25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 4 Aralık 1972 4VELDİM, N 5ALÎHA İzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 120 Hanima hediyelerimiz var!» dedi. Anneme baharhk bir kumaf, babama Erzurum Tagmdan çok süslü, pırıl pırıl siyah bır agızhk çıktı örtaya. Ağıziıkla birlikte bır de aym taştan bir süslü tesbih, bahamı çok sevındırdı: «Tam zamanmda yeti'jü bu tesbih, kahvede öturup, ya sabır' çekerken, bu tesbihe bakıp arkadöilar kıskanacak...» diye SÖylendİ. Asil bana, hıç beklemcdi^im bir armağan Çlktl, Şu sıra çarşıda pazarda, ortahkta hiç bulunmayan, Slâzenger marka, profesyonçl tıpten bir raket; aynı markadan kutuîarı hıç açılmamiş bîr dÜZÜne top! lAman ablacığım, bunlan nereden buldunuz?ı diye, âblamm boynuna sanldım. Anlattı ablam.•Hani gcççn yaz sonu, maç için Ankara'ya bize geldığınde, bizim üstümüzdeki katta oturan îrtgilîz Elçiliğinde bilmem kaçmcı kâtip bır Ingılizle tanışmiitın va,,,* «Hgtırlayamadım.» «Camm bizim Nusret'in ahbabıydı; ipince bir karısi vardır...«Tamam,. Karışının sesı, duduk gıbi çıkıyordu konuşurken » «Sen de onlarâ maçlar Jçin davetiye vermiştin. Adam, meğerse tenis hastasıymış. Senin oyunlarma hayran kalmış. Bîr ara Ingıltereye gıtü geldı Bunlan sana armağan olarak getirmiş. Birkaç ay oluyor. Tam geleceğimiz gün akhma geldi de getirdim.» «Aşkolsun be yahu... Şu sıra ne top, ne raket bulımuyor., habçrım olsaydı, Ankara'ya dek gelmeyi gbze alırdım bunlan almak îçin.» Enigtem, kalkmı^ teldfona yürüyordu: ıBen, sana EÖylemedim mi Yıldiz? Şunları bir an önee gönderelim diye... Adam, bir gün sordu da. yalan sövlemek zonında kaîdım: Emrç'nîn sonsuz tcşckkürleHni söyledim. tngıhz, nasıl izler anlnyamadınr Bu yıl, Turkıye Sampiyonası Istanbııl'da oîacakmış, kalkıp seyretmeye Isfanblll'a gideeekmiş...» Ben, raketi incelerken, Yarbay, telefonda birisiyle könuşmaya bafladı: •Ankara'da hava çok iyl,. E Mayıs canım' Bütun arkada"jlaıın selâmları var% sevgilerini yolladılar. Sana bir de armağan yolladılar. Belki görüşemeviz sonra, şimdi sana getirmck istiyorum,. Vakat gcç oldu ya.. Rahatsız edeceğim. Sağol kacdeşım, yarım soate dek gçlırınn » • ' % .' . Telefonu kapadı, Bana sordu' tÇoktan Izmir'c gcltncdirn Emre. Şu Mithatpafa Caddesi, Güzclyalı'ya giden cadde değil nru?» Evet.» «Karanüna mı önceydi, yoksa Kdprü durağı mı?» «Karantina önceki duraktır ötobüslerin.» «tyi uyleyse...» ." ,' Annem sordu: • «Gcccnin bu saatinde nereye oğlum?» ' " «Hıç hosapta yoktu Bir arkadaşa armağan dedim ya, o anladı; emanet bîr para getirdim. O da yarın sabah Istanbul'a gıdecekmiş. Para bende kal masm; ona da gerekliymiş; gidip teslim eder gelırım » Ablam söze karıştr «Banyo yamyor, yıkanmıyacak mısm?» *Canım sen, yıkan; ben de gelinçe yıkanırım, Yarm öğleye dek bir ışım yok zaten. Oğleden sonra gıder, görev yerimı görür, arkadaşlarla tanışınm, obur gun de ödeve başlanz.» Şapkasını alıp kapiya yürüdü. Onu böyle pek sivil kıyafetli gör mediğimden bana bir tuhaf gehyordu görünüşü. Sordunr .tzmir'ı pck bılmiyorsun enişte. Ben de geleyım mi? AdreSİ kolay buluruz?» Yarbay, alayh alaylı güldü: «Yok canım Emre, zahmfet etaıe. Bir adresı bulamadıktan şonra bizim kurmay subayhgınuz neye yarar?» Babam, soze kanşti: «Basmane Garı'nm yamnda taksi durağı vardır; atla oradan bır taksiye Sabri. Şimdılık Emre'nin anahtarını al. Yarm sana dış kapmın bir anahtarmı bulur verırim. Şimdi nereye koyduğumu bilemedim.» «Tamam. oldu» Anahtan verdim: «Hoşça kalın!» deyip Çlktl gıtü Annemle ablam, yataklan yapmaya, oda hazırlamaya, eşyaları yerleştirmeye ıçeriye gıttiler. Bavulları, çantaları, eşyaları taşıdını, yardım ettim. Babamın yanına döndüm. Yalnız kalmıştık. Sıgarasını yakmaya çalışıyordu; Yardım ettım. Derın bir nefes çekti; sonra cıddi ama sevınçh gözlerle yüzüme baktı. Kuşkulu kuşktılu" sordum: •• • ' «Baba, bu eniştemde bır iş var?» ' . «Ha şunu bileydın'» ' ,, cAçık açık konuşmadı ki nereden bileyım?» Albdy, bir lâhavle çekü: «Yahu asker olamadm, bari asker dılmden anla! Yedı ceddın, baban, enişten asker. Asker, bir ödev aldı mı, ser verir, sır vermez; bu bir. İkincisı, bir askere kendisi söylemedikçe, ödevi hakkmda soru sormak, hakarettir. Ne var ki damadım, benım eskı bır asker olduğumu düşündu, saygı gosterdii ıtirrat fetti: Söyleyebıleceğını, anlatabileceğmi anlattı. Üst yakası, bizi ilgılendirmez; soriMfiya, karışmaya da hakkımız yok.» «Ne, z^man anlattı? Ben, gelmeden mi?» Babam, kahkahayı bastı: «Senın onunde konuştu be oğlum... Gürsel Paşa, Cemal Gürsel, Kara Kuvvetlerı Komutanhğı'ndan alındıktan sonra, ya da ahnmadan önce, bunlar Pasa'vla anlaşmışlar. Orduda, Genel Kurmay'da, butun kılıt noktalarını. köprübaşlarını ele geçırmıslpr Oyle ki, Zatiflerine dek. Istedıklerini istedikleri yere, kendilerini gereken yere gönderip görev almaktalar. Ayrıntılan geçelim. Ne sordu sana enişten<7» . . . ' (Artc&sı var) 1 Arahk 1915'te «sabah duşmani kovalapiayg devam ettlk. Fakat Dciabaha felâketı orduyu çok tercddutlu ve ağır yurümek zorunda bırakmıştı. Bekir Saml'mn tumenı de kolbaşıyla Bağdat'a varmıştı, bıze yetişmesı beklenıyorclu, 5 ATahk 1915'te u/aktap ,KuLÜlammare'yi gördük. Verilen haberlere göre düşman Kutülammare'y.e girrniş ve orada kalmıştır, gerl çekılmemekted^r. 6 Aralık 1915'te kumandanlar toplandılar ve t Arahktataarruzla Kutülaramare'ye girilme* si için karar venldi. Bu gunun saptanmasmda 52, Tümenın 16 Aralık 1915 akşamına kadar eepheye yetişmiş olacağl hesabl vardı. Ordu Kumandanı Nurettln Bey, Kutulammare'ye sığınan Ingilız Ordusu Kumandanına bir ültimatom verdi: özeti: «Derha! tesHm olun, lira olmazsanız ordum kale* ye zorla girecektir. pölçülecek kandan siz sorumlusunuz. Teslim olmıyacaksanız Kutülammare ahalisinl şehrin dışına çıkannız ve onlünn muharebe yüzünden «arargörtnesine olanak ver meyiniz. Çünkü şehri de >akacağım.» Tavshent'in verdıği cevap şu oldu: «Savas görevînîrf yerine fetirmeniz tabiidîr. Biz de ödevimizi vapaca^ız îsteğinizi Kutülammare halkına duyurdum. Halk, sehri terketmektense Ingiliz ordusuyla kader birligi yaparak kalmavı yeğ: buldu.» 45 ve 51'mcı Tumenler düsman siperlerme yanaşmışlar karşılıkh> atenler ormuştu. O gun benim hayatımda da önemü bıt guhdür. Ve bır conüm noktasıcîır. Yüzbaşs Selâhattin'in Romanı J Üsteğmeniiğe terfi Selâhattin'in arkadaşlarından hiçbiri böyle bir olanak sağlamağa muvaffak olaınamıştı o güne kadar. Emri hemen Basri Beye götürüyor, o da esk! apoletlerinden söktüğü iki yıldızı kendisine takıyor. var. Ben senden memnundum, her zaman memnun kalacağım Başın sıkılırsa bana haber var. '.Saygıyla elini öptüm. Bekir bey de beni kutlayarak alnımdan öptu. ' 1? Arahk 1915'te akşamdan verilen emırle 35, 38, 45, 51'inci tumenler şafakla hücuma başlayacaklar ve öğleye kadar Kutülammareye girmiş olacaklar. Sabah ontahk hebüz ışımamıştı kî, muharebe kademesini meydana getiren grup. Kudandan Halil, Kurmay Başkanı Ba«ri, Birinci Şube Müdürü' Binbaşı Halil Rifat, yaverler ve ben. karargâhtan atla yola çıktık. Muharebevi yöneteceğimız yere gidıyorduk. Güneşin doğmasına yakın kuvvetli silâh sesleri başladı. Bız savaş meycfanına geldiğimız zaman çarpışma olanca şiddetiyle patladı. Saat sekiz olmuş güneş her yahı aydınlatmıştı ki Ordu Kumandanı Birliklerin Kutülammareye glrip girmediğini sordu. Henüz girmediği yolunda karşıhk verildi. Halil Bev şu emri vazdjrdı: « 35, 38, 45 ve 51'ind Tümen Kumandanlarına taarruzu şidd'etlendirmelerıni ve oğleye kadar Kutülamrrîare'ye her ne olursa olsun girilmesî g^rektiğini bildiriniz.» geldim. Yarbay Vacıt ve Kurmay Başkanı Berkuk'a da Kumandanın emnni verdim. Berkuk beni bir batarya dür büntine götürdü ve dört saatten fazla devam eden taarruz sonucu mevcudun yarısını kaybetmış olduklarım, buna rağmen bir ad"ım üerı atılamadıgını, düşman sıperleri önünde üç kat tel örgü bulunduğunu soyledı Durbunle baktım Ger çekten tel orgulenn dibi cesetlerle doluydu Berkuk Bey bundan sonra beni en kuvvet» li alayımız ve en kuvvetli Alay Kumandammız olan Valdeçeşmeli îsmail Hakkı Bey U) ıle görüştürdü. Hakkı Bev konuşfu: Bölükler dördüncü keredir ki hücum etmektedir M ^ v cud\ın yansı enmiştir. Taarruza imkân yoktur. Ama ısrar ederlerse ben bizzat taarruz edecegim, öleeeğim, ama şanlı alavımm düşman sipe^le ri önünde gömüldüğünü görmiyeceğim. Soylenenler feci, gerçek acıy dı. Berkuk Bey ile rekrar görüştük Ben herşeyi göze almıştım: Derleyen : tlhan SELÇVK Ben şimdi size bütün eepheye taarruzun durdurulmasını Kolordunun emrettığini teb liğ edeceğim ve bu kathâmı durdufacağım. Bunun sonunda beni kurşuna dizerîer... Bu o a * taühim Sizden birşey rıca edeceğim: Benımle Kolorduya kadar gelıp, durumu Kolordu Kumandanına izah edermısıniz? Berkuk düşünrfü: Sen taarruzun durdurulması emrini ver, ben de seninle gelir Kolorduya durumu anlatırım. Telefonla bütün eepheye taarruzun durdurulmasmı Kolordu emri olarak teblıâ ettım. Sonra Berkuk'la beraber Ko lorduya yöneldik BOŞ YERE • • * , CESETLER Ata atiadım, sırasıyla 35, 38, 45'inci tümenlere emri tebliğ ettikten , sonra 51'inei Tümene 4 0 yıl önce Cumhuriyet | STANBÜL dün akşam, müt I hış bir yangın felâketıne " uğradı. Koca Adliye bması birkaç saat ıciride yanıp kül oldu. Bu haılevî yangın Istanbul için büyük bir felâket olmuştur. O kadar ki, şehırde herhangı bır bına yansa bu kadar şümuUu olaınazdı. Adliye bınasınıo içındekı bütün evrak ıle birlikte yanması adaletın tevziıne çok ağır bir darbe olmuştur. Senelerce takıp edılen davaların bütün evrakı, zabıtları kül olmuştur. Azgın bir fırtmanın kofkunç bir yanardağ halane getirdiği bu bina ıle beraber Istanbul'un ... ( DERECELER ADLİYE YANGIN FELÂKETINE UĞRADI bütün adalet mekanizması yan Fakat ne yazık ki. itfaiyenin mıştır Bu korkunç zarar yal« haberdar olduğu saatte yangın nız Istanbu} içinde değil, bü kolayca söndürülemeyecek hale tün memleketin umumi haya gelmişti. Resmî devlet binalatmda senelerce pek acı bir su rmın muhafazasına ne kadar rette hıssedılıp gıdecektir. Yan kıymet verdığımızi anlamak igın, Istanbul ıtfaıyesıne 8.40'ta çin bu koca Adliye bmasınm haber verilmış, 8.44'te Beyazıt yanış tarzını ibret gözü ile bir Kulesi tarafından görülmüştür parçacık tetkik etmek veter ŞİDDETLİ fırtına, Karademzde ve bütün yurtta hüküm sürmeğe devam etmektedir. Yalnız Samsun'da JOO'den fazla ınsan kaybı haber veriliyor Fırtına memleketin heı tarafında hissedilmekte ve her tarafa kar yağmaktadır. ARAP HARFLERt ile kitap basan beş saruk Sulh Mahkemesinde muhakeme edılmektedir. Düşman karşısında aldıgım emrin tersini yapmanın cezası kurşuna dizilmekti, buntı bilivordum. Fakat bos yere ölüme sürülen Türk çoeuklarını kurtarmak için kendımi feda etmeyı görev bildim. Belki delicesıne bîr davranışla delicesine bır karann önüne geçilebılirdı. BerkukHa karargâha do§ru yoî ahrken en büyük heyecanı yaşıvordum. Henüz terfumın murekkebİ kurumadan ve kardeslerime savaşın ilk serefınl haber veremeden ölümle karşıkarşıya gelmiştim. özellikle bir görevi yapmamak yüzünden ceza İİ9 ölüm çok ağır geliyordu. Yolda Berkuk: ölürsen zarar yok, görevini mertçe vaptın.. Diyordu. Karargâha geldik. (1) îsmail Hakkı Bey 1923'te Çatalca'da Albav olarak kalbten öldü. öldüğü zaman 41 yaşmdaydı. ' V" yaş YAZAN: İVO ANDRİÇ ÇEVİRENLER: Adnan ÖZYALÇINER İlhami EMİN Anika'ya dikkati ilk çeken Molla İbrahim Kuka olmuştu. tbrahim Kuka, bilgili, sır küpıi bin gibi görünmeyi seven iyi yürekli bilgisizlerdendi; yüz bir yaşmda ölmüş, akıllı, edebiyatsever bir adam olan dedesi mütevelli Molla Mehmed'in adıyla malı onu gecindrrmfcye yetiyordu. Molla Mehmet'ten kalan kitaplarla yazılar arasında. onun, bir zamanlar, kasabada bütün olup bitenlerle dünyada olup bittiğini duyduğu şeyleri kaydettiğı sararmıs yapraklı birkaç defter de « vardı, liurada, su baskınları, kıtlıklar, uzak, yakın savaşlar, Güneş'le Ay'ın tutul. maları, ilginç göksel olaylarla o sıralarda kasabayı heyecana veren her şey yazıl mıştı. Bu arada, Almanya'nın bir şehrinde bir karıs boyundaki şeytanın doğnşuyle bir şişeye kapatıldıktan ısonra birkaç kişinin bu yaratığı görmeye gelislerinin yanısıra Mısır'a Sultanla umutsuz bır savaşa girismek için koşan Bonaparte adlı bir Hıristiyan generali üstüne de bir kayıt dıişülmüştü. Birkaç sayfa ilerideyse Belgrad Pa«;a]ığında olagelen kötü kibilerin yönetiminde akılalmaz kötülükler doğuran reaya ayaklanması haberij'le birlikte şöyle bir kayıt da yer ah• yordu: «Aynı yıl kasabada bir çSvuf ka^ısı türeyip (Tanrı bütün kâfirleri yok etsin) edepsizlikleri öylesine yaygınlastı ki, adı kasabamızdan çok uzaklarda da duyuldu, Uirrok erkek, genciyle yaslısiyle ona gider oldu, bu jüzden gençlerin birçoğu lekelendi. Bu kadın yönetîmle yasaları da ayaklar altına almıştı. Sonunda, ona uzanabilecek el de bulundu, böylece o da hakettiği cezayı buldu. Ve düzen yeniden kıırnldıi, insanlar yeniden Tann buyruklannı hatırladılar.» Molla tbrahim. dükkânında bu yazılanlan okudu, o zaman kasabamn en yasIıları çok eskiden. çocukluklarmda yashların konusmalarından duyduklanm tekrarladılar; böylece çoktanberi unutulmuş olan Anika'mn çağı bilinmiş oldu. I^te nasıl olduğunu görün. . fc, Anika'mn butun Hıristiyan dıinyasina ka"a tutup devlet maksrnlan ıle dını kurumarı da hıçe sajaı'ak Dobrunlu Prata Milentı/e'yle çatıştığı yıllar unutulah çok oldu. Oy,a bir /arnanlar çok Tyi bılinir, uzun uzadi/a da konu^ulurmug bütün bunlar; üstehk )iı knnu c malarda surekll olarak «Anika'mn •aşadığı çağ» zaman ölçüsü diye kullanılırnış. Koyunun koyuna benzeyışj gıbi herkesln burune ben/ediğı kasabalarda kım^ oyle our ki, çocuğun bın, ruzgârla gelmış biı toum gıbi, hıç kimseye benzemeyip duzenı boarak mutsuzluklarla karşıklıklara yol açar, • d\ırum, onun da ayaklarının bir gün suu a erip kasabaya yeniden eskı duzemn döuşune kadar &uror, • Anika'ntn babası fırıncı Marınko Kırnoelâç'tı. Gençhğınde kız Rİbı guzelmi1;, anıa rkcnden çriküncp vaktinden önce kendını bııkmıştı. Kasabanın dısında. ırmağın karsı ıyısındakı erık bahcesini dolasmaga çıkıp ^ada yolcu kuylülerden bıriyle oğlunu erıkri toplarken vakaladıgı Run, kırk yaslannda ıdardı. Adamı hemen oracıkta bir odunla öl Ordudan telefon başma bir subay istedıler. Ben gittım. Teğmen Saım terfı listesi geN diğini ye bızım Kolorduya aıt olanları yazmamı ıstedi. Elli ka dar subay derece aimıştı. Ve: «îki sene savaş zammıyle Teğmen Orhan Selâhattin efendı, usteğmenlige » deniyordu. Böyleee tnuharebe hizmetlenmden dolayı terfi edivordum. İstanbul'dan çıkan arkadaslardan hıçbıri bu duruma erışmiş değıldı Emri Basri beye goturdüm. Çok memnun oldu. H^men eskı apoletlerinden birer yıldiz çıkararak apoletlenme taktı: tnsallah Turk Ordusunda en büyük kumand*an olduğunu görürum... 10 Ağustos 1912'de subay çıkmış ve 1 Aralık 1915'te üç sene dört av teğmenlik yaptıktan sonra terfi etmis bulunuyordum. YARIN: DÜŞMAN SİPERLERİNE HÜCUM DİŞİ BOND 8LA1SE VG. ' OE^i «Z VOk; BU A . FAKAT BfR BOT VAC DE Mfc İ " « > BULUŞMA '1, dürmüştü. Çocuk kaçmıştı. Zaptiyeler Marinko'yu o sabah yakaladılar. Sarayevo'da altı yıllık surgun cezasına çarptırdılar. O sıralarda Sarayevo'ya gıdenler Mannko'yu, şangırdayan prangalar içinde öteki mahkumlarla birlıkte San Tabya'ya kıreç taşırken görmüşler» dı Sürgünluğünün dört yılını Vidın'de geçırdı. Geri ddnunce orah bır de kadın getirmişti yanihda, çünkü çocuğu olmayan ilk karısı o surgundeyken' olmüştü. Kasabaya döner döntnpz elinden kaza çıkmazdan onceki gunlerde olduğu gıbi eskı sanatıyle sakin yaçantısına donmüştü yeniâ*en. 4 Ikincı karısı Anca, kendısınden çok daha genç, cılız, belı sakat, ıyice yıpranmış, durgun göıunüşünde bir çeşit gururla yabancılık ve •urkeklık ızlerı tasıyan bır kadındı. Halk kadım ne sevmış ne de saymıştı Herkes ona surgunde bulunmuş bir kadın gözüyle bskı yor; bunun ıçın de Vidinli diyorlard*ı Marinko, bunun gerçek olmadığını, kadınm, sürçunden sonra bır süre ^anında çalıştlğı bır fırıncının kızı olduğuru boşu boşuna anlatmaya çahşıyordu. (Arkası var) Ak'sam, kuvvetınin bir klsmıyla eepheye yetısmıs olan Bekir. feami gunesın batmasına yakın Karargâha gelmiş ve Kolordu Kumandanını gör* müstü. Bekir Samı'yle •gelmiş arkadaşlar, özellikle Hüseyın Rahmı, Bekir Sami'ye görünmememı, çünkd Tumenden ayrılısıma çok kızdığını söylüyorlardı. Hüseyin Rahmi ile tekrar bulusmuştuk. Butun kızgmhk ve kırgınlıklarımıza rağmen bir aydan fazla süren bu ayrılıktan sonra kavuşmamlza sevindik. Rah mı terfı etmiş olmamdan ve bu terfide kendisinin d"e payı bulunmasından memnundu. Eekir Samı Karargâhtan ayrılarak yirmı kilometre gerideki birliğınin başına gitmek uzere yola çıkarken yaklaştım, terfiimden dolayı tesekkürlerimi sundum. Benı görünce: Kaçtın, ama gene seni bulduk Sana yapılacak muamele kaçak muamelesidir Sana çok kızdım ve dargınım. Özellikle ben hastahanedeyken aynlmandan müteessırim Ama mademki gene savaş meyd*anındasın, zarar yok. Ben dedim ki: Zorunluk olmasa, birllğinizden ayrılmazdım. Durum izninizi almaya elverişli bulunsaydı, izninizi almadan hareket etmezdim. Esasen kisi< e bir istekte btrlunmadım. ^l Sadece isteğime uyan bir emıe itaat ettim Ama emredersemz şımdı Tümeninize katılırım. TİFFANY JONES H4RI BESSi'E, >OLÜh' SONUNDA. GARTH SAYGILAR Bekir Samı benı baştan aşağı sü?dü* Arkadasla çahsmak zorrfur, özellikle o arkadas çocuk ruhlu olursa... Hakkın R3g»./'/^>^E FAkTAT V3JUTA. RILA^AZSAK UZUM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle