21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT: CUMHURlTET olmuıtu. Ba uçaklar ambalfij nalinde Almanyadan Rusyanm Baltık ltmanlarına aktanlsnş, buradan da trenle Novroslstd. 11manına getirilml^tl. Ambal&j ha. lindekl bu 29 uçak, Şahin T» Trabzon gemlleriyle Aydın Rels Gambotumua tarafından, 1922 Temmuzunun ilk haîtasında Norroslsklden evvelâ Trabzona, sonra da Samsuna emniyetle nak ledlldl. :6 Ejlul 1970 KURTULUS SAVASININ Yoggm Amiral Tewffilc*İMCİ | Karadeniz'deki son Yunan şilebi de ele geçiriliyor uc&n donanmasının nizdeki bütUn azgınlığır» rağmen, Amasra Bahrlye Komutanlığı, ellndefcl küçuk tekaelerle, Yunanistana, karsı tica. ret harbini yürütmekt* ldi. 1 ve 2 nırmaralı Motor Gambotlanmız ile Gazal ve Alemdar, Amasra denlz UssUne dayanarak, Ka. radeniz Bogazının aitmıs mil ka Y dar açıklannda nöbetlese devriye> geztyorlar, Bogaza yönelen tlcsret rotalannda Yunan şileplerlnin yollannı gozlüyorlardı. Fakat Sovyetler Bırliği, Rus limanlarmdaki Yunan teknelerine el koymus olduğu için, o lsükametlerden gelen Yunan bandıralı bir gemiye rastlanmıyordu. Yalmz, bu arada Romanyadan gelen kereste ve karpit yıiklü 2600 gros tonluk Yunan bandıralı Uranya silepl, Gazal romorkorünün dev riyesine çatarak, eio geçirüdl. Bundan «onrs da Karadetriade hlç blr Yunan şilepi gorulmedi. Trabzona getirilen tfranya silepine, TUrk bayrağı çekflerek, Samsun isml verildi. On TTIH SÜratl ve yük tonajmın büyüklügü bakımından silah, cephar.B nakliyatma pek elverisli olan Samsun şileplnl, Trabzon Nakllyatı Bahriye Komutanhğı, denıa subaylanmızla donatarak, Rus li n&kttyst V * çln hnrnffi sefere koydu. UÇAK NAKLİYATI N ustafa Kemal Pasa, orduyu büyük taarruza hanrlarken, uçak Ihtiyaa da göztutuîmus ve sağlanmıs tı. Ttirkiye Btiytik MiUet Mecllsi hükümeti, Almanyadan 29 uçak satın almayı başarmıştı ama, bunlann getlrüişl blr hayll zor NovrosisM y» Tuapsi'den lan silâh, cephane nakllyatında genulerlml*, Bahrlye Daıresinln emrine uyarak, Yunan muhriplertnden korunabihnek amacıyla, Rus karasulan lçinden ve kıyıdan 1M mllden fazla açık geçınlyecek bir rota lzliyorlardı. Pakat, NOVTOSISU . Trabzon ara. m dogru rota 11« 245 mll olduguna göre, kjyıya dayanüarak yspılan seylr mesafeyi 350 mlle yükseltiyordu. Aradakl 105 mri îark da, ortalama altı mil süratle 175 saatlik bir gecikmeyl gerektlriyordu. Bu yüzden geml kamutanlanmmn, zaman ka«anmak İçin, Novrosiski ve Tuapsi'den dogrudan doğruya Trab. lona rota vererek açık denız seyrl yaptıklan da oluyordu. Novrosiski'den uçaklann naklinde de geml komutanlanmız; enerjik bir kararla, açık denizden doğru Trabzonu rutan bır rota lzledlklerl için, bu sırada Atina Hopa sulannda tuzak kurmus olan Yunan muhriplerinın kucagina dUşmekten kurtulmuşUrdır. Romanya'dan gelen kereste ve karpit ytklü Tunan Urany» şilebl Gaıal romörkünfln devriyesine çatınca Karadeniz'de dolaşan son Tunan gemisi olarak esir aünıp Trabzon'a petlrilmlgtl. »rtık varlığını kaybetmlş olan Istanbul hükümetlne, Yunanıstana; 22 Mart 1922 de mUtareke ve 26 Martta da sulh teklif eden bırer nota venldi. Sulh teklifi, Türkiyenin taksim ve esaretıni hedef tutan Sevr andlaşmasuıın hemen hemen bir kopyası idi. Bu konu üzerinde, Turkıye Bıiyuk Millet MecUsi Huktımeti 1 le Müttefikler arasındakl karşılıklı notalar 22 Nisana kadar devam etti. TabU hiç blr sonuç alınamadı. Gerçekte Mustafa Kemal Paşa, Müttefiklerin yapmıs olduklan mütareke ve barış teklıflerinı ciddıye almış degildı. Karşı tarafın oynamak istedıgi oyunu gayet iyi biüyordu. Onlar; Büyuk Millet Meclisi Hükumetini oyalamak ve ordumuzu gevşetmek suretiyle, artık taarruz gücu kalmamıs olan Yunan ordusunu korumak ve Yunanistanı; az zararla değil, yine de kazançla bu çıkmazdan kurtarmak çabası içmde ldiler. Bu gerçeği gö. ren Mustafa Kemal Pasa da. karşısındakllerl oyalayıa polıtıka gühnüştü (3). blr MAYIN HAREKÂTI unanlılann, Karadeniz limaru lanmıza bir çıkarma yapmalan ihtimall üzerinde de durulmuştu. Bu maksatla, 1922 yılı baslarında Rus limanlanndan yapılan silâh, cephane nakliyatı arasmda 350 Rus mayını da Trabrona getirildl. konu veresim: AYHAN BAŞOGLU endülüste isyan Y (1) Genel Knrmay Başkanbjl. Harb Tarihl Encümeni arşivi. (2> Mastat» Kemal. Nntnk. 1938 baskısı. S.: 472. (3) Mustafa Kemal. Nutuk. 1938 baskısı. S.: 464. Yartn. Yunan macerasırun sonu EldeM teknelerden, silah ve cephane naklivatını aksatmadan, mayın dökücü olarak kullanılabilecek durumda olan 200 tonluk Amasra ile 120 tonluk Ayyıldız motörlerine mayın raylan doşendi. Trabzon için aynlan mayınlardan geri kalanlan, mayın gemisi haline getinlen Amasra ve Ayyıldı* motörleriyle Samsun, Amasra, Ereğllye nakledildi. Bövlece Karadenizdeki belhbaslı limanlanmız, gerektiği takdirde, mayın dölrtilerek kapatılmaya haar bir duruma geUrildi. Bu sırada tzmit Bahrlye Komutanlıgı da kurulmuş bulunuyordu. Gerekirse, Izmit körfezinin de mayınla kapatılması İçin, 100 Rus mayını da, Amasra mayın gemisi ile Kefken tayılanna çıkanlarak, buradan da Kandıra yolu ile Izmlt Bahriye Komutanlığı emrine gönderlldl. Açtığı kurslarla harb bahriyemizın her sınıf personel öıtlyacını karşılıyan Samsun Bahriye Müfreza Komutanlığı, bu arada mayıncı subay ve erlert dıa yetişfinmV uldugu Içfn niayın harekâtı için herhangi blr zorluk yoktu. Bir •Söyledlm. Dedim U Arap gelmlyor.. dedi Sa bahattin. Ve göılerinl üıerlerinde dolaştııdı, Ahmet'i, Doğan'ı, Yasar*ı hem onlar olarak hem de bozulmuş resimler olarak goruyordu. Esrarı seviyordu. Anıa evinde olacaktı candan ikiüç arkadaşıy la birlikte ve durmadan konuşaeaktı. Onlar da ağ zından her sozcuk çıkışta şaşıracaklar, sevgiyle din leyeceklerdi. Bir süru, burdakilerin hiçbirısinin duy madığı hikâyeler anlatacaktı. Korkuyla baktı Hasan'a. Hasan'ın gözleri araba tekerleği oldu ve üstune üstüne gelmeye başladı. Bir dere lçlne saklan dı. Hasan, enseslne tokadı indirdi, «Domal lan!» dl ye bağırdı. «Yapma Hasan abi, yapma Hasan abi. Ben şey dfğilim.» dedL Ondan sonra »ürülerini dereye indiren çobanlar, öküzlere bbunij kbylulet geldl ve ınnu geçtiler. Bir yatakta yahyor, anneslne <Ben kadmım artık» diyordo. Birden kulaklan uğııldaraaya başladı. Mlthatpasa stadyomundaydı. •Re t*ı« Rsrara. «Spiker kalübesina geçmif ve maçı anlatmaya kornlınastm. Top havaya uçuyor, binlerce topla çarpışıyor ve havadan sahaya »1 yah çeklrdekli karpuzlar duşüyordu.» Top sağaçık Ismailde. Ismailin ayaklanna ne oldu? İsmailin ayaklarma ne oldn? tsmailin ayaklan keçi boynurn gibi kuramnsken top Lefter/e geldL Lefter topa bı yıklariyle dokundu ve top saat kulesine gitti. Yetişln denize düşüyor, yetisin!» Kalabalık hep biılikte kalktı. «Korkm», korkma !• dedi ellerinl tuttu, yüz lira verdi, dudaklanndan öptü, •Bana ayak kabı alacaksm dimi sekerim» dedi kınttı. Adam oto busun listündeydi ve ordald bir delikten bakıyordu. Adam iri adunlarla yürüyor, elindeo tutmus kniara snrüklüyordu. İstasyonnn altından geçerken ağzıyla, gözleriyle fıstık uzatan kırmm yüzlu. ku lakJanndan zeytinyağı akan hstıkçıyı gördu. Silkindl, Yann fıstıkçmın baçına dikilecek, «Ba na bak, bir daha böyle jaka yapma. yoksa karı;mam!» diyecekti. tzzefe nefretle baktı ve tzzet'in kafasını blr ta sa yatırarak ceviz kırar gibi kınnaya başladı. Izzet, Arab'm ağzına duman üfledi. Arap, yalan dı, Izzete baktı. ve telde yiirümeye başladı beyaz bir şortla. Kafasmm içinde zil sesine benzer sesleı vardı. Pazulannı îl?lrerek duruyordu bir alanda ve üstüne saldıran yüz güresçiyi bakışlanyla deviriyor, her devrilen gıireşçinin arkasmdan böğurtlen blçhninde kahkahala atıyordu. «Dalgaya düştuk ga Uba» dedi, toparlandı. Tatlı bir buğu perdesinin ax••••••«•••• 91 .* olayın başlangıcı MUZAFFER BUYRUKÇU kanndan bakıyordn her s*ye. Arab*ı yere bıraktu Arab, karşısında bir fare varmış da üstüne atılmaya hanrlanıyormnsçasuıa gerildi, fırladı, havad» bir kere dondü, dort ayak üstüne tam Ahmet'to önüne düştü. Ahmet birden sıçndı, göılerinl ellyte kapadı, «Glt lan caksus» dedi. «Ne caksusu?» dedi Hasan gülerek. •Köpek caksusu^ dedi Ahmet, eşek bnyüklflgündeki kedinin uıon dilini dikti gozlerlnl. Kedinin gozlerinden girdi, öbek öbek ateşlet yanan Jtırk Haratniler mağarasınm önünde durda. «Açıl ya »u sam! dedL Çınlçıplak kadınlar bojnanlanna astıktıklan simitlerle belirdiler, «Prensimiz gelmij, pren simlz gelmiş, kıılaaar!» drye bağırdüar. Yürü sakalla örtülmüj bir Harami, yere *n döküyor, su ho men altm oluyordu çll çil. Ve bir horoı ötünca Haramiler palalannı sıyırdılar, çıplak kadınlan omuılanna bindlrdiler, dısanya çıktılar. Bir d« ne gorsünler! Karşılannda tam yirmi bin boroı, yit ml bin tavuk, kırk bin hepsi de beya» dvciv duruyordu. Ve kendisl dağm en tepesüıe çıktı, Ötmeya başladı, «Ü, ü, ü, ürrüüiniü!» «Ahmet papan buldu> dedi Mevlflt gülfimsedi, «Ötüyor^ Ahmet, «0, 0,fl,rrütiu!»dlye ötriL •Yaşa Ahmet, güzel konujuyorsun^ dedi Yasar, kanlı, kuçük gozleriyle Doğan'a baktı, «Ben senin hiç böyle konuştuğiınu duymadun^ Ahmet, Beyazıt alanmdaydı ve blr kürsuye çıkmıştL Elini sailı yor, bağınyordu, «Biiilz.» şak sak şak şak. «Annadm mıu?» şak şak sak şak. Bir ordek sürüsü vaklayarak geçti, Ahmet'in ayaklannın dibina kondular ve «Gulmeyin lan.» dlye bağvdılar. Kalabalık sustu. «Bakın^ dedi Ahmet, sapka»nı çıkardı kafasıyla birlikte ve kalabalığın omuzlarma ba sarak yürüdü, Mannara sinemasının terasında yir mi metre azunluğunda blr cigara yaktı ve tren oldo, gokyüzunün derinlerine doğru ördeklerle birlikte kayboldu. «Baktım da Ahmet'in kulağmın Ifistigi byakmış dedim sonra burda gelirken vay cen misin Rıza? Kadın mı oldun lan?» dedi Yaşar ve arkadaşlarma baktı. konuşmasının etkisinde kalıp kalmadıklannı anlamak için. Sesl kalmlaşmıs ve anlamlanınıştı ve milyonlarca bardağa annesl çay do duruyordu. (Arksa vmrt BİR TEK MERMİ BILE DtŞt BOND O rdumuzun; top, tülek, cephane, uçak, mayın ve diğer çeşit harb malzemesi ihtiyacı karşılanmışü. Bu malzemenin; Karadenize hâktaı olan şiddetll fırtınalara ve kıyılanmıza abluka koyan Yunan donanmasına rağmen eldeki süratsız, esld teknelerle Rrs limanlanndan Trabzona ve buradan da tneboluya taşınması, hiç şüphe yok ki, Mustafa Kemalin yarattığı Kuvayı Milllye ruhu İle geroekleştirilmiştir. Bu derece çetin şartlar altında, bir merml bile Yunan muhrlplerine kaptırmamıştı. 1921 yılı basından büyUk taarruza kadar harb bahriyemiztn; Novroslskl, Tuapsl ve Batumdan getirmiş olduğu harb malzemestnin miktan, doğruya pek yakın olarak, asağıda açıklanmıstu*. TİFFANY JONES 11 \ 40 TON MALZEME VEMLECf ÇJKJSİ T KATTA ŞOSJ <A.Pl DAN <3r İCİM GARTH eşitU çapta 115 top, 36 387 sandık top mermisi, 1500 san dık hartuç; 457 makineli tüfek; 2.010' sandık makineU tüfek cephanesi; 38.822 tüfek; 44.000 tüfek mermisi; 29 uçak; 350 mayın ajTica çok sayıda, el bombası bomba topu; bomba topu cephanesi; süngü; kasatura; gaz maskesi telsız cihazı; sıhhiye malzemesi dürbün; kamyon; ma kine yağı; gres yaği; gaz benzin gibi, toplam olarak ortalama 40 000 ton harb malzemesi İle 1.300.000 kadar Rus altını geünlmiştir (1). C Mustafa Kemal Pasa, Kurtuluş Savasının hazırlığına giriştiğl sırada, memlekette isim yapmıs bazı kimseler kendısine «Par»» mız vsr mıdır?», «Silâhımız var mıdır?» dıye sormuşlardır. «Yoktur» karşılıgını alınca; «O halde ne yapaoaksın?» demişlerdır. Mustafa Kemal Paşa; bu Ikind soruya, Ustün yaradılışmı, uzağı görüşünü ve kendlsine olan güveninl belirten bir karşılık vermiştin «Para olacak, ordu ola. cak ve bu millet iatiklilinl fcur. taracaktır» (2). Bu, Mustafa Kemal'e yaraşan ve ancak onun verebileceği blr cevaptır. Eîvet, ortada ve elde hiç blr şey yok iken Mustafa Kemal Paşa; parayı da, silahı da, cephaneyl de sağlamış, orduyu da ya. ratmıştı; hem de, basta Padlçah ve onun hükümetl olmak Uzere içteki düşmanlara da kar. sı koyarak. i AYLÂK MUSA EOE: \ / l B'fe ÇBULJ5/ MÜTAREKE VE +Z2 BARIŞ TEKLİFLERİ Vasıtayı gırış kapısında durdurup şöyle bir kontrol ettık» lerinde yureği goğsünu delercesıne çarpıvordu. Heyecandan ağzı kupkuru kesümiştı. Şupheli bir şey görmemişlerdi kamyonda ve bırakmışlardu Boylece dığer üçü gibi o da en onemli engeli kazasız belâsız aşıyor, altm babalarının rahatsız edilmemesi için kıh kırk yaran polislerden kurulu çemberi yarıyor, sehre giriyortfu Dünyanm en meşhur ve en zengin kumarhanesini soymak için Serge Maisky tarafmdan hazırlanan plfinın İlk ve önem11 kısmı uygulanmı? sa3nlırdı artık. Vurguna katılacaklann tumü de çehre sızmışlardı. Black Crab lokantası denlzin üstüne kurulmuş ahşap bir yapıydı. Dar ve uzun bir köprü ile kıyıya bağlanmıştı. Buraya turistlerden ziyade sünger avcılan gellyor. bir de Paradise City'ye bağlı Seacombe mahallesinin sakinleri rağbet gösteriyordu. Lokal, kıyasıya kafa eekllen, çeküdikten sonra kıyasıya kavga edilen bir yer olmakla şöh ret yapmıstı. Ayrıca bahk yemekleri d"e nefisti. Cst katta öç adet Szel yemek odası vardı. Bu bSlmelere dış taraftan ayrı bir merdlvenle çıkılıyordu... özel odalarda top lananlar hiçbir sekilde rahatsız edilmeyeceklerinden emin olabilirlerdi... tçerden dısanya »es «ızmadığı gibi, dışardan işeriye de gürültunün lerresi girmiyordu. Sırlar burada «fikfinetle ortaya atılabillr, enine boyuna tartısılabilirdl. Üçüncü katın servisine bakan garson sağır ve dilsizdl. Odalardan en büyüğü, Paradise City'y« bakıyor, bütün James Hadley CHASE Türkçesi Şehbal AYGEN mek masası pırü pınldı... Beş kişıye göre hazırlanmıştı. tlk gelen Mish Collins oldu. Zenci garson Jos, ona sdyle bır baktı, başını da büinçli bir davranışla sallayarak uzaklaştı. Biraz sonra elinde büyük bir kadehle tekrar gSründü. Kadeh rhumla doluydu Bır kabm içinde dövülmüs buz, bir tabağın içinde de kavun £etırmistı. Perry ve Chandler beraber geldiler... Birkaç dakika sonra da Washington Smith girdi. Evsahiplıgi gorevini Mish al fellâh hızmet edecek... Kendisı sağır ve dilsizdir. Yanı bıza gore ha vırtnış ha yokmuş...» Böyle söylerken Wash'tan yana bakmış, gülmüş, elıni uzatmıştı: < Nasılsın bakalım delikan. lı?... Birblrimizı gönneyeli epey oldu değil miT..» Wash, kendisine doğru uzanan eli eğilerek ve saygıyla sıktı. Perry, bu gibi blr ifadeye bürünmüş, hınzır gözlerle onu seyrediyordu. Chandler ikram edilen rhum*ı kavunu gerı çevirdi. öteHenberi viskiciydı o... Vıski ve soda.. Jos, boş ve tabit gözlerle biı süre baktıktan sonra arzusu» nu yerine getlrdi «onra ıstlridyeleri hazırlamak üze'e çe. kildı. « Herke» kendl başınin çâresine baksın... tçkiler şurada, emrinize amade .. Garson olarak da kömür suratlıdan gavn kimse yok .. Sağır ve dilsi» olduğunu söylemiştim size degil ml? ..• diye Mish yvVsek «esle konuştu. Perry, durmaksmn Wash'taa yana bakıyordu: « Kim bu?..» diye mınldandı nihayet. «Aramızda ne isi var?..> Mish güldu: « Malum... Burada hepimU zia blrer işl var... Ayakta durrnayın çocuklar... Oturun... Keyfinize bakın... Bu arada birbirlmizi de tamvabiliriz...» Kendisine itina fle içki hazırladıktan sonra peneerenin vanına çekilen ve ?ahane manzarayı seyre dalan Chandlerl tçaret etti: « Şuradakl Jess tste...» Sonra lşaret parmagını Washıngton Smith'ten vana dnjrulttj: « Bu Wash . »
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle