27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT :CUMHURİYET: 25 Mayıs 1972 TTÎHATÇILARIN llerl görüştU Beyhüllslamlanndan Musa Kâzun büe, hlg füphesls Inacçlan kadar devrinin özelllklerinln de etkislnde kalarak şapkayı red ve fesi caia saymıstır; tslâmm Batıdan nelerl alıp nelen almsmaaı gerektiğl konusundakı hudut çizgisinl tesbit içln, Musa Kâzım, örneginl Avrupa kılığı re sapk&smdan almıstır: I 4TATÜRKE TEPKİLER SAPKA DEVRİMİ ve OONYA Yazan: Orhan KOLOGLU Kuvayı Milliyeciler kafalanna kalpak geçlrmişlerdi ama yine de kimse işbirlikmın timsali olmağa devam ediyordu. BİKİNCİ D t N Y A SAVAŞ1NUA UOGU CEPHfcLtRlNUt, ÇAKriŞANLAKlN BASLIKLAR1 «Anlamında kesinllk obnaymn konnlarda örTter, kesinlik saflamak içln kuUanıbTİar. örf ssdece muamelât'a (ttvll kanona ait işlere) bagb olraayıp hayatm her yBnüyle Ügül oldugundan, rniuunelat da Şeriat tsratmdan çevrileoektir. Dolayısıyla, Şeriatm dışıncU düşünülen örf TS idetlerde dahi Batüılaşmaya izin verilemez. Bu sebeple, teriatın lehinde vey» aleyhinde hiçbir »ey dememesine rağmen, dışanya gönderilen öğrencilerin Avrupa sapkasım girmelerine izin verilemes. Gerçekt« fes gijrnek şeriat konusunun dısında kalmakta idiyse de, bir âdet hükmüne girmişti; oysa sapka giymek <8rf knrftbiyesinden yenl hlr lokma almak olnyordu; kesinlik olmayan yerde örfe dayanılması gerektiğine göre, Şeriat sapka giyBİRİNCİ D t N T A çilerin fesine karşı çıkamıyor ve fes İslâmeğe izin eyecek, rakat fesi nygnn bulacaktır» (1) değildi. Nitekim Bırtnd Cihan Savaşı sırasmda Kafkasyamn buzlanyla Sina çölünün feavurucu güneşine kadar her çcşit ısı şartlan altında savasan Osmaniı ordulan erlerinin ense ve gözlerini koruyacak bir başlığa lhtıyaç hissedildiği zaman karar kolay sJınamadı. Bunlann önüne kenara benzer bir çıkantı yapıldıy Kurtuluş Savaşı, gerçekte feslilere de karşı savaştı ÇARP1ŞANLARIN B4ŞLIKLAR1 sa da şapkaya benzemesi korku suyla pek kısa tutuldu. Başhk konusunda aynı gUçlükle müslüman askeri olan batılılar da karşılaştılar. Örneğin Fransızlann Fas ve Kuzey Afrikadan askere aldıklan, Hınstiyanların onünde sıperligı ve kenan bulunatı miğferlerinı başianoa geçirmek istemediler. önce yerli piya delerin feslerinin altına yalnız kafatasınm üst tasmını koruya cak bir çelik külâh konması y o lunda denerneler yapıldı. Pakat bu iyi sonuç vermedi ve ancak Tunuslu dınî liderlerin Fransız askerleriyle aynı migferi gıymek te bir sakrnca bulunmadıgı yo lunda fetva vermeleriyle iş halledılebildi. (2). Hoş bu da fesin atılması anlamını taşımıyor, sadec« savaşçüarin hayatlannı korumak araacını güdüyordu; yoksa fes Tunusta da dinîmilU başiık olmakta devam etti. dogruya saidirıya kımse cesaret edemiyordu. Sistemli olarak tek başına bir savaş götüren ldşi Terbıyeci îsmail Hakkı (Bal'acıoğlu) olmuştur. O da fesin kendısine değil bir aynntısına düşman kesilmişti: Püskülü. Sayısa konuşmalannda konleranslannda puskülün gereksizliğini, çirkinliğini ve herşeyın üstünde ftydasızîığını, fakat buna rağmen herkes tarafmdan aptalca bir alışkanlıkla taşındığını ortaya koydu ve alay konusu yaptı. Her konuşmasmın en heyecanlı anında bir makas çıkanyor ve kendi fesınin püskülunü kesıyordu. Bu yüzden 1935 yılında soyadlan kabul edilincey8 kadar tsmail Hakkı «Püskülsüı tsmaD Hakln> olarak tanındı. (3) Her nekadar îsmail Hakkı tok başma kesin hiçbir sonuç elde edemediyse de, çok kimsentn yersiz olarak din! bir değer ve önem verdıği fesle alay edilebileceğini ve bnemsenmemesi gerektijini pekçok kafaya yerleştirraeyi becerdi. Mütareke günlerinde Istarıbulun Ingıliz, Fransız, îtalyan birliklerinin gırmesiyle birlikte buredaki Rum, Ermenı ve Vahudi azınlıklannda şapkaya dogru kuvvetli bir eğilim görüldü. Hele Pera yönünde oturanlar daha cesaretle kafalanna Avrupa başhğanı geçirdiler. Ayasofyaya tPkrar çan takılmasınan gün ıneselesi sayıldığı, üstelik şehnn güvenliğinin Avrupa ordulannın kontrolunda bulunduğu o günlerde doğrusu bunun lçin fazîa ocsarste de ihtiyaç yoktu. öbür yandan müslüman îstanbul da Eynı hırsla fesine sanldı ve şapkalıya nefreti de aynı derecede arttı. benegalll Fransız TorcM K. Afrika Fransız Sıpabi Fransu Fransızların B U KOŞULLAR altında, fesi degil değiştirmek, üzerinde oynamsJc bile kolay birşey sıkıntısı 8AVAŞINDA DOfiU CEPHELERtNOE Sepoy Hint Ingiliz şapkalılarla savaşın bekliyorlardı. sonucunu SIKH Hint tntHllı S. 1201*1 (3) N. Berkes. S. 4034 (4) Sonradan Aitıncı Edward adıyla tahta geçmiytir. (5) New York Times. 26.7.1H25 W. S. Rapp makalesi (6) London Times İ3.2.1921 (7) London Times 23.4.1921 Müslüman Hint tnciliz (1) N. Berkes, The Developmenl of Secnlartam in Tnrkey, S. S62. (2) Paul Gentizon, Mustafa Kemal on l'Orient en marche, T AKI N Şapkab fes, fesli kalpak giydi, kalpaklı i^e başı açık dolaştı Püsküle savaş Türk: Kafitaa Çanakkale Sina Arap Lejyonn (Faysalar) labancı Lejyon Fnuuıs B C TILLARDA fese gerek Os, manlı ve gerekse dıger nıuslüman ülkelerin de dogrudan MALKOÇÖĞLU ÇALINAN TAÇ Ya«ın »e çf»ıı: AYflAN 34 Kalpağın doğuşu AŞINDA Ittihatçılann pek fazla yayamadıgı kalpakla KUVAYI MÎLLİYE RUHU bu sırada Anadoluda doğdu. Mustafa Kemal'i tabii kl Kalpağı türeten kişi sayamayız, ancak bunu moda haline getiren, bir stil veren ve en yakıştırarak giyenlerin başında geldiği vadsmamaz. Bu yüzden bir yazar Mustafa Kemal'i, îngilizlerin Galler Prensi gibi (4) moda yaratan klşi olarak sunmuştur. (5) Müliyetçilerin kalpak modası kısa sürede îstanbulu da etkiledi. Saray ve çevresinin, eski Türk lerin, fesde ısranna karşıhk, ülkenin kurtuluşunu Ankarada görenler baslarına kalpağı çeçiriyor lardı. Bu akımın önemli yönü, kalpağın sadece ordunun ve askerî kışılerin değil. sivıllerin de r>aş lığl olmasındaydı. Bdylece polıtıka alanında gayet belirll ikl yön belirmiş oldu. Şapkalı saldırgan karşısmda kurtuluşunu ona yaranmakta • Manda yönetlmlnde gören Fesll Sultan HaliJe ve taraftarları bir yanda; savaş ve dlrençten başka yol kabul etmeyen kalpaklı Kuvayı Milliyeciler öbür \anda. üluslararası polıtıka alanında da bu iki yön eğilimlerıne uygun ortaklar bulmuşlardı. Fesliler, tutucu güçlerl kendilerine daha elverişli bulan emperyalistkapitalistlerle Kuvayı Milliyeye, kendi milletlne karşı lşbirliğl yaparken kalpaklılar, direnç ve yenilik hareketine kendileri gibi yenl bir de başiık getirmlş olan Bol?evlilerle dostluk kurmnşlardı. Fesliler • Emperyalisüer lşbirliği, Hadi • Rıra Tevfik gnıbunun başlannda fesleriyle Sevr'i imzalamalanyla sonuç'andı. Oılara böylesine boyun eğen feslileri seven Batılı • Emperyalist grubun. kendilerine direnen ve Sevr'l bozduran kalpaklılara, hattâ yok yere bahanelerle tazmalanndan daha doğal birşey olamazdı. Sevrde yapılacak değişiklikleri tartış mak üzere Londraya geldigl «aman «Kanun dışı, asl ve haydut nükümetin temsilcisi» dediği Ankaranın Dışişlerl Bakanı Bekir Sami'yl, tngilterenln en ağır baş!ı gazetesi cGirsOerinl Bond Street'de bile diktirse, bayâl kırıtdıjı yaratan bir kisi. Kılığına çeki düzen vermiş, Jaketatay, şık çizTİIi pantalon siymiş ama başında bir fes bile yok» diye yeriyordu. (6) R Emin efer.di, akşam jeçenleri blr bir anlat tı. Gözleri açılıyor, kaşlan çatılıyordo dinlerken Sanki bütün bunları kendisi vapmış gibi mem nun olmuşta Ali Rıza usta: Dimr': bütün bunları söledln. Köpek yese Cudurnr bunnarı. Ben sana sölemedim ml bunların soyunda bi delilik var diye. Arnma sea de epi hırpalanmışsın. Ummanııştır senden, ne oldnfunu şasırmıştır. Dimek Memet Aliynen anası hemen damladılar. Bu gsnya da ne oluyo bilmem. Aştan çıkmaz kör nohut hesabı her yerde hazır ve nazır... Oh olmus eşşoelu eşşejte topal bacısını kakıştıracak yer anyo... Usta, ab hasta olmasaydım. ah biraz knvvetli olsaydım, gösterirdim ona fünür.ü. S«n vapmışsın yapacajhm o|lum. Küpecik, dükkânın önünden (rçiyorda. Dükkânın kapısından başım nzattı: Abıcx bi clgara i^Ali Rıza nsta tezgahm fizerindekj paketten bir sigara alıp nzattı: Al bakalım Küpecik! Birin beş olsnn abıca. Birisi sigara yahut ekmek verince Küpecik böyle derdi; bu onun dnanydı. Onun gidişinl seyrettiler ikisi de: İşte bu deli, akrabalan. Bekir aga denilen ayıya sorsan, azaktan der; ne ozaktan ne bi çey. Ya işte böle deli de var soylannda. Zati babası için de bek akıllı demezlerdi. Bekir afanın, Ayşenin bu kadar aleyhınde bulunduğunn görenler Ali Rıza ustanın ra kendi kızııu yahut da akrabalarından, tanıdiklanndan birinin kızını Emin efendiye verecegini zannedebilirlerdi. Oysa kızı olmadığı gibi, böyle şey aklından da grçraezdi. tki oğlo vardı Ali Rıza ustanın; ikisi de hayırsız çıkmıştı. «Evlât mı» derdi «Topunun Allab belâsını versin; didin, tartoan, n | ras aç koymayım. çıplak bırakmayım. sefil et meyim, eline ekmeğini vereyim diyi, ondan son ra tepip gidiversinler; işte görüp göreceğin ni met!» Oflunun biri gfdikliydi Ç~. kazasında. tki üç senede bir izin alır. fcarısı, çolnk çocnfn ile AH Rıza ustayı förmeye gelirdi. Ali Rıza nsta onun kendisinden babersiz, ilin memleketinde bilmediği bir ailenin kızı ile evlenmesüıi aradan seneler geçtiği halde bir türlü bağişhyamamıştı. DİŞI BOND . Kadıncağız ne kendisine ne de karısına hürroette knsur etmivordn; elinden her türlü vr işi de geliyordu fakat mrtında bile çeıdirse kendisini affettiremezdi, mademki illn oıemleketindendi, mademki kendi iıaberi olmadan oğlunn elinden alıvermişti. Oğluna da gelinine de vfiz vermezdi, tornnlanm vverd : sadece. öteki ogla daha da serseri çıkmıştı: har.fi işe kovduvsa üç bes eün sonra kaçmış. hiçbir işte dikiş tutturamamıstı. Istanbulda bir kardeşi vardı 4lı Rıza ustanın: küçüklükte kaçmıs memleketten, bir daha da uğramamıştı. Küoük o£lu da frünün birinde. hiç kimseye haber vermeden snluğn onun vanında almıştı. Büvük oğlundan iki' yda üç avda bir para değilse bile mektup aUrdı. küçük oglundan o da yoktu. önutmak istiyordu ikisir.i de, elinden gelmİTOrdu Kansı bir kız çncuklan olmadığı için hayıflarur, durnrdu; böyle zamanlards Ali Rua nsta: «Gadnn, oğlanlardan ne bulduk ki gizdan ne btılacaktık. O büsbütün bas belâsı olurdu belki de. Oğlan evlâda kara sürmek hrk de çolay olmaz; nihavet hayırsız. aerserf rifrler geçerler. ama g u için her şev sölenebilir...» Küpecik, sigarayı aldıktan sonra harsı haldınma oturmuş, her zaman yanından eksik et* mediğ1 afızlıklarından birine takmış. bir bov da* man sahverivordu Ali Rıza asta onu bir müridet seyrettikten sonra: Hey Allahım sunun keyfine bak! Ne *sıra var ne gasavet. Büyük adamlardan biri «Va dehr re gelmeseydim. va aklım olmasavdı» demiş: ke> lâm değil. keramet Belki onun da kendine göre bir derdi vardır . Ne derdi olsun Allahın delisinin. Haa sa< hj sormayı unuttum, senin yabancıdan ne haber? Hiç! O günden sonra Taşlıevleğe bir daha gitmedim ki. Geçen sefer anlaftıklarımdan başka bir şey bilmiyornm. Hava tepdili için mı geldım dedl sana: haca tepdil edecek başka yer bulamamıs mı Taslıevlekten başka. Bu tşte bi bit yeniği var mu^ laka. Herif oknr yazar, kelli felli hâkim diyosun değil mi? Hem de zengin diyosun; gnruttu mu memleketi? Zihnim mi voruldu dedi sana? Dokturlar mı 5le demişler? Zati dokturlar bi sey uyduramadılar mı, zihin vorgnnluğu. asabiyet yor» punluğu diyip çıkıverirler işin içinden. Heç dikkat ettin mi, herifte sapıklıja benzer bi hal var mı? (Arkan var» Zamane Cocuau . Yozan: BIU NAUGHTON 78 Bu tefer de tenlnki beni bas tan çıkartmaya kalkıştoaz mı? Rezalet! lyice beceriksiz, lnceliksiz kızın biriymi* meğer. tnsanı öyle bir kavnyor ki, elinde kalacak sanırsın. Sonunda yenilgivl itlraf etmekten başka çare bulamadım. Ne yalan söyliyeylm, az daha devam ederse benl sakat makat edecek diye korkuyordum. Tabii bir mazeret uydurmak gerek. Ben de barmenin içklme karıştırdığı limon suyuna bahane buldum Sicak iklimlerde savaşmağa giden a s . kerlerimize, ateşleri yatışsın diye bol bol limcffl suyu içirdiklerlni, Amerikan bahriyesi. nin de aynı çareye basvurduğunu filân löyledim. cYann geee «adece bira içerlm, ondan sonra gör ıen beni!» filân dedlm Ama nedense fconusmamın bile eski havası kalmamıstı! Çaresiz geri döner, kızı evine teslim edersin Vedalaşırken yü züme bile bakmacfı, dersem veri var Ben de artık benl böyle rezil etti dıve bizim C o . ni'vi nerdeyse kesip atacam!.. Pansiyona döndüüümde herkes vstmistı Sadece pansiyoncu kadın mutfaktaydi Kocası çamaşırcı kızla kacmıs mejer fukaranın Bar» bir bardak k» kso ikram ptti ve derdini Hökmege baçladı. Ahım, sahım birşey değildi bu kan. Kocaman benlerl vardı çenesinde filân. Sonracıjıma nekes mi nekes bir şeydi Ama gel gör kl, su anda birden. içira de ona karşı müthiş blr ihtiras uyanmaz mıT Nasıl oldu ben de bilmem Nursuz blr kan kılık kıyafet köpeklere zl yafet. Ama o anda benlm gözümde en körpe piliçten daha istah açıcıydı Hani sinema arti'tleri bir vsna o bir yana!.. Hemeyse Işin avnnt^anna kaçmaga hacet yok Yalnız şunu sövîiyeyim kl kendlml övmek gibi olmasm ama dehsettim. vani 1 Kenı?ime olan güvenimln tamamen blr çıiTJida yerlne geldlSinden emin olabilirslniz. HattS azıcik susturmak zorunda kaidım onu Bütün panslvonerlerl uyandıraeagız 'dive korktum bayagı Deme> lstediSim kadıncagızın dudaklanndan öviesine lniltfîer r"ökS!uvordu ki. eörölmemiçtir' Hersev Oiup bltfikten «nnrs < a J ?' Onpe; «Bu l?l llk defa vapmadıSın belU » dedi Sonr» fia SmrCnde llk defa benimle tatmln oldnSuntı» scıkladı «Simdi artık nası) o'duîunn bilivorum va. gfİ7İPrim scık eltmeveceV» dedi Buvur'in haValım!.. Anna ISfi nerden nereye getfrrtiV Su virmHk' va^indaM piliçten konu$uvorduk Zihniml ^ıı'an(^ı^m'5t1 hn mpçple Hep Çer/ren; NİHAL YEÖINOtAU düşünüp duruyordum. Sonunda suna karar verdira: Kızcağızda herhalde bir nebze sevicilik fl» lân olsa gerekti ve beni soğutan da bu olmuştu zahlr. Zira ben kadın milletlnin erkeksi hallerine karşı pek hassasımdır. Bazı erkekler hoşlanır butt dan ams ben versiz bulurum. Nerede kglmıştıkî Hikâyemin ucunu ivice elinden kaçırmısa benzivnrum Hâ. tamam* Thompson Court'da a«apför beklerken Ruhv'vi i!k görme» ge gitti51m zaman başıma ge» lenleri anıvordum. değil mıT O zaman da, nedendir bilmem formunu bulamamışfırn bir türlü ö v l e sosvetik bir kan tutmuş beni evine çaSırmıstı ama ben imkânı yok ken dlm! gösteremivordum. Galiba fcendlmi ona söre biraz kaba saba buluvordum ve o da benim bu hi«lerimi sezlvordu. De mek istPdiSIm. an?i7in farkı^a vardım M. kan biriin'e 7err»>ce llgllenmivor «Bu heri'ta ne bulmusum?» dive dii$îinrKi» SöriJ »detg Irıılflklarımla <1uyabilivorum Bu sefer sVfi'er bösbütün bosalıvordu. Oturu» yorduk övipce Havada tek bir kiTilcmı bile yok. Çabuk hir çareslne hakmak ^srek ama na vapmahT Basladım kadıncağıza hakaret etmeys. (Arkasi var) TIFFANY JONES GARTH KTMİ D09U V ^ A V ^ S ^ " ^ ZABAoe? /•••"a /gc :CtLE.C PEMO' V J « İECMISTIM, P4JC4T ?fMPl' Hele Ankara BJyIja.'nin fesi fealdırdığı ve kalpağı bütün ordu, memurlar ve Türk vatandaşlan İçln resmî başiık Uân ettigl hakkındakl bir habere eklenen not, Emperyalist Batı taraiından tuttıculuk timsali oldugu içtn deş teklenen fesin yerine konacak ve Dojunun müslüman kütlelerlnde bir kıvılcımlık da ol«a hareket yaratacak herşeye karşı olduklanıu gösteriyordu: «Her toplantıya renk katan, parlak ve hoş eski fese göre iç karartici kalpak hlç de bir evrİF> olmadıçına g5re, bn değidaha x*\\r Tönrlme olsnvlenempz.» (1) 'sacası, kalpağı dahi vesile îdprek dünyava Ankaranın tuttu *u volun ivi olmadığı ve onun örnek alınmaması ePrpkt'51 anlatıl mak Istenivordu Kabul ehnek gerekir ki tslâm Slemi Türkiye•nin giriştığı va'Olma savnsında feskalpak eibı bir lyrmtmın bıılundugundan tıaberdnr bile deJildl, bu vüzden de Emperyalistler içln llerde mpvve v°recek prop»gandadan hiç de habflrdar nlma dan fealerlne snnsıkı s&nlmış,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle