16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA tKÎ: s€UMHURİYET: 13 Şubat 1972 w atandaşlan mUletin kaderiyle ılgılendlrmek ne derece lflzumlu ise, milleti tiimiiyle siyasîleştirmek o derece lüzumsuz, hattâ lehlikelidir. Bir sfiredir partilerimiz, birbirini ömek alarak, kadın ve gençlik kolları kurmaktadırlar. Bn kuruluşlar gerçek bir ihtiyacın karşılığı mıdırlar?. Ör.ce kadın kollarını ele alalım: Türkiyede kadhn geleneklere göre, kadının hak eşitliğine sahip olmadığı dönemlerde bu hakkt elde etmek için bir savaş aracı olarak kadın kolları kurması lüznmlu görülebilirdi. Nitekhn eşitliği hâlâ elde edememiş oian memleketlerde ru tiirlü kuruluşlar vardır. Fakftt bir defa eşitlik gerçekleşince bn teşekküller sahr.pder. çekilirler ve partiler içinde normal verlerini alırlar. Türkiye, \tatürkün önderliği ile kadın ve ;rkek hak eşitliğini elde etmekte bir çok rnemteketlerin önune reçmiştir. Bunurrta da kalınmıvarak hak esitliğinin gerektirdiği uygula•nala her alanda gerçcklestirilmiştir. Bugün riirkiyede kadına kapalı hiç bir milli hizmet aianı yoktur. Şu var ki, kadmlanmmn biiyük çoğunluğu sosyoekonomik nedenlerle bu haklanndan gafildirler. Ama bunu elde etmenin volu kfcdımn uvanmasıdır. Bu da her seyden ör.ce kadının ekonomik dnrnmunu \e bağımsızlığını sağlıvacak kanun uygulamalariyle ve *admın epitilmesiyle elde edilebilir. Bu da kadnlar kadar erkeklerin görevidir. Bu sebeple siyasî hayatta da kadınm yeri irkeğin yanıdır. Kadına partiler içinde bir ceşit >eni sivasî bölümler kurmanın bir faydası olacağına inannuyoruz. Kanunlarımıza jöre, kadmın sosyal hakları Ribi siyasal hakları da güvenlik altmdadır. Onnn için partiler içinde d * butün raakamlar ve dereceler kadına «çıktır. Nitekim bir çok yönetim kurullannda kadınlar förev almış bulunmaktadırlar. Çahsi bir müşahede olarak şunn da söylemeliyim ki kadın görev aldığı bütön bu «iyasî kademelerde ivi bir imtihan ıreçinnls. tir. Kadınlann bugfine nazaran daha taıla bu Porlilerin Kadın ve Gençlik Kolları Ord. Prof. Dr. Sadi IRMAK lur.dukları Millet Meclislerinde görevlerrai erkeklere örnek olacak bir enerji ve ciddiretle basannış kadınlann sayısı az degildir. Şurası da bir gerçektir ki, esitligin kazanılmasuıdan sonra kadının bn haklan kulkMMhr hale getirilmesi en az kadınlar kadar Türk erkeğinin görevidir. Bu görev ilk öğretimde başlatnalıdır. Oy dflçfinceleriyle k»ylerde kız çocuklarının okullara devsunsızhğraı hos görmüs olan rejimler bu millete en büyük kötülüğu yapmışlardır. Nitekim, kadın kolları kurulalıdan beri kadın milletvekillerinin sayısı azalmıştır. Bu sebeplerle siyasi hayatta kadınm yeri kadın kollarmda değil. partilerin icra organlarındadır. mek bir iç bölfinmeye Te bir çok lüzumsuz müdahaleye götürür. Bir çoğumuz çok genç yaşta siyasî bayata girmişizdir. Fakat bu giriş gençlik kolları gibi sur.'i bir teşekkül yoluyla değil, doTudan doğruya partilerin faal teşekküllerinde yer almak sdretiyle olmuştur. Bir gençlik kolunun lüzumnna inansak biie, bu gençlik sınınnı nereden çekmeliyiz? Yaşın bir güvenilir ölçü olmadığı meydandadır. Başka objektiT bir ölçü de bulunamaz. UNDEPÜ ÜNE Aman dikkat Sonuc T > ü t i i n bunların fistiinde olarak, sn nok•••taya dikkati çekmek zorundayız: Türklyede siyasî hayata taassuplar ve torlamalar ötesinde bir yumusaklık, bir anlayış, bir kardeşlik havası getirilmelidir. Kıyasıya mücadele ve her ne pabosına olursa olsun galip gelmek, ber vasıtayı mübah sanan bir mficadeleden milletimize ancak zarar gelir ve gelmiştir. Çok partili siyasi hayat Türkiyede yaşayacaksa ancak bir yumuşama ve kardeşliğini hissetme ha\ası içinde yaşayabilir. Bu bakımdan milletimizi siyasi kadere ortak etmek ne derece lfizumlu ise, bir' çok lüzumsuz gruplamalara ayırarak milleti topyekun siyasileştirmek o dlçiide zvrarlıdır. Bütün bu düsüncelerle partilerde ayn birer kadm ve gençlik kollannın bulunmasun benimseyemiyoruz. Partiler de, mensup otdnklan mllletler gibi, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, vaşlısıyla bir bütiındür. Ayni bir parti içinde stın'î bölünmelore ve sruplaşmalara ciddî bir ihtiyaç oldnğu kanaatinde değiliz. Nitekim, partilerin mahalle ocaklarının bulundueu devirlerde bu topyekun siyasileşme milletimize zarar vermistir. Hele böyletde derin ve sifa bulmaz bfilönmelere yol açmıstır. Bu tecrfibeden sonra yeni bölünmeler ve yeni gruplaşmalar yeni zararlar çetirir. Unnn için partilerin yeniden siyast birlik ve bötfinlüklerine kavuştnrmak ve hepsindc kadın ve genelik kollanm kaldırraak gereğine inanıyoruz. Objektif ölçü adın kolları için ileri sürdüğümüz bu düşfinceler Gençlik Kolları için daha d* açık olarak ortada durmaktadır. Gençler hukuk bakımından 18 yaşından itibaren reşittirler. Fakat bu, gencin gelişmesini tamamladıgı anbmuna gelmez. Akgine erkekler kadınlardan daha yavas gelisirler ve ıırveye kadınlardan daha geç yaşta ulaşırlar. Öte yandan rüştiinün zirvesine ulasmadan şu veya bu etki altında bir partiye yazılan çençlerde çok defa bir inat ve izzetinetis duygusu uyanıyor ve zamanla bu duygu bir taassup haline varabiIir. fçimizde hangimiz, bugun, 22 yasındaki biziz? Elbette gençler partiler içinde yer almal.dır ve oralarda bir çeşit siyasi efitim görmeli ve girdlkleri partilere dinamizma sağlamalıdır. Ancak bu ejıtimln yeri gençlik kollan degil, partilerin içidir. Yetişme ve gelişme çağında olan gençleri siyasi partilerde ayn teşekkOlIer ballnde birbirinin karsısına dik K Bızler ve genel olarak Tfirk milleti, «A.P., 12 Mart muhtlrasıru uyutarak kendı iktidanna yol açıyor», «Ecevit • tnönü kavgası memleket duzeyinde ilgi uyandırdı. Halk Partisi çöktü ıdi yahut yeni bır hüvıyetle millete umıt kaynağı olacak^ı. Efer İnönü • Ecevit kavgası tasfıye edılecek olursa, partiye sahıp çıkma hazırhtını üçüncü dünyacılar yanı bır nevı müteveffa Nehru, Tito polıtikası gütmek isteyenler yapmaya başladı» veya «ben üçün ıkisını aldım. halbuki ikınin üçunu alacaktım, intibakım doğru yapılmadn gibi sözlerle vakit geçirirken ve herkes politika pistinde yeni figürlerle dikkatf çekmek için çaba sarfederken, Kıbnsta yeni bir dramın sahneve konması için hazırlıklar yapılıyor. Makarios, Çekoslo%akyadan satın aldığı ve Yugoslav limanlarından naklettiği silâhları Kıbnsa soktu, bile... Bunların arasında makineli tüfekler, havan topları, otoraatik silâhlar olduğu gibi çok miktarda cephane de mevcut. Daha ge> çenlerde Makarios'un Bonn Büyükelçisini de suçlayan deliller ortava çıkmıştı. Sabit oldu ki, bu elfilik hem silâh trafiği yapmakta. hem de Yunanistandaki cuntjyı yok etmek için hazırlanan, Yunan DevGenç'ine mensup gençîerle ilişki kurmakta ve onları sefarette barındırarak kanundan kaçirmaktadır. Makarios iki sevden korktuğunu Mlirtmektedir: Kıbnstaki millî mnhafız teşkilâtı. yani Kıbrıs Rum ordusu, Atina hükümetine bağlı Yunanlı subaylaruı idaresinde ve komuUsındadır. Makarios. Yunan hükümetinin ba subaylar ile kendisine fenalık yapabileceğini hesaba katmaktadır. tkincisi de eli kanlı Arşövek. azpn Eoka'cı Grivastan tirtir korkmaktadır. Çiinkü Grivas her gün biraz daha kuvvetlenmektedir. Dağlarda Grivas'çı hücreler ve örçütler, ordunun eöz yumması neticesi boşaltılan silâh ambarlarından atınan silâhlarht eenge haıır beklemektedirler: Makarios, millî muhafız teşkilâtı Yunanlı suba>lann Grivas'çılarla işbirliği yapacaklanndan, hattâ yaptıklarır.dan korktuğiı için sırf kendisine mahsus ve kendi güvenliği ile ilgili 2MO ilâ 5.000 kişilik bir polis gücü kurmak istemektedir. Onlan da dostumuz Çekoslovak\anın suç ortaklığı ile temin ettiği silâhlarla donatmak düşüncesini taşımaktadır. *** Bereket versin Nihat Erim hükümeti uyanık hareket etmiş ve daha silâhlar limana çıkmadan gerekli yerleri uyarmıştır. Anlaaibyor ki sebep ne olursa olsun 1967 de Kıbnstan zor kullanarak çıkarttıgrauz silâhlar, tekrar Adaya dönmeje. başlamıstır. Bu silâhlar, Grivasçılar aleyhine bir iç harbde kullamlabileceği tnbi, bn iç sayaa sonraya tehir edilerek Türkler alejhine dc kullanüabilir. Böyle çatışmalarda elinde silâh olmıyan ve daha doğrusu silâh olduğu halde o silâha sürülecek fişeğı bulunmıyan Barış Gücünün fazla etkili olacağım hiç sanmıyoruz. Türk yönetimi. olaylann gelişmesini dikkatle gözlemekte ve izlemektedir. Ada Türkleri bir Makarios • Grivas kavgasmda elbet tarafsız kalacaklardır. Ada Türkleri barış istedlkleri için tek bir endişeleri vardır: Acaba bu insanlar ateşi Türklere de sıçratırlar mı? Görülüyor ki, Makarios • Grivas çatışması mtrtlaka olacaktır. Bu çatışmayı kurtaracak tek çare, Enosiste birleşraiş olan bu iki hiıbin kendi aralarında anlaşarak çatışmadan evvel Çekoslovak silâhlarım Türklere çevirmeleridir. Yunan hükümeti buna razı olur mu, bilemeyiz. İM düsman hizip arasında kunılacak böyle bir ittifak Yunan hükümetinin nzası alınmadan ve tesviki görülmeden yapılanuyacağına gSre, bu ittıfakın ortaya çıkması, ayni zamanda Yunan hükümeti ne derse desin Yunan iktidannın nzasiyle olmuş olacağından. bu hareket Yunanistanın Türkiyeye karşı düşmanca bir tutumundan başka bir anlama gelmiyecektir. Nihat Erim hükümeti kısa bir zaman sonra Kıbrısta tüfek mekanizmalarının çatırdayabilmesini hesap ederek orada bir Türk kınmı başlamadan veya başlarsa büyümeden müdahale edebllmenin çaresini her halde düşünmüş olmalıdır. Alelâcele evlendirilme undan başka hukuk eşitliğini fiili duruma getirecek bir uygnlama anlayısımn doğmasına ihtiyaç vardır. Ayni kanunlara tabi oldugumuz halde. boşanmalarda Amerikan veya ls\içre kadınına uygulanan ölçuler Türkiyede görülmemektedir. Fiili olarak boşanan kadın himayesizdir. Eğitimi de cksik bırakılıp aleUcele evlendirildigi için kadra çok defa bedbaht olmaktadır. Bütfin brnılar memleketimiıin en hayati sosyal ve kultürel dlvalarıdır. Fakat bunları kadın kolları saglayamaz. Kadının partiler içerisinde erkeklerle beraber ağırlığını hissettirmesi sayesinde gerçeklesebilir. B Ata'nın heykeline gösterilen büyük ilgisizlik ne zaman sona erecek mektuplar Sarayburnu onunden her geçışımtfe, Çanakkale va Kurtuluş Savaşını hatırlar ve bu vatan ıçın olenleri duşunürum. Onlann yanında, onlarla omuz omuza Ulu Ata'yı görurum. Ulu Ata'mn, «Ordular, ilk hedefıniz Akdeniz'dır ılen !..• komutu çmlar ku. laklanmda... Görur gibi olurum Izmir Hükümet Konağına şanlı bayra|ımızın çekilışır.l... Sonra bir kâbus çöker, bunalır kalınm boğulurcasına. Vapur ılerledikçe eğerim başımı sagâ'^ola, bakıttSız ağaçların," reklâm l«v£«iaıiDin aresından gfSebTİSSek îç>w Ate'mKin heykelinl. Sonra milli duygularım ayaklanır. Söylenirim kendi kendime ve derim ki: Bu nasıl kadirşinaslıktır?.. Bu cennet Gençlik ve Spor Bakanı Savatanı bize bağışlayan O buyüit insana çok mudur bu Sarayyın Adnan Karakuçük, Kurban burnu?.. Acaba niçin bu saha Bayramında Istanbuldakl 9 reso rnüzahrefattan temizlenip kıml yüksek ögrenim yurdundan sa süs bitkileri ve renk renk üçünü denetlemiş ve denetlemeçıçeklerle yeşıl bır halıya dönuştürülüp Ata'mıza lâyık bır lerinde örgütün Genel MUdürü hale getinlmiyor? önünden gei!e Bölge Müdürü de bulunmusçen dosl ve düşmanın, O'nu lardır. husu içinde, büyük blr zevk ve Yurtlarımızın, sportil çaUşma ibretle seyretrne olanağı sağ. lanmıyor? lar için yeterli olmadığı bilinen Yıkılan gazinoların temellen. bir gerçeJc ve bu yetersizliği giyozlaşmıs ağaçların dallan, derderme olanak ve yetkisi taşıyan me çatma reklâm levhaları akademeler belli iken; sayın Barasında kaian Ulu Ata'mızın kanımızın da bunu btltUn açıkbu heykelini ya lâyık olduğu bır \ere nakletmek, ya da o yehğı ile bilen bir kişi olarak, ri O'na yakısır bır hale koyyüksek ögrenim öğrencilerine mak ve de geceleri aydınlat(ilk cephede) bizmeti bilinçle mak milli bır görev değıl mıve onurlu bir görev olarak yilkdir?.. Erol TALÇIN lenen biz ilk kademe memurEm llkokul Müdürü lannı bu nedenle azarlaması söz konusu olamaz. Cumhuriyet'e LLAH gani gani rahmet eylesin, Pazar günleri şu sütunlarda bizlere, tadı bize, biberi dokunduklanna olmak üzere tatlıbiber li tarafından pek hoş 7 dakika geçirtirdi. Salavatsız, destursuz geldik rahmetlinin yerine yerleştik. Ruhu şâd oldu mu olmadı mı bilmiyorum ama, gön • Iüm, bu her zaman giiler yüzlü, şakacı, espri dolu Galatasaraylı ağabeyimizi, hiç olmassa yaptıklannın bir taklidiyle anmak istedik. A DOĞAN NADİ GİBİ Sahtesi hakikîsi Devam edecek ml, yoksa bir rüya gibi uçup gıdecek mi bilmiyorum ama, galiba en ıyisi hiç tınmadan bu nimetlerden sessız sedâsız faydalanmak. Cenevre gölünde iki balıkçı muazzam bir fırtınaya tutulmuşlar dalgalarla boğuşup dururlarken, biri gözunün köşesıyle gökyüzüne bakaraktan dudaklannın arasından, «Hay Allah belâsını versin» diye bir küfür savurunca, beriki, «Hissşt ne yapıyorsan yaahu» demış, «yakardakinin nazarı dikkatini uzerimize çekmenin strası mı?» (THA) Maliye Bakanı Sait Nâci Ergin önceki gece Cumhuriyet Senatosunda, Bakanlıgının bütçesi üzerinde yapılan eleştirileri cevaplandırırken bütçenin 3 5 milyar lira civannda bir açık vereceğini, ancak kesin bir rakam veremi>eceğini belirtmiş, "Bütçe tahminlennde yanılabılirim, Meteorolojı bile havayı doğru dürüst tahmin edemıyor" seklinde konuşmuştur.. » llâhı Sayın Bakan, bizim zavallı butçemızı benzete benzete su kararsız, şu bize hastalıktan göz açtırmayan havalara mı benzettıniz ! Denkleşebilmek için vergı fırtınalan, enflâsyon tufanı, devalüasyon tipisi altında bizleri zaman zaman bunalttığına bakıhrsa sizı de pek hak. sız sayamıyacağız gahbaa ! *** federler, adamır. «Şo kepçeyi ver de biraz da biz ölelitn devletlim !» dedigi gibi, biraz da biz hippi o'.sak da şu nimetlerden faydaiansak !.. ^ SPOR BAKANI ' BENİ AZARLAMADI Taklit olduğunu peşln pesin sovlediğime göre sâhicisini aratacağı muhakkak. Milyorıerierin mücevfferleri gibi, h»kfcilen bankada, yani «C*ralınriyet» kolleksJyonları arasında yatıyor. Bu haftalık ve bir defaya mahsus olmak üzere su sahtelerıyle yetinin bakalım. *** Şeytan kulağına kurşun e zaman kar yağıp da cere>anlar kesılse Doğan Nadı' yı hatırlarım. Bundan birkaç yıi önce gene böyle birden bastırıveren birkaç günlük bir karakışta, şehir cereyanımn dur matJan kesilip açılmasından dert yanarken «Iki gfln kar yağdı, şehir Ahırkapı Fenerine döndü» dıye yakınıyordu. Şu son iki kar fırtınasında doğrusu, cereyanların Ahırkapı Feneri gibi çakmasını boş yere bekledik durduk. Böyle bir şey olmadığı gıbı, ikıuç gundür de, bizim semtte, voltaj ınadına yükseldi. M enginin malının züğürdün çenesim yorduğunu biliyorduk ama, zenginin aşkının zuğürdün gözCnü yorduğunu bize Yunanlı milyarder Onasis oğretti. Gün geçmıyor ki kendisıyle eşi Jaklın'ın knn koca fo Z Zenginin mah... Şahane hippiler ran îjâhmın kızı Şahnaz, Hosro adında bır hippi ile evlenerek hippi olmuş. Ismıne bakınca insan bizim Dersmı taraflarından olduğu zehâbına kapılıyor. Neyse, orijını bize lâzım değıl. Havâdis şoyle devâm edıyor: «Şah kızı ile hippi kocasının gaayesi tmparatorioa Ferah'tan başlayarak bütün lran'ı hippi yapmakmış^ Ax.ı bakınız nasıl: Bizim bildiğım.z nerde sabah orda akşam, kır pas, yağ.bıt içinde, y a n aç varı tok ask yapan hippilerden değ'l (O rtp w karnıra i e l""*ar va I Bızler az rnaaşlı ve intibakian değiştirilen memurlann acele bır dileğimiz var. 1965 yıhnda Diyanet îşlen Teşkilâtmda çalısan Imam ve müezzinlenn intibaklan borçlandınlmalt sure tıyle yükseltilmişti Bizlero de' bu şekilde bir çare bulunarak bir an evvel bu mağduriycMmizın giderilmesini bekliyoruz PTT Uağıtırısı PTT dağıtıcılarının isteği var Bakanımız yurdumuza gelmem:ş, kişisel olarak beni azarlamamış ve sonra yemeğe de dâvet etmemiştir. Denetledikleri yurtlardald azarladı denüen ait kademe yönetıcılerıne ve memurlara çok anlayışlı davrandıklan da aynca açıHıkla belirtümektedir. Duzeltilmesini rica ederim. NAZMt KOCALAR Yüksek öfrenim ŞişU Yurdu Müdürü Geçen Pazarki temızlik yazımızın yüzünü yere getirmek 1çın midlr nedir, son günlerde sular da gür ve devamlı olarak akıyor. Ir.san ürkütürüm diye methetmeye korkuyor. Aman şeytan kulağına kurşun, ne oldu, hangı dağda kurt öldü acaba? TEŞEKKÜR Senelerdir teşhis edilmeyip maddî manevî ıztırabmı çektiğim hastalığımı teşhis ve tedavi etmek suretiyle hayatımı kurtaran büyük tıp otoriteleri sayın profesör Dr. CİHAD ABAOGLU en âerin minnet ve şükranlarımı arzederim. Dr. NEJAT URAS'a VASFİ NOMALER toğratidiı î,d^etelerde ariı en. dam etmesin Güzel bir şeyler olsalar yüreğimız yanmıyacak, gözümüz nurlanacak ama, biiivorsunuz, Allah selâmet versin, ikisi de birbinnden çehre züğürdü. Hoş bu ilginin sonu da genc paraya dayanıyor ya!. Mübarek adam, sen git para kuvvetiyle müteveffa Amerika Başkanınm kansını birtakım ticarî mukaveleler aktederek nikâhla, resmimizi çektiniz dıye gazetecilere saldırıp vak'alar çıkart, dı!dâdene adalar bağışla, kamyon kamyon elbiseler, kürkler al. Beriki de ne gözü doyrnaz Baş kan karısıymış vaani, goren Allaah için söylesin. Buna ekle. necek bir haber daha vardı Perşembe günkü gazetelerde: «Jak. lin Onasis'in resmini çeken bir Tnnanlı gazeteei altı ay hapse inahkum olmnş». E hâkimin hakkı var doğrusu: Resmini ç e kecek basl/a birinl bulamadın mı be âdem ! O birbirinden ayrık aynk gözlerden taşan, o yaIancı, o hortlağımsı sıntrnayı sabah sabah gazetesinde gördüy. se basmıştır altı ay mahpusluğu. Talihsizliği âkıbeti ile de belli olan eski denizci Kennedy, toprağı bol olsun, öyle bir rr.ayıra çarpmış ki, târifi mümkün değıl canım ! Ama ya Onasis gibi dünya zengini olup da cTünyanın en güzel, en genç kadınlarıyla nikâhlı nikâhsız yasamak elinde iken böyle bir alâmeti avuç dolusu para dökerek başına cezâ edene ne demeh? *** asan Pulur kardeşimiz «Mil. |liyet»teki sempatik köşesir' de, esrar satma suçundan hapiçte bulunan 14 yasındaki tngiliz çocuğundan söz açarak, cezâevinde kendisine kuş sütüyle bakıldığıni, Tngiliz Konsolosluğunun bu teb'asıyla nasıl yakından ilgilendiğini, buna mu. kabıl ecnebî memleketlerdekı Konsolosluklarımızın suçlularımıza sâhıp çıkmadıklarından dert yanıyordu. Acaba sevımli Hasan Pulu# bu yazıyı yazarken, Türkive cezâevlennde kaç tane ecnebi, özellikle lngiliz sanık veya suçlu bulunduğunu, buna mukabil Avrupa cezSevlerınde bizim kaç sanık veya mah kumumuzun yattığını hiç düşundü mü, hesap etti mı? Ben de etrr.edim ama, Avrupa şehirlerinde bizimkiler tarafından her gun islenilen çeşitli suçları gazetelerden okuvorum ve düsunuyorum. ki, bizim Harıcıve memurlanmız bunlarla ince ınce uğrasmaya kalksalar, sanırım ba<=ka hiç bır şeyle uğraşamaz hale gelirler. *** »retmenin birl, sınıfta çocuklara bizim eskiden tahrır dedığimız bir kompozısyon konusu vermiş, «Tazacagınız kompozisyonda 1) Din, 2) Asâlet, 3) Analık, 4) Esrar, şüphe olacak» demiş. Çocuklar biraz düsundükten sonra harıl harıl yazmaya koyulmuşlar. Yalnız içlennden bır tanesi kâğıda biriki satır bır şeyler çızıktırıp bırakmıs. öğretmen kısa bir sure sonra Onun başına dıkılmiş: H Bizimki tümen tümen.... Amerikan Bord Heyetine Bağlı TARSUS AMERİKAN KOLEJİ 19721973 ders yılı giriş imtihanuıa girmefc. isteyenlerin ilgili Okul Müdürlüklerine başvurmalan. Kayıüarin 14 Şubat 1972 tarihinde açılacağı ve 25 Mayıs 1972 tarihinde kapanacağı ilân olunur. Cumhuriyet 993 Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü 506 sayüı Sosyal Sigortalar Kanununun 123 uncü madde 5 inci paragrafı icabı; ayaktan tedavi edileceklere yazjacak 1972 yılı ilâçlar listesi basılarak teşkilâtımız hekim ve eczacüanna; anlaşmalı müesseselere; sosyalizasyon bölgesi hekimlerine; anlaşmah eczane ve ecza dolaplarma tevzi edilmek üzere mahalline gönderilmiştir. (Basın: 11163/1006) O Haftanın fıkrası Gayrimenkul Satışı istanbul 10 ncu İcra Memurluğundan Dosya fto: 1971/38? Şışli, Eskisehir mahallesi, Kurtuluş caddeslnde kâin 245 kapı, 211 pafta, 1319 ada, 34 parsel sayılı 119.50 M2. sahaiı apartmanın 60/200 arsa paylı zcmln kat 2 noJu asma katiı dUkkânın tamamı ıpotek sebebıle satılarak paraya çevrılecektir. tmar darumu: 23.11.1971 tanh ve 8135 sayılı imar durumundan: Bu parsehn: 17.2.954 tarihinde tasdikli, 1/5000 olçekli, Nazım plâna tabl olarak, program dışında ve iskân sahasında bulunduğu ve tst. kat nizamlan plânına göre ve aynca çatı katı veya çekme kat yapılmamak sartıle bır kat ılâve edilerek, 21.50 metre yükseklikte, 20.00 metre bina derinliginde bitisik nizamda Inşaata mOsait olduğu anlaşılmıştır. Tetkikat: Tepeüstü'nden Kurtuluş'a giden caddenin nihayet kısımlarırlda sol tarafta olan bu parselde 1 bodrum, ? katlı, betonarme karkas, natamam blr apartman bulunraaktadır. Cepbesi BTB mozaik kaplı jinnda pek az noksan kalmış olup, pencere doğramalan ve camlar takılmiş, zemın ve asma kat mağaza olarak natamam duramda, ıç kısımlar kaba sıva halinde, kalorifer tesisatı yapılmıs, fakat boyasız ve radyotörler konmamış, dbşeme kaplarcalan yapılmamış, sokak kapısı demir olup, boyasız ve camsız, asansör yeri bırakümış, natamam durumda olup, inşaat 20.00 metre derinliktedir. Üst kat daireler bir antre i!e önde bir salon, natamam bir mutfak ve natamam bir banyo, aydınlığa bakan bir oda ile geride balkonlu bir odadan ibarettir. Krymeti: Bilirkişl tarafından 60/200 arsa paylı 2 n d katta asma katlı mağazanın tamamına 240.000. lira kaymet takdir edilmiştir. İlk açık arttırması 173.1972 Cuma günü saat 15 00'den 15.45'e kadar İstanbul Sultanahmet'te Adlıye Sarayı'nda 10 ncu İcra Memurluğunda yapılacaktır. Arttırma şartnamesi herkesin görebilmesı için 17^^972 tarüünden itibaren dairede açıktır. İlk açık arttırmada teklıt edılen bedel muhammen kıymetln % 75'inı bulmadığı takdirde en çok artüranm taahhüdü baki kalmak üzere arttırma on gün daha uzatılarak onuncu 27.3.1972 Pazartesi günü ayni saatlerde ve ayni yerde yapılacak ikıncı arttırmada en çok arttırana ihale edilecektir. Ipotek sahibi alacakiüarla diğer ilgüUerin ve irtifak nakkı sahiplerinin haklannı, faız ve masrafa dair olan iddialarını dayanagı belgelerle 15 gün içinde icra dairesine bildirmelen icap eder A k s halde haklan tapu sicüli ile sabit olmadıkça sauş bedelının paylaşmasmdan hariç kalırlar. Talep edildigı ve üa liralık posta pulu gönderildiginde şartnamenın bir örneft gönderilebiür. Artürmaya iştirak etmek istevenlerin muhammen kıymetin % 10'u nisbetınde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunun tevdii mecbundir. Fazla bügi edinmek isteyenlerin 1971/387 dosya no^u ile Memuriyetimize müracaatlan ilân olunur. 8.2.1972 (Basm: 794) 1003 pııır bılmem a !). E\et üunlar Isvıçre'nın Cenevre şehrınde luks bir binânın büyuk bir dâıresıncîe oturuyorlar, zayıf doğan çocuklanna hususî bır klımkte baktırıyorlarmış. Dâmat hıppının babası çok zenginmış, e Sahnaz zaten Şâhın kızı; tahsisat yağmur gibi yağıyor. Hey Allaaaahım, încili Çavuş'a mı, Tıflı Hasan Efendiye mı ne at L'MİT SIZMAZOĞLU fe ile YVSVF GENÇ EvlendBer. 9 Şubat 1972 % Şt Q* ^ Keklâmcılık 333/1010 Ne o, yaiamr.or musun? Yazdıra öğretmenim. Ne yazdın oğlum, bu kadaı zamanda yazılır mı? Yazdım öğretmenim, buyrun okuyun isterseniz ! Öğretmen kâğıdı almış, bakmış içinde kısa tarafından şunlar yazıh: «Aman yaraaabi diye bağırdı madam lâ kontes, hâmileyim ve kimden olduğunu bilmiyorum^ B Ah şu havalart.. en po'.itikadan hoşlanmam ama politikanın bâzı çok hosa gidecek taraflan oluyor. Şu habere bakınız: «Ankara, Siyasal Bilgiler Fakiillesi İşletme İktisadî ve Muhasebe Enstitüsü Müdürlüğünden bildirilmiştir Enstitümüzce tertiplenen «SANAYÎ MUHASEBESt KURSLARI Devre VII.» çalışmalari 10 Mart 1972 Cuma günü başlayıp; 5 Haziran 1972 Cumartesi günü sona erecektir. Kayıtlar 6 Mart 1972 Pazartesı günü saat 17.00 de kapanacafından ılgilüerin Enstıtü Müdürlüğüne şahsen veya yazı ile müracaatlan ilân olunur. ADRES: S.B.P. İşletme İktisadî ve Muhasebe Enstitüsü Müdürlüğü Cebeci/Ankara Telefon: 19 21 50/79 (Basın: A. 569210968/1007) NIMBÜS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle