25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
T A DÖRT: sCUMHURÎYETı üşmanın beceriksizliğinden dikkate leğer bir örnek: Kasrı 1 Irun'daki gözetleme, nüfrezemizi değiştir •*' nek iizere, oraya doğru ufak l»ir birlikle giierken, bn kasnn tahtoinen 3 kilometre ka3ar doğusunda ve saat iğle üzeri 12.00 sırala nnda, yaklaşık olarak bir kilometre mesafede bir kaç kişinin bize doğru ilerlemekte olduğunu gördük. Eratı hemen yat komutu ile yere yatırdım. Dürbünle baktım. Kendi bölgelerinde ve tam güven içinde imişler gibi beş kişinin sallanarak geldiklerini ve ellerinde silâha benzemeyen bazı âletleri taşıdıklaruu seçtim. D MUSTDFn İMHL'LE DERHEDE A n 1a t a n : îaıan: Emekli Tuğbay Ethem Şevki KEPENEK Sait Arif TERZİOĞLU Beceriksiz bir <lü»ııtaıı aramasına taraftar olmadıklannı hulâsa olarak söylemişler. Ben, Mustafa Kemal beyin emır subayından aldığım bu bügiden baska bir şey dğrenemedim. Sonradan bu esîr ttalyan subay ve erleri, daha önce zaman zaman ele geçirilen dığer esirler gıbi Deme'nin 20 kilometre güneyinde bulunan .Şahat» me\kiindeki esir kampına gönderümışlerdir. şı Mustafa Kemal Beye keyfiyeü bıldırdik. Burada. ltalya zenginlerinden bın tarafından çok eskiden yapılmış bir köşk vardı. Bu köşkün adı Kasrı Arun'du. Bizün oradaki karakol birliğünizin barınmasına yarayan sağlam, kârgir bir bina. Fuat Beyle elimizdeki kuvvetlerle oradaki müfrezemize yeü'sinoeye kadar düşman Kasrı Arun mevkiini elde etmişti. Doğu karargâhı ile Kasrı Arun arasmdaki mesafe 8 kilometre kadardı. Çöllük ve bodur seyrek çalıhklarla kaph bir bölge idi. Düşmanın ilk hatlarına kavuşuncaya kadar, bu düşmanın ön kademelerı Kasrı Arun'un üç kilometre kadar güneyinde eski havuz mevkııne ulaşmıslardı kı, bizim kuvvetlerimız de düşmanı orada karşıladı. Çarpışma başladı. Düşmanın üstiin kuvvetleri karşısında bizim ktıvretler hemen oracıkta Romalılardan kalma çok uzun ve genış eski bir su samıcanm içine yuvarlandı. Ateş karçılıklı olarak böyleoe ikındi vaktine kadar devam etti. Bu muh&reberun başlangıç anında İleri karakol bizmetinde bulunan Üsteğmen Murat B*y 'Sar'alı Murat Bey) müfrezesiyle duşman karşısmda daha güneye kayni'Ş ve bızımle ırtıbat aağla> amamıştı. Son haber NUN YANDîDAKl erlerden son aldığımız bilgide Murat Bey orada yine eski has lalığına tutularak bayılıp kalmı? ve dugmana esir obsıujtu. Batı karargâhından da akşama doğru, bazı takviye kuv\etlerı bıze yetişti ve bu takvvye kuvvetleri sayesinde karşı taarruza geçerek iki taburdan kurulu düşman kuvvetini 130 kişilik bir kuv vetle iki kilometre kadar geriye sürerek gecenin gelmesiyle orada yerleçtik. Biz, muharebede harap sarnıç içinde yanımızda da bazı mücahit araplar bulunduğu halde, düşmamn şiddetli top ve makineh ateşi »ltında muharebe ettığimiz bir sırada Enver Paşa, cephe gerısmde tahminen iki kilometrelik mesafede bir yere gelmış... Ve orada, kendı karargâhmda bulunan bolüklerden bir ikisınin komutanınm mağaralarda ıstırahat etmekte olduklarını gormuş... Bu esnada, Mustafa Kemal Bey de benim ve Fuat Beyin bulunduğu mevkiınden ıki yuz mel re kadar geride muharebe meydanını nezaret etmekteydi. Duşman, geceleyin, kuvvetlerinı Kasrı Anın'daki esas mevzııne çekti. Bu hadiseden sonra. bizim ileri karakol ve gözetlenıe mevkii de harap hav\ızl»r mevkııne in tıkal etmis oldu 27 Ekim 19V» urvhınde çekilmı» bir fotoğr»!. Mnstala Kemal, tın başında düşmanla çarprçtı jrını ben blzzat gördüm. Gerekirse, benden sorar \e buna gore yeni biı genelge ile bu saibeden seni istisna eder.» Mustafa Kemal'in bu tur ko Çankın köylerinde \atanda«larU . O 5rah hemen muharebe mevne soktum. Ve tüieklerini doljttum. Gelen grup bizi görme•ıisti. Futursuzca yurünaelenne vam etmekteydiler. /Vrazi bodur ardıç ağaçlariyle ka lı olduğu için onlann gözünn saklanmami2 kolay olmuştu. ze yaklaştıkça, silâhsız oldukrını anladım. Ve ellı metreye kulunca bir ere, havaya iki el eş etmesini soyledim. Tüfek scs rıni duyar duymaz taşıdıkları ,yayı yere atarak ellerini havaya aldırdılar. Esasen iki el silâh, •ssız çölde bır top gürîemcsıni ndıran gürülUi çıkarmıştı. Bır avuşla üç nefer gondererek tesm olan şahıslan bulunduğum ye e getırttım. Bunlar, üç îtalyan subayı ile ıç erden kurulu bir harita heeti imiş. îfadeletine gore, yolarını şaşırmışlar, yakındaki bir nuçması çoktan beri ahştığım eda ile teskin edici, ikna edici ve insana guven verici bir nitelikteydi. Beni, oyalayaralc bir saat kadar huzurunda tuttu, asabımın sukunet bulmasını sağladı. Y A R I N: tKt MANGA VE BİR TAARRUZ Taarruz Mnstafa Kemal'in Trabln»garp Savsşt n r u ı n d t çekilmis fotoğrafUnndan biri.. tepeye çıkıp oradan oryante olduktan sonra 15e başlayacaklarını soylediler. Bunlan, malzemeleriyle bir çavuş ve ıki erin refakatinde garnizona yolladon. Ben, ileri karakolda bir hafta kaldığım için geri giden bu sru baylarm ne turlü ifade verdikleri nvn hepsine vakıf olamadırn. Karakol hizmetimın donüşünde arkadaşlarımdan aldığım bilgiyc gore, bu ttalyan subaj'ları ve erler aldıklan emrı «Başbelâsi» olarak yapmak zorunda kaldıklan, küçuk rütbeli subaylann bu çöller de ttalya Hükumetirün macera ASRI AKUN dedigimiz mühim tabya mevkii düşmam gözetlemede, onu ara sıra tâciz etmede bizim işimize yarıyordu. Düsman bu mevkiden daıma kuşkulu ve tedirgindi. Gunün birinde orava takviyeli bir İtalyan alayı ile taamıta karar venlmiş. 1912 yılı Hazıran ayuıın 17. gunü Kasrı Arun'daki ileri karakol mufrezesinden alınan bir telefon haberinden duşmanm Kasrı Arun'a taarruz etmeye baş. ladığmı oğrendik. Şark Kolu Komutanı Fuat beyle biriikte garnizondan mevcut kuvvetleri alarak Kasrı Arun'a doğnı derhal hareket ettik. V'e telefonla Derne Komutanı Binba K Yazan: 23 FAİK BAYSAL { konu veresim AYHAN BAŞOĞLU S î GÜNAHKÂR KRALİÇE Genelge t'STAFA KEMAL Bey, her sava«ta. ve tehlıkelı \erlerde daima komuta ettlği bir liklerin yanında ve yakınında bulunurdu. Bu sa\'aşın ertesi gunu, Bıngazi Uraum Kuvvetleri Komutanı Enver Bey, bit genelge yayınladı. O genelgede özet olarak soyle soyluyordu: •Muiran aymın lî. gunıi Şark kolu bdlgesinde \e Kasrı Arnn mevkUnde birliklerimU düşman karşısında kızgın muharebeye tutuşmuşkcn bu birliklerden balılannın komutan U n gerilerde mağaralarda istirahat halinde gorulmıişlerdir. Bu »rkadaslata alenen teessiıf eder, tekerrüründe ce7aya varptınlacaklarını bildiririm." Bu genelgeyi okuyunca ısım açıklanmadığına gore ve o savasta bulunan bivlik komutanlarından biri de ben olduğum için, toh metten kendime de hisse çıkartarak fena halde müteessir oldum. Genelgeyi okur okumaz fena kızmıjtım. Hemen atıma atladım. Doğru Batı Karargâhının yolunu tuttum. Rum duruınurou iyı bilen ve genelgede kötülenen subaylar arasmda tahmin edildiğimi arüayan Fuat Bey (Bulca> arkadan: Nertye gldiyorsun? diye »eslendi ise de duymaılıktan gelerek yoluma devam ettim. Zuhur etmesi melhuz kötü hir olayı önlemek niyetiyle o da hemen atuaa binerek sür'atle arkamdan yetişti. Ve biriikte Mustafa Kemal'in çadırma gittik Ben, koouşamayacak kadar kendüni kaybetmis, hiddetimden asabıroa hakim olamayacak biı duruma düsmüştüm Fuat Bey. benim hesabıma konuştu: «Bugun yayınlanan genelgede ijimlcri açık olmayan ve muharebeden kaçarak gerilerde saklanan subaylar «rasıııda bulundugunun kabul eriilmis olduğunu dü;ünerek Enver Beye karv (ena bir hare kette bulunmak niyetiyle buraya geldijHni, yotdakl knnuşntalarunızdan anladım. Bir kö tü olayin meydana gelmesine mani olmak için Etbero Be>i doğru sana gctirdim» dedi Mustafa Kemal Bey, günün ikindi saaüerinde karşısmda oturan AH Beyle (Çetinkaya) konuşuyordu. Bizim, böyle beklenmedik bir saatte çadırına girişimiz üzerine sustular. bizi dtnlemeye başladılar. Fuat Beyi dikkatle dinledi. Son ra bana döndü. şöyle dedi: • ÇocoMak etme.. Biı seni dört beî aydan beri tanıyoruı. Sen hiçbir zaman öyle mevkilerde görülemezsin... Enver Bey bu geneUede. gbrülen ar kadaşlan daha zivade teşhir edip öteki arkadaşların nazarın da bü*bit(ün küçük düşürme mck düşüncesiyte isim acıklamaroiştır. Bununla beraber eit. meselevi kendisine anlat. Senin, o günkii muharebede harap sarnıçlar icerisinde era M DİŞİ BOND Azamo\iç tabakayı onüne çekti ve çabucak bir sigara sardı. Olumden kurtulma|un Mordaç. Şanıın vaımış doğrusu! Mordaç kalktı, lâmbanuı alevinde sigarasını >a. kıp tekrar >erine oturdu. Kuıtulmadım Miç! Daha olum p«simde dolaşı? or. Lâmba>ı biraz açayım raı >lordaç? Sakm! Ben gittikten sonra açarsıa. Icerisi de çok sıcak oldu. Olsun. ben $iradi gideceğim. Mordaç birdenbire se»irleşmişti. Nereve hakti jh belli değildi. Ara sıra yiirü sigarasının dumanları arasında kayboluyor, sonra tekrar meydana çıkı>ordu. Alnı hafifçe «erlemişti. Kendl kosesinden sessiz sessiz ona bakan Azamoviç bir türiü g'özlerine inanamıyordu. kavşısındaki adamın hâlâ Mordaç olduğundan ara sıra şüphe eder gibi oluyordu. Ara daıı grçeıı altı av Mordaç'ı gerçekten inanılmayacak şekildc değiştirmiştt. Esmer yüzü sanki Iki ağtrlık arasında kalmış gibi blraz uzamış. Ust çenesindeki iki 011 dişini de kaybetmisti. Bu vüzden konujması bazan «hMy«o bazan da «öyUdikleri çok guçlükle anlnşılahölyordu. Lâmbanın ale%ini yansıtan t&zkri«imrii n o k m e kıpkırımzı bakıymc gibiydl. Saçı sakalına kan^mış, tepcsi de yarı >anya açılmıstı. Belki de onu bu kadar bltkin ve korkunç gbsteren bu değişiklikler değil de ustunde iğrfttyraiş gibi duran ve kendisini olduğundan daha gıiclii kuvvetli gosteren kılığıydı. Sırtında eskimiş, omuı basları talâ7.1anmış erik pestili renginde bol bir götnlek \ardı. Bacaklarına çok bol gelen zeytin yesili pantolonuruu dizleri patlamıştı. Ayakkabılan Çörçirdl, ikisi de daha yepyeniydtter. Bütün bu eşyalann içinde en onemli olanı hiç şüphesiz ki Mordaç'tı. Karanlık bir gecenin içinde belirsiz bir nokta>a doğru sanki durmadan kosuyormuf gihi bir bâll vardı. Ara sıra derin bir nefes alıyor, sonra tekrar kendi içine kapanıveriyordu. Odaya kursun gibi ağır bir sessiılik çokmüştü. Ara stra dayulan tek şey lâmba fitilinin cızırtınydı. Su küpü, odanın obiîr köşesindcki yer minderi, kapının «ağ tarafmdaki >iık dolabı, demir çcmherli çamaşır sandığı, ufak tefek başka eş>alarla biriikte yan aydınlık bir karanlığın içinde yüzuyor gibiydlltr. Bazan hepsi birden gözden kaybolur gibi oluyor. sonrk bir sanne için jerinden meydana çıkiyorlardı. Insan aııcak o zaman onlann varlığinı »ezebiliyordu. Tavanın ortnsında kenarlatı koyu bir gölgcyle çevrili ısıktan hir halka vardı. Lâmba sijesinln üstünden geçen bir gece kelebegi zaman zaman bu halka>ı ikiye bölüyordu. Ouvarlarda da kocaman kocaman gölgeler oynaşıyordu ve bu da sessizligi bus bütün arttıran bir s.ey oluyordu. Mordaç'm golgeM de arkaauıdaki duvara vurmuştu ve bu gölge asıl Mordaç'tan daha korkunc ve azmandl. Yalnız başı tavanın yansını kapiamış ve orasını «ifıri bİT karanhga boğnıuftu. Bu sessizlik, kımıldayan gölgeler, fltllln cızırttsı. bir kulağından lirip öteklnden çıkıyormus duyusunu veren kelebek >avas yavas Azamoviç'in sinirleriııi boımaya baslamıstı. Daha fazla dayanamıyarak hemen yerinden kalktı. üolaptan blraz mı»ır ekmeği, haşlanmıs vumurta ve Kompir çıkardı. Repsini alıp oturduğiı yerdetı ken. disinl merakli gözlerle izleyen Mordaç'm önüne kojdu. Kosura bakma Mordaç! Geleceginden haberim olsaydı sana Grah hazırlardım. Mordaç yemekleri görunce bir çocuk gibi sevlnmişti. Bunlar da ne Miç? Bir ziyafet bu, bir ziya fet! Hele Kompir'e bayüının. Kırk gün Korapir y». sem bıkmam. Grah'Uuı bile çok severim Komplfi. Mordaç'm bu sevinct Azamoviç'in de ho«un« gitmUti. Zaten oldum olası karşısmda birinin yemek yemesino bayüırdl. Burada kalırsan sana yarın pekmezl) Kaçamak yaptınnm. Vantna bir terti de Vlâçeniça. H«, ne dersin Mordaç? Mordaç birden yerinden tırlayıp Azamoviç'i kucakladı. Ne iyi adamsın sen Miç, ne iyi adamsın! Ben Sırp'nn, hem de koyu bir Sırp. Sen bunu büdİKİn halde beni sevtyorsun. Halbukl ben çok feoa bir adamım Miç! Tıirkltr'den hep iyilik gördü|iim halde onlan bir türiii »evemiyonjın. Ntfrtt edlyotum Türklcr/den. Azamoviç sapsan olmujtu. Boynuna sanlan kol. ların kendisini boğmaya değil de sevmeye geldigini anla>uıca geni; bir nefes almısti. Buııun nııu sende değil Mordaç! Kimde ya? Asıl MIÇIU annenle baban, papazlar. >e yalanlarla dolu tarlh kiUplan. Onun için ben sana kua mıyorum. Bir gün sen de bu kafanı değistireceksin. Türkleri sevmeyi sen de ötreneceksin Moıd*e'. Mordaç uzun uzun düşündu, sonra basmı kal> dırıp Atamoviç'e baktı. Aradan geçen bir daklkalık zaman sanki onu biraz daha çokertmlş. alnına dcrin bir iki çizgi daha eklemistl. Hiç bir sey töylc mcden gidip iskemlesine oturdu. Ekmeğinden bir lokma ısırdı Yumurtalardan birini alıp kırdı *• kabnklarını so\maya basladı. Sen de Türk'sün Miç. Ama seni Sırpl«r"m en iyisine büe değismem. trtelik otramus «damsın da. Yalnız büyük bir günahın var senm. Neymiş o? Söyte de ben de anlıyayım! Kafanı iyi kullanmıyorsun. Nası»? Senin gibi bir adam Selmano\iç'in ujağı o!mamalı. Kimsenin ujajfi degilim ben Mordaç. Kızma Miç! Burası senin yerin değil. Sen I* teseydin büytik bir tficcar olabilirdin. Ne blleyitn ben, meselâ, kaymakam da mı olamazdın yani? Sen çıldırmıssın galiba Mordaç! Sen öyle de. Ben bunlan seni sevdiğim teiıı söyluyorum. Oturmnkta layda ynk. kıpırda blraz. Uşaklıktan kurtulmaya bak. Bu sözler Aiamoviç'in adamakıllı canını nkmıjtı. Dinle Mordaç, biraz da ben konusayun ;imdl Mordaç acı aci baktı. Ne konusacaksın Miç? Ben sana yalan bi sey söylemedim. Sana yalan söyledin demlyorum. Benim b < usak olmadığimı sen de benim kadar bllirsin. Sel mnnoviç bana hiç Wr zaman emir vermez. Yapılı cak bir iş oldu mu her zaman rica eder. Benttn hı berim olmadan da bu çlftlikte kuş bile uçamaz. Bunlann hiç biri Insanı «çaklıktan kurUrt maz. Kaymakam olsaydım ne olacaktı? Bu sef< de valinin uşağı olacaktım. Yahut maa;im yctrotyı cekti, halkı soymaya kalkacaktım. Ne olacaktı soı ra? Bir gün çarıı nrtasmda bundan önceki kaym kam Kalcperoviç gibi bir HtrvaVtn kurşunuyla « \erecektim. Yahut da Belgrad Meydanma heykelln dih lecekti. Gelip geçerken herkes tiikiinün diye mli Hayır, ayaklarını öpsün diye! (arkan * TİFFANY JONES Otobüsümüz seferden atındı 12 seneciır Bahçelıevler Basm Sltesınde oturmaktayım. Buraya, gerek Bamrköyden, gerefcse Enunönünden otobüs ışlerdi. Bundan b:r müdöet evvel her ne sebeptense 97 No. lu otobusün Sitermze seferi kaldınldı. Bu yüzdsn büsâtanlerl namjna rıca ederım. yük sıkıntılara girdık. Henüz bu VecdJ ŞENER şekle fcendımızı aHstırmadan Bahçelıevler Basın venlen anî bır Kararla bu kere Sltesi D.2 Blok No. 308 98 No. lu otobüsumüzü de kaldırdılar. Bu kadar mılleti sıkmtıya sokmaya kımsenin ha'skı yoktur. Bız de bu vatanın evlâtlarıyız. Sımdı verilecek cevap gayet basittır: «Bu hat ziyan ediyordu, ondan kaldırtık.» denecektir. Ama nedenlerinl aramak ISamdır. Misal: Taksimden Karakoye 100 krş., Onkapanı • Sultanahmet 100 krş. tur. Ve buna benzer çok mlsalleri vardır Ama Bakırköy Bahçelievler 3 tan. olup 125 Kuruştur. Ewelâ bu hat mevzuunur) veniden göz den geçırilrnesınl, vereueğlniz iyı kararlarla otobusümüzün tekrar sefere konulmasmı ve bunun bır âtnme hizmetl olduğunu bildlrir bütün Bahçelievler Cumhurfyet'e mektuplar GARTH I L A N tSTANBLL 12. SULH HUKTJK HÂKtVILtGtNDEN 971/631 vesayet Mehmet oğlu Fatmadan doğma 1334 D. lu Hasan Tnsan Eraya eşı ve halen Emirgân Boyacıkoy Dilküşah S o kak No. 1 de oturan Nahlce Eray 3/11/971 tarihınde mab kernemizce kendisine vasi tâym edılmiştir. Keyfiyet ilân olunur (Basın 7223) «266 Bızler, lstanbul SSK Beyoğlu Hastahanesinde çalışan müstahc leriz. Hepimiz 6S7 sayüı Oevlet Personel Kanununa tâbiyiz. Peıs Kanunu, ilkokul mezunu olarak bizlere, 490 lira brüt maaş bakk nımaktadır. tstanbul büyük Dertleri de yeniden ayarlanmasıdır. £ büyuk. Ev kırası, yol parası, çobüyüklerimizin, ;ıfalı «Ue cuklann okul masraflsn Hepiuzanmasını bekler, derin sa miz görevimizin kutsalh|iyle ber rımız) sunarız. zaman gurur duyarız. Asil Türk işçisinin en ufak yarasma SzeneSSK Beyoglu Hastaha rek verdiğimiz en ufak blzmetie Müstahdunlerl ve 3M her zaman kıvgnç duymaktayız, adına İstediğimiz, sadece l?çi kadro Mümtaz COŞKU1 suna slmmamız ve maaşlanrmzın "SSK müstahdemi, işçi kadrosuna ^lınmalıdır,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle