22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ITFA DÖRT= ÜSTAFA Yıldı* konuştu: «Muhtar korkusundan mer'a ölçen memurlara mer'a yoktur, dedi. İmza verdi Onlar da zaten böyle çatal işe girmek istemiyoılaıdı. Ayrıca komşu köyün silâhlı tehdidi vardı ortada.» Caferoğlu Süleyman Yüksel aldı sozü: «Kom şu köye ckin biçmeğe gittik birinde. Çocuklarla köyümüze bir uğrayahm dedik. Örenler konuşur gibiydiler. Bizim hanun evimizin yıkık duvarlan içine girip attı kendini yere. Hüngür hiingür ağlamaya başladı. «Babam öldü dayandım da bu M Fotograt: Hidayet KARAKUŞ na nu dayanamıyaca gım» diyor, onu teselli etmek istiyordum ya kendim de arkamı avrada dönmüş ağbyor dum.» Mustafa Yıldız: Toprağımız yoktu ama orda dogduk orda büyüduk. Aynlmak dayanıhr gibi olmadi. Bir köyün insant meıarlığın altmdan ağlaya ağlaya indi.> Heıkes konuşmak isüyordu. Goğnecık onlar ıçin, bir daba e!e geçmez bir dünya idi. Mustafa Yıldız devam edıyordu: «Her ağaç, her taş yolun her eğrisl, her büklıım, her tepe bizim için her seydi. Bizse bırakıp gidiyorduk.* • Çoğunluğumuz burda gııııdc Gözyaşları ve hıçkırıklar Hkelvir. tje gidemediğimlz günler halimiz hatap. Kışm hele duru mumuz daha da berbat. tdarc biter alamayız. Odun biter alamayıı. Orda kışlık yiyeceğimiz, unurouı, odunumuz olurdu hiç olmazsa. Bir yıl yeterdi kazandığumz. Ordan getirdiğimizi iki yü yedik buıda. Ya§. tuz bittncc almak zor «reldi. Satına alışmamıştık çünkü.» «îsmet Paşa baştaydı o za nan> diye başladı Süleyman yuksel. «Dilekce vcrdik Basbakanlığa, Millet Meclisine Ba kanlıklara da verdik. Koalisyon lar zamamydı. Başvurmadık kapı bırakmadik. Bize toprak versinler istiyorduk. Mazinc toprakları vardı boş. Ta da bir kaç nüfuzlu tarafından kapatılmı; hazine topraklart vardı. Biz topraksızdık. Onlara dokunamadılar hcrhal «Dağıtıla cak toprak yoktur» diye ccvap geldi. Elimiz kolumaz bağlan dı. Ne yapardık. nerc gidcrdik. Çaresiz oturduk kaldık • •Eğer» dedi bıri «Bundan bir fayda balursak bunu unutraayız. Seni unutmayız.» siniz belki. Bir yarayı sit sösterirsiniz, doktor teda^ i cder. Benim ki de o hesap. Basımızda toprak sorunlarına «jilmevi amaçlayan bir reform hukumeti \ar. Sanirım ele alınır sizin derdiniz de. O amaçla sizlere kadar tteldim. tşin asluıı sizlerden oğrenmeye çaltşıyorum» dıyerek açıkiama yapmak zorunda kaldım. Boşuna benden lunutlanmasınlar. Eğitmen Hasan Ça^ş: cami yıkıntısmın taşlaıı üstüne bağda? kurup tarlhe kanşan bb koyun hikâyesini üıulerektcn ve göğüs Keçirerekten böylc «nlatrmştı. iile tukenmiş badeaıhk tanıktır. Şundı orda içten içe değişen, iç len ıçe vınlayıp duran doğa bir zamanlarm «cbnklü» GÖGNECtK'ini ağı gibi gulümsemeierl» gonlunde > aşatmaktadır. Yollan bu yanlara düşen GöJnecikliler, eski köylerine uzaktan geçen garip kuşlar gibi bakıyor lar. Yürekleri ağızlanna gele gele bakıyorlar. Tas duvarlar çok seyler söyleye cektir size. Dayanabilirseniz gidin bir ker. Yollannı bir bir söyledim sıze. Dayanabilirseniz gidin görün. Bütün mesele korku G\ÇLAR altında sepet örerken Kıytık'm Ali de bir başka türlü konuştu: «Bu koyun bin doiıiım kadarı tapulu. Gerisi meraydı. Bu mera köyü gecindire rek kadar genişri. Ama olraadı. Toprakları alanlar oralara da sahip oldular. Biz yurdumuıdan <;ı kanldık. Zenginlcr evlerini aldıl»r arabalaruıı şosaya çıkardılar.» •Bu memlekete dortbucuk yıl as kerlik ettim. Bir oğlum da askerde. İşte bir tane daha yetifiyor. Öyleyken hukümet toprak dağıttı ğı zaman bizleri gormüyor. Öğley« kadar aç geziyorut. Öğleden sonra hulursak bir ç*yler yiyorur. Biıi ağalar silkivetdiler bir kıyı>a. Toprak Kanunu çduyor diye korktular.» Gülünce altın dişlerj parhyor. Esmer, kara kaşlı, kara gözlü, in ce uzun parraaklan kıvrak hare ketlerle söğüt çubuklarını bükerek sepet öruyor. Keman çalarken de işıne kendısini boylesine kaptırır. Belki içinden kıvrak bir türkü geçiyordur da parmakları na bu kıvrıklık ordan geliyordur. Kımbilir... BİT T 1 A Ne köy ne de toprak ENİ BİK cankurtaran gibi gör duler. Hattâ ne bileyım yetkili bıri, Ankava'larda sozü geçer bıri gibi bıldıler herhal. Umutlandılar. «Beni jaıılış bellemeyin. Size ne köyümüzü, ne yeni toprak vaadediyorum. Bir dcrt gdrdum, yazmaya calışıyorum. Sonunda hiç bir şey elde edemez B Y a z a n : FAİK BAYSAL 45 Ntzirin kalakları biraı atır tşitirdi. Selmano\iç arkasından bağırdı. Agır, çok a|ır. V oganiyeje. Nezir başını iki avncnnan arasına aldı. Bir şeye çok üzuldümtt hep boyle yapardı. O'. Pusto Osmaniç, posto... Hemen kendini toparlayıp hayvantan sokağın dışın» doğrn sürdü. Nezir gittikten s«nra Selmano\iç eve nfradı, Müberra'ya bir yere aynlmamanm söyleyerek kos» koşa tekrar Osmaniç'in yanına gitti. Zavalh nasıl bıraktıys» yine öyleydi. Saçlannın dibinden «ızan o kan daha durmamış, hilâ iplik iplik gözünnn içine doğru sızıyordu. Muammera durmadan a|lıyor, Ayisa da bayginlık geçiriyordn. Sel. manoviç göıleriyle ne oldu diye soran Şevvala'nın kulağina eğilerek dokternn biraz sonra gelectğini fmldadı. Atlamalar stzlamalar sitndi daha da »rtmıstı. Çetnikler'e herkea belâ n«tüne belâ okuvordn. Aradan bir yarım saat geçtikten sonra Doktor Kayır Metroviç koltüğu. nun altındaki ufacık çantatıyle içeri girdi He. men Osmaniç'in yanıbamna diz çöktii vt bir süre sanki ne yapacalmı sasırmıı sibi hiç kımılda. madan durdu. Metroviç elli yaslannd», (akat dinç bir adamdı. Bir çok doktortar sibi par» delisi de değildi. Cstelik ?air bir yanı da vardı. Belki de ba ySzden bir çek arkadaslan gibi sensin olamamntı. Ama bu dnrumundan hiç de sikâyetçi degiidi ve en çok sevdifi instn. lardan biri de Selmanoviç'ti. Metroviç kalaba. hğın arasında enn görünce «şa içe bak, sen hâli duruyorsnn. der gibilerden baktı, sonra tekrar Osmaniç'e döndü. Basında bir tek tel »aç yoktv, ensesi biraz kınsmısti. Beyar göıtıleği hafifçe kirlenmis, kıravatı yana kaymış, lâci\ert elbisenvle sivah ayakkabıları toza bu. lanroıstı. Oranzlarının üstünde de birkaç »aman kıvmıitı varâı. Selmanoviç kendi kendine söylendi. Şa Nezir adam oimayacak. Arabayı te. mizlemeden doktoru bindirip gelmi^. SelmanoTİ(,'in bu kadar üzülmesinin hiç gere|i yoktu. Metroviç böyle seylere aldrran adamlardan degildi. Okudu|u kitaplar sayesinde bir coklannı kazıklaştıran bir gurnru yüzünde aldatıcı ikinci bir yüz olarak taşımak. tan knrtvlmustu. Hattâ sn sıra buraya kadar neyle ve nasıl şeldijinin farkında değilmiş s'ıbi görünttyordu. tçinde iıuanlara karsı biç so> Inrnayan bir sevgi vardı. Hastalarını kurtar. mak için çırpınırdı. Ve Blenlerin arkasından dünvada gbz yaşı döken belki de ilk ve son doktordo. Saskınlıfından çabucak kurtnlarak, hemen kollarını stvadı ve harekete geçti. Diinyadaki bütün doktorlann yaptıfı gibi îlk is olarak Osmaniç'in nabzını yokladı. Ondan sonrada kalbini dinledi. Hafifçe aralık kalan ve «ittikçe kapandığı hissedilen o tek gozün ka. pağını tntnp yavaş yavaş kaldırdı. Gözü in. celedikten sonra kapajı elinden bıraktı ve Os. maniç için her sey ağır ağır jenîdtn karar.U|a gömüldü. Bacaklan ve karm biraı 6ncekinden daha da morarmıs görünüyordu. Dudaklaruun arasına döknlen dişieriyJe Osmanlç sankl ken. di nâline güVüyormuş gibiydi. Metroviç etrafını çevirenlere bir gö» geıdirdikten sonra aya|a kalktı. Yüzünde arasıra göriilen o giilümseme de kaybolmu?tu. önce kanı durdurmanuz lâzım, dedl. Cebinden kaleminl çıkardı, bir reçete do. lusn ilâç yazdt. Ayi^a ile Mtummera'ya ilâçları hemen almalannı sSyledi ve onlann nasıl knllanılacafını birer birer anlattı. Osmaniç'e bir iğne vurdnktan sonra ayata kalktı, Ayisa sanki on yas birden yaşlannuştı. Acaba knrtulacak mı doktor? diye »ordu. Metroviç, kendisine yalvanrcasına bakan bu hir çift yaslı kadın gSzüne ne diyebilirdl. Rü. tiitı doktorlar gibi o da hastasmın öleceğinı söyle\emezdi. tnsallah, diye cevap verdi. Ben elimden geleni yaptım. Bir hastaneye kaldınlsa daha ivi olurdu. Ama şimdi hastanelerde yer bnlmak da bir mesele. Bu arada acılann insanları birleştirici bir yanı oldufunu doğrulamak Utiyonnnş gibi gittikçe sessizlesen kalabalıiın aratından kendine bir y«> bıOan Şevvala ile Elmasa başlanna gelen felâketin altında yıkılan ve kendiierini nradan oraya atmaya başlayan ana kızı teselli edebilmek için buyük bir çaba hareıyorlardı. Bu dnrnm iki komsunun aranna biç yoktan giren sofukluiu bilen ve buna üzülenleri sevindirmişe benziyordu. Bunu görüp de yiiz yıllar. dır sürüp giden canavarlıklara ragtnen inıanlıfın geleceğinden hâlâ ümidini kesmemekte çılgınca bir direnis gösteren bazı din adamlarına bak vermemek elden gelmlyordu. Bilim adam. ları henüz göz yasından daha etkili bir antiseptik bulmayı basaramamışlardı. Osmaniç ölse bilc çevresinde ağlayan bu gözler boşuna ağlamamıs olacaklardı. Dökülen göz yasları yüreklerde biriken kîr, pas \c kin birikimlerini de bir anda alıp ştötürüvermis, dısarıda kan gövdeyi «o. türmesine rağmen binlerce evin yarı karanlıh bir odasında bütün mikroplardan arınmıs vr adma karsılıklı sevgi dediğimiz sey bir kere daha kesin bir zaler kazanmıştı. Metroviç kapıdan çıkarken sanki çok önemlı bir sey hatırlamıs gibi birdenbire durdu, sonra yanıbasında yürüyen Selmanoviç'in koluna girerek yoluna devam etti. Bu dayaga nasıl davanmış, nasıl Blme. mi« şastım, dedi. Osmaniç'in bn kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Selmanoviç Muammera'nın elinden aldıgi reçeteye bakıyordu. Koiundan çekerek doktort yarı yolda durdurdu. Neniç iyice Uudurdu Metroviç. Zavall Osmaniç'ten ne Istediler anlıyamjyorum. Kend halinde, etlive sütlüve karısmayan bir adamdı Metroviç'in alnı kıns kırıştı ve ufacık göz teri dalgıtı dalçın bakıyordu. Elleri titreyere] bir sigara yaktı. • (Arkası *aı Görunuş iübariyle durgun ama içten içc kaynayan bir ırmak gibiydl Senem Nine. Ikinel lotograftaki Topal Husnudur. Şriyle diyor: «Kağmlarla; arabalarla yürüduk. Sattıgımız malların parasım yollarda yedik tumdeıı. Molkoç GÜNAHKÂR KRALİÇE Konuşması kıvrak EPET örüyor Veran'ıft Mustafa. Anası kucağmda. torunuyla taş kadar sessiz oturuyor. Acı, duşünce, gün görmüşlük... O soylu köy saflığı. Tumü Senem Ni ne'nin yüzünde. Konuşması kıvrak Mustafa'nın, her ?eyi gibi: •Ağalar topraktarı aatınc* l?)n pn'mi bırakmadık. tstida lstida ustunc. Amma kim okur kim dinler. Kulak \frmediler bize. Ortalarda kaldık. Almanya'va Rİdelim dedlk. Olmadı. Gidemedik. Bari biz gibileri yollasalar önce. Zenginler gidi yor be. Vallahi hiç ihtiyacı ol ma>anlar gidiyor. Gozum kör olsun şaşıyorut. Bizlerin elin den tutan yok. Toprak gibi >ar mı abi'... Param olsa ilk işim toprak almak olacak. Gâıur'a da>ı demen» derlcr >a bakına seıı. Valla gâvura daM değil haba diyoruz be baba diyoruz. Mecburuz buna çunku. Demesen ne edeceksin. En cıbırım\ı dönunce lengin oluyor lıepimizden.» Heraen hepsı konuştu Göğnecik lıleı ın. Konuştular. Özlemlerini, istekleıını konuştular. Hallerini, dertlenm. dünlerını, bugunlerıni konustular. Ama bir \ar ki onların toprak özlçmıni Senem Nıne kadar hiç biri düe getıreraedi. Zor konuşturdum. Zor konuştu ama bz ve en guzel konustu O durgun ama içten kaynajan bir ırmak gi bi ağır \e sessiz. Gozlerıni çekti de rinlerden. Torununu okşadı. Toru nunun san basmı Ve•Bir sofra serecek kadar yer \er» sinler Goğnecik'ten hemcıı gide» rim.^ Bu kadar dedı Senem Nıne. Öylesine bir özlem kt ondaki duyulması, anlatılması zor. Hani •Şimdi blürsen Goğnecik'e gomecekler» desenız o saniye olmeşe ha zır bir hali var. S Türlü fırsatlar PEKJIM O B Ü B ÜCUMPA OCAĞINIIO o£ TIFFANY JONES 3 ÛM A W » ou s!İQü&ggğğl İSJW ALLER boyle boyle anlatıldı. Göğnecik köyu ağaları toprak ları Eyuplarhlar'a saünca GoğnecikUler açıkta kalmiîlar. Eyuplarlılar topraklann eski sahibi olduklarını söylüyorlar. Anlatılanlar da topraklann E>uplarlılar"dan çok önceleri türlü fursat larla alınraış olduğunu doğlar nitelikte. îyi ya Göğneciklüer ne olacaklar Ağalar toprak sahibi Goğnecikliler ortakçı, Eyuplarhlar toprakları alıcı. Topraklar satılmca do|al ki Goğnecikliler ortada kalıcı.. Peki bu olayda suçlu ararsak kim çıkar karşımıza Ağalar mı? Topraklann sahibi onlar. îstediklerine satarlar. Eyuplarlılar mı? Atstlanndart bir tas una, karakoldan kurtanlmaya karşıhk ahnan topraklan satın alraalan mı suç? Öyleyse Göğnecıklıler suçlu (!). Açıkgöz da\Tanıp toprak kapmadıkları, kimsenin nıalına, tarlaîina saban dıkmedıklerı içın. PeküÜ... Suçlu kim? Bir köy dolu însanın kaderini bir kişinin elme bırakan toplumumuzun eko nomik yapısı. A>ağa o kalksın!... Şimdi Goenecık'ın örenleri ses sİ7. ve ağlamsı Tas duvarlar, yıkık çesmeler. ka\abaşı, köyün alt ucundakı pelıt ağacı bırer tanıktır anls'Uklarıma Dağlardan yeşil yeleli bir at gibi kasıia kasıla gelen tatlı %'e serin ruzgâr tanıktır. Oranın kimsesizliği, kesıle ke HI Belediye Reisi Atabey CumhurfyeCe mektuplar sözünü neden unuttu SATILIKTIR 19«1 modelı VOSVAGEN » hıbmden. T*]efon: 27 40 52 Hılmi DAYMEN Saal 09 Ue 17 Curr^uroet 10O89 Beşıktaş Barbaros Bulvanndan lnıste traîıis kazası olmayan hafta yoktur. Zmcırlıkuyu istıkametmuen gelen vesaıt, bulvardan inerken ya Barbaros HayTetttn Paşanın türbesinin bahçe duvarianna bindiriyOT veya eb'adi getıış olan kaldınmlara çıkıp yaya vatandaşlan eziyor. Karşıdan karşıya yayalann duklanru ve şayet hertıangı bir geçmesi rneseîe olan bulvarda faalıyette bulunmuşlar ıse, vavukubulan kazalann tarıh sıra tandaşı korumak ve hem de sına gbre kayıtlan Ugilı merci Beledıyeye gelır sağlamas ıçın neden tatbikata geçmedıkîenm lerde mevcuttur. kamu huzurunda öğrenmek ısVatandaşlann ölmelenne ve tenz. ya sakat kalmalanna ve mılU Yoksa bahsi geçen beyanatlaservetın heder oknasına sebep trafık kazalan tetkık edilirse n ıle Beledıve Reısı gunde yuz buraya halk arasmda ölüm bul bmlerce vatandaşm ısüfade etvan ismının venlmesinde çok tığı bulvar içın halkı ovaiama v e uyutma taktığj mı yapmışısabet edUdiği görülür. tır?. Bulvann yayalar için bugünSuyu altmayan. elektrığl sık kü feci durumu Belediye Başkanı sayrn Fahri Atabey tara sık kesilen çarşı ile pazarlannfmdan da çoK yakmdan bılın da amme menfaatı ıçın gereken dıginden 16 Mart 1969 tanhın murakabeyı vapamavan, (Bar baros bulvannda> sehrin tner deki basm toplantısında Bar kezınde Vilâvetın tapulu arsabaros kavşağına ıçınde dukkân smda büe hak sahibi olmayanlar bulunan alt ve üst geçıtier larca yaptınlan ve dıger mahal yaptınlacağı ıfade edılmış ıse lerdekı ruhsatsız tnsaatlan da de aradan geçen senelere rağ onleyemeyen ve sokaklanndan men bu hususta en uiak bir fa pıshkten geçılemeyen Beledıyealiyet haJen gosterilmermştır. nın, Sehır Mecüsındekı BeşıkBelediye Reısi sayın Tıp Dok tas Uçesinin sayn mümessılle toruna 16 Mart 1969 tanhlı ba nnın de şayet kabUse ve vakıt sm toplantısında halkın sağhgı buiurtarsa bıraz da Beşıktaç'tanı daha doğrusu varlığını veya kt vatandaşların umumı menfa atlerinı ilgüendıren zarun ıhtıyok olmasma çok yakından ü yaçlan ile alâkalanmalanru bek plendıren vaadım hatırlatır, bu hususta bugune kadar ne gi lıyoruz. Savuı Çaldıran bi yapıcı çahçmalarda buluu Yolumuz niçin yapılmıyor? Bakırköy'ün Incirli semtl ı yakmda buyük bir sıteye vusmaktadır. Büyuk aparttr lar bu bolgeyi canlandınr semt sâkmlerinin de Bakır Kavmakamlığmdan ve Belec Baskanından istekleri bu maktadır Atakövde, Leventte »î n'anlar ınsa edılırken yoüaı Dilrrustı. Incırh ve eski Os nne semtîermde ise büyük nalar yukselmış fakat y< vapılmadığı ıçın semt sâku suç duramda Kalmıştır. Osmanıve volunun ve cıvar ların bir an önce asfaltlan ve vatanciaslann evlerir.e çs ve suların »çınden gıtmele önrenmesını ıstıvoruz. tlgılılenn mran once ha te geçmesını bekliyoruz.Eski Osmar yolu sâbinlf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle