50" sini kendi olanağıyle karşılayacak, "• 30'unu yarı mamul ve ma mül olarak ithal edecek, kalanı ihtiyaç sahiplerınce ithal oluna. caktır. Bu açıklamada bir noktaya dikkati çekeriz, üretim eksilince talebi karşüamak üzere yapılacak ithalâtı da yine ERDEMİR yapacaktır. Bu durumda 1 ayda doğan dojo ürün eksiğini ERDEMİR ithaıatla karşılayacak tır. Kân eksilmeyecek, belki de artacaktır. Hükümetin ve ERDE MİR yetkililerinin 50 günü bulan greve can ve gönülden bir çözüm «rayamayışını düşünürken bu nokta akumıza geldi. Acaba hükümet ve ERDEMİR imalât ve it halât kârları nasıl olsa birbirini dengeliyor diye mi bu kadar rahattır? T S BİZCE, SEÇİMİN GETİRDİĞİ HÜKÜMETİN KURULMASINI BİLE BEKLEMEDEN, ÇOĞUNLUĞU SAĞLAYAN PARTİNİN LİDERİNE DANIŞIP ERDEMİR'İ İŞLETMEYE AÇACAK ADIM ATILMALI Arslan Başer KAFAOĞLU degildir. ERDEMİR gibi bir tesisi bu gibi güç gösterüeriyl» fttıl bırakmaya kimsenin hakkı olmamak gerekir. ERDEMİR'de verilen ucretlerin hiç bir yerde bulunmadığı, T ücretlerin astronomik olduğu j a da olacağı doğru değüdir. Bir örnekle belirtelim: ERDEMİR bize verdiği yan resmi yazılı bilgi föyünde çöyle yazılıdır: «Derecesi 14 olan bir ağır taşıt soförü B2675 (T.B.) nin yıllık fiili geliri (40.023,69) TL.'dır. Yeni teklifimizle yılhk geü'r 1. yıl 48.824.59 (%21,9) TL.'na, 2. yıl 55.399,91 (%38) TL.'na yükselecektir.» ERDEMİR bu üretıcüere Türkl ye'deki en yüksek ağır taşıt şoförü ücreti diyorsa yanılıyor. Bugün benim bildiğim bir ağır vasıta şoförüne bir sıradan kuruluş (özel kuruluş) ayda 5.200 r lira vermektedir. Bunun 5 ılhk karşılığı 62.400 liradır. Gerçi bu ağır taşıt şoförü daha ağır ışler görmektedir. ama bugünkü Ucreti bile ERDEMİR'in iki yıl sonra vereceği ücretlerden ",'• 11 fazladır. Bu bizim büdiğimiz ücret ERDEMtR'in bir jal sonra vermeyi düşündüğü ücrete göre yüzde 29, bugün ödenen ücretlere göre ise '/» 55 daha yüksektir. ERDEMİR yetkilileri ve hükümet diyebilir ki bia bir şoföre yılda 60.000 lira verirsek, bir mühendisi yılda 110.000 hatu 90.000 liraya çalıştırdığımı za göre, bu teknik elemanlan nasıl tutarız? Bu da doğru. ERDEMİR sadece B grubu personelini degil, A grubu personelini de. piyasadaki bu ücret düzeyi ne Eetirmelidir. Girişilen kalkınma hamlelerinde mühendislere gözbebeklerimiz gibi bakmalıyız. Onlan gümrük komisyonculannın, Istanbtırdakl sıradan bir malî danı^mamn hiç olmazsa yarısı kadar doyuralım. yönetimin ve o zamanın hükümetinin işçi üzeruıdeki psikolojik baskıya dayanılarak, işçi için elverişli olmayan şekilde yapümıştır. ERDEMİR, hesaplara buradan değil 1971'den başlamalıdır. Böylece, ancak, objektif bir temele oturabiliriz. 1970 yılına göre fiyatlar ','» 37,4 artarken Ucretler sadece V. 24,8 artmıştır. Bu, gerek sendika ve gerekse ERDEMİR için bir talih sizlik olmuş, çalışma banşı duy gulannı zedelemiştir. İşçi gerçek yaşamında parasal olarak ilerlemenin karşıtı olarak gerilemiştir. Bunu bir kitleye kabul ettirmeye hiç bir sendikacının gücü yetmez. Gerçekten de dayatan sendikadan çok isçidir. Geçen geçmiştir. Şimdi ne olacak? Tarafları soğukkanhhkla dinledik. Yarı resml yazılı açıklamalarına dikkatle baKtik. t R DEMÎR'de üretim yapılmayışından son derece üzgünüz. Bu yurt, bu tesisler ne işçinin, ne işverenin, ne hükümetin, bu yurda alın teriyle, parasıyle, kapitaliyle her çeşit hizmeü gören herkesindır. Bu ulus, hepimiz; bir büyük kar deşler topluluğuyuz, Bu yurt hepimizindir. nıtıdır. Ama i;çi b!r devlet kumluşu ile karşı karjiya geldi rtrvdi, hele bu kuruluş ERDEMİR gıbi temel mal üreten bir kuruluş ise işçi dostluğu, devlet kuruluşuna karşı zayıflar. Maden İş ve DİSK yöneticileri de bir feriakârlıqa katlflnıp, yüzde 5 ger çek ücret artışına razı olmalıdır (1). Bu durumda ücretler şöyle ol mahdır (yani 1970'e göre 1974'te •o 15); 1974'te (1970 100 olduğuna göre) 222.18; 1975'te (1970 100 Olduğuna göre) 233.39. Erdemir'de ücretler bu esasa, bu objektif ve bilimsel esasa göre hesaplanmaüdır. Biliyoruz kl «Kafaoğlu, bula bula bizim zaranmıza olan bu yolu mu buldu?» diyecek yöneticiler Erdemir'de. Ve bu yöntemle bulunacak bir ücret düzeyinin, Türkiye'deki ücret düzeyi ile karşılaştırmasını yapacaklardır. Ama eski bir mantık ilkesi vardır: «Yanlı?, aleyhte delil olarak kullanılamaz.» c,i 7 kalkınma hızı ile gelişen bir ülkede, bu hızın gerisinde bir ücret artışından yarar lanılamıyorsa, bunda hata ne Madenİş'in ne de Erdemir İşçisinindir. g ö o î* § ö Barışçıl ve Yasal Erdemir'den bir yetkili bana hçiye karşı çaiışma barıçı İçinde olmanm öneminden bahsetti. Erdemir bu iyi niyetini sürdürmelidir. İthalâta bel bağlamamalıdır. Sendika içi gelişmelerden yardım beklenmemelidir. Bizim işçimiz tok gözlüdür. Madenîş'i ise on yıldır yakından izlerim: Olmayacak duaya amin diyecek yöneticiler elinde değildir. Hayalci olmayan. gerçekçi bir namus çizgisj içindedirler. Barışçıl ve yasal yollan sonuna kadar zorlarlar. Ama onların yüreğînde de Anadolu'da çalışan bir devlet İşletmesine karşı hoşgöril eksik olamaz. Şimdi daha büyük planda bir soruya geleceğim. Erdemir bunu ödeyebilir mi? Bunun karşılığı şudur: Bütün dünyada hammadde fiyatlan artmaktadır. Erdemir fiyatlan böylece dünya fiyatlannm altına düşmüştür CHattâ son zamJa bile). Eğer Erdemir bu konjoktürde bile İşçisini yurt konjoktürüne uyduracak bir maliyet ve ödeme düzeyine ulaşmamışsa, bu işletmede daha başlıca b a a hastalıklann varlıgından kuşku duyula İ 5 2 5 X 5 S 5 g Ö g g g § g 8 <J ^ a g o g S § g $ g ö ^ a ^ o Gayrimenkul Satışı: Istanbul 10'uncu Icra Memuıluğundan Dosya No: 1973/68 Fatüı, Veledikarabaş mahallesi. Hacı Evliya Camlı sokağında kâin 26/1 kapı. 352 pafta. 1412 ada, 51 parsel sayılı 175.00 M2. sahalı kârgir evin tamanu şuyuun izalesi İçin satılarak paraya çevrilecektir. tmar d u m m u : 21.6.1973 tarih ve 4987 sayüı lmar durumundan: Bu yer 1/500 ölçekli, 14.5.1964 4.4.1973 tasdlk tarihll. Sur ıçi bölgeleme kat nizamlan plamna göre, lskân sahasında, 40 rakımda, bitişik nizam, van bahçe mesafest 3.00 M. arka bahçe mesafesi 1.50 M. imar krokisinde taralı kısma çatı katı yapılamaz kaydı ile H • 9.50 M. vükseklifinrla inşaata müsait oldugu anlaşılmıştır. Tetkikat: Bu oarselde halen 2 Katlı, Ustü teras kârgir bir ev bulunmaktadır. Eve iki avn sokaktan tkl ayn kapı lle girilmektedir. Zemin kata Hacı Evliya Camil sokagından ıki adet basamakla ve iki lcanat ahşap kapı ile. zeminı çımento kaplı antre ile eirilir. Tekrar iki basamakla ve ıki kanat ahsap camlı kapı ile bir koridora geçilir. Korirtora baglı vanyana iki oda, koridorun nihayetinde 1 mutfak ile 1 alatıırka W.C.'den ibarettir. Üst kata Mücevher sokağından mavl renkte boyalı tek kanat demir konstrüksivon buzlu camlı kam ile. zemini karo mozaik kaplı antre ile girilır. Korkulugu olmayan 14 mozaik basamaklı merdivenle üst katın sahanlıgına çıkılır. Bu kata 2 avn kapı iie eırilır. Kapmın oırl odaya, digeri koridora açılmaktadır Koridordan bole seçildiginde. hole bagü yanvana 3 oda 1 tnutfak ve aiaturka 1 W.C.'den ibarettir. 15 mozaik basamaklı. korkulugu olmayan merdivenle terasa çıkılır. Terasm ufak bir kısmı ahşap ile çevrtlmis ve üstü de kiremitle örttilmüştür. Bvın oda zeminlert ahsap. diger kıçımlar karo mozaiktir. Elektnk ve su mevcuttur. Kıymeti: Bilirkişi tarafından eavrimenkul tamamma 175.000. lira kıymet takdır eriilmıştır. îlk açık arttırması 23.11.1973 Cuma sünü saat 14'den 15'e kadar Istanbul Sultanahmpf'te Adlive Saravında 10'umcu tora MemurluŞunda vapılacaktır Arttırma şartnamesı nerkesta sörebflmesi İçin 1.11.1973 tarihiıHen itibaren dairede açıktır. îlk açık arttırmarla teklîf edılen oedel muhammen kıymetin °'o 75'ini vp varsa rilchanlı alafaSlılaın bu eavrımenkul ile temin ediimiş alacakları mecmuunu asmadıgı takdirde en çok arttıranın taahhiidii baki «almak üzerp arttırma on gün daha uzatılarak onuntnı 3 12 1073 Pazartpsı srünü aynı saatlerde ve arnı verde vaDilacak ikinci arttırmada en çok arttırana ihale edilecektir Gavrimenkui Kendısine ihale edilen kimse verilen mehi! tçinrle ihale bertelinı »ermezse namına yapılan ihale feshohınaraK t.î.K 'nun 133'tincü maddesi hükmil tatbik olunur. tkl ihale arasınriaki fark ve geçen trimlerin % 10'dan hesaplananak fai? ve diJer zararlar Bynca hükme haret kalmaksızın alıcıdan tahsü edilir. înotek sahibi alacakhlaria dijer ilffililprin ve 'rtıfat? nakkı sahiplerinin haklarım. faiz ve masra/a dalr olan ıddıalannı dayanaîı beljpierle 15 eün tçinde ıcra daireyıne bildirmeleri ican eder. Akst halde haklan tapu sırnllı Ue sabıt olmadıkça satıs bedelinin navlaşmasından haric kalırlar. Talep edildiji ve iki liralık nosta mılu söndenldıŞind» sart' name.nin bir ömeŞi sön'ierilir. Ar'tırmava Utırak e^me!c istevenlerin muhammen kıvmetin D'o 10'u ntsbpfınrip DPV ikçesi veva millî bir bankanin temınat mPktııbnn'in tevdiı mecburidir. Fazla bilgi eHir.mpk istpvpplcnr 1M73/6S dosvs no.su ile Memuriyetimize müracaaîlan ilftn olunur. Önerimiz Bunlan içimizde duyarak 8nerimiz şudur: 1970'ten 1973 sonuna kadar olan fiyatlar ve yaşam pahalılaşması bilimsel olarak hesaplanmalı. Bize göre 1970'te 100'e göre 1973 sonunda bulunacak rakam 1S8 civannda olacaktır. 1973 hayat pahalıhğı artışı 'o 20 olarak a!mmıştır. (Birçok yazarın meselâ Prof. Haluk Cillov'un da tahmini böyledir). 1974 ve 1975'te de hayat pahalılıöınm •» 15er arta • ' cağı hesaplanmalıdır. Bu yöntem le ücretler 1970'te 100 ile 193^0 olmalıd.T 19"4'te: 1075'te İse 222 olmalıdır. Şu durumda işçi ücreü 1970te 100 ise 1975'te 222 olmakta, fakat gerçek ücret hiç artmamaktadır. Millî gelir istatistİK lerine bakılırsa, ulusal gelir ortalama ve sabit fîyatlarla yüzde 7 artmaktadır. Yurtiçi gelirler bunun biraz altında yüzde 6 olabilir. Şimdi işveren, yurttaşın ortalajna gelirindeki bu artısa razı mıdır? Biz işçi dostuyuz. Geçmişteki yaşantımız, uğradığımız haksızlık lar, bütün yaşamımız bunun ka Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oş'.nografj Daire bildirilmiştir. Başkanhğından Denizcilere 120 Sayılı Bildiri 17 ile 20 Ekim 1973 tarihlert arasında saat 04.00 dan 17.00"ye kadar asağidaki nokta'.ann birleştigi saha içinde seyretme, demirleme, 8vlanma can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir. AKDENtZ tSKENDERUN ÜLCC1NAB OVÜ 1 incl nokts : Enlemj 36 derece 29 dakika Kuzey Boylamı 35 derece 56 dalrika Dogu 2 nci nokta : Enlemı 36 derece 26 dakika Kuzev Bavlamı 35 rierece 50 dakika Dogu 3 üncö nokta : Enlemi 36 derpce 25 dakiks Kuzey Bovlam) 35 rierece 51 dakika Dojru 4 üiicü nokta : Enlemı 36 derece 27 dakika Kuzey Boylamı 35 derece 54 dakika Dofcu DENtZCtLERE ÖNEMLE DUYTiRUI I'R. (Basm: n?>H) 8357 Aslı aranırsa grevde tarafiar eşit koşullar içinde olmalıdır. Burada böyle bir eşitlik yok. Işçi grev yaparken, ücret alamazken işveren imalât dıçı bir lşlem ile kârını sürdürebüiycrta, tarafiar eşit durumda değıl demektir. Madenlş Sendikas:nın ve bu sendikanın baSlı olduğu Devrimci îççi Sendikalan Konfederasyonu (DÎSK) Genel Başkanı Kemal Türkler, bu nokta üzerinde ör.cmle durmaktadır. Eğer bu koşullar böyle İse, yani işveren imalât yapmadığı durumda Türkiye'nin demir ve saç ithalâtını arttırıcı tempoda ithalât vapıyorsa, grev ve topiu sözleşmed'e hükürrct taraflardan birinı kayırmış olmak tadır. Denilecek ki, «Peki hükumet ne yapsın? ihtiyaç sahipleri hükümetten yassı metal ürün leri bekliyor. Elbette ithalât yapacaktır, yaptıracaktır». Bunun karşılığı şudur: «Hükümet ithalât yaptınrken, ışçı • işveren eşitliginl bozmamahdır. Gerekirse bu ithalâtın kardeş bir kuruluş elivle yapılmasını sağlamalıdır. Hatta bu ithalât, ERDEMİR'in imalâtta bulunduğu halde planlanmış bulunan ürün ithalâtını gerek toplam ve gerekse kısım kisım ithalâtta aşmamalıdır». Grev ve toplu «özlejme konuşmalarında eşitlik «aglayacak bu noktavı böylece belirttikten sonra, gelelim bajka konulara.. ERDEMtR, lşçilerlne esaslı bir zam yaptı§ı kamsındadır. Deniyor ki. «Türkiye'de verilen Ucretlerin düzey olarak üzerine çıktik. Bu noktada sendikaya düsen razı olmaktır. Zaten 175 kurus saat başına zammı da biz, ereve gidilmemek kaydı ile verdik. Simdl öcret pszarlığma Itirsek bunu ds vermeyiz». Bu. uıla»mayı »selavacsk v» teslsi e ı h ı m ı y ı koyacak bir tutum İşçinin de Hakkı Grevlerde bir nokta daha ortaya atılır. «Bunlar düşünmüyor lar mı, gündeliSi 25 liraya çaiısanlar var?». Bir kez gündeügi 25 liraya çalışan pek kalmamıştır. Ama işçi de, hepimiz gibi geriye değil, ileriye bakar. Çocuğuna, kansına hep daha iyi günler yaşatmaya bakar. Geriye do*nı bir ücret düze^'lni götüremezsiniz. YerindP de bırakamazsımz. ERDEMtR de bundan önceki toplu sözleşme, sıkı TESEKKÜR Allemlzin sziz re kıymetli bü>üğü, FARUK HAZNEDAR ın s g s ğ = jİ g ebediyete intikali dolayısiyle cenaz* merasimir.e iştirak s eden, celenk (tönderen, TÜrk Eğitim Vakfına bağışta buluj§ nan, mektup, telgraf, telefonla ve bizzat eve gelerek büyük g acımızı ıiaylasan sayın dost ve akrabalarımıza Vatikan Büg ^ükelçilifine. kadirşinas Istanbul Barosuna. merhumun de f= ğerli meslekta$ ve sınıf arkadaşlarma. Morta? Madencilik U Grubuna sükran duygulanmızi bildiriri». s Erdemir yetHlilert borçlannın g ağırhğından söz ederek, kar a ve ücretin karşîlıklı olarak ele ** alınmasının yanlışlığını ilerl sü « rerler. 2f Bu konuda bir haklılık var e dır. Yalnız bizim bildiğimiz ka § dariyle borc ödeme durumunda *j ERDEMÎR amortisman fon g lanndan yararlanabilir. Porse $> amortisman uygulayabilir. Dev g let kuruluşlarına kâr dagıtmaya o büir ve ödemelerini kolaylaştıra g bilir. Nakit akımı, kârdan ftyn § bir şeydir ve burada bir işlet 5 me uzmanının bulacağı çeşitli 5 kolayhklar vardır. ERDEMÎR S ahmlariyle satişlan arasmda ken S dine önemli bir «nakit fazl&sı» g kaiabilecek ayarlamalar yapabi g lir. Ö Bu yazı seçlmlerden ön©8 ya § nldı. Kim iktidara gelecek? Bu $ nu bilmiyoruz. Ama bizce yenl Q hUkümet b ü e beklenmemeli, ik p tidar partistnin liderinden bir ğ damşma yapıldıktan sonra hükü ft met kurulması bile beklenmeden g ERDEMÎR'i işletmeye açacak § adımlar atılmalıdır. Yukarıdaki & formül çıkar bir çözümdür. BOy g le bir tesis, bu konjoktürde âtıl o bırakılamas. S (1) Aslmda endüstri alanmda sabit fiyatÎBrla pelir artışı yüzde 10'un çok «<:ründedir. Bu bnkımdan MADEN ÎŞ'ten burada istediŞimiı fsrçekten bir fedakârhktır. bilir. g I* 1 I AİLESt g 5tıııımHiınımnmıııımmnıımiBimıımıııııııııııııiHmınıııı«ıııı«ııımıım"ı»n""" MMH"''^ Cumhuriyet 83M (Basın: 83M