Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 21 Eylül 1972 argıtay 1. Başkan Vekili Eyüp Sabri Erman'ın «Adalet Yıh» açış konuşmasında «düzen değişikliği» isteğine şiddetle karşı çıktığı ve hattâ düzen değişikliği isteyenleri Anayasaya karşı göstermeğe çalıştığını gazetelerde hayretle okumuş bulunuyoruz (1). «Tarımda düzen değişikliği» adlı bir kitabın yazan olarak (2) Saym Erman'ın bu konuşması nedeniyle konu üzerinde biraz durmakta ve tarımda düzen değişikliği ile neyi ifade ettiğimizi belirtmekte yarar görüyoruz. Bizim muhtelif yönleriyie yıllardanberi yaptığımız lnceletnelere göre Türk tanmmda düzen bozuktur. Bir kere Türkiye'de herşeyden önce toprak düzeni bozuktur. Şöyle ki: 1) Türkiye'de toprak dengesiz olarak dağıimıştır, Türkıye'de işienen toprağm yüzde 66'sı çiftçinin yüzde 96'sının, yüzde 34 *ü ise yüzde 4'ünün elinde bulunmaktadır. Öte yandan raevcufc işletmelerin yüzde 86'sı 100 dekardan küçük toprağa sahip ciduklan halde, 100 (bin) dekann üzerinde toprağa sahip 39S* işletme vardır. 5000 dekarm üzerinde toprağa sahip 491 işletmenin sahip oîduğu toprak ise 5 milyon dekar olup her bir işletmenin ortaiama genişîiği Î0450 dekardır. 2) Türkiye'de toprak genellik3« işleyenin elinde değildir. îstatistiklere göre, mevcut 3,5 milyon tarım işletmesinden 293 bini toprak kiraîamakta, 521 bini ortakçıhk veya yancıhkîa toprak işletmekte, 115 bini çeşitli şekillerde başkasmın toprağmı işlemekte, böylece toplam olarak 929 bin çiftçi, işlediği toprağa sahip bulunmamaktadır. Yukarda zikretmiş bulunduğumuz büyük müîk topraklarda da, toprak İşleyenin elinde değüdir. Toprağı gerçekte işleyenler işçi durumundadır. Toprak ise ağalann eündedir. 3) Türkiye'de toprak âdil dağılmadiğı, genellikle işleyenin eiinde bulunmadığı ve üretici kooperatifleşmediği îçin, teknik yönden de en verimli bir şekilde işletilmemektedir. Türk tarımında toprak gibi gelir de çok dengesiz bir şek'lde dağıimıştır. Boratav'ın Gelir Dağıhım adlı çahşmasmda betiıtildiğine göre, tarımda çaîışan nüfusun yüzde 80'i tanmsal millî ge Ölaylâi* v& görüşleir Tarımda düzen değişikliği Prof. Dr, Z, Gökalp MÜLÂYİM Ankara Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi lirin ancak yüzde 50'sini alabildiği halde, tanmsal nüfusun yiizde 20'si, tanmsai milH gelirin diğer yüzde 50'sini paylaşmaktadir (3). Bu durumda Türkiye tarımında gelir dağılimı düzeninin de bozuk oîduğu söylenilebilir. Türk tanmmda sadece toprak ve gelir dağılîmı düzeni mi bozuktur. Hayır. Yapılan ve bizim bizzat yaptığimız muhtelif incelemelere göre, üretici, bu bozuk toprak düzeninden elde edilebilecek geliri bile alamamaktadır. Türkiye'deki kredi ve pazsrlama düzeninin bozukluğu nedeniyle, tefeci ve aracılar üreticileri sömürmektedir. Ve nihayet, Türk tanmmdaki vergi düzeni de bozuktur. Falen Türkiye'de tarım, gelir ve arazi (şimdiki Emlâk) vergıleri içerisinde çok hafif bir şekilde vergilendiriîmektedir. Bugünkü vergilendirme, tarımda vergi adaletini sağlamaktan ve tanmda mevcut vergi rezervini kulianmaktan çok uzaktır. Tarmıda çalışan 3,5 milyon çiftçiden 1970 yılmda sadece 27 bini gelir vergisine tâbi olmuştur. Nisbet yüzde l'den bile azdır. Alman gelir vergisi ise sembolik olup halen 100 miîyon lira civarır.dadır. Arazi vergisinde de durum pek farklı değildir. Hasılât 100 milvon lira cjvarmdadır. Yeni Emlâk Vergisindeki binde 3 gibi aüşük bir nisbet ve diğer muaflıklarla, hasılâtm pek fazia artması beklenitemez. İşîe yukarda kısaca belirttiğimiz konuları, biz «Tarımda oüzen değişikliği» adlı kitabımızda muhtelif yönleriyie ve ayımtıh olarak inceledik ve genel olarak Türk tanmmda düzenîn bozuk olduğu, bunun değiştırilmesı gerektiğini öne sürdük. Bununla da Anayasaya aykırı bir görüş ileri sürdüğümüzü zannetmiyoruz. Zira 1961 Anayasası da, Türkiye'deki düzenin bozuk oîduğunu.kabul etmekte ve bunun sosyal devîet iîkesine uygun olarak düzeltilmesi için çeşitli reformiar yapılmasıni öngörmektedn 32 Mart Muhtırası da. Ansyasa dnğrultusunda reformlarm yapıîmasını istemekle, mevcut düzenin bozuk olcluğunu kabul etmiş olnıuyor mu? 12 Mart'tan sonra yapılan bütün reform çalışmalan. mevcut düzenin bozuk olduğu ve bunun değiştirilmesi gerektiğini var sayrnıyor mu? Hattâ Anâyasa bozuk düzenin nıuhteîif reformiarla değıştirilmesini emrettiğine göre, bugünkü bozuk düzeni muhafaza etmekte direnmek Anayasaya aykındır diye düşünülemez mi? Bizim kanımıza göre, «tarmıda düzen bozuktur, bu düzen değişmelidir» demek bile yeterli değildir. Çünkü mevcut bozuk dü Düzendekı başka bozukiuklar zen çok değişlk yönlerde değiştirilebilir Bozuk düzenin nasıl ve ne yönde değiştirilmek istendiğinin de açıkça belirtılmesı gerekir. Nitekim biz «Tarımda düzen değişikliği» adlı kitabımızda, tarımda düzenin bozuk olduğunu ortaya koymakla yetinmiyor, bozuk düzenin nasıl değiştirilmesi p,erektiğini de kendi açımizdan vermeğe çalışıyoruz. Diyoruz kı, Türk tar. .undaki toprak ve gelir dağılımmdaki adaletsizliğin. bozukluğun düzeltilmesi ıçirj 1961 Anayasası doğruitusunda etkili bir toprak reformu yapılmaîi ve sonuçta toprak işleyenin oîmaiıdır. Çiftçiyi yülardanberi ve hattâ vüzyıllardanberi sömüren tefeciîik ve aracılıkla müccdole için, bütün dünyada olduğu gibi, üreticiîerin tarım fcoopera*'fîeri ve üst örgütleri içerisinde örgütlenmeîeri sağlanrnahdır. Devîet, Anayasanm 51. maddesi gereğince, kooperatiflerin gelişrnes? için her türlü tedbiri aimahdır. Tarımda etkili bir vergi reforn u yapılmalı ve tarım kesiminde büyük kazançlar sağlayaniar r*a Anayasanm 6î. maddesi gereğince. vergi ödeme ğuçierine e"re vergi ödemelidirler. Yapılan* hesapîar. tanm vergilendirilme düzeni değiştirilmek suretiyîe tarımdan yılda. 2,5 milyar lîra vergi almabileeeğmi göstermektedir. . . Bütün bunları kitabımızda söyîiyere'k açıkça tarımda ortann solunda bir düzen değişikliği istiyorıız. îstediŞimiz düıen dcgi pfkliğinin yapılabilmesi için. btınun, haik çoğunluğu tarafi>'"aı benimsenmesim ve sonuç olarak bu düzen değişikliğini isteveı kimselerin temsilciîerininparlamentoda çoğunîuğu sağlamosı ge rek'i*ine inanıyoruz. . . Tarafsîz bir k^mse olrrası gereken Yargıtay Başkanvefclîi Sa y*n Erman her türlü düzen değişikliğini Anayasaya karşıyhm gi benimsenmesi ve sonuç olarak bu düzen değişikliğini istrvf lerin savunucusu duruoıuna düşmüyor mu? Bundan endişe edi yoruz. (1) Cumhuriyet, 7 Eylül 1972 (2) Bkz. Z. G. Müiâyim, Tarımda düzen değişikliği, ülusî Basımevi. Ankara 1969. (3) Korkut Boratav, Gelir dagılmn, îst. 1972, s, 195. r\çlar varken OKTAY AKBAL AO raporuna göre dünyamızda en az yarım milyar insan aç. Bu öyle bir gerçek ki diyecek söz buiamıyor insan. Siz oturmuş günde üç öğün iyi kötü karnımzı doyuruyorsunuz, evde, lokantada, aşçıda, tostçuda, düşünmeden hiç aç karnma yatanı, gezeni, iş nrayanı... Düşünseniz zaten iştahınız kaçar, yemeden içmeden kesilirsiniz. Niye üzmeli tath canımızı, şimdi de niye sıkmalı sizleri böyle açlık öyküleriyle? Tok açm halinden anlamaz demişler ya, bakmaym o söze, açlar çığ gibi arttıkça, yüzbinler yüzbinlere eklendikçe, dünyanın tokları ruhlannda bir açlık, bir bunalma, giderek bir ezici utanma duyacaklar. yv F Birleşmiş Miîletlerin Gıda ve Tarım örgütü (FAO>, dünyanm aç ülkelerinin geçon yıl içinde yiyecek maddesi üretiminde hedefhıc tılaşamadığmı, buna karşılık dünyanın tok ül kclerinde tarım ürünlerinin gereğinden de çok olduŞunu bildiıiyor. DünjTada tar;m üretimi yüzde 3 oranında bir artış göstermiş, araa hu oran az gelişmiş ülkelerde yüzde ikiyi aşr.rnamış. Aç ülkelerde yiyecek yok, tok ülkeicrde yiyecek çokî.. Bunun yolu nedir? Toklarm açları doyurması, onların yardımma koşması!.. îlginç bir nokta da şu: Onbeş yıldan beri dünvadaki aç nüfus bir türlü azalmıyor. Onbcş yıl önce de aç • insanlarm sayısı yarım mılyara yakmmış, bugün de... Bütün çabalar, örgütler, yardımlar, bilmem neler dünyanın artan nüfusu karşısmda çaresiz kahyor. Dünyanm »z gelişmiş, hiç gelişmemiş ülkelerlnde aç insan soyısı durmadan artmaktadır. însanlar kendi yazgılarır.a bırakılmaktadır. Küçük ülkelerin yöneticiltri çoğunluğun belirli bir geçim düzeyine erişmesini bir yana itmek zorunda kahyorlar, çünkü herkese ekmek, herkese iş bulmak olanak dışıdır artık. Böylece biri çok doyarsa, çok iyi yaşarsa, kendini çok mutlu sayarsa onun ycrbü bin aç, bin yoksul, bin mutsuz ahyor. Bu böyle sürüp gidiyor, nerdeyse geometrik bir artışla.. Bunlar açlar... Yarım milyar aç insan var dünyamızda. Bir de gereği gibi doyamayanlar, yeterîi besini alamayanlar var. Onlar da bir o kadar tutar. Savaşlar, başkaldırmalar, kıthklar, seller, doğa felâketleri hepsi bu açlığm başlıca nedenleri sayılıyor. Ama gerçek sorun şudur: Açlarla toklar arasmda açılân uçurum nası! kapatılacak? Dünya insanları hiç değilse belirli bir düzeyde, bir beslenme, azıcık mutlu olmo. insan olduklannı duyma düzeyinde birleşebilecekler mi? Uygarlık, milyarları silâhlanmaya, bilimsel alanda üstün olmaya harcıyor rahathkla. Daha çok güçlü olmak, daha çok ezmek, daha çok korkutmak için... Büyük devletlerin bu alauda havaya attıklan para, dünyanm aç milyonlarca insanına harcansa her şey düzelirdi çoktan. Uygar olmak da buydu. Ama insanoğlu gerçek uygarhğı yaratmadı daha. Hattâ gerçek «insan» da yok yeryüzünde! «Biz o insanm eeddiviz» dediği gibi Anday'ın... Dünyanın hemen hemen altıda biri aç, geriye kalanm da en az yarısı gereği gibi dovmazsa bu dünyaya uygar denebilir mi? İnsanım diyenin bundan utanması gerekmez mi? Yediği lokma, içtiği su için bir acı duyması... SOSYAL BİR YARA: KIRALAR Kira ve hayat pahaiıhğı GENEL HAYAT PAHALILlGI ORANLARI, EV KİRALARINDA DA TJYGULANMALI. . Sosya'. huzur ve adaletin toplumda bu günkü kadar yaygın bir özleyiş düzeyine ulaşmamış bulunduğu bir dönemde bile "ge • reğine inanılarak çıkarılmış bulunan ve kiraları ayarlayan kanunun üzerine tekrar eğilmek, artık pek zorunlu haîe gelmiştir. Söz konusu kira kanununun bazı maddelerinin Anayasa Mahkt mesi tarafmdan yürürlükten kaldırılmış olmasından bu yana uzun bir süre geçmiş bulunduğu halde, ortaya çıkan boşluk hâlâ" doldurulmamıştır. Güçlükler, Yargıtay'ın emsal'e (Benzeri yerlerin kiralarma) dayandırılan içtihat kararıyla pratik bir çözüm yoluna bağlanmaya çalışılmış ise de bu temel, çeşitli etkenlerle adalet i zedeleyici işlem'.ere yol açan bir kaos yaratmış bulunmaktadır. Bu durum mal sahipleri ile kiracılar arasmda, seri halinde, uyuşmazlıklara. facialara yol açmakta ve mahkemeleri dehşetli biş bunahma sürüklemektedir. . „ •, * . /*.. TOPLU KİRA B E D E L L E R İ . ÜSTÜNDE DURULMALI BUGÜN OKUL HAYATI YABANCI ÇEVREYE KAPA'LIDIR EĞİTİMDE BÜYÜK AKSAKLIK BUGÜNKÜ ÖĞRETMEN OKULLARINDAN GELMEKTEDİR... pe temel yapılabilir. Her halde ve kesin olarak kira artışlarına bir sınır çizmek, artık kaçmılmaz bir zorunluktur. !\îükerrem AKYÜZ Eğitinrs'de sistem • ÇAGDAŞ EGİTİM, OKULU HAYATIN ÎÇİNDE GÖRÜR. Olabilir mi? CİHAD BABAN nkara'dan bana mektup yazan okuyucum, çok önemli ve doğru ise, akıl almaz bir muameleyi haber veriyor. Içimde, «Acaba bunda bir yanlışlık olmasın» tereddüdüne rağmen, o mektuptan, belki bir yanhşlığı düzeltmeye vesile olurum niyetiyle, burada bahsediyorura ve çok temenni ediyorum ki, gazetelerimisin Ankara büroları bu olay üzerine eğilerek, meseleyi aydınhğa kavuştursunlör. Mesele şu: Hükümet, Türk ticaret filosunu 300.000 ton kuvvetlendirmek için Deniz Nakliyst Şirketine görev veriyor, ve ona 15 Kasım 1971 tarihinde çıkardı^ı bir Kararname ile bu filotlun temin edilpbi'.mesı için rlıŞ kr^dîrlen ifiiifade olanağını sağlıyor Dfiniz Nakliyatı bu krerlıyi Ingiltere'cfen, muteber bir banka yolu n üe buluyor. faiz 'oö,5... Fakat nedense, kalkırahm. işlcrimizi süratle görelim dcdigimız bir zamanda ilfiili merci. yani Maliye Bakanl'.fiı, bu teklife cevap vermiyerek işi beş ay savsaklıyor.. Bu arada. îngiliz lirasının kuru değişiyof, pnralarda sarsintı oluyor, altın fiyntları yükseliynr.. Ve tabiî. krediyi tomin rdecfk nlnnlnr %5.5'rln riurnmıyorlar; ortada hiç hir bağlantı da olmarlıi*ı için, 5 ay sonra kendllrrine müracaat edildiği zaman faizin n/n6,5 ol ma?ı gerektiğini söylüyorlar... Bu arada bir başka memleketteri başka bir teklif rle var.. Bu, %7.7!3 faizli %1 komisyonludur... Hattâ diğer şartlaıia bu faiz %9'u geçmektedir. Okuyucumun verdiği bilgiye göre, yalmz bu fark 40 milyon Türk lirasını geçmektfdir. Şimdi okuyucum soruyor: «Bu iş böyie nasıl olur?!» diye.. Hiç kimseye kötü niyft izafe etmedim. Biz de şimcfi şunu söylemek istiyoruz: Ucuz bir kredi teklifine beş ay cevap vermemenin herhangi bir makul ve meçru mazereti olabilir Günden mi? Faiz %5,5'tan bu sebeple %6,5'a çıkmış... o Hal böyle iken, /o9 ıle anlaşma yapın! diyebilmek büyük cesaret işi değil midir? , *** Beraberce düşünelim, ve kendi kendimize sorallm: Türkiye Cumhuriyeti idaresinde böyle şeyler olabilir mi? Olmaz diyemiyoruz.. Evet, olmaz diyemiyoruz. Çünkü Türkiye'de genel olarak âmme idaresinde sorumluluk dîye bir şey yoktur..,Türkiye'de devlet idaresinde zaman kaybınıtı açtığı yaralar yaradan sa, yılmaz ve bunun'sorumluluğunu kimse aramaz!.. Böyle olunca da kalkınma arzumuz elbet böğrümüzde kalır! Fransızlar, «Kelimeler de kâğıt paralar gibi hırpalanır» diye bir söz söylerler.. Doğrudur. Meselâ Türkiye'de reform kelimosl böyle bir hırpâlanmaya maruz kaldı, buna rağmen riiyeceğiz ki, biz âmme irfaremizi lslah etmedikçe, onu, fiilî bir tutuCuluk Ve durdurüculuktan kurtaramadıkça, açık söyleyelim, hiç bir reformu başarmak olanağını elde edemeyiz ! Planlama duşünüyor, dtiviz harcafnasını durdurmak için, dış kredi ile de olsa gemi alalım diyor, ve biz bu karari, bürolarda sürüklenen kâğıtlar, kaybedilen zaman yüzünd"en ya tahakkuk ettiremiyoruz, yahut yurdun başına 40 milyon zarara patlayan bir eveleme geveleme ile tahakkuk ettirebiliyoruz! Maliye, binalarının üzerine şöyle yazmış: «Kendisini vergilendirmeyen halk, mil» let değildir!» Bu doğru, fakat kendisini ver.^ilendiren milletin paralannı ziyan eden tutu* mun adı nedir? Sayın Bakan modern düşünceli bir devlet adamıcTır, bu olaydan haberdar mıdır, bilmiyorum... Ama herhalde verilecek 40 milyon liralık haracın Türkiye için kârlt olduğuna kendisi de inanmiyacağı için, keyfiyeti ilgisine sunuyor ve çok temenni ediyorum ki, bunu bana bildiren okuyucu yanlış haber vermiş olsun! A FULMAR i Adresi Devres Han Kat 3 GümüşsuyuTaksim Tbl:452222 Reklâm Ajansrnın Türkiye, hızla kalkmmak ve sanayileşmek için sosyoekonomik yapmın reformlarla değiştirilmesinin amaçlandığı bir dönemi yaşıyor. Çağdaşlaşma yönünde İkinci Beş Yıîlık Kalkınma Plânının öngördüğü ve hazırlanmakta olan Üçüncü Beş Yıllık Plânın öngöreceği köklü refofmlarm bu.4önexnde..ibpilrnasına çalışılıyor. Bfö'leSÇ1 KKŞelere ye ni ufukîKr §çılmasına çahşılıyor^*" Y,alnız., ne var;. ki bu ^plânlı knlkinmş.? dengeîj değişim, ekonomik büytime sürecinde kitlelerin • tşte, üzerinde durmak, tartış,• eği.timsizliği dikkati çekmektemak istediğimiz sorun, toplumda dir, öyle anlaşılıyor ki, bilimçoğunluğu teşkil, eden kirasel ve tekriolojik âf'aştırma ve gecılar zararına ışldrnekte olan bu liştirme softuçlahnı topluma mâl sosyal yara sorunudur. . etmek kolay ' olmaya'câktır. ÇünHayat "pahahlığının halk Uzekü halkımıi «Yoksnlluk Kültürü» rinde yarr.ttığı kaygılar, Yönetinün oluştuFduğu bir dünya gömin büyük problemlerinden biridir. Ancak, bu problem üzerine rüşü içinde üretime pitmektedir. Buna karşılık Örsn'in Eğitim tarçok söz edildiği, toplumu rahntsız eden bu konuy;f* önemle yö tışçna konusu edilirken, Yaygın E*itimden hiç söz edilmemektenelindiği halde, pahalılığm tedir. Oysa zamanımız «Bilginin mel direklerinden biri oiup bürefahı arttırmak gayesiyle bir tün diğer sorunları arkada bırateknolnii ve ticaret halinde sekan töplu kira bedelleri üzerinlistirildiği» çağdır Bu bakımdan de durjlsnamskta olunmasınm nodenini anlamak gerçskten güç Türk toplumunun temel sorunlarından biri eğitimle.şmek, kültür; hattâ öyle ki, kiraları ölçütiirle«;mfiyi*bir uycrarhk savaşı !ıa süzce artırmak yarışına, bazen, line petirmektir. Bugün hâlâ nüDevlete bağlı müesseseler bilĞ infusumu7UM °'n 45"i okumayazma safsızca katılmaktadır. bjlrhemoktedir. Nüfusun °n %'si ' Hayat pahalıJığı söz konusu ede «rîayri faal» dir. Yani tüketidıldiği zaman derhâl bunun topri durumdad^r. Büyük kentler tan ve perakende oranları üzeve özellikle köylerde açık rinda. durulmakta, bu oranlar T^iziik» hükürn^ sür* toplu sözleşmelcre, ücret düzenle ıpp.ktedir. Bütün bUnîar ekono• yici girişimlere temel yapılmak ınik olduğu knrİRr bir eğitim sotadır ki bundan daha uygun bir davranış da olmasa gerektir. Şu halde aynı prensibin kiralar için de uygulanmamasma inandıncı ve tam haklı "bir neden göstermek zordur. Normâl koşullar içinde bir ailenin kiraya ayırabileceği, seliriMcrhum Aziz Bey ve Kebire Hanımın kızlan; merhum Nenin °n 20'si ve en çok % 30'udu, cati Üncu'nun e?i; merhum Çevat Boyer, Hikmet Tan ve îbradur. Haıbuki bugünkü durumda him Boyer'in kardeşleri; Haslet Üncu'nun ve Siret Aybar'ın ankira, kiracının kazancıhın tümüneleri; Mehmet Ali Aybar'ın kayınvaldesi; Erdem, Ekrem Talu, nü bile yutacak bir ölçüye kadar Çiğdem Talu ve Güllü Aybar'ın anneanneleri, 'Betül Talu'nun çıkabilmektedir büyük.kâyinvaldesi; Eren'in, Esen'in ve Zeyno'nun büyükneneleri Durum bu olmakla beraber, toplumu ilgilendiren her hangi bir iktisat konusunu çözümlemek İçin tek neden'i ele almak elbette yeterli değildir. Her konunun çeşitli yönleri vardır. Konut yapım eğilimini genel konjonktür'e göre ayarlamak gibi toplumsal HANIMEFENDİ amaçlan da gözönünde bulundur mak, Yönetimin düşünmesi gerevefat etmiştir. ken problemlerdendir. Ancak, bir Nâşı 21 Eylül • Perşembe günü Bebekteki evinden ahnarak, ortaiama yol bularak tarafları en az zararla kendi aralarmdaki Bebek Çamiinde kılınacak ikindi namazından sonra Rumelıhiilişk^eri düzenlemeye olanak sağsarı aile kabristanmda toprağa verilecektir. lamak da yine Yönetimin ödevidir. Şimdiye kadar bu konuya el uzstılmamış olması, Anayasa' (Reklâmcıhk: 2021/6711) daki boşluk doldurulmaya çalışılmayarak, Yönetimin, kendi fonksiyonunu tam olarak yerine getirmemiş bulunması, uğraştığı başka ve önemli problemlerin varlığına rağmen. maztır görülemez. Seyir ve Hidrografi Daire Öaşkanlığından bildirilmiştir. Bizim akhmıza gelen ve ortaDENİZCÎLERE VE HAVACILARA 97 SAYILI BİLDİRİ iama bir çözüm yolu olarak, ev kiralarında da genel hayat pa24 ilâ 27 Eylül 1972 tarihleri arasında, saat 06.00'dan halılığı oranlarımn uygulanması, 18.00'e kadar aşağıdaki noktaların birleştiği saha içinde seydır. "3öyle bir sınırlamanm Anaretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 3.000 metreye kayasa'ya uygunluğunu sağlamak dar olan vüksekliği, can ve mal emniyeti bakımından tehlihukukçuların öd3vidir. Toptan kelidir. fiyat artış oranları veya toptan KARADENİZ ZONGULDAK ve EREĞLÎ AÇ1KLAR1 ve perakende fiyat artışlarmın ortalaması kiraların belirtilmesi1 inci nokta : E5826 No. lu Ölüce fenerinden 258 derece ve kitaplığı, ne sinema, ne de teîı vizyon vardır, Kaldı ki köyleı mizin çoğunda kitaplık, sinen bir yana okul bile yoktur. K yc gelen öğretmen tarladan, ba çeden çocuk toplayıp. yıkık, d kük binalarda ders yapmakt dır. Gelin de 1968 programı böyle okuîlarda başan iîe uyg laym. Başka önemli bir nokta d öğrenci ve öğrenci velilerinin t tumudur. Başan sağlayabilmt runu olarak belirrneKtedir. kendisini kurtarıp, çağdas uyiçin, öğretmen kadar öğrenci • Görülüyor ki kendisi için bir garhk düzeyine ulaşması imkânöğrenci velilerinin de çaba gf seri reform yaptığımız ve yapasızdır. 1 milyon 500 bin öğrencicağımız büyük kitle, bir ucu eğitermesi gerekir*. ÖğrencJ I den 1 milyoh 250 biriin bütüntimsizliğe varan noktada bulunçabayı gösteremiyorsa, ya o. lemeye kalması buriun kanıtımaktadır. Halka çağdaş bilgüeri nakları buna Imkân vermeme dır. kanalize edecek Kültür Merkeztedir ya da çevresinin etkisi^ Öğrencinin orta' öğrefime olleri yoktur. Mevcut olanlar iss vazifeden kaçmaktadır. Her '1 halka gidişin teknik ve yöntem dukça zayıf ğelmesi, onun ilkbalde de veliîere büyük göre lerini geliştiremediklerinden et okullardâ başarıh bir eğitimden ler düşmektedir. Veîinin, çoc geçmediğini 'gösterir. tlkokullarkili olamamaktadırlar. ğun psikolotisine inerek ona df da eğitimin gerektiği biçimde Çağdaş eğitim, okulu hayatm ru yoîu göstermesl. okulu uygulanamayışmın nedenlerini içinde görür. Okul çevreye dönük öğretmenl İle devamlı isbirl tür. Teknik ve yöntemler kişi ve birkaç gurupta incelemek mümhalinde olması gereklr. BunT? toplum gerçeğine hizmet edecek, kündür. görev olarak kabul etmeyen 1 istekleri karşılayacak, hayata uBunlardan en önemlisl, uyguöğrenci velisi. çocuğunun başa yumu sağlayacak, sorunlara çöladığımız sistemln vapımızla çesizlığmdakl suçun % 50'sir züm getirecek özellikler taytr. lişmesidir. Söyle ki; 1Ş68 eğitim kendisinde ölduğunu kabul Bu nedenledir ki çağdaş eğitim programı öngördüğü vürütme binwk' zorundadır. programları dinamik ve fonksi çjmiyle, öğrencinin en güzel şeÖte yandan yöneticüerin yoneldir. Ancak tüm bunîarın E : ,kiMe eğitilîp'orta öğretlme'haöğretmenlerin bu sistem içeris ğitim Sisteminin kendi düşünce zırlanması amacıni »ütmektede en önemli rolü ovnadıkiı ve kendi gerçeğimize dayalı oldir. Ancak, bu sisfemin gerekda bir gerçektir. "öğretmenle: ması şartıyle etkili olabilecekletirdiği 'iıygulamalar yerine getibaşarısmda yöneticüerin destı ri unutülmamalıdıf. Bugün * eği rilirse. Bu ise bünyemize tamâlevicf tuhımu büyük önem tim sistemimiz bu özelliği taşı men aykırı düsmektedir. Çünkü şır. ÖŞrencl yanmda bir müf madığı, yanl fcosyal ve ekonomik bu program bütün öğretmenlegerçeklerimizin isterlerine tam tiş veya müdür tarafmdan az rin yeterli, okulîarın bütün akarşıhk veremediği içi yakı. ma lanan öğretmen öğrenci gözi raç ve gereçleri tam olarak sağkonusudur. Okul hayata yabanca, lanmış bir okulumuz y'bktuf. de kutsallığını vitifip, basit çevreye kapalıdır. İnsammızın yapı kazanıf. Kİ bu hiç de Köy okullan olanakları bakıproblemlerini çözmekte başarıh nimseneçek bir davranış de; olamayan bir bilgi öğretimi hâ mmdan en basit şehir oknllarmdir. kimdir. «Eğitim Reformundrî dan bile geridedir^ l%fl sistemi.Oysa bütün bunlara ragrr Strateji ve Yöntem» konusunun nin şehir okullarında bile tam çoğunlırkla öğretmen ve yön< tartışıldığı bir zamanda taşnda Olarak uvtnılanamadığı ülkemizçalışan bir eğitim uygulayıcısı de, olanakları şart koşan bu sis •ciler titizlikle yürütmek zor da ölduklan slstemlerinde um nlaıak reförmun «ÖZE ve ÜRE temin koy okullafında uvsrulamsamaz bir tutum, gösterlp, «te TİME DÖNÜK» bir sistem getir ması, oltaya yem takmadan ba; vi kıran da bir, dolduran mes ni beklemekteyİTi. lık avlanmağa benzemektedir. Bir de böylesine çelişkili bir sis bir» felsefesiyle hareket etm Nazif KARAÇAM tedirler. tşte K"y Enstitüleı temi zaten köylerde zor tutunan de nmezun olan ve her vönü öğretmen Kırklareli öğretmene uygulama emrl vcrgerçekten başarıh ö*retmer mek, öğretmenl başarısızhğa, it.bufada kpndilerini gostermel Eğitim ve Öçjretmen mekten baska bir ,şe değildir. • saysn ile anılmaktadır Eğiti Verilen konuyu "hazırlamakla mizde ise en büvük aksakh ARAÇ VE GEREÇLERÎ TAM vükümlü ö^renci şehirde oturubupiinkü öğretmen okullarınc OLARAK SAĞLANMIŞ BİR yorsa, ansiklonedi. kitap. derîd. eeldiŞi eöze çarpar. Yetişen sinema, televizvon gibi kavnakOKULUMUZ YOK. retmenlprin vetersi? ve baş lardan faydalanabilir. Övsa bir köy öğrencisinin bu olanaklar, sız oluşları hnnu tspatlar. ğitim' sorunumı çözümleyeŞahiîi KAYGI dan faydalanması imkânsızdır. meyen bir devletin az geliş0 / Kövlfirimfein nflO'mrîane knv mişliğin mekanizmasmdan } . • ÖğretmenEğitta VEFAT OKULA DEVAM EDEMEYEN ÖĞRENCİLFR İCİN Her gün öğleye kadar dpvam eden 3 saat tNGtLtZCE, 1 saat SOSYAL FAALİYETLER, SPOR ve DAKTİLO derslerine 9 Ekim Pazartesi günü başlanacaktır. Kayitlar vapılmaktadır. ' • . 51. HİZMET YILI Ö ZE L AMERİKA1S DERSATSESİ SULTANAHMET ÎNGİLtZCE FRANSIZCA ALMANCA (Elektronik Lisan Lâboratuvarı çalışmalarıyla), MUHASEBE. DAKTtlX) SEKRETERLİK, SPOR ve SOSYAL FAALÎYETI ER. Az mevcutlu smıflar, tecrübeli Türk ve yabancı öğretmenler öğleden sonra ve akşam saatlerinde vapılacak derslere 2 Ekim Pazartesi günü başlanacaktır FEN SINIB'LARl Üniversiteye giriş tmtihanmda başarı gösteremeyen, dışardan Lise bitirme imtihanma girecek olan ve beklemeli öğrenciler için açılacak kurslar öğleden sonra yapıhr. Kayıtlar yapılmaktadır' TEL: 22 17 37 • • ; ' et Deniz Kuvvetleri Komutanlığı S701 TAHIN HELVASI SATINAHSSIACAKTIR EŞEĞLİ KÖMÜRLERİ İŞLETMESİ MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Şartnamesine göre 45 ton Blok Tahın Helvas? kapalı zarf usulü ile satınalmacaktır. 2 Teklif zarfları lCf.10.1972 Salı günii saat 9.30'da Zonguldak'ta Eregli Kömürleri îşletmesi (E.K.İ) Ticaret Müdürliiğünde açılacaktır 3 Teklif mektupları engeç 9.10.1972 Pazartesi günü saat 17'ye kadar E.K.İ. Genel Muhaberat Servisine verilmiş olması lâzımdır 4 Şa.tnameler Zonguldak'ta E.K.Î Ticaret Müdürlüğünden, Ankara'da Türkiye Kömür tsjetmeleri Kunımtı Genel. Müdürlüğü Satmalma Dairesı Başkanliğından îstanbul'da Beyoğlu İstiklâl Gaddesi Deva Gıkrnazı Sümer Han Kat 45'de TKÎ Satmalma Müdürliiğünden temin edilebilir 5 Enaz 20 ton için yapılacak ki^mi teklifl&j de nazan itibare ahnabilir. 6 E.K.Î. 2490 sayılı kanuna tâbi değildir (Basm liMU ö690) DÎİ? TABÎBt 5 Orhan TÜZÜN j Saat: 13 30 19 30 E Samatya Cad No 400 • Tel: 21 75 82 : 22 mil mesafede, enlemi 41 derece 14 dakika kuzey, boylamı 30 derece 55 dakika Doğu. 2 nci nokta : Enlemi 41 derece 42 dakika Kuzey, Boylamı 30 derece 55 dakika Doğu 3 üncü nokta : Enlemi 42 derece 09 dakîka Kuzey Boylamı 31 derece 48 dakika Doğu 4 üncü nokta : Enlemi 41 derece 42 dakika Kuzey Boylamı 31 derece 48 dakika Doğu. ÖNEMLE DUYLRULUR. Cumhuriyet 6703 KAYIP Şebekemi kaybettim. Hükümsüzdür. Celâl Dlgbndak Cumhuriyet 67Q4 DENİZCİLERE VE HAVACILARA (Basın: 21629 6698)