18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtTE DÖKT 16 Temmuz 1970 CUMHURİl'KT Amerika, silâh satmak için 3 milyon dolar kredi verdi « Mlladl bin dokuzyuı yetmlf ydmın, yinnisekbı Nlsaomda T » Amerlka Birlejik Devletlerinln bagımsızlıgıııııı Tftzdoksan dör* dünca yılında borada bulunanlann ^TtT^'g*11^* and diyordu •Bzlerini baglarken NbcA3X>. flzertnda and Içtiği konu, uyusturueu maddeler ile girijeceği amansız blr mücadele için Amerikan h«i«Tw« yaptığı çağn II» ilgüiydi... Nixon, «on 10 yıldaki uvusturucu madde aorununun polls sorunu olmaktan çok öteye gittiğini, milyonlarca Amerikalmın sağ lık ve güvenliğinl ciddi bir sekılde tehdit eder duruma geldiğini, toplumsal yapıyı çokerttiğini, belirtiyor ve ilgililerl, halfa bu savaga katılmaya çağınyordu. Ozellıkle 70 bin Türk köylüsün» karjı yönelen bu çağnyı somutlastarmak için de söyle konufuyordu: Ve ben, Amerika Blrlestk Devletleri Başkanı Richard Nixon, 24 Mayıs 197» tarihinden ltibaren, başlıyacak olan haftayi (TJyusturucu Maddelerle Mücadele) baf. tan olarak ilân ediyorum...» üÜHi RAPORU B ACAR Nbcon'Bn ba »oaleılııden 5n ca Aralık 196» taıflılnde yaptıgı koanfmada Türktye*ye yönelen •ozlerinl yann ele alacağız. Nixon an açtıgı ve Beyaı Saray'dakl «Oval Oda» dan yonettigi büdirilen bu savaş konusunda yapılanlar ils uyfulama ctratejisinin bir bSlümunü bugün ortaya koyalım. Adını «rtık ezbeıiedlglnlzi tahmln ettiğim Cosack bu ıtratejiyi aöyle özetlemektedir: • Türk afyon ekfanlnJ, Mar•Uya'da morflnin konaklayısmı önlemeye T» AJLD.'n* " M " « " eroin ikmâl yollanm kearaeya çalışıyonız» " u aözlerdao fu aonucu çıkara büiriz: • Tttıklyedeki afyo» flretfanl kaldınlmalıdır. A Afyonun erolne dönüyümü polisiye tedbrrler ve aluslararası isblrllgi Ue önlenraeUdlr. (E| A.B.D.*n« glrij yollan nkıea tatulmalıdır. O Ba savaj, her zaman oldnğa gibi Amerikan toprakUn dısmda uygulanmalıdır. Bu sonuçlara onttmflzdeki »on Oç yazıda zaman ram*n degineoe ğız. Ancak, «u kadannı fimdiden söyliyebiliriz ki A.BJ5. bu «trat* jıyi uygulayacak olursa, başaruu lığa mahkum olacaktır. Çünkü, dün sözünü ettiğimiz bea (M) den ancak birkaçına bu stratejl çözüm getirebile%»ktir. • BAZI TEDBÎRLER n stratejt Üe ilgiU olarak, aim dilik uygulamaya kooulan ba •n tedbırleri özetla |U noktalarda toplayabiliriz: O A.B.D."nin dısında İT filke. dekl 20 gorev için mevcut Ameri kan Narkotik ajanlannın »ayısı 34'ten 70'e çıkarümıstır. Blrl Istanbnl, ötekisl de Ankarada olmak •ızeıe mevcut 2 Amerikan narkotik ajanı bn yıl 5'e yukselmektedir. Türkiyede bölge bürosu açümaktadır. Büronun merkezl Ankarada olacak ve Bay Daniels, A.I.D.'de urman olarak çalıjmak talt kurtulacaktır. A Turk >edekl ekltn aianlaft daraltılmani ıdır. Ekim \npılan iller 4'e indırılmiştir. Vç yıl içinde de ekimin tamamen yasaklanmanna çalışılacakttr. Bilindiği iiıere, ekim alanlannı sınırlandırau karamamder Haıiran ayı sonunda açıklanır. Oysa, Insenoll, bn açıklamayı 4 Mart 1970 tarihinde yapmışü. Gariptir, daha kendi kamuoyuna Türk Hükumeti açıkla ma yapmadan önce, bir Amerikalı bu karan açıklayabibnektedir. In gersoll'un aynı açıklamannda, haj ha? ekimlnin fiç yıl İçinde tttmüyle kaldınlacağı da lmâ edilmekte olduğnna göre, Afyon, Isparta, Burdur ve Kütahya illerindeki haşhaj ekiclsi köylfl ratandajlanmız, kendinld buna fö re şimdiden hazırlaymız. Tok, htt kumetin açıklama yapmasnu beklerseniz, Konya, Çornm, Amasya ve öteki UlerdeU köylüler fibi yaya kalırsınız sonra. A Fransa'dakl narkotik ajan sa yısı S Ocak 1970 tarihli Fransız Amerikan anlajmasma göre bn yıl sonuna kadar 47'den 300'e çıkacakhr. • BUGÜNKÜ MÜCADELE onuya, bugunkü mucadelenbs Türkiyede nasıl uygulanmakta olduğu açısından bakabm. A Türk Ceza Kanununda 1953 yılında yapılan bir değişıklikle, Türkiyede raorfm ve eroin kullananlann koku kazınmıstır. Ölüm cezanna kadar varan hükuın ler ile bu mücadelede buyuk başa rı sağlanmıştır. Avrupada tek tük yakalanan Türk kaçakçüarına 56 aylık hapis cezası verilir ken, Türkiye'de aynı nıçtan dolayı 10 yıldan aşağı olroamak üza re müebbet hapse kadar gıden cezalara çarptınlmaktadırlar. Ünlü Amerikan «Life> dergisinin son sayısında, Türkiyede 1 gram esrar bulundurmanın ya da içmenin cezasının 35 yıl arasında değiçtiği belırtılerek bu hapishanele re beş yü dayanüamıyacağı, bun dan ötürü de dikkatli olmalan Amerikan gençlerine öğütlenmekte dir. Esrar kullanırken yakalanıp, Istanbulda cezaevlerine konan Avrupalı hippilerin kurtardmaB konusunda bu ülkelerin basmının Türkiye aleyhinde yaptığj yaymlan, konunun önemi ile bağdafürmak oldukça guçtür. <5> 1969 yılında Türkiyede 96 Jd (i afyon. 21 kışi de bazmorfin kaçakçılığından yakalanmıstır. Bal morfın kaçıranlardan 2'si Suriyelidir. Son beş yılda ele geçirüen afyon ve morfln rakamları diger sUtunlarda gösterilmljtlr. (Kilo olarak). Türkiye'de bu yülar boyunea sadece 1967 yılında 300 gram ka dar eroin ele geçirümiştır. < > Çeşiüi teknik araç ve gereç • ile kadrodan yoksun Türk poliai nın bu konuda yaptığı mücadeleyi kınamak değil, aslmda kutlamak gerekir. Elinde muhbirlere verecek para bulamıyan Turk poliü, büyuk kaçakçüık olaylannı, tstanbul ve Ankaradaki iki Amerikan narkotik ajanından öğrenmektedir. Çünkü, yiızbinlerce liralık bir işde, muh bire, taş atlasa ıki bin lıra kadar bir para ödeyebilen Türk po hsine karşılık bu iki ajan elindeki binlerce liralık ödeneğini bol bol harcayabilmektedır. Bundan öturü de muhbir, ne yapıp yapıp, bu Amerikaiı ajanlarla ılişki kurmakta ve ihbarda bulunmaktadır. Turk basımnda bu konuda bazı haberlere rastlarız jöyle: 3 milyon dolftrlık kredi U* Türk polisl emrina vacflea 7* model otomobUl«r. Uyuaturucu madde Afyon Morfin 1965 2871 32.5 196« 4765 143.5 1967 3070 116 1968 1280.5 135 1969 1133 73 de bir Genel M'ldür ymrdımcılığı ve buna bağlı yeni bir örgüt ku rulmuştur. Bu görevi Halit Elver adında. gerçekta* 3eğeri ulu» lararası nitelıkte olan tecrübell bir genç yürütecektir. Ba yıl sonnna kadar 33 Ilde M narkotik büronnn kuruluju tamamlanacaktır. Bu bürolarda 420 narkotik ajan ve 370 kişUik yeni kadro Ue çalışmalara ba;lan mıstır. 3 milyon dolârlık kredi ile Amerikadan alınan otolar, silâh ve cephaneler ile telsizlec gelmis, gümrükten çekilmlş ve ba bürolara dağrtıma baslanmiftır. K İ;on»^e resim: AYHAN BAŞOĞLU CEM SULTAN NIxon'un deyimiyle •Amerlkada yıkılan genç hayatlan kurtar maU ve çoken toplumsal yapıyı sağiamla;tırmak> için, bu silâh ve cephaneyi, yoksul Türk köylüsüne karşı kullanacağız. Yoksul Türk köylüsü daha yoksullasmıs, bir Amerikalı gazetecinin yazısında tanımladığı «36 sent.lik Türk jandarmasına dağıtüacak son model makınalı tüfeklerle Türk köylüsünü kırdırmışız, bun dan ne çıkar? Amerikan gencirun hayatınm kurtulması, Amerikan toplumunun yasaması için iktisaden geri kalmıs Türkiye 3 milyon dolâr borçlanmıı ne çıkar? Yasasuı yoksul Türk köylüsu adına borçlananlar» Öte yandan, Türk.ye Suriye, Türkiye Fransa ve Türkiye Amerika narkotik işleri yetkilıleri arasında yapılan görüsmeler bu yıl başından beri sklaştırümiftır. Bu görüsmelerde, işbirliğinin arttınlması, haberlerin ülkeler ara sında süratle ulastınlman gibl gerçekten faydalı olabileeek kararlar alınmıstır. Bundan baska uyusturueu madde kaçakçüığmı onlemek üze re Emniyet Genel Müdürlügün YAR1N : Senatoda bir tartijma nuaamn 37 olayın başlaflgıcı MUZAFFER BUYRUKCU DlŞt BOND TÎFFANY JONES ouM, \ta~ YZXZ. \ KAPIUIZI A O K " MASIL küBt^vlUVüCSLlMbZ.BIE UüÛ ÛİBE•/ WWmB fJMm •Türk ve Amerikan narkotik ajanlan bir afyon kaçakçüık jebekesini ortaya çıkardı ve çu ka dar kilo afyon ele geçlrildi^ Bunu okuyan okurun aklına JU •orular takılır hemen: « Türkiye'de Amerikan pollti nasü gorev yapar? Türk polisl neden bu şebekeyi tek bafina ya kalayamaz?» Işin ıkilı anlaşmalarla ilgili bi rinci soruyu bir yana bırakalım ve Türk polisınin neden tek ba|ina kaçakçıları yakalayamadığı noktasında muhbire ödenecek pa ranm yokluğunda loruyu kısaca aydınlığa kavuşturalım. Bir bajka ilginç nokta da fo'yle: Hangi afyon üretimi yapan kö ye gıttiysem, daima ortak bir | i kayetle karşüaşUm. Bu {ikâyet ler Amerikan ajanlarunn tahrikleri üzerinde toplanıyordu. Köylülere, kendilerine yükaek fi yattan afyon satznasını isteyen ve olumlu cevap alamayınca da fıyatları devamlı olarak arttırmak sureüyle tahrık ve teçvıkt» bulunan bu ajanların, yoksul va saf köylüyü bagtan çıkarttıklarmı, ondan sonra da verılen yuksek fiyata kanan ve elindeki biriki kilo afyonu bu Amerikalı ajan lara satmak durumunda kalanla rın yakalanışlannı anlattılar. Aı dından su soruyu sordular: • Suç ijlemeye azmettirmek nıç değil midlr? Bu snçu ijleyen Amerikan ajanlannı kim cezalan dırmaktadır?» Dogan'm Oıüldü^flnO gören Httmeyra, kı«tskeleye yaklaşmıslsrdı. «Kolnmdan çıkj Iinhktan knrtnlmnş bir lesle, «Sordnfuna lyi dedi Hümeyra, «Bir tanıdıgın görmesini istemiyaplın.» dedi. yornm.» «Sana bir şey •o>leyecefim a m s kızartın.» Çıktı. Hflmeyra aynlırken, «Senl seviyodedi D o | a n . ram» dedi yavasça. •Sflyle, kırmayac»|ım^ «lyi geceler.» dedi Doğan ve Hümeyra'yı va«Ben çok kıskancım...» dedi. pnra girinceye kadar izledi. Hilmeyra basını egip yflzflne şakacı bir anSonra büyük bir i* basarmanın giiveniyl* larn vererek kolnnn nktı. Sonra dargnnlastı, gerlye dondü. Arkadaslarımn durdukları kösekalbinin atısını duydn. A|ladı|ından ötürü içl ye gelir gelmes bep bir ağızdan, «Nerde kaldın rıkanmif tertemiı olmustu, ama bir yerlerde lan yazar boznntnıa?» dediler. Güldü, ellerini gene de küçük kttçük hüzünler kıpırdıyor ve • sıktı. «Anlatınmjı dedi, «DeıUs kenarına gidisokakta yüreğine bir daf gibi yıgılan sevinci yor maynı?» kemirmeğe çalmyordn. Bir ıfire kolkola, bir«Gideceğiı elbetj» dedi Halkl, «Senln gelbirlerine hiç bakmadan ama birbtrlerini düsümenl bekliyordok.» nerek, eleştirerek, kendi kendilerini snçlayarak Kıyıdakl çakülann fizerine nzandılar. Hnlki, ve gene eıki, içlerini kaynatan sevinçli dnrnm» Doğan'a yeni açtıfı Bafra paketinden bir cigadönmenin çareleıini arayarak yürüdüler. Eminra nzattı, «Eeee?» dedi, yüzüne baktı, sonrs önü me.vdanını geçip Köprfiye avak basınca Hübnrnuna saçlanna yaklastınp kokladı, «Sen bir meyra ileriye kısık gözlerle bakan, şakaklannı şeyler koknyorsnn. Ha? Nedir bn?» * oynatan, alt dndafını sık sık dijlojen Dofan'ın kolunn sıktı, <Do^an.> dedi. •< . <• • < < . 1 ' «Berbere utramıçtır da e dökmüştfir blraı kolonya.» dedi Sabahattin. «Efendlm.» dedi Doğan, baauu çevirdl, baktı. «Yok b e ! Bak bakalım bn berber kolonyasına benziyor ma?» dedi Doğan. «Bans kızarsan bfitfln geee a | l a n m ıonra^ dedi Hümeyra. Sabahattin, Hulki'nin kokladıgı gibi kokla«Hayır, kızmıyorumj. dı, «Benzemlyor.» dedi. «Ama o yüz ne öyle?» <öp lan bu elleri.» dedi Doğan, Sabahattln'e. Doğan. «Tüıürnde bir gey vok ki, bak!» dedi, yüzünü yakla»tırdı ve gülümsedl. «Anlaaılıyor, bannn d»lgası yerinde.» dedi «Seni çok, dünyalar kadar seviyoram.» dedi Yasar. Hümeyra, başını omuznna dayadı. «Uçnyornm» dedi Dogan, Bu eller var ya b« Yanndan konastular. Yarın saban Dofan eller, ta; gibi kız gögüslerini avuçlamıştır.» kapının önünde heyecanla onnn geliglnl bekli«Hadi lan, blzl mi nyutacaksm» dedi Sabahattin. yeeektl. Gene ba sabah oldncn gibl köseye ka«Ne diyor bu? dedi Doğan, Hulki'ye baktı. dar blrlikte yOrflyeceklerdl. Ama akşama ka«Ellnden bir sey gelmedlgl İçin herkesi kendar gtirmeden nasıl dnraeaktı? «Ya benim ne dlsl gibl sanıyor. Boş ver ona da anlaU dedi Huloiacajhmı hiç düsündün mü?» dedi HUmeyra. U, yüzüne baktı Dogan'm. Boynna saate bakacaktı, sanlyeleri sayacaktı. Doğan, heyecanla kızla sabahki buluşmalannı, Ama sövle bir ştj olabilirdi: Saat birde paydo» konuşmalannı anlattıktan sonra Hikmet bejirı kaediyorlardı ve arkadaslanyla birlikte yemek ruına geçti. Ona nasıl Eczanenln önünde rasladığıyedikten sonra yarım saat kadar dışarda dolasını, neler konustuklarını bir bir söyledi, kadının kal yorlardı. Isterse ve fırsat bolnrsa Çemberlita* çalannı, gözlerini, gözlerinin altmdaki şehvetli çüSinemasının Snflne gelebilirdl. Olmazga, aksam rüklerl, sesindekl çekiciligi en küçük avrıntısına flzerl aynı laatte, aynı yerde bulusnrlardı. Sonkadar bellrtü. ««Asd fillm slmdl baslıyor» dedi. ra bir şey daha vardı: Çalıştıgı atölye kOr bir •okafa bakıyordo. O lokafa gelirse, eanun ke•Dar lan, anlatma.» dedi Yasar, kalktı, iki üç narında diklş diktifi için hemen gürflrdfl ve ametr* ötedekl denlze lsedl, kosa kosa geldl, «An•afıya inlp kapıds beş • on daklka konnsnrlat tbndl^ lardı. (Arkası var) •Mnııaaımı J 68 « Evet efendim» cUytrekten Başssva da ooay lıyor. Şimdi yargıcın gözleri bende: « Müdafaanın bir dlyeceği var mı bu konuda?.^ « Hayır.» Anderson sesini daha da kalınlaştırıyor: < Yüksek mahkeme duruşmanın yarın sabah saat dokuza kadar tehirini uygun görmüstür^ Biraz sonra yine hücredeyim. Tek başıma ve garip duygular içinde. Sanki önemli bir randevuya gitmişim de bulujacağım kimseyi görememifim gibi üzücü bir hâl. Bir boşluk. Derin ve I03. Mahkemeyle cezaevi arasmdaki yol boyunea Şerif nasü da tarafsız kaldı bana karşı. Tarafsu v» l i k a y t Yanında ben yokmuşum gibi, benim farkında değilmi* gibi davranıyordu. Dudaklarmhep aynı şarknıın degipnez mınltısı. Nihayet hapisaneye vardığımızda beni ilgili gardiyanlara teslim ederken de aynı ruh durumu. Kurulmus bir saat, düğmeslne basüan bir motot sanki. Daima yaptığı gibi oradaki görevlilerle sözde sakalaşıyor. Basmakalıp birkaç llf, arkasından da devir teslim. Ben, onlara göre bir çıkınım, bir emanet, bir bohça adeta. Karyolama uzanıyorum. Sırtüstü. Uykum yok. Ama yine de gözlerimi jrumuyonım. Sunsıkı. Belki bu sekilde beynimi kemiren basagrısından kurtulabilirim. Cezaevinde yine derin bir sessizlik hâkim. Yalnız arasıra koridordan doğru kulaklanma kadar ayak sesleri geliyor. Sonra zaman zaman da korku romanlannd rstlanan diğer gürültüler. Madenl boşlukta dönen bir anahtar, önce aralanan sonra da kapanan demir kapılnr. Ve bunlann değijmeı jrankuı. Yattığını hücrenin tek bir çıkışı var. Agır demirden bir kapı. Bankalardaki büyük kasalann kapağını andınyor. Ne duvarda bir pencera, n» tavanda bir aydmlık. Küçük bir ampulün îfigl da olmasa mezar karanlığma gömülecek küçük bölma. Ampulü elin erişemeyeceği bir noktaya yerleştirmişler, her ihtimal» karfi demir kafesle de muhafaza altma almışlar. Bakım ve temizlik konusunda tenkit eğilimll lâflar etmek haksızlık olur doğrusu. Her taraf pırı] pınl. tki haftadır bîr kerecik olsun dneğe ve benzeri böceklere raslamadım burada. Katiyen. Başım nasıl da ağnyor. Korkunç bir ağn Geçen hafta beni muayene için hücreme uğrayan psiklyatri uzmanını hatırlıyorum birdenbire Bana başağnları çekip çekmediğimi ısrarla sormuştu. Uykum nanldı?. Yatar yatmaz uyuyabiliyor muydum? • VERİLEN EMİRLER GARTH S AYLÂK MUSA / /MUAtLAC(G.ıM . . i "tfiCıkl iş> ARA,\ MAVA C 3 İ D E BULUTLAP VlME tMDİ DE, Beyaz Saray'daki «Oval Oda»dan Türkiyede ya Dilacak müdahale ve mücadele için verılen emirlere f öx atalım. Bu konuda temel hedef. Türklyedeki haşhaş ekim alanlannı ya vaş yavaj sınırlamak ve üç yıl tonra tüm kaldırmaktır. Türkiyedekı Amerikan narkotik ajanlarmm sayısının artünlacağını ve bu arada yeni suç işleme ye azmettirme olaylannın artaca ğını da unutmayalım. Bir brjka konu da, A.BD. nin Türkiyeye verdiği 3 milyon dolâr lık kredidir. Bu konu Türk ve dünya kamu oyuna yanlif intikal ettirilmiştir. Eu yarüıjlığı fu iki noktada düzeltelim once: O Bu 3 milyon dolâr, bir bagıa, bir yardım dt^U, bir kredi, b'r borçtnr. d Bu 3 milyon dolâr, ekiratn su.ırlandığı iUerdeki köylüye dajıtümayacak, Türk polisinin bu mücadelede ihtiyacı olan Şim dılik Amerikan narkoük ajanlart uçmaktadır jçak, silâh, cephane, araba, telsiz vs. gibl araç ve gereçler almacaktır. Daha doğrusu bu araçları Amerika bize satacak ve biz bu malzeme karşılığında altından kalkamadığımız dış borç yüküne bir 3 miıyon dolârlık borç yüku daha v\iklemi^ olaca&z Ejna halk ara«mda kpmhur ustune kambur K. L. DUGAL YARINS1Z ADAM Türkçesi; Adnan TAHİR Az kalsın suraüna güleceküm herifin. Kahkahalarla. Buna rağmen kesin bir ifadeyle cevap ver. dim: «Hayır» diye. Bu cevap üzerine hayâl kınklığına uğramıs gibi tavırlar takındıgmı hatırhyorum. Bir sürü sual sordu bana. Çocukluğum nasü geo mlşti? Annem babam nasü insanlardı? Normal miydiler? Yoksa olağan dısı bir eğilim ya da egiUmler farketmis miydim kendilerinde? • Onlan pek az, çok kısa bir süre içln görebildim. Hatırlamıyorum bile desem yeridır.» Kimsesiz büyumüş olmanın bende ne gibi tefirler uyandırdığını ve ne gibi tepkiler yaptıeuu ögrenmek istiyordu Daha sor.raki yıllardo hangi açılardan etkilemişti acaba bu durum beni' « Kendinizi şöyle bir yoklavın. Uziildunü» mü, ıztırap çektiniz mi. onlann yokhığunu sık süc hissettiniz ml içinizde? Anasız babasız büyümenin çeşitli sıkmtüarmı nasü yendiniz, nası! katlandınız bunlara?» Başten savma cevaplar vermek en lyısiydl. öbür dünyaya giden yolu yattığı hastanenin vuk« sek penceresinde arayan ve bvılan sevgilj arkadasım Polly Jaslo'dan da bahsetmedim ona Zavallı, bedbaht. talihsiz Jaslo. Rüyalan rüys. hayâllen de havâl knlap dııygulu Jaslo.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle