25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
'CTJMHURÎYET 30 Ekîm 1872 unalımlar lçinde bocalayan, bocalamış ve bocalayacak olan bir dünyada yaşıyoruz. tnsanlann toplu yasamaya geçmeden önceki o korkulanndan, tabiat güçleri karşısındaki güçsüzlüklerinden doğan bunalımlarını arKalarda bıraktık sayılır bir ölçüde. Ama, her cağda, her yerde, çocukluk dönemind'e yaşanan, hepimizin yaşadığı bu ilkelinsan bunalımı, ölüm karşısrodaki, o lnsanla yaşıt bunalımda sürüyor, sürecek de, insan soyu silinip gitmedikçe dünya yüzünden. B Olaylar ve görüşler BUNALIM DEDÎCİMİZ Vedat GÜNYOL ğuyor benee. Irk ayrımlarl, düşmancasına çeşitli tutumlar, davranışlar, birbirimizi dinlemez, dinlesek de anlamaz, anlamaya yanaşmaz, kısaca, sevmez olmamızdan gelmlyor da nerden geliyor? Tabiata bakın bir, nasıl yaratılmışsa yaratılmış, alabildiğine cömert bir sevginin durmadan yenilenen atılımlanyla tazelenip yeşermiyor mu? Bunca güzellikler, denizin mavisinden, yapraklann çimcnlerin yeşilinden, çiçeklerin o çeşıt çeşit, o güzelim renklerine kokularına kadar, hepsi hepsi inanılmaz bir sevginin eseri değil mi? Sevgi değil mi ağaçlan yeşerten, tomurcuğu çiçek, çiçeği meyva yapan, tırtıh yapraklara, kelebekleri anları çiçeklere salan tutkuyla? Dünya yüaünden sevgi kalkınca, sevginin yerini hmçlar, nefretler, aşağılık çıkarlar, öfkeler, açgözlülükler, baskılar, yıldırmalar alınca; bunaîımlar izlemeye baslar birbirini. Amerikalı Zenci romancı James Baldwin, bir Fransız dergisinin sorduğu sorulara verdiği karşılığın bir bölümü bu bakımdan çok ilgi çekicidir. Baldwin, ırk ayrımınm, tâ çocukluktan başhyarak, gerek kendi içinde, gerek çevresinde yöresinde ne denli bunalımlar yarattığını, bunlardan kendisinin ve Zend topluluğunun nasıl kurtulduğunu anlatıyor. Daha beş yaşlannda, o körpecik Zend yüreklerinin tâ derinlerine, pis Zend ile baslıyan, pis Zenci ile lşleyen ve ömür boyu sürüp gtden hakaretlerin, horlamalann doğurduğu o korkunç bunakmın tablosunu çiziyor Baldwin. Daha bes yaşlanndadır romaccı. Pis Zend'nin ne demek oltfuğunu anlamıyor ama, hor görüldüğünü farkediyor. Bakıyor yamna yöresine. Anasının da, babasının da, kardeşlerinin arkadaşlannın da Zend olduğunu görüyor. O zaman soruyor anasıca, pis Zenci'nin ne demek olduğunu. Anası diyor kl ona, evet diyor ki ona anası: cSen Zendsin, evet. Ama hiç bir anlamı yok bunun. Sana pis Zend diyenlere aldırma, bırak söylesinler. Ya da dövüs onlarla. Ama, sen onlardan daha üstünsün. Ne olursa olsun, ben senl seviyorum.» «Ne olursa olsun, ben seni seviyorum» sözü, o mucizeli söz yok mu, o işte bütün yoksulluklardan, horlanmalardan, beyaz egemenliğinin baskılarından doğan bunalımı bir çırpıda silip atıveren, insanın içine aydınlıklar, mutluluklar, yaşama sevinçleri salan. «Sen beni seversen, ben dünyanın en fü Çağımızda, İnsan aklımn hesaplar kltaplar, türlü buluşlar, yenilikler, övünülesl feza yolcuInklan ile tabiata karşı zaferler kazândığı çağımızda, ekonomik, sosyal ve hele hele politik bunahmlar yanmda, daha hâlâ dtinya ils ahiret, tann tle insan arasında seçim yapamamaran dogurduğu ilkel bunalımlar sürüp gidiyor ne yazık ki. Bugün Kuzey Irlanda'da, katoliklerle protestanlar arasmdaki, o Luther döneminin kanîı kavgalanna taş çıkartan çabşmalann başka anlamı var mı, olabilir mi? Şu da bir gerçek ki, uygarlığm gelişmesini, hattâ doğmasım bunalımlara, tedirginlıklere borçluyuz. Olaylar karşısında, «bilinmezler» öminde, eli kolu bağlı kalmaktan dbğan tedirginlikler, yani bunalımlar değil mi, insanlan birllklere, dayanışmalara,â buluşlara, feza yoleuluklanna, mikrop avcıhğına götüren, götürıneye zorlayan? Bunalım blr tehlike işaretidir aynı zamanda: olaylar karşısında güçsüz, çaresiz kalan lnsanı, tedbirler almaya, birlik beraberlik kurmaya ften bir tehlike işareti. Ama tehlikeleri haber venne görevini aşıp da, insanlan panige kaptınp, düşünemiyecek duruma soktu mu, bir uyarsızhk, bir yadırgama etkeni olur çıkar. O zaman da, R. de Saussure'ün dediği gibi, «Bireyleri kısır bir bencilikte alıkoyar ve onIan, dtoğal görevlerinden uzaklaştırır, varhk aedenleri olan görevden. yani sevme görevinden > Çağımızın çeşitll bunalımlan, insanların birbirlerini sevmez, tevemez olmalarından do *el adami olurum» diyor Salt Taik blr hikâyelinde, sevdiği bir insana. tşte, bunca horlamalar, küçümsenmeler, baskılar içinde, «analar, babalar ve kardeşler arasında bir stcak sevgi ile kurtardık kendimizi> diyor Baldwin, koca Yunus'un «Aşk gelicek cümle eksikler biter> »özünü doğrularcasına. Peki, diyeceksiniz, nıhsal, ırksal ve benzert bunalımlan gidermekte, ezilen horlanan İnsanlan birleştirip, içlerine yaşama sevind, direnci, tutkusu, beraberlik duygusu ve bilinci salmada büyük rolü olabilir sevginin, kabul. Ama, çağımızın ekonomik, sosyal ve politik bunalımlan da sevgi İle giderilebilir mi? Sizi ezen; gücünü, parasını pulunu ezmekle sağlıyan, ezmekle koruyanlardan bekliyemeyiz elbette böyle bir şey. Evet, bekleyemeylz. Onun lçin, insan sevgisi, insan sayglsı olmadan hiçbir reformun yapılamıyacağına, yapılsa cfa tutacağına Inanmıyorum. lîaf tamn raooru Doğayı da Çirkinleştiriyoruz ÎZİN ÇIKTI, TAM ORMAN NİTELİĞÎNDE OL' MAYAN ALANLARÎN KULLANILMASI ÎÇÎN. İSTER MİSÎNİZ, ŞÎMDÎ BOÛAZ KÖPRÜSÜ VE ÇEVRE YOLLARI ÎLE tYİCE ÖNEM KAZANAN VE 30 DÖNÜMDEN KÜÇÜK OLDUKLARI İÇİN ORMAN DA SAYILMAYAN BOĞAZİÇİ KORULARI BÎRER BİRER ARSA HALİNE GETİRİLSİNLER? SADUN TANJU do Hirsch, Dünya Tabiatını Koruma Vakfı'nın bir üyesı. Hafta içinde bir tesadüf bizi karşılaştırdı. Bir çeşit modern peygamber Udo Hirsch. Ağaçlann, kuşlann, hayvanların koruyucusu Teknolojık gelışmenin, endüstrj ve şehirlesmenin doğayı değistirmesine karşı çıkıyor; insanlann dunya üzerinö"ekl doğal dengeyi bozmasıyla meydana gelen sonuçları tjelirtirken «Ey insanlar! Gafletten uyanın, gercekleri görfin, fünahlannm daha da büyütüp Tannnın gazabına nğramaktan korunnn» der gibi, mistik bir havaya bürücüyor. Onu dinlerken bir özlem dolduruyor insanın içini; ne güzel böyle kuşlann, kelebeklerin, alageyiklerin, balıklann, ağaçlann, kırların savunmasını üstlenmek. doğaya sahip çıkmak! Bizler hâlâ, doğanın en özenli yaratığını, insanoğlunu, gereği gibi savunup koruyamıyoruz.. İnsana saygı Bugün dünya yüzündeki bütün rejimlerde, özellikle de demokrasilerde, insanlann kaderi birtakım adsıı güçlerin elinde. Seçimle başa gelenler, bir süre sonra halktan, o kendilerini büyük umutlarla seçen halktan kopup, adsır güçlerle anlaşarak, gizli oturumlarda, yurttaşlann hayatına, kendi çıkarlan doğrultusunda yön veren kararlar alıyor, alabiliyorlar. Çağımız insanının en büyük bunalımı, İşte, kendi dışında, çoğu zaman kendine rağmen alınan bu kararlar karşısında eli koltı bağlı. çaresiz kalmasında doğuyor. Nbcon örneği gözler önünde; Vietnam savaşı konusunda, halkının oyuna basvurdu, vurabildi mi? «Umut, istemiye istemlye glrlverdl içime» diyor Racine'în bir kahramanı. Bütün dünyanın yönetiminde sevginin, insan saygısınm ağır basacağı. bastınlacağı gün gelecektir elbet. Gelecektir. Çünkü, Pir Sultan Abdal'ın dedigi gibl «çok keramet var Insanda.» uI Kelaylak'lar tükeniyor Udo Hirsch bana, Türkiye'de 28 tane alageyik ve 56 tane «Kelaylak» kaldığından bahsetti Kelaylaklara çok önem veriyor Udo. Dünyada nesli tükeniyormuş bu kuşlann. Eski Mısır'da ihm • irfan tannsı Thoth'un başı; tepesi gerdanı boynu pembe ve tüysüz. gagası uzun ve kıvrık tam bir kelavlak bası imiş Leylek takımından ve mukaddes Ibis ailesinden gelen kelaylaklar. Fırat kıyısında Birecik şehrinin ortasındaki kavalıklarda yaşayan göçmen kuslarımızmış Daha 1961 vılında Birecik'in ortasındaki kayalıklarda 1300 kadar kelaylak sayılırmış. Derken hızlı sehirlesme olayı yaşanmağa başlamıs Türkiye'de. Devlete ait bu boş kayalıklara evler yapılmış, evlere çocuklar tfolmus onlara eğlenee eerekmiş ve Kayabaşı Mahalleslnin çocukları kelaylak yuvalanm taşa tutmak ve dağıtmak oyununa dadanmışlar Kala kala, 10 yılda, evlerden uzak yuva yapabilen 56 kus kalmış. Udo'nun ödü kopuyor, bunlar da biterse diye Dünya Tabiatını Koruma Vakfı, Birecik kayalıklarındaki kelaylaklan yokolmaktan kurtarmak için her türlü fedakârhğa hazır. Kayabası Mahallesinin sarp kayalıklara tırmanan evlerini baska bir alana taşımak için hükümetle lşbirliSi yollannı anyorlar: kel bash, tek ayağının üzerine tüneylp hare: ketsiz saatler geçiren. Fırat kıyısına inip kurtböcek yiyen, siyahla kırmızmın ve çirkinliğin ürküntü yarattığı bu tarihsel kuşun nesli tükenmesin istiyorlar. Karşıdevrim Ayakta OKTAY AKBAL Evet Hayır Basın Özgürlüğünü Kısıtlayan Hükümler dalet Bakanlığınca hazırlanaa •Basın Kanunu Tasans»nı yürürlükteki hükümlerle kar »ılaşürarak inceledik. Tasan, yürürlükteki 5680 »ayüı Basın Kanunu ve degifikliklerinde ycr alan hükümlere nazaran basın hürriyetini kuıtlayıcı hükümler getirmişür: • Para cezalannın 15 bin liraya kadar arttınldığına işaret etmek lânmdır. Birçok disipliner suçlarda, suçla ceza arasında nisbet edilemiyecek farklar meydana getiren bu artışlan zaruri bul mak ve gerekçesini açıklamak mümkün değildir. # Öte yandan, tasanda, Toplu Basın Mahkemeleri kaldırılmakta ve «ınilrlar tek hâkimli Asliye Ceza Mahkemelerine gönderilmektedirler. Hâkimlerimize güvenimizi belirtmekle beraber, yülarca süren mücadelelerden sonra kabul ettirilen «Toplu Basın Mah kemeleri>nin kaldırümasını yanlıs bir tutum sayanz. 1950 yılından önce, basın suçlarında ya jüri usulünün kabulü, ya da toplu ihtisas mahkemeleri kurulması çabalanru hatırlajnak lâzıtn dır. Çok partüi rejime kavuşulunca, bu mücadele de meyvasını vermis ve asliye cezalı islerin Toplu Basın Mahkemelerinde görülmesi yoluna girilmistir. Bu başarılı aşamadan dönüs için sebep yoktur. Böylece basın dâvalarında teminat azalmaktadır. A arşıdevrim günden güne kendinl belli ediyor. Kim ml karsıdevrimci? Bakın çevrenize, bakın politika dünyasma, bakın bazı gazetelere, kim ağzı köpürerek, kaleminden kanlar damlayarak önüne gelene, kendine karşı çıkana, çevresine biraz aydınlık verene. Atatürk devrlmlerini savunana, billm gerçeklerini savunana «komlinist, komünist» diye saldınyorsa, iste odur karşıdevrimci!., Karşıdevrimci demek Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerine karşı çıkan adam demektir. Devrim sözcüğünden Atatürk devrimlni anlamayan kişi demektir. Halkın sırtvndan iktidara gelerek halkı uyutan, halkı zehirleyen çıkarcı demektir. Türk ulusunu çağdışı bir havaya, bir ortama sürükleyen gerid tfemektir. Turan Emeksiz'i bilirsiniz elbet. Hürriyet Alanında anıö var. öfkesinden çatlayan bir yumruk! Her 28 Nisan günü anıhr orada. Eski Emüıönü Halkevinin önünde de bir büstü var. Adını taşıyan bir geml var. Bir mahalle var. Caddeler, sokaklar var. Mezan AtatUrk'ün yanındadır. Her törende önündo «aygı duruşu yapılır. Yirmi yaşlannda özgürlük ugrunda şehit dUsmUş bir genç aydınımız. Menderes itrtidaruun güçleriyle çarpışırken bir kurşun gelmiş yıkmış, sonra götürmüşler hastaneye, ölmüş orada. Bir ay geçmeden de devrimd Türk Ordusu, Menderes iktidannı alaşağı etmiş. 28 Nisan sehitlerini, gazilerini bağnna basmış. Emeksiz'i de bir simge saymış. Adı, anısı, yaşatılmış, okul kltaplanyla, yazılarla devrim tarihlmizde yerini almıs. Menderes çağınıa beslemega*«tsc»terinden, Demirel çağırun milletvekillerinden, milletvekillerine ölünceye kadar en yüksek dereceden aylık baglanmasını isteyenlerden, bu önergeyi imzalayanlardan btrl... Kalkmış bir yaza yazmış «Turan Emeksiı Türkiye Komünist Partisi Gençlik Teşkilâtı Genel Sekreteridir» diye. O anıtlar yıkılmalı, o geminin adı değiştirilmeli, o sokaklardan bu ad çıkanlmalı! Turan Emeksiz 28 Nisan 1960'ta bir Balim kurşunla öldürüldügü için, hiç degilse anısı lekelenmeli, Emeksiz admın tasıdığı anlam değiştirümeli! Bunu açıkça yazan, yazmaktan çekinmeyen blr kimseye nasıl «işte s l » bir karşıdevrimci» demezsiniz? Atatürk devrimine, 27 Mayıs bıtilaline karşı çıkan, bu gazeteci mllletvekilinl «PeM, öyleyse ispat et bu dediklerini» diye nasıl göreve çağırmazsınız? Ortalık o kadar da boş değil! 27 Mayıs Devnmlnl yavaş yavas yıkmaya girisecekler, tdmse ses çıkarmayacak! Niye? Korkacak, bana da leke sürerler sonra, bu kanşıklık içinde nema gerek, yalanı doğruyu meydana çıkarmak bana mı kaldı, diyecek!.. O zaman yalnız karşıdevrimciler konuşacak, karşıdevHmdUk egemen olacak, karşıdevrimci düsünceler, görüşler, iktidarda kalacak. Atatürk devrimcileri susacak, sinecek. Ya da «bu ülkede rahat etmek, iş bulmak, konuşmak. yaşamak lçln devrimd düşünceleri bırakmalı» diyecek. Sonunda da Atatürk'Un yıktığı karşıdevrim tam anlamıyla Iktidara gelip temelli yerlesecek. Ucundan ucundan değiştirecek bütün devrim llkelerini, tanınınaz hale sokacak Cumhuriyetimizi, DevletimizJ, çağdas uygarlığa yönelmeyl baslıca amaç belleyen haltamızı, gençlifimizi... Yanrumızı güzelleştirmek isteyen bütün çabalan körieştirecek, gerilere çevirecek toplumun rotasmı. Düne, daha Onceki güne, çağın en gerisine.. Turan Emeksiz'in komünist olduğu, hatta Komünist Genolik Teşkilfttmın Genel Sekreteri olduğunu iddia eden gazetedmtlletvekili önce Menderes'in «besleme» gazetecilerinden biri olduğu yıllarm hesabını verse daha iyi eder. Kendine emekli ayiığı bağlatarak milletin sırtından «tatlı hayat» yaşamak haysllerinin, çalışmadan, gereğl gibi hak etmeden en yüksek aylığı cebe Indinnek ihtirasınm hesabını verse daha iyi eder!. Sonra, her zaman. her yerde, herkese leke sürmenin, ispat edemiyeceği iddialan ortaya atmamn, ne denli kurnaz gtızeteci ne denli becerikli politikacı da olsa bir insanı çıkmazlardan çıkmazlara, bataklardan batağa sürükleyeceğini öğrense çok daha iyi eder... önce Turan Emeksiz'e komünist diyecekler. Sonra 27 Mayıs Devrimini gerçekleştirenlere!.. Askerlere, aydınlara, profesörlere yazarlara, öğrencüere, lşçüere... 1961 Anayasasını hazırlayan, yapan, benimseyen herkese... Menderes ürtidannı devi^enler Mmlerse, karşıdevrime hizmet etmeyen kimlerse... TUrk halkırun yarannı isteyen, TUrkiye Cumhuriyetinin Atatürk ilkelerinden aynlmaması için çalışan herkese... Kısacası karşıdevrimdliğe blr çıkar kapısı diya sanlanlann hesaplarnn altr üst eden herkese, herkese... K BASIN SUÇLARININ TESİRLERİ, ÂNÎ OLDUĞU KADAR GEÇİCİDİR DE. BU SEBEPLEDİR Kİ, DOKTRİNDE, DAVA AÇMA SÜRESİ KISA TUTULMASI GÖRÜŞÜ HÂKİMDİR. 3 AYLIK SÜRE UZATILMAMALIDIR. Hasan Refik ERTUĞ pa] zorluklarma sebep olacaktır. Tekzipçi, sekreterÜk bilmediği için hece' bölünmesi rorunludur. 0 Tasannm 26. maddeândeki Ikinci fıkrasmdaki hükümler, 1956 yılında Basın Kanununa eklenen ve anüdemokratik bulunduğundan 143 sayılı kanunla çıkanlmışken, şimdi genişletilerek canlandınlmık istenmektedir. Hfffta ksldınlan metindekl «eeza kovuştarması* yerine tasan «sueun Işlendlği tarih»i almıs ve böy lece basın hürriyeti çok sınırlandınlmıştır. • Tasannın 28. maddesinin birinci ve ikinci fücralan yürürlükteki kanunun 33. maddesinin birind ve ikind fıkralarma uymaktadır. Ancak maddeye üçüncü bir fıkra eklenerek «suç tarihinde henüz 18 yaşını ikmal etmemiş küçüklerin snetarı ve bnnlarm yargılanmalarma fli?kin haber ve havadisierin veya fotoğraflannın» yayınlanması yasaklanmıstır. Eklenen fıkra öylesine gentştir ki, birçok haberlerin gazetelere ginnesine lmk$n bırakmayacak, uygulamada büyük zorluklar çıkaracaktır. Bir suçlunun kaç vasında olduğunu kesinlikle tesbit edilemez. Yareılanması uzun süren bir ceza davasmın duruşmasına ait haber veya resim yayınlantrken, sudunun suçu islediği tarihte kaç yasmda olabileceği bilinemez. Ovsa bu hükme uyuimaması halinde 15 000 llraya deSin ağır para cezssı konulmustur. 0 Tasannın 29. maddesinde, «Devletin slyasî ve mali itibarını sarsacak veya halkın telâs ve heyecanını mucip olacak mahiyette anlsıs haber ve havadîsle bu nitelikteki belgelerln yayınlanması» vasaklanmsktsdır. Basın Kanununa konulmasmda yarar görülmemektedir mah müsao*ere etmeğe benzemez, tesirleri önceden tahmin edilemeyen ailelere ve kişilere kadar uzanır; bu masumlan, haberleri bile olmayan bir suçtan ötürü ağır ekonomik ve sosyal zararlara uğratır. Sınır aşılmamalı 0 Anayasa'nın 22. maddesinin dördüncü fıkrasında; Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, milli güvenliğin. kamu düzeninin veya genel ahlâkın korunması bakımından süreli yayınların adlî kovuşturmadan ve karardan önce hfikim karariyle toplatılablleceği kabul edilmiş, bu yetkinin acele hallerd'e kanunda açıkça belirtilecek bir merci tarafından kullanılabileceği de yazılmıştır. Anayasa'nın bu hükmüne dayanılarak tasannın 56. madde. sinde; Anayasa'da öngörülen sınırlar aşümış gibidir. Türk Ceza Kanununun devlet, hükümet ve rejimle uzaktan yakından 11gili sanılan bütün maddeleri sayıldıktan sonra, Askeri Ceza Kar.unıından tfa bazı atıflar ve maddeler alınmıştır. Ayrıca, Atatürk aleyhine lşlenen suçlar (5816), Vicdan ve Toplanma Hürrivetlnin Korunması hakkındaki 6187 sayılı Kanunda öngörülen suçlar, tasan maddesinde yer almısrtır. Doğanın düzeni de bozulmuş tnsanoğlunun doğa üzerindeki bu hassaslığı karşısında duygulanmamak elden gelmlyor. Udo Hirsch ve üyesi bulunduğu vakfın üveleri. denizlerin 25 yıl sonra ölü hale geleeeğini: sehirlerin ve fahrlkaların doğayı insafsızca tahrip etmesi önlenmezse, ölü. çirkin bir doğa içinde insanlann kendilerini mutsuzluga mahkum edeceklerini söylerken, doğa dengesini bozan insanların eezalandırıldıklannı hatırlatraayı da lhmal etmiyorlar. Udo Hirsch bana, Güney Fransa'da kadınların çocuklarına süt vermcsinin kanunen yasak olduğunu sövledi. Tarım koruma ilâçlarının zararlı maddelerinı besin yoluvla alan annelerin sütleri bebeklen zehırlivormuş. Yine Avrupa'da saçlar ve dişler erken dökülmeğe baslamış; çünkü insanoğlu, doğanın verdiğini arttırmak için kullandığı ilâçlarm yan etkilerinden korunamıyormuş. Ağır darbe olur 0 Tasannın 46. maddesi, kanunlaştığı takdirde, Türk gazetedliği için çok ağır bir cfarbe olacaktır. Anayasa'nın 22. maddesinin son fıkrasında «Mill! güvenliğe, kamu düzenine, genel ahlâka, ... Cumhuriyet ilkelerine veya devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği temel hükmüne aykın» diye belirtilen yaymlardan sorumlu kişilerin raahkum olmalan halinde, gazete veya derginin hâklm karariyle kspatıla. bileeeği yazıhdır. Halbuki tasan, Anayasa'da yer alan bu genel acıklamayı değerlendirmis ve Türk Ceza Kanununun 125. 127, 136. 142, 148, 149. 153. 155. 181 ve 163. maddelerinden dotayı sorumlulann hüküm giymeleri halinde gazete veya derginin bir aydan altı ava kadar kapatıtmasına da hSkmedileceii seklfnde kesin bir devim kullanmı«.tır. Anayasa'daki «kapatıiabilir» hükmürün. tasanda « .. kaDatiimamna da hflkmolnnur» şeklinde yer alması. Anavasa'yı da a«an ve ona avkın düşen bir rfurumdur. Bir gazete veya dereinin, geçici de olsa. bir süre kapanmasının orada çaiısan ve bazan yüzleri gecen suçsuz kimseler idn ne kadar ajır bir ceza olduSunu. bütün insaf «ahlpleri takdir ederler. Anayasa'd^ı gene] surette açıkIsnan yasak yavmlar esasen Tıirk Ceza Kanuniyle cezalandınlmıg bulunmakta iken, sorumlulann bu vayinlardan hüküm eivmeleri halinde gazete veya denrjnln kesintikle kapatılmasını hükme bnBlamak, adalet anlavırfvle nasıl baSdaşabilir? KaDatma cezası: suc aleti olan tabancs veya hıçaga veya kaçak Uygarlık ve insan Dedik kl Udo'va: «Xanl nygarlık, teknolojik Relîşme insanlıfı matsnzlnğa mı göHürüyor? Siı bnnlara karsı mısınız?» «Hayır» dedi, «biz aslında, doğa düzeni ile teknolojik gellşmenln bağdaştırılabileceğine inamyonız. Bir fabrikanın, tabiat örtüsünü tahrip etmeden, denizl ırmağı çevreyi Mrletmeden kuruIabileceSine Inanıyoruz. Bugün bütün büyük şehirleri tehdit eden hava kirlenmeslnln. ağaçsızlıkla orantıh olduğunu bilıvoruz Yollar tdn. veni mahalleler için, kurulacak endüstri tesisleri için ağaçlann, korulann İnsafsızca blçllmesinin nasıl bir felâkete yol açabileceğini insanlara anlatmağa çalışıyoruz.» # Tasannın 57. maddesinde; süreli yayuüarda dava açmak süresi üç aydan altı ve süresiz yaymlarda da 6 aydan bir yıla çıkanlmaktadır. Bilindiği gibi, basın suçlannın tesirleri. an! olduğu kadar geçicidir de. Bu sebepledir ki, dofctrinde, basın suçlarında dava açma süresinin gayet kısa tutulması görüsü hâkimdir. Uygulamada pek güzel ijleyen ve şikâyet duyulmayan üç aylık süreyi arttırmak için sebep yoktur. Basın suçlarında dâva açma süresinin uzatümasından ancak kötü niyet sahibi kişiler faydalanacaklardır. • Tasanda (m. 8), Sorumlu müdürün yüksek öğrenim görmüş bulunması sart kosulmuştur. Yürürlükteki kanunda bulunan Use meznnn olmak şartiyle yetinilmeyip yüksek öğrenim aranmasının sebebi anlaşüamamıstır. Her ne kadar, geçici birinci maddede, kanunun yayunı tarihinde bu sıiatla çalısanlar hakkında müktesep hak tanmmakta ise de, meslek mensuplan arasında yüksek öğrenim yapmamif olanlar için üerleme kapısının kapanmasında isabet görüîmemiştir. Meslek içindeki tabü seleksiyona güvenmek lâzımdır. Tasanda, muhabirler için de Use veya dengi öğrenim yapmıs bulunmak şartı getirilmektedir. Kanunlasma tarihinde muhabir olanlar için müktesep hak (geçici 1. madde) tanınmakla beraber, mesleğin fideliği olan ve bir çok büyük gazetecilerin geçtiği bir meslek asaması sayüan ranhabirlik için lise veya dengi öğrenim görme şartaun konulmasında isabet yoktur. Mesleğe girmek isteyenleT arasında seçim yapılırken bu nokta, tabii bir ter cih sebebi sayümaktadır. Fakat müstesna kabiliyetlere ve istidatlara engel olabilecek bir kanunl kaydın getirümesi yararlı tedbir sayılamaz. Büyük sakınca Yayınlannda bu suçlan lşledikleri sanılan gazete veya dergiler, hakim kararivle ve vürütme organının acele sayacaf hallerde de Savcınm emriyle toplatılabilecektir. Tasannın 56 madde«inö> sayılan suçlarla. Anavasa'da öngörülen ilkelerin a«ıldıjı kanaati uyanmaktadır Öteyandan. yürütme organı emrindeki savcıya da bu vetkinin tamnması büvük bir sakınca teskii etmektedir. Acete hal yetkisi çok tehlikelidir. Baz8n bir gazetenin toplanması. ikl saat sürse bile. artık belini Hoğrultması imkSnsız olabilir Kovusturma sonunda Eazete veva derei sorumluları beraat etseler bile. tonlatmanın oiumsuz sonuclan maddeten ve manen trfderilemez. Bu acı sonuçlarö*an. sucla hiç ilçisi bulunmayan masum işçflerin ve onlann ailelerinin de zarar göreceklerl unutulmamalıdır. Yurt düzeyinde eenel blr tepH ile karsılanan Basın Kanunu Tasansı, umanz H. Hükümetçe venlden ve Szgurlük düşüncesi Jçinde ele almacaktır. İçimizdeki kurt Biredk ne ki? KCçük bir Anadolu sehri. Orada doğanın düzeni bozuluyor diye Udo Hirsch dert edinmiş kendine. Birden aklıma. Plan tartışraalan dolayısıyla yüze çıkan 1995 Türkive<sinin alacagi Mçira geliverdi. tzin de çıktı tam orman niteliğinde olmayan alanların kullanılması için. Ister misinız şimdı Boğaz Köprüsü ve çevre yollan ile iyice önem kazanan ve 30 dönümden küçük olduklan İçin orman da sayılmayan Bojjazid korulan blrer birer arsa haline getirilsinler ve şehrin tek nefes alan Boğazını da biçimsiz apartmanların kanseri ile hasta etsinler? Kuzguncuk, Yıldız. Kandilli. Vaniköy. Bebek. Emirgân. Çubuklu, Abrahampaşa, Beykoz, Tarabya. Büyükdere korulannın, Belgrat Ormanınm geleceğl hakkında düşsün mü blr kurt içimize.. Açıkhk gereklidir Basın Kanununa 6733 sayılı Kanunla, bu/ıa benzer bir hiiküm getirilmişken. 27 Mayıs'tan sonra 143 sayılı Kanunla bu mad de kaldırılmıştır Asılsıı haber terimi eesitli surette yorumlanabilir. Devletin siyasî ve maH itibannm sarsılması ölçüsü ne olabilir? Bir haberden halkın telâs ve heyecana kapılıp kapıV madığını kim söyleyecektîr? Neresinden bakılırsa bakılsın, böyle bir hükmün Basın Kanununda yer aiması. Anayasa'nın teminatı altmriaki basın Szeürlü§ünün Ö7iinü 7P<îeler Ksldı ki. benzeri bir hüküm Türk Ceza Kanununun 161. maddesinde yer almıstır. 0 Tasannın 3P. maddesinde. kişilerin nzalan hilâfına özel ve ailevi hallerinln kaçük düsürfieu sekildt acıklanması yasaklanmıştır. Türk Ceza Kanununun 480482. maddelerinde de benzeri suçlar ver almış bulunmakta iken, bSyle bir hükmfl tasanya almsktaki yarar, anlasılamamıçtır. Tasannın 53. tnafldesinde bu suç 2.500 • 15.000 Ura eibi agır para cezasiyle karsılanmıstır. 0 Tasannın 31. maddesînde. dnsel arzuiarı tahrik edid haber ve resimlerin yayınlanması vasaklanriiıçtır. HalbuM aynı va«ak. daha agır cezalarla Türk Ceza KanununcTa. mngtehcen vavınlar Için konulmustur Ta•annın 54. maddesinde de bu basm suçun» avnea 2.500 15.000 Hra agir rtnra cezan tertîp olunmustur. Dünyanm (tenel jridisi karşısında dnsel arzulan tahrik flilinin siTiırlanTiı tavin «rrlasmıstır. Ancak, Tnfijrtehcenlik eezalandırılabiHr W, bn da Turk Ceza Kanununda yer almıstır. HISAR1URIİM YILBAŞI TURLÂR! 1.BEYRÜT OTEL PHOENIOA (29ARALK40CAK) Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir ve Hidrografi Dalre Başkanuğmdan BildirUmlştir. DENtZCtLERE 104 SAYILI BİLDtRİ İSTANBUL BOĞAZI BENZtlS tSTASYOlSV KtRAYA VERlLECEKTİR KUçukeekmece Belediye«lne alt Londra asfaia uzerinde, Benzln îstasyonu 2490 sayıü kanun hüirümlerl dalresinde kapatı zart usulü arttırma suretiyle kiraya verilecektir. tstasyonun aylık muhammen Klra mlktan 16550 Ura olup, geçlcl temlnatı 73.330 aradır thale 7.11.1972 Salı günü saat 10'da Belediye Encümenı huzurunda yapılacakür Tekltt mektuplannm thale «aatinden bir saat 6nce Komlsron Baskanlığma verllmesl şarttır Postada eedkmeler nazan dikkate alınmaz bu lse dair şartname Beledive Yazi t$lerindeo oedelste temln edillr. (Basın 23036) 7814 Tekzip ve hece bölünmesi 0 Tasanda cevap ve düzeltme hakkını düzenleyen 23. maddeye gelince: a Maddenin birind fıkrası. çeşitli anlamlara yol açacak sckude kaleme alınmıstır. özellikle, yürürlükteki kanunun 19. mad desindeki (... hareketler, düsünceler ve sözler) kelimelerinin kaldmlması, uygulamada kanşıklıklar meydana getirebüir. b Yürürlükteki 19. maddenin birind fıkrasında (. menfaatini bozan) unsuru. tasandaki 23. maddeden çıkarümıjbr Halbuki. bu unsur, cevap hakkımn baslıca dayanaklanndan birisidir. e Tasannın üçüneü fıkrasında. cevabın yayınlanma sekll belirtilirken („. hecelcr bölünmeden.) kaydı konnlmuştur. Bu hükmün yerine ge* rilmesi. gazetecilikte tarifsiz teknik ve mizan İLÂN Kartal 1 nci Asliye Hukuk Hakimliğinden Esas No: 972/90 Mustafa özdilekli ve Şaziye Ozdilekll vekilleıi Avukst Kadrl Ateş tarafından Maliye hazlnesl alevhine açüan Tapu tptalı ve tescil dftvasınm vapılan duruşmasında: Kartal Soğanlı Balıklı Dere mevkiinde kftın 36 parsel saTisında kavıth gavrimenkul taDulama sırasında ^4aUye hazlnesl adına senetslzden tesdl edılmlş olduğundan bu eaynmenkul hakkında dftvacılar tarafından zilllyetlige tstlnaden açılan iptal v« tesdl dâvasmda başka hak tddia edenler tşbu Uftmın tebliği tarihlnden ttlbaren 10 gün zarfında mahkemeye müracaat etmelert aksl halde hiç bir hBk iddia edemiyeceklert hususu ve bu sebeble durusmamn 5.12.1972 günU saat 10i5'e bırakıldığı ilanen tebliğ olunur. (Basm 6750) 7812 Enlemi 41 derece 02 daklka 34 saniye Kuzey Boylamı 29 derece 02 dakika 18 saniye Doğu vs Enlemi 41 derece 03 dakika 00 saniye Kuzey Boylamı 29 derece 01 dakika 50 saniye Doğu mevMlerin. dekl Beylerbeyl ve Ortaköy'de mevcut köprü ayaklan arasında. evvelce çekllen ana kablolara asümak Ozere, 60 adet köprü plâtformu montajı tecrübe çalışmalanna 15 Ekim 1972 tanhinde. esas çalışmalara ise 1 Kasım 1972 tarihinde başlanacaktır Bu nedenle; 15 Eklm 1972 tarthinden ttlbaren tstanbul Boğaandan geçecek bütün gemiler, can ve mal emniyeti batımından tstBnbul Bogazı seyır' kurallanna üftveten, aşağıdaki hususlara da rlayet edeceklertBn 1 Çahsmalarda monte edüecek plâtforml^, portakal ren^ine bovah özel deniz aracı İle Küçüksu'dan alınarak, yu> kanda mevkileri belirtilen ayaklar arasına getirflecekür. Boğazdan geçecek gemller, CThıslararası lşaretleri taşv makta olan bu araca vol verecekler, uzağuıdaa ve ağır yolla geçeceklerdır. 2. Karadeniz'den Marmara'ya geçecek gemller, Büyflkdere'de; Marmara'dan Karadeniz'e geçecek gemiler lse, Haydarpaşa açıklannda gemilerini talavuzlayan pilottan veya acentalanndan o etinku köprü çahsmalan hakkında bligi alacaklardır 3. Gün ışığmda vapılan çalısmi amelîyeslne. Röprö ayaklannm tam ortasından başlanacak ve her ikı tarafa btrden yUrütüleeektir. Çalışma mevkii, BÜndUzlen tkl kırmız; fttma ile, zarurl hallerde geceleri sabit cakarlı ikl kırmızı fenerle beltrtilecek ve cahşmalar 1 Şubat 1973 tarihlne kadar deyam edecekttr. 4. Evvelce mevcut olan fenerler kaldınlacak ve verlae 84 metre geçiş vüksekliğinJ belirtmek uzere kSprünün tam ortasına beyaz blr fen»r ve bu fenerden 200'er metre açıklıkta blrer veşil fener gösterilecektir DENtZCtLERE ÖNEMLE DUYURÜLÜK. (Basın 22446) 7811 2.KANARYA ADALARI ve İSPANYA(uçakvapıır) (30ARALIKHS0CAK) DUNYMURU 24 şubatI7mart 1973 AfRICA HUSUSİ TURLAR Cumhuriyet Cad 193/1 Radyoevi Karşısı TEL:46 30 17 (Sonuç: H07/7800) Kocaeli Asliye 1, Hukuk Hakimliğinden îzmlt'in Gökseller pasajı No: 81 de Ahmet Kara firmasvnın, konkordato teklifi ile ilgili dosyası Kocaeli tcra Tetkik Merci Hâkimliğince Hâkimliğimize tevdl olunmakla konkordato hakkında karar, duruşmanın muallâk bulunduğu, 21/11/972 Salı gtinü saat 10'da verilecektir. ttiraz edenlerin de durusmada bulunabileceklerl t..tK.'nun 296. maddesine göre ilân lunur. (Basm 7114) 780S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle