25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎKÎ: :CUMHURİYET 31 Ekim 1971 an, lyi veya fena olarak Tar olmaz. inyaya gelmez. Doğnşundan sonra, raşadığı çevrelerin, başkaian, yatanlaJgili tecrübelerinin olumlu, olumsuz ıe göre bir kendisi haline gelir. lyi *na bir insan olarak ortaya çıkabilir, i gösterebilir. lyi olamadığı, özellikle nak ümidini tasıyamadığı zaman fenalunu seçebilir. Daha açık ve yerinde *yişle, istiyemediği, bunun da sonncu •*, başkaian tarafından da istenmeyen Kendisine göre bir kendisi olur. Taradıstekleriyle dış dünramn istekleri arasındüzenii ilişkiler kurmak, bilinçaltı Oe biini uzlaştırmak, bağdaştırmak imkânını amaz. Kendisine iyi olmak imkânını veryen, esirgeyen dış dünyanın isteklerine ayn bir davranış şeklini kabnl etmek, benimmek eğilimini duyar. Bu dünya Qe zararh, <aı hallerde tehlikeli ıstıraplı bir mücadelee, sa\aşa girisir. tııtibaksızlık aduıı verdiğiniz olumsuz bir yaşama yön çizgisini izier. İYİ, FENA İNSAN Dr. HALİS ÖZGÜ Insandır. tnsan denen varlık kendisinden hareket ettiği sekilde kendisine ve başkalanna nlasabilir. Herşeyde, herkeste kendisine göre bir kendifiiyle yer alır. Kendisini aradığı her yerde aradığı başkalanyla karşılaşır. Onlan kendili bir onlar haline getirir. Onlar karşısında bir ayna rolünü oynar. Onlan bu aynadaki yansımalanna göre deferlendirir. Her şeyi, herkesi bu »yna aracılığıyla görfir. İnsan başkalarını, dış dünyayı bilinçaitındaki kendisinin gözleriyle sevreder. Sen ve O, bir Ben'in karşısmda bağımsızlıklarından bazı şeyler kaybederler. Ben, Sen'i ve O"yn, kendisini canlandıran bir biz halinde algılar. Daha çok bir kendisi haline gelebilmek için onlarda kendisinin yoksunluğu duygusunu yaratmaga çaİLŞır. Onlarda, kendisini kendilerinin yapmak arzusunu yaratmağa uğraşır. Bir onlar olarak onlan kendisinin yapmağa çaba gösterir. Kendisi için bir kendisi olabildiği ölçüde onlar için de bir kendisi olabilir. tan, yermekten uzak kalamaz. Böyle bir kendisi olmanın pişmanlığını duymaktan kurtulamaz. Kendisini hırpalamak, kendisine saldırmak eğilıminin etkileriyle hareket etmekten kendini alamaz. Bunun da sonucu olarak, başkalariyle çekişrackten, çatışmaktan kendisini uzak bulundoramaz. İnsan, kendisi için ne ise başkaian için de odur. İnsan kendisi için ne düşünüyorsa başkalan için de onu düşünür. İnsan kendisi için ne duyuyorsa başkaian için de onu duyar. İnsanın başkalanyle Ugili butün davranışlannda kendisi hakkmdaki dıişünceleri, duyguları rol eynarlar. Yeryüzünde Insanm en iyi, sadık dostu iyi ken disl, en büyük düşmanı ise fena kendisidir. tyi kendilik duygusu bütün iyiliklerin süt anasıdır. Insanı kendisine, dolayısiyle başkalanna, her seye, hayata bağlar. Insana mutluluk sağlar. tnsanı tehlikelerden uzak bulundurur, korur. Fena kendilik bilinci jse, bir insanın yapabileceği bütün fenalıklara yol açabilir. Kendisini fena tanıyan, kendisini kendisine fena tanıtılan insanın dünyada yapamıyacağı hiç bir fenalık yoktur. Yoktur, çünkü. kendisini fena tanıyan, başkaian tarafından da fena tanınan, tanıdığını bilen insan kendisinden nefret eder. eryüzünde fenalığa en yatkın, en elverisli İnsan kendisinden nefret eden insandır. Kendisinden nefret eden insan bu dünyada sevilebilecek bir tek şeyin, kimsenin varlığına inanamaz. Başkalanndan nefret etmeden kendi varlıfı Ue ilgili nefretinm yarattığı ıstırapları din dlremez. Herkesin kendt dünyasmda yaşamasmı dilemekten bir an bile uzak kalamaz. Kendi an ve karanlık dünyasını herkesin bir dünyası gibl duşünmekten kurtulamaz. Bundan başka, kendisinden nefret eden lnsan kendisine düşman olur. Kendisine kin bağlar, Bunun da sonucu olarak, duşmanlığını, kinini evrensellestirir. Yaradılışmda yer alan Te bir kendisini savunma anlamını taşıyan saldırganhk eğilimini bir kendisini yıpratma, hırpalama, yok etme vasıtası haline getirir. Yokluğunu evrensel bir yokluk şeklinde gerçekleştirmenin yollarınj arar. UNDEN UNE Demirerin önünde iki yol var Sonııç "însanları iyi yapmanın en güvenilir, sağ• lam, kestirme yolu, kendilcrine sevdirmektir. Kendilerini sevebilen insanlar kendileri için olduğu kadar başkaian için de iyi olabUirler. Kendilerini olduğu kadar başkalannı da anyabilirler. Kendilerini sevebilen insanlar başkalannın istemedikleri işleri yapmaktan uzak kalabilirler. Kendilerini sevebilen insanlar başkalarmm mutluluklarını dileyebilirler. Başkalannın mutluluklan için ealışabilirler. İnsan, kendisini istiyebildiği, kendisinde aradığı, kendisini bulabileceği umidini taşıyabildiği zaman kendisini sevebilir. İnsan kendisini kendisi.vle olduğu kadar başkaian ile de isteyebilir. Başka bir deyişle, insan kendisini kendisinin ve başkalannın yardımıyle istediği bir kendisini yaratabilir. tnsanlann birbirleriue bu yardımı yapmalan gerekir. Gerekir: çunkü, her insanın iyiliğinde başkalarmm iyilikleri yer alır. Yine her Insanm fenalığmda başkalannın fenalıklan yer alır. İyi olan, insan her zaman ve her yerde iyl kimselerle karşılaşmak ister. lyi olamıyan, fenalığmın sürekliliğine inanan insan ise her yerde ve daima kendisine benziyen kimseleri görmek arzusundan uzak kalamaz. Insanm kendi dünyası herkesin dünyasıdır. lyilik nsan, havatının bütün evrelerinde. çocukluğunda, gençliğinde, ystişkinliğinde, kısacası, yasadığı sürece iyi olmak arzusunu duyar. Kendisi ve başkaian tarafından i>i tamnan, aranan bir kendisi bilinciyle, yaşamak, böyle bir kendisini algılamaic ister. Böyle bir kendisi olabilmek ümidi ölçösünde havatının her amnda olabileceği bir kendisi haJinde gerçekleşebilir. Daha sonraki her kendisinde biraz sonraki daha çok kendisinin hazırlıklannı yapabilir. Daha doğrusu, sürekli bir sekilde kendisini yaratabilir. lyi dediğimiz insan, her şeyden önce tylligini düşünebilen, iyiliğine inanabilen, kendisi için iyi olabilen, kendisini sevebilen, sayabilen, beğenebilen, başkalanyla böyle bir kendisi göriişü ile karşılaşan, ilişkiler kuran t ve ınsan Çin'den üç gün evvel döndüm. 25 gün, yurttan hiç bir haber alamsdan, uzak diyarlarda dolaşmanın bana verdiği sıkıntüı merakı tarif etmenin zorluğunu, sevgili okuyuculanm her halde kabul ederler. Yurda dönünce bu 25 gün içinde cereyan eden olayların, Türkiyedeki olaylar mantığına uygun olarak gelişmiş olduğunu da hiç şaşkınlık duymadan gördüm. Yani ön tekerlek nasıl yürümüşse arka tekerlek de öyle vürümüş. Memleket akla uygun duşmeyen, yurt çıkarlannı hesaba katmıvan, küçük oynnların, evet bizi bugüne getiren küçük oyunlaruı, bir kere daha oyuncağı olmuş. Şimdi AP. Idare Kurulunun içinde veya Demirel'in evinde imişim gibi konuşmaları size çok az hatâ ile nakledebilirim: Demokrasi ya vardır, ya yoktur! tp nereden inceldiyse oradan kopsun! Gelsin askerler bizi idare etsinler. Davul blzim omuzumuzda, tokmak onların elinde. Milli irade tecelli edince onnn karşısında her şey susar, biz milli iradenin mahsulüyüz. Başkanim, biz senin etrafmda yıkılmaz bir kale gibiyiz. Size A.P. nin bizzat kendi bünyesi içinde şifa bnlmaz bir hastalığa uğradığının delilini de vereyim: Demirel bu bunalun dolayısiyle istişarelerde bulunurken, Antalya milletvekili İhsan Ataöv'le de Konuşmuş. Gazetelerde bu habeıi okuyunca aklıma Bekri Mustafanın hikâyesi geldi: âhretten dünya yüzüne çıkan birisine: «Dünyada ne var, ne yok diye soracak olurlarsa. Bekri Mustafa camie imam oldu dersin! O zaman onlar dünyanın ne hale reldiğini iyi anlarlar» demiştir. Benzetmede yanlışhk olmaz dedikleri için, tnsan Ataöv'ün fikir sahibi olduğu yerde (fikrin selâmeti olmaz) dersek, her halde Ataöv bize o numaradan sık sık oynadığı hiddet komedyalanndan birini temsil etmez. *#* Bu sütunlan takip edenler hatırlayacaklardır; biz Sayın Dpmirel'i üzmek pahasına, onun parti başkanlığından çekilmesıni ve kendisi hakkında açılacak tahkikatı fazla durdurtmamasını, hattâ bu incelemeyi teş\*ik etanesini tavsiye etmiştik. Çünkü tarihin mantığı, tecrübenin sesi, düşüncenin kurallan, sosyolojinin kanurJan hep beraber ve bağırarak şunu söylemektedirler: Demirel hesap vermeden bu işin içinden çıkamaz. Çok, pek çok mubtemel ki adalet onu suçlu görmesin. Fakat o, kendi çoğunluğunu kullanarak bu incelemeyi erteledikçe, yani kendi suçu dışında milletvekili ve senatör arkadaşlannı, varolduğu iddia edilen bir suça ortak ettikçe, onlar Demirel ve kardeşlerinin hesap vermemesi için kendi göğüslerini ve partilerini suç siper ettikçe, bundan ne onlar, ne Demirel kurtulur, ne de bu inadm altından demokrasi sağlam çıkar. Boş lâfa, işe yaramaz tartışmalara hiç lüzum yok. Görünen köy kılavuz istemiyor. Demirel'in önünde iki yol var: 1/ Ya demokrasiyi çökertecek, Kıbnsta felâketlere yönelecek işlere sebep olacak, memleketin itibannı dışanda düşürecek, içeride yeni bölünmelere yol açacak, inat ve ısrarın yolunda yorgunluktan kendisi devTİlip düşecek, bu iş ona valnız cezasının açırlaşması pahasına biraz zaman kazandıracaktır. 2' Yahut Demirel, yurdun iç bünyesinı sarsmadan hesap vermek için ileri atılacak, bu takdirde de önünde iki yol gözükecektir: Ya beraet edecek, kendisine de, memlekete de hizmet etmiş olacak, yahut suçlu çıkacak, mahkum olacak o zaman valr.ız bu suçtan dolavı memlekete fenalık etmeden, rejimi sarsmadan kendi hesabını kendisi görmüş olacaktır. Demirel bir hesap adamıdır. Yukanda sıraladıgım durum bir ıteometri teoremi kadar açıktır. Demirel bu teoremi çözecek kabiliyettedir. Evet, Demirel bunu anlamak isteyen bir insandır. Fakat etrafmda kendi ikballeri için onun eteğine sarılanlar, Demokrasi ya vardır, ja yoktur! Ip nereden inceldivse oradan kopsun! Başkanun, biz senin etrafmda yıkılmaz bir kale gibiyiz! Diyenler var ya. onlar, Onun zihnini karıştırırlar, doğru duşunmesine mâni olarak yıkılmasını sağlarlar. Sonra da, bakarlar ki Demirel'in düsüsünü önlemek mümkün degildir, o Wman da ilk tekmeyi gene onlar atarlar. Demlrel, kendisinden evvel kendi gözleri önünde cereyan eden tecrübelerden nasıl ders alamamış, havret ediyorum. Bir îamanlar O'nun eteğine yapışır gibi Menderes'in de eteğine yapışmış olanlar son mutsuzluk günlerinde O'na nasıl tekme atmışlardı, hiç hatırlamıyor mu? Şimdi Demirel'den ufak bir aoru soralıra: Şu sözlerimizde gerçeje uymıyan bir taraf v»r mı? t nsan ve fenalık eryiizünde hiç bir insan fena olmak istemer. tnsan, iyi olmak imkânını bulamadığı ümidini taşıyamadığı, kaybettiği zaman fena olabilir. tnsan, bilinçaltında fena bir kendisi hayalini taşıdığı, barındırdığı, bu halini devam ettirdiği hallerde kendisinin ve başkalarınm karşısına iyi bir kimse olarak çıkamaz. Sürekli olarak kendisini kmamaktan, yadırgamak BUGÜN YARIN Aa/t • Aydın lokımı ve kolkınma •«••«•••>«•••>••••••••••«••; TEŞEKKÜR Eşim Kadriye Ergun'un uzun süre devam eden hastalığını; iyileşmesinden ümid kesildiği bir sırada tedavi etmek suretiyle ailemizi ebedıyen minnettar bırakan S.S.K. NİŞANTAŞI HASTANESİ'nin pek kıymetli hekimleri: Başhekim ve KadınDogum Hastalıkları Mütehassısı Sayın seyahotacentesi Londra'da YILBAŞI GEZlSl'ni sunar: 29.12.1971 5.1.1972 Uçakla gidis dönüş. Peşte'de bir, Londra'da yedi günlük turistik şehır gezileri, lüks oteller, şahane yılbası eğlencelerı, kahvaltı ile akşam yemekleri dahil. Ücret: 3.450. T.L. ve 95. Dolar. îsteyenlere PROGRAM gonderılır. Beyoğlu lstiklâl Cad. No: 184 Tel 44 54 09 Ataturk Bulvarı No: 103 ANKARA Tel: 18 47 84 (Cumhurıyet: 8872) Türk «intelligentsia» sı, bugüne değin ülkemizin gerçekleriyle uzak yakın ilişkisi olmayan fantezüerle balka yabancılasmıştır, halk da bu yüzden o'na yabancılasmıstır. Oinın Oe halk arasında kelimenin tam anlamında bir «alienation» yabancılasma, o'ndan geleni reddetme \ardır. Çünkü, balk; o'nun kendisine hizmet etmek için, yardun etmek için, bir düşünce savunduğuna, eyleme giristiğine hiçbir zaman inanamamıştır, bugün de inanmamaktadır. Halk, o'nun düşünce ve eylemlerinin; kendi fantezileri için, kafalarındaki sözde düşünceler için, bir takım taearılar için; kendisini bir kobay, bir tecrübe hayranı gibi kullanmaktan öte\e bir anlam taşımadığına inanmaktadır. Halk yüz yıllardır, bundan ötürü, sözde aydınlar ile çarpışmıştır, o'na direnmıştir ve sonunda galip gelmiştir. Halk, bn direnişinde çok haklıdır. Çünkü. aydın takımı ne savunmuş ise her zaman, kendi kudretini, iktidarını, refahını devam ettinnek için savunmustur. Bu galiha bütün az gelişmiş ülkelerin bir ortak hastalıgıdır. Ünlü, Londra Üniversitesinin Ekonomi ve Siyasal BUimler ve Sikago t niversitesinin Ekonomi Fakültelerinin Ekonomi Profesbru, Harry G. Johnson; Gana'nın Akr» Cniversitesinde verdiği bir konferansta, bu hastalığı şöyle açıklamaktadır: «Az gehşmış bir ültede amaç. geSjeto^nlamda bir ekonomik kalkınma defildır. Anraç; «elıt» takımmin daha iyi yaşamasını, daha ıyı bir ucret sıstemi ile refaha KSvnsmasıru ve güvenle; gunkik hayatını kazanmak ıçın çalışan gen kalan halkın üzerlnde. kendi egemenliğini sağlamasını temın etmektir. Bu problemde ve yalmzca bu problemde; ekonomik kalkınma ile ilgili siyasal kararlann vs idarenin ekonomik problemlere egilmesının ustunde önemle durulur. Bu ülkelerde, ekonomi politikasının, ekonomik kalkınma ile ügili bulundugu gösteriş ve hilesini bir S'ana bırakmalıyız. Şu gerçeği kabul etmek zorundayız ki, ekonomik kalkınma olarak adlandırılan şey, gerçekte mevcut «elıt» ın gucünü pekıştirmek ve genışletmek gayretinden başka bir şey değıldır.» Personel reformu kanunu yürürlüğe girmeden aylarca önce, bütün de^let dairelerinde tek konuşulan şey, hangi kadroya, kimlcrin oturtulacağı idi. Bunun için yapılmadık oyun, idarenin içinde kalmamıştır. Gidin Danıştaya, bugün bu yüzden açümış davaların sa\ısını bir araştınn.. Bu bürokrat «eüt» lerimizin devlet yağmacılığmın hazin bir örneğidir. Bu bürokraalnin halka, sen tutucusun, şuna buna sen çıkarcısın demeğe ne hakkı var?. Bugün aydın takımı bir kelime «fetişizmi» hastalığına tutulmuştur. Bununla ancak halka üstünlüğünü sürdurece(,i kanısındadır. O'nun için refonn diye tuttunnuşuz. Ne reformdan ne beklediğimizi biliyoruz, ne de bunun gerçek ekonomik kalkınmamıza katkısının ne olacağını biliyoruz ve araştınyoruz. Bövle bir sey yapmağa kalkışanı da, hemen afaroz ederiz. Sevsinler bövle yurtseverliği, böyle aydınlığı.. Ne ucuz, ne kolay yurtseverlık bu! Stevenson ne güzel demiş böyleleri için: «Guç olan yurtsever olmak değıldir. Güç olan doğru yolda yurtsever olmaktır.» Toprak reformu tartışmalan başladığmdan bu yana bir tek kişi gördük ki, ekonomik kalkınmamızla ilgih olarak ciddi bir sorun ortaya attı. O da reform tartışmalan kızışmadığı, kelime «fetişizm»i hastalığı bütün arazlamla basgöstermediği sürede. Bir İstanbul günlüfünün açık oturumunda. sayın Prof. Gülten Kazgan, geçtiğimiz Ağustos ayında, şöyle diyordu: • Toprak reformuna şu şartla taraftanm; eğer sanayıleşmemize engel olmayacak ise, o'nu hızlandıracak ise. Eğer, butün kavnaidarınuz bu alana akıtılacak ve sanayıleşmemız yavaşlayacak. ya da duracak ise toprak reformuna taraftar degilim.» Işte sorun budur. Tartışılacak ciddi sorun. 38 milyarlık bir bütçe var \e bunun tamamı cari giderlere gidiyor. Yeni yatınm yapamıvorsun. basladığını bitiremiyorsun. Kapsamını, maliyetini bilmediğimiz bir reformun kelimesine tutunmuşuz, sen karşısın, ben taraftar diye, halkı kendimize acı acı güldürüyoruz. Ve 1911' de yapılan bir araştırmaya göre, halkın; • 6O'ı yol, '• 55'i su, » '« 10'u elektrik, ' • 5,6'sı toprak istiyor. Türkiye'nin bütün topraklannın '• 30'u taruna elverişli ve nüfusunun • 70'i topraktan • geçimini sağüyor. Tabiî sağlayabiliyorsa. Şimdi sorunu düşünün, kalkınmayı düşünün. Sanayileşme mi, toprak reformu mu?. Op. Dr HİhDt BAYDUR Fızıktedavı ve Romatızmal Hastalıklar Mütehassısı Sayın Beyefendılere sonsuz şükranlanmızı arz ederim. CEMİL ERGUN '•••••••>••«•«•••••*•« Dr. Neioi URAS T. C. Baymdırlık Bakanlığı Yapı ve imar işleri Reisliği Yapı işleri 2. Bölge Müdürlüğünden BURSA 1 Çanakkale Kız Enstitü'5 1. Kısım lnşaatı 527 savıiı Kanun uvarınca 1973 yîltea sari olarak 2490 savılı Kanun hukümlerine göre kapalı zarf usulü ile eksıltmeye konulmuştur. 2 Isin kesif bedelt (2.422^61.79) liradır. 3 Eksıltme, Bursa'da Yapı işleri 2. Bölge Müdürlüğü lhale Komısyonunda 5/11/1971 Cuma günü saat 15.00'te yapıla. caktır. 4 Eksıltme Şartnamesi ve diğer evrak mezkur MüdürlCkte Körülebillr. 5 Eksıltmeye glrebılmek için Jsteklilerın : a) [86.417,85] liralık geçicl temınatını, b) 1971 yılına aıt Tıcaret Odası belgesinl. c) Müracaat dllekçelen ile bırlikte verecekleri (Eksıltme Şartnamesinde behrtilen ve usulüne gore hazırlanmış olan); Plân ve Teçhızat Beyannamesınl, Teknık Personel Beyannamesını, Taahhüt Beyannamesını, Sermaye ve Kredı lmkânlarını gösteren malt dunıro bıldınsını (örnek 2 ve 2/a'ya göre) Bajındırlık Bakanlığından almış oldukları (B) Grubundan keşıf bedelı kadar ışın eksıltmesme gırebıleceklennı gosterır muteahhitlık karnesımn aslı veya Noterden tasdıklı suretını tevdı suretiyle Yapı Işlen 2. Bölge MUdurluğünden alacakları Yeterhk Belgesını teklıf mektuplan ile bırlikte zarfa koymaları lâzımdır. 6 l=tek'ıler teklıî mektuplannı 5/11/1971 Cuma günü saat 14 00'e kadar makbuz karşılıgında lhale Komısyonu Başkanhğına vereceklerdir 1 Yeterhk Belgesı alınması İçin son müracaat tanhı 1/11/ 1971 Pazartesı gunu mesaı saatı sonuna kadardır. Telgrafla müracaatlar ve postada vakı gecıkmeler kabul edllmez. Keyfıyet ılân olunur. Cumhurıyet 8873 ÖZOÜRLÜK GÖKLERDEDİR ELİM BİR VEFAT Kesnyeli merhum Hasan Efendi ve merhume Meryem Hanımın oflu,' Cânâ Başer'in sevgıli eşi; Fıkret ve Feyyaz'm biricik babalan; Nüüfer Hatun İlkkulu Müdürü Hikmet Bulat'ın kardeşı; Şevki Bulat'ın kayınbıraden; Taner ve Bülent Bulafın dayılan; Kevser Sanbay ve merhum Necip Sanbay'ın damadı; Dr. Ayhan Sanbay; Nezahat Assena ve Nezihe Sanbay'ın enıştelen; Kaptan Namık Assena'nın bacanagı; Kazan ve Makina Sanayıi Koll. Ştı. ortaklanndan; 1942 Siyasal Bılgıler Fakültesi mezunu Maliye Müfeltiş Muavinliği Giriş Sınavı Maliye Bakanlığı Tefüş Kurulunca, 23.11.1971 Sab günO saat 9'da, Ankara ve Istanbul'da Maliye Müfettış Muavinliği Gırıs Suıavı açılacaktır Gırış Sınavina katılabılmek tçin: a) Devlet Memurlan Kanununun 48 inci maddesinde yazüı oiteliklere sahip olmak; b) 1.1.1971 tarihınde (30) yaşını doldurmamış bulunmak; c) Siyasal Bilgıler, Iktısat, Hukuk, Orta Doğu Teknık Üniversitesi Idarî tlimler Fakültelerinden, Iktisadi ve Ticari llımler Akademılermden (veya eşitlen yabana fakülte ve okullardan) bırınJ bitirmiş olmak... gerekir. lsteklilerin, sınav ıçm gerekli formalıte ve belgeleri gösteren ve iinav konulan hakkında lüzumlu bilgılerı veren Broşuru, adları geçen Fakülte ve Akademılerle, Ankara'da Maliye Bakanlığı Teftış Kurulu'ndan, îstanbul ve tzmır Defterdarlıklarından. bizzat müracaat suretiyle veya mektupla temin etmelerı ve müracaat tşıni noksansız olarak 8.11J971 Pazartesi günü saat Yl2tta kadar bitırmeleri lüzumu ılân olunur. Hakkun rahmetine kavuşmuştur. Cenazesı. 31 Ekım 1971 Pazar günü öğle namazmdan sonra Şışlı Camnnde namazı kılmarak Merkezeıendi Mezarhgına kaldınlacaktır. Mevlâ rahmet ejleye. AİLESt Cumhurıyet 8871 AHMET MÜNiR BAŞER Denizine sahip çıkmazsan Yurduna sahip olamazsın Törk Donanma Cemiyeti yardımınızı bekliyor Sayın Şoförlerî Şehırlerarası yollarda vasıtanız ârıza yapar veya park etmek mecburiyetmde kalırsanız yol şentlenm serbest bırakacak sekilde vasıtanıza lylce sağa aıınız Gece ışık yansıtıcı üçgenîerle veya ışıkh lşaretlerle yerinız) bellı edınız. Otobus Içindeö yolculaı tiz» güvenerek seyahat ederler ve uyurlar. Kendi hayannızı »e yolcuların hayatınj dikkaünlz v« Traflk Irurallannâ uymanız kur* tartr. (Basın: B. 124222198/8865) (Basın: A. 1376920945 8867ı Türkiye Trafik Derneği MeydanLarousse 69.sayı çıktı! ME1DANLAROISSE BÜYÜK LÛGAT ANSİKLOPEDİ (128 sayfa, 20 lıra) tutum farklı bir Ödemelerinizi Osmanlı Bankası çekleri ile yapınız. Ödemelerde kolaylık ve emniyet. Paranıza faiz ve ikramiyelere iştirak imkanı... Osmanlı Bankasında bir çek hesabı açtırınız. Cek karnelerı muşterılenmıze ucretsız verılmektedır 'utfen BROŞUR ISTEYIN1Z. 69 DİKKAT: Bu saytda renklı ılâve 4 yapraktır. OSMANLI BANKASI Modern l>diıka(.ıliN lıızmetı Ivıanajans: 2723/8»bU' Fulmar. 231/8882
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle