25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 4 Temmuz 1970 CUMHURÎYET SOFU «.TUGRUL• U KEZ, Karapınar'a gitmeden bir gün önce sayın Prof. Hikmet Birand'la beraberdun. Fen Fakültesinin bu değerli bocası, erozyon, bozkır, step ve Karapınar erozyon pro jesınin geleceği ile ilgıli çok ügınç şeyler anlattı bana. Sayın Birand der ki: «Demokrasiden önce vnrdnmuıu düsünelim. Türkive'nin bugün büyük parçası bozkırdır, steptir. Nasıl ormanlarımıza özel bir bakım gösterijorsak, stepleri de aynı titizlikle korumalıyız. Haydi, ormanları koruyan bir Anayasamız var, step]er ne olacak? Halkımızın gıdssını bozkırlar temin etmektedir. Bir bölgenin erozyona uğraması. gıda üretim bölgelerinin ek. silraesi, tükenmesi demektir..» Prof. Birand, «Karapınar o U yı ve erozyon» adlı broşüründe aynı konuya şöyle eğilıyor: «Bu işlerle uğraşan uluslararası kurumlann araştrrma ve yayınlarına göre bngün datai dünya nüfusunnn 1/3'ü iyi, 2/3 ü kötu beslenmekte, dünyadaki insanlarm ' i 1015'i açlık çekmektedir. Ne yapılacak, ne yapılmalıdır? Bn sorun, özeliikle bizim için önemlidir. FAO'nun B Tek çözüm yolu: Kamulaştırmak yayınladıfı haritads, b i ı de yakmda yiyecek sıkıntısı çekecek memleketleT arasında gösterilmekteyiz. YaklaşmakU olan tehlikeyi önlemek, tanmds üretimi arttınnakla mümkündür. Eğer bfas, sahibi olduğumuz mem leketin geleceğinden de sorumlu isek yaşadıfımız raemleke • tin bize sunduğu doğal kaynakları köreltmeden, onlardan en rasyonel yararlanma usullerinl bulmak, bilmek zorundayız. Pek tabiîdir ki, Ukin değerlendireceğimiz kaynaklar, sular, ma denler, ormanlar, meralar, topraklardır ve bizim yitirecek tek kan? toprağımız yoktur. Bun . dan dolayı Karapınarlı hemserilerimden, orada yürütülen lşleri desteklemelerinl, kormv makta olan alanlann bozulmasına fırsat vermemelerini rica ediyorum.. » redeki köyler ve köylüler için bir öğretim merkezi, bır görgü kaynağı. Bugune dek, llkel ve b r a ç tanm yapan Karapınarlı, erozyon alanında gördüğU kuyulan, kendi tarlasında da açmayı denemiş; üç yü içinde açüan kuyu sayısı 274T1 bulmuş. Bu yıl Karapınar ve çevresinde ciddi bir kuraklık var, fakat kuyu açı lan tarlalarda eldn, her yıUrinden 510 kat daha iyi, daha verimli. Sevtaçten uçuyorlar. Karapınarlı, taze meyvayı. seb zeyi, yoncayı ilk kez erozyon kampında görmüş, ögrenmiş dersek, gerçekleri abartmış olmayız. • BİLtMDE DE YARDIMCI ONUŞMALARIMIZDA Prof. Birand aynca, Karapınar erozyon çalışmalarımn bilım yönünden de çok yararlı ol duğunu ve şimdi bu bölgede yetışen ya da yetişecek olan bit Jd türlerinin, doğal bozkınn bitki örtüsü ve primer görüntusü hakkmda bilim adamlarına ışık tutacağını belirtti. • İSRAÎL ÖRNEĞt ÖL, ÇÖLÜ yeşertme, çölü verimli kılma konuları açıl dığı zaman, aydınlanmızdan orta halli okumuşlarunıza kadar herkes, îsrail'i örnek ve nr. B u konu, memlekeümlzde nerdeyse, bir gelenekl haline dönüşecek. Oysa ki, gerçek örnek yurdumuzda, elimiztn altındadır. K C ÖNCE KAMIŞ PERDELER Erozyon bolgesinde ilk yapılan İ5. ruzjâr kıran kamı^ perdelerle alanın Reslm bu tur çalışmalann yapıldığı sataalardan birini gösteriyor... sıl korular meydana gelir, fcum fırtınalan nasıl bnlenır, bağlar, bahçeler ne denU oluşur, gelinsin, Karapınar'da görülsün. Yurdumuzun her çeşıt soru nuna egılmiş, bunlan dert edin mış, kendısıni yurduna adamış her aydının, bir kez, Karapmar erozyon sahasına uğramasını yurekten salık veririm. çeTrümesidir ••• Karapınar erozyon alanı, çev Biz deriz kl. coğrafya kitaplarmda okudugumuz, kumullan, kumul tepeleri ile düşündügümüz tipik çdl, nasıl yeşerir, na Bir olavm başlangıcı ••••• •••• 25 MÜZAFFER BUYRUKÇU ralarla cezaiandıran, hafta baslannda herkes pan beklerken o kahvede başka bir gazetenln idare müdurü ya da kâğıtçı Nalmle tavla oynayan, haftalıkları tam ödemeyen bir adamdır. Sultanhamamds kocaman bir kumaj mağazuı, Beyant'ta beş katlı bir apartmanı vardır ve bunlann Naime giıli gbli sattığı kâğıtlarla ele geçirüdiğini söylüyorlar. Birinci kansı bunun zulmüne dayanamıyarak kendlnl pencereden «tmıj ve Intihar etmiş. Bir oğiu lelçlidir. Temiz giyinir. Konya Lerzet Lokantasmda yemek yer. Patronun baldııma çok ilgi gösterlr, ElII yajındadır. 2) Cevdet bey: .. Cevdet bey altmı«be« yajındadu. Arada sırada yazı yatar ve patrona nasıl makale yazacagını o söyler. Matbaada patrondan çok onun sozü geçer, istedlğini ise alır, istediğini atar. Beğenmediğl i$cilerl hemen kovdnracak çareleri vardır. Btr ampnlü alır saklar, birkaç kalıp kurşu nu saklar, tutkal saklar, sonunda bnnları o Işçinin çaldığını söyler ve ampuiler kurşunlar, tutkallar birdenbire işcinin yanında bulunur. Aziz, Cevdet beye kafa tuttuğu İçin kovuldu asluıda. Yoksa ne ampul çaldı ne de kurşun. Babamı, sabah akşam kahvesinl ellyle (rctirdijH. karşısmda ikl bUklüm dorduğu, her zaman elini öptüğü, evine öteberi taşıdıgı için çok sever. İdare miidürü ondan Allahtan korkar gibi korkar. Dördüncü kansı Ermenidlr ve hiç çocugu olmamıçtır. Evinde kedi besler. Kelebek gözlük takar, matbaanın içinde takke ve hırkay la dolaşnr. Patron ona (üstadım) der. Süleymaniye tarafında kocaman bir mahallenm lahlbidlr. 3) Reşat bey: Kimseyi kırmayan, berkesm gön ltinü hoş eden, hep yavaş konuşan bir adamdır. Ba bamı, benl, Sinasi abiyi, Sabahattin ustayı çok sever. Cevdet beyle tdare mfidüründen hoşlanmaz ama hoşlannıadığmı belli etmez. Bomontide bir apart manda kirayla oturur. Kendisi gibi şişman. tath y ü ı lü blr karm vardır. KiHükken verem hastalığma yakalandığı söyleniyor ama ben Inanmiyonım. Her akşam bir şişe rakı icer.. Bir siıni romanı vardır. (Birmci kattaki Garsonyer) romanmı çok sevdim. 4> Hikmet bey: Her zaman pantolonlan düşüktür. Gfinde bes altı paket cigara, ononbeş çay. altı kahve Içer. Hiç kimsenin işine karışmaz. Yalnıı bir kere Sabahattin ustaya bağınrken gördüm. Goz> leri yuvalanndan uğramıştı. Korkudan sapsan kesilen Sabahattin ustayı, muhabirler. babam, Cevdet bey yetişmeseydi pencereden atacaktı. Dort çocuğu var ama kullandığı kokain erkekliğinl kestiği için çocuklann başkaJanndan olduğu söyleniyor. Zaten çocuklann yüzüne bir kere bakmak yeter. Hiçbiri Hikmet beye benıemediği gibi, birbirilerine de benzemezler. <Arkan var) ••• CEMSULTAN # DİŞİ BOND BtS STGiîEA BİR. SOY TİFFANY JONES GARTH <uerutnju LE UA SJ PEOMAN LIİCLI , Bie<3Ek.ECEC DS CÛIMA HM EM <3UCLU CUSU \JÇ. EM AYLÂK MUSA UüSMU TIM UAKif ESODEM L Mektuhn nzattı, «Postaya atacaksın. Ama hemen «Imdi.» «Babam yok Mahmnt abi, çtlsln de . » «Olmadı. Kalsın Syleyse. ö f l e nçatına y e tişmfsi laıımdıj» «Bana verin. Ben o tarafa gidlyonım.» dedı Omer. «Ha yassayasın ien.» dedi Mahmnt, »arfı ömer*e verdi. Doğan, Mahmnt'nn bu küçük Utefini yerine getiremediğinden ötfirii kendisine kırılacagını düşündiiğü için üzüldü ve üzüntnsünti belli eder • TEK ÇÖZÜM YOLU cesine Mahmnt'a baktı. «Bana bir şıra söyle!» dedi Ştkip. EL ÇtTLE çevrüi 160 bin «tki olsun.» dedi Mahmnt. dekârlık erozyon proje sa«Ben de istiyorum.» dedi Rıfst. hasında, kişilerin özel mülk Mahmut'nn sesinde bir dargınlık gonnediftt leri de var. Bunlar 6000 dekar için rahatladı Doîan. kadar. Projenin başladığı 1962 Sandalyeye daha yenl oturmuştu ki lil çaldl. yılında bu topraklar alınmaga «Bir silgi ahr mısın bana?» dedi Reşat bey. kalkışılsaydı, sahıpleri «bizi İyi bir silgi ararken her yanı kâğıt dolu mabundan kurtardınız» diye nersası İıelirdi gozlerinin oniınde. Hikâyesi bir Bflltedeyse, üste para verirlerdi. Bu nin janında duruyordu «Ister misin unutsun da gün durum eskisi gibi değil... öteki kâğıtlarla hirlikte çop sepetine atsın!» YüTopraklar kurtulmuş, değer reği burkuluverdi hemen ve Reşat bey bu İ5İ unutkazanmıştır. Alalım deseniz, kanhkla değü de istiyerek yapnıış gibi burkulma dünyanın parası tutar ya da acıya döndıi, Reşat beye küstü. Çok sürmedi ama kimse satmaz. Tek yol, kamuyarpılama ve mahkumiyet işleml. Çöp sepetine atıllaştırmaktır. sa bile ne olurdu? Nasü olsa çop sepeüertal bojaltan kcndisiydi. Mühendis özdoğan, erozyon Hikâyeni öğleden sonra okuyacagım» dedi Reçalışmalarını sunuş konuşmasında başka bır alternatıfe de şat bev. değiniyor. Diyor ki: Dün gece ilk olarak ağladım Bekâr odamın penceresinde. «Erozyon problem sahalannın, Bakaiım beğenecek mlydi? Blr begendi ml, özelliklerine göre, halkın hizgece gundüz durmadan, dinlenmeden yazacaktı. İçt metine verilmesi ikinci bir yolkorkunç bir yazma isteğiyle doluydu ve sözcüklerin chır. Bu da ancak kooperaüDer difanya çıkamamaktan btürii yarattlklan gürültümarifetiyle olabllir. Ama biz, yii .dinliyordu. Hümeyra'ya hikâje^inl söylemell bu yolla alınacak sonucun mtts miydi acaba? Ya okumaktan hoşlannuyorsa? «Ben pet olacağı kuıısmda defUiz.» niye bu kadar kötü yürekliyim? dedi. «Adamca• BENtMSENDİ ğız bana oğlu gibi davranıyor, aferin diyor ben tut muş onun için olmayacak şeyler dü«iinüyorum* Babasıyla aralannda gecen konuşmayı hatırladı ve IR KAÇIMN dışında Kaiçinde bir şeyler çatladı. «Hiç bir nunan bana örapınar'ın bahtı, kaymakam nem vermedi. Hîç bir zaman bana lyi davranmadı. ybnünden açık. Bir yürekli Hep sövdii. hep dövdfi. Kocaman adam, bir de utan kaymakam da şimdi yönetiyor madan yalan söylüyor. Ben ml okulu huaktım?» Karapınart. Aklına kendinin çok beğendiği ve bulur bulmaz ı e Geçtiğimiz pazar günü yapıvinçten uçtuğu blr konu geldl. hemen oturup yaılan «erozyon gunü»nde açık semağa koyuldu. Hikâyenin adı (MATBAADAKİ çik blr konuşma yapan KaraADAMLARIdı. pınar'ın bir yıllık'yeni kayma1) Idare müdürfi: Gözlüklfi, kura yüzlü, mobıkamı Ertuğrul Ersoy, «Erozyon • birler, işçilere hiç aldırmayan sadeee Reşat beye, Dlrleı gunn«nün, Karapmar için ger • Cevdet beye, Mahmut beye önera veren, işçilerin en Cevd çekte, bır kurtuluş günü oldu I kuçuk hatalarmı haftalıklanndan hemen kestiği pa kuçu! ğunu belirterek, sorunu anlaıııııııııııııııııııııııı mış, çalışmalan ve bu uğurda verilen savaşı benimsemiş ve çabaları değerlendirmiş kişilenn 56 rahatlığı içinde: «Erozyon alanının kesinlikle kamuUştınlar Tanık bu sonı> u kavrayamıyon rak, Karapınar çiftçisine ışık « Bir şey mı dedıniz?...» tutacak bir enstitü haUne getiHoo\er sıkıntılı... rilmesini, ya da Prof. Hikmet « Evet... Herhangi blr şey... Bir çanta, Birand'ın görüşiine uyularak, blr şapka, bir ceket veya...» bölgenin bir «bozkır millî parta» Ses tonunu düşürerek ılâ\e ediyor. «eklinde kamuya kazandınlmasını canU gönülden istiyoruz» « Veya bir anahtar destesi.» dlyerek kesip attı. Bassavcı yardımcısınm kafasında şekillenen mantık zınciri aşikâr. Halkalan birbirine ekErsoy*un bu görüsüne Vall lemek, boylece de belirli bir hedefe varmak isAli Rıza Aydos ve Toprak Su tediği meydanda. Bunu dikkatle lzllyoruro. Genel MüdürU Kejat Erkencı Tanık kendislni gördUğünde Mary Weaver de katıldüar. bahçe kapısını henüz kapamış bulunuyordu. Anahtar destesi henüz elindeydi muhakkak. Oy• AYNI KANIDAYIZ sa ben verdiğim ifade sırasında genç kadının bahçeye katiyen girmedifinl ileri sürmüştüm. YILDIR, tâ basından bugü « Hayır» diyor tanık. «Eünde anahtara benne dek erozyon çalışmalanzer bir şey yoktu. Ellerinin ikisi de boştu.» nı ve bu yolda harcanan Ya tanık yanılıyor olmalıydı, ya da genç emekleri, kamuoyuna yansıtma kadının bana söyledikleri gerçekten uzaktı. çabası içindeyiz. Çunkü, bahçeye girdiğini, fakat villânın kapıIki yıl önce, erozyon sahasısına kadar üerlemediğini söylemişti bana... Yanın perişanlığını belirleyen yan yolda soldan geri dönmUş ve çıkmıştı. Bu zımızı şöyle bağlamışız: durum da şu adam onu tam bahçe kapısından «Karapınar'ı, dolavlı olarak çıkmış bulunduğu sırada göımüştü muhakkak. Orta Anadolu'yu erozyon âfeDiğer bır deyimle Mary Weaver bahçeye girtinden korumak için Toprak • mıs, sonra âni bir kararla amcasmı göımekSu Teşkilâtının çalışmalan şart ten vazgeçmış, peri dönraüş, dışan çıkmış, katır. Ancak bu sahanın istimlâk pıyı kapamıştı. tşte tanık kendisinl tarn o sıraedilmesi ve kamulaştınlması da da görmuştü. Mesele sadeee birkaç saniye ve şarttır. Bunun dışında alınacak birkaç metre meselesinden ibaretti. her çeşit tedbir, yeterli ve et« Olayı bütün aynntılan ile hatırlamaga kili olamaz.» gayret edin lutfen...» Bu, «yeterli ve etldli tedbir« Sonra arabasma bindl...» lenın bugün, en yetküi taşıle« Ne markaydı bu araba?...» rin demeçleriyie olumlu bir so« Bır Mercury yanümıyorsam. Ya yeşildi, nuca ulaşmakta oluşundan duy ya siyah. Hayır hayır. Yeşildi.» duğumuz kıvanç ve mutluluğu a Kadının davranışlannda olaganüstülüğa sanınm, bize çok Eörmezsiniz benzer bir şeyler dikkatinizi çekmedi mi?.» « Hayır.» SON« Şaşkın bir halde miydl, sinirli miydl?... Karamsar raı göriinüyordu?.» Tamk, bir elini başına götürerek saçlannı sıvazlıyor: « Hayır. Daha ziyade Uzgün bir hall vardı. ' GCZtN ALKIŞ Evet Ü i 1 e Üzgün. Sözlükteki bunca kelimeye ragmen N. KADRİ tanığın done dolaşa bunda karar kılması hayli MARKOÇ & garipti. Cmayet olajfina benim verdigim yeni sekli takvıye ve perçinleme bakımmdan bundan Evlendiler. daha isabetli bir kelime tasavvur edilemezdl. Emsalsiz bir rastlantıydı bu.» ŞisU, 3 Tem. 1970 « Arabaya bindikten sonra da kendisinl gö rebilıyor muydunuz?j> « Evet. Direksiyonun başmdaydı. Sag tarafında duran çantasmı aldı. Bir sigara yaktı. (Cumhuriyet: 6757) Sonra da hemen gaza basarak uzaklaştı.» Hoover, dilınin ucu lle ıslattığı dudaklannı kemırivor Sonuçtan hiç de memnun kalmadığı D t 9 I A Bİ Bİ belli. Bir ara benden vana ddnerek uzun uzun bakıvor... Dalgın ve düşünceli Daha sonra tekrar tanıga dönüyor: « Son bir sual. Genç kadından gayn ora. Hastalanm, en modern cllarda başka birinin daha bulund'ağunu farkethazlan İle (saat: 13JO1930) tiniz mi?. Veya sezinlediniz ml?» aran kabule Datlamıgtır Samatya Caddesl N o : «W Tanık, sanki blrbirlerini anyormu? gibi b§> a n İİA GAİnnHn rin!a«ıvn* Ftolır.Ti vn I T P I n ?S K » S Hepsi iyi, hepsl b.05 ama, erozyon bölgesinın bugun :çın başta gelen bir sorunu var: Bölgenin geleceğinin güveni... Ne yapılmalı, nasıl bir çözüm yolu bulunmalı ki, ıkı yıl öncesinin tecavuzleri, talanlan bır daha oknasın, yöneticisinden, savcısından en küçük teknisyenine kadar bolgeye emek ver mış herkes, yeni bir huzursuzlukla bunalmasın? T B 8 YARINSIZ Türkçesi: Adnan TAHİR cell blr halde .. Elleri yine saçlarında... Sıvazlıyor kafasını... Bır süre de çekimser kalıyor: «Hayır.» Bu kısa sürell çeldmserligi Hoover derhaı farketmişür. O da kendl besabına bir şeyler dü şünüyor... Süratle... «Mls Weaver*den gayri oralarda başks birinin, başka bir arabanın ya da başka bir şey lerin mevcudiyetini görmedınizse bile hissetmiş olabliirsinis belki?...» •Yine sessizUk... Kuyu gibi derin.. Sonra tanığın cevabı. .Biraz telâşlı fakat ke sin: «Hayır.» Bende de bir endlşedir gidlyor... Bir an için nlye kendini çeldmserliğe kaptırmı? olabilir a caba?... Aynca karamsarhğıru saklamak için de çabanın zerresini göstermiyor. Yalnız tanık d& ğil Hoover de aynl ruh durumu İçinde. Şimdi ne yapması lftzun?... Kendl kendıne karar veremediği İçin Fletcher'den yana dönüyor... Bassavcı başını İkl tarafa sallıyor. Soracaklan bundan ibaret demek. «Tanığı savunma avukatma bırakıyoruz.. » Bunu Hoover söylemlştir... Aldığı sessiz direktife uyarak tabil... Ben de başımı ö d tarafa sallıyorum: «Tanıga soracak hiç bir sorumuz yok.. » Yargıç, cübbesinin altmdan çıkardığı saate büyük b'r sükunetle bakıyon «Duruşmaya bugttnlük ara verilmlştlr... Yann sabah dokuzdan itibaren tievam edeceğiz.» Şerif hemen ayağa kaUayoı. Kâtip, yargıcın açıklamasınj daha yflksek sesle tekrarlamak lçın yırtınadursun.. Nafile . Sesi ksÎRbalıÇm gürUltüsünde eriyor, kaybolu J Orhan Tüzün
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle