25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S M F A DÖRT: rCTJMHURİYET =11 Şubat 1972 Kahve, kruvasan ve Iâleden başka Avrupaya gönderdiğimiz ve ler de T«T. Van kedüeri bunlann önemlilerinden. Dimyanm en ağır başh gazetelerinden sayılan London Times'in başyansma konu olacak kadar ün kazanan, IM gözimün rengi değişik, tüyleri parlak, kabank kedflerimiz için de Avrupada, tıpkı lâle için oldnğu gibi enstitüler, araştırma merkezleri açılmış, bizde durum nedir bilemiyorum, her ne hal ise bunun da lâleye gösteri AVRUPD'DÛ BIRÛKTIKLÛRIMII ORHAN KOLOOLU OlplMM d'Ho*a«sr Esposltlon ÜBİTanella Patıs 180O tt Btnttnı t8» rEıposttıoo 4e Bmulleı IW7 CRAfiD'ıCHOa'DETmS D'ORIENT BR0D2RIES üfrn»ıA Ancltfinrı ATILILARIN kedi ve köpek gibi evcil hayvanlara ne kadar düskün olduklanm hep ışıtiriz ama bir arkadaşumn şahsen tanık olduğu bir olay, hele yalnız dullar ve yaşlı kişllenn hayatinda ne derece önerali bir yer tuttugunu bana anlatu. «Topal bir köpek karşmnda kendiıi kadar hassaa davran•nnmrn Avnıpalı bir kadın arkadaşımı sou derece üzmüş, IIııi ıııir dikkafe alınması gereken iki mesele: Türh B lıaınaıııı veVaıı kedisi lenden farklı oldnğunn pek sanmıyorum. Yani Allaha kalmış. hele «Bu da bir şey ml, Türkiyeye gelsen öylelerbri jörürsün kl bn onlarm yanında atlet sayılır» demem onu çılgına çevirmişti. «Kalpsizsin» dedi. Cevap verdim: Bn kajpsiıllk defü, jündelik hayat» Bfitnn Dofnda bu böyledlr.. Dofan çocnkların büjük lasmının daha bir yaşını doldurmadan öldüğü, ya da bakımsızlıktan bütün hayatınca sakat kaldığı ülkelerde kedi ve köpek canlı var lıktan sayılmazlar. Tartışmamız kısa sürede neredeyse dosüuğumuzu sona erdırecek çapa ulaşmıştı bır topal köpek yüzünden. Ben, doğuda bu kopeklenn yuzlercesini çöp tenekesı başlannda, hele ban ülkelerde çoluk çocukla vemek artıklan için çeki$irlerken görebılecefini sdyledım; o «Köpeğine bakmayan cemiyet Ubii insamna da bakamaz» tezıni savundu. Arkadaşım ekledı: «Şimdi düşünüyorum da Türkiyeye dâvetimi geri çevinnem için başka bir sebep bulamıyorum. Batılı kadınlaria arkadasbk edenlere tavsiyem önce kedi, y» da köpeklerimn gönlünü yapacakmnır.» 1 CUIVRES A.NC1CM) el yUrrss, fm«$ Rîfer., ts:raiı%, t\t. r KEUBLES M0UCHARA9Y ,.n tmrt*rtırv* ( M. ALITENSSI IX, P Birincisinin yerine Sauna'yı koymak için elimizden geleni yapıyoruz. Diğerinin dan ise pek yakında Avrupaihracına başlanırsa şaşmayalım çalışmalanna. London Times'in başyazısından öğreoıyoruz ki: «Van kedilcri midelerinden rabatsız olurlarsa kendi keıv düerini, arada bir sıcak su dolu bir kaba oturarak tedavi ediyorlarmışj Ve daha bir sürii akü veıiliyor. tnsanın akbna acaba bir cün bize Avrnpa ve Amerika'da firetümiş, ırkı cinsi temizlenmi; Van kedileri satmağa kalkarlarsa ne yapanz sorusu eelivor. EIlerimize «Go Home Atnerikalı, ya da Ingiltereli Van kedileri» dövizleri abp sokaklarda nıı yürüyeceğiz?» Alâmeti farika olarak turah s u l t a n mühürünii kabul e t m i ş bir h a h tâciri: Bordeaux'hı «Büyuk Türk» m a ğ a z a s ı sahibi M. Alitenssi'nin a n t e t l i nıektup kâğıtları işte böyle. X u kardaki kapür; 1907 yıJUnda y a z ı l n u ş bir m e k t u b n n baştarafıdır. ta yukarıdakı hikâyenin rununa uymayı, bir de yirmınci yüzyıl tekmğinm gerektirdıgl yenilıklen getırmeyı salık veririm. Kim mı yapacak, duzenleyecek bunları?. Ne bıleyim ben, belkı reklâm alanında açıkgöz bir ban ka ışi ele alır Aksı halde ne mi olur? Şiş kebabını Yugoslav çaşlığı, dolma ile helvayı Yunan dolma ve helvası, yoğurdu, peymri. Bulgar yoğurdu ve peyniri dlye çoktan kabul etmiş olan Avrupa, Türk hamamının yerine de Fın hamamraı tamamen yerleştirir. ALî USTA Turkish Kebab House 3435 DARBLAY STREET. LONDON.W.1. ' Londra'da açılan ve ömru lasa süren bir Türk lokantasmın kartı. En uuıdao M bin Kıbrıslı Türkün yaşadığı Londra'da mntfagıımzın tam olarak temsil cden bir lokantanın bulunmaması şaşüacak şeydir. Go Home Van kedisi ERÇEKTEN istatıstikler Noel ve Yılbaşı ıçın bütün Batı âleminde en onemli hediyelerden bırınin bu hayvancıklar ol duğunu gösteriyor. Nasıl kadın şapkalanna konan çlçekler kaldınldığı takdlrde Amerikan ekonomisinde buyük bir kriz kopabılirse, kedi ve köpek maması kullanılması yasaklandığı takdır de yine doların başına önemli sorunlar çıkacağını ısrarla söyîüyorlar. Böylesıne önemli bır ihraç malı olabüecek konuda blzim bir çabşmamız var mı? Hiç zannetmiyorum.. Hoş, bu konuyu fazla kanştırmaga da girişmekten kaçınmalıyız, «Hayvanlan bırakalım da insanlanmıa kurtaralım» diyene cevap bulmamız pek kolay olmayacak. Dönelim biz yıne Avrupalılann bu konudaki ciddl ve aynntıh YARIN: Değerini kaybetmiş deyimler Fransa'mn Tonrs şchrindeki «Büyük Türk» lsimli kahve 6 Hamamların acınacak hali ÇALINAN TAÇ Yerrbnve tiken; AYHAN BASOĞLÜ ATTOA ün kazandığı derecede bizde ilgısızlıkle her gun bır parça daha değerini yıtıren, hattâ yerine yabancı koklü bir benzerıni koymak için butün züppehgimızi kullandığimız bır tesis var: TÜRK HAMAMI. Şehirlerımizde namam sayısı gıttıkçe azalırken Saunalann gıt tıkçe arttığım hep gorüyoruz. Masajmdan temizlenmesıne kadar hamamın Sauna'dan bir eksigi yok gibi. Sadece ıkıncisi, güntin ilmi bulnşlanm biraz tekrukle zengınJeşurıp hızmet alanını genlşletmiş. Aslında hamama uyguranmaması ]çın hiçbir sebep bulunmayan şeyier, ama ne ha mam sahıplerı bunları dusunmek zahmetine katlanıyor, ne de bızler «Sannadaydım» demek rUJJpelığınden vazgeçebiliyoruz. • " ' TUrkivede yabancılara klralknan tatü kbylerınde bulunması en çok arzulanan Dogu konioru hamamdır. Kapalıçarşmın kapısmda durup bütün turistlere s o run, hamama ne derece merakU olduklarını hemen göreceksiniz. Buna ragmen neden hamanada bir gerileme, Saunada bir iterleme olduğunu yerlı yabancı birçok kışıye sormaktan kendımi alamadım. Hemen hepsının bırleştaği nokta, hamamdan çıkarken kapıya sıralanan bır düzune elia bahşış diye çırpınışı oldu. Doğu ülkelennın çoğundakı dılencı ve bahşiş saldınsını gormemekle halkıraızın onurlu davraruşını ovenler, içınde para bırakmış oldukları bır müesseseden çıkarken neden ıçine para konmadıkça kapanmayan ellerle karşılaştıklannı anlayamıyorlar. Daha ikınci plânda gelen bır sebep de hamam personeüne guvensızlik. Yirmı yaşlanndakı Hol lanrialı sarışın gencin tstanbui hamamlarmdan bınnden peştemalla nasıl fırlayıp kendini kurtardıfını şuphesız hatırlarsınız. Pekl ne yapmak gerek dıyeceksiniz? B Yazan: 105 FAİK BAYSAL DİŞİ BOND Kurtuluş yolları N'TJ soylemeden once sızlere Ingüterenın en buyuk seyahat acentelerınden biıirun genel müdurunden dınlediğım bır olayı nakledeyım. O TIFFANY JONES «Ünlü müşterilerimizden biri Portekiz'de geçirdifi bir yaz tatilinden sonra «Sikâyetim \ar» diyerek odama girdi. Şirketimizi zanra sokabilecck bir sksndal korkusnyla kendisini Uıtimamla ağırladım. Gerçekten olay önemIiydi. Adamcafız otelden, servisten, eğlencelerden her şey. den memnun kalmıştı; yalnız gezisini gölgele>en bir olay olmuş, karısı bir gece otelüı bahçesinde garsonlardan birinin tecavüzune uğramıştı. Ben ellerimi oğuşturur, ola>n nasıl vorumlayabileceğimi tasarlarken o ekledi: «Şikâyetim zannettiğiniz gibi kanmın tecavüze uğramasından değfldir. Garsonda cinsel hastauk varmış, onu iyileştiriniz ki başkalarına zararı dokunmasın.» Şımdi, ünü dıinyaya yayılmış saghk yönünden büyük bnem taşıyan ve belkl yarın sağlık tunzmı yonunden isüladeyı düşüneceğımiz Türk hamamı için ne yapmalıyız dıye sorarsanız, bahşişi kaldırıp, müşteri agırlamak Slze hem üzüefi hem Mvindirici bir habet vereyim, dedi. Dün Pasif Konınma Bajkanı Ernest \Yilliajn beni riyaret ettL Hastanelerde yaralüan yatıracak >cr kalmamış. Pansi\onumdaki en buyuk odayı hastaların emrine ayırmam için Kırallık Hükümetinin >azılı enırini getirdi. Emri öteki otel ve pansi>onlarına da bildirtnişler. Biraz rahatımız kaça oık ama insanlık için buna sevine sevine katlanma mız gerek. Yarın ilk once jlâç, >a(ak, battani>e ve karjola gelecekmiş. O akşaraa doğru da bize aynlan beş yaralıyı gondereeeklermiş. Mr. Hodson hemen atüdL Altıncı yaralıya ben kendi yatağımı vermeye hazırım, dedi. Gerekirse ölme\e de hazırun. Yann hemen gidip «rdnya Konullü y«nlatağım. Herkes gibi ben de dovuşeceğim. Sosyalizmin u f e ı i için elbnden ne relirse yapaeağun. Liitfen kitabmna bunlan da yazmız sayın profesor Mr. Charles Brown. Profesor saygıyla eğildi. Memnuniyetle Mr. Hudson, dedi. Stzin gibi ateşli sosyalistler beni her zaman ilgilendirmi?tir. Onların kurmayı Usarladıkları dunyajı her zaman mcrak eder duınrura. Mr. Hudson tesekkür etti. Bizim kuneagıınız dünya merak etnteye değer, dedi. Bir kere bugıinkunden cok daha iyi bir dünya olacak. Hiç bir şey oimasa bile }u kitabınızı böyle nğınakta değil de rahat rahat evinizde yazabileceksiniz. Profesor cevap \ermedi, Londra'yı koruyaa bfl tün uçaksavar topları hep birden ateş etmeye başlaraıştı. Dü;man ueaklan ikinci bir saldırıya geçmisti. Londr» tarihinin en korkonç geeeleriaden binni >aşıyordu. Les Chiens! Les imbeciles enrages. Vous croyez que nous allons nous rendre? Allez! Vos bombes ne sont que des moustiques pour nous. Madatne Irene'ln iyke sinirleri boznlmuştn. Basmın üstünden geçen uçaklan cılız yumnıklannı sıkiyor, dnrmadan hareketler yığdınyorda. Mary güldü, dışand» yafmaya devam eden kann sedef beyazlığı sanki birden yüzüne vurmuj glbiydl. Bu madame İrene gerçekten delinin biri, dedi. Şuna bak, şnna bak! Az daha takma dijini yntuyordu. Madame gerçekten bir çılguıa dönmüs, Intikam atesiyle yüzü kızarmıj, birden Fransız Millî Marsı La Marseillaise'i soylemeye başjamıstı. Fakat ona kimsenin aldınş bile ettiği yoktu. Herkes yenidcn konnşmaya başlamış olan profesor Brovn'ı dinlıyordu. Çok rahata alışmıştık. Bu bizim için güzel bir ders oldu. tmparatorluk çöküyor beyler, fakat onun yerine yepyeni bir İngiltere doğoyor. Uykusuzluktan ve soğuktan ayakta titreyen bir kadın, profesdre yaklaştı. Gözleri amansız bir acıyla kahve tanesi gibi kavrulmujtu. Biz neye doroyoruz? diye sorda. Ne zaman biz de Bcrlini bombalı}acağız? Ne zaman ben de bir Alman'uı öldüğünö goreceğim? Profesör de kadmla birlikte heyecanianmıştı. Merak etmeyiniz, dedi. Almanlar bizi hazırlıksız yakaladı. Biz ç»y ve puro içerken onlar top töfek yaptılar. Biz daha yeni silâhlanıyomz. Yakında Churchill onların aklmı başma getirecek. Mr. Hudson }ine gorundu, soğuğa rağmen yüzü hafifçe teriemis gibiydi. Bu çektiklerimiz hep o bunak Chamberlain yüzünden, dedi. Binlerce insan onun beceriksiıliği yiminden bosu boşona canından oluyor. Yirmi >ıl dır uyumuşlar, şimdi bize sabretmemizi soylüyorlar. Şu koca Ingiltere'ye bakın. Bir onbaşıyla bile başa çıkamıyoruz. Sosyalistler iktidara geldikleri gun onlann hepsinden bunun hesabını soracaklar. En iyisi Muhafazakir Parti'yi kapatmalı. Profesör bir iki kere yutkundu. Geçmis hatalann ustunde durmak bize hiç bir şey kazandırmaz Mr. Hudson, dedi. Yaşamak, kurtulmak istiyorsak arkadaşımıza değil onumüze bakmalıyız. Parolamız ne yaptık değil, ne yapacağız olmalıdır. İngiltere kendi topraklarında ilk savaşmı veriyor. Bu sav»ş bizim irin bir sürpriz oldu. Fakat yeneceğiz, çünkü hakhyız. Torunlarv mız bizim japtığunız bu savajla blr gün övünecekler. Bundan >alnız înglltere değil bütün insanlık kazanacak. Profesörün taktirle karşılanan bu sözlerindcn sonra herkes birden yanmdakiyle konuşmaya dalmıştı. Aralarında yine en heyecanlı olan Madame lrene'di Bozuk İngilizcesiyle bağınp çağırıyor, sa\a$ suçlularının kafalannuı koparümasını istiyordu. şaşına rağmen genç bir kız kadar heyecan. lıydı. Bir eliyle para torbasım sunsıkı tutarken ötcki>le b*«iuğa iddctli yunaruklar saüıyocdu. Niha>et yorgun duşerek kesildi, bir çocuk gibt ağlamaya başladı. Dışanda bombalar patlamaya devam ediyordu Sığınagui duvarlanndan biri çatlamıştı. Belli belirsiz yarıktan içeriye acı bir soğuk giriyordu. Kahrolsun Naziler! Madame Irene'ia arkasmdan bütün sığw nak gürlerdi: Kahrolsunlar! Onlara gösterecefiz. Mary ağlamaklı bir sesle: Bıktnn bu sığuıaktan Sebnanoviç, dedi. Evime gitmek istiyorum artık. Ölürsem bile odamda ölraek istiyorum. Gözlerini mutlulukla kapadı, ıçinden Selmanoviç'le beraber mermer merdivenleri bir türku nunldanarak tırmanma>a başladı. Kapıyı açıp içerı girdiler. Köşede siyah, Victorya istili bir büfe duruyordu. Içi kristal bardaklar ve işlemeli tabaklarla doluydu. Cstündelri kesme aynamn bir ucunda usul usul kar yağıyordu. Duvan bojdao boya kaplayan kütüphanenin onünde durdular. Kütüphanenin üstünde y a t dızlı bir çerçeve ıçinde oturan Sekspir karşı dovarda elinj gemisinın bordasuıa dayanuş, bakısları gururla dotu olan Amiral Nelson'a bıkıjordu. Tavandaıı aslan başına benzeyen bır avize yeri kaplavan bal rengi balının tam ortasına sarkmıştı. Şöminenio karşısında bir Rocking chair boş duruyordu. îanındaJd ufak masada bir gözluk, gelisigüıel katlanmıs ve başlığının >ari6i okunabilCD Times gazetesi duruyordu. Odanın ötesinde berisinde koltuklar ve çok genis bir divan sardı. Mary uzun maşayı aldı, çıtır çıtır yanmakta olan ateşi kanştırdı, sonra korların uzerine kocaman bır kütfik daha koydu. Bu sırada Selmanoviç birden beline sanldı ve kendisini divana attı. Gözlerini açtığı zaman odun yanıp kül olmuştu. ijekspir kendisine kıs kıs giilüyordu. Ne düşünüvorsun Maryî Marv hâlâ dalgındı. yarın mutlaka gidecek misin? Evet, çok merak edijorum. Eve gönder> diğim mcktupların hiç birine cevap alamadım. Sen gidince öyle valnız kalacağım ki! Sığınak altından biri yumruklanuş gibi Ud üç kere sarsıldı. Uçaklar yeniden dalgalar halinde geçmeve başlamıştı. Madame trene budurmuş gibi bağınyordu: Les brigands! Les hiboux! tls vont deetruire ma pension. tls vont detruire ma pension. Madame Irene'in butün derdi gerçekte pansijonujdu. Yıkılıverecck dije ödü kopuyordu. Bunda busbütün haksız da değildi. Bombardıman duracağına daha da şiddetlenmişti. Toprağın derinüklerinden arasıra deprem oluvormuş gibi korkunç uğultular geliyordu. Paosiyonun yakımna düşecek bir bomba sığınağı da yıkabihrdi. Bu içerdekilerin diri diri toprağa gömülmesi demekti. Dışanda si\U ve askeri yardım ekiplcri insanüstü bir çaba lıarcıyorlardı. Ama birçok kişı ancak öldükten sonra kurtarılabiliyordu. Çünkü hava baskını sırasında hiç kimse yerinden kımıldayanııyor, ekipler ancak tehlike geçtikten sonra yardıma koşabilijorlardı. lükün en ağın da itfaiyenın omuzlanndajdı. Bunlar bombardıman sırasında devrilen soba ve şehrin en kalabalık jerlerjne atılan yangın bombalannın tutuşturduğu binalan söndiirmek için kendi havatlarını hiçe sayıyorlardı. Bir çoğu da ya diri diri yanıyor, ya da sehri tarayan mitralyüz kurşuniarıyla can veriyordu. ^~~~"^ (&rka» »«r. KARA VE DENİZİ ANCAK, GÖKLER TAMAMLAR. TURK HAVA KUVVCTLCRİNİ aUÇLC^iDİRMC VAKFI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle