Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA İKl: =CUMHTJRİYET= • 15 Temmuz 1971 Cumhuriyel e M iüetler, üniversitelerinden ne beklerler? Klâsikleşmiş bir terime gSre: Üniversite • mılletin beyni»dir. Buna bir ornek olmak için Prusya Devletini ve dolayısiyle Alman btrliğini Berlin Ünivenitesinin yarattığı »ylenir. Gercekte bir milleti ancak büyük zaferler yaratır, Ama milletin sürekliliğini sağlamada üniversitenin rolü asla küçümsenemez. Her halde üniversite. meslck adamı yetiştiren bir kurnluş olarak ele alınamaz. Zaten bn görev üniversitenin değil. yüksek okullanndır. Üniversite: hilimi yarntır. millette bilim zihniyetinin hâkim olmasını sağlar, milliyet bilincini perçinler. Mnesindeki otoritelerle ttesülcri birbirine hağlayan rnh vc fikir mirasnıı canlı tutar, milli kaynakhm verimli işletecek metodlan ortaya koyar. Ve bu bakımdan bir organı oldnğn derletin danışmanıdır. Üniversiteler. tabiata hâkim olma yarıjında millctlerinin geri kalmasım önler. Bu milli görevlerden bafka üniversHeoin insani bir görevl vardır. Bu da insan özgürlüğüne ve haysiyetine savjtı noktasında miilcOcri birbirine yaklaştırraaktır. tşte bu hüviyetijle üniversit« millî nabnıt dnrdnğa yerdir. Bir iinlversite bu görevl erini ne dereea rerine geiirirsc o ölcüde iuıiversitedir. f ÜNİVERSİTENİN SORUNLARI Or. Prof. DrSaSi'irmak İST. ÜNİVER. ÖĞR. ÜYESİ A Üniversitenin öğretici ve öfreneisi llt bir bütün olduğu samimiyetle benimsenmelidir. Öğrenciierin üniversite kurullarında temsiline imkân vererek onların sorumluluğa katılmaları gerektir. Öğretici . öğrenci ilişkileri de verimli bir gelisme göstereraemiştir. Şurası önenılidir ki öğrenci bir öğrenme otomatı değildir v« üniversite sadece bazı bilgilerin verildiği bir müessese değildir. Orada öğrenci yalnız bir şeyler öğrenmekle yetinemez, zihni manevî ve (izik kişiliğini bütün imkânlan ile gcliştirecek sartlan bulmalıdır. Öğrenci yığıhsması ferdî telkinlere imkân vermediği gibi. sahsiyetlerin Kelismesini de engellemiştir. A Memleketin ekmek ve su gibi muhtae olduğu pedagoji dcvrimini sağlayamamışızdır. l niversite öğrencisi sadece öğrenen değildir, o küçük çapta bir araştırıcıdır. Ve aslında mtıhtaç olduğn bilgileri yalnız dinleyerek değil, arastırarak ve düşüııerek kendisi yaratacaktır. Üniversite hocasuın asıl görevi doğru ve metodik düsünme ve araştırmavı öğretınektir. Ne kadar geniş ölçüde olursa olsun hazır bilgilerin veriÜşi amaca yetemez. O Devlet . üniversite ilişkileri de bcr zaman amaca uygun yürümemiştir. t'ııiversitelerin sorumluluğuııu mccllslere karsi taşıyan Millî Eğitim Bakanıyia üoiversitelerin bağlantısı hemen tamamiyle kesilmis alması cok lüzumlu olan karşılıklı danisma ve dayanışmayı engellemiş, üniversite problemlerinin devlet* intikallnl güçleştinntjtir. ! IstanbuTdasusuz ve ışıksız yaşayanlar Biz Gültepelıler, Istanbul • Kâğıthane Beledıyesıne bağhyız. Gültepe kuruldufundan 1969 tarihıne kadar sadece Terkos suyu ile idaıe ediliyordu. Bız o tanhe kadar içme suyu rahat bulabüıyorduk. Bir gün eskı Başbakan Süleyman Demirel Gültepe'ds Imar ve Iskân Bakam Haldun Menteşeoğlu, Istanbul Valisı V'efa Poyraz, kalabalık bır halk toplulugu önünde konustular. SülejTnan Demuel, «müreffeb Tnrkiye'den» oahsetti. Akla, mantığa şığmıyacak ne kadar söz varsa hepsinı söyledi. Arüayanlar da. anlamayanlar da, inananlar da, inanmıyar,!ar da dinlediler. O gün Cendereden içilmez. kuUamlmaz suynn törenı yapıldı. Cendere suyu geldi. Ne içıliyordu. ne de kullarulıyordu. Ondan sonra Terkosun Ben, bir iktisadi devlet çeşmeleri kurumaya basladı. Ön ce Konya sokakta bir çeşme külünde çalışan Yüksek Mühenkurudu. Akın sokaktaki de ku disim. Devlet hizmetlerimin toprudu? Bu sokaklar arasında en lamı takrıbeo 27 yı! olup, bumıtı az 10 sokak vardır. Bunlar Ter bğretmenlikte geçen 12 yılı ekos suyundan oldular. Cende mekliükte muteber hizmetlerirenin, içilmez ve kullanılmaz min hesabına dahil edildiği halayhğımın. suyu ise gün asın akmaktadır. de, emekliliğe esas hesabında dahil edilmediğinden O da bazı günler hiç akmıyor Aktığı zamaD da Uç saat akı intibakım 6. derecenin 1. kadeyor. Bi2 İstanbulu kazara kola mesine yapılarsk mağdur edilçan ettiğimizde eğlence navuz dim. lanna baktık da, kendi kendi1934 yılında ilköğretmen okumize: «MemlekFtin külfetlerine kattanma. memleketin nimetle lımdan, benimle birlikte merun rinden igttfade etme» Üzerinde olan ve h&len ilkokul öğretmeni düşUnüyoruz. Bazılanmız daıma bulunanlar veya 1940 yılında orkülfetlere katlanıyoruz. Bazılan taöçretmen okulundan benhnle da külfetlere katlanmadan ni birlikte mezun olan ve hâlen ortankul veya lise öğretmeni bulumetlerden istifade edivorlar. nanlar 1. dereye intibak ettirilŞimdi az gelirimize ragmen ıç mislerdir. me suyunu da para ile alıyoruz. Tabii ölmemek lçm. vasamak Devlet memurlarmdan bircoklâzımdır. Işte gördünüz tnü ye lannın intibakları yapıhrken, niliği?... Bundan iki av evvel yalnız hizmet yıllan hesaplanade mahallemıze elekmk eeisln rak i.. 3., 2. dereceye intibak «tdiye hane bası 100 lira verdik. tirildiler. Bunlar arannda ilk19 hane buna lştirak etti. Elelc okul mezunlannın da bulundutrifin Cemre sokaga gelmesi 1 ğu bilinmektedir. çfn iM elektrik direği lâzımdır. Anayasanın 45. maddesine, huBu da daha halledümemiştir. «Mftreffeb Törkivede. tstanbul kuk prensiplerine, hak ve adagibi bir sehırde elektrik ve su let kaidelerine tamamen aykın suz vasıyoruz. Su, havatın şar hulunan bu intibak sisteminin v» tıdrr. Olrnadi mı hayat olmaz. niden ele alınmssını Reform HüAmma sıı bakmayın su olma kümetimmn Maliye Bakanmdan tian da bazı ınsanlar vaşayabılır rica ederim. tnış. üuymayan duvaun? AH Ulvi Teoman Hüseyin Gültekin Kimya Y. MühendM Yahta Kemal Mahalleti E.K.I. Kok Fabrikafl Cemre Sok. No: n Göltepe • Istanbnl t'ziilmez • ZoognlâaK Gültepe • Istanbnl Lznlmeı • Zoognldak 18. yüzyıldan beri ürkiye bu çapta bir üniversite yaratntak için 18'inci yüzyıldan beri çaba harcamaktadır. Şüphe yok kl bn çabaların en önemlisi 1933 reformudur. BB reform, çağdaş bir üniversite yaratmak için nıaddi ve manevi »artları gerçekleştirmi; ve engelleri ortadan kaldırmıştır. Bu maksatla diinya «toriteleriaden büyiik bir jrrup üniversitenin hizmetme almnııstır. Bütiin bu gayretlere rağmen nniversitemizin idealin* ulaşhğı iddia edilemez. Gerri bo gayretlerin Mnarunda ilmî zihniyeti henhnsemiş bir kujak yetismis ve bir kısım hocalar dünya bilim seviyesi bizssına gelmiştir. Fakat yaratıcı zekâyı geliştirecek bir pedago}! devritni. nemleketi skolastik göriişlerden bilim zihniyetine geçirme reform u gerrpklesememis ve zamanla üniversitelerimiz meslek okulu olmaya doğra bir egilim gostermişlerdir. 1?. yüzyılda kurulmu; olan Pavya ve Bolnnya t'niversitelertnden baslayarak 13. yüzyılda Sorbon, lj. yüzyılda Prag ve Haydelberg t niversitelerinden en yeni üniversitelere kadar yüksek bilim kurulnslannın beratlarında «akademlk hak ve ÖKjriirlükler»den bahsedilmişfir. Üniversite ö'zgiirlnk içınde araştırma Te ögretme göTevini gerejH gibi yapabilmek için bu hak ve yetkilere mubtartir. Bnnları soyle stralayablliriz: 0 Öğrenme ve ögretme özgürlüğü, 0 Akademik iınvanların levcihi, 0 Diploma sonrası eğititni. 0 Bütçesi üzerinde tasarruf etme, 0 Problcmlerini rbzebilmek için bir organı olduğu devietie igbirliği edebilme hakları. ütiin haklar ve özgiirlükler gibi bu haklann da birtakım sorumluluklar yoklediği gnphe edilemez. Bir kere bo haklar jahıslara degil. üniversitenin jnoral kişiliğine verilmi?tir. Onun için rastgele kullanılamaz. Dı^ardan bir denetimi lüzumsuz kılmak isteyen bir üniversite, keııdi kendini denetlemekle yükümlüdür. Şu da muhakkaktır ki bu haklar üniveniteyi devlet dışında ve.va üstündc bir müessese olarak tanımlamaya inıkan vermeı. Tersine, üniversite devletin içindedlr ve onun bir organıdır. Şurası da önenılidir ki akademik haklar ve özgürlükler öğreticiler için olduğu kadar öğrenciler için de mevcuttur ve hu bakımdan öğrencilrrin de sorumlulukları vardır ve büyüktür. Birçok üniversitelerde öğrenci aynı dersi okutan hoeatar arasında birisini seçme, oirctim progıamını ve imtihane gireceği zamanları tâyin etmek hakkina sahiptir. Bu haklar karşılığında üniversite disiplinine saygı ve temsilci organları seeerken sorutnluluk duygusuyla hareket ve jçireceği üniversite kurulujlarmda bir bflgln adaymın vakar ve sonımlul«k duygusuyla hareket elmek zorundadır. B için ilerl memleketlerde şöyle bir formül kullanılmakUdır: Bir kursu boşaldığı zaman üniversite hemen tamamen başka universitelerin öğretira üyelerinden bazen de yabancı memleketlerden özel bir iucelcme ile ve bu arada öteki üniversitelerin de goruşünü alarak 3 aday tesbit eder. Hükümctin yetkili mercii bu 3 adaydan birisini kürgüye dâvet eder. Gerçi dâvet edilen kişi çok defa 31U listede en başta ismi olandır. Fakat yetkili merci 2. ve,va 3. adavı da dâvet edebilir. Hattâ bu 3 adayı da begenmeyip yenidcn 3 aday tesbitini üniversiteden isteyebilir. Bu noktada dikkati çeken hums judur ki bu usut ile bir taraftan hocaların menüeket üniversitelerinde bir sıra dahilinde görev almaları .sağlanır, bir taraftan da aynı branşa mensup bütün otoritelerin gerekçeü görüşleri esas alınır. İntibakta haksıılık yapıldı Sonııc X T niversitelerimizin vatan sathına yayılmala^^ rı gereklidir. Mahdot büyük şchirlerde öğrenci yığınlarının arru edilen şekilde yetistirilmesi imkânsu denccek kadar güçtür. Şimdlki halde bu yavılmayı güçlestiren başlıca engel. bir üniversitedeki hocanın başka bir üniversiteye atanmasının fiilen üüclüğiidür. Bizim insnısunıza göre her nevl meslek adamı üstünde bu dev. letin hizmct isteme hakkı vardır. Nimette olduğu gibi hizmet yükümlülüğünde de eşiüik her meslek vc herkes icfaı istisnasız nygulanmalıdır. İ'niversite hizmetleri de bunun dısında mütalâa edilemez. Eğitimde fırsat eşitliği ülkösüne yaklaşmak için üniversiteye hazırlayan okullarda milletin üstün zekâlarına eşit yetisme sartları sağlamak, ancak bütün aydınları memleketin her bölgesinde hizmete çağıracak bir genel hizmet seferberliğine ibtiyaç vardır. Arajtırma ürünlerinin dünya ilim pazarlanna sunulmasi alanmda bugün elbette geçmije nazaran ileride sayılabilecek bir durnmdayız. Bununla beraber milletlerarası ilim temaslarm. da daha aktif olmak lüzumu vardır. örülüyor ki üniversite problemlerini ıa«lece hukuk teorileri yönünden değil, gayeye nygiın ameli tedbirler açısından ele almak zorundayıt Çesitli sebepler T niversitelerimizin kendilerine verilmlş •^^ lan akademik özgürlüklere uygun bir kendi kendini denetleme listemine girememiş olmaları başlıca zaafunızdır. Bunun rcşjtli sebepleri arasında şunlar özellikle dikkati çeker: O Üniversitenin asıi fonksiyonu, gercek ayda bir azınlığı yetiştirmek olduğu halde, mcslek okulu olmaya doğru kayması ve bğrencilerin bir yığılışma halinde nniversHelerde toplanmaları günlük öğretim faaliyetlerinin dışında işier yapma imkânını kısıtlamı;tır. Meslek adamı yetlştirme işini tamamen meslek yüksek okullarına bırakıp üniversite akademik zihniyeti yaratmak »lan aslî göreviııe yonelememiştir. O Fakülte kurullarının terkip tarzı otokontrolü önemli ölçüde engellemektedir. Bütiin ögretim üyelerinin bu meclislerc katılmaları bir parlamento havast yaratmıs ve bu kurullar otokontrol yerine bHmez tükenmez teferruat ıçine dalmak durumuna dü;mü$Ierdir. A Akademik özgürlüklerin üniversitenin mornl kişiliğint değil, öğreticilerin salnma verilmi; gibi telâkkl edilmemesi gerekir. Oysa dısandan bir, denetim anu etmeyen bir müessesenin mensuıtlnrı ancnk btr kendi kendini denetleme ile bu'hakka sahip çıkabiliıler. T TT T niversite özeürlüğü. süphe yok ki, kanun^^ lann takibatındaıı sığınılarak bir yer veya devlet ve millet bütiinlüğünün parçalanmasmut idrolojik plânlamalarının yapıldıgi bir yer haline getirme hakkını vermez. Asluıda tarih boyu öğretme özgiirlüğüne fazla müdahale vâki olmamıştır. Tek müdahale kafalaruı özgür olmayı;ından gelmiftir. ÖğTenrilerin öğrenme özgürlüiü de yeni pedaşojik eereçlere gore hayli deği^miştir. Bugün ileri üniversitelerde küçük gruplar halinde yoğun bir •ğretim ve sık ve yoğnn bir sınav nstemi hüküm sürmektedir. Öğretme özgürlüiü de «afasf davranı? özgürlüğü olarak kabul edilemez. Öğretici müsbet ilim metodlarına uymakla ve millî ideallere bağlılıkla yükümlüdür. z \ kademlk ünvanların tevcihi ve özellikle * * öğretim üyesi dâvet etme imtiyazı prensip itihariyle üniversitenin olmakla beraber uygulamalarda üniversite devlet işbirliğini sağlamak UNDEM UNE Ben söylemeyeyim siz anlayın ! Kısa bir yolculuktayım. Sağ tarafımda ara sıra Fransııca konusmasalar. sivelerinden musevi olduklannı anlayamıyacağım uç genç oturuyor. Bir tanesinin yanmda nijanlm da var. Sol tarafım. da ise üniversitcye gittiğini sooraki konasnalardan öğrendiğim bir Türk dHikanh.Mju delikanlı modaj» uygun farorili. ba;ındaki saç nerut gtfft karatt*»» «eçmia... Yanmdaa g n e » AU«hada»tan^bU rini ta&râ'K ••* ' ••"? , î ^ J h 6 . İS İ » , Nereye nlan ke$!.. Sen burada mısın! t'çüncüsü ilave etti: Bu hâlâ yasıyor be!.. *** Ruradan öteye; kulak mi«afiri oldagnM k«nu»maUn aakletmek istiyorum: Sağ Urafımdaki mııseviler, ijten bahsediy»rlar: Bıçak gibi durdu! Allaha sükür. auyij isi düzeldi; her isin bası o idl.. Ekonomi mekonomi bata çıka gideriz! Yok oyle deme'. lsstelik bajlarsa, asayif tedbirleri de boja cıkar! Nişanlı kız clinde Fransızca bir kitap oknyor. Son lamanlann isim yapmıs romanlanndan «tsveç KibritleriU Güzel nıi'.' Ben çok beğendim. Ondan sonra Sabatier'den. Sartre'a, Malraux'dan Renaudaut Armağanını kazananlara kadar yapılan bir edebiyat tartışmasi. Bir aralık söz Israildcki akrabalara intikal ediyor. Genç kız: Nisanlanmasaydım ben de Israii'e gidecektim, diyor! Nisanlısı, muzaffer knmandan edasyla genç kızı soıüyor. Hair piyesini, ne Paris'te ne burada beğenmcatişler; ama, evlenirlerse nzun bir yolcııluk yapacak bu ciftler.. Avrupa ile deri i;i yapmak istiyor. fakat Türkiye koyunlan canlı sattığı Için Türk koyunlarının derilerini Suriye veya Beyruftan tedarik etmek lâzım. Kaldı ki Türkiye deriden yana istikrariı ihraeat sattsı yapamıyor. Onun için Endonezya ve Kızıl Çin'i araştırmalı *** Şimdi sol kulağımla duyduklarımı size nakledeyim: Çalışıyor musun? . Çalısıyorum ya! Nerede? Bilmiyor musun. bizim enijtenin yanmda. . Ne yapıyorsun? llan sorduğun jeye bak.. Para alıyorum uj««. Adam bedava para verir mi? Bizim bacı>ı ona boguna mı verdik'.. Bir başka diyalog: Sans yok bizde be!.. Herif mirasa kondn. Aldı »aralan. Bitim sülâlemiı geberse. borçtan başka bize bir şey kalmaz! N . ya dedim ki. ya o ya ben! Cigarayı etinde söndürünce, (Vallahi.. billahi.. seninim. seninim) dedi. Ama, ben onun ne »ıllık olduğunu bilirim!. Bir başka konuşmadan sözler: Battı bn millet be!.. Kongoya git daha iyü. Kongo'dan baçka bir yer bulamadm mı? Liberya var.. Aç bir bar. getir boradan karılan... v.b. Bireysel olayları teşmil doğrn değildir. Ben de sağımda ve s«lumda cereyan eden bu konuşmalardan bir bükiım çıkartnak istemlyorum! İstemiyorum ama. cene de bir seyler söylemek istiyo on yenilgiden bu yana kendilerini to parlamaya çalışan ve müttefiklerinden aldıkları silâhlarla yeniden güçlenen Ortadoğu ülkelerinin son günlcrdeki sert tutumlan bölgeyi yeni btr tnınalıma it' mektedir. Oünya olaylannı büyük bir dikkatle izleyen ve Nasır'a nazaran daha yumuşak bir görüşle politik alanda etkili olmaya çalı şan Enver Sedat'ın birdenbire yön değiştirmesi özlenen barışı teh likeye sokması bakı • mından dikkati çek rnektedir. S Yine Ortadoğu Yazan : I Feridun AKKOR henin kurı»i\jıp tşıemesl Suvife ile tTdünun" tJt'ümTina' * tiağlıdır. Son olaylar ve hele Nâsır'ın blumunden sonra bu ülkeler arasın dakı siyasi ilışkiler bozulmuş olduğundan Doğu kesıminde bır cephenın açılması oldukça güctür ve bu görüşe daha çok Kral Hüseyin karşıt çıkmaktadır. Aslında çevresindekı Arap ülkelerınin bir saldınsından korkan Kral Hüseyin, bir savaş halinde herşeyden evvel tahtımn tehiike ye gireceğinı düşünerek müşterek bir askeri harekâta pek yanaşmamaktadır. Nitekim; 1967de Mısır'ın yanında savaşan Ürdün bundan büjük zararlar görmüş ve çok tehlikeli günîer geçirmiştır. Aradan uzun bir süre geçtigi haide bir türlü kendini topar lıyamamış ve bozuian iç düzeninı sağlamada yeterli olamamıştır. 19S7'den sonra da Israii'e karşı askeri faaliyetını devam ettiren Suriye ise simdiye kadar edindiği tecrübelere göre kara gücünden zıyade bava kuvvetleri ıle bir başannın eide edileceğine ınanmaktadır. Ancak, büyük bır siyasi huzursuzluk içinde Suriye'nin bu tarz bir eyleme geçmesi halinde coğrafî yapısmn elverişsizliği özellikle Şam'ın şimdiki ateş hattından 50 kilometrelik bir mesafede bulunuşu nedeniyle Israii'e karşı girişilecek böyle bir hava harbi karşısında olumlu bir sonuca varacağını ummak mümkün değildir. Bu itibarla Doğulu Arap ülkelerinin katılmasıyla açılması düşünülen iki cepheli yeni bir savaşın pratikte pek verimli olamıyacağı görüşü Kuvvet kazanmaktadır. Şu halde; gelecek bır savaşta da bütün ağırlığın Mısır'ın sırtına yükleneceğj gerçeğı ortadadır. Nitekim; Hükümet Sözcüsü Heykal'ın son açiKlamasından bu defakı denemede de Mısır'ın bütün gücü ile narekete geçmek zorunda kalacağı ve mevcut tehlikeyi üstün kuvvetlerle yok etmenin imkan re çarelerini arıyacagı ve bu açıdan gerekli hazırlıklara başlanmış olduğu anlaşılmaktadır. • nsan gücü ve materyai baI kımından tsrail'e nazaran •üç kez üstün olan Mısır. Ruslardan aldığı SAM2, 3 lerle hergün biraz daha kuvvetlennken Süveyş Kanalı kesimine önem vermekte. ordusunun büyük bir kısmını bu cephe üzerinde toplamaktadır. tsrail lcin ciddî bir tehiike teşkil eden bo tarz bir yığınağın yapılmasım bir blöf saymanın yanlış olacağı gorüşündeyiz. Zira; Mısır OrdusuhareketsVz" kalması bir yıpranma nıteliği taşıyacagından askeri KU ralJarla bagdaştınlaraaz. O halde evyelce îsrail'e terkedilmış topraklan tekrar geri almak amacıyla harekete geçirilecek Mısır Ordusu Kanalı geçraek üzere bir cephe taarruzuna yöneltilmesi düşünülebilir. Ancak; böyle bir stratejinın uygulanması bas km tarzında biT taarruzun gelişip başarıya ulaşmasıvla mümkündür. Bu da hiç şüphesiz eyvelden yapılacak hazırbklara, Us tün silâhlara ve yönetimdeki ustalığa bağhdır. Geçmişten acı dersier a lan Mısır'ın teknik ve taktik alanda büyük bir ilerleme gösterdiğını Kanalda başlıyan son topçu düellosunda anlamakta ve savaş gücünün eskiye na.zaran çok üstün olduğunu sanmaktayız. rum. Siz okuyocular, ben söylemeden ne demek istediğimi anlamışsınızdır. |K?77^1HIRC^1V/J ACI B İ R KAYIP B\: değişikliğin nedenini daha zıyade Sovyetlerin Akdenız p o litikasına bağhyanlar 1967 öncesi benzer olaylann tekrarlanmasıvla durumun gerçekten kötü ye gittiğini görmekte ve bundan büyük bir kaygı duymaktadırlar. Dünya egemenliği konusunda yarış eden iki büyüklerın bu bölgede giriştikleri perde arkası oyunlarla insanian birbirine düSürmeleri beklenen barışa bir ço züm yolu getirmıyeceği gibi yaptıkları askeri yardunlar da bir savaşı önlemekten uzaktır. Ne vazık ki, bu gerçegı görmeyen ve başkalannın çıkanna zorla yeni bir maceraya sürüklenen Ortadoğu ülkelerinin bir sava$tan söz etmelerl kendileri kadar dünyayı da büyük bir telâkete sürüklemeleri yönünden tehlikelidir. Halbuki; Ortadoğu ülkelerinin bazı fedakârlıklan göze ahp karşılıklı bir anlaşmaya varmak suretiyle yabancıJarın çıkarlannı geniş ölçüde etJclsîz bir hale getiıerek güvenliklerıni âaha kolay ve rahat sağlıyabüeoeklen sanılmaktadır. O halds taraflann bugünkü yanlış tu tumlannı kınamakta ve izledikleri politikanın sakıncalı olduğunu bir kez daha anlamış bulunmaktayız. Dünyayı ciddi bir bunalıma götüren son askerî gelişmeleri birlikte inceledigimiz zaman aynı kanıya varacağinnzı ummakta\Tm. Askerî ve siyasî durum aptığı temizleme harekettnden sonra siyasi durumunu ktnrvetlendlren Başkan Enver Sedat, orduyu güçlendirme konusunds komuta kademesıncien gelen baskının etkisi altında Sovyet Rusya ile olan üiskilerini düzenleyen venı bir anıaşma yapmak zorunda kalmıştiT. lçtenlıkle olmasa da karşılıklı dostluk Rösterileri içinde birbirine yaklasan bu iki ülke, askerî laaliyetleri küçtik göstertrken. siyasi alanda ulaştıkiarı basarıdan söz etmektedirler. Yalnız; Ortadoguya sızmada Mısır tçin belirli bir dıs poliüka uygulavan Sovyetlerin son zamanlarda bu ülke üzerindeki baskısının artmaya başlaması da gözden kaçmamaktadır. Surası da bir gerçektir ki, bugün Arap . tsrail anlaşmazlığı sloganı içinde sürüp giden Ortadoğu bunalımı aslında iki büyüklerin bu bölgedeki çıkarlannm çatışmasmdan ileri gelmekte dir. Bu alanda dolaysız bir karşıiaşmadan çekinen bu iki dev ülke bir tarafı tutarak siyasî ve iktisadî yönden bir yenilgiye uğramadan çıkaTİanm sürdürmek çabasmdadırlar. Böylece karşı karşıya gelmeden Ortadoğu buna lımını müzakere yoluyla çözer gibi görünerek Dünyayı avutmakta ve konuyu tam bir çıkroazın ıçine sokmaktadırlar. Ama bir gün milli çıkarlannm tehlikeye girdiğini gördükleri zaman silâha sanlıp karşı karşıya gelmekten çekinmiyecekleri de bir gerçektir. Son yıl'arda Akdenize yerlesen Sovyetlarin bu bölgede öngördük leri stratejiyi polaris DenizaJülanndan kurulu 6 nc] Amerikan fılosunun kendi tilkelerinl tendit etmest görüşüne dayanmaktadır. Sovyetler Akdenîzin Amerika İçin bir Küba olmadığmı bildikleri halde aynı ölçüdeki bir deniz gücü ile bu bölgede yer almış bulunmalan gelecek tehlikeyi zamanmda Bnlemeleri bakımmdan yararlı bultnaktadırlar. u nedenle tarailar kendi varhklan açısından lüzumlu gördükleri tedbirleri almada kusur etmemekle beraber dolaysız bir fcarşılaşmanın rizlkosu içinde çıkarlannı başfca Y le bugünlcü durumlarının devamını arzulamaktadırlar. Vietnam, Laos ve Kamboçya'da içine düçtüğü felâketin bir daha tekrarını istemeyen Amerika bu bölgede pusya ile :bir anlaşmazhfa • 0*rTnaktan kaçınmaktadır. Amerikanm bu zayıf durumundan yarar. lanan Sovyet Rusya daha temktn. li hareket ederek gerçek görüşlerini açıklamadan daha etkili bir politika izlemektedir. Yalnız Orta Doğu bunalımmın devamını isteyen Sovyetler de Arap İsrail anlaşmazlığının siyasi ve ticari yönden daha avantajlı sonuçlar getireceği inancıyla aradaki dengenin bozulmamasına dikkat etmektedir. Bu itibarla Amerika Ue İsrail arasmdaki iüşkilerin âhenk li bir şekilde yürütülmesi üzerinde duran Moskova için önemli komılardan biri de Arapların özellikle'" Mısır'ın bunalımın devamı miiddetince Sovyetlerin himayesi altında kalmasıdır. Bu önemlı noktaya ağırlık veren Amerika da kendi çıkarlannı korumak açısından yaptığı genıj askeri ve iktisadî yardunlarla tsraili desteklerken Arapların ilgisini üzerine çekmektedir. Görüldü^ii üzere aradaki dengeyi bozmak suretiyle karşı tarafı zayıflatma esasına dayanan bugünkü Amerikan Orta Doğu politikasi Sovyetlerin aksine daha savaşçı bir nitelik taşımaktadır. Değişen siyasi ve stratejik şartlar içinde bir yenilik getirmeyen Rogers plâ nıyla Amerika eskiden olduğu gibi İsrail i tutmaktadır. Bu tufrumuyla iki ülke arasmdaki anla$mazlığa bir çözüm yolu getirmlyen Amerika barışı ciddi suretie tehlikeye düşürmekte ve dolayısiyle sorumlu görülmektedir. Bun dan yararlanan Ruslar tsrailin bir saldınsı halinde Arap ülkelerinin desteklenmek suretiyle bir savaş tehlikesini onliyeceğini söytiyerek Amerikayı tehdit etmektedir. Bu sözleriyle Batının setnpati«ini toplayacaginı uman Sovyetler barış için süven verici gölüşmelerin yapılmasını uygun görmektedir. MEVLID Çok kıymetli varlığımız; insani kflmil Hv. TuggeneraJ Aydın Kırışoğlu'nun ebediyete intikalinin 40 ıncı günü münasebetiyle; 16 Temmuz 1971 Cuma günO ikindi namazmı müteakip Ankara Maltepe Camiinde; aziz ruhu için Kur'anı Kerim ve Mevlidı Şeriî okunacağmdan silâh arkada?lanmn; dost; ve din kardeşlerimizin teşriflerini rica ederiz EŞİ VE ÇOCl'KLARl (HAS: 2717 5932) ACI BİR ÖLÜM Sar ve Açba ailelerinin biricik evlâtları İçten Sar'ın kıymetli eşi Ankara Üniversitesi siyasal Bilgiler Fakültesi Doçentlerinden 12'7/1971 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 15/7/1971 günü öğle namazım müteakip Şişh Camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu Asri Mezarhğına defnedüecektir. SAR AİLESf Cumhurivet 5947 Df. CEM SAR TEŞEKKÜR Yıllardır sebebi bulunmadıği için ızdırabım çektiğim hastahğımı yüksek bilgisi ile teşhıs ve büyük tıbbî tecrübesi ile tedavi ederek bana eski sıhhatimi iade eden S.8.K. NİŞANTAŞI HASTAHANESİ'nin çok değerlı Fiziktedavi ve Romatizmal Hastalıklar Mütehassısı Dr. N E J A T URAS Sonuç endi çıkarlan açısından Orta Doğu sonınunu istedikleri yöne çeviren iki büyüklerin bu rurumundan tsrail ile Arapların da rahatsız olduklarını ve bundan memnun kalmadıklarını sanrnaktay 12. Bu itibarla bü. tün gerçekleri ortaya koymak suretiyle ban? müzakerelerinin Birlesmiş Milletler kararına uygun olarak baslatılması ile daha etkili sonuçlar ahnacağı kanısmdayız. Bugünkü şartlar içinde her iki ülkeyi siyasf ve ekonomik bas kılarla ileri sürdüklerini kabule zorlamak barıçı tehdit anlamma gelmektedir. Sovyetlerin bir görüsüne Röre konuyu dSti büyüklerin öniine getirmek de soruna bir çözüm yo!u getirmez ve hele sınırların kontrol ve konınması i|ini büsbutün çıkmaza sokar. BByle bir kontrol sisteminin kurulduğunu var saysak bile taraflann bir hava saldınsı ve roketlerin faalîyeti nasıl ve ne şekilde önlenecektir? sorusu ortaya eıkar. Bu nedenlerledir ki b3tün çıkarcılar bir yana îtîlerek taraflann Hekleri askeri anlasmazlıea eîdilmeden karsılılîh ve tam bir anlayı* havası içinde ç5>umlenebilir. Bu konutîa taraflann iyi niyet göstereeeklerine ve gerektiSnde fedakârlık da vapmak suretiyle Orta Doğu sorumınıı ile masör Huriye ERDOGU; Mahmut TABAN; îsmail SANCAK ve Fiziktedavi servisinin diğer bütün personeline ve S.S.K. NİŞANTAŞI HASTAHANESİ değerlı mensuplanna en samimî teşekkürlerimi arz ederim. ALİ GEDIK Cumhuriyet 5952 Fakultemizin degerli Doçentlerinden Askerî gelişmeler aba önceleri de belirttığlmız gibi Mısır stratensınin temeli tsraili iki veya üç cephelı bir savaşa zorlamak prensibine dayanmaktadır. Askerlik alanında büyük vararlar saglıyan bövle bir uygulama Mı sırı kısa zamanda bir zalere ulaştırabilirse de Doğu ve Güney Doğuda açılacak böyle bir cep K DR. CKM SAR'I vakitsiz kaj'betmiş bulunuyoruz. Kederli ailesinin acılannı yürekten paylaşır; Sar ailesine ve Fakültemiz mensuplanna tâziyetlerimizi sunanz. StTASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI (Basın: A 1130718059/5948) D Denizcilik Bankası T.A.O. Utanbul Lintaıt İ^lelmesi Müdürlüğünden: 1) îşletmemiz Klavuzluk ve Romorkörcülük Servisinde çalıştmlmak üzere smavla stajyer klavuz kaptan ahnacaktır. 2) Aşağıdaki şartlan haiz isteklilerın sınavlan 12 Ağustos 1971 günO saat 14.00 de İşletme Mudürluğumüz binasmda yapılacağından engeç mpzkur gün saat 12.00 ye kadar lüzumlu belgeleriyie personel şeflipimize müracaat edi]nT"?i ilân olunur. ARANILACAK ŞARTLAR 1) Yüksek Denizcilik Okulu veya Deniz Harp Okulu mezunu olmak 2) En az yakrn yol kaptaniıgı enııvet belgesini haiz bulunmak (uzakyol tercih sebebidir.) 3) Sıhhî heyet muayenesinde (Denizde çahşır) aurumunu heyet ranoru ile tevsik etmek. 4i İsMmece meslfM vönden test usulü ile yapılacak s»>cme imtihonında ve İnsilizce dilind«»n yapılacak imtihanda başarı sağlamsk (ikinci ve daha fazla dillpr bilrnek tprcih sebebidir.) 5i (45) yaşını aşmı? oimamak NIMBÜS B