Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA DÖRTı BÎS sCUMHUKIYET 24 Haziran 1977 afeehleyin. yatağı yadırgâdın» ım ne, erkenden uysndım.. Paris uyuyordu.. Apartmamn Allaha yakm bir katındaydım. Pencereleri açrp baktım afağüara. Çöpçuler, ellerind» eldivenler, va. rilleri bojaltıyorlardı kamyonlara.. Fakat ne o? Ses çıtomıyordıu. GaranÜ dedim, sağır oldum!. Sagır!. Içime bir ateş düstü. Böyle birdenbire mi olur sağırük? Kuşlar ötmeye başladı. Duyuyor durn . SITÜ cıvü bir Paris sabahında, çöp variüerinin saçtan değil, Jâstikten yapıldığını keşfettım!. S L11İSJ • FRANSA TRT'St E DEMtŞ adam? Demiş ki«Alman TBTsine tesekkür ede rim.» Evet, Fransa'da da televlzyon var.. Fakat hemen belirteyım ki, bir başıboşluk, bir disiplin sizlik anlatılmaz!. Bir kere spıker ler çok lâubalı'. Haber okurken kâğıdı yere düşürüyor, haberi yan lış dkuyunca gülüyor ve «afederginiz» diyor!. Sıkılınca kravatını gevşetiyor!. Yazık Fransız seyirci lenne.. Spiker deyince, kaşlan ça tık olacak. giyimi kuşamı, saçı sakalı hergün traşlı olaeak.. Hiç mi, ama hiç gülmeyecek.. Kazık gibi oturacak mikrofonun Snünde. Öy]e seyircinm gözünün içine bakmayacak, hep kâğıda bakacak.. Sert okuyaeak, nefes falan alma maya dikkat edecek.. Yani disiplinlı olacak.. Hele programîar? Bu ne rezalet?. Her olayı gtinü gününe seyredıyorsunuz'. Vietnam savaşı bü tün aynntısıyla gözünüzün 6nünd.e.. Paristen çizgiler giırse muhakkak buyuttüriıp asar duvara, Oylesıne guzel.... iyi gorüyor, yahut kartonlart falan az da ondan kuçük yapnuflarl. HKBETOTYflH N • GEÇITLER KANSIZLAR, köstebek hayatını seviyor olmalılar.. Yeri kazıp kazıp yeraltı geçidi yavmıslar!.. Trafık sorıınu da böylelik le kısmen çozümlenmış.. Sonra oto mobülerden anlaşdan klâksonu kal dırmışlar. Hiç kımse zart zart basıp kışıyı çıldırtnuyor.. Yahut açık lanmayan bir sıkıyönetım var klâkson konusunda.. Keza her eşyanın fıyatı var üzerınde, ama şöyle bir santımetre kadar kâğıtta! Anlaşılan Fıansızların gozlen • SIFIR SIFIR F S F IFIR SIFIR işini de eh, halletmışler.. Buyuk 42 santim, küçuk 30. Yani santimle şey edıyorsunuz.. 42 santim, dolar 15'den olunca 120 kurus falan oluyor.. Eh, Paris de hanı büyük şehır, ka labalık şehjr, gelgelelim 42 santi mın burada esamısi pek okunmu>or! Onlara ucuz, bızim gıbüere çok!. RAKSIZLAR ete pek düskün.. Koyun, kuzu, kurbaga, tavsan, dana, sığır falan yiyor lar.. Bir de at yiyorlar.. At ka. saplarnıın dükkanlan belirgin. Zi ra kapıda bir at başı var.. Memleket hasretini hep buradan giderdım durdum.. Içerdeki at etlerina bakıp bakıp lstanbııl'u düsledim. Hiç yabancım değıldi bu atlar.. Eh, çok ileri gıtrruş Fransa'ya. P> rası karşılığında bile olsa at yardtmı yapmamızla övündüm durdum günlerce.. Keza kurbağalar, salyangozlar hep hemşehrımızdı, bızim uyruktandı. nc gerekiyorsa bu mağazalarda hepsı var.. Ev mi kuracaksmız, du vara tablo asmak için gereken vi daya kadar hepsi var.. Hele yiye cek içecek? Hepsi kutularda, selefon kâğıtlara sanlı, üıerlerinde etiketler.. Içme suyuna varıncaya dek.. Dolaştım durdum saatlerce.. Otomobil direksiyonu için kıhf, fren balatası, köpekler için mama, oyunu için kemik. Evet ev kurmak isterseniz bu mağazaya girin, alın alacağınızı. yok yok.. • MAĞAZALAR RLY HAVAALAN1 cıvanna dev magazalar yapmışlar.. Şehir içinde trafık zorunluğu var, araba parketmek bir mesele.. Fransız aklı işte, arabalann vıtes lerinl bosa alıyorlar.. Sız gelıyorsunuz, ileri geri ite kaka kendi arabanıza yer aeıyorsunuz!. Sıfışıp park ediyorsunuz.. Üstelik 1 kavgasız gurültüsüz . Radyo ve TV'de en ba; haber park nedeniyle olan trafik kazalanydı'. Hay retle karşüıyorlar trafık kazalarmı'. Oysa bundan doğal ne var? İki otobüs çarpısır, elli altmı? kişı ölur. yılda bilmem kaç kişıye vükselir bu rakam. Gel de anlat Fransız halkına bunun doğal bir olay kabul edileceğinü. Evet, Fransız bu nedenle büyük dev mağazalan şehir dışına almış. yuzlerce arabahk park yeri havalımanının yanında.. Içeri giriyorsunuz, Olivetti firmasının yaptırdığı (Italyan . Amerikan ortak ya ptmı) tekerlekli arabaları kapıyor sunuz.. Bir insanm yaşantısında • MÜMKÜN ALLAHA üzerinde etiket olmayan çok bayan vardı.. Gözünüze kestirin eğer evli, ya. hut nişanh değilse, diliniz dönüp iyi niyetinızi anlatabHirsiniz, evin hanımmı da bu dev mağazalardan alıp çıkarsınız'.. Her halde insan çok Fransa'da, bol bol, hesap maki nalı bayan kasiyer koymuşlar, ara bayla yanaşıyorsunuz, uzaüyorsunuz aldıklarmızı, o şakır şakır ma kinayla yaayor, bir yandan da ke. sekâğıtlara dolduruyorsunuz, iki dakikada sırarua savıyorsunuz.. Ve fıyatlar, şehre göre yüzde yırmi ucuz.. Tıpkı bîzün Gima gibi* yani anlaracağınız . O V Paris'te de kıı, erkek birbirine karışmış ken uçak geri dönmez mi? Bu se fer de aşağıya inemez!. Zira depolarını benzinle iyi bir doldurmuş.. Haydi yanm saat Paris üstünde tur, benzın yakmak için. Içerde. kı yerli yabancı yolcular da ne y e dilerse, o, koltukların arkasında duran kesekâğıtlarma boşaltıp, THY'nı ziyana sokmuşlar! Sonra anlaşılan sıkâvet falan da etmisler haklan olmadığı halde.. Bizimkıler de cevap vermı?ler: •Hlç üziilmetvln. Paris'te en guzel yemekJerl alacagız, bir daha >ertfaıix..> Nitekim yedık de.. Ellerine sağ hk Fransızlann, pek de güzel yap mışlar.. Evet yolumuz Londra, Paris, Istanbul, Ankara idl.. lstanbul"a ' .ddrt ssatçik blr gecikmeyle indik. tü murültü neyse.. Bumı anlatbm, ya bir yolcu athlar aşağıya, ya bir Uçağı Ankaraya göturecek pilotlar koltuk ilâve ettiler biniverdim beklemekten bıkmıslar, çekmişler DC9"a. Vardı bir yanlıslık bunevlerine.. Ayıp olmasın diye olada, zira saydım 11 koltuk bo?tu!. cak THY, bızlerı otobüslere dolBir yığıh yolcu kalmıstı alanda.. durdu Çmar otelinin kapısında bı Hayır hasır yanlışlıkla fazla kol raktı. Oh gel keyfim gel, THY'nm tuk koydular.. Sonra unuttularsayesınde o lüks otelde bir gece Eh bu kadar kusur kadının kıuyumaya çalıstım.. Zira personel zmda bile olur.. çok şendi, sabaha kadar* gürültu patırtı kesılmedi.. Çöp varilleri he , Bjnca mutluluktan sıkılmıştım nuz listıkten olmadığı için, o gugurbet ellerde, hemen Parlâmenrultuye bunlar da eklenmişü. todaki gorevüne başladım da kafa mı dınledim. Ne var şajac«k, hiç Sabahleyin yine bizi kelle hesa ses mes çıkmıyordu o gunlerdf bı sayıp Yejilköy'e getirdi THY de.. eksik olmasın.. Yalnız biletei abla Sonra gazetedekiler acıdüar ha «Yer^ok» dedi.. Aldınş etmedim, lime, «HaydJ Irak'a* dediler kalzıra ekmek elden su gölden, yani kıp onb*ej guh Irak'a gittim. THY'nm hesabına birkaç hafta kalabilirdim Çınar Otelde, gunil BİTTİ • İKİ PORTRE İB GECE Türkiye'ye ait haber verilirken Saym Cumhurbaskanımır Sunay'ın iki fotoğra fı sunuldu.. Sayın O«nhurbaskanımızı yakından tanınm, çok fotoğrafını çektim. Ama bu fotoğrafları kim çektiyse kendisini kut lamak isterim.. İki portre de birbırınden guzeldi. Bizım TRT, Fran sa televizyonundan bu portreleri muhakkak istetmeli.. Benden yaz ması. Sanırım Saym Sunay da B • ŞARAP Kimse kımse ve bakmıyordu Paris'te 2 2 STELtK güzel suları var ama, l l n c d e n s e Fransızlar şarap içme yi yeğ tutuyorlar.. Bendeniz de deneyeyim dedim, hani fena da olmadı.. Anlsjüan haşhafi başka yerde kulanıyoriar, ol nedenle baş ağrısı yapmıyor, ne bıçim şarap bunlar? Ben buna rağmen enişte min evindekl anasonlu rakımızı •istrmal» ettim devamb olarak.. • PEYNİR ÇALINAN TAÇ Yazon ve tizeti: AYHAN BAŞOÖtU HI £ ANİ FRANSIZ mutfagı ünludür anladık ama, tıka basa yemekten sonra envai çe|it, Demirel'in deyımlyle «tfirlfl çeşit li» peynir yemeleri, sofradan aç kalktıklanna delıldir.. Bizim beyat peynir burada Bulgarlaşmıs. Turk peynirinl bilen yok, varsa yoksa Bulgar peyniri.. Karagoz ü Yunan alır, biz sahip çıkmazsak Bulgar neden beyaz beynlrin üstüne yatmasm? Helâl olsun, ustelik tam yağlı, lezzetli yapıyorlar.. Kaşar peynlrleri keza.. Bulgarlar anlaşılan kajar peynirine patates koyma hünerinl bellememişler.. 64 AH dayının senl çağırmasıha biraı da bu yüzden razı oldum. Yoksa ben boyle ufak tefek şeyler için yatağa bile girmek istemem. İnsan olecekse bile ayakta ölmell. Köy odasında seni rahat bırakma\acaklarını düşündüm. Belki de geçen sefer gelislnde benim misafirim olduğun icin kızacak lardı. Canım da konuşmak istiyor. fieyhude mefakların olmasa hiç de fena bir adama benıemlyorsun. .SeSiLjeçen seferki kadar kuvvetli ve tok değildi. N> kadar kendine hâkim olma>a gayret etsa de her haliyle ben hastayım diyordu. Bu adamın yenmeye çaliftığı birjeylcr vardı herhalde, yahnt da yenilmek istemediği kimseler, fikirler vardı. Emin efendi Sen istediğin kadar hasta degilun de. Hastasın bal gibi.* dedi kendi kendine. Emin efendiye «Beyhude jeylere meraklı bir adımsın» diyordu; kendisi hakkuıda bir şey öğrenilmesini l«temediğinden herkesten supheltniyordu herhalde. Renginiz iyice sararmış sizln. Oldukç» mühim bir hastalık geçirmişsiniz de, farkında değilslniz. Üşume. titreme ate? filân bir şeyler oldu mu? Size kendimi doktor diye satacak degillm. Fakat elimizden gelen bir fey varsa yaparız, olmazsa t e . zinden doktor» müracaatınız geldiğinl anlamıs olur. sunuz. Mâlum, slz benden daha i}i bilirsiniı hasta. lıklan başlangıcında önlemek çok daha kolay olur. Şu dereceyi koltugunuzun altına koyar mınnu? Ben haıta filân degilim. Sen de doktorlann >anında çalışa çalışa. evvelâ hasta edip, sonra tedavi yoluna gitmeyi öğrenmişsin. Bu sefer sahiden küsturmek istemlyocsaıiB, dediğimi yapmahsınız. Celâl, dereceyi istemiyerek Emin efendlnin elinden aldı. Koltnfunun altına yerleştirdikten tonra: İnsan hasta olnp olmadığını başkalanndan daha iyi bilir. Fakat bu sefer sahiden kustüreceçimden korktum. Sonra bajka bir fey daha var: insan hayata olduğundan fazla değer vermemeli. Sonsuz yaşanüamadifina göre • NE AYIP A Z GELÎŞMÎS ülkelcre göre fazla ileri kalmı; Fransa'da utanma arlanfna "yok.. Sö" kak ortasında, raetro çıkış ve girişlerinde, sınemalarda öpüşenle ri bekçiler tabancalamıyor'. Ya bekçileri korkak. ya bu delikanhlar fazla cesur.. Üstehk hiç kimse «ülan ne yapıyorsunuı. sokak orta sında be'.» demiyor!.. Elimde fılm ve fototraf makinası bu öpüşenleri izledim durdum, bir polis yahut bekçi, copu kafalanna indirirken nefıs bir göruntü olacaktı, heyhat bu fotoğrafı ve fibni çekmek kıs met olmadı'... Hayartan bezmiş gibi konuşuVorsunuı, hal» buki ftendcn de genç gozukuyonnnuz. Hayattan bezmedim. Yaşamayi benim kadar isteyen ktmseye az rastlanıhr. Fakat korkusuzca jaşamayı seviyornm. İstemrvorum ki na Insanlardan, ne tabiajtan, nç de olümden korkam olsun; hepsinl olduğu ciM kabul edeylm. Evli mlsin Emin efendi? Degilun. Kimin kimsen yok ma? . . Var. Bjr hasUca ananj Sizin kinueniz yok nıa? Oda iyice kararmıstı, yüzünün çiıgiler! (ö'rültnüyordu. Cevap vermiyordu; fakat sual sorujundan bir »eylcr anlatmak. Içinl dökmek. hattâ ağlamak istediği anlaşılı>ordu. Belld de bllmedigi bir kimseye açılmavı kendisi İçin zayıflık sayıyordu. Karjuındaki adarnm kendisini anlıjacak seviyed* .oimadıgmı da düçünmöş olablllr. ' Emin efendi »hem bana sual soruyor, hem d« ben sorunca cevap vermiyor. Muamma gibi adam.j diye kendi kendine si»lendi. Simdi atesi >ükseks« ne yapacaldı. Yanında Atebrin, Pllsmokin, kendisi İçin taşıdiRi bir tiip Aspirinden başka. ilâç namı na bir sey şoktu. Eskiden çantasmda ampul kinin, huile camphree bulundururdıı. Köylüler sikâvet edefiden.beri onları da taşımıyordu.. Yalnız eantasından $ırın;asını çıkarmamı$tı. »• Dereceyl verin bana. Dereceyi ell titriyerek uıatmıjtt. AU dayı daha gelmemişti. Oda karanlıktı. Ali dayjyı beklemek Iâzun dereceyi görebilmek için... Her zaman karanlığı, onun verdigi sukuneti arardım. Bugün aksine. Demek bugün aydınlıği Istiyorda. tnsanlar, » ı | . Iıklanndan emin olmadıklan zaman karanhğa tahanunül edemezler. Ali dayı, elinde, sisesl iyie» killnmemlş lambayla içeri girdi. Oda syduılanınca Celâlin üzgün hali meydana çıkmıştı. Emin efendi, . lâmbayı yerleştirecek yer arayan Al! dayıya: • ETEKLER.. FRAN'SIZ bayanlarının çoğu, evlerinden telâşla çıktıklarından olacak, etekliklerini giymiyorlar! Yahut unutuyorlar.. Hani fena da olmuyor, birkaç kez şoöödle bakıyorsunuz, sonra eteklüdl bir bay»n görünce «aaa» diye hayret ediyorsunuz.. Hepsi bu kadar!. f • PARSEL DİŞİ BOND a NLAŞILAN Paris'te Belediy» n yok.. Garanti yok.. Bu nedenle " o l s a gerek, mıllet, kaldırunları tüm parsellemi?, yanyana kahveler yapmış, yiyinti dükkânlan falan. Masaları sermişler kaldırıra kenanna. Korku falan yok he rıfçıoğullarında' Bizim belediy» rabıtasını muhakkak sevketmeli Parıs'e.. Vallahi on günde dUmduz eder, açar kaldınmlan Sonra kaldırımlan pisletiyorlar resım yaparak, kaldınmın ortasuıda aklıruza ne gelırse satılıyor, öyla zabıtanm kovaladığı seyyar satıcı yok. Neredeyse onlar zabıtayı, polisi falan kovalayacak. Güyı burada demokrasi var!. (Arkac var) NİŞAN IANİ FRANSIZ'LARES' ünlü I nışanları var. Lejyon bilmem ' ne.. Derece derece bizim bir gazeteci meslekdaş da almıştı geçenlerde . Gazeteler günlerce yaz. dı. durdu.. Anlaşılan darphanede hep nışan basıyor Fransızlar.. Meğer bu nişanlardan Fransa turizmıne ettikleri üstün hizrnetten, sokakta erkek «araklayan» hanımla nna da veriyorlar!. Kahvelerinde öyle nargile, tavla, pişti mişti yok.. Böyle kahve mi olur sanki? GeByorsunuz, ayak üstü bir acı kahve, bir av çoreği tıkınıp gidiyorsunuz.. Kahve devince şöyle be$ altı saat oturup, tesbih çekıp iki nargile patlatmadıktan sonra kahveligi nerede kalır? Ara sokak, ara olmayan sokak nerede ne kadar müze varsa. gale ri varsa ressam Orhan Pekerle do laştım durdum.. On frank bastınp Picasso sergisinden bir resimli brosür bile aldım!. Sonra birden ca nım sıkıldı Paris'te. Kendi uçağı tnıza bılet almıştjm. dönüş için. Orly'e geldim.. Bizim uçağı kodun sa bul'.. Elekrronik gösterge tüm uçakların saatinde, dakikasında. sa niyesinde inip kalktığnı bildiriyor.. Sonra TK CBirim işaretidan ses geldi Azcık gecikecekmi?. Sonra bir isaret daha «iptâl» edilmış.. Kırk Fransız turisti, aman etme ha derken bir memur bulduk, ne oldu dedık Kaptan Orly havalımanmı inişe uvgun görmemiş, Londra'dan .basıp gitmiş Frankfurt üstüne Alandaki fedakâr memur, allem etti, kallem etti, havadan konujtu pilotla, der. TİFFANY JONES H Ah, lste kayboldu! Kimdir bu? Tann aşkına! O, bu evde oturma"!rta olan Gamba adlı dusmüs bir soylunun tek çocuğudur. Güzel kız!... Güzel mi? Hârikulâde. Venedik'li kadınlar süri heyecanlandınr mı? Bir şey bilmiyorum. Fakat bu genç kızla mutlaka tanışmam gerek Bana bu konuda yardım edebilir misiniz? Sizin köleniz olurum.. Sagredo ona şaşkın bir bakıs örlattı ve lâtifeyle gülümsedı! Eve girdiklerinde, kendilerinl topal bir adam karşılamısta. Tanıtma mutad törenle yapıldı. Kız, ortalıkta görünmüyordu. Galileo GaUlei. diye başladı Sagredo, benden, kent arşlvlerini tamyan blrl ile ilişkl kurmasını sağlamamı istemledl; zira Venedık matematik bilimler tarihini kaleme alma niyetl var. Sizden daha liyakatllsini bildlremezdlm sanınm. Çok onur duydum, dlye kar şıhk verdJ ufak tefek adam, elbet ki dostumuzun istemlediklennl notlanmda bulabiiirim. B^ilar bir haylidirler; hiç Wmsede de bu kadan mevcut degıldir Galile, nedensiz yere boğazmı kasımaktaydı. Genç tarın yandaki Odada olup olmadığına bakmak istiyor; fakat skandal çıkarmaktan korkuyordu. Sagredo, numara yapmaya alışkın bir adamın rahathgıyla konusmak 21 * », Yazan: Zsolt HARSANY Çevlren: Tank ÖZBİLGEN GARTH taydt. En doğal bir tavlrla, susadığını bahane ederekftn bir bardalc su almaya gitme müsaadesinl îstedi. Her ne pahasına olursa olsun, bu zahmete katlanmanıza müsaade edemern, dlye kestl Gamba. Marina bize bir bardalc su getirir misin? Hay hay baba, diye fearşılık vermiçtl bir ses. Floransaimın kalbl Cylesine atmaya başlamıştı ki, neredeyse duracaktı Diğer ikisl canlılıkla konusurlarken o, çekimser kalmaktaydı Nihayet. adımlar yaklasmıştı. Galile ayağa kalktı ve blr an kendmi harikuladenin karşısmda buldu. Genç kız bir reverans yaptı, o da eğildi; bakıstılar. Marina'nın gözleri deniz mavisiydi; tıpkı Bianca'nınkiler gibi. Suyu hemen gettrtyonıro, dedL Az sonr» dBnrnek tteere dışan çıktı. Galiie'nin bakışı, en ufak devinimine kadar onu lzlemektevdl. Bianca*ya adadığı tüm aşkı, kalbini dolduruyordu. Marina için birisinl öldürebllirmiş Relivordu ona. Sagredo,' llk «ivaretlerinin kısa olmasın! istemi'tl Veda edıp avnldılar. Topalladığımrfan dolayı mazur görünüz, diyordu ev sahibi onlara eşlik ederken, Lapanto'da bir kurşun yemlştim de. Genç Venedlkil, yaşlı ev sahibınl kaiıramanlığından dolayı kutlaması gerektiğlnl anlatmalE üzere, dostun» gizllce bir <ürsek vurdu. Gallle'nln genç kızdan Ozge blr şeyj gördüğü yolttu. Merdivenlerl tnerken dengesi bozuldu, az kalsın düşüyordu Azizım profesör, diyordu Gamba, Venedik'i hentlz yollarının parkelenmediği çağda tasavvur ediniz. Evlerin arasmda çlmenler yesermekte ve evaleftn sürüleri, mermer klliseler arasında otlamaktaydı. Eğer Galile kaltrnamiî olsa, konuçma saatlerce tUrecektl Floransaiı, uzun süredir müsaade lstemeyl arastırmakta; fakat yaşlı araştıncnnın yerrt öy» külerl, kendisini daima aiifcoymaktaydı. Çıkarken Marin» !le, zeHee bir bakıs teatistndc rtulundu: birbirlerine, çeyrei' saat sonra, Rılatn'da bulusınal< üzere randevu verdiler Akşamdı Gün bovunca sıcaktan kaçrnış olan halk nihavet biraa hava alabılmek için sokak lan dolduTnava başlamı? bulunuj^rdu. Galile Bettcria'mn önündekl masalardan birine oturdu.