23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 CUMHURtVET 8 Evlül 1972 I . f f A umhuriyet»m aracılıjh ile «Devlet Baba»ya seslenip yakman I I l «Silvan'ın Akdtr* köyü halkından Biçimli ailesi» Toprak Da" " ğıtrria Kurulu «liyl* kendilerine verilen toprakların «köklü ağa allelerinden birisi» tarafından ele geçirilişinin yalın öyküsünü •nlatıyor. Devlet tarafından kendilerine verilen toprağa sahip çıkan «ağa», tehdit dövme sövgü zincirini izleyen kan akması «onunda Biçimli ailesini «Devlet Baba» tarafından verilen topraklardan sürüp evlerini yıkıyor. «Okuyucu Mektubu» su satırlarla son buluyor: «Bizl köyümüze, evlerimize, topraklarımıza kavuşturun. Yıllardır çektiğimiz çiley« son verin, bizi «zdirmeyin. Biz de inaanız, biz da bu memleketin çocuklanyız« (1) Olaylar ve görüşler Toprak insan iîişkileri Prot Dr. Cavit Orhan TÜTENGİL rîn illere v« sahip durumuna gore dağıîtşı ilgmç bir çizeîgede göstetılebilir: Aiieye ait S ü l â l e Üler 3 Ankara 1 Bursa 17' 4 Siirt îstanbul r Kastamonu 34 . Tunceli > Urfa Diyarbakır • * • Bıtlis ' , Burdur * « « . Van 2 • Uşak /l Sıvas *" ' 1 îçel •: . « * 1 Nığde özetlemektedir: «Kanunların içtimat şeniyetle taban tabarîa zıt olmasmı görmek isterseniz, Diyarbakırın ağa köyleriyle aşiretlerini dolaşmız. Meşruti bir memlekette, kurunu vustaya • mahsus feodalizmin ne suretle ihya edildiğini burada vazıh bir surette görebilirsiniz». Ziya GÖkalp'a göre Ortaçağ Avrupasında «siyasl feodalizm»ih bulunmasına karşılık Diyarbakır çevresinde «iktisadî feodaBzm» egemendir. Kanunlara rağmen yaşayıp gittiğini 'söylediği bu hşlin özeîliklerini sosyoloğumuz «kanundan doğmayan. hür fertleri serf menzilesine indiren bir feodalizm» olarak sayıp, şu. tamamlajrtcı bilgiyi vermektedir: «Bu serfler, yarıct ve rençber namlafıyla iki kısımdlr Bunlar borçlu olmak bahanesiyle köy ağasmm izni olmadan oturduklan köyü terkedemezler Köy ağasmm hesabma çalışmaktan bagka bir nasipleri yoktur.» (5) • . . . Feodai ilişkî yansıması Bir «Srnek olay» oîarak aiabileceğimiz yukandaki «yaşam 5yk"ürö» toplumumuzun ban yörelerinde bir «artakalan rurvivance» biçiminde «ürüp giden «feodai lîişkiler»ln bir yanınî yansıtmaktadır. «Toprak ve Tarım Reformu» biçlminde eîe alman genif kapsamîı torunun bir yamm da bu tur iîişkileri yaşatıp besleyen kaynaklardaa biri oîan ve kendine öıgü «toprak insan iîişkileri» yaratan bir toplumsal yapıya bağlamak mümkündür. «Devlet Baba» adma yapıîan bir açıkîamaya göre olayı çu kökene oturtabiliriz: «Deviet Bakanı İlhan öztrak dün Ziraatçiler Kongresind» yaptığı komışmada Toprak ve Tarım Reformunun esaslanm açıklamıs, (Bugün Türkiye'd» 724 köy şahsa, aiieye ve güiâley» aittir. Bu husuaun uygar bir toplumda yeri yoktur. Süratle son vereceğiz) demiştir.» (2) 1971 yılmda Köyişleri Bakanhğı tarafından yürütiflen çalısmalarda bu tür köylerin »ayısı 709 olarak açıklanmıjtı. Bir yıl içind» meydana gelen 15 sayı artışı her halde olayın daha doğru bir tesbitinden ileri gelmi? olmahdır. «Köy Envanter Etüdleri»ne dayanan Köyişîeri Bakanlığrnîn açıklamasına göre, «Bu köylerda yaşayanîarın ekonomik, gosyal ve siyasal yönlerden hür olmadıklan da çeşitli zamanîarda saptanmıştır. Ağaîarm büyük ölçüde egemen oldukları iller genellikîe 4., 5. ve 6. tanm bölgelerinde bulunmaktadır.» (3) t * «P » 50 yı! sonra ylne aynı Ziya Gökaîp'm bu aatırlan yazdıfı 1923 yılmdan'îw' yana ner»deyse 50 yıl geçmiştir. Yazumzın girişinde yer alan türde olaylar Türkiye'nin bazı yörelerinde hâîâ sürüp gidiyorsa bunun temel neden! feodai ilişkiîere ortam hazırîayan bir toplumsaî yapmm Cumhuriyet döneminde de antılamamış olmasıdır. Adma «Toprak Reformu» deniîen kökiü çahşmajara Cumhuriyet yönethniyie birîikte girişilebilmiş olsaydı «Biçimîi ailesi»nin 1972 Türkiyesinde «Devlet Baba»ya yakarmasma tanık olmayacak,tık. «Toprak Reformu»nu kuşa çevirdikçe «rahathk» duyanîar, kişisel çıkarlannı üîusal çıkarîarın önüne geçirerek «gerçek» çözüm yoilarmı tıkayıp geciktirenler bundaa kendilerinin de zararlı çıkacağmı unutmamalıdırlar. Topîumsal gerçekîeri görmemek, gösterenleri engelîeyip susturmak hiçbir topluma yarar getirmemiştir. Sortmlarını böyîesi bir yöntemle çözmüf hiçbir toplumu «sosyal tarih> kaydetmiş değildir Yazırmzdaki çizelgeye yansıyan «görüntü» ortadan kaldırılmadıkça da «kanunlarıa sosyal gerçekîe taban tabana zıt» olmasmdan doğan çelişki, eşyanın tabiatı gereği, sürüp gider. Gerçekleri yansıttığı için kızıp kıranlar «ayna»dan da olurlar, o kadar. 1 11 1 1 12 51 32 2 1 1 46 123 70 •. . < 32 3 2 »îller Erzururo ' Elâzığ , Antaîya Erzincan Hakkâri o p i ara .Aiieye ait 4 2 .3 2 255 Sülâleyeait 44 13 İ 1 1 Şahsa ait 10 4 2 1 Toplam '58 19 4 5 2 202 252 709 n1 • 1 . * 3. • ' " • i l S 4 •• 3 •2 .8 ... " . ; Mardin. ' . 46 i . ^ ^ Afyon f Adıyanıan ** Isparta ~ e Maraş •'•,'/ •V.. a Konya ", \ Ağrı • * Muş 6 3 20 10 6 13 • '«" " ıfe ' 7 " 25 • 9İ . '7. 1 : ~ . ı ,", 2 \ : Bu çizelgeden de «nlaşılacağı gibi Türkiye'nin 31 ilinde 255 köy aiîeye, 202 köy sülâley». 252 köy de şahsa ait bulunmaktadır. «Bu tür» köylerin illere göre dağıhşında iîk beş sırayı 123 köyle Urfa, 96 köyle Gaziântep, 91 köyle Mardin, 70 köyle Diyarbakır ve 58 köyle Erzurum almaktadır. Aiîelere ait köylerde 46 iîe Mardm, süîâlelere ait köylerde 44 iît Erzurum ve şahıslara ait köylerde 51 ile Urfa 11leri ilk sıradadır. Bir okuyucu mektubu vesilesiyîe çıkış noktamız olan Diyarba.kır'da ise, «îl köylerinden 32 tanesi tek bir şahsa aittir. Ayrıca 29 köy bir aiieye v* 9 köy de »ülâîeye ait olup, geriye kalan 593 köyde araziler köy halkına ait bulunmaktadır.» (4) Gokalp ın goruşu Diyarbakır ve çevresindeki gözlemlerinden yola çıkarak Güneydoğu Anadolunun köy gerçeğine dikkatimizi çeken, «Ağa köyü Ahali köyü» tasnifini ortaya koyan, bugün doğduğu şehirde adını taşıyan bir üniversitenin yükseldiğini sevinerek gdrdüğümüz Ziya Gökaîp (1876 1924) olmuştur. «Küçük Mecmua»da yayımladığı bir yazısında «bu havalideki feodalızm» üzerinde durarak «iktisadl» olarak nitelediği bu feodalizmin çevre köylerindeki görünüşünü söyl* 1) Cnmhurlyet gazetesi, «Okuyucu Mektuplan», 19 Ağustos 1972, s. 2. 2) Milllyet gtzetesl, î t Nisan 1972, s. 1. 3) Atayelo gazetesi, 39 Niıan 1971, s. 2, (Kırklarel!). 4) Bk. Köy Envant«r Etüdlerlne Göre Diyarbakır, Ankara 196$, s. 110. 5) Ziya Gökalp, Şehir Medenİyeti, Köy Medeniyeti, Küçük Mecmua, S. 30. s. 4 7, (15 Ocak 1923). ;v. * Feodai ilişkiler için elverişli bir ortam yaratan «bu tür. köyîe ... • s BmgöJ* "*«••'" •>.' 1 . 4 13 A:'• . 50 " : " '• Hatay ; \ • \> , '3(f' ... •£.* . Gazjantep " > , * •...&."• • , 'Sİ'. * * . *"'.3£"*'».*.« *86 *"»'"" " • ^ * v * 4ş " *. • •V»' 5 * • • 1 ' S '• * 1. . ıe • ' : a* . ;• Neden Kara Eylül ? OKTAV AKBAL ara Eylül örgütü, banş kanlandı, «porcuîuğa leke sürüldü, kanlı Ölimpiyat, vahşet, cinayet... Bunîardan söz efmiyeceğîm. Bugünlerde her gazetede sütunlar dolusu yazı okuyorsunuz. Hepsinde de böyle sözler yığın yığm. Yedi Arap gerillasmm, Türkçesi serdengeçtisirun bir sabah vakti Olimpiyat kampmı basmaları, iki Israilliyi öldürmeleri dokuzunu rehin tuimaları, Alman Hükumetiyle girişilen pazarlık sonucu bir havaalanına götürülmeleri, Alman Polîsinin giriştiği gereksiz ve yararsız bir saldırı sonunda bütün Israillilerin, dört gerillanın, bir de polisin ölmesi günün konusudur. Manşetlerdfe kocaman'renkli harflerle, göx alıcı resimlerle anlatılan, işlenen hep bu, hep bu. Gazeteleri açtım az onee neler yazılmışsa okudum. Hepsi dünya sporculuk tarihine lek» eürüldüğünü, vahşi bir işe kalkışan Arap serdengeçtilerinin bu çok çirkin davranışlarmm kendi dâvalarına zarâr vereceğini yazıyor, bu arada da tedhiş eylemlerine atıp tutuyor, • Üzülmemek elde değil. Bir kprku duymamak, bir büyük acıyı yaşafhamak olanak dışı. Butun dünyanm gözü önünde * olup bitti her çey. Güzel güzel yaşanıyordu günler. Devletler spor alanmda güçlerini gösteriyordu. İşte SovyettetT Işt*" Amerika, son' ı Alman Halk Cumhuriye)*,» Japonya.. Batı Almanya... Uygarhkta, teknikte kim îlerlemışse, sporda d»' tbaşandaîi" başarıya koşuyordu. «Sağlam kafa sağlam vucutta olur» atasözünün canlt ispatıydı bu zaferler. Nıye Kenyalı. niye Afganistanh, niya Pakistanlı, niye Portekizli bu denli başarıh olamıyor da Rus, Amerikan, Alman, Japon altuı, gümüş bütün madalyaları topluyor? Bızim, hele bizim, atasporumuz olan güregte bile yenilgıden yenilgiye sürüklenmemiz son yıllarda içine düştüğümüz gerileme batağmı açıkîamaya yetip artıyordu bile... 0 ..,%/ .* \* x ** *;/ h •/ »*/! V :*i.\ *. ;' .'î* f's' Evet Havır « • K Birden karardı her şey. Bir Kara Eylül örgütu yaptı bunu. Sonuç on yedi ölü, kanlı bir Olimpiyat, yıkılmış, ezılmiş sporculaF... Kolaydır şimdi atıp tutmak, ah alçaklar, hainler demek, hele özellikle hava âlanındaki ihtıyatsız saldırıya girigmekle bir katliâm yaratan Alman Polisine ve yöneticilerine çıkışmak çok kolay. Tedhişleri, adam öldürmeleri, kaçırmaları yermek, ayıplamak, lânetlemek de ucuzun ucuzu i Yapılması gereken i;, derine inmek, soruhlan çözümlemek, nedenlerini aramak., Ne istiyor bu serdengeçti Araplar? Deli mi •'bunlar? Kendilerini nedçn bile biie ölüme atıyorlar? Böylesine çirkin, böylesinç ayıp, böyle. sine korkunç bir işe girişmekle ne demek, ne anlatmak istiyorlar? Bakıyorum bu gürültü pa•tıftı içinde kimse bunu hatırma bile getirmiyor. Bir korkunç acı, bir müthiş ıstırap, durma^csızm yenilgiden yenilgiye uğramanm verdiği bir dipsiz umutsuzluk... Arap gençlerjni sonuçsuz, yanlış işlere sürükleyen budur bence. Yurtlannı . ellerinden kaptırmanm hüznü yaptırıyor bu çılgmlıklan. N« kazaeıdıracak onlara bu gibi kanlı eylemler? Hiç. Hattâ kaybettirecek feriy» kalanlan da belki... Ama umudunu yitirmiı insanlar h»r türlü çügmlığı yaparlar. Yapacaklar da. . • • tsrail Arap anlaşmazlığı tkînci' Dünya Savaşmdan bu yana sonuç vermeden sürüp gidiyor. Üç savaş oldu, üçünde de Araplar bozguna uğradı. Israil, teknik, uygarhk alanında üstün bir düzeyde, Araplar ise az gelişmişliğin hattâ hiç gelişmemişliğin ezikliği içındeı.. Üstelik îsrail'in ardında dünyanm en büyük para güçleri var, en büyük uluslararası örgütler var. Bir savaj, daha olsa ÎJrail gene 'kazanır. Arap uluslan birleşmedikçe, güçlenmedikçe, daha doğrusu ger.cekler. önünde dlğduyu il« davranmadıkca hep yenilgiden yenilgiye giderler. Önce kanayan yarayı iyilegtirmeli^ tsrail devleti Ortadoğuda bir gerçek midir? Evet. tsrail'i haritadan silmek olanaksızdır. Israil Ortadoğuyu egemenliği altuıa almak plânları yapmıyor mu? Yapıyor. Ama çağımızın kurallanna uygun biçimde. îktisat gücüyle becerecek bu işı er geç... Araplar geri kalmışhk çukurunda bocaladıkça Israil bir gün para gücüyl», kafa gücüyle, tekniğinin gücüyle egemen olacak bütün Ortadoğuya. Bunu Arap aydmları da biliyor, anlıyor. Genç serdengeçtıler en kanlı, en acı olay* ları işte bu umutsuzluğun yarattığı bunalımla yaratıyorlar. Dünyanın dikkatini çekmek, acılarının tanığı yapmak «işte biz de varız» demek için. Ama sonuç istedikleri gibi olmuyor. Büsbütün terâ, büsbütun aleyhte sonuçlar yaratıyor bu türlü kanlı olayları davranışlar... Bu konuda benim düşündüklerim, aoladıklaı'ım duyduklarım böyle Siz ne derçiniz bılmem Ozlemini çektig] Siyasal Aktüalite Gazetesi içm önde gelen bir varoluş bıçimidir. UJus €dil»le bütünleşır. Köken birliği, yurt ve tarıh. birliği, tilkü birliği, siyasal bir" lik... Bütün bunlann yanınaa da, bu birliğin bilincine varma, topluluğu «ulus» yapar. Ama, dil başta gelir. . % Toplumbildmin «ulus» tanımi budur. */; Bu tanıma giren öğelerden, v kimi zaman, biri ya da birkaçı olmasa da, bir topluluk, dil birliği oldukça, bu tanımın anlattığı ulusluğu edinebiliyor. örneğin, bugün Amerika Birleşık Devletleri adını taşıyan ülkede yaşayan ve bireyine kısaca «Amerikalı» ya da «Amerikan» dediğımiz ulus, bu tanımın söz konusu ettiğf «köken, soy birliği» olmaksızın, tanımın saydığı öteki öğeler nedeniyle ulusluk edinebjliyor. Siyasal bırlik (ki ülkü birliğini de içeriyor bir yerde bu), yurt birliği, dil birliği ve btf birliğin bilincine varma, onları «ulus» yapmıştır. Şimdilerde, bir zamanlar, «Ame ı rikan îngilizcesi» denilen dile «Amerikanca» deme eğılimi vardır. Gerçekten de, Amerikalılann kendilerince yoruma uğrattığı, kendi dünya ve yaşam gorüşleriyle, duyuş ve düşünüşleriyle yoğurduğu bir dıldir bu. Bir. îngiüz'in bir Amerikanyı anlayabilmesi gittikçe güçleşiyor. Bu iki ulustan kişiler, karşılaştıklarında. bir takım ayırtılara ozen gostermek zorunda kalıyorlar Orneğm, Amerikalı «subway» dedığınde, îngılız bunu «yeraltıyolu» (metro) anlamalıdır. Oysa bu sözcük îngiliz'in anadilinde «yeraltı geçidi» aniamma gelir. Amerikalı, îngilız sözcüklerini söylerken de kendmce biçimlendiriyor söyle' yiş ve vurguca. Böyle diyor bu tür dil olaylarıyla ilgilenenler. öte yandan,.sozgelışi, Çeklerle Slovaklar birleşip Çekoslovakya'yı kurmuşlar ama, bugün Çekoslovaklar ya da Çekoslovakyalılar dıyoruz da, «Çekoslovak ulusu» demek kulağımızı tırmalıyor Daha doğrusu, dil duygumuza, dil mantığımıza aykırı geliyor. Bu ülkede Çekçe ve Slovakça, iki ayrı dil konuşuluyor çünkü Siyasal birliğini Çekoslovakya adıyla sağlamış ama «Çekoslovakça» dıye bir dil yok ortada. Demek ki, toplumbılimin tanımladığı ulusluk, bu ülke için ancak soyut bir görünümde var. örneği bir de bLzden vermek dilersek, Osmanlıları söz konusu edebiliriz: «Osmanlı ulusu» dıyebılir mıyiz? «Türk ulusu» dediğimiz gibi .«Osmank uhısu» diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Dil mantığımızı, dil duyuncumu zu (vicdanımızı) incıtir bu. Osmanlılık vardır. Osmanlıca vardır ama «Osmanlı ulusu» yok tur. Osmanlılık ulus değil devlet adıdır. Osmanlı Imparatorluğu, çeşitli ülkelerin, çeşitli toplulukların siyasal bir birliğıdir ancak. Osmanlıca denılen dil, eski Anadolu Türkçesi Selçuklu Türkçesi değil Arapça, Farsça ve biraz da Türkçenin karışımı, yapay (sun'i) bir dildır. Osmanlıcanm bir «imparatorluk dili» olduğu söylenir ve kuşkusuz, öyledir. Anc'ak, «ulusal bir dil» değildir Osmanlıca. lngildzce de bir «imperatorluk dıli»dır: Ama o, Osmanlıca gibi yabancı dillerin egemenliğine girmemiş, kendi egemen olmuş tur. Dolayısıyla, ulusal kalmıs '; , ULUSAL DİL ÖZ BİR DİLDİR: İÇİNDE KÖKENLİ SÖZCÜKLER BUDA, ONLARI KENDİ " ERİTMİŞTÎR, ÖZÜMSEMİŞTİR. . O DİLLE DUYAR, DÜŞÜNÜR, ANLAŞIR, ' : V BİLİM VE SANAT YAPAR. ': *': ALI •« * PÜSKÜLLÜOGLU devletin kurucusu, koruyucusu, yaşatıcısıdır. Ulus olma bilincine ulaşmış olsalar bıle, bu bılinç «imparatorluk» kavramıyla çelişlr: împaratorluğun dağılması kendisini oluşturan toplulukhırın «ultıslaşmasıyla» olur çünkU. Gerçekte, tarihsel akışı değiştirmek olanaksızdır. Sonuç ortada. îşte, Ziya Gökalp, eriyen imparatorlukta baş öğe olan Türklerin bir «ulus» olduğunu ileri sürerek. onda bu bilinci uyandırma ereğini gütmüştür. O gune değin kültürümüzde olmayan bir kavram ulusluk. Batı uluslan taa XV. yüzyılda uluslaşırken, biz, ancak devletin çöî küş döneminde uluslaşma eğili. mi içindeydik. Dilde ulusallaş* madan yana olan Namik Kemal bile «Osmanlıyız biz» türküsünü dilinden düşürmüyordu yine de. Bizda bu bilinç çok daha sonra, Atatürkle gerçek eksesine oturmuştur. tır. Osmanlı ülkesinda Türkçe egemen olsaydı, Osmanlıca diye bir dil doğmayacaktı. Yinelemekte yarar var bunu: «Ulus» olmadan «ulusal dil» olmuyor. Ziya Gökalp, «Türk milletinden, Islâm ümmetinden. Avrupa medeniyetinden» olduğunu söyler. O güne değin Türklerin bir «ulus» olduğu bilincl uyanmamiştır. Türkler Osmanlı tmparatorluğunun ana öğesidir Atatürk^, ulus olma billnei yanında ulusal dil bilinci de gönüllerde ışımıştır O, ulusal duygu ile dil arasındakı bağm çok güçlü olduğunu söylemış, dılin ulusal olmasını da uîusallıkta baş etken olarak görmüş tür. Ulusal Öll, ulusun bütün özelliklermi taşıyan dildir. Kaynağı ulustur, ulusun tarih içindekl yerine bağlıdır, ulusun adından çıkar, ' ' ,.'•»*• t". •» '* * Ulusal dil öz blr dildlr: îçlnde vabancı kökenll sözcükleı bulunsa da, onları kendi içınde eritmiştir, özümsemiştir. Ulus o dille duyar, düşünür, anlaşır bilim ve sanat yapar. . *, • «Bilginîn doğrusu insanlân ayırmaz, birleştirir.» der Prof Macıt Gökberk: Dilın ulusalı df ulusu ayırmaz, birleştirir. lşt€ bunun için, dilimizi ulusal biı dil yapuiBda elöirliği. «önül birliği düşer, bizlere.., /yr^p,'ın, Acem'in, Batılinın sözcükjeri dilimize bağdır, düşüncemize köstektir. Onlan atmak, yerlerin» öz dilimizden sözcükler koymal zorundayız. Dilimizi ulusallaştırma çabamızı sürekli olaral ateşli tutmak zorundayız. Linıan Taranması tşi Teklif Alma Usulij İle lhale.Edilcciek.lir îzmir Rafinerisi Yakıt tskelesi önünün taranması işi ile ilgilenecek firmalar arasmda uygun görülenler teklif evrakı gönderilmek suretiyle dâvet edileceklerdir. tşin kapsamı takriben 3000 M2'lik bir sahamn muhtelif derinliklerde taranmasıdır. Taranacak miktar takribi 3600 M2'dir. Bu işle ilgilenen firmaların aşağıdaki tanıtıcı belgelerle en geç 18 Eylül 1972 Pazartesi günü saat 17.00'ye kadar îzmir Rafinerisi Tesis Bölge Müdürlüğü Koordinasyor* Baş Mühendisliğine müracaatlan rica olunur.'**•" r : A"*«^./ Istenen Tanıtıcı Belgeler: , . . '. »,%' i>.•'/»*• '''•'? 1. Müteahhitlik karnesi, ;;",••'Vv'.'/:'.' :'£ ' ;.*•' **"* 2. Mall Durum Bildirisi, "" .\ ^. .••'• .,j{, '/tA*' 3. Personel Bildinsi, >vr,v'•""• T '•"."•'' "• ;. 4. Makina ve Teçhizat Bildirisi,'' r.« '.''rS* *.**"< ; , 5. î ş Bitirme Belgeleri, " " " "î }'»V ;?.> • 6. Halen Devam Eden tşler Bildirisi,. *?•>*•% » . * 4 7. Ticaret ve Sanayi Odası Belgesf,'' »>;.,. ?**']; •. x'X*,' 8. Firmanm bu işi ne şekilde (malzemeli" v e ' malzemesiz) ve asgari ne müddette yapabıleceğını bıldirü: NOT: Elibank Cenel Hüdürlfiğünden Yakmda açılacak, Karabük, Uşak ve Ayvalık Bankacılık Şubelerimizde çalıştırılmak üzere 657 Sayılı Kanunun 48. maddeslnde öngörülen genel ve özel şartlan haiz Yüksek Okul, Lise veya Ticaret Lisesi mezunu olanlardan (Lise dengi diğer okullar mezunları hariç) seçme smavı ile altışar adet personel alınacaktır îsteklilerin sağlık durumlarının çalışmaya elverişli olduğunu tam teşekküllü hastaneden almacak sağlık raporu ile belgelemeleri; 30 yaşım aşmamış, askerlik hizmetlerinl yapmış olması ve halen herhangi bir öğrenim kurumu iîe öğrenci olarak iîişkileri bulunmaması şarttır.. ' .•;, .•». ' Sınava gireceklerin, hâl tercümelerini göşter"en 'dilekçe ile en geç 15.9.1972 tarihine kadar, Bankamız Personel Müdürlüğüne veya Karabük Şubemiz için Zonguldak; Uşak Şubemiz için Kütahya ve Ayvalık Şubemiz için Balıkesir Şubelerimize müracaat etmeleri; gün ve saati "aşağıda belırtılen yerlerde vapılacak sinavlarda hazır bulunmalan gerelonektedir. Smavı kazananlar mülâkata tâbi tutuiacak ve öaşari gösterenler 657 Sayılı Kanuna göre atanacaklardır . . Yeri ;." Karabük Ortaokulu • Karabük ', «\ Besim Atalay OrtaokuluUşak ', Ayvalık Lisesi • Ayvalık. t r ; • , r" 18.9.1972 '" 20.9.1972 22.9.1972 » Tarihi muhtıra. 4 Ortakhğımız 2490 sayılı kâfluna tftbi değildlr. ?'•'• + * .,. V .'; • v " » J , < t ; ; // ' ,"*'.' TPAO İZMİR RAFİNERİSİ TESİS BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ » Saati 10 00 10.00 10.00 (Bagm: A. 13802 • 208856365) PAZARTESİ CIKIYOR W (Basm: î . 3853 • 208586362) Mîllj Savunma Bakanhğı Tedarik ' *' Daîre Baskanhğından ..,;' . ' 1. Türk Silâhh Kuvvetlerinin ihtiyacı için, 6246 sayılı Ka~rtun ve 7/4284 sayılı Kararname hükümleri dahilinde, dış memleketlerden asağıda cins ve miktarı yazılı. malzemelef tatın alınacaktır. 2. Taliplerin, 1972 malî yılına ait yetkili münressillik belgesini lbraz etmek suretiyle gerekli şartnameleri, M.S.B. Ted.. D. Bşk.iığmdan, Washington, Londra, Paris, Bonn ve Ronıa Türk Silâhh Kuvvetleri Ataşeliklerinden temin edilebilir; ÎSTANBUL İZMİR Levazım Âmirliklerinde görülebilirlei. 3. Teklifler en geç 26 EKİM 1972 günü saat 10.00'da M,S.B Ted. D. Bşk.'lığmda bulundurulacak şekilde gönderilecek veya elden teslim edilecektir. 4. Postadaki vaki gecikmeler kabul edilmez. Sırs N o : G i n ı i ., Miktan 1 50 Abonelik otomatik t'elefon santralı 1 Adet 2 . Ültrasonik sertlik ölçme cihazı 1 Arfet (Basm: A 13552 20650/6363) t '•VjjÇ ; ls|anbul Teksfil Sanal i.;; ;,'; r Enslitüsü Müdürlüğünden: ' 1?.İ1 Râ^Iroyat^AdetTesviye Teknisyeni (Sanat Enstitüsü Mezunu) 12.1.* * t j , * l / » ''Demircilik teknisyeni (Sanat Enstitüsü Me12.1. » «ı.'".!^'".», Klima ve Kalorifer Teknisyeni (Yapı Sanat \ . ?*.;VV \£t Ens. Sıhhî Tesisat Bölümü) 42X' \~*\İ *''!*•'' » ' 'Ağaç Işleri Teknisyeni (Sanat Enstitüsü Me• * ' 'VV1*'» ''.'••"' ^ ! ' zunu) t • ,1" *'» Matbaacılık' Teknisyeni (Sanat Enstitüsü Me'zunu) 15.1. *'.i•' M X » Memur (Orta Okul Mezunu) 14.1. v» 1 » Hastabakıcı (Orta Oku) Mezunu) 16.1. » 7 » Hizmetli (îlk Okul Mezunu) • 1 * AZİZ NESÎN * YAŞAR KEMAİ, * KEMAL BÎSALMAN yeni ortam da X 5 8 £ *•' ' •.' * " : *r İSTEKLİLER: 1 2 3 4 Türk Vatandaşı olmak 18 yasuu bitirmiş olmak Askerlikle ilgisi olmamak 15.9.1972 tarihinde imtihanda hazır buliınmak. isfanbul Teknik Üniversifosi Nükleer Enerjî Ensfilusünden 1972 • 1973 yilı 12. Dönem Üniverslte üsttl NUkleer Mühendlslik öğretimina 15 öğrend alınacaktır. Mimarlılt hariç t. T. O. Paktilteleri mezunlan veya eşdeğer öğrenim görmüş olanlarla Üniversiteler Pen PakUltelerlnden Pizik Llsansı almış olanlar kavdolabilirler. Kayıtlar, OUmÜşsuyu binasındalö 410 No. itı Enstîtü Btlrosunda 11 Byltll 14 Ekîm tarihlert arasında açıktır. Yenlden ders taWp edecek olan esld öğrencilerin kayıtlanm yenilemeleri zorunludur. Oiri» lmtihanlan 17 v« 18 EMm günlen vapııaeaktır. (Basm: 186198357) Yukarıda yazılı kadrolulara eleman alınacaktır^ Yazıh şartlara uygun olanlar gerekli belgelerle 15.9.1972 tarihine kadar Enstıtü Müdürlüğüne başvurmalan duyurulur. Cumhuriyet: .3675 •<•••••••••••••••••••• ••'••••' j D O K T O R HEKIM ARANIYOR TÜBK DÎABETİKLE3R CEMÎYETt'nde tam veya yarım gün çalışacak dahiliyd mütehassısı ve pratisyen hekim alınacaktır. îsteklilerin şahsen veya.' mektupla kısa hâl tercümeleriyle birlikte 18 Eylül 1972^ tarihine kadar cemiyet merkezine müracaatlan. HABBİYE Meyva Sok. No. 10 TEL: 47 51 20 46 55 89 Tarık Z. Kırbakan | \ Derl Sao ve Zührev. Hasta [ : lıklan Mütehassısı istiklâJ ; Cad. Parmakkapı No. 66 TEL: 44 10 73 • : NURCAN (Eryılmaz) GÖKSU Ue MUAMMER GÖKStJ (Avukat) Evlendiler Orduevl tsparta 7. Eylül. 1972 (Basm 20869) 6364 Göklerine Hakim Olamayan Milletlerin VATANLARI'da OLAMAZ HAVA K11VVFT1 ENPIRMP VAKFI (Htrtş: 29663M) (Cumhuriyttı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle