24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE DÖRT 7 Mavıs 1970 Bir lise öğrencismîn m YILININ Ekim ayı geîmiş, okullar açılmıştı. Ben Medls'e gireli beş aydan fazla olmuştu. Görevimden çok memnundum. Ama şimdi bir tercih yspmam gerekiyordu: Ya okul, ya memurluk. Ben birincisini yeğledlm ve doğrudan doğruya Başkâtip Recep Bey'e giderek Meclisten ayrılacağımı söyledim. «Aferin! Seni takdir ettim. IMadem ki lisenin bitmesine iki yü var, git bitir. O zaman gelirsen seni yine Meclise alırıra» dedi ve çekilme dilekçemi evrak kalemine havale etti. Ken dlsine veda ve teşekkür ederek odasından çıktım. Itiraf etmeliylm ki, lise öğrenimirni bitirmek gibi bir ülkü, güzel bir amaç uğruna çekilmiş olmakla birlikte, üzgündüm. Beni ilk kez Meclise götürtip memurluga atanmamı sağlayan amcaoğlum, Ankara Öğretmen Okulu tabiat bilgisi öğretmeni rahmetli Şeref ağabeyim de Meclisten çekilip kendi öğretmenlik görevinin başına gittigi için, benim bu karanmı alfcışlamjştı. Böylece Meclis me murluğundan kendimce «şimdilik> kaydiyle aynlmış oluyordum. Mecliste kalmayı yeğleyip öğretmenlikten aynlan hocalarıma ve öteki kalem arkadaşlanma birer birer veda ettim. Bizim evrak kalemi müdür muavinl Tevflk Bey, iyi yürekli arVadaşım evrak tevzi memuru Mehmet Bey başta olmak üzere birkaç memur beni blnanın, bizün kaleme yakın dış kapısının • 1 Mayıs 1920 günü grup halinde resim çektirdiğiıniz merdivenlerine kadar uğurladılar. Bu yürekten ilgi gözlerimi nemlendirmisti. Zaafımı belli etmemeye, erkekçe ve metin Meclisfen ilk ayrılışım ve Konya'ya sürgün davranmaga çalışıyordum. Merdiven basamaklannı, ara sıra geriye dönüp onlara el sallıyarak indim ve Ulus Meydanı'na doğru yürümeğe başladım. Bir az uzaklaşınca durup Meclis binasına uzun uzun baktım. 1 çimde bir hüzün, bir eziklik vardı. Birkaç ay önce on altı yaşımı doldurmuş, şimdi on yediyi sürüyordum. Düşündüm: Bu yaş henliz bir ömür başlangıcı sajnlordı. Ben bu başlangıç içinde o zamana kadarki yaşamamın en ilginç olaylarma bu binada taruk otaıuş, orada bir çok şeyler öğrenmiştim. Bayramda, bütün Meclis memurlanyla birlikte, Mustafa Kemâl Paşanın elini orada sıkmıştım. HIFZI VELDET VELİDEDEOGLU ra, az kalsın, geri dönüp istifamı geri alarak Mecliste kalmayı bile düşündüm. Fakat sonunda iradem, duygulanmı yendi. Meclise arkamı dönerek Karaoğlan Çarşısına doğru hızlı hızlı vurümeye başladım ve okulun yolunu tutrum. Bu benim Meclisten ilk aynlışımdı. Tam iki yıl sonra, lise mezunu olarak, yerüden bu Meclise gelecek ve 1929 yılının başında bu kez de Avrupa tahsill için ve artık bir daha dönmemek üzere Meclis memurluğundan aynlacaktım. TJTGÜNSUZ BÎR OKUL MÜDÜRÜNÜ ŞÎKÂTET KTJLDA derslerimiz başladı. Cudi Bey adındaki müdüriimüz ayrılmış, Ali Haydar Bey isminde yeni bir raüdür gelmlşti. Bu zat aynı zamanda orta sımflara tarilı dersine giderdi. Bir ay geçmeden okulda disiplin kalmadı. yemekler de bozuldu. Biz yuksek sınıf öğrencileri bir kaç kez müdüre giderek şikâyette bulunduk. Son gidişimizde: «Efendim, hiçbir netice çıkmıyor, hiçbir şey düzelmiyor» dediğimiz için bizleri odasından dışan çıkardı. Orta sınıflardan iki öğrenci her gün birkaç kez müdürün odasına girer çıkardı. Biz bunlara espiyon gözüyle bakardık. Hattâ arkadaşlar arasında daha fena söylenüler de olurdu. En sonunda dayanamadık; Maarif Vekilliğine, okulun durumu üzerinde ve müdür hakkında bir şikâyet dilekçesi verdik. Benim yazdığun dilekçeyi on iki arkadaş imzalamıştı. Müfettişier gel di, soruşturma yapıldı, hesaplar ve defterler inceîendi ve sonunda disiplin cezası niteliğinde olarak, müdürün maaşından bir haftalık «kıstelyevm» (yani kesinti) yapıldı. Eh artık umutlu idik: okul düzelecekti. Fakat ne gezer! Aramızda «Laz Haydar» diye andığımız müdür, (meğerse İstanbul'da Yuksek Öğretmen Okulunda öğrenci iken onu arkadaş ları da böyle çağırırmış bunu aylarca sonra Konya Lisesinde cebir öğretmenimiz rahmetli Hüsnü (Uluğ) Bey'den duymuştuk) zulmünü artırdı. Özellikle «Bütün talebe namına» diyerek dilekçeyi imzalamış olan öğrenciler hakkında, olmadık bahanelerle suçlamalar yaratıyor, izinsiz cezalan veriyordu. Kendisini Maarif Vekâletinde Orta Tedrisat Umum Müdürü Kâzım Naml Bey adında bir zatın tuttuğu, söylenti halinde etrafa yayılmıştı. Ianma lşkence ediyordu. Bir a O Daha lise onbirind sınıf öğrencisi iken memleketin en büyük adamlanyla, en yuksek, en önemli ve hayatt sorunlanyla orada karşı karşıya gelmiş, kimi zaman beni korkutan çok şiddetli tartışma sahnelerini orada görmüştum. Devletin gizli yazılarını temize çekmiş, Meclis Başkanından Osmanlı Padişahına yazılan uyarma yazısını bile müsvettesinden temiz kâğıda ben aktarmıştım(l). Şimdi ise liseyl bitirme ülküsü ugruna oradan aynlıyordum. «Aynlıyor» değil, kendimi, içimde direnen ters yöndeki duygulara rağmen, oradan sanki koparıp söküyordum. Kendi akıl, muhakeme ve iradem, kendi duygu • BU FOTOGRAFTA görülenler, Konya.va sürgün edilen öğrencilerdir. Soldan sağa: Hüseyin Avni (eski edebiyat öfretmeni), Cemal (Gökçe Demircl savaşına katılanlardan ve eski lise müdürü), HıfZ! Veldet Velid edeoğlu. İkinci sıradakiler soldan sa£a doğru: Eski Czik öğretmenlerinden Arif, Denıirci savaşında parmağını kaybeden Lütfü (Erçin Mllli Eğitim Bakanlığı eski başmüfettişi), savaşa katılanlardan Mehmet Doğan (Milli E£itim Bakanlıfı eski orta ö^retlm genel müdürü). tip ettiğini bize Maarif Müdürü açıklıyarak, dosdoğru cevap vermemizi söyledi. Kâğıtları a t dık, dediğim gibi neler, neler sorulmuyordu ki: «Sosyalizm ne idi? Ne zamandan beri bolşevik olmuştuk? Kimlerle ve nerelerde toplanıyorduk? v.s., v^..» Hepimiz ne yazacağımızj şaşırdık. Bu da nereden çıkmıştı? Müdürün bu denli bir alçaklık yapacağı aklımıza gelmediğinden, ben kendimce bunu Mecliste de antipatik bulduğum vekil Rıza Nur Bey'in evhamına yormuştum. Çok iyi hatırlıyorum, şuna benzer bir cevap yazdınr. «Hak aramanm ve şikâyette bulnnmamn bolşeviklik demek olduğunu bilmiyordum. Sosyalizm ve bolşeviklik bugün Rusya'da tatbik edilen devlet idaresidir. Fakat bunun ne biçim bir idare olduğunu hilmiyorum. Hiç kimse ile bu yolda bir toplantıda bulunmadım. Yalnız arkadaş larla Müdür Beyi şikâyet etmek için bir defa mektepte toplandık. Başka hiç bir şey bilmiyorum.» Ben o zaman bolşeviklik ve sosyalizm hakkındaki bu üstünkörü bilgiyi Meclisteki memurluğum sırasmda, Kâzım Karabekir Paşa'dan gelen bir telgraf üzerine konuşan milletvekillerinden öğrenmiştim Bizim arkadaşlardan çoğu bu kadarcık da yazamamışlar. Birkaç gün sonra okula «landon« dedikleri fayton arabasıyla (o tarihte bakanlık otomobilleri yoktu) Maarif Vekili Rıza Nur Bey geldi. Yukarı kat holde, dilekçede imzası bulunan öğrencileri topiadı ve kendisi bir karar okudu: Yuksek sınıflardan ilk dilekçede imzası olan lardan altı öğrencinin okuldan kesin olarak çıkarılmasına, içlerinde benim de bulunduğum öteki altısının «Konya Sultanisine nefyedilmesine» ve bütün diğerlerine de birer «tekdir'i aleni» cezası verilmeslne karar verilmiş. Bizler de tard edilecekmişiz ama çalışkan olduğumuz için bu defalık affedilip başka liseye nakledilmişiz. (Son radan öteki arkadaşları da affedip Kastamonu Lisesine gönderdiler.) Maarif Vekül Rıza Nur Bey elir.deki kâğıdı, yani bizim hükümlülük karanmızı okuyup bitirdikten sonra bağırdı, çağırdı: «Müdüre mutlâk itaat lâzımgeldiğini, icabederse bütün talebeyi kovarak başka yerden talebe (retirteceğini» söyledi ve ayrıldı gitti. E HAZÎNDÎR td, Yozgat Lisesinden beri Milli MUcadele ile yakından ilgilenmeyi kendilerl Için hava, su ve ekmek gibi günlük bir ihtiyaç halinde gören, daha bir kaç ay önce o mücadeleye eylemli olarak katılmak için Kuvâyi Milliyeye başvuran ve • kabul ediünce gidip, sonra yaralı ve gazi olarak okula dönen bütün ülkücü liseliler, şimdi ceza görenler arasında idi. Buna karşılık müdüre dalkavukluk edenler el üstünde tutuluyordu. Acaba hayatta da bu hep böyle mi olacaktı?! M konu ver«im: AYHAN BAŞOĞLU CEM SULTAH (1) E1U yıl önce benim el yazımla temize çekilip Meclis Baskâtibi Recep (Peker) Bey tarafından düzeltme gören bu belgenin bütününün fotokopisi, Ankara'da TUrk Dil Kururaunca yayınlanan (Türk Dili) adlı aylık dil ve edebiyat dergisinin Mayıs 1970 tarihli 224. sayısında çıkmıştır. YARIN Bir zulüm örneği ve Millî Mücadelede Konya T.B.M.M. BAŞKANLlGlNA DİLEKÇE tZ bu zulme dayanamadık. Bir gün gizlice sınıflardan birinde toplandık. Bu toplantı, günümüzde Üniversitelerde «fonım» dedikleri türdendi. Durumu gözden geçirdik. Sonunda Maarif Vekilliğinde bir sonuç alma olanağı bulunmadığı, doğrudan doğruya Türkiye Büytik Millet Medisi H«isliğine başvurmak gerektiği sonucuna vardık. Ben gözlerimle görmüştum ki, bu Meclise halktan herkes başvurabiliyordu. Orası yalnız yasama organı değil, aynı zamanda, hattâ daha çok, bir yürütme organı gibiydi Hıç unutmam, sekiz madde halinde bir dilekçe kaleme aldık, okuyup uygun gördük ve dağüdık. Bunu ben temize çektim, bütün arkadaşlar birer birer imzaladı. Dilekçenin alüna, her öğrencinin sınıfı ve numarası da yazılmak üzere, elliden çok imza atılmıştı. Dilekçenin sekizinci maddesi aynen şöyleydi: «Bu şikâyetlerimiz Maarif Vekâleti Celilesine arz edUdi ise de hlç bir netice hasıl olmamıstır.» Arkadaşların öyle münasip görmesi üzerine, ben Büyük MUlet Meclisi binasma giderek dilekçeyi BaşkâtiD Recep Bey'e verdim. Recep Bey şöyle bir okudu ve: «Bu istida Reis Paşayı, Meclis Reisi sıfatıyla değil, Icra Vekilleri Heyeti Reisi sıfatıyla alikadar eder. tcra Vekilleri Kalemi Mahsusuna götür.» dedi ve dilekçenin altına, her zaman kullandığı kalın kırmızı kalemle «Kalemi Mahsus Müdürü Hayati Beyefendiye» diye yazıp imzaladı ve bana geri verdi. B DEFINE TAL.P APAYDIN 92 , Öhhe! diye öksürdü. «Ula ben bunlardan zenginim belki, dedi içinJen. Yarın bu oteli satın alırım valla, ne yani?..» Yürüyün be, bakınmaym! Kapıya yanaştılar. îçerisi pırıl pınl yanıyordu. Gümbür gümbür çalgı sesleri duyuluyordu. Işıklar, sesler, renkler birbirine kanşmıştı. General gibi giyinmiş birisi ters ters baktı; Kimi aradımz? dedi. Şey efendi, bizim vekili Memduh bey buradaymış da... Kimmiş Memduh bey? Şey canım bilmiyon mu? Vekil... Nerenin vekili baba? Soyadı ne? Yarbay dayı söyledi. Ne olursun şunu bi buluver oğul, tfedi. Kapıya kadar gelsin. Çok önemli işimiz var. Adam sonunu dinlemedi. Buyurun beyim, kartınızı müsaade edin. Bayanlar baylar bir küme adam gelmişti. Pırıl pırıl giyiniktiler. Kadınlardan güzel kokular yayılıyordu. Kıyıya çekilip baktılar. «Vay canına, dedi Seyit Ali. Ne bu be? Cenneti buraya getirmişler. Düğün mü var acaba içerde? Yoksa bi eylenee mi?» Derken başkalan geldi. Sarı sarı adamlardı. BilinmecJik bir dil konuşuyorlardı. •Hımm... Bunlar Amarikanlı. Benim Corc ehbabı bilirler mi ola? Sorsak mı birine?» Olmadı. Kartlannı gösterip içeri girdller. Kapıdaki adam onlara selâm verdi. Kadın erkek cıvıldaşıp duruyorlardı. Seyit Ali içeriye bir daha baktı. Yukardan asağıya pırlanta gibi ışıklar yayan avizeler sarkıyordu. Geniş salonda duvarlar yerîer pırıl pırıl parlıyordu. Beyaz tuvaletli kadınlar, siyah giysili erkekler gicdyorlar geliyorlar, bazısı dikilmiş konuşuyorlardı. Ellerinde türlü renkte bardaklar vardı. Naha adetiniz bata. Ne ederler bunlar acaba? Yarbay dayı tekrar yaklaştı, Ha efendi, dedi. Çağıramıyacan mı bizlm Memduh beyi? İki sözümüz var, söyliyelim de gene gitsin. Yarın arayın amca, bugün olmaz. • Amca diyor bak, iyi adama benziyor.» Yeğen, gel etme, çok önemli bu iş. Kapıya kadar gelsin, gene gitsin. Git de bi deyiver ne olur? Ben buradan aynlamam amca. Birisi gelirse çağırtırım, bekleyin.. İyi ya, peki. Duvann dibine büzüldüler. Dışarısı soğuktu Titrivorlardı. Girenlere çıkanlara bakmaya başladılar. Şoför ömer Yarbay dayıyı bir kıyıya çekti. Şu adamın eline blraz para nkıstıralııo. Değilse sabaha dek bekleriz buradft.' Yarbay dayı ayıktı, öyle mi edelim? Bak hiç aklıma gelmedi. İyi dedin, öyle edelim. Elini cebine atıp yanaştı. 28 DİŞİ BOND TİFFANY JONLS Icra Vekilleri Heyeti, yani Bakanlar Kurulu, Ankara'nın o günkü ve bu günkü Hükumet Konağındaydı. Hayati Bey'i evvelce çok kez Mecliste görmüştüm. Gittim, durumu anlattım. Dilekçeyi okumadan: «Pekiy kalsın, Paşa Hazretlerine arzederim» dedi. Ben de sevinerek okula dönüp durumu arkadaşlara anlattım. Artık müdürün atılmasını veya başka yere kaldırılmasmı bekliyorduk. Ne boş umut! Meferse Hayati Bey dilekçenin baş maddeterini okuyunca bunun Maarif Vekâletini ılgilendirdiğini görerek, altma doğrudan doğruya: «Maarif Vekili Rıza Nur Beyefendiye» yazıp oraya göndermiş. Rıza Nur Bey de bunu okuyunca, bir halk deyimi ile, küplere binmiş. Nasıl olur da lise öğrencileri bir vekili T.B.M.M. Başkanüğına şikâyet edebilirlermiş?! Aslında haklı. Fakat züîum gören biz öğrenciler bu en son careye baş vurmuşsak, «Bunda her halde bir bit yeniği var» diye de düşünebilirdi. SÜRGÜN KARAR1 Vekil Memduh bey rahatsız olmuç gibi yüzünü kırıştırdı, Ne? dedi, KlmmisT Köylü herhalde efendim. üç kişiler Çok acele işleri varmış. Kapıda söyliyelim, gene gitsin dediler. Hıh, dedi yamndaki kadın. Burada da mı buldular? Hiçbir yerde rahat yok bize. Karşıda oturan ak yüzlü adam bardağından bir yudum içti, Seçmenlerin Memduh bey, dedi Gitmen lâzım. Malum ya... Memduh bey garsona rföndü, Atlatsaydın be evlâdım, dedi. Burada vok deyiverseydin. öğrenmiçler efendim. «Çok önemli» diyorlar. Git hadl git. Rey kaybedersln sonra. Memduh rey düşünmez, dedi katfın. O önemli değü. Nasıl 6nemli degil hanımefendl, hee... öbürleri pülüştüler. Memduh bey ikirdkliy di. Gitsem mi, gitmesem ml diye düşünüyordu. Bir dakka, dedi. Belkl mühim bir seydir. KalkiD yürüJü. Kansı arkasından homur» dandı. Nasıl, gSrdün ya, dedi obürü. Tekrar gulüştüler. Kadınlardan birüi çıngıraklı bir kahkaha attı Memduh beyin kansı pek slnirlendt buna. «Bu geceyi de zehir etti hınzır olası» dedi kendi kendine. Çantasından flltreli bir sigara çıkarıp yaktı. Memduh bey kapıya tfoğru çabuk çabuk yürüdü. Yeni ayakkabılan uzun tuylü halılann üstünde gıcırt gıcırt sesler çıkanyordu. Alkollfl kafasında «aziz seçmenlerime hizmet, görev... Vatan... millet...» kelimelerl yanıp sönüyordu. Cazın gümbürtülü sesi gittikçe arkada kaldl. Kapılara yaklaştıkça usaklar kapılan sayeıyla açıp yol veriyorlardı. Dış kapıya yaklaştı. Hah tamam geliyor, dedi Yarbay dayı. Toplandı. Ceketini dügmeledi. öbürleri de aynı işi yaptılar. Memrfuh bey baktı, • Yarbay dayının yüzü yabancı değildi. Bir yerden tanıyordu ama nerell, adı neydl, geüremedı Seyit Alı'yi de görmüş Rİbiydi. Hiç bozuntuya verm«di, yüzünü tathlaştırdı. Vay hemşerilerim, hos geldiniz, dedi. Hangi rüzgâr attı böyle? f Arkan var) VEFAT Rum Patrik Vekili, Kadıköy Metropoliü Meliton'un annesi, DENİZCİLİK BANKASI T, A. 0. İstanbul Liman İşletmesi Müdürlüğünden 1 Işletmemiz Klâvuzluk ve Romork6rcülük servisinde çalıştınlmak üzere sınavla staiyer klâvuj kaptan alınacaktıp. 2 Aşağıdaki şartlan haiz isteklilerin sınavları 25 Mayıs 1970 günü saat 14.00'de Işletme Müdürlüğümüz binasında yapıJacağından, en geç mezkur gün, saat 12.00"ye kadar lüzumlu belgeleriyle Personel Servisl Şefliğimize müracaat edilmesi llân olunur. ARANILACAK ŞARTLAR: 1 Yuksek Denizcilik Okulu veya Deni» Harp Okulu mezunu olmak, 2 En az Yakın Yol Kaptanhfı ehliyet belgesini hai? bulunmak, (Uzak Yol tercih sebebidir). 3 Sıhhl heyet muayenesinde (Denirde çalışır) durumunu heyet raporu ile tevsik etmek, 4 Işletmece meslekt yönden test usulO üe yapılacak seçme imtihanında ve Ingilizce dilinden vapılacak imtihanda başan sağlamak. (tkinci ve daha fazla rtiller bilmek tercih «ebebidir.l 5 (45) yaşını aşmı$ olmamak AYLÂK MUSA HULAM3I ıçl ^ UÎZIM • İR GÜN okulumuza Maarif Mudürü Hilml Bev"in başkanlığında birkaç kişi geldi, bunlar müfettişmiş. Sabahtan akşama değin, dilekçede imzası bulunan elli öğrenciyi birer birer sorguya çektikten sonra, içlerinde benim de bulunduğum, oniki kişiyi ayırıp ertesi günü Maarif Müdürlüğüne git memizi söyledüer. Gittik. Ellerimize birer kâğıt vererek bir takım sorular sordular. Soru, ama ne soru! Meğerse bizim mü dür, ilk şikâyet dilekçesine imza koyan oniki kişi için: «Hep bunlar kanştırıyor. Bunlarm hepsi bolşevik» demiş. O tarihte bugünkü gibi «Komünist» denmez, «Bolşevik» deyimi kul B EVDOKStA HACI 5 Mayıs 1970 günü vefat etmiştir. Cenaze âyini 7 Mayıs 1970 persembe günü saat 13.30'da Fener Rum Patrikhane Killsesi'nde yapılacaktır. O GL D (Çiçek reklâm: 385/4578) KONGRE İLÂNI . Eski Muharipler Cemiyeti Beşiktaş İlçesinin Yıllık Kongresi 12.5.1970 salı günü saat 15'de, nisap olmadığı takdirde 20.5.1970 çarsamba günü aynı saatte Beşiktaş îlçe Merkezinde yapılacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle