Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET 19 rap Birliği eski bir rüyadır. Dünya müslCmanîarmın emiri, Tannnın yeryüzündeki golgesi olan Haîif« va Ostnanîı Sultanımn nüfuzunu kaybetmesi, yüzyıllarca müslümanhğm kalesi olmuş Osmanh împaratorluğunun XIX'ımcu asırda kesin clarak parçalanmaya başlamasî, bu rfiyayı gerçeğe döndünne alanındaki hareketlerin başlangıcı olmuştur. Gerçekte Panarabizm'in, yani Arap milliyetçiliği ve Arap Blr» liği fikirîerinin belirmesi, Batı sömürgeciliğinin bir yan ürünü olarak doğdu. Hedef; Osmanh împaratorluğunu dağıtmak ve yıkmak suretiyle, sahibi oîduğu değerli stratejik bölgeye el atmak ve zengin yeraltı kaynakîarmı sömürmekti. XIX'uncu yüzyılda, Romenler, Yunanlılar, Sırplar ve Bulgariarm miîîiyetçilik hareketleriyle, egemenliklerine kavuşması, Avrupadaki Türk egemenliğine son vermişti, Aynı şekild"e Arap milliyetçiliğirsin canlandmlması, Ortadoğudaki Osmanh egemenliğine son verecek, KÖmürgeciler için stratejik ve ekonomik bilyük kazançîar eîde edüecekti. Bu nedenle, Atlas Okyanusundan, Hint Okyanusuna kadar uzanan bir sahada, geniş çöllerde, dağınık kabîleler halinde yaşayan Araplarda, milliyet fikrinin uyandırılması zarureti vard: Bu millî hareket günün birind'e Osmanh împaratorîuğunun karşısma dikiîerek onu yıkabilirdi. Bunun için Batıîı sömürücüler. seçtikîeri Arap gençlerini kendi üniversiteîerinde yetiştirerek ortîarı snavatanlannda ve kabilelerinde birer misyoner gibi kullandî ve Arap milliyetçiligini yayma, pîâmnı uygulamağa başîadı. Birinci Cihan Harbinde Arap nasvonalistleri, safîarında bulundukları Türk birlikîerinden dü^man hatlarına kaçarak. O^ırsanh orduîanm arkadan vurarak, hastanelerd'e yatan yarah Türk askerierini hançerleyerek. îneiliz ve Fransızîara karşı şükran borçlannı fazlasıvla ödediler. Yalnız bu fedakârhk ve kahraman * lıklar (!) onîarı Fransjz ve îngiliz boyundurugu altına girmekten kurtaramadı. Sağmal inek gibi petrollerini tam yanm yüzyü emen Batıhlar. Araplara egemenliklerini ancak îkinci Dünya Harbi sonunda istemiyerek verdiler. Zira ucradıkları harp zararîarı ve yenilgiler onîan yıpratmış ve zayıfîatmıstı. Arap Birliği fikri daha sonra rîoçdu Bu hareket Baas Partisinin «Arap tdpluîuğu tek bir bütündür» döviziyîe simgeleVımektecfir. »Atlas Okyanusundan, Hint Denizine kadar geniş bir bölgeye yavılmış olan Arap halkı, bir tek millettir ve birîeşmelidir» fikri kökünü îkinci Cihan'Harbinden sonra. îngiIİ7 ve Fransızlann kurduğu çeşitli Arap devletlerinin, kendilerine sadık, sömürücü kral lanna ve işbirlikçi devlet adamlarına karşı duyulan reaksiyondan almıştır. Bu fikre göre, 80 milyonluk Araptan kurulu bu parça parça devletler birleşmeli, bir «Darül Arap» kurulmah, sömürücü devletîerirt ekonomik ve politik baskısından kurtularak, A Olâylar ve görüşler Mısır ve Libya REFİK TÜLGA Ortadoğuda ve Afrikada bîr denge kuvvet meydana getirilmeîidir. Bu fikrin liderı Nâsır olmuştur. «Mısır îhtilâlinin Içyüzü» adh eserinde Nâsır: «Etrafımızda bir Arap âlemi olduğunu inkâr edebiîir miyiz? Bu böîge bizim bir parçamız, biz de bu bölgenin bir parçasıyız. Bu bölgemn menîaatleri ile bizim menfaatîerimi? tamamiyle aynıdır Bu lâf değil, hakikattir.» «...Yine mukadderatin bizi Afrika kıtasmın bir parçası kıldjgmı inkâr edebiîir miyiz? Bu kstanm istikbali ister istemez biz« tesir edecektir Burada hâîen, kıtanın sonsuz kaynaklan için siyah derili yerlilerle, beyaz müstemlekeciler arasında amansız bir mücadele cere yan etmektedir» demekteydi Kâsır eserinde Arap kuvvetinin unsurlarmı tahliî ederke'i ilk oîarak, üç faktörün öneminden söz etmektedir: <T) Arapiar maddî ve manevî bağlarla bijbirine bağlı bir milletlor topîuîuğudur. (2) Ticaret yolları, istüâ yolîart hep Arap topraklarınd'an geçer. Bu sebeple Ar3p memleketîerinin dünya haritasmdaki yerı çok önernlidir (3) Ücüncü kuvvetimiz petroldür. Bu madde medeniyetin esasıdır Bu oîrr.azsa fabrikaîar, makineler, ulaştırma araçîarı vc silâhiar durur Dunva petrol rezervinin yansı Arap topraklarmdadir. Nasır bu üç kuvvete dayanarak kuracağı Arap Birliği ile. teşkiî edeceği tek b*r devletle egemenlik ve ekonomik özgürlüge sahip bîlyük Arabistan ile, dünya politikasmda önçmli roller oynayacağım zannediyor, hatta Toros dağlannın ötesine doğru genisleme rüySîarı görüyordu. Arap Birîiği fikri önce petrolcü, zengin krallarm direnciyle karşılsştı. Küçük îsrail devîetmm askerî baçanîan ffrjünde hayal kınkhğma uğradı. Nihayet Nâsır'ın ölümü ile durakîadı. Son 15 yılhk Araplararası iîişkilere eğilecek olursak, bir biriik veya federasyon meydana getirilmesi hususunda alü teşebbüse tanık oluruz: C\) 1958/61 Mısır • Suriye Birliği, (5) 19.58/61 Mısır • Yemen Birligi, (S) 1563 Mısır Suriye îrak Federasyonn, (4) Wfi4 Irak Yemen Federasvonuna götürüîmesi düçünülen 1M4 âır. Asimda Arap oîmalanna karşılık. aralanndaki diî birliği zaiftir. Bir Suriyeîi veya Irakhrün konuştuğu Arapça üe, Mısir Arapçasj arasmda birbirini anîamıyacak kadar değişikîikîer vardır. Bu sebepledir ki, dil uzmanlan eski klâsik Kur'an diîini, XX. yüzyıî entellektiîeî hayatma adapte ederek. müştereÎE bir Arap dili mevdana getirmege çahsmaktadırîar. Irk bajîimmdan da Mışır, Libya ve Sudan Arapîanyla; Suriye ve Irak Araplan arasmda göze batacak rferecede bir çeîişkl vardır Afrika Araplan. Kuzey Afrikadaki Berberîîerle kanşmî? oldukîanndan. daha ziyade Afrikah: Lübnan. Surfye ve Irakîılar ise Maruniler. KSrtler. Çerkezler ve Türklerle kanşmîş oldukîanndan daha 7İvsde Asya • Avrupa karışımıdırîar. Nâsır'în öiümü NSsır'ırs bekîenmeyen ölümü, Arap dünyaSinda büyüfc bir bosluk birakmısür Liderligi elinde toplayaeak kudretls bir insan olarak çimdi ortada valnız, Libvs îhtilâl Komitesi Baskam A!bav Kaddsfi eöHHmpktedir Onun kudr^H ate<:li eençliSine ilâve olarak. Libya'mn yılda Jkiyüz milyon tona yakîaşan petroî gelirinders ileri eelmektedir Bu servet Kaddafi've parassyla her sevi basaracaS' hu?usıında versiz bir güven vermekte. onu cihan hâkimivetine eıkmıs bir Napoleon olma hevesine sürüklemektedir t^rsile uvgulanacak stratei? ve Arap BirliŞi hskkmdakî aşın fikirlpîi dolavısivîe b1r sün Nâsır'ın ?u alayh. sözlerin* hedeî bana, sizin yaşınızda olduğıım zamanlanrru hatırlatıyor Fikrin liderî Nâsır anlaşma, (5) 1970 Missr Libya Sudan Suriye anîaşması, (6) Î972 Mısır Libya birleşmesi Son teşebbüs bir tarafa bırakıhrsa, öteki beş ugrasımn kesin bir sonuç vermediği bir gerçektir. Bu teşebbüslerin tam bir ifîâs ile sonuç]anmaMnın sebebi. bu aianda akıldan ziyade, hi«!er ve hayaîlerle hareket edilmesidir Bütün anlasmaîarda ?on derece genel. müphem deyimler kullamîrrmtır Federatif birîeşme hususunda pren?ip anîaşmasına varîldığı iîân edümis oîmasma karsıhk, bu rfrvletleri böyîe bir birîige götürecek prensipler ve safhalar belirtîlmemis, uygulama için bir zaman cetveli ortaya konmamıştır. Bütün bu çekim^er, duraksar ve bos sö?cüklerin gerçekte ortaya koyduğu büyük anlamîar yok değildir Bir kere bu devletîer kendi içîerinde zaif, devlet adamhgı vasfını haiz liderlerden ynksun ve ke^in hir uygulamaya geçemeyecek kadar istikrarsıztfırlar. Toplum. birçok alanda, ilkei bir tanmsal topluîuk seviyesine dahi çıkamamış. endüstriyel bir toplum oîma yoluna girmemi?lerdir Ayrıca birbirlerinin nüfuzu altma girmek istemiyecek kadar egoisttirler. Dil bakımmdan da araîannda oldukça büyük ayrılıklar vsr sunuz.» Gerçekte Libya; arazisi Mısır'dan îki defa büyük oîmasma karsıhk. ik! milvona ancak varabüen nüfusu île kudretsiz bir devlettir Petrolden başka,. devleti destekleyen endüstri ve tanmı voktur Dar bir kıyı çeridi müstesna, Libya büyük bir çSlden oluşmaktsdır. Rtıs askerî yardımımn kesüdlîi bugünlerde, Amerika ve Avnına kaynakîanndan silah satm almak mecburîyetinde olan Mı>:ır. Libva'nm birle<=me istegine bir kurtancı olarak sanîmsk zorundadır Buna karşılık Mısır'm entellektüel Cstünlügü, endüstri v« tanmrHki verimliligi. Libva'nm periii^ini emecek durumdadır. Bu «rbeplerle. bir egoizme. şahsî rekabete feda edilmedigt tpkd!rrfp hu altıncı te^ebbü^ün ba«;anva ulaşma çansı, bundan evvplki HPS u£raşıya oranla daha fazladır. tsvaıTe karsı tutunduSu sert ve uzlasma?: politikasiyîe, Arap ' sleminın dikkatini üzerine çeken fîenç ve ateşli Kaddafi'nin; ikinoi bir NAsır olma heves< ve gittikçe çoğaîan döviz rezervinin, bu son birliği fcurma alanmda, ne dereceye kadar baçanll o!aragım zaman gösterecektir. ' . Hürriyetçilikj, bu demek? OKTAY AKBAL okavt, sosyaj bir hak olarak Anayasaya gırmeliymiş ! Lokavt, Türkçesı işbıraktııımı. Emekçiler nasıl grev yaparsa, yani işbuakimına giderse, işveren cîe ranmın istediî^i ?,aman kapatıp işyerini «haydi güle gülo» diyebilecek işçilerine !. Zaien böyle bir hak vav, bazı koşullarla sımrlandırılmış olarak var, çimdi bu, Anayasa'ya sosyal hak olarak girmclivmiş ! Bunu açık açık istiyor AP Genel Eaşkanı, hiç çekinmeden. Yığmîarın oylanna dayanan, «sandıktan çıkma»yı kendine en büyük erdem sayan bir partinin genel başkanı böyle sdylüyor, Lokavt hakkı Anayasa'da yer alabilmeli, diyor, Boyleyiz biz, ftdam bunu söyler, belki de yaptmr, sonra bizler gider gene onun partisine oy verir, iktidara getirtiriz! Kendımr/e karşı, çıkarlanmıza karşı olduğunu bile bıle! Kimler tutuyor AP'yi, çoğunlukla yoksul halk yığmları, köylüler, hattâ işçilerin bir bölümü. Bay Demirel'in «hürriyetçi demokrasi» admı verdiği yöntem, çoğunluğun oyunu alıp azmlığın rahatım, mutluluğunu sağlamak! Bu .3%^. cedet* de belljydi, ama lokavtın sosyal hak sayılara}c Anayasaya girmesini önermekle AP' nin gerçek kişiliği bir kez daha bütün çîplaft " ..., lığıyle ortaya çıktı iste... «Hürriyetçi demokrasi* nasıl mı olacak? Uygar toplumlarm yıllardır yararlandığı özgürlükler kısıtlanacak, zenginlero büyük haklar tanınacak, olağanüstü yetkilerle donatılmış mahkemeler kurulacak, halk çoğunluğunun yararına yarı yazraak, kitap yayınlamak, konuşmak îmk&naızlaşacak, ağanın, beyin., sömürücunün, çıkarcının baskısı artaCak, parlamentoya böylelerinin temsiicilerinin girmesi daha tfa kolaylaştırılacak... Üstelik bir de hürriyetçi demnkrasi denecek bütün hürıiyetlerin yokedildigi bir baskıcı tutuma, bir çağdışı düzene, yaşama, aniayışa... Seçim olsun, ills de seçim oJsün diyenlere çaşıyorum doğrusu. Neyi düzeltecek seçim? Bir yarar umar mısınız seçimden? Halkı düçi'nen, seven, halk yararını sağlamak isteyen adaylar seçilebilecek mi bu seçimde? Böyleleri halkm karçı.sına çıkmak flrsatını bulahilecök mİ? Yoksa her zaman olrluqu gibi gone bir avuç pnrtili seçmenin tâyin ettiğı, li^te haşma oturtuld"uklan için seçileeeMeri önçeden belli I Hayır klşilerle mi karşılaşacağız gene? Evet, böyle olacak! Gene hep belirli kimseler kazanacak, Meclis'e halkm gerçek temsilcileri değil, halk yararını kendi çıkarlarından önde sayanlar, «hürriyetçi demokrâsi» dcn yana görünüp gerçek özgürlükleri ezmek isteyenler girecek, iktidarları onlar kuracak. Kısacası 1971'den önceki, «cici* diye tarihe geçen göstermelik bir* demokrasi oyunu yeni baştan sahneye çıkarılacak!.. CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit AP Genel Başkanı Demirel'in, Anayasa'mn birçok maddesini değiştirme isteğini halk yararına bulmuyor: cAP kendisi yeniden iktidara geîebilmek ve iktidarda kalabilmek için demokrasi istiyor. CHP ise, haikın iktidara ağırlığını koyabilmesi için demokrasi istiyor.» CHP'nin, İktidara gelme olanağını bulsa neler yapacağını bilemem, ama AP'nin ne yapacağmı ise hepimiz biliyoruz. 196571 arasında yaptıklarını ve yapmadıklarım!.. Beîirli bir azmhğın çıkannı korumak, hem de büyük bir çoğunluğun oylarıyla!.. •"Saym Eeevit'îh, Anayasa'mn bir kez daha deŞiştirilmesine karşı çıkışı, CHP'hin tarihî gbrevuiden kaçmayacağını, göstermlştir. Bu bır umut ıgığıdır. Belki tek umut ısığl .. CHP Gçnel Başkanının Pazar günü yaptığı konuşmaya sözcüŞü sözcüğüna katıhyorum: «Sayın Demirel 1961 yılmda yapılan Anayasa ile devletin idare edilemediği görülmüştür, diyor. Oysa aynı Anayasa ile 1965'e kadar devlet çok daha güç koşullar altında idare edilebilmiştir. Türkiye'yi 1971 çıkmazına düşüren başlıca etkenlerden biri AP'nin iktidarı yıllan süresince Türkiye'nin 1961 Anayasası ileidare edilemiyeceğini ispat için izledîği tutum ve başvurduğu tertiplerdir. AP, tutum ve zihniyetini değiştirmezse, Türkiye'de demokrasiyi kurtarmak da yaşatmak da çok güçleşir.» Birtakım gizli gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkacak ergeç. Bugüne kadar söylenmeyen yazılmayan şeyler. Herkesin bilip, düşünüp açıga vuramad'ığı şeyler, Şu Anayasa değişiklikleri en başta. Yıllar yılı Anavasa'yı degiştirmek için uğraşıp uğraşıp, 12 Mart'ta devrılen bir iktidarın nasıl olup da en suçlu gorülduğü günlerde o Anayasa'mn tanınmaz bir hale getirilmcsinde en büyük rolü oynadığı... Bunlar, bunlar gibi daha neler neler... I Eğitimde bozukluk kökte Bozuk eğitim BÎR EGÎTÎM POLtTİKASI ÖGRENCÎYÎ, SUÇLAYABÎL* Dt Mî, İFLÂS ETMÎŞ DEMEKTÎR rtaöğretimde bütünleme, bekleme ve belge kurtarma < i 5navları başladı, nerdeyse bitecek. Velinin yüreği, gümblir gümbür. öğrencininki de öyle. •Bir yıl var işin ucunda. Bunca emek, bunca masraf, yorgunluk, üzüntü... Birbuçuk milyon öğrenciden, 1.250.000 bütünlemeli. En iyimser ölçülerle, 750.000'inin geçeceğini düşünsek, yarım milyon kalıyor geriye. Bir öğrenninin veliye ve devlete bir yılda bin liraya malolcluğunu kabul edersek, 500 milyon lira boşa gitmış demektir. Kaldı ki, bu para harcanan emek, bir ömürden çıkarılıp atılan bir yıl yanında, hiç kalır. EĞİTİMDE BİR SUÇSUZ ARAYACAK . . SAK, O DA ÖĞRENCİDİR OKULLARA YETERİ KADAR ÖĞRETMEN GEREKİR ÇEVREYE DÖNÜK OKUL ' gili okullardaki eğitim • öğretirp üretimle birîikte yapılmahdır Öğrenci öğrenirken bir şeyler de üretmelidir. sizlığınden yapılamamakta, binlerce genç, öğretmen olmak için sıra beklemektedir. öyle ise öğretmen ihtiyacrnı karşılamak için Eğitim Enstitülerinin sayılannı artırmak öğretmen yetiştiren fakülteleri bitirenleri kadro temin etmek suretiyle öğretmen olarak görevlendirmek böy lece okullara yeteri kadar öğretmen ihtiyacını karşılamak imkSni yaratılmahdır. öğretmen ihtiyacım karşılanıak için akla gelen başka bir çare de ilkokuî öğretmenlerinden vetenekli olanlan bir kurstan geçirerek ortaöğretimde görevlendirmek îmkânı yaratılırsa aynı zamanda bu bir teşvik olur. öğrenci başarisızlıklannın baş sebebi öğretmen azlığı olmakla beraber bunun yanuıda daha başka yan etkenler de mevcuttur. Bu etkenleri şöylece sırahyabiliriz: öğretmen derse gtrdiğj zaman «avbaşına kaç gün kaldı? thtiyaçlarımı nasıl karşılıyacağım?» dü?ünrfsinden kurtanlmnhdır Kıbrıs'taki zorluk CİHAD BABAN aman zaman Makarios, maksath açıklamalar yapmasa, Kıbns'ta cereyan eden beşli görüşmelerin büyük bir mahremiyet içinde devam ettiği söylenebilir. Taraflar görüşmeleri dış etkilerin yozlaştırmasmdan korumak için sükut etmeyi tercıh etmektedirler ve doğru yapmaktadırlar. Günden ĞMe Z Fakat konuşmalar dıçmdaki Rum tarafı böyle değil, bunlar anlaşılmaz bir sebeple Adadaki Türklerin varlığına tahammül edemedikleri için, beşli müzakerelerin bir neticeye ulaşamamasım çok. temenni ediyorlar. Hâlâ farkma varmadılar ki Kıbns eğer bağımsız bir devlet olacaksa, orada Türkler yaşadîğı için olacaktır. Ve eğer Kıbns Akdeniz'in ortasmda büyük devletlerin iştihasmı tahrik eden bir üs haline girmezse bunun da sebebi Adada Türklerin varlığı olacaktır. İsviçre'de çeşitli din ve ırka mensup insanlarm tek bir devlet altmda tek bir devlet olarak yaşayabilmelcrinin nedeni bu insanlarm uygar bir seviyeye ulaşmış ve birbirlerine tahammül etmenin zor olmadığım anlamiş olmalandır. Kıbrıs'taki Rumlara bir soru sormak istiyoruz, orada Türklerle tek bayrak altmda anlayış içinde yaşarak, mutlu olmak mı iyidir? Yoksa ırk ve din farklan ile istikrarsız bir hava içinde tehhkeler ortasında yaşamak mı? Rumlar aslmda taassuplan ve hırsları uğrunda kendi evlâdlarınin geleceğini de düşünmemektedirler. Çünkü insanî anlayışta geridirler, onlar için taassubun ve ilkel öf^ kenin lezzeti medenî yaşamm külfetlerinden daha tatlıdır. Aslında biz şuna kaniiz ki Atina'daki Cunta idaresi Enosise taraftar değildir, bu idare Yunanistan'da komünistlere karşı açtığı mücadeleden sonra Kıbrıs'taki kuvvetli komünist kalabalığmı kendi bünyesi içine alır mı? Kaldı ki Papadopulos maruf olan realizmi ile Girit'te Venizelos'un rolünü Kıbns'ta tekrarlamak isteyen Makarios'u da başma belâ etmek ister mi?.. Ania bunlar kendi bilecekleri şeylerdır. Biz bugün onlarm uzlaşma düşünceleri üzerind© durmak istiyoruz : meselâ Nea Proini gaKetesi «Adanın rumlaşması» başlığını taşıyan blr yazısında «Adadaki Türk tohumlannm temizlenmesi gerekmektedir!» cüyor ve ilâve ediyor, «mevcudiyetleri ile haikın hayatını zehirleyenler, yani Türkler kapı dışan edilmelidir.» Alithia isimli gazeteye gelince: «Biz diyor, Enosis'in kaçmılmaz olduguna inanıyoruz, ancak Girit'te olduğu gibi kan dökerek bu sonuç elde edilemez, Enosis 12 adalarda olduğu gibi uluslararası ortam müsait olduğu zaman gerçekleşebilir.» 12 ada bir dünya savaşından sonra Yunanhlara intikal etti, Kıbns'ı ele geçirmek için bir genel savaş bekliyorlarsa Alithiaya haber verelim bu mümkün değildir. Çünkü böyle bir felâkettn sonunda Yunanistan'm ortada kalıp kalmayacagı belli değildir. Şimdi Kıbnslı Rumlar ve Makarios hakkındaki bir müşahademizi söyleyelim; bunlar adada kendi aralarında ya.şayarak, dünya realitelerinden nzak kalmışlardır. Onun için zannediyorlar ki, kendi iç çekişmeleri gibi, milletlerarası kavgalarla da yüzgöz olabllirler. Oysa, bugün dünya imha edici silShlann dengesi yüzü suyu hürmetine barışı karuyabiliyor. Bu insanlar bilmiyorlar ki bugün barış; savaş yapmaktan çok daha zor çabalarla ayakta tutuluyor, bilmiyorlar ki yapılacak şev yer yer, hücre hücre kavga değil; milletlerin, ırklarm kuvvetlerini .birleştirerek kendilerini ve geleceklerini korumaktır. Rumlar'da bir anlayış değişikliği olsa, Türkler ve Rumlar Ada'da anlayış içinde insanca beraber yaşamanm olanağmı bulsalar bağımsız Kıbns, Akdeniz'in îsviçre'si olarak dünyamn cenneti haline gelebilir. Ama dediğimiz gibi bu anlayış bir seviye meselesidir. Ada Rumlan Ortodoks kilisesinin yarattığı taassupla bu seviyenin çok gerisindedir. Eğer beşli görüşmeler iflâs edecek olursa, bu iflâsı bu geri seviyeli düşünce iflâs ettirmiş olacaktır. ; ....... A İSTİKLÂLGÖKLERDEDİR, DİYEN ATA'NIN SÖZÜNÜ UNUTMA lüRk KU V^tf L E ^ İ VAKFI mikroskopla incelenırse bazı türlerde bir arada, bazı türlerde ise ayrı ayn olarak özel şekilleriyle antiridyum ve arkeogonyumlara rastlanır. Antiridyumlar olguniaşarak iki tüycüklü spermaları, arkegonyumlar da olgunlaşarak oosfer hücresini meydana getirirler. Döllenmeden sonra uzun ve yapraksız bir sapçık hasıl olur. Sapçık üzerinde spor kapsülü meydana gelir. Spor kapsülü bir kavanoza benzer. Üzerinde sivri bir kısım vardır, buna külâh denir. Külâh olgunlaşınca sararıp yere düşer. Altmda bir takke görülür...» Bu kitapta 25 hay\'an var. Vücut yapısı, dolaşımı, boMillî Eğitim Bakanhğı uzmanşaltımı, sinir sistemi, hareketi, ları, başansızlığm nedenlerini beslenmesi ve sindirimi, üremesi araştırmışlar. Yeni bir buluş, vs. öğrenilecek. Aynı kitapta 9 yeni bir öneri yok. Hep aynı nebitki var. Yapısı, üremesi bellodenler: Smıfların kalabalıklığı, necek. Bitki anatomisi, bitki fizöğretmen yetersizliği, velilerin ilyolojisi var. Bir sürü de hastagisizliği, öğrencilerin tembelliği hk... vs... Oysa bu koşullann azçok Şimdi öğretmeni suçlayan saelverişli olduğu okullar da yok yın veliye soralım: Bu gibi bilgideğil. Bunlarda da durum pek lerle yüklü, ortalama 150200 sayfarkh sayılmaz. Bütün koşulları fadan ibaret on küsur kitabı, çohazırlasak, durum pek farkh olcuğunuz öğrenebilir mi? Eğer mayacaktı. Uzmanların buluşlaöğretmenler bu kitaplardaki bilrıni, şimdiye kadar dinleye dingilerin yarısını öğrencilerden isleye kanıksadık. Okul Aile birliktemeye kalksalardı doğru dürüst lerinin, Okul Koruma derneklesmıf geçen olmazdı. Kaldı ki bu rinin yaptığı öğretmen veli topdersler kolay dersler arasında salantılarında bunlar yıllarca koyıhr. Çocuklarımızın altıda biri nuşulmuş, konuşulmakta. Yeni bir şey yok: Veli öğretmeni suçsınıf geçiyorsa, bu, öğretmenin lar. Öğretmen iyi öğretmiyor, bozukluğun bilincinde olmasın«kazık» soruyordur. öğretmene dan ileri gelmektedir. Öğrenciyi göre öğrenci tembel, veli ilgisizsuçlayan saym büyüklere soradir. Bir yerde bütün suç öğrenlım: Siz bu bilgileri öğrenmek isciye yükletüir. Çünkü zayıftır o. ter miydiniz? İsteseniz bile öğreKendini savunamaz, gerçekleri nebilir miydiniz? Bu koşullarda, yüzümüze haykıramaz. Bir eğitim öğrencinin tembel ve ilgisiz olmapolitikası, öğrenciyi suçlayabildi sı kadar olağan bir şey olabilir mi, iflâs etmiş demektir. Eğitim mi? Böyle bir öğretimin Kuran de, bir suçsuz arayacaksak, o da Kursu öğretiminden farkı nedir? öğrencidir. Suçlu aramaya gerek Bütün bunlan öğrettik diyelim. yok. Hepimiz suçluyuz çünkü. Yukardaki amaçlarımız gerçekleşir mi? Eğitim, toplumumuzda bir açıNe yapmah? Yukardaki amaçlım yapmak şöyle dursun, tersilara yöneimek hiç de zor değil. ne bir bunalıma kucak açmış buYapılacak ilk iş, bütün okul prog lunuyor. Yüksek bir sınıf geçme ramlarmı yakmak. Bunlara bağrandımanı alsak bile, bu bunalım lı kalara* yapılacak düzeltmeler azalmayacaktır. Oyleyse temelde bize pahahya malolacak ve uzun yamlmalar var. Birkaç yılhk deyılları isteyecek. İlkokuldan başğil, yılların biriklirdiği bir haslamak üzere yeni programlar testalık. Oğrenci sayısmm artması, bit edilmeli. Bu tesbit işini kenbu hastahğı olanca ağırlığı iic di eğitimcilerimiz yapmahdır. ödüzeye çıkardı. zellikle öğretmenlerin görüşleri Bozukluk köktedir. Eğitimin ön plâna ahnmalıdır. Şu köyün amaçları iyi saptanmamıştır. Ailkokul müdürü ile falan yerin ormaca götürecek araçlar, yetersiztaokul öğretmeninin fikirlerine lik şöyle dursun, bir çıkmaza kulak verilmelidir. îlkokullarda sürüklüyor bizi. Oysa Atatürk, üç ders olmah: Türkçe, mateamacı, açık ve kesin şekilde söymatik ve hayat bilgisi. Anadil oğlemiştir: retimine büyük bir ağırlık veril«Bir taraftan cahilliği ortadan melidir Ilkokulu bitiren bir çokaldırmağa uğraşırken, bir tacuk, her şeyden önce güzel okuraftan da memleket evlâdını topmalı ve okuduğunu anlamahdır. lumsal ve ekonomik hayata fii(Gereksiz birtakım şeyler öğretelen tesirli ve semereli kılabilmek ceğiz diye, anadil öğretimi geriys için elzem olan ilkel bilgileri uyitilmiştir.) Matematikten sadece gulamalı bir şekilde vermek yoişlemler öğretilmeli. (îlkokul ki lu, millî eğitimimizin esasım teşkil etmelidir» diyor Atatürk. «Öğ taplannda büyüklerin bile çözerettiklerimizin, sosyal ya da ekomiyeceği problemler var.) Hayat nomik bir yarar sağlamasını önbilgisinde basit sağhk kurallan, görüyor. Sosyal ya da ekonomik trafik bilgileri, görgü kurallan yarar sağlamayan eğitim, boşa öğretilmelidir. Ortaokulda da bu gitmiş bir gayrettir. Fayda yerıüç ders devam etmelidir. Çocuğa ne zarar getirir» diye de eklibol bol kitap okutarak anadilini yor. Sosyal yarardan gerek, öğzenginleştirmeli, matematikle güç rencinin topluma karşı hak solü bir akıl yürütme kazandırılmarumluluklarının bilincine varmalıdır. Hayat bilçisi dersînde, gtinlük hayatta kullanılan bilgi ve sı, insancıl duyguların belirmeheceriler verilmeli. Özellikle devsi, zihnî işlevlerinin gelişmesi, rim tarihi yoluyla «sosyal olguçalışma ahşkanlığı, güzel sanatlar» çocuğa nedenleriyle kavralara ulaşma vs... Kısaca çocuğa tılmahdır. kişilik kazandırmak. Ekonomik yarardan amaç ise, öğrencinin Artık karşımızda anadiline haöğrenirken bir şeyler üretmesikim, muhakemesi gelismiş, tor> dir. Ya da hiç olmazsa öğrendiklumsal olaylara doğru bakmasını ten sonra, bilgilerini üretim alanbilen biri var. îyice yoğrulmuş larmda kullanabilmesidir. bir hamur. Alın bunu, matem;ı Bizim müfredat programlarıtik mi öÇ'rcnmek istiyor, sadece mız bu amaçlara ulaşamaz. Örmatematik öğrensin. Müziğe mı neğin Orta I I I Tabiat Bilgisi kiyetenekli, sadece müzik öğren tabından bir konu alahm: Kasin. rayosunun çoğalması: Bütün meslek okullarında ders«Rozet yapan yapraklarm üst ler, sadece meslekle ilgili olup taraflanndan bir kesit alınıp mutlak uygulamalı olmahdır. îl O Cafer KARATEPE Efeler Ortaokulu Mat. öğrt. AYDIN Ona maddî imkânlar sağlanmalıdır. Personel Kanunu 10 yılhk öğretmenle yeni işe başlayan öğretmenin maasmı bir yapmiştır. öğretmen Millî Eğitim Bakanlığmca terfi ettirilmiş ancak Maliye Bakanhğmca bu terfi tanuımıvarak eski maaşı verilmeye devam edilmistir Hakkını alamavan öğretmen biT bez^inhk içindedir öğretmen madd! ve manevî destpğini bulmah ve gerçpk dpÇerj toplum içinde sağlanmahdır Binasız, araçsız ve gereçsiz sıkısık okullarda öğrencilerin norrnal ölcülerde başarı sa*layacağmı iddia etmek akıl «Içüleri dışı sayıhr Okullanmızı veterli kılmak. onların ihtiyaçlarım gidermek şarttır BPIIİ oranda öğrencnerini' vetiştirmeven ÖŞretmen ba^arısız sayılmahdır Bunun yani sıra ba?arıh öîretmenler her türlü maddî ve manevî olanaklardan vararlandırılmalıdır. (Çahşanla çahsmıvan ayirt edilmelidir ) Okul yöneticiler) atamalanndî politik ve zararh nedenler biı tarafa atılarak değerlendirmeleı normal ölçülere dayanmahdır Zira zavıf bir yöneticinin vöne timindeki bir okulda normal biı eğitim, ögretim beklemek saflıl1 olur. Ortaöğretîmde başarısızlık POLÎTÎR NEDENLERLE GETİRİLECEK YÖNETÎCt, ZAYIPTIR, O OKULDA BAŞARILI EĞÎTİM OLAMAZ Bugünlerde aktüel sorun olarak Ortaöğretimde başarısızlıklardan söz edilmektedir. Bir buçuk milyon olan öğrenci sayısmdan doğrudan sımfını geçenlerin sayılan ancak °'o 15 kadandır. Geriye kalan öğrencilerden bir milyon iki yüz elli bin kadan bütünlemeye kalmaktadır. Az gelişmiş bir ülke olarak 1,5 milyon öğrenciden ancak °o 15'inin sınıfını geçebilmesi bizim için acı bir gerçektir. Eğer doğru ise bitirmeye kalanların °o 80'i bütünleme smavla/ rında başarı sağlamaktadırlar. Bu da öğrenci velilerinin çeşitli dershanelere göndermek suretiyle çocuklarmm smıf geçmelerini sağlamış olmaktadırlar. Ne acıdır ki yıl boyunca okula giden öğrenciler yıl sonunda başarısızlığa uğrayıp, dershanelerde bir ay gibi bir süre kursa katıldıktan sonra sınıfını geçebiliyor! Bakanlık yetkililerinin belirttiklerine göre Ortaöğretim okullarında 17 bin öğretmene ihtiyaç olduğu söylenmektedir. Elbette öğrenci başarısı, okullardaki yeteri kadar öğretmenle ilgilidir Her branştan yeteri kadar öğretmeni olan bir okulda başarı durumu yüksek olacaktır Fakat bu, öğrencilerin başarısızhğımn tek sebebi sayılmamahdır. Bunun yanında öğrenci başarısızlığmm başka yan etkenleri de vardır. Bunlan şöyle sıralamak mümkündür Ortaöğretim okullarına öğretmen yetiştiren okullar, bugünkü artan öğretmen ihtiyacma ce vap verecek dunımda değildir Üniversitelerin öğretmen yetiştiren branşlarından mezun olanların atanmaları da kadro yeter M. Salim ÖNAL tstanbul M R51tim Md Yrd TEŞERKUR Türkiye Radyolarmda uzun yıllar büyük hizmeti geçen îstanbul Radyosu Müdürlük Mırçavirı, değerli arkadasımi7 .J BAKİ SÜH EDİBOGLU'nun anî vefatı dolayısıyle, mektup, te'graî ve telefonla Müdürlüğümüze başsaŞh^ı dlleyerek acımıza katılan dostlarımıza teşekkürlerımizin duyurulmasına gazetenizın aracı olmasını rica ederiz. tSTANBUL RADYOSU r~ (Cutnhup vet H644" V EF AT Zülfide Bigat'ın eşı, Y Mimar Ercümend Bıgat'ın, Julide Akın'm babaları, Cânâ Bigat, Y Müh. Şükrü Akın'ın kayınpederleri, Ayşen, Feride, Meral, Feryal'ın dedelen, Tekel eskj Basmüdürlerınden. Samsun eski Beledıye Reislerinden, eski hukukçulardan; ınsanhk sevgisinı id'eal priinmK biiviik in=:an NAZIF BI6AÎ 17/9/1972 Pazar günü ebedî uykusuna İntikal etmıştır Dinî merasimi, 19 Eylül 1972 Salı günü ög)e namazını müteakıp Şışli Camünde ifa edildikten sonra. Edırnekapı Şehltliğindeki aile kabrınde ebpriî ııykusuna terkerlılecektir D O K T OR Tarık Z. Ksrbakan Deri Saç ve Zührevî HastaIıklan Mütehassısı tstiklâl Cad. Parmakkapı No. 66 TET,: 44 10 17, A t I. K S I §mmmm\ K K K Ü R Ailemizin aziz büyüğü, babamız merhum, KEMALETTİN IREN'İ Hostalığında müşfik alâkaları ile bizleri minnettar bırakan Saym üoktorlaı Karuk 'I'urn.' oğlu, İsmail Cebesoy, Reha U?el. Samı Taşkiran'a hemşire Basiret ö/ıç'e, cena^esine ıştı rak eden, evimize bizzat gelerok, telefon, telgraf, basın ve Türk Eqıtim Vakfı'nın delalr tiyle başsağhğı dileyen akraba, dost ve teşek küllere şükranlarımı/ı ar/eden? EVLÂTTARÎ (îlâncılıkt #088/6643)