Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
z: ITA Döm : CUMHUPIYET = = :14 Ocak 1971 K arsı devrimın sembolü haline gelmekle kalmayıp, statüfconun korunması yolunda her çareye başvuran Amerıka Bırlcşik Devletlerı'nın bu davranısı olagandır. Daha bnce verdiğüniz bir tabloyu hatırlatalım: 1946 da 7,2 müyar dolar olan Amenkan dış yatınmlan, 1966'da 54 milyar dol a n geçmiştir. Bu kadar büyük bir çıkarın sahibi olan kimse, muhakkak ki, en ufak tehlike sezince rahatsızlık duyacaktır. Acaba kimdir bu dış ülkelere yatmlan 50 milyar doların sahibı? «Hür tesebbüs» cenneti Amerika'nın «özel sektör» olmak imkânına sahip fertlerine mi aittir bu paralar? Amerika'nın en büyük yüz fir»nası, sayı olarak tüm fırmalan n yüzde birine eşittir; ama top lara kapitalin yüzde 55'ine sahiptir. Ve dış ülkelerdeki yatırımlann yüzde 6O'ı 45 firmaya, ylizde 80'i ise 163 firmaya aittir. Ayrıca, yapılan hesaplara göîe, A.B.D dışında yatırun yapan Amerikan şirketlerinin gelışme hızlarına bakıldığı zaman diğer bir gerçek daha ortaya çıkıyor: önfimüzdeki on yıllarda, «Hür Dünya» daki derlet sektörü dıçında kalan endüstri kapitalinin yüzde 15'i 300 firmaya ait olacaktır. Bnnlann 1751lü ise Araerikan finnalan teskil edecektir (1). apitalizmin kurallarına göre, arztalep ikılisı, piyasa eğilımlerine göre sermayenın ybnünü çizmelı değil mıdir? K ÜMÜZÜN DÜHYflSI ABDortasol bir reforma bile razı olamıyor!.. Bu dev firmalar ıçin, söz k o nusu kurallar da bir kenara itiirniştir. Talebi de kendileri yaratırlar, piyasayı da.. Boing firması üretiminin yüzde 65'ini hükümete satar. Aynı şekilde Raytheon yüzde 1V'va\, Lockheed, yüzde gl'ini, Republic Aviation. yüzde 100'ünü hükümete satarlar firetimlerinin (2>. Gorüldügü gibi gelişmlş bir idarî yapıya sahıp olan bu dev şirketler, zamanla devletle derin ışbirlığıne geçer ve hattâ özdeşle şırler. Sonra da bunlar «özel teşebbüs» ün sembolü olarak gösterihrler. Ama gerçek, Amerikan kapıtalizminin her milliyetçi akıma müdahaiesinde, bu şirketlerin zo ru ıle karar alındığıdır. Bızim için önemll olan, bu ka rarı ızleyen gelişmelerde millî güçlerın takınacağı tamrdır. Amenka'nın artan servetl yüzunden gıderek statükocu olduğuna ve aşın yollara başvurabilecegine dair somut örnekler çoktur. MEHMET Yuıtan örneği Y unanistan'daki 1967 darbesini Amerika'nın destekledığı, artık herkes taraiından kabul edilen bir gerçektır. Ve yine kesın olan diğer gerçek, 1967 darbesine dayanan günlerde Yunanistan'a ulke dısından bir tehdidin var olmadığıydı. Klâsik deyimi ile, «Tunanistan. Sovyet yavılmasınm» hedefi değıldı. Bu tam anlamı lie içerideki sosya lıst ve daha asın sol siyasi gelışmeye karşı yapılmıs bir fasist darbeydi. Ve 1947 yılında Amenkanın da desteği ile komünıstlere karşı silâhlı mücadele veren Yunan sosyalisUeri, 1967 yılmda Amerika'nın onayladığı bir fasist darbenin kurbanı oluyorlardı. Artık Amerika'nın Papandreu' cu orta soluna da tahammülii kalmamıştı. cak, yapılması gerekll olan ve kalkınmanın bel kemiğim teşkil eden reformlara (özelükle toprak reformuna) en güçlü muhalefetin Amerikan firmalanndan ve Washington hükümetinden geldiğini gö'rdü. Bu durumda. burjuva reformlarmı bıle yürütmesi için, Castro'nun milli bır kurtuluş savaşı açrr.ası gerekı yordu. 1959 yılı Mayısında Castro'nun, Amenka Birleşik Devletlerine yaptıgı çağn, KUba'nın nereden kalkıp nereye gittigini gayet iyi gosterir «Biz (Amerika'dan) endüstri rtl kalkınmanuz için sermayc baJEtşlamasını istemiTorux. Endüstrivel sermaye kredisini faizle ödünç vermelerini teklif ediyoruı» (4) Ama bu çagrıya Amenka Birleşik Devletlerinln kulak vermesl (mkânsızdır. Çünkü para ancak bir çıkara karşılık verilir; sadece KUba'nın kalkınması tçın değü... Castro'nun millî burjuvazi Ue ittifak denemesi de basansız olacaktır. Çünkü bu smıf bir bur juva devriminl bile basaramaya cak kadar yetersizdir. Ve sadece Küba'da degil tüm Latın Amenka ülkelerinde böyVedır.. Meselâ Başkan Kennedy'nın ön ayak oldugu «Kaltanma için işbirlifci» programında. Washıngton, tüm mali ve pohtik gücünu Latin Amerika'da burjuva • demokratik reformunun gerçekleşmesine tahsis etmiş ve bu işe mılyarlarca dolar ayırmıştır Şbyle demiştir Başkan Kennedy 22 Mart 1961 d e : «Fakir milletlerin zenginleri sorumlulnklarını bilmelidirler. Kendi toplumlarının temel yapısını koruyacak ana reformlara önderlik etmeleri gerekirj» Ama, fakir milletlerin zengin ve mutlu azınlığı, degil boyle bir önderliğe, hattâ demokratik evrımlere bile hazır değıUerdir. Üstelık, Başkan Kennedy'nin pejrgamberligini yaptığı burjuva reformları da, Amerikan şirketlerinın çıkarlan ıle çatışmamak şartıyla geçerli olabilir. Nitekim, «Kalkınma için işbirlir<> programı içinde Latin Amerika ülkelerine verilen dolar'ann, topral% satm alrpajç içjıj. kuH^ylması \a| saklanrriıştı'(s). Çünkü bu topraklar içinde A.B D. fırmalarma aıt olanlar da çoktu. Yani bu yardımı alan Latin Amerika hükümetleri. ana reformlardan olan toprak reformu için dolarlara baçvurmak yetkisinden voksundurlar. tşte bu da, Washington'un Castro tipt devrime karşı lcad ettığı Kennedy devrimciliğidır. Dunya çapındaki bir oyynnnn üç aktörü, Kennedy, Papadopulos ve Castro... çıkarlar, Türkıye'den ne çok uzaktadır ne de Turkiye'nin çok dışında.. (l) The New Partnership: Big Go\erment and Big Business The New Republic • 13 Ağustos 1966 (Zikreden: D. Horoitz;. (2) The New Industrial StateJohn Kenneth Galbraith Signet Book s. 409. (3) Cuba • (An American Tragedy) • Scheer ve Zeitlin Pen. guin Books • s. 95. (4) Plan For The Advancement of Latin America • Havana. (5) From Yalta To Vietnam D. Horowitz 13 üncü bölüm Pelican Books. (6) Havana Dnnışması • H.M. Enzensberger • Ant Yayınlan. YARIN: ö Ve Lâtin Âmerika s O M U T R N E KL E R D iğer bir öıjıek de Kuba'dır. Kuba devrimı, ulusal kalkınma sorununun çözümlenmesine, burjuva deraokrasısı çerçevesi içinde baslamıştı. An ••••II • II • II • II ••••I I I •••••1 ş 1E> 1 § Gfc' 117 DİŞİ BOND Kim kazandı? u çeşit bir güdümlü burjuva devrimciliginin vürümeyecegini zaman göstermiş ve kalkınma için lsbirligi programı, başlaneıcından beş yıl sonra rafa kaldınlmıştır. Zaten programın yaratıcısı Kennedy de, failt meçhul bir cinayete kurban gitmiştır. B TİFFANY JONES GARTH Böylesine hızh bir geli$me 1çinde millî burjuvaziden de yardım gbremeyen Castro'nun, Küba devriminin sosyalist oldugunu açıklaması. ancak 1961 Nisanmdaki Amerikan malı «Domuzlar Körfezi» saldınsından sonradır. Sonuçta kim kazanmıştır? Bugün Küba'nın yalnızlıgı. Peru, Şill ve Bolivya ile giderilmekte degil midir Latin Amerika'da?. Havana'da 1966 Ocagında toplanan üç kıta konferansının bildirisi, temel gerçegi çok iyi açıklar: «Asya, Afrika ve Lattn Amerika'nın politik baeımsızlıfa kavuşmus halklan, biçimsel hükümranlığın tam özpürlük demek olmadiKinı farketmektedirler. Bunun için emperyalist baskının bütün sebeplerini ve sömfiröyfi vok etmek l&zımdır. Aynca, sosyal ve ekonomik yapı yı degistirecek i$lemlere geçilmelidir... Ekonomik bağımsnlık, politik bagunsızlıga eklenmelidir.» Günümüzün dUnyasinda, bir reformun ya da bir devrimın basanlması için dostun ve düsmanm kesinükle bilinmesı artık temel şarttır. Sınıfsal tahliller yapılmadan, toplum katlan üzerine kurulmuş garip teorilerle değil devrim, orta • solu reform bile hayalden öteye gidemez. «Esgerdeki oglandan mektup geldi!» dec Veli, Hafıza. «Okuttnn mu?» dedi Hafız. de!. «Dün aksam aldım. Okutamadık. Biz yazParmaklar otuz kadar oldu: dıydık, onnn aynını yollamif heralda!» «Diirii bizde! Dürü bizde!» «Hele su is bir bitsin, okuruz:» dedi Hafız. Gbk, kmlırcasma çatırdadı. laknı bir y«f» tt Omar, Çavuşa sokoldn yeniden : «Oknida ne yapacan Çavuşom?» dedi. lere vıldınm duştu«ölretmeni, çocuklan yoklavacam » .Örtmenim. Dürü bizde, Kuran çarpsm'.» «Fazla vakit kaybetme oralarda.» Jandarma ldris: «Olnr .» dedi Çavus. Caminin önünden ağdı. •Yagmur dinmeden, ;uradan suraya gidemem!» Habibin Hasibe ba|ırdı damdan: dedi. Keremeenin ocağın başma oturdu. «Kız Sannın Sultaaaan!.. Agam ?ilin kara •Bak otorma ulan İdris arkadaş! Sana benhıı öküz, a n damımn önüne vardı. kuzuyu getır yağmurluğu vereyim, gözel naylon! Benimkinl İOkuznynl» •a dersen. Camalınkini alıp geleylm'.. dedi tt. Sannın Snltan Hasibeye batırdı: .Al eel Camalink1ni!> dedi ldris. Omar, bir koşu Jfitti. Cemall buldu. Cemal yağ«Bizim xa|arı da salmısınız, gayfanın önünmurlugunu giymişti. «Ilk geydim daha, \ermem. de efzinivor!..» Hafıza git!. dedi. Dıkeçin avrat dama çıktı: Omar, Hafızın yağmurluğunu aldı yalvar ya«Şisesice beygir de boşanmıs gördünü» kar. Sonra kostu Keremeenin evine. Yagmur lyic« mü!..» başlamıştı. Sokaktan sular akıyordu. Sellice yağı«Snltaaan. ay Sultaaan!.. Gel de knzunnzn yordu. Damlar akmava başladı birden. al, ay Sultan!» Zakejin kulaği çınladı. Hemen kalktı. Bir ç o . Sannın Sultan, köfüne saman doldnmp çıkval buldu duvardaki delikten. Blceğini içlne kattı Hasibe gilden. tı, geçirdi basma. Dışan çıktı. •Nere gidiyorsun knz. yağanı görmüyor mo» lt Omar. anlamağa çalısıyordu. Kokluyordu sun?> diye bağırdı t t yeri toıu, havayı. «Okulda eocuk var. nasıl gelecek?» dedi Zakey. Serif Çavus da okulun öniindc durmu;. kulak Jandarma tdris. Hafızın yaRinurluğunu giydi. kabartıyordu. Sesler kesildl birden. L'ğultular. fı«Biz de çıkalım arkadaş !• dedi It. sıltılar bajladı Içerden. Vekil öfretmen. Amerikan ldris. kendine bakıp güldü: süt tozuvla beslenme eğitim yapıyordu. Çavuş, •İnsan sisede £İbî oluyor bunda!» dedi. «(Bırak yaptırsm!)» dedi kendlne. telsizi actı. '"'iöok. *ir datia arürledi. bir tone!»' çaftadı. •Kızılcanın üstüne atrı blr daRa dedi İdris. Kara Sevim dc blr köfün aldı. Hasibe gile lit«İ «Bizim zağarı gördün mö kıız?» ti. Az sonra doldurup cıktı kofünü. Zakey gilo Damların basma çıkmıslardı. Vuğuyorlardı. jfeçti. Sevimln Izinden yüriidü İt Omar. KeremceKızlar başlanna çuval Reçirmislerdl. Oiuklar &I nin kapının oralarda dönüp durdu. gezindi biraz, şar akıyordu. Yagmur durmadan. yavajlamadan Jandarma Idris de yanındaydı. O sırada Habiyafıyordu. bin Hasibe yüriidü srrtında baska bir köfünle. •Tasmalıyla Rİdiyor dzin zağar kıız!» «İrebi$ ninee, bizim zağaı kaymp!» diye baZakey. Uluguşun eve girdl: «Nine, tt Omar ğırdı Keziban. yağmurluğunu keydi! Jandarmaya da keydirdi bir Hava da bir bolutluydu. •lnadına cok bulutdene. Az Snce çıkfılar dtsan» dedi fıs fıs. Iu!> dedi Musdu. «Bir de çaysadım ki!> «Dilki Serif nerde devrilesi?. Serif Çavus: «AIo 93, alo »5! Ben 118. ben 11S% «Okulda çocuklan korkutuyor.» Karatepe'nin. Bilhosnn oralarda bir simsek çaktı. Musdu. davulenlan kahvenln lcine aldı: Okulnn eamlan zangırdadi az «onra. «Burda calın mına koyum !• dedi. •Alo 11$, alo 118! 95 konuşuyor, S5 konasn» «Kara öküz. an dammdan çıktı kıız!» yor! Makavemet örgütlü değildir, mnkavemet Sevim, Habibin hayata dikildi. t t i e tdrise ba. örgiitlü değildir. Çemberi daralt çemberi daralt! kıyordu. Okuldaki çocukları korkut, okuldaki çocuklırı Cemal. Çavusa dogm yürüdu. çesmenfaı orda korkut!.^ karsilastılar. Bilhosun oralardan bir daha çaktı. Camlaı bir Zakey. kapının önünden gerl döndü: «tt Odaba zangırdadı. tri iri taneler, her birl birer nomarla jandarma çe;menin basma geldiler. Buraya hut.. düsmeğe başladılar. Çavuş telsizi kapadı. bakıyorlar. Kara öküz de oraya gidiyor. Bak buGirdi Jinıfa. Steni salladı ellnde. Vekil öğretmen lujtular.» sornyordu: «Peki. eskiden içiyordunuz, ;imdi nefiluguş: «Bulussunlar!» dedi. Linlinden aldifi den icmiyorsnnuz? Ne var bu »üt tozunda?» transistörlü radyoyu açtı. .Bulacaklar Düriiyü! Bul •Ortmenim, sen de içmiyorsun?» dedi blr kız. sunlar!. dedi. Bulsunlar da deşilsinler Ijallah! Ka Örtmenim, Bilhosun çocukları da içmiyorpıya çık, gözle. Bulduklan zaman söyle bana. A . mns! Oranın örtmeni icmeyin. dökün helâya, lüt dımlarını sektirme İfin. Habar ver bana..* tozunun mına koyum diyormus!* •Sarmın eve gidlyoriar!» dedi Zakey. fıs tn. Serif, sıralann arasina girdi. «Sevime işaret ver. yumulsnnlar!» •Hoşgeldin abi!> dedi vekil. Sultan. bir tas tavuk yeml alıp hayata çıktı: •Hava yağacak, ıslanacaz!» dedi Çavus, •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••llllllllllllllll «Çatağın yayladan bir haber var mı?» •Bulamamıslar* dedi Çavuş. Çocuklardan birkacı parmak kaldırdı. •Ne var?» diye sordu vekil. .Örtmenim. Dıiriı bizde. ekmek tarpsın bil 5 Rapor bulundu, makinede yazd mıstı, ölünfin elinin altında duruyordu. Önemsiz bir rapordu. Memurlardan birinin maaşmın artırılması, teslim işinde çalısan. lardan birinin parasının kesilmesi, Lâtin Amerika ülkelerinde yapılacak reldâmm projesi vsMaipret: Öyleyse üç yüz bin frankın burda olması gerek, öyle degil mi. dedi. Kasada olmall. tspatı da su ki Mösyö Couchet açmıs kasayı. Kasanın anahtarlanyla şifresi onunla bende. sadece iklmizdeydi. Ama kasayı açmak için cesed) kaldırmak gerekiyordu. Onun Için fotoğrafcılann islerini bitirmesi beklendi. Adalet doktoru sözlü raporunu verdi. Couehet tam eöğsünden vurulmusru. aort parçalandığı icin ölüm çok ini ol mustu. Kaatille kurbanı «rasındaki uzaklık en çok üç metre kadardı. Kursun. en sık rastlanan türden. 6.35 çapmdaydı Mösyö Philippe bazı bilgfler veriyordu yargıca. Vosges alanında sadece laboraruvarlanmız bulunuyor. Bu bü ronun arkasmdadır onlar. Bir kapı actı. Cam tavanlı bflyük bir salon gSründü Salonda binlerce tüp diziliydi. Bir başka kamnm arkastnda Maigret bir gü rültü duvar gibi oldu. Ne var orada? Kobaylar .. Sağda da daktllolarla memurların bürolan... Pantin'de daha başka yerlerimtı de var. Genellikle sevkiyat orsdan yapılır. Biliyorsunuı bütün dünyada tanmmıştır Doktor Rivi« ereln seromlan. Couchet mi tanıttı bu seromUn? Evet Döktor Rivferein psrası yoktu. Couchet finanse erti arastırmalannı. On vı! kadar 8nee henüz bnrdaki kadar önemli olmavan bir laboratuvar kurdu... Doktor Riviere hâlâ bu işte beraber mi çalışıvor? ölüyl» söyle blr çeşit basbasa kalma olanagını buldu gene de. Kısa, tombul, kanlı canlı bir adamdı. îpek ısmarlama gömleğine, manikürlü tırnaklanna, iyi dikilmis elbisesine rağmen, tıpkı Nine gibi bir çeşit bayağüıktaa hiç bir zaman kurtulamamıstı. Sarı aaçlan seyrekleşmişti. Göx leri biraz çocuksu ve mavi olmaUydı. Bir s«9 arkasından: Çok esasb adamdı, diy* içinl çekü. Konusan Ntne'di, hem ağlıyor, hem de Savcılığın daha resmi duruslu kisilerine hitap etmiye cesa ret edemediğinden, Maigret'ye bo saltıyordu içini: Serefsizim çok esaslı adamdı. Bir sevin hosuna gidecegini tahmin rder etmez... Sade benim için değil. kime olursa olsun... Onun kadar bshsis veren bir erke|i hiç görmedim .. O ölçüdeU çatardım kendisine. Seni hacı ağa ssnacaklar. derdlm Ne olur sanki sanırlarsa. derdi.. Maigret gayet dddl: Neseli miydi. dive sordu. Çokcası neşeliydi.. Ama yflrekten değildi neşesi.. Anlıyorsunuz Zor anlatmak bunu... thtiyacı vardı hareket etmîye, blr seyler vapmıya . Sâkin oldugu zamanlar hemen bir karamsarlılr çokerdi üstüne efkirlanırdı. Kansı? Uzaktan bir kere gSrdüm.. Sövlivecek hiç k6fü bh seyim yok hakkmda. Nerde oturordu Couehet? Haussmann btılvannda ora nırdu. Ama coVcam Meulan'a giderdi. bir vîllnsi »ard\ orada Maigret birden basmı çevinS. Kapıcı kadını sSrdü. tçeri girml ye cesaret edemiyor ve gayet flzüntülO bir vürV isaretler yaptyordu Maigret'yBt Balnn .. tniyor... Kim? Mösvö de SalntMare .. Bfl» tün eürültüvü duymus olmalı Orda iste... Böyle bir günde^ Du şünün... (Arkası varl Uzakta değil AYLÂK MUSA B iz okurlanmıza, Küba deneyinden ahnabiVecek derslert çok iyi özetleyen bir fcitap tavsiye edecegiz. Bu kitapta, 1961 yılında KübaVa saldıran güçlerin temel yapısı. saldınya katılan kimselerce anlatıhr (6). Kitabm satırlanndan sonra, Washington*un Guatemala'da (1954) Dominikte (1963) ve Br»zilyada (1965) yürüttügü bar* ketlerın temel nedenleri de daha iyi anlaşılacaktır. Gerçi her ülkenin sartlan aynı değildir ve Latin Amerika, TUrklye'den uzaktadır. Ama emperyalizn, ile mllliyetçilik. sömUrü ile emek evrenseldir ve yarubaşımızda büttin bu çeliskller sergilenmektedir Yunanislan örneği, Ortadoğu buhranı, petrol emperyalizmı ve stratejik Bir araba kazasında öldü bes yü önce. Nihayet Couchet'nin cesedinl kaldırdılar ve kasanın kapısı açılır açılmaz hayret sesleri koptu tçindeki bütün para yok olmu»tu. Yalnız is kâğıtlan vardı kasada. Mösyö Philippe: Sadece MösyS Couchet'nin muhakkak getirmis oldugu Oç yüz bin frank değil. bugün öğleden sonra bir lâstiğe sanlı olarak kendi elimle kasaya koyduğıım nltmıs bin frank da gitmi! diyordu. Ölünün eüzdanında hiç bir ?ey yokttı. Daha do^rusu Madeleine tiyatrosu için ilti tane numarall bilet vardı. Bunlan görCnce Nine hıçkıra hıçkıra kaybetti kendini. Bizim bfletlerhnizıîl onlar..; Beraber fridecektilc tiyatroya... Formalite bitmisti. Kansıklık arttı. Fotoğrafçılar makinelerinin kocaman ayaklannı kapatıyorlardı. Adalet doktoru dolaplardan birinin içinde kesfettiSi bir muslukta ellerini yıkıvordu. Yargıcın kâtibi çok yorulduğunu sSylüyordu. Bütün bu gürüitö patrrdıva ra2 men Maieret kısa bir <;üre fcin