13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET 28 Aralık 1972 evlet Planlama Teşkitttı, Blrmci Beş Yıllık Kalkınma Planına televizyonu almamıştı. V'ıllarca sonra bu davranıs çesitli eleştirilere yol açtı. Oysa kalkınma planlarımırın hiçbirl «TürKyeye TV getirilmemelidir> diye bır kayıt tasımıyordu. tlgili kuruluslann hazırlayacağı bir TV planı elbette Devlet Planlama Teskilâtıntftl gereken çalısmalan zamanı gelinçe başlatabilirdi. Nitekim «daha sonraki yıllarda böyle bir TV planı hazırlandı ve planlama uzmanlannm incelemesine sunuldu. tşte gerçekte elestirilmesi gereken belge budur. Çünkii TV planı yalmzca bir TV yayın şebekesinin teknik. aynntılanriı kapsıyordu. Böyle bir çalısmanın içinde aynı zamanda TV alıcı endüstrisini ve televizyonun ülkemizdeki sosyal yönünü va program olanaklanm inceleyen bir araştırras da bulunmalıydı. tçinde son derece önemli eksiklikler old"uğu için tahminlerin üzerindekl rakamlan kapsamayan bu TV planı bile hemen yürurlüğe konulamadı. Bu kez de siyasal endişeier televizyonun kurulusunu geciktirdi. Eğer 1962'de Ankara'da Batı Almanya ile imzalanan bir teknik yardım anlaşması olmasaydı, 1968' de Ankara Tel«»yizyonu da yayma başlayamıyacaktı. Bugünfeü TV sebekesinin merkezini Batı Almânya'nın verdiği bu TV tesisi meydana getiriyor. Giderek genlşleyen TV sebekesi de ~ yıllarca önce hazırlanmı? olan çeşltll eksikliklere sahip TV planının bir iki ilâve ile uygulanması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu koşullaı' altında başlayan ve sonra da yayılan televizyonumuztın ayrmfıh bir planı bulunmadığı için TV antenleri yönünden de ha!kın sırtına Istanbul'da gereksiz masraflar binmekte ve ulusal servet bir de antenlerle IIgili olarak zorlanmaktadır. Istanbul'un yeni televizyon vericisi (ki yarlndan sonra Çamlıca'daki yeni verici kullanılmaya baslayacaktır) ortava iki büyük sorun çıkarmıstır: Bunlardan ilki. eski verici (30 Ağustos 1971'den itibaren kullanılan Istanbul Teknik Oniversitesi vericisi) ile yeni veridnin farklı bandlarda olmasıncfan ötürü' görülecektir. Bunun sonucunda 2 4 anten yerine (kollan uzun anten), 512 antenl (ko'ları kısa anten) kullanılacaktır. Bazıları bu de<?isikIiSin önemli bir mali sorun dogurmayacağını söylevebilirler ve fikirlerini şöyle savunabiliTİer: «Istanbullulann çogunda hem 2 • 4, hem de 5 12 anteni bulunmaktadır.» tlk baknta hakll da görülebilirler. Çiinkü Sr 12 ahtenine halen sahip olanlar yeni bir harcatna yapmayacaklardır. Ama her iki antene ?ahip olanlar. yeni verici kulianılmava baslandıktan sonra 2 • 4 antenlerini söküp atmak zorunda kalacaklardır. D Olaylar ve görüşler lanır. Stfîdyolann arthnlmasıyle zenginleştirilmesi sağlanacaktır. ' yayınlann ULUSAL SERVET VE TV Mahmut T. ÖNGÖREN öte yanda yalmz 2 4 antenine sahip olanlann ise bunlan attıktan sonra, yeni vericinin yayınlannı alabilmek için 5 .12 antenini taktırtmak gereğini duyacaklan muhakkaktır. Atılacak antenlerle Ugili servet azımsanacak. ka: dar az degildir. Istanburda 40.000 TV alıcreı bulunduğu dogru ise. on miiyonluk bir değer sokağa atılmış olacaktır.» (1). Ya yeniden takılması gereken 5 12 anteninin alıcı sahiplerine yiikleyeceği masraf? Bunun da müyonları bulacağı düşünülebilir. Böylece ortadâ büyük bir anten sorucunun olduğunu kabul etmek zorundayız. Isin ilginç yanı, bu sorunun bugün ortada bir suçlusun'jn da bulunmamasıdır. 1952'de Türkiye'de ilk TV yayınına başladığı zaman, 2 4 gibi zayıf bir aotenin kullanılmasına yol açan Istanbul Teknik Üniversitesini bir suçlu olarak gösteremiyeceğfaniz gibi, TRT*yI de simdi daha güçlü ante'n gerektiren TV vericisi kurmakla suçlayamayız. Tek suçlu ve sorumlu, yıllarca önce televizyonun her aynntısını kapsayan bir plan yapılmasını sağlamayan kuruluştur. Fakat artık bugün bu kuruluşun ve içir,dekilerin kimliklerini ortaya çıkarmanın da bir gereği olamaz. Şimdi yapjlması gereken i? bu gibi açıklan hiç vakit geçirmeden kspatacak öiçemler almaktır. nucunda da dışartfan vasa' dısı yollarla kscak alıcı getirtilmektedır. Bu arada dışardan gelen alıcılann yasal yollarla Türklye'ye gırıs şekillerinin ve gümrük ücretinin miktannın da ulusal serveti zorlay^ıp zorlamadığını aynca araştırraak gerekir. Bir başka noktayı da belirtmeden geçmeyelim: «Alıcı fiyatlan yüksek olduğuna göre yalnız varhkll aileler teleyizyondan yararlanmaktadır» diye tfüşünemeyiz. Dünyanın tüm geri kalmış ülkeleri încelendiği zaman, alıcı fiyatlan ne denli yüksA olursa olsun, dar gelirli aileleria de al'cı satın alabilmek üzere zora girdlkleri görülür. Çünkü.progratnlann başansızlığına rağmen TV herkes için çekicidır. Türkiye de bu çizginindışında bir yol izlemiyor. O nalde' dar gelirli vatandaşlarumzın maddi bakimdan zora girmelerini önlemek amacıyle ülkemizde gerçek anlamda bir TV alıcı endüstrisi kurulrrçah ve fiyatların düsürülmesi sağlanma Bugün TV için ödenen bina kira ücretleri de ulusal »erveti zorlayan bir başka faktör olmuştur. Televizyonumuzun henüz kendine ait bir binası yok. Yayın merkezi olan Ankara'daki ilk bina kiralanmış bulunuyor., Atatürk Bulvarı üzerinde, Amerikan Sefareti'nin yanıncfa ya1 pılmakta olan yeni TRT Genel Müdürlüğü ve TV binası dar inşaatm sonunda TRT'ye kiralanacaktır. Oysa en kısa ramanda Ankara'da bir radyo ve TV sitesinin kurulması gerekirdi. Bu siteye TRT'jıin ilk V4İlannda başlanmalıydı. Yıllarca sonra böyle bir »tenin kurulduğunu ve tüm TV *tesislerinin buraya taşındığınr dvsünsek bile,ortaya vine ulusal serveti zorlayacak bir başka durum çıkacaktır Çünkü boşaltılacak kiralık binalann eski durumlarına getirilme (kabloların sökülraesi, yıkılan tfuvarlann yeniden yapılması vb.) zorunluğu vardır, ki bu da milvonlarca lirpvı bulur. 1 O sayfasn mizaha ayırtb Halk Uyarılmalı • îşte elde olan ya da olmayan nedenlerden ötürü ulusal serveti zorlİyarak genişleyen televizyonumuzun bu yayflma devresinde daha fazla zarara yol açmasını önlemek üzere ilgiliterin sık sık halkı uyarmalan şarttır. Sözeelisi, Iv tanbul'daki Camlıca vericisınin yaymlannı izlevebilmek icin antenler ne zaman Çamlıca'ya vnneltilmelidir' Ru vericivp vakm «emtlerde oturânlar, dıs antenlenîen daha ucuz olan iç an, tenlerle vaymı a'abilecekler midir? Yine vakın bölselerde oturânlar 2 • 4 antenlerini degistirmeden yayını alma isini idare edebilirler mi? .V» akla E»>lebilecek daha bir sürü .soru. Hepsinin ccvabi doSrudan doSruva vatândasm cebini ileilendirivor Televizvonu genişletirken gözle görönmeven taran önlemek, çok eskiden vaoılmış birtakım aVsakhk'lan ortadan kaldırmaya calısmsk bugünkü ilgililerin gSrevleri arasmda değll mi? Ulusal servet her alanda zorlanıyor. Onu hiç'olma^sa televi/vonumuzun kurulus devresinde koruyabilmeliyiz. Ulusal servetin başka bir vHnd^n. TV alicı fiyatlan vönünden nasıl JIOTlandığtnı gelecek yazımızda anlatmaya çalışacagıi' (1) TV antenleri ile ilçiH bu dnnnnn ilk kez Tüksek MShendis Esref Adalı 29 Mayıs 1972 de Yeni Istanbnl Gazetesinde belirtmisti. Anten Sorunu Alıcı endüstrisinin kurulmasını sagiamadan TV şebekesinin genişletildiğini görtfügümüzden, gerekli ölçemlerin alınmasına önem verilmediğini anlıyorum. Bu durumun yarattlğı sakıncalann bazılarını bir önceki yazımızda belirtmiştik. • V alıcı endüstrisi Türkiyede gerçek anT lamda kurulmadığı için ulusal seTveti ^orlayan faktörlerden bfri de her geçen gün artan alrcı kaçakcılığıdır. Hızla genişleyen TV şebekesi alıcılara olan ihtiyaeı arttırmakta ve bunun so Ülusal servetjn sokağa atılmasını önlemek nedeniyle bugun uygulanmakta olan TV isletmeciliğinin de yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Şimdi yalnız bir merkezden, yani Ankara'.dan yayın yapilıyor. Bu yayın PTT'ye ait radyolink denilen bağlantılarla çeşi/li illerinnze dağıtılıyor. Söz konusu bağlantılar için PTT'ye TRT tarafmdan ödenen radycIink kira öcreti her yıl milyonlarca lırayı bulacakttr Oysa yayının yalnız bir kısmını merkezden, geriye kalan çok daha büyuk bir kısmını da TV vericilerinin bulunduğu ıllerimizin bazılanndan yapmak mümkündür önce bu illerinmde TV stüdyosu kurma yoluna gidilmesi gerekir. Böyleee hem radyolink kira ücreti azalmıs, olur, hem de kiradan kurtanlan para ile televizyonun yurdumuzda yalnız verici kuleleri r e vericiler açısından değil,' stüdyolarla da genişletilmesi sağ y Cumhuriyet 9390 ..•••Y.ILLARIN BÜYÜK GELENEĞI NİYE BU AYRICALIK? OKTAY AKBAL Evet Hayır INSAN VE SANAT... irminci yttzyüın baslarına ULUSAL SINIRLARINI ZORLAMAYAN dek, kişiyi yogun duygasallıklar içine gömen, onu ken HİÇBİR SANATÇININ EVRENSEL dinden geçiren sanat yöntemı daha geçerli sayümıştır. VüzyıBİR DÜZEY YARATTIĞI GÖRÜLME lımızın tamk oldugu Ikincı Dün MİŞTİR. BUNA GEÇ YÖNELDİK. ya Savaşı'ndan sonra tüm sanat türlerine gerçekçi görüş egemen olmuştur. Bu bilinci yaratrnayan Adnan BİNYAZAR bir sanat yöntemı yadsmnuştır. Çagımızın büıncıni yaratmıştır bu gerçekü sanat yöntemı de • istegiyle okurun isteği arasında le kl onun bir insan olduğupu nebilir. Çagdaş bilinç demetc, bir özdeşlik doğmuştur. Yazar, bile batılj koymuş ortaya» diyor. bir baJuma çagdaş gerçekçihgi hatta genel anlamıyle sanatçı, Kendimize yabancılaşmamızı bekavramak demektir. Kimımiz, önceki çaglarda oldugu gibi top lirten Szlü bir saptamadır bu. Mario Puzo'nun Baba'sını. Ho lumun dışında degildir. Toplum Batı'nın, Osmanlıyı yozlaştırdıgırace McCoy'un Gazetecınin ÖIü la iç içe, kan kanadır. Okur top m savunanlara ters düsecektir mii'nü, Alvah Bessıe'nın Sarıştn lumsal sorunlann işlenmesini isbu yargı. Ama inceleme, arastırBombası'nı dudak bükerek okuterken, yazar bu isteği kulak ar ma yöntemleri, ulusal'ı belirleme yoruz. Bence tutumumuzdakl dı edemeyecektir kuşkusuz. Piçahşmaları yönünden de söyleyamlgıdan gelıyor bu Belkı sa woasso'nun. «Besim senin ben neceUSJUr «özieji ounayac*ktnr. * natsal Wk ağırlıgıyok" bu ^yapıtN ıstedıjin degil, benira sana dünjfava açıl», L Jarm. f/m çağımttm somrılarj.Sflspü öyle sanıyo^buhıfasuM bafna, bunalunlanna bir'yakiaşımı rum kı yeni bir yorum gerektilıdır. Kendi tarihinl, duygusuvar. Denecek ki, öbür yapıtlarda riyor. Picasso bunu, «Topluma nu, düşüncesini, yaratma gücüyok mu bu? Her yapıt, çağının gerekeni, sanatçı olarak ben gö 'nü, edebiyatmı, bütün sanatlanbelgesidir. Ama bu belgeleri ser rurüm» demek anlamında mı nı, uygarhk dünyası içindeld gilemek, okura benJmsetmeic yön söylemistir, yoksa, «Benim yayerini saptayamayan bir ulus, lerinden yBntem aynlıkJarınj rattıgımı kabul etmek zorunulus olma nitelıklerinden yokdoğal karînlamak gerek. Nasıl. dasın» anlamında mı? tşin gersundur. Atatürk'un her vesüeygünlük yaşamımızâaki araçlarda çeği, önceleri, geçerliğini çokle öne sürdüğü ulus kavramı. bir sanatsal işleme söz konusu ça savuncjuguın bu söz, kafamulusallığı, ulusal duyguyu da degilse, romarüarda. öykfllerde da birtakım kuşkular yaratmışiçerir. Bu kavramı tözsel düzeyde yazarın. kendi susler dünyatır. Sanatçı, bir yönden de oku den uygarhk düzeyine (kültür sını yansıtması söz konusu olrunun ne istediğini iyi bilen kidüzeyine) getirememisizdir. Emamalıdır. Bireysel bir iç bu* şidir. Çagımızda toplum, topyüboğlu haklı olarak, «Kendi nalımdan çok, toplumsal bunalumsal olgu içinde bir varlık olkendinin bilincine varamadığt lımın yansıtılması istenıyor ya duğunu duymak istiyor Bu ne için Doğu insanında "değerlenzardan. denle, okur (toplumsal bilinç, dlrme" yoktur, onda böyle bir uvanmış insan), yazannı yönleninsan bilinci gelismemiştir» sodirmede büyük bir etki gücü tanucuna varıyor. örnekleri çok Sanatçı Okur şımaktadır. tletişim böylece do§ boldur bunun. Tarihsel ve dümaktadır. Bizde böyle bir Uetisünsel kimliğimizl yansıtan Orİlişkisi şim söz konusu mudur? Yazarla hon Anıtlarınm okunusu 1911' Sanatçı da ister istemei. ki(sanatçıyla) okur arasında ördir; okuyan da, Danimarkalı gens<*l bir büttinlük var mıdır? Thomsen'dir. Radloffiar, Vammi konularda bilinçlenmesini is Okurumuz, sanatçısının dilini, bery'ler, Bangiar, Messerschitiyor okurun. Tarihçinin, toplum düşüncesinl, duygusunu degermitier... olmasaydı ne Türklerin bilimcinin, insanbilimcinin (anlendirebilmekte midir? Sanatçıeski birikimlerinden, ne Dedera tropologun) yapması gerekeni DIH okuru yönlendirmesi, okuKorkutlardan haberimiz olacaksanatçı yapıyor. Uzmanbk dallarun sanatçıyı • yönlendirmesi ol tı. örneğin Dedem Korkut'un gusu gerçekleştirilebilmiş midir? yazmalan, nasıl olmuş da Dresn ne denlı artarsa artsın, yaSanatçı, insanla dünya arasmdadenlere, Vatikanlarft gitmiş? zarda, sanatçıda, bunlan bütünki köklü tlısMyi açığa vurmakta Kendi yaratımlarımız konusunleştirme gücü vardır. Çünkü oetkili midir? daki bilinçsizligimizin sonucunun işi sapt&macıhk degildıı ffur bu. SSz gelimi, Divanü LuNe yank kl, daha da çoğaltıgatitTürk hakkında bir • ıkl yalmzca, yeni yorumlar getirlabüecek bu sorunlan, «evets le Türk araştırması varsa, en az mek zorundadır da sanatçı. karşılam'k gtiçtür. Insanoğlunun on, on bes yabancı ara$tırman dünyayla köklü Uişki kurabilmeAz çok, yüzyılımızin okunı da vardır. Yabancılar, hiç sanmıyosi ber şeyden önce, kendinl, çevbu yolda eğitilmiştir. Kendisine resini tammasına bağlldır. Ken rum ki, Türk tarihinin aydınlığa çıkması için çahssınlar. Birpratik çozüm yolları gösteren ya dinı tanıyamayan, çevresini yeni takım tarihsel ışık sızıntılanyyorumlarla kavrayamayan insaa n tutuyor daha çok. Deneceknın, dünyayı kavrayacgından, o le kimi olaylan kendilerine mal tir kt, «Yazar, okurun isteğine nu değiştirecetinden de söz edil cdebilirler mi, bu çabadadır çoğu. mi boyunu eğecektir?» Bir baBulgarların, Karacaoğlan'ı kenlemez Eçemen olan, degişUrmedilerine maletmek istemeleri kıraa eğecektir, çünkü yazarın yi başarır. bunun en somut kanıtıdır YILBAŞI PİY1NG0SÜNA TEK TEK BÜTÜN VATANDAŞLAR: GRUP GRUP BÜTÜN TEŞEKKÜLLER, TOPLULUKLAR, BİRLİKLER İŞTİRAK EDİYOR. Y D iyelim tutuklarevinde bir dcjstunuz, bir arkadasınız var. Bayram da geldi çattı. Canınız istemez mi o sevdiğiniz msanla birlikte iki kadeh atmak, boynuna sarılmak, birkaç saat başbaşa kalmak... Ama olmaz! Yasalar böyle bir seye izin vermez. Ancak bellrli ziyaret günleri vardır. gider görursünüz cam duvarlar, teller ardında, elinizi bile ona değdiremeden... O kişi nice ünlü, nice önemli bir kişi de olsa yasalar eşittir herkese. Oysa bayramlarda bazı ayrıcaUklar tamn%bilir. Insanlığın belirtisidir böyle davranışlar. Kımse çok görmez, kimse yanhs demez. Ne olur, bir ana alsın çocuklarım gitsin mahpushanedeki kocasının yanına, biriki faat kalsın OroTa. Ya da ikiüç dost içerdeki »rkadaşlannın odasında bir güzel kafa çeksinler bayram adına .. Olmaz ama, olmaz. Hafiflik sayılır böyle şeyler, ceza çeken bir insana çok görülür bunlar. Söyleseniz, ya gülerler, ya kızarlar. Şaşıp kalırlar. Ne yersiz, ne gülünç bir söz, derler. Konuşfaguıraza |*huş«cağınız* pışman olursunuz. Ama olurmuş böyle seyler! Dünyanın*»ilm»n nangî ütkesinde degil, bizde olarmuş! Îşte gazetede çıkan haber: cEsrar kaçakçıhğı ve kaçma suçlanndan hükumlü Ingiliz Titnothy Davey'i, dün Noel dolayısıyle Ingiltere'nin Ankara Büyükelçüiginde görevli Konsolos Hardy Blair, karlsı ve bir ahbaplan, Merkez Cezaevinde ziyaret ederek kendisine armağanlar vermişlerdir. Konsolos Blair, •Timothy ile uzun süre sohbet ederek birlikte çay içtiklerini ve götürdükteri pastayı yediklerini, kendisinin de çok memnun kalJığını söylemi?, "Timothy, Türkçesini meramını anlatacak kadar Uerletmiş* demiştir.» Demek bir bayram dolayısıyle bir» tutukluyu ziyaret etmek, ona pasta götürmek. armağanlar vermek, onunla aynı odada. ya da koğuşta birlikte oturup yiyip içmek oluyormuş, olabilirmiş. tnsanca bir şey bu. îyi etmişler böyle davranmakla, bu ızni vermekle... Ama niye yalnız Timothy'ye?. S'z, ben, o, gitsek tutuklarevindeJd bir dostumuzu, arkadaç.mızı, yakınımızı görmeye, bırakırlar tnı lçerive? Elini bile tutturmazlar, götürrfüğümCz armağanı kenrüsine sunmamıza bile fırsat verreezler Hele başbaşa oturup pasta yemek, sohbet etmek... Nerde! Peki Timothy'ye neden böyle blr ayrıcahk tanınır da, Mehmet Ali, Osman, ilhan, Çetirt vb.ier bu ceçit insanca hoşgöriilerin dısında tutulur? Madem ki böyle bir şey oluyor, olabiliyor, bir sakmcası da yok. Hem de esrar kaçakçıhğmdan mahkrm olmuş, üstelik bir de hapisten kaçmayı başarrmş. ancak sınırda ele geçirilmis birine .. Baksanıza oldukça tehlikeh bir kişi bu Timothy. Esrar kaçırıyor. sonra hapisten kaçıyor. Gere de el üstünde. gene tfe ayncalıklar içinde! Ama bizden bıri, siz. ben, o, öteki en küçük bir suç islesek, hatta suç muç da işlemesek de bir süre «sanık» durumunda kalsak, en zor, en güç, en ağır koşullann eziyetinl çekmek zorundayız. Niye böyle, niye' Küçucük bır haber, okuduğum .. Ama çok yönlü, çok anlamh. Timothy'ye karsı İnsanca davranılmasına bir şey demiycrum. Bir bayram günü için böyle özel izinler verilebilir, ama niye yalnız ona? Yalnız Timothy'nin mi canı var? Onun yaşında başka tutuklu çocuklar yok mu yakmlarının sevglsini ozleyen? Timothy'ye karşı gösterilen insanca hoşgöru öteki tutuklulara da gösterilmemeli mi? Bir suçlu îngiliz olunca, Amerikah, Alman, Fransız olunca önemi, degeri artıyor mu? Ne oluyor yani? Batı nedir, Batı'dan nasıl yararla nılır, Batılılaşmarun neresindeyız.. gibi. Oysa Türk ulusu olarak Batı'ya neler katıjcağımızı, dünyayı ne yönden etfcileyecegimizi de dü şünmek zorundayız 'YaîarlaruBiz, ozanlarımız, lanatçılarıınıı, • eskisi gibi Batı «kompleksinin» altında ezilmiyorlar, kendnerbıi dünya kültürü içinde var etme gücünü göstermişlerdir. Ozanlarunızın lşledlği dü Türkçedir. Onun, bunun dilini gfliştirme çabasında değfldir ozanlarımız. Düygusu, düşüncesi, beğenisi Türkçe olan şiirler yazılıyor. Örneğin blr Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan dünyanın öğrenmesi gereken çok seyler var. Romancıfanmız. Osmanlı konağıyle Fransız viHası arasında d5nüp dolaşan insanlan anlatmıyorUr. Türk toprağıyle yuimlmıia, eti toniği yurt topraklarro ka» Hşma İHsShırrîîz anlatümtyia ba$ lanımstır. Açıkçası, insammızın ne oldugu araştınlmış., kendimiz olan insan islenmiftir. BU BÜYÜK HEYECANA MUTLAKA KATIÜNIZ. MİLLÎ PÎYANGO YILBAŞINDA EN BÜYÜK REKORUNU KIIYPR. İKRAMİYE PLÂNI Eksikliğimiz 1 « • « « • •« • •«• «• • ••• • «• • *« •» • Satılık Mermer Fabrikası Kartafda, Ankara Aıfaltı fizerinde 3000 m2 arazi, S10 mi atelye binası, 12ö fcılovatlık sanayi elektriğı, Avrupa mamulâtı 2 katrak, 2 kensr kesme, 2 polisaj makinesi satıbktır. thracata müsait :s yapar. TEL : 55 22 07 Cumhuriyet: 9302 Dr. ERTUĞRUL BAŞSİPAHİ Halaskârgazi Cad. 194/3 Selimbey Apt. Tel.: 40 76 11 Ulusal'ı Bulma. Îşte bizdeki çelişkl buradan başlıyor. Kendimızi, çevremizı tarumadan ınsafilığı kucaklamaya, onu içirnizde erttmeye çalışıyoruz. Oysa bunun yönteminden bile yoksunuz daha. îsmet Zeki Eyüboğlu bir yazısmda («Dogu însanıi), Yeni Ortam, 5 Ekim 1972) «Ooğu lnsanını anIayan. Batı aydını olmustur. Öy Bugünkfl Türk sanatçısı kesm tavnnı bilinçle koymustur ortaya. Baskaa için, baskası gibi yazmanın, blr sanatçıyı evrensellestirmeyecegini çok iyi bilmektedir Kuşkusuz, evrenselln yolu, ulusal'dan geçer. Ulusal sınırlannı zorlamayan hiç bir sanatçının evrensel bir düzey yaratUgı gSrülmemistir. Biz, ne yazık ki. ulusal öğelerden çok geç yararlanmaya başladık. Bu nedenle de ulusal sanatımızı oluîturmada çok geciktik. Kendimizi onemsemediğinjiz, küçümsedigimiz İçin bu durumdayu. Bu nedenle insanla dünya arasındaki köklü UiskijH açığa vurmakta da aldığımız yol uzun değildir. tnsanımız kimdir, dünya nedir, neresindeyiz bu yaş lı dünyanın. uygarhk içindeki y« rimiz neresidir? Bu sonılarm yanıö keslnlikle verümis değildir Kimi alanlarda, bir göktasına ben ziyoruz. Dönüp duruyona ama niçin? Ozanın dediği gibi, «Uıun ince bir yoldayım / Gidlyorum gündüz gece.» Ne ki ozanın bu dl zelerdeki bilinçliliğini duyamamı jızdır daha, yolumuzun nasıl bir yol olduğunu, nereye yönlü bulun duğunu, bilmiyonız. Bakıyorsunuz •moda> bir akım iki üç günde gelip yerlesiyor. Gençlerimiz, baska ülkelerin şarkıcılan gibi söylemeye başlıyorlar özenti duygusuyla kendilerinden geçiyorlar. Ama kendi uluslarmm sanatlanna ne katıyorlar. hiç düsünmüyorlar bile işin bu yanını. Bllim a» YüzyıUarca Doğu beğenisîyle damlanmızın çoğu, çeviri kitaplardaki bilgileri akjanyorlar topbeslenen bir ulus, birden Batl'ya luma Kendilerini buluşa. yarandönüyor yüzünü. Yalnızca dönme cüığa yöneltmiyorlar. Resimde, değil. Batı ne yapmak istiyorsa onu yapmaya çahşıyor, hatta ba müzikte su akımın, bu akımın et kisinde oyalanmaktan, kendi sazılarını yapmıyor, Batıdakilerl kopya ediyor Bir eziklik duygu natlannı koyamıyorlar ortaya sa su içinde Batının en iyiyi yapü natçılarımız Bu yabancüaşma duy ğına inanıyor tşte Batıyla yüz gusuyle, insanla dünya arasındaki köklü iliakilerin kurulmasınyüze gelmemizden bu yana durul mayan sorunlardan biridir bu: da da etkili olamıyorlar MİLYON LİRA 1973 YILINA SERVETLE GİRMENİZİ DİLİYORUZ. (Basm: 25126/938' 57 ELEMAN ARA1SIYOR DUnyaca meşhur Ansiklopedik Yavınlar ile muhtelif elek tronik cihazlann tanıtılma» görevinde prlmle çalısacak, tem sil ve satıs kabiliyetl yüksek dlnamik bayan ve baylar aran maktadır. Şahsen Müracsat: ANB tstiklâl Cad. No: 348. Kat: 3 Curahuriyet 9 T.C. BAY1ND1RLİK BAKAMÎĞ1 YAP1 İŞLERt ELÂZIĞ 10. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 23.11.1972 tarthinde •• 3 rvüıde 0c> Indirtmle cw1« ol«/ rak ihale edilip Bavmdırlık Balwn!iŞınca tenzilfth uvpır görülıneyen ElftzıgMaden 16 Der«Hkli Lise tnsaat» !s1 527 sayılı kanun gerefince eeleeek vıl« sarl oimak flzere 2490 sayılı kanun hUMlmlerine göre kapalı sarl usulfl il« eksiltmeye konulmuştur. 2 tsin fcesif bedeli f2.150.000.00> Mradır. 3 Eksiltme Elâzıf'da YAPI tSLERÎ 10 BÖLGE MÜDÜR LüÇü thale Komisvonunda 4.1.1973 (Perşembe) günl' saat 11.00'de yapılacaktır 4 Eksilfme şartnamesi .ve dlfer evraklar Tapı tşleri Eiftzif 10 Bfilae Miidürlü»«nde eörülpbilir 5 Eksiltmevp airebümek tdn ıst<>klilertn: A (78.250 00) liralik secici temtnarını. B 1972 vılına ait'Ticaret Odası belaesini. C MUracaat dilekcelen İle birliitte vereceklert fEksin me sartnamesinde belirtflen ve usulttne eöre haar lanmış olan) Plân ve teçhizat Devannamesinl Ser maye ve Kredi imkflnlannı bildirtr maH durun büdirgesinı ve 2a formuna uveun Banka ' Referan mektubunu. Teknik Personel Bevannameslni Taah hüt Beyannameslni Banndırlık Bakanlıfından a) mıs olduklan (Bl erubundan kesif oedeli kadar J?lı eksiltmesme eireblleceklertnl e««ter1r müteanhitii! karnelertn» tbras suretl»le VAP1 tSLERÎ 10 Brtt GE MÜDÜKLftÜ'nden alaeakları vetprlfk bclRestr teklif mektuplan ile birlikte zsrfs koymaian lî zımdır 6 tstekliler tekljf mektuplannı 4.1.1973 (Perşembe) gün' saat 10.00*a kadar makbuz karsilıgında thale Komisyon Başkanlıgına vereceklerdir 7 Yeteriik belResı aiınması için son mtlracaat tarthi SO/12 1972 (Cumartesl) sünii mesa! saan ^onuna uartardır 8 Telgrafla mtlracaatlar ve postad3<?i rtkı gecikmeleî kı bu] edilmez (Basm: 25366/9287' Durum llân elunur. Şark Mobilya Kollektif Şirketi Kurucusu ve Sahiplerinden, mümtaz insan, üstün sanatkâr, biricik varlığunız Î İHSAN ŞARK ALÎ İ 26.12.1972 Salı günü îzmir'de elîm bir trafik kazası sonunda Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 28.12.1972 Perşembe günü (Bugün) öğle namazını müteakıp Ankara Hacı Bayram camiinden alınarak ebedî istirahatgâ hına tevdi edilecektir. . . , , , Meylâ rahmet eyleye. tSABETLlBIR KARAR YUVANIZA HUZUR, GELECEGINÎZE > İSTANBUL ATAKÖYDE 11 AFftRTMAN DAİRESİve 2 Adet 1M ooo.ye*<un 200 ooo. yine29mart1973 çekiiişinde 4milyanlira s 8 30 100 150 13% 233S . . . . 50000Z5000.. 10000.. 5000.. 2500.. 1000200 . . . 250 000.. 200 000.. 300 000.. 500000.. 375 000.. 239 000.. 467 000.. AİLESİ niCEKILISIN son uard vatırmsı rarıhı JÜ1219TO s TÜRKİYE EMLAK KREDİ BANKASI (Heriş: H95) 9301 (Basm: 25362/9284)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle