11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 25 Aralık 1972 Tanrılara Şikâyet! ete Akyorun,1971 butçe konuşmaJan lle ilgili bir yazjsını okumujtum. Yazı söyle başlıyordu: «Isa'dan önc« 50 yıllannda Koma havasının pisliği o derecelere vmrmıştı ki, Latin şairi Horatius, bütün lorumlulan tanrılafa şikâyet etmişti...» Horatius mutlu insanmıs. Hiç olmazsa,, şlkâyetlerım onlara ulastırmış. Zaten Rorna ln> paratoru Neron Homa şehrini, Roma'nın pia havasından kurtulmak için yakmadı mıî Ama biz çağdaş insanlar, şehirleri yakmakla değil, onları' önce, çağdaş şehircilik şartlarına uygun olarak kurmaklagdrevliyiz. Sonra. da, şehjrleri çağdaş bıljm ve yönetim şartları içinde geliştirmeliyiz. Hülâsa şehirlilerin sıhhatlarını korumak ve şehirlerde yaşayanlan, mutlu kılmakla ytikümlüyüz. Acaba bunu başarabiliyor muyuz? Hayır! O haldte ortada bir başarısızlık var. Hern dç gamsız, duzelmesi ümitsiz bir başansızlık! Eğer bu böyleyse, o halde bu başansızlığın, bu gamsKİığın.bir vebâli ve elbette ki,1 sorumlulan da olacak, Çünkü Ankara'da artık mese]e yalnlz, havanın inamlmaz, dayanılmaz ve asçarî yaşama iAkânlSnnı ftahi asan zehirlilıği degildın Ankara artık, düpedüz hastadır. Evet! Ankara'da, 1.000.000 hasta var! Yeni doğan ve ilk nefeslerini alan yavruIardan, göğüslerind'e bir akciğer tasıvan genç, ihtiyar, ayakta veya yatalak herkese kadar, 1 000.000 insan, tam bir nefesstzlik icindedir. Hızh bir zehirlenme, başağnsı, tıkanıkhk, halsızlik, sinir gerginlikleri, bu 1.000.000 insanı sannıştır. Çalışma şevki, yaşama enerjisi sarsılıyor. Insanın kendine, ailesine, çevresine baktığı zaman duyulan bu kutsal enerji, tam bir düşüs, tam bir depresyon icindedir. Galiba bunun için olacak ki, Mete Akyol, yazısının başlığını şöyle koymuştur: «Ankara halkı ölüme gidiyorJ..» Mete'ye göre, kirli hava yüzünden akciğer kanseri °İ25 artrnıştır. Sağlık araştırmaları bunu doğrulamaktadır. Linyit dumanıiKfaki binde 88 kükürt oranı, her çeşit kansere sebep oluyor. Hele kalp hastalan, a<=tım1ılar, yavrular ve yaşlılar, daha doğrusu bütün Ankarahlar için durum. hele içinde bulunduğumuz 1972 kışı İçin de, sözün tam anlamı ile artık yaşamlmaz hale gelmiştir. Yine ayni bütçe konuşmasında Milletvekili Çinasi özdenoğlu da »öyle haykınr: • N Olaylar ve görüşler Ankara'da Bir Milyon Hasta! Şevket Süreyya AYDEMİR • Ankara'nın zehirlfr havasj, zehir saçmaktadır. Ankftralıları bu haVa içinde kaderleri ila basbasa bırakanlar, tedrici adam öldürme fiilini işleyenlerle, nitelikte aynı suçu lslemektedirler. Bu kişiler Türkiye'de, hemen her devirde, toplumumuzun t'evekkülü ve müsamahası lle, kanunların pençesinden kurtulsalar bile, tarihin agır «uçlamasmdan kurtulamayacaklardır.. » Özdenoğlu'.nun komısmaları bu kadar da tfeğıldir. Şu sözler de onundur: « Ankaralılar, göz gore gore ölüme gidlyorlar!» Ve Atıkaralılara şu tavsiyede bulunuyor: «Şayet bu konuya. kısa vadede bir çözüm yolu bulunamazsa, Ankara'yı terkedin. Ve köylere yerleşin!» Duman ve zehirli hava, Ânkera'nm yalnız bazı semtlerini . etkilemez. özdeuoğlu bu gerçeğı şöyle ortaya serer: « Bana; Ackara'mn dumanşlz bir Semtinl bulun, orada bütün Meclis üyelerine ziyafetler vermeye hazırım!..» Haklıdır! •toprak kasaba halinde buldu. Nüfus 2S.00O kadardı. Hele ı s i e r kazanıldıktan tonra herkedn gözü Istanbul'daydı. Ama Mustafa Kemal ifln Istanbul, henüz, bir köhne Bizanstı. O sıralarda Jstanbul'a gönderdiği Yakup Kadri'ye yazdırttığı bir mektupta, bu köhne Bizansın günahlanm,,Karadeniz'in bütün suları frjle yıkayamaz aiyordu (1). Onun o günlerde düşündüğü, gözleri, Anadolu'ya ve Ankara'ya çevirtmekti. Ve Ankara'ya sığman yeni Ajıkaralılan, Ankara'ya ahştırmaktı... Ankara'nın gelecekte nüfusu, ancak 120 bin olarak tahmin edillyardu. Ankarasm, Uk yapılan planındaki 300 bin nüfus tahmin veya hedeüne, Ankara VaÜsi rahmetli Nevzat Tandoğan'ın bile pek inancı yoktu. Kald,ı ki hata, yeni Ankarayı eskl Ankafa sokaklanna ve 6u dar Ankara çukuruna yerleştırmeye çalışmaktan da ibaret değildl. Yeni Ankara'nın Alman Mıman Prust'a yaptirılan planmda, başkentin şehir merkezindeki genişlıği, batıda eski Mıllet Meclisi ve doğuda Bent Deresi arasına sıkıştırılmıştı. Bu iki nokta arasındaki mesafe ise, ancak bir kaç yüz metre kadardı! Oysa Ankara yayılacaktı. Hatta yayılmak da değil, Ankaranın batısma düşen alanlarda, hem de An' kara'dan biraz da a y n olarak başka bir Ankara teşkıl edilecektı t Meselâ Murted Ovasında! Ankara çevresinde bundan daha uygun, daha ideal bir şehir.yeri düşünülemezdi. Yönü güneye dönük, güneye doğru akıntılı. Doğuya ve batıya doğru kademe kademe yükselen, daima esintili bir alan. Kuzeyden güneye, planlanacak sehrin orta ve yan ar.a yoUarı için, tanrmın sanki Szenerek yarattığı bir platform... Ve daha nlce sayilamaz avantajlar ve imkânlar. Evet, bütün bunlar bu ovada, tannnın bize bir hediyesiydi. Ama kabnl r e itlraf etmek Uzım dır ki, e günlerdekl yeni Ankaralılann çehir• cilik bakımından görüş ufuklan, eski Ankara' nın, hemen kıymetlenmeye başlayan arsalannın ustünden, pek üerllere Taramıyordu... Sonra gene kabul etmek lâzımdır Id, mesel» eski Yunanhlarda, lyonya'da, Pamfijyada, Makedonyalı Iskender'de, Romalılarda, hat ta eskl Mısır hükümdarlannda, şanlı bir ihtiras olarak ^aşayan, şehirler kurmak heyecam, b u Türklerde gelişmemiştır. Biz, fethettigimiz baxı »ehirlerrfe, meselâ Istanbul'da, Süleymaniye, Fatih külliyeleri gibi siteler kurduk. Ama bütüsü lle hesaplanmış şehirler kurmadık. Avusturyah Norbert Von Blsschoff «Ankara* isünö eserinde bizim bu taraflarımızı, Atalanmızın. aşiret. yahut gez'ginci hayatı ile izaha çalışır... ö y l e sanıyorum ki, Ankara'nır), artık. b'ütün ölçüleri ve bütün dayanma sınırlannı aşan bugCnkü zehirli havası lle mücadelenin ilk jsartı, Jehri üçte İki kurtarmak pahasma da ojsa, Ankara'ya verilecek liryiti. şehrin batîsında ve uzak b i r n o k t a d a kurulaoak tesislerde vakarak, şehre sıcak suv vBrilme?idir. Hararet kaybetmeyen borularla sehre. ulastınlacak bu sıcak su, apartmânlann simdi avn ayn kazanlarda"n »u alan iç boru taksimatma baglanacaktır. Bu suretle kaian vakılma=ı ve bacalardan duman saçılması önlenecektir Bu plan safha,lı ve üç senede tamamlanabilir. Bu sekilde merkezi ısıtma sisterrti ile ışrtılan şehirler vardlr. Böyle bir sistemin (sekiz müyon) tıüfuslu .bir sehri, valnız üç ayn tesisle na«ıl idare ettiğini görmüsümdün Yalraz orada linyit yerine, daha utuz olan yeraltı gazı yakılıyordu. Nutuklar, geçici komisj'onlar ve hele ilgili bakanın ilan ettiği kirli hava "ile mücadele haftası gibi tedbirlerle ne halledilebillrT Ardı arası kesilmeyen dış tetkik seyahatlanndan i>« hakikaten vazgeçilmelidir. Ama asıl yönelinecek yol, Ankara'da 5500 000 nüfus. yaşataçagız gibi hafifüklerden vaz geçerek, Ankarayı bugünkü yüku .fle bvrakmak ve Ankara'nın batışında. ikincı bir Ankaranın derhal kurylusu Işlerine girişmektir Plânh, inkişaf sahalı. gecefcondusuz, arsa spekülasyorilannın uğrayamayacağı yeni ve yesil bir Ankar^nm... • Tıpta Avustralyada başkent Sidneyin dışında, yeni başkent Kamberra'nın kurulusu (1bl... Haf tamitı raporu SOMUN PEHLÎVANI \ * VE ÎNSAN'BU MANZARADAN ÎRKÎLÎP BİZ BU '. KADAP MI SOMUN PEHLÎVANIYrZ DİYE KENDl KENDİNE SORMADAN EDEİIİYOB, BİZ HİÇBİR MESELEMİZİ HALLEDEMEZ MÎYİZ? Ne Yapılabilir? SADUNTANJU eçen haftanm smunda, bir milletvekili Mecliste kaVla k«üla güldü. Haftanın en, şirin olayıydı ba. Kayseri milletvekili Sevket Doğan. Divan kâtibi olarak, Başkanlığa sunulmuş bir önergevı pkurken makaraları koyverdi. Önerge, Türk spoıunun î<,inde bulunduğu durumun Meclis taraimdan araştınlmssını istıyordu. Bunda gülecek ne var diyeceksiniz. Var çok şey ama Şevket Doğan ona gülmedi. Onun sinirlerini bir zenberek gibi boşaltan neden, brr deyimdi Onerge sahibi Ahmet Buldanh'nm kullandığı «Somun Pehlivanı» deyımi Divan kâtibini gülmekten katılttı G Bir Yay Gibi Kurulu. gergi'n. dokunsanız yay gîbi fırlayacak bir yaşantmm içinde, bazen böyle en olmayacak yerde, katıla katıla gülmek ihtiyacını duyuyoT insanlar. Bakmışlar, okumaya devam edemiyecek, tutamıyor adamcağız kendini, önergeyi başka Divan kâtibine vermişler; ama Sevket Doğan yerine oturduktan sonra da uzun süre pülmesini durduTamamış. Simdl onun halini göTÜmün önflne "getirince ben de atıyorum kahkahayı. Somun pehlivanı, dive. okuytmca kiaıleri hatırlayıverdi kim bilir' Somun pehlivanı! Hay Allah. Ne kadar da çok 501111171 penlivanı var canım!. Söyle bakıyorsunuz hali tavn cakası ile merdi meydan. yaman mı yaman bir pehlivan: «onra dokunuveriyorsunuz parrnaemızla. bre bu yalancı pehlivan kof somun pehlivanı. düşüveriyor küt diye sırt üstü, ya da kaçıveriyor meydandan, anlıyorsunuz adamın insan palazı oldufunu.. Gösteriî yerinde ama temelde bir »ey yok. Bir İsabet ve Bir Hata! Ankara'nın kuruluşu, bir isabet ve bir hatamn hikâyesidır. Istiklâl Savaşı zaferle bitince, Istanbul'daki çevrelerin ve bu çevreierin sözcülüklerini yapan bazı Türk gazetelerinin direnişlerine rağmen Ankara'nın, Cumhuriyetin başkenti olarak seçilişi, doğru bir hareketti. Ama bu sehrin, eski Ankara'nın sokaklanna yerleştifilmekle ise baslanması ve şehir ağlrlığının, Ankara çukuruna oturtuUışu, bir hataydı. Gerçi o günlerde, Ankara'nın gelecekte alacağı şekil hakkında, kimsenin kesin fikrl de yoktu. Mustafa Kemal Paşa, Sivas'tan Ankara'ya ayak bastığı t m u n is« Ankara'yı bir Karamsar Haberler Bütün hafta boyunca gazetelerin' manşetlerini maden reformu. elektrik yetmezliği, enerji kuruluşlan yatınmlanndaki gecikmeler.. doğal kaynakların israh gibi haberler doldurdu. Televizyonda, Istanbul Belediye Başkanı Dr. Fahri Atabey'den sonra, lzmir Beledive Baîkanı Osman Kîbar da; bü%üyert, acayip şekilde gelişen. hiçbir hizmeti tam yapılamıyaB büyük şehirlerin dertlerini sayıp dökrüter. Meclis Komisvanlarında milletvekilleri. •Riisvet verilmeden tapalama tşleml yapılamıyor. diye. kendi sorumluluklan altındaki toplum yönetimini yerdiler. Basbaksn Melpn «RefoTmlardan taviz vermiyeceefz» dedl Ecevit «Melen döneminde yapılan reform t>o kadar olnr. diye kam'uovunu uyardı. Türkiye Gazetecıler Sendikası. yeni Dernekler Kanunnnun basuıa dolaylı yoldan sansür getirdiğini açıkladı. Sosyal Sigortalar Korunranda flıale yolsuzluğu, iş kazalan tahsil servismde volsuzluklar yapıldıçı ilgiiilerce söylendi. Türk îs Genel Sekreteri HaUl Tunç işci haklanna göz dffcndifinden vakındı tşverenler. bayram tatili bahanesiyle işcilerin üçte bir maaşı havadan cebe indirdiğini söylediler. Karakollarda döverek adam öldürüldüğü Meclis kürsüsünde iddia edildi Maras/ta 7 öşretmene pçlisin 49 saat işkence vaptıŞını vine Meclis kürsü'îünde bir milletvekili scyledi. Petrol Reformu kusa dönmüştür, dendi. Memurlaı intibak farklannı ne zaman alacaklannı bir türlfl 51renemedfler, her vetkili bir öncekini yalanladı. (1) 9. 8. Aydenrfr: Tek Adsm (Cflt m , «. 297) PASAPORT SORUNIL. OKTAY AKBAL 1 Evet Hayır MADENClLİKTE ACI GERÇEK adenciliğimizin köklü deği«imlere muhtaç olduğunu ve değlşmenln vakit geçirilmeden yapılması gerektiğini her kes söyler v« ister. Fakat başan h bir değişim için uy;gulanması Eonınlu olan ilke ve tedbirler üzerlnde, bugüne degin birleşilememiştir. Bu birleşmezlik, konunun yeterince «raştırılıp tar. tışılmamış olmasından doğmuştur. Bu değişim ihtiyacını, 12 Ma'rt Muhtırası ile lşbaşma "gelen iktidarlar da benjmseyerek. programlarına almışlar, bir de tasarı hazırlatarak, bunun ivedilikle kanunlaşmasını sağlamak üzere bazı tedbirlere başvurmuşlardır. Fakat, bu tutuma ragmen henüz olumlu bir sonuca ulaşılemamıştır. (Tasarı şu anda M. Uecüsinde görüştöüyof. Üstün<3e sert tartışmalar yapılmakta.) Bu olumsuzluğun politika oyuhlan dışındaki ana nedeni bizce, yuKarıda sözünü ettiğimiı Birlesmezliktir. Nitekim; TRT'nin düzerilediği, Enerji ve Tabiî Kaynakiar Bakanı S. Nuri Kodamanoğlu ile üç büyük parti temşilcisinin katıldığı bir açık oturumda, konuşmacılar refonnları bir kenara bırakıp «Devlet ml • Özel mi?.. Yabancı mı • Yerll mi?..» çekişmelerine dalmışlardır. Bu tututn, en kapalı gözleri bjle açacak kadar çarpıcı bir biçimde, birleşmezlıği ortaya koymuştur. Ayfıca, köklü değişlmin gerçekleştirilemiyeceği, bir şeyler yapılsa dahi, beklenilen yönde olmayacağı kuskusuna yer verdirmiştir. Reformlara ili$kin ' kanun tasanlannı hazırlayan teknisyenlerin birer Ikişer hizmetten uzaklaşmalan ya da uzaklaştınlmalan <ia, bu kuşkuyu derinleştirmistir. M MADENCİLİĞİMİZDE ?OLİTİK DİDÎŞMELERİN LAR, YERİNİ AKILCI ULUSÇU BİR DİNAMİZMLE ARAŞTIRMATARTIŞMALAR ' « çok zorunlu hale Çünkü! gelmiştir. 1& MilletveklU Çetin Yılmaz soruyor «12 Marttaa berl kirnlere pasaport venlmedi?» Bakalım hükümet nasıl yanıtlayacai bu soruyu. Göreceğiz idmler pasaport istemiş de alamamış. Diyeceksiniz işte son örnegi: Koskoca bir yazar, dünya ölçüsünde ün KazanmıŞ bîr romancı, Yaşar Kemal pasaport istemiş alamanyş, bu yüzdea de uluslararası bir toplantıya gidememiş! • •. Şaşılacak şeydır bu, demokratik bir lilkede," bütün partllerin «Özgürlükçü demokrasi»nin övgüsünü yaptığı bir ortamda tanınmış yazarlar pasaport alamazlar! Yalnız şasmak değil kendimize de acımak gerekır. Bütün bu sözler havada kalıyor, gerçek bambaşka bir yüzla karşımıza çıkıyor, böyle bir ortamda yaşıyoruz diye. Nıye pasaport rerilmez ona bunaî Bir Içişlerı Bakanıyle bu konuyu konusmuştıifc. Bazı yazarlara pasaport venlnıeyişı soz konusuydu yme. Hem de 27 May^s'tan, sonra, 19§1 Anayasasının kabulünden sonra, Inönü'nün BasbaSanlığı sırasında.« Bir'tiyatro aktörüne, bir tamnmjs şatre, bir yazara pasaport verilmemişti o günlerde. Bakan uzin uzun anlattı durumu. Koca koca dosyalar çıkartmışlar önüne. «Efendim bakın şu dosyaya, nasıl verilir bu adama pasaport?» demışler. Bakan bakmış dosyalara, bir yıgın kâğıt, ama içlerinde dıse gelir bir sey yok. Demiş ki: «Bu adamlar sizce vatan haını midır? Buna kesin olarak inanıyor musunnz?» «Hayır» demisler. Bakan, «öyleyse ne olur, verelim pasaportu gitsın gideceği yere. î s terse bir daha gelmesin, mademki bu vatana zararb bir kişi, Ule de burda kalmasını niye isteyelim? Ama yurd'tnu sevlyorsa döner gelir nasıl olsa.» Böylece verdırmis pasaportlan o sar.atçılara... Bu anı canlandı birden. Bu kez Yaşar Kemal de buna benzer bir durumla karşılaşmıştır diye düşündüm. Gidecek rio ne olacak, gıtmeyecek de kım ne kazanacak? Uluslararası bir sanat, bir kültür toplantısına bir yazann, bir bilginm, bir küıtür adamının katılması her şeyden önce Türfciye adına yararlı bir propagandadır. Roma'da, Menton'da, Taskent'te. Seul' de toplanan yazarlar kongrelerine tatıldırn. Her defasınaa da bir Türk yazan olarak genış ılgı, sevgi gördüm. Türkiye'nin adı övgüyle anıldı, Türkiye'de sanata, edebiyata, kültüre ne denli önem, değer venldigi anlaşılnuş oldu. Her bakımdan yararlı bir propaganda olanağıydı bu da... Hangi uygar tilkede vardır ona pasaport vermek, buna vermemek? Nasıl bir ölçü icullanılır? Hem klm kullamr dunuT Bir yazann hükümeti eleştirmesi, düsüncelerinın solda olusu, ya da Dirtakım kisıleri tazdırmış olması mıdır bunun nedeni' Üyesi olmakla övündüğümüz Avrupa uluslar toplulugunda var mıdır boyle bır durum? Beğenmedigimız, durmadan eleştırdigimig totaliter rejimlerde görülen bir şeyi niye uyguluyoruz öyleyse demokrasiyle yönetildiğıni gururla bildırdığimiz ülkemizde? Başkalan yapınca beğenmiyoruz, Sovyetlerdo niye Pastemak, Soljenitsin yurt dışına bırakılmadı; Çekoslovakya'da, tspanya'da, Yunanistan'da. bilmem nerede tanınmış düşünürlere, sanatçılara niye pasaport verılmıyor? diye jrayın yapıyor, ayıphyoruz, küçümsüyoruz o ülke yönetımlenni.. Sonra aym şeyi biz yapıyoruz, kendimız uyguluyoruz aym yöntemleri! Yılmaz'ın önergesine hükümetçe nasıl bir yanıt verilecek, ilgiyle bekliyorum. TEKNOLOJİK ALMALI Kadri YERSEL masraflar göze alınıp yabancı yardımından da büyük çapta yararlamlarak bir Marfen Kanunu ttslagı hazırlattırünuştır. Bun u n l ç l n ön« sürülen yü^eydeki gerekçelerin en inandirıcısı da, kaynaklanmızın hareketsizliği ve ulusal gelire yaptıklan katkının cılızlık derecedndeki azlıgıdır. Bu gerekçe bizce de rfoğmdur. Derinliklerde gizlenen ve sağlanmak istenen çıkar çeşitlerine gpre değişik olan. gerekçelere katılmamız ise, elbette mümkün değildir. Bu cılızlığuı ned.enlerl ve tedavi tedbirlerinin neler ojduğu üzerintJe, politikacüa'nmız sade. c e t 1 2 Mart'tan bu yana değil Cumhuriyetimizm kuruluşundao bu yana birleşememişlerdir. Yıirdumuzun potansiyeline göte gerçekten cücelik dereoesinde olan bu azlıgın nedenleri uzerinde yapılan politik tartışmalar ise, uzttn Eureden berl beUi sayıdakl sebepler için belli biçimlerde kalrplaşmış statik çekismeler haline dönüşmüştür. Artık yurdnmuza büşük zararlar getirmeye başlayan bu polii tıka djdişmelerinin yerine. ulusçu bif dinamizm ile yürütüleceS sisternli ve akılcı araştırmalann getirilmesi ve tartışrhalann ds tefcnoloji aJanına kaydırılma Sorumlu politikacılarunu. kay nakiarımızdan kimlerin ne ölçüde yararlaoacagı bususunda yani, çıkar paylaştırmasında asgari bir müşterekte daaı blrleşememekte ve bu sorun dışmda da hiçbir şeyle ilgilenmemektedirler. Herkesin anlsyabileceğı bir benzetmeyle «küçüjc bir ekmek»ten daha iri ^lokma kopara bümek kavgasını bırakıp da tüm yurttaşlanmızın yeterli lok ma alabılecekleri «dana büyük ekmek» yaptüaya, yönelmemektedjrler. Bu paylaştarma kavgasında, politikacılann bir kısmı «ulusala ihtiyaslftrla «ekonomi» zorunlarının ve «savunma» gerekierinın dikkate nhr)ypfiyın.} ısterken, öteki kısmı buna hig mi hiç yanaşmamakta ve kaynaklarm tamamının özel kişilere verilmesinde ayak diremektedir. Türkiye Bu Değil Ve insan bu manzaradan irkîlip, «Biz bu kadar mı «omun pehlivanıyız?. diye kendi kendine sormadan edemiyor Biz hiçbir meselemizi halledemez miviz? Biz çaŞdaş bir toplum düzeni kuramaz mıyız? Biz, güçlüklerin. aksaklıklann, yanlı»lıkJarm üstesinden gelemez miyiz? Biz kof muyuz yani. yaparız ederiz deyip de şöyle işin ncundan saflamca tutacak gücü bnlajnayanlardâh jnjyız? ^ , v Böjsle düsöıjrneye yjbnelince, Insanın içüıden' gülnıek degil, ağlamck geliyor. Oysa Türkiye bu görülen karamsar olaylann ölkesi dpjil. Doğal kaynaklarıyle, insan gücüyle, yaratıcı ve yapıo kafaayle, genç ve yetenekü kadrolanyle ülkenin öyle bir potansiveli var ki bugün, kısa sürede iyimserliğin ferahhk verid aydmlık renklertyle yepyeni bir memleket tablosu Türk sporundan önce. Türk toplumunun içinde bulundtıga durumdan kurtanlması çaresi araştınlsa, somun pehlivanlanna kunse gülmez. acır sadece.. Pahalıya Oturuyor Artık, bir kısır döng\l biçiml almış olan, bu uyuşrnazlık ve doymazlık, ulusumuza ÇOK pahalıya mal olmaktadır. Bu zarar, bundan böyle daha da ağırlaşacaktır. Bu didişmenın çarJona kapılmış olan polıt^kacüarımız ise, görevlerinin. özü icabı olduğu haltie ne bu tehükeyi görebilmekte ne de. «ekmekri b'Uyütebilecek ve her iki tarafa da pek büyük yararlar getireb;. lecek önem ve mahryette olan, paylaşma dışındaki değışimleri engellediklerini fark edebilmektedirler. Bu tutumun, paylaşma kavgasından kök alan bilinçli bir geciktirme taktiği olması ihtimalini ise. düsünmek bile istemıyoruz. Görülüyor M, değjşim içm zorunlu ilke ve tedbirler ancak, maden kaynakîarımızdan ulusal ekonomıye sağlanan katfcnın bu denli cıhz ohışunun nedenleri saptandıktan sonra isabetle seçılıp ortaya konulabilır. Bu ilke ve tedbirienn getire' ceğı değişimlere. Reform denir ya da denmez. önemll alan, deyim değil, uygulanacak ilke ve tedbirlerin özüdür. Bu öz İse, asla şalt çıkar paylaşmasından • ibaret degıldir. Ne yazıktır ki, Mıllet Meclisimizin sayın komıs yon üyeleri «reform^ur». «değiidir» çekismesi uğruna. hem dik katlerini. hem de bugünkü bunalımk dönemde Türkiyemız için çok büyük önemı olan zamam cömertçe harcadılar Harcamaktalar da. Üstelik de, ıçıne düştüklen tasır döngüden kıırtulma becerisinı gosteremediler. Bundan da öteye. görevleri icabı olarak reîorm tasanlarını hazırlayan teknisyenlen de, eşine zor rastlamr bir ölçüsüzlükle ve kendilerine savunma olanağı tanımaksızın bol bol suçladılar. Yukarda açıklanan kısır döngü>Tİ kırarak olumlu bir çalışma düzenı kuramadığımız sürece. ekonomi tasırlığı da kuşkusuz sürüp gjdecektır Bu kaygıyle ve çözüme yardımı olur umuduyle, zayıf da olsa kamuya bir ışıkçık tutmak istedik (1). (1) Kısırlık nedenleri ve karşı tedbirleri 973 yüı Madencilik Teknik Koneresiode sunulacaktır. EVLİT Kıymetli aile büyüfümüı. TÜRKİYE BİLİMSEL ve TEKMK ARAŞTIRMA KURUMV Açıkça Belirtmek Gerek Politikacılarm bu tutumlan ve günümüzün nazik koşulları, «Köklü Değişim» in herkesçe ar> laşılır bir dil ve özdenlikle kamuoyuna açıklanması gereğini ortaya koyduğu gibı konunun yeterince tartışılmadıgını ve karanhkta kaldığını da kanıtlamaktadır. Madencilikte köklü değişim gerekli mıdir?. Bu soruya, hıç düşunmeden «Evet» cevabı verilebilir. Gerek Devletimizin, gerekse dost devletlenn en sorumlu ve yetkıjl kişilennin tümü, | bu gereklilik üzerincfe uzun bır . sureden beri bırleşmişlerdır. Hatta, Mr. Ely adında Amerikalı bir kanun uzır.anına, büyük ebediyete intikalinir 40'ıncı gününe rastlayan 25 Aralık 1972 Pazartesi günü <Bugün) ikindi namazını rnüteakip Kasımpaşa Büyük Camiote, aziz ruhuna itnafen Mevlidt Şerif okunacaktır. Merhumun" akıaba. doşt ve din kardeşlennın teşrineri rtca olunur, .,}„• „ . . . v , ; . nur. ;;* •• • # • , . • . " . . . ' »O ». , A t L E S1 (Bateş: 67) 9207 HACI HASAN YfIMİ$BIR'in Universite Lisans ve Lisans Üstü Bursları Türkiye Bilımsel ve Teknik Araştırma Kurumu. müsbet bilimlerin temel ve uygulâmalı dallarında öğretam yapan fakülteler ve yüksek okulhırın matematik, fizık. kimya, biyoloü. jeolojı, mühendislik, tıp,.veterinerlik ve hayvancılık, tarım ve ormaacılık konulanyle' ilgili bölümlerinin aşağıda belirtilen, sınıflannda okumakta olan üstün kabiliyetli öğrencilere ögrenimlerini destekleme burslannı karşılıkszz olarak verecektir. Ayda 600. TL olan bu burslartn dağıtımı için aşağıdaki şartlar konuimuştur A. Türk vatandaşı olmak. (Türk asdh oîup, yabana uyruklu bulunan ve memleketimizde okuyan öğrenciler bursa müracaat edebilir.) . (Universite lisans için) B. 1. universite veya yüksek okullanu birinei sınıfuu normal süre içinde tamamlayıp, ıkinci sınıfa geçmek. (Hacettepe Ünıversitesinde Temel Bılimler Yüksek Okulunu normal süre içmde bitirip, Pakültesinde 3 yıl programına baslamış olmak) Matematik. F"izik. Kimya ve Biyoloji derslerinin herbirinden (okumus olduklanndan» a 10 üzerinden değerlendirme yapılan müesseselerde 1M b. 20 üzerinden değerlendirme yapılan müesseselerde 14.0C c. 4 üzerinden (A = 4) değerlendirme yapılan müesseselerde UX d. Piyi, tyi ve Orta ile değerlendirme yapılan müesseselerde Iy not almış olmak (Lisans üstü için) 2. Universite veya yüksek okullann birinden mezun olarak v» lisans üstü. yüksek lisans. master öğrenimmden birine başlamış olmak ve mezuniyerte e 10 üzerinden değerlendirme yapılan müesseselerde 1JK b. 20 üzerinden değerlendirme yapılan müesseselerde 14İK c. 4 üzerinden (A=4) değerlendirme yapılan müesseselerde ZJ» d. P.iyi. t y i ve Orta ile değerlendirme yapılan müesseselerde Iy not ortalarnasına sahip olmak. (Bu maddelerdeki şartlara uydugunu her öğrenci alacağı bi resmî belge ü e Kuruma bildirecektir. Belge göndermeyenleri) müracaatı dikkate alınmaz.) C. Yeri ve tarihi üerde bildirilecek seçme sınavlannda basan gös termek. D. Türkiye Bilimsel ve reknik Araştırma Kurumu, üniversit Burslan Müracaat Formunu CTÜBİTAK BAY Form ü 1 691 almak için aşağıdaki adrese en geç 6 Ocak 1973 günü saat 13.00'e kadâr yazüı olarak müracaat etmek (Bn tarihten sonra yapı . lacak müracaatlar dikkate alınmaz.) E. Usulüne göre temin edılerek doldurulacak formu ve ıstenile belgeleri en geç 13 Ocak r973 günfl saat 13.00'e kadar Kurum göndermek. (Bu tarihten sonra gelen möracaat formlan ile ek sik belgpli müracaatlar işleme konulmaz.ı llgilenenlerin yazı ile ilân edilen şartları yerine geürdikleriı belirterek müracaat formlan için doğrudan doğruya. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Karumu Bilim Adamı Yetiştirme Orubo Sekreterllği. Bayındır Sokak No. 33/6 Yenişehir . ANKARA adresine müracaatları ilân olunur (Postadaki gecikmeler dikkc te alınmaz.) . ' Aralık 197! (Basın, A. 17300 25489) 921 (KlNCt VE ÜÇÜNCt KADEME) TESEKKÜR Hastalığımı tedavi eden değeıli Prof. Dr. CEMt OE5ÖROGLü • Prof. Dr. REŞAT GAR.lN'a, As. Dr. KÂMIL SERDENGEÇTİ, Baş Aş. Dr. CÂNAN EFENDİGİL, Dr. DENİ3 GÜZELSOY, Dr. NüRAN YAZICIOĞLU, Dr. Mehmet ALBAYRAK, Dr. M. KADİR HİLMİ, Dr. M. CANERe ve Haseki koroner bakım ünit Personeline, aynca yakm ilgılerini gördüğüm Doç Dr. ZİYA KAPTANOĞLU, Doç Dr. NECATİ SIRMACI, Doç. Dr. DİNÇEB ÜÇAKa candan teşekkürlerimi bıldirirım. FATMA ÖZEREN (Ankara Beklftm 868) 9206 KARTAL TEREKE HAKİMLİĞİNDEN 4972/15 Tereke Kadıköy Kızıltoprak Mardiven Köyü Tekke Sokak Hane 33, cilt 8, sahife 16 da nüfusa kayıtlı 1311 D. lu Pahriyeden ,doğrna 1311 D. lu Fahrettin Gulgeç Altmtepe Üstündag Caddesi 26/2 numarsda ikameo etmekte iken 19/11'1972 tarihinde vefat etmiş olup terekesine mahkememizce vazıyet edilmiş oldugundan: Terekeden alacaklan olanlar ile terekeye borçlu bulunanlann ve mırasçılann ışbu ılân tarıhınden ıtıbaren bir ay zarfında Kartal Tereke Hakimlığıne müracaatla alacak ve bsrçlarını deftere kaydettirmeleri, zamanında yapümayan müracaatların nazara alınmayacağı hosusu ilân olunur. (Basın: 25760) 9219 bnbir hecliye hedıye ceki'nde Yıl sonu hediyesi için bir Vakko Hediye Çeki vererek Vakko'yu seçenler modayı ve çağdaş zevki seçerler. Çek sahipieri ise hediyelerini, kendileri seçerler Vakko'nun binbir çeşidi arasından. Vakko Hediye Çeki . ..•'' her zaman yerini bulan bir hediyedir. Nof: = AYLA • ÇOKACAR lle Seraeettin ÖZKAN Nişanlandılar. *stanbul 24/12/1972 ÎH = = *~~ ^ moda vakho'dur ^E (0 = Z^ ZZZ m Vakko'nun Hediye Çekleri 50 ile 1000 lîr» arasında çeşitli kupörler halinde ve zarif bir zarfın icindedir. Vakko Hediye Çeki sahipieri, alışverişlerini bOtün bir yıl boyunca, dıledikleri zaman yaparlar. n Ajans Maya: 1959209 Cumhuriyet 9231
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle