28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHfFE İKİ ı 22 Hariran 1970 CUMHURtYET Sosyal patlamalar bugiinün değil, dünden gelen birikmelerin eseridirler. Eğer sosyal yapıda bu patlama unsurlan birikiyorsa, bu yapınm sıhhatinden sorumlu olanlarm, bu gelişmelere, biraz da entellektüel kabiliyetlerle eğümeleri lâzımdır. Bir Tarihî Misyon Basarılamazsa? stiklâl Savası zaferle blttikten sonra knrnlan yeni Türk Devletinin, kendine özffi bir iktissdi kalkınma yoln ve kendine 5ıgü bir sosyal yapı bnlamaması, mJlIî mnkadderatımızın büvük şanssızhğı olmoıtnr. ö y l e bir iktissdi kalkınma yoln, övle bir soayal yapı U, takllt degil, fakat »rnek olaeaktı. Çflnkfl yenl TOrkiye, yenl ve «rnek bir hadiseydi. Kazandığı tstiklâl Savaşı ile, hem Sevr andlasmaunın getirdigi esaret ksyıtlannı yenmisti; hem t i Tanzimattanberi anregelen yan sömorgelik nlzamım ve bnnnn hnkukl kayıtlan olan Kapltülâsyonlan parçalamıştı. Hem de, bn yeni devlet için artık ölü müesseseler olan saltanatı. hilâfeti, şeyhligi, seyyitliği, tarikatçılığı ve diger teokratlk kalıntıları, temizlemisti. Dini, aslt Saffetine ka\uştnrmos, yani aaoak Allah'la kul arasında bir iman ve vicdaa bagı elmak yüeellgin» erlştirmişti. Hülâsa yenl Tflrkiye, daha ilk gflnlerlnde, bize bemer filkeler için de miaal ve örnek olacak önemli »dımlsr atmıştı. Çok şeyleri ele almıg, yenl bir çagın müjdesini vermls, yeni bir çağın bayraklannı açmıstı. Fakat biz acaba, bngün, o baslangıon hangi vanş noktasındayız?Ba soronnn eevabını sanıyoram kl, herkeı kendi kendine ve btitün hazin gerçeklert ile verebilir. Bugün biz, vaktiyle baslayan, bize 6zgü olan, ama ne yazık ki tam basanlamayan bir tarihi Misvonnn, bazin gerçekleri karşısındayız. tnkilâpeı rnhu ölmüştür. Halkçılıgın iflâsı tamdır. Lâıkligin haraç mrzat satıhsı, aklın \e mantıgın yerint, cahil kalabalıklann ve onlan knllanan 10rnmsnı sivasetçilerin alısı, milletimizin tarihi Misvonnnnn hazin bir inkânndan başka sey defcıldir. övle ki bngün biz; artık hiçbir terakki hamlesine nümnne olamayacagımns gibi, sosyal yapımızda hergun biraz daha gelisen, hergün biraz daha biriken sosyal, yani ekonomik, polıtlk, psikolojık çelişmelerin tnilli yapıda ve rnhlarda yarattıgı endiaelerin, tâ ortanndayız. Eğer Türkiye bngün bfitünü ile, yann daha çetin sosyal çatısmalar Yokın larihimizde bir yetersizlik! Şevket Süreyya AYDEMİR ihtıraalı \eren bir duzene sürüklenmişse. bn sürüklenişin koklerini, dünün gelişmelerinde aramak saretıyle açıklığa varmak, en dogra yol oltm gerektir. Ba yanmııda biz, sosyal havatın diğer alanlarını birtarafa bırakarak, işi aadeee, kendimize özgü kalkınma \ollan aramak bahsi ve bnnnn hayal kıncı manzaraaı fistfinde toplayacagız t Gine M. Kemal ıtiklâl Savası, elbette kl miUetin mflsterek eseridir. Ama gerek bn savaşın, gerek Millî Kurtuluş hareketimizin fikir önderi, en ilerıyi go'reni, karar ve aksiyon adamı, elbette ki Mnstafa Kemal'dir. O halde incelemelerimiıe, gene ondan baslayalım. Evet, gerçi Mnstafa Kemal, daha L«zan saferi dahi kazanılmadan, nanl bir yolnn başında oldugumnza sezmis ve şartlan değerlendirebilmistir. Meselâ onnn 19 Şubat 1923 te, Izmir tktisat Konçresindekl açıs nntknndan, bngün bile canlı mânâlar tasıyan şn *»ürlan verelim: c Itirafa mecburuz ki, biz çımdiye kadar henuz, hakıkı. ılmi, muspet mânâsı ile bir mılli devır yaşamadık. Mılli bır tanhe malık olmadık > Mnstafa Kemal bn gSrüşfin dayanağını da açıklar: « Çunkü Osmanlı Devleti hakıkatta, fıilen istıklâlden mahrumcfu. Bır devlet kı. kendi tebasına koyduğu vergılerı, yabancılara koyamaz. Gumrük muamelelerini ve resimlennı, memleketın ve milletin ihtıyaçl»rına gore tanzım etmek hakkından mahrumdur. Ve bir devlet ki fazla olarak, yabancılar üzerinde, kazâ (yargı) hakkı yoktur. Boyle bır devlete mustakıl denüemez » Ve Muıtafa Kemal, boyle bir devletln adını da, en dofru ve açık ifadesi ile koyar: « Boyle bır devlet, bır >an mustemleke (sömürge)Ar... Gazî Mnstafa Kemal, bnnları açıklarken, bir devletin gerçek istiklâli için bnldnğn çareyi ve bildi|i prensibi de açıklar: « Bır milletin doğrudan doğruya hayatı t ile, \ukse!ışı ve çokusu ile alakadar ve munasebettar (ılışkılı) olan, milletin ıktısadıyatıdır. Tarihımız tetkık olunursa, butun yuk selı» ve alçalı? lebeplennın, bir ıktısat meselesinden başka bırşey olmadığı anlaşılır. Yeni Turkiye'nin kalkınabılmesi için de, ıktısadlyatımızı on plancîa ele alacağız » Evet, ba görüsler güçlüdflr, füzeldir. Hatta bn arada ve Turkiye'nin o zaman zaten tnevcut olmavan alt vapısına, yoUanna, sanayilesmeıine de değinir. Memleketın temel faaliyeti olan Ziraat ve kövlü üzerinde dnrnr. Meselâ su cflmleleri oknyalım: « Turkiye'nin hakıkl sahıbı. hakıkı mustahsıl (uretıcı) olan koyludur. O halde herkesten daha çok refah, saadet \e servete mustehak (haklı) ve herkesten çok bunİBra lâyık olan koyludur. Bugun felâket ve sefaletin tek sebebi, bu gerçeğı kavramamış oltnamızdır. Asırlarca ıhmal ettığımız. nankorluk, kustâhlık, cebbarhkla, uşak derecesme indirdığimız bu asîl sahıbın huzurunda, kemâli hicap ve ihtıramla (tam bir uyanç ve ••ygıyla) gerçek durumumuzu alahm » Gazi'nin kSylü üzerinde bn konnsmalan devam eder. Ve köylünfln toprak ve vasıtalara malik kılınması, onnn bn konuşmalannda dlrektif halini alır. Atatflrk'ün 28 AJnstos 1924'te Dvmlapınar mnharebe sahagındaki nntka ise, hem çağın mân&sını, hem Türk milletine düsen kalkınma yollannı aydınlatmak bakımında, çafimızın belki de en önemli nntuklarından blridir. »rsyan odnr. Meselâ De^etefflk evveU Halk Parti proğramına, sonra de Devletin Anayaaa'tına, onnn zamanında girdi. Ve bir araük 5yle sanıldı ki Tttrkiye, kendine özgü bir iktüat sistemtnl artık bnlmak ve knrmak yolnndadır. Onnncn yıl marauun havmnnın: clmtıyazsız, sınıfsız, bırleşmıs bir milleüz» formnln, artık, iktlsadî ve sisyal prensiplerini yarataeaktu Ba arada başka adımlar da atüdı. Meselâ dünya bnhranına rağmen ve kimaeye el açıp «adaka istemeden, para fiyatınds istlkrar, dış ticaret dengesi, ödeme dettge•i, bfltee dengeıl sağlandı. Ve şimdi, herbiri bir yüzkarasıymı? gibi inkar edilen, yıkdmalan, boznlmalan, ortadan kaldınlmalan için sevtini nsnller bolnnan, Iktisadi devlet teşekknlleri bn safhada >aratıldı. O zaman itibarlarına doknnmak kırasenin aklına gelmeyen, Sumerbank, Etibank, gibi büyük malî tesekküller, herbiri birer şehir gıbi bütün tesisleri ile knrnlan ve bnçünkü özel teşebbüslere de yonetieiler, nzmanlar, musavirler veren, yani bırer mektep olan bn tesekkiiller, o zamanın plinlan ile knraldn. Hepsi de kârlıydı. Hepsı de favdalıydı. Hepsi de memleketin içlerine, «nntnlrous, terkedilmiş yerlerine yerlestirilmlştü Ve bnnlann herbiri, bütün tesisleri ile birer şehir gibi donatıldı. Çünkü bnnlarla memleketın, kus uçmaz, kervan geçmez yerlerine, Mılli Vasıflı bır kalkınmanın, mnvazeneli ve sosyal çelismeler yaratmayan ve karma ekonominin iç çelısmelerinı, düzenleyici kudretleri ile b'nleyen bir sistemin ileri karakollanna götürtilüyordn. tnanıyordn ki, Atatürk'ün ülkusü de bnydn. Işin içyüzü Seyfl Demirsoy, birfcae hafta Snce Bay Süleyman DemİTel'e diyordn kl: « Bizi en iyi anlayan politikacı sizsiniı » Türktş Başkanı tatlı tatlı tebessfim ediyordn Drtidann basındalri politikacıya. tktidann başındaki politikacı da birhos gül&msüyordn tşçı Konfederasyonu başmdald sendikacıya. Meğerse bir îş vardı işin içinde. tktidar Partlsi yeni blr kanun tasansı hanrlıvordu. tşçi haktoııı kısıtlayan, ama Seyfi Demirsoy ve arkadaşlannın çıkarlaruıı besleyen bn kanun tasarısıyla Turktşin rakibi DtSK yok edilecek, meydan pek meşmır birkaç sendikacıya kalacakü. Siyasî iktidann da başı hos defrildi DtSK'le. Neden hos değüdi? Çünktt DtSK. sendikacıhgı emekçilerin politik bilinçlenmesl ve iktidara çeçmesi için bir araç gibi knllamvordn. tşçiler ve kovhiler, yani sanayi ve tarım eroekçileri, ov çoğunluğuna sahiptiler. Eğer demokrasi «Halkm halk eliyle yönetilmesı» demekse, «nekçiler iktidarda söz sahibi olmadan demokrası de alamazdı Parlâmentodaki komprador • mütegallibe ağa • aracı tefeci temsilcileri, emekçilerin hakkını savonacak yerde bir avuç çıkarcının çıkarlarma çanak tutuyorlardı. DtSK böyle düşünüyordu. Ya Türktş yöneticileri nasıl düşfinfivorlardı? Onlar tıpkı Süleyman Bey >eya Çaglayangil glbl dttsünüyot. lardı. tşçi otardugu yerde otnrmah, toplu sözleşmesine bakmalı, iktidara destek olmalıvdı. tktidar, iktidanm sdrdürecekti. Türkts' in başındaki profesvonel sendikacılar da vüksek ücretli saltanatlarını sürdurecek idıler. Herkesin işi iş. kaşıfı gümuş olacaktı. Amerikan işi bir sendikacılıktı benimsenen. Iktidarla Seyfl Demirsoy ve arkadaslan tam bir anlaşma ve ortaklık içindeydiler. Ama ah su DtSK. Şu DtSK ofanaaa. Zaman hızlı geçiyor, DtSKIn fildrierl igçfler arasına yayıhyordu. Türktş'İn içinde kıpırtılar başlamıştı. Bir iktisadî kriz geldiği veva bunalım yoğnnlastıgı raman, Seyfi Demlraoy'un ve arkadaşlannm saltanatı çöziılebilirdL Bir çare gerekti. Ba çare DtSK'in tasfivesiydl. DtSKteki bütün lşçüeri Turkîş'e kamançn etmek gerekti. Bir kamınla çözümlenirdl ba 1». Bir tasanyla tesgmhlamrdı. sonra da parmaklar kalktı mı: Tamam. Tflrktş'in kodamanlan maB «ıtantı içmdeydileT. tşeiden topladıklan 6 milyon liranın 5 milyonn maaşlara gidiyordu, bir mllyona yakın kısmı da yolluklara. Kocaman koltuklar. Kocaman arabalar. Kocaman maaşlar. Ve kendilerini tutacak olan belirU kadroya da&tılacak paylar. Şaka degil. Yüzbinlerce işçlden toplanan 6 milyon liranm 6 milyonu da Türkîş'in «ayın ac yöneticilerine dağıtıhyordn. YetmivoTdu 6 milyon lira. Borç içindeydi Türktş. ' Eğer Bav Süleyman Demirel «Hı» derse, tasan tMgâhlanırsa, parmaklar kalkarsa, yeni kanun çıkarsa, DİSK tasfiye edilecekti. Tabii DtSK tasfiye edilince on binlerce iççinln aidatı Türktş'İn kasalannda toplanacaktu O zaman gel keyfim gel~. 1966 yüına kadar Türktş kadrosundaki her 63 kişiden 32's*nln flcretini Amerikan Yardım Teşldlatı veriyordn. Amerikan Yardım Teskilâtımn rnmnzu A.t.D. idl. Ba Orgütfln C.tA. İle işbirliği içinde olduğu yetkililerce açıklanımstt. Ne var kl 196T dan sonra yardım knmmnştu. Türktş'in de masrab gittikçe arbyordn. Kolay defildl ynzbinterce işçiyi kontrol altmda tutmak. Böylece Türktş ile komprador mütegallibe Iktidarı, emekçinin aleyhlne bir ittlfak içinde meşhur kannn tasansını hazırladılar. Anayasa'ya ve işçi haklanna aykm bn tasanyla fcasalanna yenl paralann aktığını görecek ve İşçi nyanışuu engelleyecektt Türk.lş yöneticileri. Bumın içindir ki Seyfl Demirsoy, Bay Süleyman Demirel'e: Bizi en iyi anlıyan polltıkaa sizsiniz.. dlyordu. Biraderler üstüne hazine arsalan ve kredi yolsmluklannm ea yognnlaştığı zamanda Seyfi Demirsoy, Demirel'e minnettarhgmı arzediyorda, Ama evdeki hesap çarşıya nymadı. Şimdi birilerinin Türk işçi hareketine thaneti, artık tesçfl Ş edlhniş dnnnndadır. Tarih ilerde ba ihanetin tafsilâtını enine boyuna j < l n ı t a r elbet... •• • • Sonuc her iıtediginl yapabildi A ma AtatSrk hayır!.. tnkılâba basladı, mi? Elbette kl ama onn tamamlayamadı. Bu tamamlayamamanın en büyük neticesi, varı sömurgelıkten, mılli vaaıflı ve sınıf kavgalan mnhakim bir kudret teşkll etmedigl bir ekonomi>e geçebilmenin flmini ve ideolojisini yaratamama^ı oldn. tnkılâpçı bir kadroyn yaratmak için Knrdn|n parti İse blrgün, olaylann önünde giden dejtü, peşinde kosan bir hale sürüklendi. Bn böyle olnnea da, şimdi filkemizin yaşadıfı sosyal çidisatın adı, ancak, hızlı bir Rinıflasma olarak tanımlanabilir. Bir geri kal mış filkede hızlı sınıflaşma demek, o ulkenin iktisadî ve sosyal japısının, demokrası jerıne ollgarsiye sürüklenmesi demektir. Oligarsi ise bir düzendir ki, onda sosyal çehsmeler, hem kentte, hem köyde güçlenir. Oligarşide rüıgârlar ekilir, sonra fırtınalar biçilir. Işte blzi Idare edenlerden Istedigimiz entellektüel ksvrsTtf, «imdilik, aneak bnndan ibaretMr, M nstafa daima Kemal bn görüs ve çabalanna egilmistir. Şimdi onnn Prof. Afet Inan tarafından derlenen ve «Ataturk'ten yazdıklannu adı altında yayınlanan elyazılarına bakıyornm. Neler ftzerinde dnrmnş, neleri tanımlamak, formflllestlrmekle n|ra?mamıştır. Gerçi Lozan Andlaşmasının, Gümrük istiklâli Üzerinde zanırl kıldıfı beş yıllık »fire geçipte tam müstakil ekonomiye yönelinecek iken patlayan 1939 dünya ikti•at bnhranı evvelft flmlt kıncı olmnıtnr. Ama bn fartlar Içinde de, yeni kalkınma yollan UNDEN UNE Nasrettin Hoca'nm verdiği deıs «tNSAN GÜCÜ TALEP ETMtŞTİK, KARŞIMIİNSANLAR ÇIKNax Frisch ürk sıyaset sahnesine hakım olan başlıca partılenn ıç aniaşmazlıklara hftirım olduğu, sorumlu kamu kurumlannın ağır sonımluluklar yuklıyen kararlar arifesınde bulunduğu bu sırada yetrsız bır ış pıyasasında çahsma yen bulamamış yuz bin lerce Turk işçısinın yurt dışında karşılasmakta olduğu önemli sorunlara eğüme ursatınm bulunamıyacağı açıktır. Bu işçılerın çalışmakta olduğu ulkelerin Türk temsücıleri İse gün geçtikçe kabaran Turk İşçi ordusunun gUnluk meselenne çbzum yolu bulmaya çalışırken, bu yeni gelışmenın uzun vadeli meselelerine keza fazla zaman ayınnıyacaklannı anlayıçla karşüamak gerek. Oysa günümtlz Avrupasında olup blten hızlı ekonomik gelişmeler bize bu yenl stlrecin çeşıtlı gorüntü ve ortaya çıkarmakta olduğu yeni güçlükleri unutturmamalıdır, zlra bireyler fânı olup, yalnız uluslar ölümduzdur. Her kuşagm sorumlu yoneticilerinın asıl görevi bır sonra gelecek olan kuşaklara daha olumlu ve yararlı toplumsal koşullar hazırlamasıdır. getdB rrttfmun teriübintl» önemli degışıklıklere yol açnuştır. Fransız ıstatlstikçılerden Descloitres 1968 de on bir Avrupa Ulkesınde taknben 9 milyon yabancı isçinin yaşamakta olduğunu ve bunlann ortalama ola. rak genel nütusun *M 3,5 gunu teşkil ettigini tahmin etmektedlr (2). TABLO I: Avropadaki yabancı Iscllerin genel nufus tçindeki oranlan A Yabancı işçUerin genel nüfns içinde önemsiz bir yer •• 13 teşkil ettiklert ftlkeler: Danimarka, Norveç, Ho lânda, A\usturya. B Yabancı işçUerin genel nüfosnn içinde '/• Z • '• 6 yer işgal ettikleri ülkeler. Batı Abnanya (•/• S^), Belçtka, Fransa, tngiltere, tsveç. C Yabancı işçflerin genel nüfusun •. 1020 teşkil ettikleri ülkeler: Lüksembarg ve Isviçre (1969 da • 15). • 1SCILER: AVRLPA'nın YAZAN Belırli sosyal ve politik bir çerçeveye sıgmsyan isteklerin syaklandıgını görenler çok ttzuldyorlar ve Umitsizlige d&şflyorlar Ne tarafıraızı kavrasak, o taraf elimlzde kalıyor. tstanbal da tünel h&lft işleyemedi. tki yıl evvel belediye seçimlerinde lstanbnl'nn su isini kesin olarak hfil edeeegiiü vadeden Halk Partiai adayı iyi ki seçllmemls, çünkü onnn yerine gelen yaptıgı aynı vaatlerin esirl olarak Istanbnl halkına mahcnp oldn, daha da seneler senesi olacağından ba^ka. Ev kadını hiı«ıitri hanıtndaıı '^ftcSyetçidir. jftpÇoa i»«!|jn; "i«i MtMDdan endişelidir. Genç, okumak istedijri önivenatenhr kaptsmı bnla* maymca bası dertte ne yapacağını sasırarak lonnnda âsi olmaktadır. Üretici kredi darlı^ından, memnr maaş azlığindan lş adamı derdini aylarea Ankara otellerinde bekleme babaaına hökumet adamlarına anlatamadıgından dertlidir. Bfiyuk memnr Boramlnlnkların iyi dagıtılmadığından, Danıstay kararlarının tatbik edilmemesinden ve Başbıkan da Anayasadan sjkâyetçidir. Ben bir tarihte lzmir Milletvekili iken, haber getirml»ler, kazalann blrinde toprak tevzıi yüzünden çok sert bir havanın estijini sövlemislerdi. Kalktım, o kazaya gittim Kahvede ba patladı ha patlayacak halde sinirleri gertlmiş bir vatandas bağınyor, kufur ediyor ve vnrmaktan, öldünnekten bahsedlyordn. Kendisıne dosiça soknldnm, sesimin en nazik edasivle: «Ne oî dedım sana toprak vermedıîer mıî» O birdenbire başına saplak yemis gibi dnrdn; «Verdıler» diye kükredi. «Senm evvelce toprağın var mı idl?» «Yoktu. «öyle ise neden hıddet edıyorsun? Bu halinia »ebebi ne»» O zaman hiç tereddnt etmeden . «Verdiler, verdller ama., dedı taban yerden kotü toprak verdiler » Birisinl parmagı ile gSıterdı. «Bak şuna o iyi yerınden aldı...» Hani çok kıskanç ve haaet bir adama padişah sormns: «Dıle benden ne dilersen... Ne îsüyorsan vereceğım ama.. çu komşun var ya... Ona sana verdiğımin ıki mislinı vereceğim » Kıskanç ve haset adam dftsânmüş ne lstese o komşu yok mu iki mislini alacak... «Padisahım demls gözümun birini kör et...» Pierre Mathias'ın yazdıfına gbre Bertold Brecht, «Surgünlerin dıyalogu» ismindekl bir eserinde Şarlo*nnn bır filminden bahseder, dihi film sanatkân bir valız doldnnnaktadır. tçlne elbiseleri, çamasırları, ayakkabıları koyar, tonra kapagı kapatmak Isteyince, bakar ki valiıe doldnrdnğn eşya dısan taşmaktadır.. Eline makası geçirir, pantalonnn sarkan pacasını, elbısenın kolnnu, gömleğinin yakasını keser sonra valizi kapatma görevini yerine getirmls olan mesnt bir insan gibi valisin flaerine otnmr... • Acaba diyornm memleketi baştanbasa kavnran knvvet gösterilerinde pantalon paçasını, gömlegin yakasını kesmesi refaha nlasanın bir gözünü kaybetme bahasına başkasına imkfin vermek istememesi gibi hallerimiz goze çarpıyor mu?... Bindiği dalı kesen Nasrettin Hoca'nm verdigi ders hiç mi, hlç knlaklanna girmemis .. T Prof. Dr. Nermin ABADAN Münlh Üniversitesi miaafir prof«sörü vlçre, endUstrl ve turlznı endustrisinın yöneticileri bu çalışkan yardımcılardan vazgeçemiyeceklerini her tırsatta ıfade etmelerine rağmen öraeğin Brown Bovert nrmasının tUm İşçi mev. cudunus •• 57 si yabancıdır bu / tilkeye yerleşmeye ve çalışmaya gelen yabancüara karşı son yıllarda bir sürü kısatlayıcı tedbirler uygulamaya başlanmıştır. Nlteklm iki yıldır yabana işçi sa> yısı dondurulmuş ve yeni bır eleman ancak eski bir işçinln terketmesl hallnde ülkeye davet edilebılmektedir. özellikle llert derece tutucu sayılan kilçtlk, tanmsal kesimde yaşamakta olan kantonlann halkı bu yahancılan yadırgamakta, onların lsviçrenin tabii guzeUiklerini bozduklannı, örf ve adetlerine halel getırdiklenni ileri sürmektedirler. Tutucu kamu oyunda yaygınlaşan bu akundan yararlanan federal meclisi Uyesi Schwarzenbach Uk once Federal Meclıs yolu ile vabancı ışçüerln toplam sayısını 11 o 10 a indirmeye çalışmıştır. Bunda basarı kazanamayınca bu kez parlamentoya 50.000 imzalı bir halk teşebbUsil sunmus bulunmaktadır 7 Hazıran'daki bir refe>andumda reddedılen bu tekufte surekli yabana işçi sayısı 300.000 e indirilmektedir; hasta bakımı İle ilgıll personel, bılun adamlan ve diplomatlar bu sayınm dışında tutulnıaktadırlar Tam bır faşist tennınoloji ve ilgtnç bir ekonomik rasyonellik gerekçesi, yabancı işçılenn varügı endüstri teslslerin otomasyona geçmelennl önlemektedir. ayrıca Bzel surette yetişttrümiş salon demagoglan ile kızıştınlan tsvlçre kamu oyunda önemli blr kutuplaşma yaratmış olan Schwarz«nbach'ın en ilginç buluşu îsviçre endüstrısıne yapügı parlak teklıftir: Yabancı lsçtye ihtiyaa olan tUm işletmeler bunlan yine sağlıyabılecekler, şu kadar ki sınırsız bırakılan bu kategorinln dokuz aya kadar uzablabilen «mevsimlik, geçici tşçiler» olmalan gerekmektedir! Böylece bir yandan îsviçre kendlae Czgü o> lan tabii güzelliklerini ve harsını koruyabilecek, 6te yandan ise yabancı lşçilerin ailelerinl beraberlerinde getirmelerine de engel olunacaktır. Bu (ormUlUn arkasında terimin tam anlamı ile yeni ve «medenl» bir sömürgecilik metodunun gizlenmekte oV duğuna şüphe yoktur. Zlra ya. bancı lşçiler sadece emeklerl İle artık değer yaratmakla kalmayıp, aynca Sdedikleri vergilerle sosyal hlzmetlerin alt yapısım da finanse etmektedirler. Oysa bu yenl tedbirlerle onlar sadece genel ekonomiye katkıda bulunacak, herhanjrl bır sosyal güven lik imkftnından rararlanamıya caklardır Bu konunun en llglng yönü adı geçen yabancı düsmanUgı (Xenophoble) daha üımlı ölçüler İçinde başka Ulkelerde de, örneği Federal Almanyada orta. ya çıkmasıâır, Geçici mi, yoksa kalıcı bir nnsnr rau? Y B Akçimento Ticaret Anonim Şirkelî İdare Meclisi Başkanlığından 1 70 000 000 TL.'dan ibaret ilk sermayeye aıt Hısse Senetlerinin 15 Temrnuz 1970 tanhinden itibaren dağıtımına başlanacaktır. Ortaklanrmrm bu hisse senetlenni almak için muvakkat hıssa senedl ılmühaberlerı ve hüviyet belgelert İle birlikte Bankalar Caddesi Komerçiyale Handaki Şirket Burosuna müraoaatları, 2 tdare Meclısimizce: 35000.000 ' r L. sermaye tezyıdlne alt 4 Uncü Apelln 31 TemmiM 1970 tarihine kadar tahsili, 1969 yılı k&rının Temmuz ayınds Apel Borçlanna mahsup edilmek suretıyle tevzii, karara bağlanmıştır. 3 Ortaklmuza ayn ayn yazılan mektuplarda 1969 yüı kftr hlsselerl, Apel vs. borçlan, haktanda bılg: verilmıştır. a) Alacaklı olan Ortaklanmızın, gerekll belgelerle, 15 Temmuzdan sonra Şirket Muhasebeslna mUracaatlan, b) Borçlu olan Ortaklanmızın Akbank Merkes ve Şubeleri vasıtasıyla borçlannı, Ticaret Kanunu hükumlerine göre en geç 31 Temmuz akşamına kadar Akçimento Ticaret Anonım Şirketine havale ettirmelerı, onemle rıca olunur. Radar Bekl&m: 612 6316 u yazı çerçeveslnde sadece Turk ışçılertnln yurt dışındaki sorunlanna yer vermeyip, aynl zamanda Avrupanın yeni «ıkıncı sınıf» %atandaşlanna da değınılecektir. 23 25 Nısan 1970 tanhinde Batı Almanyanın iktidar partisinın bUımsel bır yan örgütü sayılan Kochel'deki Georg von Vollmar Akademisınin merkezinde «Yabana ışçıler Yenl bir Avrupa proletaryası mı*» konıJu tiç guiüük bır semıner düzenlenmışti. Parlamento üyesı, bakanlık temsılcıleri, sendikacılar, sosyal yarHim teşekkülleri, ünlversıte men suplan ile basın ve televizyon görevlllennln katıldığı bu seminer, her ne kadar iyimser bır teshisle nıhal tebUgde eşit hak ve imkanlarla donatüan bu sınal yedek ordunun asla proleter sayılamıyacağı (1) kanaatme ulaşmışsa da, Üzerinde uzun uzadıya düşünülmesl gereken blr sürU yeni gerçekleri, yolsuzluklan, haksızlıklan gönnemezlıkten gelmemiş ve toplantı sonunda yaptığı bnerıierde süratle müdahale edılmesi gereken alanlara lşaret etmekten çekinmemlştir. Avrupada olağanUstU hızla gellşen uluslararası goç hareketinin ortaya çıkarttıgı bu yenl soruzüar acaba nelertUr? kınd DUnya Savaşından önce uluslararası goç hareketl Avrupa dan B. Amerlkaya doğru gıderken tam blr toplumsal bütünlenıe, daha doğrusu uyum ve yeni vatandaşlık edinme amacını güdüyordu, Oysa tkınci Dünya Savaşından bu yana demografik akın transatlanük bır yon yerine yarı endüstrüeşmiş (Akdeniz Ulkeleri) ya da gelişme mış ülkelerden (Asya, Afrika, Lâ tuı Amerlka) çekmek suretiyle ileri derece endüstrüeşmiş Avrupa Ulkelerine doğru bir güney • kuzey çizgısi izlemektedir. Böylece Cezayirlilerle Fransız Afrikasmdan gelenler Fransaya; Pakistanlı, Hindu ve Jamaıkalılar tngiltereye; Yunanlı ve TUrkler Baü Almanya ile tsveçe; Portekiz, tspanyol ve ttalyanlar Batı Avrupanın tümüne dogm yayılmışlardır. Bu akım avrıca bır tarıhl özellık, B Granotiernın ısabetli teşhısl ile sömtırge ya da yan sömürgeciliğln karakterınl taşımaktadır (3). Son derece hızla gelişen bu goç hareketi sadece çalışan nufusun içinde örneğtn tsviçrede olduğu gibi dörtte birtoden laz. la yabancı unsur (.'/» 16) tthal etmekle kalmıyor, aynl zamanda yerleşme, tabüyet degiştirmek suretiyle nüfus hareketine yenl bir hız kazandırmakta, örneğın Fransada olduğu gibi doğum artışuu hızlandınnakta. tngilterede ise bnemli ırk çatışmalarına yol açmaktadır. I ABANCI tŞÇtLER GEÇlCt YOKSA KALICI BİR DNSUR MUDUR?: Yabancı işçllenn uzun vadell bır görünüm içinde nasıl bir yer işgal edecekleri biıgun gerek sorumlu makamlarca, gerekse kamu oyunda henüa vuzuha kavuşmuş bır oluşum değıldır. Kochel seminennln üyelertnl uzun boylu meşgul eden bır sorun şu idı: Yabancı lşgucü aJamı geçici ml, yoksa sürek li bir sosyal olay mıdır? Zlra başlangıçta deneme mahiyetinde ve sırt teknik bır işgücü akıntısını gıdermek uzere başvurulan bu metodun aslında çok daha farklı boyutlara burUnmekta olduğu artık apaçık blr şekilds gorülmektedir. Alman İs bulma kurumunun 1960 faaliyet raporn, B Almanyada çalışan yabana erkek ışçüerden yansından fazlasınm dört yıldır, dörtte birinin ise yedl yıldır B Almanyada oturmakta olduğunu ortaya koymaktadır. TUrk lççUert blle diğer gruplara fcıyasla geç blr tarihte akrn etmeye başladıklan halde şöyle blr oturma süresi dagılımı göstermektedirler: kl dUzenin yürütülmekte olan yurt (Heim) da v<tim«iff"İTT Bu yurtlar İse blr nevi kışla hayatını andırmakta, blreye aslında çok as ozgUrlUk tanımaktadır. Aynca ülkenin ekonomik gelişimlne önemli blr katkıda bulunduklan halde, firneğin P. Almanyada, tabrikanın lşletme kuruluna ancak tüm İşçi sayısının yansından fazlasının muvafakatl İle seçllebilmektedlrler. Sınal yöneümde söz sahlbl olmalan ne kadar gtlç İse oldukça koyu milliyetçi bir politlka lzleyen sendikalarda da görev almalan oldukça gUçtur. Alman Sendikalar Bırliği (D.G3.) sözcüsü Rlchter semlner tartışmalan sırasında ancak yenl yeni milletlerarası blr dayamşma çerçevegelişUrdikleri blr «yabancı lşçilerin sorunlannı ele almaya ve bu amaçla Berlinde ilk modelini geliştırdıkleri bir «banacı lşçilere mahsus sendıka danışma merkezı» açmış olduklarını ltiraf etmıştir. Bu durum karşısında yabancı işçilerin siyasl sorunlarda mahalll düzeyde, belediye lşlertnde ömeğin söz ya da oy sahibi olmalan ancak çok uzak bir gelecekte bahıs konusu olabUecektir. Bu koşullann karşısında yabana lşçilere «ileri endüstri toplumlannın kenarda köşede kalmış, marjınal klşlleriB gözü ile bakmamız fazla mübalâğalı sayılmasa gerek Kaldı kı hiç bır Avrupa ülkesi tam anlamı Ue yabana ışçılere karşı nasıl bir milll polıtıka uygulayacağını belirtmiş değüdir. illl blr tşgilcU lstihdam politikasına temel olabilecek bellibaşü dört görtlş vardır. # tKTtSATÇI GÖRÜŞ: En M TABLO: 2 Kesintisiz jeküde F. Almanya'd» oturan yabancı işçilerin *M oranı Tabüyet 3 ytldan a* 21 ttalyan 8 Yunanlı 13 Ispanyol 20 Türk S4 TÜ 23 23 21 37 47 yü 28 45 42 39 7 yü ve daha fazlası 28 24 24 4 S İşçilerin yeri Y ABANO tŞÇtLERtN GENEL NÜFUS tÇtNDEKİ YERI VE SEBEP OLDUKLAR1 OLUŞÜMLAR: tleri derecede endüstrıleşmiş Ulkelerde llerllyen is bölümü sonunda tazla bilgi. maharet lstemlyen, çeklcl olmıyan lşlerln yerli olmıyan lşçilere gordürtllmesi egıliml son yülarda Batı Almanyadakl 66/67 ekonomik gerileme safhası dışında kesintistr şekilde devam eden ekonomik konjönktür sebe blyle Ç4ŞİU1 Avrupa ulkelerind» Yabaneı dişmanlığı " SVtÇRELtLERİN YABANCI DÜŞMANLIÖI: NUfus terkiblndekl defişikUkler tsviçrede en önemli vankılar uyandırmış bulunmaktadır Zira 5,6 mılyonluk ulkede 1,2 mil/on yabancı İ9Çİ bulunmaktadır. îs 1 örüldUğü üzere Avrupada «dalml gbçmen» tanımlıyabileceğimlz yeni blr lsçl tipi türemektedlr. Bu işçi tipl anayurdu Ue ilişiğıni kesmemekle beraber, milll ekonomtnln dar geçitleri sebebiyle lş hayatını başka btr yerde geçtrmek zorunda kalmaktadır. tstüıdam eden Ulke bu işçi çnıpuna «iki Oç yıl sonra donecek, yenni yenileri alır» gozü ile baktıkça, bu varsayımlara dayanan blr yerleçtırme. eğitme, sosyal bakım polltikası güdecektlr Esasen yabarcı lşçiler sadece Almanyanın tesml belgelerınde «yabancı lş alan» olarak anümaktadırlar, gün luk dildeki karşılıklan «mlsafır ışçl» (Gastarbelter) dir Bunun pratik uygulanası şu demektırAllelerin blrleşme polltikası desteklenmedlkçp ısçiler daha çok askeri btr dlslplinder farksız hlreyın temel hak ve hUrrtvetle rtni kısmen kısıtlayan blr huku düstrlnın yabana işgücüne ihtlyaç dünyasıdır Savunulan slogan Kapılan ardına kadar açalım, blr konjönktur gerilemesı be lırırse ya da işletmeler otomasvona geçerlerse, lşgücü fazlasını tekrar geldiği yere tade edenz. • LtBERAL VE HÜMANİST GÖRÜŞ: tnsanlar arası Uişkılere öncelık tanınmakta, genellikle fakır ülkelerden gelenlerın bu yoldan allelerine yardımcı olduk lan varsayunına dayanılmaktadır. • KISITLAYIC1 GÖRÜŞ: Ya bancı lşgücü akımı sımrlandlrıl malıdır, adaylar eğıtlm ve uzmanlaşma ölçülerine gore seçil melıdır • SERBEST tŞGÜCÜ AKIMI GORÜŞÜ: Avrupa Konseyi ile Ortak Pazar ülkelerinin sınırlı olarak kabul ettikleri bu görüş u"annca lşçlye çalışma hayatın ıhayet B. Amerika'da d«vamlı adımlan üe endüstri. ye yerleşen otomasyon hareketi kendini Avrupada da duyur. maya başlamaktadır Alman Sen dıkalan Blrhğinın açıkladığma gbre önümüzdeki 10 yıl içinde B. Almanyada doldurmamak üzere, 2.8 milyon işyert otomasyoa sebebıyie bosalacaktır. (1) Seminer üyelerinhı büyük çoganlağn proleter terimini sadece sımrlı anlamda «Lumpenproletariab yani sefil düşmüş proleterler karşıbv gında almıştı. (2) R. Descloitres. L'aaaptatiotı des travallleurs ötrangers Paris 1967. Sh. 29. (3) B. Granotier, Les travallleuM iınmigrts en France, MaaP«TO, Paris 1970, Sh. 32. NI da olduğu kadar özel tıayatınd: serbest blr lşyeri seçroe ve yer leşme hakkı tanınmalı, haysıyet 11 ve şerefll bir yasayış surdüre bilmesl için kendısine her türH yardımda bulunmalıdır. Heme: ılâve olunmalıdır kl «lşgücünüı serbest mubadele llkesl» olaral formüle edilen bu esas, buguı Ortak Pazar üye ülkeler dışmdı henüz bir uyğulama alanı bul muş değıldlr. ochel semlnerinde bu konı İle Ugili olarak özellikle B Almanyanın yabancılar ka nununda gfize çarpan aykınlıl ve adaletslzliklenne tşaret edıl mıştir. Yabancılar özellikle ıda rt mevruat açısından çok tahdı dl şekilde muamele gönnektedı ler, aynca idareye oturma lzmn kaldırmak, sınır dışı kılmak gt bi hallerde hiç bir beUrli ölçü ye dayanmıyan. sınırsız bir tak dir yetkisi tanmmış bulunmak tadır. F. Almanya açısından daha a çık bır yabancı işçi kabul etm« politikasmın gellşttrilmeslne en gel olan sebeplenn başında ge rek B Almanyanın, gerekse di ğer Avrupa ülkelerinin belli bii dış polltıka endişesl İle az ge lişmiş ve işgücü fazlasına sahij; olan Ulkelerle yeni yeni üdll an laşmalar yapmalandır. Nitekür bir yıl önce Yugoslavya ile ak tedilen anlasmadan bu yana Federal Almanyaya patlama şeklinde bır göç hareketi cereyan et miştır. Halen Baü Almanyadı 290 000 Yugoslav çahşmaktadır boylece bu grup Türklenn öntt ne geçip ttalyanlardan sonra B Almanyanın en önemli işgılct kontenjanmı teşkil etmektedir. Ortak Pazar çerçevesl dışınds yeni Işgücü pazarlanndan eleman kabul etme halen çeşltll si yasal anlaşma ve pazarlıklanr başında yer almaktadır. Nitektnı B. Almanya kendi ulusal çıkarlanna uygun düştüğü gerekçesi Ue blr yandan Tunusla anlaşmı; bulunmaktadır, öte yandan tran müzakerelere girişmektedir. R UitUı YARI ZTürk işçileri için bir «ikinci öncelik»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle