Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ttYMTtl 111»' v (JI'J^» 20 Ekim 1972 amuoyu ve basın çevrelerince hakh bir tepki ile karşılanan «Basın Kanunu Taslağı>na Adalet Bakamnın sanip çıkmaması, memnuniyet verici olduğu oranda, siyasal sorumluluk yerinde bulunanlann çok önemll bir konuda icaba aykırı (gereksiz) tutumunu belirtmesi bakımından çok âüşündürücüdür. Bakan, kendi imzasını taşıyan bir yazıya flişkin olarak, bakanlığı tarafından hazırlanan bir basın kanunu taslağıru düşüncelerini bil' chrmek üzere ügili kuruluşlara göndermiştir. Bizzat kendi imzası üe Bakanhğa malettigi tasanyı Bakanın, okumadığmz, siyasi tercihine uygun olup olmadığını bilmediğini. ikiDci Erinı Hüküraetince hazırlandığını ve bu sebeple sorumluluğun da aynlmış hükümete ait olduğunu, taslağı teknisyenlerin düzemediğini, Bakanlık seviyesinde ele alınraadığını söylemesi, bizim bildiğimiz kadarı ile kamuılann hazırlanmasında yerleşmiş usullere aykın ve Bakan olmanın gerektirdiği sorumluluk kurallan ile uzlaştırılması olanaksız ender rastlanacak bir davranıştır. Her ne hal ise, sayın Bakan, okumadığuu sölyediği taslak veya tasanyı bir tartışma ortamı yaratmak amaciyle kamuoyuna ve ilgililere ilettiğini bildirdiğine göre, asıl olan iyiniyete faydalı olmak umudu ile csahibi meçhul» metinde yer alan hükümlen eleştirT mek istiyoruz. K Olaylar ve görüşler Basın Özgürlüğü ve Ceza Orhan APAYDIN gazete veya derginin bir aydan altı aya kadar kapatılmasına da hükmolunur. Kapatılan gazete Ve derginin sahip ve sorumlulan bu süre içerisinde başka bir adla süreli yayın çıkaramazlar.. Bu sayılan maddelerden bir kısmı basın yolu ile işlenmesi düşünülemiyecek vatana ihanet cürünüeridir. Varsayımı olanaksız (Farzı muhal) böyle suçlann işlenmesi durumunda suça vasıta olan gazete veya derginin kapanlmasına hükmolunmasını beklemek gereksizdir. Mahkemenin karanndan önce kamuoyunun moral baskısı böyle bir gazete veya derginin fiilen ortadan kalkmasına yetecektir. Sayılan maddelerin arasında varolan bazı fikir suçlannın işlendiginin kabulü halinde ise mahkeme kararlariyle kapatüamıyacak gazete veya dergi kalamaz. Biriki örnekle durumu açıklığa kavuşturabiliriz. çok geniş, yaşanılan siyasal ortama ve konjonktüre göre yorumlanacak bir kavramdır. Ülkenin yönetim biçirai, siyasal rejimi veya dıs politikası ile ilgili herhangi bir eleştirinin ulka gUvenliğine tehlike geürdiği iddia ve kabul olun&bilir. Taslakta 142 nci madde ile hükümlülüğe karar verildiği takdirde de kapatma cezası b'ngörülmüştür. Bilindiği gibi 142 nci maddenin uygulanması siyasal konjonktüre göre değişiklikler göstermiş, liberal bir anlayışın egemenliğinde toplumcu düşüncelerin ifadesi suç sayılmamış, son yıllarda ise kurulu ekanomik ve sosyal düzeni eleştiren fikirlerin yaynnı hükümülülk gerekçesi olmuştur. Anayasanın 22 nci maddesinln son ukrasına göre kapatma müeyyidesi için gerçeKleşmesi sart olarak gösterilen unsurlardan hiçbirinin 142 ncl maddede yanlış yorumlar sonucu buiunduğu ileri sürülen unsurlara uyduğu söylenemez. Gerçekten, sermayenin egemen olduğu bir ekonomik ve sosyal düzenin yerine, emek, maharet veya topluma verimli olma ilkesine dayanan toplumcu bir ekonomik ve sosyal düzenin konulması biçiminde bir fikrin sovunulmasınm veya «ağa, ithalâtçı, muraba hacı, karaborsacı, arsa spekülâsyoncusu gibi sınnlann ortadan kaldınlması düşünce ve kanaatinin, müll güvenliği, kamu düzenini, Cumhuriyet ilkelerini veya Devlet ve minet • bütünlügünü zedeliyeceğini iddia etmek mümkün değüdir. Esasında gazete ve dergi kapatma, meslek ve sanatın tatili şeklinde fer'î bir cezadır. Meslek ve sanatın tatili cezası da. cezaların şahsiliği ilkesinin sonucu olarak suçun failine verilebilir. Kapatma ise. suçla ilgisi olmayan gazete ve dergide çalışanlann tümünün cezalandırılması biçiminde kollektif ceza verme sonucunu yaratacaktır. Gerçekten ceza hukuku ilkelerine aykın bu müeyyide Anayasanın 22 n d maddesinde vardır. Bu nedenle saym Adalet Bakanı, eleştirileri Bnlemek için olacak, Anayasa doğnütusunda bir tasan hazırladıklannı ifade etmek gereğini duymuştur. Sıhhntinizin îş'an? Ali Seydi'nin mektubunu çok satışlı bir Îstanbul gazetesinde okudum. Diyor ki sayın vatandaş: «Bngftne kadar MaUtya'nm her yani margarin yagıyla doluydn. Şimdi mübarek Ramazanı şertf geldi. Sömürücfi egnaf fakirleri sömürmek için hemen margarin yağını kaybedip sakladı. Sayın memleketi idare edenler! Başınıza bir if mi geldiî Sıhhatinizin iş'an!> " «Ali Seydi . Çiftçi • Malatya» Ali Seydi, mübarek Ramazan günü Malatya esnafınm günahına girmiş. Küçük esnafın gücü, bu çapta oyuna yetmez. Ülkemizde eski bir usuldür: Fiyatı artacağı zaman mal ortadan kaybolur; yeniden piyasaya çıktığı zaman bakarsınız üstünde alll pullu bir yeni etiket... Yanına vanlmaz olur. Margarin yağının hikâyesi de böyledir. Fiyat ayarlamalan tepeden inmedir. TürkiyVde uzun yıllardan beri mizah dergilerindeh günlük gazetelere kadar basın, küçük esnafla uğraşmıştır Oysa manavm, kasabın, bakkalın bu lşlerde bir suçu yoktur. Esnaf pahalı alırsa pahalı satar, ucuz ahrsa ucuz satar. Dün denecek kadar bir süre önce, kaşar peyciri bakkalda 24 liraydı; bugün 38 lira... Hangi bakkalın gücü yeter bunca fiyat arttınmına? " Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Çalışma örgütü'nün 1970 yıllığında (19631970 döneminde) fiyat artışlan bakımından Türkiye yedinciydi. 19711972 yıllanncfa şahane bir finişle rakiplerimizi sıyınp ipi göğüslemis olmalıyız. C.H.P. Genel Başkanı Bülent Ecevit: «Hayat pahalılıği iki yılda yüzde 40 dolaylannda artmıstır» diyor. Gerçekten de ortalama fiyat artışı 1969'da yüzde 7ye yaklaşmış, 1970'te yüzde 7'yi aşmış, devalüasyondan sonra gemi azıya almış, 1971'de yüzde 17'ye ulaşmış. 1972'de şimdiden yüzde 18'i bulmuştur. Paranın değeri başâşağı giderken tarım ürünleri fiyatlarmın dondurulması köylüyü perişan etmia, rnemura yapılan zam bir lşe yaramamıştır. Bir ülkede paranın değeri durmadan düşer fiystlar durmadan yükselirse. o ülkede spekülatörlerin ekmeğine yag sürülör. Spekülatöriin halk sözlüğünde karsriığı da avantacı, haramzade, fırsatçıdır. Ancak bizim bugün ele almak istediğimiz asıl konu, fiyat artışlan değildir. Hayat pahalılığı gazete köşesinden çok çarşı pazarda duyulur. Alışverişe çıkan vatandaşa istatistik rakamlarıru sunmak, tereclye tere «atmak gibt dir. Biz başka bir hikâye anlatacağızt Bu yıl fiyat artışlan geçen yıldakinden tfaha hızlı oiduğu halde ortalıkta bir durgunluk var. Ne siyasî partilerden bir ses çıkıyor. ne. kurumlardan... Ne Babıâll basını manşet üstnne manset atıyor, ne radyo • televizyon ilgüeniyor. Oysa geçen «ene Birinci Erim HÜkümeti zamanında öyatlar yükseldikçe. yaman bir koro, Yunan tragedyalarma rahmet okutur biçimde felâket ilâhjleri okuyordu. Basında röportajlar, kuruluşlardan demeçler, radyodatelevlzyonda açık oturum, Bakanlarda bir telâş.. SaJ . dan soldan protestolar. bildiriler. hücumlar... Ve Başbakanhk Iktisadi tşler Yardımcısı Atillâ Karaosmanoğlu .kanter içinde oraya buraya koşup, şunabuna dert anlatmak için bir hal oluyordu tlâhlar öylesjne öfkelenmiş,. öylesine bir «fddetl taamiın ile yola çıkmışlarch ki... Oysa geçen yıl ortalama fiyat artışj yüzde 17 idİ. Bu yıl simdiden yüzde 18... Ve ortahlrta tıs yok. • • . Nlçin? Çünkü Birinci Erim Kabinesinin yıkıl'ması ve ll'lerin tasfiyesi gerekti. Sessiz çoğnnln|an şikâyetini hoparlörle» rine yansıtıyordu sesli aıınlık.. Demirelin devalüasyonundan miras aldıgı • yüzde 17'lik fiyat artısının hesabı «Beyin taknaı» ndan soruluyordu. Ve geçen yıl Hükümet politikasma karşı çıkan Merkez Bankası Genel Müdürü Naim Talu, şimdl Ticaret Bakanı olarak yüzde 18'lik fiyat artışını mendil gibi katlayıp jcebine koymuşjur, gık de meden... ' . f "^"'l'ij'^"' lste bun, politika derler. . ^iearnnoib ' e u ^ Ali Seydi'nin bütün buolardan haberi var mıdırî, O, mübarek Kamazanı şerifte Malatya'da nafile namazı kılarken, yağ fiyatını ayarlayanlar, üstelik Anayasa' yı da kendiJerıne göre tastamam ayarlamak İçin Ankara' da etkin bir çabaya girişmiş4erdir. Başanrlar mı, başarabilirler mi? , 27 Mayıs Anayasasmı savunacaklara biz de Ali Seydi gibi telgraf mı çeksek: Sıhhatinizin iş'an? diye Anayasada durum Ancak, Anayasa karan emredici kural olarak gazete ve dergilerin kapatılamryacagını belirtirken, istisnai olarak da sınırlı nedenlerle kanun koyucuya yetki tanımıştır. Nitekim 1961 Anayasasında 1971 değişikliğinden önce de mevcut olan bu müeyyide bugüne kadar kanunlara konmamıştır. Anayasa doğrultusuna uymak gerekçesl bu bakımdan doğru değildir. Taslağın gerekçesinde ise, «geçioi bir süre olarak kapatmanın etkili bir müeyyide oldugundan» bahsedilmektedir. Ancak bu etld açıkladığımız nedenlerle basm özgürlüğünü temelinden tahrip niteliğinde olacaktır. Sahibi meçhul kalan bu metin demokratik rejimin egemen olduğu bir üıkede üzerinde tartışma yapılacak bir taslak niteliğini dahi taşıyamaz. Gazete ve dergi kapatma 1931 tarihli tek parti dönercinin Matbuat Kanununun esprisine uygun olan taslakla getlrilmek istenen, gazete ve dörgileria kapatılma müeyyidesi üzerinde özellikle durulmahdır. Taslağın 46 ncı maddesine göre, «Türk Ceza Kanununun 125, 127, 136, 142, 146, 147, 149, 153, 155, 161 ve 163. maddeleriııin uygulanması suretiyle htikümlülük halinde suça vasıta •olan Örneklerle açıklama T.CKJiun 155 ncl maddesi memleketin emniyetine tehlike iras edecek surette makale neşrini suç saymakta, taslak da bu suçtan hükümlülük halinde gazete veya derginin kapatılması cezasuu öngörmektedir. Ülke güvenliği. ÖZLEM JALE CANDAN Bu dünyada hiç giin görmedik / Ya sen beni yerdin / Ya da ben seni / Hiçbir gün oturup / Beraber düşünmedik» Şairliği de olan bir doktor yazmış bu şiiri. Marmaris'in büyüleyici kıyılarında düzenlenen VIII. Millî Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresinin ciddi havasından kurtuljp bir arkadaş sofrasına oturur oturmaz başladı okumaya. Kimbilir belki bir yakımnı, belki çalışma arkadaslarını. belki her gün saatlerce dinlediği dertli hastalannı düşunüyordu bu sözleri söylerken. özlem diyordu adına. însanlann bir araya gelip birlikte düşünmelerine, anlaşmalanna, mantık denilen düz yolda yürümelerine yönelik bir özlem. Kör döğüşlerin bitip, insanhğın kucaklaştığı noktaya doğru uzanan bir özlem. T.B.M.M.'nin, sıkıyöaetimin iki ay daha uzatılması ile ilgili oturumunda konuşan bazı politikacılar canlandı gözümde. Yıllardan beri hep birbirlerini yerenleri. Oysa konuşacak geniş salonları, rahat koltukları var, seslerinl duyuracak kürsüleri yar. Konuşuyorlar da, ama hep ayrı telden çalarak. Beraber olmadan, birlikte düşünmeden. Gerçi çoğunlukla bir noktada birleşilmiş, sol yine hedef alınmış bu oturumda. Ama birisinin gösterdiği tedbiri öteki yeterli bulmayarak, herkesi karalayarak, Türkiye'nin sorunlarına somut hiç bir çare aramadan, soyut kavramlar üzerinde didişerek! Sayın Başbakan, Türkiye'yi 12 Mart'a getiren sag eylemlere, Kanlı Pazarlara, Kayseri. Konya olaylanna, halkı mukaddes cihada çağıran toplu namazlara, çeriat devleti istemek üzere düzenlenen din kurultaylarına hiç mi hiç değinmediği gibi, kanun d:şı sol eylemlerin, anarşizmin, Türk toplumuna gerçekten ıstırap veren tedhiş hareketlerinin son bulması ile de yetinmeyip sol fikri kovalamayı öneriyor. Onu, üniversitelerde, gazete sütunlannda, kafalarda yakalayıp «zecek yenl tedbirler, yenı metoÜatJUUtuI. «Türkiye'de £ikir öz^urlüğu yıjktur» diyenlere hükümetin veryansın etmesine rağmen D.P. bu ölçüde de yetersiz buluyor Melen Kabinesini. Bütün devlet dairelerinden kızıl raikropçuklan ayıklayacak uzun kara listeler istiyor. A.P.'ye gelince.. Daha 1965 seçimlerlne girerken göstermişti seçtiği yolu! Hele bir 1961 Anayasası kuşa çevrilsin, hele Türkiye A.P. istikametinde konuşacak «susmayan ınsanlar» cenneti haline getirllsin ötesi kolaydır. Ustası bilir. Çıraklar da zaten çoğaldı! Evet, 1972 Turkiyesinde parlamento çoğunluğu ortak bir düşmana, sol heyulâsına karşı birlesmiş görünüyor. Ama nedir bu sol? Onu yerde mi, gökte mi aramalı? Gelin şairin dedlğini yapahm: Beraber düşünelim. Sol düşünce insan sevgisinin başladığı yerde başlar, bir şeyler yapabilmek için sistemlere, yöntemlere yönelir. örneğin mutlu, rahat evinizde sıcak çayınızı içerken sokakta gözünüze iiişen aç ve çıplak adarn sizi tedirgin etmeye başlamış, sizi onun karnını doyurmaya itmişse, insancıl düçünce başlamış demektir. Ama gittikçe sokaktaki bütün aç ve çıplaklara kişi olarak yetişemiyeceğiniz düşüncesi «Ne'yapsak da bu insanlar ba duruma düşmeseler?» fikrini oluşturö*uğu zaman insancıl düşünce bir sistem aramaya doğru yönelmiştir artık! Türkiye'de bugün, bir sistem çatışması söz konusu değildir. Temeli Atatürk tarafından atılan, 1961 Anayasası ile iyice aydınhğa kavuşan, devletçiliğin hâkim olduğu, halkçı bir karma ekonomiyi kabul etmiştir. ülkemiz. Bugün susturulmak istenen sol fikir işte Atatürkçülüğün ve Anayasanın gereğinin yapılmasını isteyen fikirdir. Bu fikre göre: toprağı işleyen emeğinin karşılığını alamamakta; toprak, adaletsiz ve verimsiz şekilde dağılmış bulunmaktad'ır. Türkiye'de büyük halk kitleleri aracı ve tefeciler tarafından emilmekte. yoksulluğa mahkum edilmektedir. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız da kamu yararına işleyecek yerde birkaç kişinin çıkanna terkedilmiştir. Kredi düzensizliği, vergi adaletsizliği zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olmasına yol açmaktadır. Her gün biraz daha artarak!. Yanlış mı bu sözler? Daha rfün. Dünya Bankası, Türkiye'yi, ulusal gelirin en adaletsiz biçimde dağıldığı, en önde gelen geri kalmış ülkelerden bir tanesi olarak ilân etmedi mi? Bu gidişle McNamara yönetimindeki bilim kurulunu da kara listeye alacağız herhalde! ' SALT ANLAŞMASI tratejik silâhlan sınırlama konusunda Mayıs 1972'de Amerika ve Sovyet liderleri arasında imzalanıp son günlerde onaylanan anlaşma. birçok kimseye genel silahsızlanma ve dünya banşı yönünden büyük ümitler vermiştir. Bu konunun doğru olarak değerlendirilebilmesi, herhalde anlaşmanın kavram ve kapsamuu, anlaşma öncesl kuvvet durumlan ile silâManma çabalannı ve taraflara olabilecek etkilerini incelemekle mümkün olabilir. « S BU ANLAŞMANIN ÖNEMLİ YANI, SİLÂHLANMA YARIŞINI DURDURMA VEYA YAVAŞLATMA DEĞİL, TARAFLARI BİRBİRİNE YAKLAŞTIR MASIDIR. likle balistik füze mevzilerinin bir kısmı için 4 füzesavar üssü kurmaya çahşılırken, Sovyetİerde de mevcut' sistem geliştiriliyor ve yeni bir füzesavar silâhı muhtemelen mevzilendirme safhasıada bulunuyordu. Seyfettin KURAL .Emekli Hava GeneraU nitesinl oluşturan nükleer savaş başlıklannm sayısınl artırma ve tahrip güctinü geliştirme hususlan serbest bırakılmış ve nükleer silâh gücüne de sahip stratejik bombardıman uçaklanna ilişilmemiştir. . • Konunun diğer ilginç yönü, gö rüşmelerde en önce üzerinde uzlaşmaya vanlan hususun füzesavar silâhlan oluşudur. Oysa, füzesavarlar, havadan gelecek saldınlara karşı en etkili silâhlar olmalanna rağmen, Hava Kuvvetlerinin ve balistik füzelerin nüfua kabiliyeti, yani tamamen durdurulamazlık özellikleri karşısmda, bir savaşın sonucunu belirleyecek ve onu önliyebilecek nitelikte sayılamazlar. Üstelik çok pahalıya mal olduklanndan, büyük bfr ülkenin tamamının hava savunmasını bu silâhlarla sağlamak ta mümkün görülmemektedir. Bu nedenlerle. füzesavarlann bu anlaşmada öncelikJe ele aJuıması. savaşlardaki önemlerinin saldm silâhlannınMnden yüksek oluşundan değil, sadece Üzerinde uzlaşroaya nisbeten kolay vanlabilmesinden ileri gelse gerektir. ' Anlaşmanın etkiferi Silâhlar, kullanıldıklan bölge ve hedeflerle menzil ve tahrip güçleri açılanndan, «Stratejik» ve «Taktik» olarak gruplandınlırlar. Bunlardan harekât alanlannda olup, yok edilmeleri halinde o kesimdeki savaşın gldişmi etkiliyecek askerl hedeflere karşı kullamlan nisbeten kısa menzilli ve az tahrip gücündekj silâhlara «Taktik», çoğunlukla geri bölgelerde bulunan ve tahrlpleri halinde tüm savaşın sonucunu belirliyecek önemdeki sivil ve askerl hedeflere karşı kullamlan uzun menzilli ve yüksek tahrip gücünde olanlara da «Stratejik Silfthlan denir. GünUnrüzde «Stratejik Sil&b» deyipce ilk akla gelenler, tahrip güçlerinin büyüklüğünden dolayı nükleer silâhlarla, onlan hedeflerine ulaştırabilecek nitelikteki araçlardır. Ancak. hâlâ stratejik niteliğini koruyan konvansiyonel silâhlarla. taktik nükleer silâhlann varlığını da unutmamak gerekir. Silâhlar, kullanma amaçlan yönünden de, «Savunma» ve «Saldın» diye, aynca ikiye aynlmak tadırlar. Askerlik sanatındakl «en iyi savunma taarruzdur» kuralı düşünüldüğünde, saldın silâhlanmn savaşlann kaderini tayinde esas rolü oynayan silâhlar olduklan ve stratejik silfthlann aslında en güçlü saldın silâhlanndan oluştuğu sonucuna vanlmaktadır. O halde, «Stratejik Silâhlan Sınırlama Anlasması» deyiminden de, özellikle stratejik hedeflere karşı kullamlabilecek nitelikteki saldın silfthlannın sırurlandığı anlamını çıkarmak gerekir. Bu konuda yapılan açıklamalar, anlaşmanın kapsamında savunma ve saldın amaçlan ile kullamlan füzeler, kıt'alararası balistik füze atma merkezleri, nükleer silâhlarla donatılmış denizaltılar ve baa nükleer sil&hlar bulunduğunu göstermiştir. Gerçekte bu anlaşmaya göre, taraflann elindeki kıt'alararası ve denizden karaya atılan füzelerle rampa sayısı dondurulup, ilâve balistik füze denizaltısı yapımı yasaklanır ve füze savar silâhlan herbir ülke için iki üsle sınırlanırken, füzelerin esas tahrip ü Kavram ve kapsam Kuvvet durumlan Anlaşma öncesinde taraflann kuvvetleri: Insan Gücü: Amerikan Kuvvetlerinde 2.699.000, Sovyetİerde 3^75.000. Stratejik Saldın "Kuvvetleri: Amerika'da Stratejik Hava Komutanlığında 1054 Kıtvâlararası Balistik Füze ile 520 bombardıman uçağı (450'si B52), donanmada 41 modern Balistik Füze De nizaltısı ile 656 denizden karaya atılan füze; Sovyetİerde stratejik. roket kuvvetlerinde 1510 kı{'alarartısı ve 700 orta menzilli balistik füze, uzun menzilli hava kuvvetlerinde 140 uzun menzilli ve 700 orta bombardıman uçağı, donanmada 30'u modem 61 balistik füze denizalüsı ile 440 denizden karaya atılan füze. • Kara Kuvvetleri: Amerika'da 12 tümen (3 zırhlı, 1 süvari, 4 motorlu piyade, 2 piyade, 2 hava indirme), 5 bağımsız tugay (1 süvari, 3 piyade, 1 hava indirme), S alay (zırhlı süvari) ve 5 özel kuvvetler gurubundan kurulu 1.107.000 kişi; Sovyetler'de 160 tümen (51 tank, 102 motorlu piyade ve 7 hava indirme) kuruluşunda 2.000.000 kişi. Deniz Kuvvetleri: Amerikan donanmasında 100 civannda konvansiyonel denizaltı, 18 uçak gemisi, 600'e yakın diğer çeşitli suüstü savaş ve destek gemisi ile uçak gemilerinde 1300 ve karada üslenmiş 200 kadar uçak; Sovyet donanmasında 300'e yakın konvansiyonel denizaltı. 1300'ün üstiinde çeşitli suüstü savaş ve destek gemisi ile 1000 kadar karada üslenmiş uçak. Deniz Piyadeleri: Amerika'da ÜNİVERSITEYE GİRİS : : . DILEDIGI FAKULTE VEYA YÜKSEK OKULA GIREMEYEN BEKLEMELI VE LlSE SON SINIF OGRENC1LERİNB * 1 BİR ÖĞRETİM YIU SÜRELİ | ^ SALT anlasması, taraflann yukarıda açıklanan kuvvetlerinden, taktik veya stratejik, ya da konvansiyonel veya nükleer, hiçbiri540 uçak ve destek blrlikleri fle sini etkilememektedir. Silâhlanetkisi birlikte 212.000 kişilik 3 tttoen; ma çabalan üzerindeki Sovyetİerde 15.000 kişilik bir kuv ise, stratejik saldın silâhlanndan bir kısmını dondurmak ve vet. füzesavar silâhlan yapunını sıHava Kuvvetleri: Taktik hava nırlamaktan ibaretür. Bu durum oarekâtı ve diğer destek görev da, Amerikan programlannda 2 leri için Amerikan Hava Kuvvet füzesavar üssünün iptali gerekirlerinde 6000, Sotfyet Hava Kuv ken, Sovyet programlannda, füvetlerinde 6700 civannda çeşitli zesavar Eilâhlanndan başka, ilâtipte uçak. ve saldın füzesl ve balistik füze Hava Savunma Kuvvetleri: A denizaltısı yapımı da durmaktamerikada 522 civannda Av ön dır. leme Uçağı ve çoğunlukla UçakGörüldüğü üzere bu anlaşma,' savar, kısmen de Füzesavar olaprogramlannda rak kullanüabüen 1000 kadar tü hem Amerikan ze; Sovyetİerde takriben 3200 Av ilâve saldın füzesi ve füze denizSovyet önleme Uçağı ve 10.000 kadar altısı bulunmadığından Uçaksavar Fiizesi ile, «Galosh» programlannı daha çok etkiler ismindeki Füzesavar silâhı için bir görüntü vermekte, hem de Moşkova civannda harekâta ha mevcut stratejik saldın silâhlazır 64 atış rampası. (Amerika rım sayıca fazla nükleer başhk nın «Safeguard» Füzesavar siste taşıyacak ve darbe indirilecek mi, Spartan ve Sprint füzeleti hedef sayısmı 4 katının üsttlne ile donatılacak mevzilerden Uki çıkarabilecek yeni silâhlarla denin hazırlanacağı 1974 sonundan ğiştirmeyi öngören Amerikamn modernizasyon plânma dokunma itibartn etkili olabilecektir.) dığmdan, nükleer saldın gücü yönünden, gelecek" için Birleşik Devletlerin lehine gibi görünniekSilâhlanma tedir. Ancak. unutulmamalıdır M, anlaşmaya göre, programlann çabaları da olsun veya obnasm, Sovyetler öngörülen hedefler yönünden de diledikleri gibi Uâve nükleer başlıklar yapmakta, daha fazla anlaşma öncesi çalışmalar: Stratejik Saldın Kuvvetleri: savaş başlığı atacak yeni silâhAmerikada kıt'alararası balistik lar geliştirip eskilerini dağiştirfüzelerin, stratejik bombardıman mekte ve dolayısiyle nükleer saluçaklannın, füze denizaltılannın dın güçlerini arttırmakta serbest ve denizden karaya atılan füze bulunmak tadırlar. lerin, sayılan arttirUmadan nükO halde. SALT Anlasması, taleer savaş güçlerine önemli kat raflann füzesavar silâhlan yapıkıda bulunacaft bir modernizes mı üzerindeki sınırlayıa etkisi yon plânı uygulanmaktaydı. Bu dışında, ne mevcut kuvvetlerini na göre; Minuteman1 füzeleri azaltacak ve ne de kavrammın darbe indirilecak hedef sayısuıı ifade ettiği stratejk saldın kuviki katına çıkaracak şekilde her vetleri alanmda darbe güçlerinin biri ayrı hedefe yönelen 3 savaş geliçtirilmesini durdurup, sürcKl.başlığı ile donatılmış Minute rülen silâhlanma yanşım gerçek man31erle değiştiriliyor, B52 anlamda önleyecek niteliktedir. tıçaklan için «Sram» isminde Sonraki göriişmelerde ilâve bazı nükleer başlıklı yeni saldın füzp hususlarda uzlaşmaya vanlsa daleri yapıhyor. bu füzeleri daha hi, sayı ve güç yönünden daha etkili kullanabilecek «Bl» ismin fazla nükleer başlık yapımıru ve de yeni uçaklar geliştirilSyor ve atma olanaklanrun geliştirilme31 füze denizaltısı Poseidon fü sini sınırlayıcı bir anlaşma olzelerini kullanacak şekilde tâdil madıkça, bu yarışmahın durduedilip savaş başlığı sayısım 5400 rulabileceğine inanmak çok zorün üstüne çıkararak 5000 ayn dur. Oysa, bu noktaiar üzerinhedefi kapsayacak denizden ka de bir uzlaşma sağlanamıyacagı, raya bir füze saldın gücüne ulas tarafların böyle bir niyeti olmamaya çalışıhyordu. Sovyetİerde dığını gösteren ilk anlaşmamri' ise, saldın füzelerinin çoğaltıl kapsamından kolayükl* anlaşıl. .'• • . • ' ması, ilâve füze denizaltısı yapı maktadır. mı ve daha etkili saldın silâhları geliştirilmesi üzerinde durulSonuç maktaydı. Nitekim, mevcut programlara göre; yılda 78 füze deSALT Anlasması, genel silâhnizaltısı yapıhyor, denizden kara sızlanmaya götürmek bir yana, ya füze rampası yönünden 1974'e sürüp giden silâhlanma yansını kadar Amerikanınkine eşitliğin yavaşlatıcı bir yeterlikte bile gösağlanması öngörülüyor, kıt'alar rünmemektedir. Bu anlaşmanın arası balistik füze yapımı yavaş esas önemli yani, taraflan birbı latılmış olamk sürdürülüyor ve rine yaklaştırması, görüş birliği denizden karaya yeni bir füze ile ne vanlabilen konuları bir anlaşsavaş başlıklan geliştirüiyordu. ma şeklinde ortaya koyabilmesı Hava Savunma Sistemleri: tld ve nükleer bir savsşa sürükleyeülkede de füzesavar sistemleri bilecek nitelikteki sorunlan raü güçlendirilmekteydi. Gerçekten, zakere yolu ile çözumleme olaAmerikada ihbar ve kontrol sis nağrnı sağlayabilecek bir ortam temleri geliştirilip, safeguard fü hazorlarmş olmasıdır. Umulur ki, zesavar sistemine spartan ve anlaşma hiç olmazsa bu yönü ile spirint füzeleri yapılarak, önce Dünya banşına yararlı olsun. • « • • • • • • • • • • • • • • • • • « • « • « •, •• • • • • • • • • • • • • • • • • •• •• •• r TEŞEKKÜR Kızım Şahika Ürgüplü'nün hastalığını zamanıfıda teşhis ve tedavi ederek sıhhate Ravuşturan FtZjKTEDAVt VE ROMATtZMAL HASTALIKJL4R MÜTEHASSISI SAYIN Dr. NEJAT URAS'a tesekkür eder, sevgi ve saygılanmı sunarım. S^.K. Nişantası Hastahanesi Dis,Tabibi AGÂH ÜRGÜPLÜ ıLu • Cumhuriyet 7531 VEFAT • • • • • . . • Merhum Ahmet Bey ve Mekkiye Tanju'nun kızlan; merhum Hilnaı Ençer ve Agâh Ençet'in kardeşleri; Faruk Ençeı. Sadun Tanju, Haldun Tanju ve Yurdagül Pampun'un ablalan; Güngör Ençer, Aysel Ceritoğlu'pun halaları; Hidayet En çer, Nermin Tanju, Nezahat Tanju'nun görümceleri; Feyzi Tosun, Neziha Tosun, Vedia tlter. Safiye Kipor, Yıldu Ka ramanoğlu, Yalçın Kurtbay ve Nesrin Tezgör'enin halazadeleri; Avukat Tank Kozbekin esı FATMA SEMİKA KOZBEK 18/10/1972 günü Hakkm rahmetlne kavuşmuştur. Cenazesi 20 Ekim 1972 Cuma günü (bugün) öğle namazını müteakıp Şişli Camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu Kabristanma defnedllecektir. Allahtan merhumeye rahmet ve msğfiret'dlleriz. A 1 LE St 4 EMm 1972 günü an! olara.k vefat eden aile büyüğümüz, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve Eskişehir Barosu Avukatlanndan cenaze törenine katılan, teşelli için evimize kadar gelen, telefon etmek, telgraf, mektup ve çelenk göndermek suretiyle acımızı paylaşan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Saym Av. FARUK EKEM'e ve TJB.B. Yönetim Kurulunun sayın üyelerine, C.H.P. Genel Başkanı Sayın BÜLENT ECEVÎTe, genel sekreter ve yardımcılan ile Merkez Yönetim Kurulu üyelerine, Ciî.P. Eskişehir örgütüne, Eskişehir Belediye Başkanlığına, Eskişehir Bankası A.Ş., Türk Ticaret Bankası, T. Vakıflar Bankası, Anadolu Bankası. Eskişehir, Ankara, îstanbul, Izmir, Adana, Bursa ve Erzurum Barolanna, Kıhçoğlu A.Ş. Zeytinoğlu A^., PakUn Koll. Şti. Erden Kom. Şö.. Çimento Fabrikası A.Ş., Karadeniz Yardımlasma Derneği, Eftaş A.Ş., Kanatlı Un Fabrikası ile diğer müvekkil ve müesseselere. bütün dost, akraba ve arkadaşlan ile meslektaşlarına ayn ayn teşekküre büyük acımız mani olduğu için, tesekkür ve şükranlanmızın gazeteniz aracılığı ile duyurulmasını rica ederiz. Esi ve Çocnkları : Mesai Arkadaşı % Neclâ Tuncay, Ferda Tnncay, Halnk Tnnoay Av. Yavuz Şener (Basın: E. 804 • 22991/7526) VEFAT VE TEŞEKKÜR EĞİTİM1 CİDDİ KURUMLARINİ İŞİDİR HİKMET TUNCAY'IN (Cumhuriyet • 7534) •••••••••••••••••••••••«BVj TEST TEKNIÛINE UYGUN VE TEST UYGUtAMAU 06RETIM. 20 EkimSınav ffüuü /^13 KasuuSınav ffün 20 Eklın1 Haziran f f 13 Kasım1 Haziran • 4 AralıkSınav günü «4 Araiıkl Haziran SABAH OGLE VE AX$AM SUIIfLARI MEVCUTTUR GO«ME« ısrmNifl? nufONiA vtr* 8R0ŞÜR otnts en.aı FEN BİLİMLERİ MERKEZİ IÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK | Kayıtları dtvam ediyor BEŞİKTAŞ ÇIRAĞAN CAO. 71 TEL:48OÖ3O MEVLİD Sevgili annem ^flZFlGDKŞEN DEflSANESI lejuıtİst. i.ll5132 Kabalas,vapuriskelesi karsısı.İst. lel. VI0138 Cumhuriyet 7529 TALAT KORUR'un aziz ruhuna ithaf edilmek üzere vefatınln 40. cı gününe tesadüf eden 21 Ekim 1972 Cumartesı günü (yarm) öğle natnazını müteakip Teşvikiye Camiinde Hacı fîafız Kfizım Büyükaksoy ve arkadaşlan tarafından Mevllciı Seril okunacaktır. Kendisini tanıyıp sevenlerin ve oütün din Kardeşlertmirin ; teşriflerini rica ederim. Ogtn: KUNT KORCR ••••••••••••••••«•*«>««••••••••«•«••••••••••••••»•••• (llâncılık: 9456) 7537 Cumhuriyet 7533