Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 25 Ağustos 1972 B Him adamlan, »orunlan, bilimin saşmaz ölçüleriyle aydınlatmaya çalışırlar. Bir olayın ne olduğu, geçmişteki durumu, gelecekle slacağı biçim, bilim adamlarmca saptanabilir ancak. Çiinkü bili.n adarnı, ojayları, olayların gidişini zamandan soyutlayarak yorumlamaz, onu tarihsel nesnellik içinde değerlendirir. Olayları değerlendirmede ana birim olan bu bakış açısı yöntenüjiıilim adany¥ nın yanüma oranını düşürür. • •. Olaylar ve görüşler Geçmişten örnekler Geçmis, yakıa tarih, hattâ günümüz, bilim adamlanmn bu nesnel değerlendirmelerinin örnekleriyle doludur. Bu nedenledir ki, yönetici biiim adamı işbirliği tarih. boyunca var olagelmiştir. Sağlam / „ * , * • • f^ ' bir dayanışmanın da bu dengeyle kurulduğu tartışılmaz bir geıçektir. Öyle ki, bu işbirliğinin kurulamadıgt geçmiş dönernlerde toplum, yöneticisini, Ijilimsel gücüyle değerlendirmiştir. Tarihimiz, bu• Kmsel» olmamakla suçlanıyordu.» (Bir Fikir Gazetesinde 30 Yıl, Yavuz Sultan Selim'in bilimsel güce verdijji bu büyük öneml, tarih nun t n somut tanığıdır. Kül Tiğin ve Bilge Tiğin. Göktürk devietiCumhuriyet, 6, ağustos 19TZ) hiçlıir zaraan unutamıyacaktır. . . nın m güçlü yöneticisiydiler. Aynı zamanda her ikisi de, zamanla. . Türk tarihinden almmış, ancak bir iki ömektir bu olaylar. SünVelidedeoglulnun söyledikleri, iki gerçeği koyuyor ortaya: Birın'n en başanlı söylevcileriydiler. Vezırlerı Tonyukuk da öylesine net düğünîerinde, çocuklara kitap armağan edecek denli bilime say . .rîncisi, bir bilim adamı, sorunları halkın anlayabüeceği biçimde söyr güçlü b.r insandı. gısı olan bir ulusun taribinde daha nice örnekler vardır. Atatürk ise, lememeadir. Söylerse, «iltnî sevjyeyi» düşürmüş olur. İkincisi.^ hu. Kuşkusuz, Göktürkler dönemindc toplum karşısında söz söyîeea büyük. en çağdaş örnektir. Atatürk, ulusal kurtuluş savaşma ye kuk ve iktisat bilgilerini halka indirâı gazetelerl yazılan bilimsel mek, bu yolla toplumu etkilemek,' bilimsel düşünmenin bir biçimiy.devrimlerine, kafasmda besleyip geliştirdiği, sonradan Türkiye Cum, almaktan uzâklaştırıyorlar. • • cu. Çünkü" bu konuşraalarla toplum, sonmlara yaklastırılıyor, olayhuriyetinhı terael ilkelerinden biri olan şu sözle atılmıştırı • O zaınan "Velidedeoğlu'nun tutumuna karşı olânlar, Türkiye'nin lan yorumlamada onun da gücünden yararlânılıyordu. Bilimsel dü«Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir.» ' ea büyük çelişkisini yaratmışlardır. Aslmda gerçek, bu değildir. şüncenin yarattığı insana saygı ilkesi tarn anlamıyla uygulanıyordu. Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza dek var olacağinı dü1 Bugünkü nesnel değerlendirmelerin kökeninde bu insanca'girısjr.in Kendini, sorunları halka anlatmafcla sorumlu saymayan bir bj' şünürken, inandığı güç, çağdaş düşüncenin jprattığı bilimsel güçtür. etkilsri görülmektedir. Bu anlayış, bilim adamına ve insana saygıyı lim adamı, bilim adamıyla halk arasında büyük bir uçurum yaretır yaratnııştır. Özellikle yönetici, bilim adamını en ulaşılmaz düzeyde ' <kl, çelişkinin düğüıhlendiği nokta budur. Alışdmışduruma göre. bi • görmüştür. Bunu, çok bilinen bir öyküyle açıklamak istiyorum. ,. liın adamının ayn bir dilj vardır. Dolayısiyİe düşüncesi de ayrıdır. Y.avuz Sultan Selim, ordusuyla Mısır'dan dönmektedir. Yanında Dili ve düşüncesi ayrı olan bir insanın yaşaması aynı olmaz. BüSorunu böylece ele aldıktan sonra, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet t zamanın bilginlerinden Ibni Kemal buluninaktadıi. ftmi Kemal'm tünleşraeyl engelleyici bu kopukluklar yüzünden, kişiler arasında Velidedeoğkı'nun ilgüjç bir değerlendirmesi üzerinde durmak istı•tı birden ürkmüs, atın ayağından sıçrayan çamur, Yavuz'un sırmalı bir duygu ve düşünce birjiği yaratılamıyor. Bu anlayış ve tutum yonnn. Velidedeoğlu, bugünlerde çıkan bir yazısında, 1942'lerin hakaftanına bulaşmıştır. Ibni Kemal sapsarı kesilir. Yavuz'un çev'res'nnereden gciiyor? Buna da değinmekte yarar vardır. vasına dönerek şöyle diyor: «O sırada hukuk bilirai yalnız msslek dekiler donup kalırlar. Kan döken, baş kesen bir padişahtır Yavuz. Bilindiği gibi, Kur'an'ı ilk yoruralayanlar, o dönemlerin değer mensuplarma özgübir bilim sayüırdı. Sosyal bilimlerle ilgili sorunHerkes ta; kesilir. O sırada Yavuz, Ibni Kemal'e döner: yargısına göre, bilim adamlarıdır. Bunların çoğu. Kur'an'ın ortaya ları hnlk diliyle başitleştirmek,• o zamanın düşüncesine göre, «ilml «Korkma efendi, korkma...» attığı ilkeleri geniş. topluluklara iletmeden yana olmuslardır. Ne ki, seviyeyi düşürmek^ demekti. Gündelik bir gazeteye hukuksal ve Vezirlerine de: zamanls bu ilkeleri bilme ve yorumlams bazı kimselerin tekeline sosyal yönde makaleler. yazmakla benim bilim kariyerim ve faküibırakümıştır. Öylesine yaygmlaşmıştır ki bu tekel, bilgisiz hocalar. tedeki mevki ve itibarım tehlikeye düşebilirdi. Nitekim bunu bana «Tez, bana başka bir kaftan verilsin! Bu kaftan da, çamuru teseyitleı, uydurma öin adamları, flkeleri halka açıklayacaklarına, açıkça söyleycn ve gazetede sosyal konularla ilgili yazılar yazmnk , mizlenmeden hazinemde saklansın, ben ölünce sandukamm üzerine onlara bir gizlilik katauşlardır. Toplum için'oîan ilkeler, toplum adıtan vazgîçmemi öğütleyen arkadaşlar da olmadı değil. / Hukuk ve konstm. Bilginlerin atının ayağından sıçrayan" çamurun değerini tona kullanılmamıştır. Böylece toplum, anlama ve yorumlama gücünü iktisat bıigisini yalnız üniversite kürgüsüne mal etmeye aliîmıs eski runlanm ibretle görsün!» der. yıtirmişth, Kcndi inancmı degil, başkalannın var etmek istedigi inanv.» kökjü bir düşünce yönteminin henüz ülkemizde çok ağır bastığı Olay, yönetici bilim adamı işbirliği, .yöneticmin bilim adamma cı yaşamak zorunda bırakümıştır. .Islâmdır, îslâmljfı bilmez» duhir zamanda, bu konulan halka Indirmek isteyen gazete yazılan, «biduyduğu yüc« saygıyı çok iyi belirtmektedir. Büyük bir asker olan Bilimsel güç Adnan BİNYAZAR ruma düsürulmüştür. Oysa bir toplum. düşündüğünü, inandığını çok ;yi bümelidir. tnandığı düşünceyi elestirme, . çağdaş bir yorumdan geçirme yeteneğini kullanabilmelidir Atatürk"ün büyüklüğü, halkına bı? dcğerlendirme olanağını tanımasından gelir. Önyargılara körü körüne bağlanmaya. duşünceleri çağdaş bir yorumdan ^geçirmemeyt karşı olmuştur Atatürk. Devrimlerinin temel Ukesi de. önyarg'.lan kabııl etmeme. kafa gücünü (dolayısiyle bilimsel gücü) • kullanma yönternine dayanır. Çünkü o. geleceğe dönük bir insandı. Bilim adamı ve toplum Yeryüzünde, demokratik ve çağdaş düşünce, bilta adarhrnm «t. ' ki alanını çok genişletmiştir. Patlayan bir bombada, hızlı giden bir uçakta. bilim adamının büyük sorumluîuğunun izleri vardır. Hemen hr a'lsnda bu sorumluluk, etkisini duyurmaktadır. Bu sorumluluk Srtışı. bilim adamının toplumla bütünleşmesini de gerçekleştirmiştir. NP ki. çeşitli sorunlarmı çözümleyip durulmamıs toplumlarda, ba bütünleşmenin gerçeklestirilemediği de görülmektfedir. Ashnda, bilim adamının, kendini toplumdan soyutlayanuyacajı çok iyi bilihm.elidir. Tophımnn aplamadığı birtakım sözleri çeveleyen. özellikle sosyal bilimcinin, topiumda etkili olacağı düşünülemez. Öyloyse, yapılması gereken. bilim adamının, halkj aydınlatrrasıdır. Bu aydınlatma işini. halkın sorunlanna eğilmesiyle başanr. Halkın sorunlantfa inmesi. onu bir düşünce bütünlüğö içine sofanarı iSe, dılimizm geKştirilmesine bağlıdır. Bir ülkenin dili. kendi snlatmı clanaklarını yaratmaktan yoksunsa. o ülkede, insanlann birbirini anlnmasından da söz edilemez. Anâdili bilinci dediğimiz bu1 dtu . Ânsdili bilincinden yokstın toplumlar kendi yörüngelerinden sapar. nda anlam kargaşası eksik olmaz. Oysa kavramlara aynı anlaın rilırse, onlardan aynı anlamlar çıkanlırsa, yerinde »e doğ. ru yçrumlamalar yapılabilir. tşte dil ve düşünce birliğini yaratma gücünü de. bilim adamı gösterecektir. Çağımızın değer yargısma göre. bilim adamının ortaya bir şeyler koyması gerekir. Yaptıklan, düşünce dünyasına, teknik dünyaya bir şeyler katmahdır. Yurdunun admı. sınırlar aşarak yüceltmelidir. Bunlan yapmayanlar, ortaya, halkı aydınlatıcı ve geliştirici düşünce ürünleri koyamayanlart ancak gcçici olarak boşlukta bir süre yer tutacaklar. sonra unutııiup eidecekicrdir. demokratik yolda ileri adunlar atan Türkiye'nin aydın geleceginrte, bu bilimsel gücün büyük katkılan olacaktır. Atatürk'ün, «Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir» Ukesi, bilimin ve tekniğin baş döndürücü bir hızla ilerlediği çağdaa dünyadaki yörüngesine oturacaktır. Çelişki Yahya Kemare... OKTAY AKBAL «Yahya Kemal geçti mi?» «Görmedim.» Şaştım blrrfen. Be? yıl geçti olümünden. Kerden gelip nerden geçecek? Yoksa başka birinden mi söz ediyorlar? «Çok az Yahya Kemal'ler». dedi soruyu soran. Çöktü durağın bir kenarına. Yazgısına boyun eğmis. Bekleyecek, Yahya Kemal'in gelmesini. Godot'yu bekleyen iki ahbap çavuş gibi... Başladılar konuşmaya: • . • «Bir ahbabım var Yahya Kemal'de» dedi 6teki. «Gültepe'den taşındılar, daha havaJarmış. Çok memnun.» «öyledir. Kışın 6ir de bize sor» dedi. Sıcakta zordu otobüs beklemek. Hep başka yönlerin taşıtları geliyordu. Benimki de, onlarınki de gelmedi bir türlü. Gölgeye sığındık birlikte. Varhğımdan haberleri yoktu »anki. Konuşuyorlar, hep Yahya .Kemai, Yahya Kemal !.. Tam soracaitım, bir otobüs durdu: . «Yahya Kemal» diye bağırdılar, adam kostu atlach. Otobüsün üstünde «Yahya Kemal» yazılıydı. Anladım, bir semtti Yahya Kemal, bir. geoekondn mahallesi. Hisar üstlerinfte bir yçrde pimalı.Acaba der.izi görür mü? Üsküdartn yokaul ışıklarına pekj>enzer kar&i kliuun 50 . ' luk aydınhğına baka'r mı? «Uykamd» bütün gece körfezdevim artık» demişti. Şimdi bir gecekondu mahallesinJe... Park Otel'in penceresinden Üsküdar'ı seyredıp hüzünlenen şairin ruhu, ruh diye bir şey Varsa, bu semtte mi yoksa şimdi? Adınl taşıyan bu gecekondu kentir.de mi? Günübirlik çalışıp ekmek parasını kazanan insanların, kadınların, erkeklerin, çocuklar:n arasmda mı? Yaşamı süresinde hep uzaktan seyrettiği, hattâ seyretmek clanağını bîle bülmadığı, aramadiğı bu yoksul insanlar mahallesinde mi şairin ruhu şimdi? Yahya Kemal'e gitmeli, dedim kendi kendime. Biriki arkadasa da söyledim. Karar, Yahya Kemal'e gideceğiz bir gürı. Hembize öyle de yakın ki ! Atladın mı otobüsüne, yarım saatte Yahya Kemal'desin. Yakınlıklar iyidir. ama olanaksızlıklar da yaratır bu iyilik, bu kolayhk... Kış geçti, ilkyaz geldi. sonra yaz: Yahya Kemal benim için bir düş kenti hâlâ. Evet Hayır Tartışma İlâç endüstrisinin durumu dorler. Devlet Güvenük Mahkemelsri'nın kurulması ile ilgili defi.«DENEBİLİR Kl^ B'UGÜN şikliğin sakıncalannı Saytn Ar•YABANCILAR, SATIŞ YOLUYLA OİREİLÂÇ ÇWDtJSTRİMlZ. KEN sel, geçmişten örnekler de vere : rek pek güzel ve açık olarak anMEDİĞİ PAZARA İTHÂL ETTİĞİ HAM DJ ' STANDARTLARIMIZ latmışlar. Bu bakımdan biz başESAS ALİNDlGlNDA. PEK MADDEYİ MÜSTAHZAR HALE GETİkalarına değineceğİE: AZ ENDÜSTRj KOLUNREREK GİRDİ KİTLE YAYINLARI Parlamenterler oturumlara DA RASTLANAN BİR devam etmediği için yeni bir KONUSU YALNIZ .'Ç.H. P SORUNU SEVK VE İDARE KALİyöntem getirilecekmis. BelirteDEĞİLDİR... '••;•%":' ... lim ki, her oturumda yoklama TESİNE SAHlPTlR» yapılmaktadır öyle ise devamTürkiye'de potansiyeli yüksek sızlığı önlemtk için en geçerll İlâç tüketim eğilimi, özellikle yol şudur: Sağlık durumlan b o . yabancı sermaye girişlerine izın ğız. İlâç endüstrimız. bu tek muoynna sunduk. Sosyal demok Kanundan Imdat bekleyerek ter zuk olanlarla Meclis Başkanlıkverildigi 1958 yılından bu yana, kavram içınde larınca görev verilmiş olanlar genelleştirilmiş rat halk gazetesi» konusunda, bü fî edebilme imkânına sahip olan hızlı gelişme gösteren bir endışında, 1 yıllık oturumları kaıhtıyacm karşılanması ölçüsün tün aydınların düşünce ve öneri memurun sükutu, buabütun gad4üstri koluhun doğumuna öntılmamış olan parlamenterlerin, de, lsra,ıl kalkmma modelinin lerini açıklamaları ve «Sosyal <*e re uğramaktan korktuğu içindir. ayak olmuştur. Gprçekten, büAnayasa Mahkemesi, k'ararın maaş ve yollukları aynı oranda iktisat lite,ratürüne kazandırdı mokrat kitle yayınları»nın ne şeyük . yabancı ilâç kumluşları, ğı deyimle, bir «gevşek tabanlı kilde gerçekleşeceği hususundaki gerekçesinde, sizin mantık hatakesilse, bu, ileri atılmış blr adım müstahzar ilâç satışı yoluyla olurdu. örnegin: Bir vılda Mecsanayi» (looserood ındustry) tartışmaya katılmalarını diliyo sına düştüğünüzü pek güzel açıkgiremedıkleri Türkiye T>azarma, olarak Türk ekonomisine çok etmek lisler 2000 saat toplanmıslar ve ruz. Sorunun yainızca bir CHP fo lıyor Noksanını kabul ham maddeyi kendi merljezlebüyüklerin tşidir. bir parlamenter 1000 saat deşeyler vermeye aday potansıyelli runu olmadığı, demokratik sol rınden ithal ederek va ilâd Türvamsızlık etmiş ise, yıl sonunbir endüstri kolu baline gelebi düşünoenin geleceği İle yakından Selim ÇAKMAK kiye'de • mustahzar hale getire lır. Gerçekten, Güney Alrika da, maaş ve yolluk tutannm y » . ilgili olduğu unutulmamalıdır. rek, girtnişler ve'bu girîş jük•'•••'r ı ?"ISI l 1 6 5 '! 5 6 . Wc kimse devamsız. Büjlfojfltep ham elm.as,.^ ABD, tG itfahir TEKZtOGj^O İ *îl ffl^%o*ansi ''' jİık etmez, edemez sanırım. d e n n a m a l r i ithaif ederek, 'bunÜniversite ögrencl^î yelinl kullanma fırsatını bu ku lan nitelüJi işgUcu va yüksek **'•' .' Danıştay Jle llgili degisiküge ruluşlara kazandırmıştır.'fteypaztftIattıâ yeTenegi7iîe; prflanta Eelince: Danıştaym çeşitli dailesine bir potansiyelin v^arlığınl ve işlenmiş elmas ve • deri eşya «TEMEL YASA DA DtYEreleri benzer konularda birbirimeydana çıkaran yabancı ser haline ddnüştüren ve bunlan BİLECEĞİMÎZ ANAYASAni tutmayan kararlar vermiş omaye girişleri, haliyle Türk.cnü dünya pazarlarına ustajıkia yerMIZIN SIK SIK DEĞlSTtlabilirler. Bu gib! durumiarda teşebbislerin de bu ise elatma leştiren Israil'in sanâyileşma RtLMEStNDEN YANA DEtutarsız kararlar vermiş olan sosıyla, sert bir rekabet ortamın pratigi, müstahzar ilâç ımalâtı HER YÖNÜ İLE EŞtT ÎKÎ ĞİLİZ.» rumlulan denetlevecek ve ceda süratli büyümeler yaratmış; konusunda Türkiye. "için seçicin MEMURUN ARASINA EŞÎTzalandıracak bir deglsikllSI alSayın Prof. Arsel'in 6 Ağusmüstahzar ilâç sanayii Türkiye bir örnek teşkil etme durumunkışlarız. Ama, «Danıştay, idart SİZLİK SOKULMAMALI tos tarihli Cumhuriyet'te «Ananin gelişmiş bir endüstri kolu dadır. Bunun için tek bir şeye uvgulamalan bozacak nitelikte yasa Değişikliği» başlıklı makahaline geknıştir. Denebihr ki, şıddelle ihtiyacımız vardır. Bu Oımhuriyet'in 4.8572 tarihli karar veremez» seklindeki bir bugün ilâç endüstrimiz, kendi da, ekonomik olayları karara nüshasının 1. sayfasmda Anaya lesini içer gibi okudum.... değisiklik, tüm devlet memuru standartlarımız esas alındığınönce, Sayın Arsel gibi ben de, bağlarken ekonomik düsünmeyı sa Mahkemesince, Anayasanm ve kamu EÖrevlilerini «Derdini da, pek az endüstri kolunda bu yasanın sık sık değiştirilmebaşarabılmektir. eşitlik ve kazanılmış haklann Marko Pasava anlatmak» dururastlanan bir sevk ve idare kamesinden yana olduğumu belirt. . . Alpaslan ONAI saklı kalması ilkelerine aykın muna düşürecektir ki, bu dulitesine, bilimsel bir pazarlama mek, bir öneride buh'nmak ve • . İKTİSATÇ1 gçrülerek iptâl edilen ve 13.7.972 rum eski «Görülen lüiura ü?epratiğine, yüksek bir kalite sonra söz konusu değişiklikler'" • H. AKSÂN tarihinde Resmî Gazete'de yaymrine. nakil. atama, emeklilik ve kontrol anlayışına ve kalite reden bazılanna değinmek istelanan, 1327 sayılı kanunun ek eegöreve son verme» uygulamalakabetine dayanan bir' pezarlama rim. önerim şudur: çici 2/b maddesi ile ilgili karastratejtsine sahip bulunmaktaBu temel yasamıza sık sık el nni geri setirmek demektir rı, üzerinde Maiiye Bakanlığıdır. Işaret edilen bu değerler, atılmasına engel olmak için adıBöyle bir uygulama ise. tüm nın, bir tartışma vesilesiyle meyyerliyabancı rekBbetiılin sert devlet memuru ve kamu eörevdana çıkan görUşUntl, hayretle iz nı değiştirelim ve söz gelişi «Teikliminde onbeş yıllık bir u*melyasa» divelim. Biz bu yasaya lilerinl «Konu^raa. kanşma. çaledim. rasın ürünii olarak ortaya çıkeskiden «Teşkilâtı Esasiye Kalısma». «Giden a5am. gelen paMaliye Bakanüğının bu tutuBU KONUDA ACHJlN tığı kadar, endüstrinin özelligin nunu» derdik. Sonradan adı desam». «Hakkı âliniz var pfenden gelen nedenlerle yüksek poTlŞMAYA KATILARAK «KİT muna eski terimle «Tecahülü bi ğiştirildi. Oysa, tngiliz ve Ameriim». «Devlet malı deniz vemearifane» derler. Bugün buna aritansiyelli müteşebbıs, .yönetici rikalılar, milletlerarası yasava LE YAYIMLARI» KONU fane bir cehalet şekli verilmeğe ven domuz» peklinde bir çalışve teknik personelden yararlan«Intemational Iaw», Ticaret Kamava iter ki. bunrtan 'la en hüSCNDA DÜŞÜNCELERİN BE gayret edilmiş olsa dahi yine de nununa «Comercial law» dedikma zorunluluklan ile de izab VÜk Z? ^T1 Dpi'îot çcır"r •edılebüir. ' •. LÎRGİN HALE GELMESt medeni Hemimizde modası çok leri halde. Anayasa'ya «Mother tan geçmiş ve artık ayıp sayılan Bu, güç rastlamr bir de^erHayrettin MÜKÂN law» deÇil «Constitution law» Nt SAĞLAMAK GEREKÎR «şark kurnazlığı» demek, yani dir. Bu değer, ancak sert rekabet ortammda yaşamasını öğSosyal deraokrat halk gazete biarifane demek çok yerinde » renen işletmelerin 've bunlardan lerinin CHP yöneticilerince çı lur. Zira, şimdiye kadar, mükteoluşan endüstrilerin, zaraan için karüması konusunda önerüerde sabatınm çok üstündekl kadrode kazandığı bir ruh hali, bir bulunan Sayın Erkut Çağlayan' larda oturarak semiren (ki şimolaylara bakış anlayışıdır. Bel ın 17 Ağustos tarihli Cumhuri di de 657 sayılı Kanunun 68. maddesine göre, her zaman olduki bir tecrübedSr. Ne var ki, Or yet'te açtığı tartışmaya katılı ğu gibi, imtiyazlara garkolmağı Değerli varlığımız, sevgilı eşim 5rli tak Pazar üyeliği eşiğinde Tür yorum. Sayın Çağlayan, Halk beceren bu bir takım memurun kiye'nin en fazla ihtıyacını duy Partisi yenl yönetici kadrosu ozdekj aykırılıgı bibnemesine imduğu değer de budur. Gumrtik nun, halk ile «somut üişkiler» kân yofc. ve kontenjan sınırlamalarıyia kurmasımn ancak halk kitlelekorunmuş ve kalite kavramın rine seslenecek ve yüz binlerce Buna rağmen, 657 sayıü Kanundan uzak dar bir pazarüa yaşa adet basılarak köylere kadar u la bu usulün terkedilmiş oldv» vefatının birıncı yıJdönümü münasebetiyle 2b Ağustos maya alışmış Türk endüstrısi ğunda inat ve israr ederler. Usul 1972 Cumartesi günü (yarın) Lâleli Nişancı Mehmet bunu, Ortak Pazar ülkelerinden laşacak kitle gazeteleri ile müm terkedilmiştir, demek, bu usulün küa olacağinı savunmaktadır. Paşa Camisinde öğle namazından sonra Mevlıt okutgelecek sert maliyet rekabetmi bundan böyle işlemiyeceği anlaSayın yazann bu düşüncesme turulacaktır. hissettiği an anlayabiîecek ve mını ifade eder. Yoksa terkedilen katılıyorum. Gerçekten bugün muhakkak ki geniş bir endüstusujle birlikte, yani 4598 sayılı Akraba ve dostlarımızla arzu erienlerın buyurmaCHP için ilk ve ön mesele, halk kan'unla verilen gelmiş geçmiş riyel kesim bunda hayli geç kallarını rica ederiz. SITKI YENER la Jüşkilerin düzenlenmesidir. haklann tanınmayacağı anlamı mış olacaktır. Bunun yap'ilmasmda en büyük çıkanlamaz. Kaldı ki: İlâç fiyatlannda varlıgı söz yardımcı ise «Sosyal demokrat (î) 4598 sayılı Kanun, Devletin konusu edilen pahalılık* bellı kitle yayınlan» olacaktır. çalıştırmakta olduğu memurunu, bazı ilâçlar hakkmda geçerlidır. (Cumhunyet 6U23) Basın alanında sermayenin zamanında kadro temin edemeAncak, bunu genellemek haksız ve yanıltıcı olur. Pahalı il4ç bafikısı artık belirgindir. CHP' mekten dolayı mağdur etmemelar üzerinde fiyat saOıasında ge den kopan bir avuç eski partili si için çıkarOmıştır. Zamanla bu reğince durmak, bu ılâçların ' nin her demecine yer veren bü da yetmemiş, ıhtiyaç ve zaruretier 242 sayılı K&nunu getirmiştır. maliyetini daha sık aralıklarla yük basın. CHFnin yeni yönetikontrol ederek maliyetlerdekj cilerinin demeçlerine bir kaç (5) Aslında, müktesebatının çok gerüemeleri fiyatı ucuzlatarak satır yer ayırmaktadır. Günlük üstündeki bir kadro ile çalıştıhalka aktarmak imkâıüan var gazete çıkartnanın zorluklan or nlan memura müktesabatma eşit dır. Saglık ve Sosyal Yardım bir kadro verilseydi, müktesebatadadır. Küçük gruplardan. ve 1 Giresun îli Ejnesil tlçesi Jandarma Birlık ve Me'Bakanlığı bu konuda kanunl her halktan toplanacak kuruşlann tı yükselen bir memur için kadkez Karakol binası insaatı yapımı işi 2490 sayılı kanunun 31 çeşit yetkiye esasen sahip bu sınırlı gücü ile günlük gazete ro sıkıntısı çekilmez ve yama inci maddesine gore kapah zarf usulü ile eksiltmeve konullunmaktadır. kanunlar çıkanhnazdı. nasıl çıkanlabilir? Bu bakımdan muştur. tş 1973 mali vılına sarî olup 1972 yılı ödeneği Bilioenin ve iddia edilenın Sayın Ça*layan'ın önerisi yeni Ö) Bu hale rağmen, bugüne 130.000. liradır. aksine Türkiye'de ilâç enjiüst bir uğraş yolunu ortaya kcrykadar her iki istihdam şeklınde • 2 tşin keşif bedeli (504.000.) liradır risi, basit ortalama esasıyla, mus olmaktadır. Bu yol, hafta de bu iki sınıf memurun, ışgal yüzde 64.09 oranmda katma de da bir yayınlanan, az masraflı 3 Eksiltme Giresun'da Baymdırhk tliale Komisyonunettikleri kadro hariç, yükselme ğer yaratan ve bu özelliğıyle «halk gazeteleri kitle gazetele emeklilik da 11.9.1972 Pazartesi günü saat 15 00 de vapılacaktır v^. durumlannda, Türkiye'de itibarh bir çok en, ri» yoludur. Örnek olarak belir 4 Eksiltme şartnamesi ve diğer evraklar Giresun Bamaaş yönünden hiç bir ayncalık düs.tri kolundan daha yükiek ymdırlık Müdürlüğünde görülebflir %üdülmemiştir. Çünkü, cereyan lemek gerekirse, CHP veya yan seviyede milli gelire katkıa bu daşlan tarafından yayınlanacak . 5 Eksiltmeye girebilmek için ısteklılerın; eden işlemlerde, hiç bir ımkân lunan bir faaliyeti temsil etve firsat eşitliği olmadığı gibi ehA) 23.910. lirahk1 geçici temiriatını, bu halk gazetelerinin şu kitlele mektedir. liyetin "de söz konusu edilmeden, B) 1972 yılmâ ait Ticaret Odası belgesini ' re yönelik yaymlar olması ge Artık bu endüstri Kesiminde rekir: 1 Köylüler ve tanmda bir HAK taksimi şeklinde (!) C) .Müracaat dilekçeleri ile bırlikte vereceklen (Ek kadro taksimi yapıldığı biliniyorgüçlu ulusal urmal&r, yaoann çalışanlar. 2 îşçiler, memursilttne şartnafnesinde belirtilen ve usulüne göre tıazırlanmıs du. Eskiden, sırça sarayda ctiısermayeli kuruluşlan tedırgin lar ve kentte çalışanlar. 3 Esolan) Plân ve Teçhizat Beyannamesini. taahhüt nevanname edecek büyükiük ve ışleyise u ,naf re sanatkâr topluluklan. Bu ran^ar başkalanna taş atmeğa sini, MaU Dıjram bildirisi örnek 22a C grubu müteahhitlik pek cesaret edemiyorlardı. Şimlaşmış bulunmaktadır. Bu ke halk gazeteleri, hem baflkımızın karnesi ile birlikte Baymdırhk Müdürlügünden alacaklan ye disaraylar zırhlandı çünkü. simde yabancı sermaye rahatsız eğitilmesini •sâğlamış olacak terlik belgesin* teklif mektunlan ile birlikte zarfa Sovmalar' edilmistir. Bu rahatsızlık onlaBeyler, menşei ve bütün safahem de sosyal demokrat düşün Iâzımdır. rı makul olmaya ybneltmektecenin (yani ortanın solunun, de nata ile birbirinin aynı olan, ayŞ tstekliler teklif mektuplarını 11.9 1972 Pazartesi günü dır. Bu dengeyı ve kendine çenı faliyeti gösteren her yönü ile mokratik solun) yurt sorunları saat 14.00'e kadar makbuz karşılığında thale Komisvonn kidüzen verme ihtıyacmı oluşeşit iki memurun arasına, kâğıt nın çözümünde getireceği soBaşkanlığma vereceklerdir turan ulusal sermaye, kendinve kalem elinizde diye, eşitsizmut öneriler halka hızla ulasa den beklenen fonksiyonu en iyı 7 Yeterük belgesı alınması İçin son müracaat tarihı lik sokmayın; vazgeçin bu haricak, destek görecektir. biçimde bu endüstri kolunda 8.9.1972 Cuma günü mesaı saati sonuna kadardır. ka buluşlardan da hiç olm&zsa' tutturabümiştir. teorik olarak, mevcudiyetini kaTelgrafla mtiracaatlar ve postada vâki çecikmeler Saoul Sayuı Çağlayan'm bu çok 5nemÎHTtTAÇ NEOİR? edilme». li konuya eğilmesi ve bir tartış bul ettiğimiz tarafsız idareye oBiz burada ihtiyacımızı tek lan inancımızı şüpheye çevirmeKeyöyet Uftn olunur. (Basın: 20216/6011) ma açmasım sevinçle karsıladık bir kavr»ma baCUnuj» Bu konuda düjüncelerimizi ka yinlı. BugUz» kadar 4598 sayUı Bir türlü eidemedim Yahya Kemal'e. Otobüs. ler hep önümde duruyor. Olmuyor, atlayamıyorum. Yoksul insanlar biniyor, iniyor, yaşıyor Yahya Kemal'de. Yahya Kemalliler günden güne çoğalıyor. Heykeli Maçka^ parkında, yoksul giysili İnsanların giremediği bir parkın' giriş yerinde, ama Yahya Kemalliler o parkın çok uzağında, kendi kentlerinde ! Kimdir Yahya Kemal? desera bir Yahya Kemalliye bilir mi? Gidip soruşturacaktık. Kahvede oturup çene çalacnktık. Sonra da bu insanlan, bu semti şürlerinde arayacak. tık. Izi bile var mıydı? Yoktu. Yahya Kemal, Yahya Kenal halkmın şairi değildl. Bu onu. kuçültür mü, bilmem, ama büyütmez, o muhakkak. Niye uzak kaldı kendi insanlarıridan? Niye hep geçmişin şanlı günlerini aradr? Niye tarihin yapraklarır.a sığındıT "Bugünde btr ?ey aramadı, bulamadıT ' • " Açtım siirlerini: «Sana dün bir tepeden baktım aziz Istanbnl / Göfmçdim gezmediğim görmediğim hiç bir yer / ömriim oldokça gönül tahtıma keyfince kurn} /. Sade'birsemtini sevmek bile bir Smreyeler^ diyor. Hiç kuşkunuz olmasiD, Yahya Kfttaal, mahallesini gor, memrştlr,.Ne G^lte'pe'yı, nş Kuşt'eperyî, n e d e bunlar gibi beladiye sınırı dışfndakiî yeri^ıi. Yok, yok, buralan da çimdi 'gec'ekondü semtî olmaktan çıktı, apartmanlar, mağazalar, sinemalarla doldu, koca birerkent oWu. Halkımız kendi kentlerini kendi eliyle kUruyor. Ulusun gelirini gidip el kapısında emek harcayarak sağladığı gibi.. Bizlerden bir örnek görmeden, bir yardım beklemeden, ummadan... Kendi gö beğinl kendi kesiyor. Onun.bu çabasını öven, sayan, yüreklendiren, ölmezieştiren şairlerl de yok şimdiİik. Ama olacak. hepsi hepsi olacak. Yaşadığı mahalleye adı verilen Yahya Kemal gibi şairler yetişecek, usta, olgun. değerli halkımn acısını, mutluluğunu duyiıran, yaşatan. Çok kalmadı buna... t • . Doğrusu ya ben de bir türlü Yahya Kemal'e gidemedim. Ama^ gideceğim. Bir gün, bir otobüse atlayıp, uzak, çok uzak bir geziye.çıkar gibi, bizlere hem o •kad'ar yakıh, hem o kadar uzak insanlann, insanlarımızm kefttine gideceğim. Ne mutlu Yahya Kemal'e, adı böyle bir yere verilmis, diyerek... .'Türkiye'de ilâç' • : **'r\y \ '.:• Anayasa değişikltği Maliye Bakanlığının tutumu CHP vehafk gazeteleri T Zeytinyağı ve ötesi Jale CANDAN azete haberlerinden öğrendiğimize gore, zcytinyağ fiyatlannın indirilmesine, tüketıcıye • elverişli hale getirilmesine çalışılıyormuş. Böylece bugün perakende 18 liradan satılan zeytinyağımn önce 14, sonra 10 liraya kadar duşurülmesi mümkün olacakmış. Güzel sahUlerimizi boydan boya, nazlı bir yelpaze gibi süsleyen zeytin ağacının uzun hıkayesi yatmaktadır bu haberin altında. Bu zamanlar bütün kutsal kitapların, insan sağlığı için one sürdükleri, eski insanların her derde deva olarak kullandıklan zeytin ağacının ürünü zeytınyas;, onbeş yü kadar önce birden gözden düşüvermış, yerini diğer bitkisel yağlara, tohum yağlarına bıiakmıştı. Zeytmyağının tahttan düşüşü, bıyoloji, fizyoloji ve tıp bilimlerinin klâsik bilgi'.eri altüst ederek beslenme alanına getirdikleri yer.iliklerin taruşma devrine rastlar. Hay\ansal yağlarm vücuttaki olumsuz etkileri meydana çıkmış ve bunlarm yerine piyasaya sürülen marprin yağları ile tohum yağlan, büyük bir reklâmla, birden tüketicinin kalbini kazanıvermiş, bu arada zavallı günahsız zejtinyağı da, türlü iftiralara uğrayarak rekabete dayanamaz hale gelmişti. Hatırlarım, Ankara ve Istanbul radyolarının ev saatierinde, yemek tarifleri verirken zeytinya|înı baürıp, bilerek, bihneyerek piyasada diğ^r bitkisel yaglann reklâmını yapan usta ahçıbaşlarmı. Ama zeytinyağmın başına gelenler daha çık uluslararası ticaret yarışması ile anlahlabilir. Bilindiği gibi zeytin ağacı, hemen hemen yalnızca Akdenizde yetişir fakat bu bölgede bol ürenıeye ve dünya pazarlarmı elde etmeye istidathdır. Oy. saki. dünya piyasasına hâkim devletlerin bol miktarda yetiştirdikleri tohum yağlarınm çok geniş pazarlara ihtiyacı vardır. Bunlar, derha] dev firmalarım harekete geçirmişler, zeytinyağ üreten ülkelere, bol miktarda, ucuz, tohum yağiarı sürerek, hükümetlerle, anlaşmalar imzalavarsk, bu ülkelerde bile zeytinyağ tüketimini engelleme ve kontrol altına alma yolunu bulmuşlardır. Böylece, üretim de kendiliğinden düşecektir. Ancak bilimsel araştırmalar derinleştirilip suni ynsların damar ve kalp, zeytinyağmın rakibi rfığer tohum yağlarınm ise hazım ve karaciğer üzerindeki olumsuz etkileri su yüzüne çıktıktan scnr?dır ki zeytinyağ gene, bilimsel kongrelerde, baş tacı edilmiş, alcyhteki propaganda da işlemez hale gelmeye başlamı;tır. MEVLlD G Zeytinyağmın vucuda en yararh yağ oluşunun vamnda, bizi en az bunun kadar ilgilendiren başka bir özelliği, hiç şüphe yok ki, bizim için taşıdığı ekonomik önemdir. Şurasını unutmamak gerekir ki, güzel kıyılarımızı süsleyen zeytin ağacı, bu kıyılarda yaşayan halkımızın ekmeğidir. Zeytin ağacınuı yetiştiği çorak arazide başka bir ürün elde etmenin zorluğu da gözönünde tutulacak olursa, zeytinyağmın önemi daha çok anlaşılır. Birçok ülkelerde eczanelerde, ilâç gibi satılan, çok değerli ve pahah bir meta olan zeytinyağı Türkiye için, büyük döviz kaynaklanndan biri olabilecekken bugün kendi hudutlarımız içinde bile çok a2 tüketilmekte, halkımız, yanlış propagandalarm etkisi altında ve zeytinyağı fiyatlarındaki yükseliş yüzünden, beslenme değeri çok daha az olan diğer rakip yağlara yönelmektedir. «İhracatı Geliştirme Merkezi» bültenlerinden öğrendiğimize göre, zeytinci bir ülke olarak. en düşük zeytinyağ tüketimi bizdedir. Örneğin komşumuz Yujıanistanda adam başına 11 kilo düşerken bizde bü oran 2,2 dir. Doğu illerimiz ise bu yağdan hânüz habersizdir. Atatürk, yurt kalkınmasmda zeytinciliğe büyük önem vermiş, Büyük Meclisten bunun için iki kanun çıkartmıştı. 1528 sayılı «Yabani Ağaçların Aşılanması» ve 3573 sayılı «Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırüması» hakkındaki kanunlar zeytinciliğe ve bu bölgede yaşayan halka geniş olanaklar sağlayan kanunlardi. Gaziantep'ten Bodrum'a kadar Akdeniz Bölge?i, Ege ve Marmara kıyıları, Kar?deniz havzası yabani zeytin ağaçlariyle kaplıdır. Ne var ki, bundam yararlanabilmek için, her şeyden önce zeytinyağı üretimini ve tüketimini köstekleyen engellerle bilinçli olarak savaşmamız gerekecektir. llgiüler, tüketiciye zarar vermiyen, daha çok maliyeti yüksek tutan verim kayıplannı önleyecek tedbirlerle sağlanacak bir ucurluğun diğer yağlara alısmaya başlayan halkı yeniden zeytinyağına dön dürebileeeğini söylemektedirler. Zeytinyağı hikâyesı burada bitmiyor. Zeytinyagı hikâyesi bize bir dTstir. Uluslararafi ticaret yarışması marifetleri, bu örnekle, somut olarak, ev kadınının mutfağına kad'ar girmıstir. Çağımız. her zamanki gibi büyük devletlerin egemenliklerini sürdürdükleri bir çaŞ dır. Ancak onları artık sınırlarımızdan çok eKonomik alanlarda aramalıyız ve gözlerimizi açmalıyız. Ruhsar YENER'm Giresun Valili£inden BAYINDIRLIK BAKANLIG' 'API IŞLERI GENEL MÜDÜRLÜGUNÜN