Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFADÖRT CUMHURÎYET 18 Mart 1971 de fjezid köy nakış dikiş hocanımına.. Bi öğretmcn olsa eyi olur, kızîanmız, kadınlannuz çoluk çocujrun üstünii haşını kendilerî diker meselâ, vani.. Ama kimse geJrniyor bııraya, ne ettik se, ne yapüksa nafile vani. Adı çıkmış hi kere meseiâ..» Jandarma Karakol Komutam sevinerek «Vukuat mukuat yok çok şükiir bi vıldan bcri» diyor fasdık ediyor köylüler başiarıyia.. çayı BUDUR NEBİ EHLJZ'e sfttir dedi. HİKÂYET OL Biriiîci Yazı An mora durmuş nrmanîı dağlar. Önlerde koyu yeşiller, daha b#ride kayalar, kayalar, sarlal toprşkjar, meşeler, fundalâJT, mskîîer ve bihoj beyaz kayalsr, yamacirnda. Gün«ş karsıda, îyî bir gerindim, yere inip, güne karşı.. Nas'l da özJemişîm an havayı? Kaçncak gibi gfcldi, çektim İÇİme içime, yeniden çektim.. Çektim.. Çektim... •Şu direğe...» Dedi, yol arkada5irn. Tetiğe dnkundum. Daktilomm kırkdokuz tuşuna, fotoğraf makinasmın denkîanşörüne dokunan parrnaklarım, dokundukça 7.fiö Kınkkaîe'ye, dan dan ediyor mora durmuş dağlar, boş kovanlar sağımdan sağımdan düşüyor yere.. Dan dedikçe meımi, dağlar dan dan ediyor, gide gide, danhya danlıya ııfaiıyor ufalıyor... AU? e! dan dana, oîuzaltl y?nkj verîyor dağlar, kayalar. Neden öldürîrieli, sevmçli değil? Tarlalarda köse yeşiller,., Tarîalar, söylemesi ayıp neredey f,d avuç içi olmuş!. Tarîalar, salt toprak dcğîî, taş ekmişîermiş de taş çikmış!. Buğdaylar bunlarm »raiarında !,„ Gide gîde kelleşiyor oriahk, ta§ îar. taçlar, taşlar!. Nassl da özlemişim bu taşlıkîan Çizmtnin burnuyla dokundum taşlardan birine, bır bncü telâşla hareket etti, güneş mi kamaçtırdı gözlerini, bedenini ne; önce bir ge rindi, şaçırdı. bakmdı etrafına, son ra bir başka ta?ın aîtma süzüldü giüi. Oooh, bugün Meclis yok!. Oooh, bugün Senato yok!. Ooooh, bugün liderlerin mesajlarmı, lâflarmı yaz mak yok, basm toplantısı yok, söz belki de cesedin kesilip biçildiği içiliyordu EŞET, tajnyanlardatt Ahmet oğîu 1927 döğumlu Hasan Elmâg'a gösterildi v« şeruldu: Gördüfüm ceset, Mustafa oglu Fatma'dan dogroa I34Ç doğumIu5 ÎSAKLAR köyünün «9 hane, 5. cüt, 13L sayfasına nüfusa ka yııvası rÇMAAAAZ, kervan rni geçmez.. D?gladaglarm başmda; evi, yo!u, çpşrnesi, tariası, her yam hrr yam taş içinde, karta! yuvası bir köy.. Bir saattir söyl«şivorıi7,, ı?mdık blrbirîmize, artık kara çanfarian fotograf makinalarını film makinasmı çıkarabilirim. Muhiar, m;:kınaiann birinın Urerinde adımı okuyor kafasını c5,np ve yprindrn fırhyor, ellenmn san'ıyor «Sen m'sin?» ypnldPrı flpgil. ilk kcz Kri!nrımî7İa îa nışıynruz. «Evet» diyor doktnr. «Ta kendisi.» rtanarak, «Okuruz srni niz..» HilAfım yok. bihoş o\A\i içim sabah sabah.. «Ceset üzerinde, haşkaca bir rebîr ve şiddet asarına raslanmadı. Cesedin hüviyetinin tcsbitine Desen: Orhan PEKER Ceset. tanıyanlardan Ahniet söylpnmiş olan mavzer kıırşuna, ophı 1927 doğumlu Hasan EI olarak be\tndc öldiirüoü bir bııl karaciğerde ve akciğercîo mı\vdapu eserinc raslanmadığı için dimas'a g:ör.tori]di ve sonı'.du: na petirnıiş olduğu iç kanamağcr ıi;i bnşını, otopsî tekniğine GördÜRtJm cesct, Mustafa nuı neticesinde filduRiı bikHrildi, göre açılmasına ge.çiUli: Fatma'dan doğ;ma 1H48 dokati ölüm sebebi, karaci£er ve Toraks boşlugunun otopsi tekj j u l u , İSAKLAR köyünün 69 akcisfr p?.rça!anması sonunda niiine jjöre açılmasmdan sonra hane, 8. cilt. 131 sayiasma nüfuhusııle pelen iç kanamadır. de« meme çiriş riflipnirı trajesine sa kayıtlı Nebi Ehîiz'e aittir, di, cesette açılan yerler kapatıluygun oîarnk tnermi çt'kirtleî;!dedi. u\ ve defnine ruhsat veriîdi...» nin karacijrerin alt lohonıı ve Kafa boşluğıı açıldı. saii ak ci^eıin dortte iu.iinü par Reyin zarlannın tümünün nor YARIN çalamış olduğu trsbit edildi. Ka mal oldufîiı, guruslann normal rııı bo.şlur,undaki orçanhîr inreoiduçu, intrîkaraniyel herhanşîi bir kanamnmn nıevcut olmadığı, lrndi, herhangi bir araza raslan Ll ÖLÜ, 8 YARALIÎ mcrmi veyahut bir başka cisun madı. Kanaat ve fionuç: dcn meydana prelebilecek herhan Oiüm ncdeni yııkarda trajesi bir araza rastlanmadı. netice 11İ MIİİİ1İİ ^•«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••"••••••••••• " C Bir üveyk Bakakaldîm »rdındsn. Güneşe dnğru havalandî, Isn, daha doğrusıı paSirnSi rengi, hoynunun ardmdâki grimaviler, yanîarmdaki gümüf kenarh siyah şeritleri daha bir parladı top tnp öldu. Değişti biçimi. Güneş yuttu Uveyk'î, goremez oldum galan! Şiilanan gözlerimi üğuşturdum, Bılmem bu «1lerde Üveyk'e TurTur <îa derler mî? Jeep'Ül alts tsşa vurunea, adl yol ol?n, ama yol denîlen nesnsyle yakından uzaktan İlİŞİğİ bulunmayan o kayah. o çamurîu şeridin saâmdan beş keklik pu* etti, yükseldiler ilkin. sonra kayaîara sağalıp kayboldular. Yaşama sevmci var yiireğimde. Bahar tez gçlmiş, bundan m'ola? Dağîar uzayıp gidiyor. Çok öteler TUNADAKI mm Iü snrıı, sözsüz ?oru yok', Cünricm dışı konuşm», zaptı sabik hakktnda konuşma yok... Her yok tan sonra bir «dan» ediyor Kınkkalc, daglar dan dan diye yankıhyor... Düşüyor kovanlar, sağımdan sa. ğımdan.. «En fakirînin dıırumu nasil mesriâ? Ne se<;er bir yılda eüne, k«yünüzdc?» »En fakirinin durumu? Kendisini zor idare efkr. cdebiliyor çalışma sıynsn yani.. Bütiin çolukçoc\ık yâni..* np çpçrr pline de doyurur çnlukçncuğunu, aüesini, kaç para Rpçer? «Senedç Hin lirabinbeşyüz üra geçen fakirlor var!» «Kaç nüfustur mrsplâ onlnr?» Nüfıısu bcş olan da var, altı olan da var, ycdi olrsn da vnr. Nüfusuna göre tabiy, adamın ona göre de tabiy Cenabı Allah bi sebep verjyor, onlar da ırızkmı tpmin ediyorlar.. Çok fakir in.sanlar var.ı «OnJar nc iş tjöriir meselâ? Ne yaparlar da ka/anırlar bu parayı, binbinbeşyüz lirayı?» dcdim en son. «Çiftçilik yapıyorı covabını verdi ÎSAKLAR köyü muhtarı. «Çiftçiîik yapıyor adamlar, başkasınm taıiasını ekiyor, ondan mahsul alıyor, nohut falan alıyor. Başka bir para kazanacak hiç bi imkân yolu yoktur burada...» «Evi barkı • nryim var rrnydı 5 NEBİ EHTJZ'in? Tarlası marlası?» «Evi barkı hiç bi şeysi yok..» «Neylen geçinir anası babası?» "Çahşıyorlar işte.. Çiftçiîik ya pıyorlar.. Fakir bi insanlar...» I fllKSI 33 yaçıyordu. Kerem cilnirti çalısınm içîne sinmiş, gözlerini de karakolun kapısıra diknıişti. En küçük bir dcvinimi Uaçırmıyordu. Karnı da çok açtı. Karakola elleri hiribirine kelepçelenmis bir clelikanhyLı bir Uız çc Kızın yüzü ıpıslaktı. Saçlan darmafîaâm ! birine dolanmışti. Delikanlı eandarmalann önün» de başı yerde karakoîa girdi. Az sonra kar? koldan kızın bitip tükenmeyen rıçhî.ı duyuldu. Kerem ürktü. Buradan kaçıp gitmeyi birden is.. tetli. Ama sahin... Sahini nönlünde bir havalandı, çeri Çukurovanm diizüne indi. Annvar/a kayalıkları gün ısığı altında sırça saraylar gibi ışıladı. Kerem öyle gördü. Çok yılan varmış su Anavarza kayahğmda da, diye flüşüntîü. Yılanların haşı orada yasarmıs. Yıl;ın!nrın başi üslüne, bir hikâye ansımağa çalıştı ama oîmadı. Bö'ük pörçük hir seyler gcçti gözlerinin önündeıı ama, birden silindi. Candarmalar vaslı. erkeği çok siş man, katlını çok uzun, zayıf, savanlara sarmmış iki insanı yüzlerine tükürerek dama soklular! Keremin birden gözleri acıdı, boğazı kurudu: «Aaah. dedem,» diye inledi. «Aaah soylu dedem, kimbilir neredesîn simdi. Ya kara toprağın altında, ya da hastasın. Ya da bu alçak Çukurovalı yatırmıştır seni sopanın altıua döviiyordur.» Dedem aglamaz. Hiç mi hiç nğlamaz. Oının gözünden yaş geldiğini kimsecıkler yüz yıklır çörmemiştir. Dedem. Haydar Usta. u!u Haydar Ustanın torunu... Keski henim adımı da Haydar koysalardj. Ulu Haydar Usta. dcdcmin dedesi ta Horasandan gelmis. Avşarlının koca Beyi, iiç tuglu vezir dedemin kapısında bir kılıç almak için tam bir yıl beklemiş. Büyük lîaydar Ustanın kılıcını kullanırlarmış şahlar, padişahlar. Yaaa, işte öyle. «Simdi de henim dedcmi kamkollara sokup iyice dö&erler. Kan işetirler. Ama dedem sa.glamdır. Horasan topragıdır, ölmez.» Demirciler ocağı hizim ocas^îmız. Bu ncaga gelip de esigine yüz sürene kursun sreçmez, kılıç izlemez. Olur mu? Olur ya. Allah böyle yapmış. Beyler, padişahlar, yiijitler, paşalar, şahhır gelmis eşigimize yüz siirmüş. Her çelen, eşiö;e yüz sürmeğe her gelen kişi, bize, eşiğimize yeşil gözlü, yaaa, yemyesil, zümrüdü yeşil çözlü, bovnıı uzun. kulakları kalem bir sovlu Arap at ederîm RII DİŞI BOND « Cesetler, köy kahvesine taşmmayü başlar.dı. tîk önce Ni:Bt EHLtZ ile Xofise Gök. bir salla taşındı. NEBİ EHLİZİn ölüm Muayenesi ve Otop»sisi: Cesedin siyah uzun saçh, esmer tenli. kara £Özlü. kara kaşh, ince kaytan bıyıklı, uzamış sakallı, eiek ve knliuk altı kıllarının tızamış. 1.651.70 hoylannda, 7075 kilo ağırhğmda, sünnetH erkek bir şahsa aıt olduğu çörüJdü. Ceset üzerinden çıkartılan beyaz atlet fanile, bevaz tıaylon gönılek, beyaz iç kilot ve siyah şalvar ve siyah ceketten ibaret giysileri incelendi. Ceketin sağ dış cebinde 40 adet 7.65 mm. çapında patlatılmamış tabanca mermisi, 1808 lira 10 kuruş paranın, 1 adet tükenmez kalemin. 1 adet tırnak makasının. 1 adet aynanın, 1 aciet naylon para cüz danının bulunduğu görüklü. Mevcut eşya, bir tııtanakla tes hit edilip Tereke Hâkimliğine tesHm edilınek üzere alındı. ölünün harici muayenesine devam olundu...» Gülnar llçesi Hükümet Dokto ru Yiiksel Burkııtoğlu, «Otopsiyi bu kahvede vaptım, ağabey » dedi. Belki de, Nebi Ehüz'in kesilip, biçildiği masada içıyorduk sabah çayını . Dışarda bir horoz öttü, iki köpek ürüdü. İSAKT.AR köyü yeni yeni gerinip uyanıyor.. Kahvesi bile açılmamiçtı jeep durduğunda kaya yolda. lar çetirirmis. Atın en soylusu yeşil şöziü t Yeşil c,f"jZİü at bulunmaz. Bulunursa sahin olur. öyle uçar. Çadırımızm kapısında don don bir at vılfiisı... Hedem her çün birisine hincr. «Aaah, declem. «Şu Ccren kr/ da... Ne olur kız vanversene Oktay Beye... Bak, yıllar yıh ardında sürüniiyor. Boynu bükiik. Birden Oktay çözlerinin önüne sreldi, sırkılî fîutlakları, ökiiz çözleri. küt parmalOarı... öfkeJCIT.M. Oren, ya Ceren? Diinya eüzeli, sırtna saçh... tç çeçirdi. Bir büyük olsaydı Cereni alır kaçırırdı. Simdi bile karırırım. bu fehennemden kıır'.p.nrım Cereni. Şahini aklına düstü. Aaah, sahini onu hııraya hövle naiîlarnamjs olsavdı f> reni kaçırırdı. Heni de nasıl! Fıkara Ceren. biilün, biıfiin oba, anası habası. soyu popu herkes or.a düsman. O pis adama varmjyor diye, varıp da obayı onıın pis iarlalarına yerleştirmiyor diye... «Ben Cerene düşman defilim.» diye sövlcndi. öylcyse şimdiye kadar neden konusmadım onunla, öteküer çihi? Korktum, utandım. Ne var utanaeak? Şiınrii şnhinimi alır almaz, obavı bulur bulmaz dojrn Cerene. Nasılsın Ceren aba? tyivim Rerem. AÇÎar. Aaah. Kerem. soylu, Demirriîer ocafı piri, dal bnyln dedeni yaktılar. Cavır cavır yaktılar... Son solııkta, aaah Kerem, tüyp. inledi. Sen yoktıın. Şahinimi aldım geldim aba. Seni bnradan, bu cehenncmdcn Alîiria&ın ardına kacjracaîım aba. Kaçıracaâım ! Seni bu cehcnnemden kıırtnraeaÇım. Halile çötürece&im. Rirden durdu. Oimaz. dedi. Halii öldü. dedi. F.en senin yanından hiç ayrılmayaeaçım. Karakoldan kızın çıÇlıkları iniltiye dönüşerek daha peliyordu. «öldürdüler.» dedi Kerom. «Aaah, öldürdüler.» Birden ürperdi. Ceren de vandı o çeee, hütün oha, anam da yandı. lîerkcsı yaktılar. Ben ne yapayım şimdi tek haşıma? Kimsiz kimsesiz. Kimse bilmez ki ben ocaklı soyuynm. Benim eşipimo yüz sürene kılıç işlemez, kursun tlâçlar kaynar koca kazanlarda Demirci ocaÇı çadınmn önünde, her derdi iyilestiren. Her bir derdi. Akın akın köylüîer, fıkaralar, sıracalılar, yaralılar, sıtmahlar ^elir kapımıza, îvile. ^irler, ilâe alırlar, anadan doğdukları gibi tertemiz olurlar. (Arkası var) TİFFANY JONES AYLÂK MUSA ABAÎIIN erinde çıkmıştık yola Doktor Yükspl ile.. Fotograf ınakinolerini, film çantaiarım Ak Hüseyin almışfı kucağma, sallanmasm diye, bebe gibi.. Gün yeni pathyordu Emecik pınarında. Rumca dagını dönünce bir koyaga inmiştik. Sağdan Pinar dağma tırmandık, sarsıla, sıçraya Alıç dağını bulduk, aüçlar içinde, sağaldık aşağılara Taşoluk'a.. Jeep sallanıyor, kıç atıyordu Rolyaran yaylasına tırmanırken... Yassıçayı düzlüğüne varıp kıvrıhnca taaa karşılarda, tepelerde îsaklar'ı gördük, ak ak.. İnekler, keçiler, eşekler, koyoınlar yeni yeni çıkıyordu ahırlardan.. îlk kez, çeşmenm ya!ağma dayıyorlardı a»ızlanm, eşekler ince bir cızırtıyla içiyorlardı sabah suyunu, bol bol.. Tanrı'nm, bu diinyayı yarattı< zaman, elinde kalan bol kah yalığı ve taşları ve bereketsizliği, Afganistan ile tçpl'in Gülnar İLçesinin İSAKLAR köyüne boca ettiğine iyice kanaat getirdim«Baş üzerinde., sag üst tarafta ufak çaplı 7.(j5 mermi ırîriş • çıkış deü^i bulundu. (iiriş ve çıkışların kafa de.risine miinhasır olup, kemik içerisine sirmemis hulunduğu, belin sol yan taralından bir mermi ile siriş deliijinin sağ göğüs kat'esi i'r/erine, memenin 6 cm. kadar altında, çapı 4 em. bir çıkış deli.çinin bulunduğu, giriş deliğinin yarım cm. çapında bulundusu, saeel bi leğinin üzerinde ve bileğin dış vüzüne ^elecek şekilde mermi parçalanmasının hulunduğ^ı, ceset üzerinde ölü katıhğının husule gelmiş bulunduRu, vücudun verle temas eden kısımlarında ölü morluklarınuı teşekkü! etmiş olduğu, jenital or?;anlarria meni ifrazatının mevcut buluııdıiffu tPRİıit cdildi...» Bir damm üzerinde oturuyoruz... Öksürerek pelen yaşlılar, genç ler, merakh bebeler ellerimizı sıkıyor, hoş geld.ınde bulunuyor «Hasta masta vnr mı?» diycı doktor.. «Sagolasın, Iıepimiz sa ğız.. Şfmdilik saçız doktorum.» S 16 Kadere kısmete hiçbir şekilde inanmıyor, olumlu ya da olumsuz bir açıdan tesadüflere yüz vermiyordu. Saatlerce oturup plân lcurduğu. davranışlarını bir düzene soknıak için kafa patlat tığı vâki değildi... Hele kurtulu şu intihar etmek veya teslim ol mak gibi kolay çarelerde aradığı bir kprecik olsvın görülmemişti. Devamlı surette hareket halindeydi... Asıl suçluyu anyordu bu hareketleri sırasında.. Tek kollu, korkunç bir canavar dı asıl suçlıı. Buna mukabil ben, firar halindeki bir sanık olarak beş para Ptmezdim. On dordüncü caddeden Union Squar!e kadar sallana sallana yürüclüm. Karnımın fena acıktıgı inkâr kabul etmez bir gerçekti.. Bir rabak sıcak fasulye, bir omiet ve üç kahve... Oh diinya var mış... Yeraltı trenine binip Tiıne Square'de indiğım vakit cebim de sadece 75 sent kalmıştı. Elli sente daha kıyarak Kırk ikınci caddedeki sinemalardan birine girdim. Randolph Scott'un çevirdiği bir kovboy filmiydı gösterilen... On sent verip Dir de jiklet aldım. Akşama doğnı acıktığım zaman bir jiklet daha alabilecpk kadar param varciı.. Şaj'et 15 sente para demek do» ru bir şeyse. Evet... Kısacası ben, firar ha lindeki bir sanık olarak metelik etmezdim. Randolph Scott, adaletin yerinı bulması için beyaz perdede sağa sola ateş ederek, yumruk sal layarak yırtınıp dururken ben oturduğum koltıığa gömülmüş, tam bir gamsızhk havası içindrt filrnj seyrndiyordmn. Çok ıst'>beUı bir çey olmuşuı sinemaya Rirmek bonim ıçın... Kısa bir süre sonra başımın ağrısı tr.çakla Kesıimlşçesine geçti... Ariık ıçinıde ne korku vardı ne heyoca'i... Bir Türk hamamı na girip terleye terleye yıkandıktan sonra hissedilen en0n rahathğı ben şimdi kaiamda his scdiyordıım. Beyni yıkanrnış ya da aneslpziye tâbi tutulmuş kım seİPT gibiydim. Böylece saatler birbirini kova ladı vakit, süratle gcçti. Şayet New York'tan kaçmak, başka bir şehre geçmek ist.iyorsam diye düşündüm, en uyi:\xn zaman bölümü buydu.. Biraz daha oyalanırsam polis çoktan uyarılmış, peşjme düşmüş olacaktı. Aynı anda gerekli te<i biıierin tümü de almacaktı şüp hosiz: Tren istasyonlarına, otobüs tenninallerine, hava alanla nna durımı bildirüecek, bütün çıkışlar kont.rol aliına almacak, tirar halindeki kaatilin yakalann;ası icin benim aklıma gelmeyen daha bir sürü hmzırlığa başvurulacaktı. Düşüncelerımin bu noktasmda çek defterimi yarııma almamakla büyiik hata ottığimı anladım . Uçak şirketleri para yerine çekleri de geçerli sayıynrdu. Fakat artık yapacak bir şey yoktu... Clan olmuştu bir kere. Ben. koltuğa görjülmüş, ayak ryak üstüne atm.ş, filmi huanr içinde seyredr'ordum... Saa'lerce de seyredebilirdim... Çünkü burada kaldığım sürece başıma bır şey gelmeyecegiın b.lıyord ım. tlk glrdigimde film bitmfk üzereydi... BittiKten sonra bır dokümanter gösterdiler.. Arkasından bir trartcn film... Bu da bitince Randolph Scott t.ekrardan belirdi beyaz peraede. Ar.rrakta reklâm anonsıarı ile salonıı adetâ oombardımar ettiler... Sonra ıkıncı kısım .. Duha sonra silbaştan misah vukarda sHjdiklarımın türnünü Dirdpn bir kere daha seyrettim... G'ö.erck yerim yoktu nasıl olsa... Piindılik burada rahat rahat oruruyordum. «Hatırla.» diye bir ses seli yt.rdu içimden... Hayır, hayır... Katiyen hatırlanıak istomr'ordum... «Dün gcceyi hatırla...» Hayır Ben, dün gece konusunda geçici bir hafıza kaybına uğramış durumdayım... Herkesin başma gelen bir şey benim başıma da gelebilir pekâlâ değil mi?.. Hakkın bu kadarcığını bana da tanımak lâzım netice itibariyle... « Kaldır şu .simsivah firtüyü... Işık tııt karanlıklara... Ayrıntılan bir araya getirmeğa gayret et...» Niçin?.. Ne lüzıım var sankl?.. « Yakm geçmişteki hatalardan ibret dersi almayanlar, bu hataları er veya geç tckrarlamak zorundadırlar...»