16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SATFA: ÎKl Cumhurîyet Mala gihren olmaz o erahtr ei enrar» dan : Malına güvenip her »eye •ahip olabilecegine lnananlar için blr hlkâyecik. HtUcOmdara r«^rlaıindan Wrl: Askere rüzum yok nıltonım. Bia mal biriktlrmeye bakalım. thtiyaç olduğu caman p» ra Ue asker t«darik ederiz. Na> flle aıker beslemeyelim, pmra ile her şey elde edilebillr, der ve dâvasını ispat içln blr kâse bal getlrir, biraz sonra bal kaaesl, Ustü slneklerle dolar. Bir boşka restr: Sakm hflnkânm, der. Ben de bnnun akainl İspat edeceğtm, yalnn bana aksama kadar mfihlet veriniı. Akşam olur, hara karanr, aym bal kâsestnl ortaya koyar. Ama tabil tek sinek gelraez. tşte der, Tarlığa güvenmenln 101111 perlşanlıktır. BHPSTNÎN o m «ıkalıyordu... Şaçüası blr şeydl bu da. ÇUnkU Pstagonya'da lnaanlartn eam sünlm&ıdı... «Oyatanacak lşlerimlzln çokln^ondan mı »»nki?» diys kurdu Fellp«... «Can nkıntuı gsleneklerimlzde yok blzim...» aUneç, plfttonun tepesind* bir alttn pam gibi perlıyordu.. Ama dondurueu bir rüzgftr esiyordu hem de... Bir diken yumagı yuvarlana yurarlana Felipenin yanına kadar geldi, uHmdığı yerde, »ol bacagına takılıp durdu... RUzgftr iteledikÇ6 tiril tlril tltriyor, oradan kurtulup daha ötelere »eyirtmek istiyordu... Felips, başını kaldırmadan, aş&ğıya, bacagına doğru baktı... GOzlerinl alabildlğine devirmesi •onucu, göz çukurlan sııladı... Bakışlannı düzelttl sonra, ve sağ ayağıyla diken yumağını tataldığı sol ba cağmdan kurtanp dilşüncelerinl sürdürdü .. «Geleneklerden rahatsn olmak benim gibi seçHnlere Ozgfl» diye geçirdl kafasından... «Can sıkuıtısı da biz lere his .. Koyun otlatıcuı olmadım ki ben... Teoloji otrudum... KalabalıkJann renksiz motlnhığu bir sey sBylemiyor hana... Oysa, ne garip, o kalabalıktan çıktım ben... Ama teoloji okudum diye «Seçkln» sayıyorlar onfar beni... Ne demek «Seçkin» olmak?.. » Biraz ötede, Felipe'nln ortan ca kardeşi koyunlan otlatıyordu... Sırtını bir kayaya vermlş, elinin altındaki boz renkli köpeği okşuyordu haflf hafif.. Pl&to uçsuz bucaksız uzarayordu... Kovunlar, göz alabildiğlne dagılmışlar, dondurucu rüzgann yosunlaştırdığı bltkllerle kannlannı doyuruyorlardı... Fe lipe'nin ortanca kardeşi, yanı başmdaki heybeden çıkardığı yemişleri uvuşukça geveliyordu. . Seminerdeki okumalarını hatırladı Felipe .. «Birbirlerinden aynlmamacasına dost olan iki kus, ayni ağaca tfinemişler» diye yazıyordu İki bin yedi yüz yılhk Hint «Upanıshad» lannm blrinde... «Biri ^aze meyvalarla karnını doyunıyormuş, öteki yemeden, bakıçlannı gezdiriyor muş, yörede...» Felipe'nln fena halde canı sı taüyordu... Oarip bir seydl bu da, çünkü Patagonya'da lnsar.lar o 24 M a n s T970 YARENLIK Ellf NACI Tarihteri r Hezorpore Ahmet Poşa UOÜN katomlmlsin vcunda «HesarpSre Ahmrt Fafa» Tir, Ondan töz edecegiı, tusur» bakmayın, İkıbetl çok kötüdür. Sultan îbrthlmin tahttan indirilmesinden blr 8nc«, bu Ahmet Pas» barı tedariklerden huylanmıı •• yanına iki kapı yoldası, Abdi 11» Halıl'i ve topladığı rCfretlerden de bir miktar dünyalık alıp ortadan kaybolmak iitemlş. SüleTinaniye'deki blrkaç dostunun kapınm çtlmıssa da içeri alınmanuş. Nihaytt lster lıtemez Ha^^^^^^^^^^^^ eı Behram aganın evin» ıığınw. . mağa mecbur olrau». Feleğln AMlMl I « S 0 çemberinden geçmlş bu Behraca ağa hem buyur etmlı, hem de Sofu Mehmet Pasa'ya haber Büyük Petro îı veç Kralı On 1«almif. kind Şarl ile Mevıim yaı, hava haddlnden dövüsüyor. Pet fazla ııcak, Ahmet Paşa haddin TO, Poltava mu den fazla sljman. Buram buharebeıini kazanıyor. Şarl kaçıyor, Dinyeper ram terlemeğe, bardak bardak Nehrini •»ntialla geçıp Osmanlı buzlu «u lçmeğe baslamıs, uzat toprağına, Bendere geliyor. îsmayalım. Gelip Pasa'yı yakalate Rusya'nın büyümesi, tayılı mışlar ve doğru kendisinl can elevletler •ırasjna girmesl bu ta tfüsmanı Sofu Mehmet Paşa'mn rıhten baslar. huzuruna getirmişler. «Çık baRuslar büyük çapta toplar kalım paralan» deyip koynundokerken Üçüncü Ahmet buralarda ok atmakla me;gul ve daki üçyüz keseden baslayarak Kozbekçilikten gelme KalayAbdl Ue Halil'deki altı bin flo3ı Ahmet Pasa'yı da Vezir yap rinl de almışlar, kendislni de mıs. Artık bu durumdaki bir eellât Kara Ali'ye teslim etOsmanlı împaratorluğunu tade mişler. Kara Ali oracıkta isinl düşünmek kâfi. Devrin nezaketi ile ne kadar ilaill oldugu hebltirivermlş Te blr ata bağlamen anlasılıverir. O Sadrazam narak doğru Atmeydanına göKalaylı Ahmet Paşa ki, Saraytürülmü». Sabah olunca Sulburnunda karaya vuran büyuk tanahmet Camline namaza gebir Morina balıgından bshsedilenler yerde yüzü koyun yatan lirken: «Ben dlyor, Akdrnlzde Ahmet Pasa'nın ceaedl ile kar kaptanken blr balık çıktı karşınııza Saraybornnndan Eyübe şılasmışlar. kadar vsrır.» Sonra Baltacı Mehmet PtsaVe derler ki: Açıkgoz blr Ye nın baltasını yiyor beline. Aı niçeri, bu yaglı, şişman vücudıi zaman sonra da Baltıeı'nın foparça parça etmis ve «Insan yssı çıkıyor meydana. Dah» ysfı romatlzma sancılarına iyi sonrası malum. Bir ham»m tel gellr» tfiye her parçasını beşer, lâkının tmparatorluk mukadonar akçeye satmıs. Bu yüzden deratma el koymağa kalkısmaAhmet Paja da tanhe «Hezar• ı kadar hazin maceralarla dopsre Ahmet Paşa» diye geçludur bu tarih. mijtir. Yazan denli gayesiz ve de öylesine tasır bir mutluluk içinde yaşarlardı ki. Gecenin onlara getirdiği hiç bır şey yoktu, arra y:ne de sılcılmazlardı. Geleneklerı değil di sıkılmak. «Bekledikleri ne var?» diye düşündü Felipe. «Bek ledikleri bir şey olmayınca neden «ıkılsınlar?... Ama ben, on Turhan ILGAZ lardı Patagonyahlar ve d« bımlardan altısı özellıkle önemliydi... Çünkü Patagon geleneklerine göra bu altı karnaval, en •Tadına doyulmaz» sartlar altmda yaşanmalıydı... Ve herkesin tümüyle onaylıyaoagı gibi. «Tadına doyulmaj sartlar», ir.sanlar ne denli eğilltnlerini glı lu kılmasına karşm, evlendikten ionrı bir Patagon çıîtı çocuk yapmak istedığinde, kocanın »permatozoidlerl ile kadının yumurtaıı, bir deney tupunde birleştirilir ve gerekll şartlar ve sure içinde saklanırdı.. Bu, bizim taraflarda «Snni ilkah» diye adlandınlan işlemdir.. Işte Patagonj'alıları, Karnaval günlerinde şaşırtan, panlğe kapılmalarma yol açan sey buydu Çünkü gelenek ve yasalannın ruhlanna serptiği tum «lıskanhklarına rağmen, yalnızca irtsan olmalan nedeniyle, bilinçsiı de olsa bir ga Kalaylıkoz Madam floosevell 932 leneierinde Amerikanın 32. Cumhurbaşkam olan FranJclin Roosevelt, daha üniversite rencisı iken akrabasından Elenor Roosevelt i)e evlenmiçtl. Gerek çocuk felci olduŞu zaman kocasma gösterdigl çefkatle, gerelc Cumhurbaşkanhğı eırasındaki yardım* ları ile tanınan Madam Roosevelt, oldukça çehre fukarası, biraz da çirkince bir kadın olduğu halde gayet *üzgün v« güzel konusan hir kadınmif. Birgün «tnsan Haklan Birlijfl» nde verdiği bir konferansta ön •ırada bir sarhoy delege ayaja kalkarak : 1 (Resim: A. ARAD) ların «Seçkin» dedikleri ben .. Peki ben ne bekliyonım?... Var beklediğim bir gey, ama ne?.j» lemek alışkanlıgında olurlars» olsunlar, ancak çlftleşme lçgüdülerınin gözönünde bulundurul rnasıyle yerine getlrilebillrler... Oysa, Patagonya'da yaşıyan Jnsanlar bu konuda bir îsveCÜ bacaksızdan daha bllgislrdlleT.. Karnavallar süreslnce duydnkla n sıkıntı bundandı işte însanlar, «Deney Tüpleri» nln yardımıy,a çoğalmaktaydı Patagonya'da.. Yasalann, dinl v» sivıl nikShı yurttaslara lorunriplik seziyorlardı Patagonyaiılır, ta Içlerinde... Felipe olanea can nkıntuıyla, ertesl günkü Karnavılı düşünüyordu.. Sonra Camıila'nın kara gözleri geldi akhna.. Bir türlü çıkartamadığı bir şey vardı kafasında.. Camilla ile ılgili.. Ama neydi?. Olmuyordu, çıkartamıyortfu.. Yakalamak istedikçe şeffaf, tertemiz bir deney tüpü belirıyordu gozlerinin önünde.. Bu kez, o bir Madam, demiş, Bmrümde •izin kadar jrfiıel konnşan kadın RÖrmedim, ama sizin kadar da çirkin kadın görmedlm.. Madam Roosevelt bu kustah adama karsı ne löyleyeceğini sasırmıs ve: «Ben de sizin kadar igrenç blr tarhof gönnedim» deyivermiş. Sarhos gülerek ıu cevabl T«rmis : Ama madam ben yann ayılacajım. P AT.VGONYA'da insanlar, sıkılmasına sıkılmıyorlardı. Gelgelehm, o uyuşuk mutlulukları içinde anlaşamadıklar n tek bir nokta vardı: Kamaval geceleri nasıl aşk yapacaklannı bilemij'orlardı... Bir yıl boyunca on yedi karnaval kut nirlü akl.na gelmeyen seyl n« uman unuttuğunu düşunmey» lcoyuidu, yine olmadı.. Yukardakini düşledi çarcsız.. Günes çekilip gidecektı ner«deyse.. Batıdaki daglar kıpkıbir perd'enin önunde d'.kiz ıl lıyorlardı.. Ayaz, Felipe'nın suratına dalıyordu.. Felipe sıkıhyordu.. Karnavalı duşündükçe karnmdan doğru «abırsız bir lcıpırdanıs gibi başhyordu sıkıntı, gırtlağır.dan yukarı fırlayıp. zonk zonk kafasına vuruyor, sonra omuriliğl boyunca kuyruk «okumuna kadar iniyordu.. Bir bekleyis taşır gibiydi bu «ıkıntı... Felipe'nin kafasında, Camilla'nın kara gözleri Iri iri açılmı», tertemiz bir o>nev tüpüne bakıyordu.. ölümü yegledi blr an Felipe.. «Onn mn bekllyornın?.* dedi kendi kendine.. Derken yine Karnavalı düsündü.. Rengarenk giysiler içinde eaddelerden eeçen kalabalıSı gördü.. Camilla gülüyordu.. Bütün bir gün boyu gülüyordu.. Tapmakların çanları çahyordu alabildıgine.. Kalabahk yivip içiyordu. Sonra, hava karardıkça bir saskınhk çbküyordu herkese.. Camilla'nın gözleri iri iri açılıvordu.. Ve bevaz giysiler içir.de adamlar çıkıyordu köse bn^larından.. Ellerinde deney tuoleri . «Oiacak eftol dfiil» ri v« soylendl Felice.. «Bekledijim «er b»sk« Bask» bir gerçek bekledifim..» Yine, seminerrîeki okumalarını anım^adı, sorraı «O ki, fözüvle (föklfrin en vük» <ıek yerinden bu dünyayı izliyor, o gerçekte bnnn biliyor, yahnt belkl de bilmiyor.. » Felipe iyiden iyiye bunalıyordu» Yukanya çıkıp sormak olan Heîı'di'kl.. «Tasamak Islivornm» diye »esTendi bu kez.. Carr.ılla'nın gfizlerinin içi gü!üverdi kafasında.. Bır sayfası daha açılıverdi birtîen. seminerdpki okumalarının: «Bırakın hn adamı burada otnr«un. siz, tanrılar, nzaktaki dünva için kaldınp çötürmeyin.. Onu. hin kez daha rüçlfl bir kndretin sihriyle ölümden koparıyoroz..» O gece Felipe, Patagonva'daki bütün deney tüplerini kırdı» BULMAC2 Hece Bulmacası A A A A A K AY BA BA BA Bl BIK CIL CIM DE DE DE DE E FA GEN I I KAN KI KI KO KÜN LEL LET LI MA MA NA NAR NOZ RI SE Sî SO SUK SÜM ŞI TAL UÇ VOL YA YA YE ZI. Yukarda gördüğünüz dagınık heceleri aşagıdaM sorulann karşüığı olarak bir kerede kullanıp numaralı çizgllere yazınız. Meydana gelecek kelimelerin sıra ile yukardan aşağıya tKÎNCî ve DÖRDÜNCÜ harflerinl okuduğunuzda Bemard Shaw'ın: «Kadınlar çlrldn bacaklannı nxun bir tovaletln, erkekler ise kısa boylarun bir . » diye başlayan sOzUnUn geri tar&tuu bulacaisınız. 1 Kerestesl sert rengl riyah bir îrika ağacı. 2 GUreşte blr oyun. 3 Çocuklann mehtaba taktığı ad. 4 Miskince aptal. 5 Bir kua. 8 Yanardağ. 7 Avrupa'da bir devlet. 8 Bir çeşit mermer. 9 Sırla kaplt madenl mutfak eşyası. 10 Lüferin irlsl. 11 Çavu? kuşu da denilen blr kuş. 12 Akdeniz'de bir ada. 13 BayaSı, sıradan mânasına. H Bır tapınak. 15 Kargaşalık. 16 Ajağılık. hor gorülme. 17 Geometrıde bir şekıl 18 Hasis. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 • •• | ••• • ı •• 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 ll 12 13 14 15 16 17 18 19 20 SOLDAN SAĞA: 1 Yavuz Sultan Selim komutasındaki ordunun. Halep ya kınlarında Mısır Suriye Mem luk devletini ortadan kaldırarak Mısır yolunu açtıgı savaşın, yerin adı; Bitlis'te ılçe; Edgar AUen ön adlı Amerikalı gazeteci, korkn hikâyeleri yazan, büyük sair. 2 TERSt eskı yazıda bir sekll; ölümü ile Şeyh Galip'e Unlü mersiyeyi yazdırtmış blr mevlevi şairi Dede; Herbert Georg ön adlan ve fen, tabiat konulu, şaşırtıcı yenilikler tasıyan ilmi yazı ve romanlanyla bir Ingiliz yazan. 3 Mıkroplan öldürücü bir mayi; TERSt kimyada kalay; 2. Dunya Savası'nda Amerikalıların Japon adalannı bombardıman için 45 bin ölü vererek elde ettiği bir ada; Bey. sayılan kişi, kardeş mânasına. 4 Bir peygamber; Mevlevilerin dönerek yaptıgı âyin; Bir kürk hayvanı; Bizans'ın bir süre başkentliğini yapmış Bursa iiçesi. 5 Kimyada çinko; llk adı Bruno olup Nazi devrine kadar süren başarısını Nazilerden kaçıp Amerika'da yürütmüş besteci bir orkestra şefl; «OteUo, Kül Kedisl, Vilyem Tel» operalan ile bir Italyan bestecisl. 6 Fazla konuşan; TERSt ün; Kimyada alüminyum; Bir divan şairi. 7 Vilâyet; Keman için yazdığı kısa melodik eserlenyle Avusturyalı keman virtüozü (Fritz5; Denizli'de ilçe. 8 TERSt Edvard William ön adı ile kıraliyet başmüzisyeni Sir ve Baron tngiliz bestecisi; Sanat; MUzikai Hümayunda görev verilrrüş, paşalık tevcih edılmiş, meşrutiyetle yurt dışma çıkanlmış tspanyol piyanisti Paşa; ödeme. 9 Bir balık; Kapı; 12. asırda Ukrayna'da, Kıpçak da denilen kavmin diğer adı; TERSÎ zarif leke. 10 George Gordon ön adı ve gay^i ahlâki tutumundan yurt dışı edilişi, Türklere karşı Yunan çetecilerinin arasında savaçması ile tarunmış Ingiliz şairi; Orta Amerika'da medeniyet âsan bırakmış ve goçmüş blr kavim; Nevşehir'in, Ürgüp'üne bağlı Bi zantii mağara kiliseleri ile Un nomi Profesörü. Arzla güne» ' arasındaki muazzam mesaft yi santimi santimine hesaplama ya muvaffak oldugu halda o fün bir kaldırımla diğer blr kaldırım arasındaki mesafeyl he«aplıyamadıgı için sür'atle gelen bir otomobilln altında kalmı»tı. Aksi gibi evlenmek ÜMre nlkâh dairesine gldlyordu. Derhâl yetışen c&nkurtaranla »oluğu hastanede aldı. Her serrin somında bir hayu vardır diyenler haklt. Traflk ka zasını alnındaki kocaman blr şiçle atlatmıştı. Evlilik kazasuu bir degil birkaç şişle bile atlatamıjacağı muhakkaktı. ÇUnkU nişanlısı çok gençti. Geng oldugu kadar da güzeldL u BİRİNCİ BÖLÜM ı NLÜ BÎR Profesördü. A«TO EVET... NE DİYORDUK? Bir aşk romanı Vec/ze/er it Blr kadım baıtan çıkarabilmek İçln (ellşl (rflzel blr •evgill olmak Teterlidir. Fakat ikinci drfa baştan çıkarabilmek içln sadece sevgili dctil, bir takun öxel. llklere de iahip olmak sart... ic ELtNtZ ncaksa kalbiniz soğuk, kalbinU ncaksa elinla •oğuktur diyorlar. Bu, Frannzcada böyle, Arapçada böyle, Türkçede böyle, Rusça'da böyle, İngilizcede bö'yle, Abnancada böyle, Lâtincede de böyle» Şn halde budalalık evrensel blr sey. tKİNCİ BÖLÜM İU bir koy. 11 Yurdumuzun Asya kısmı; Bir yapının ufak mücessem modeli; Kimyada pl»tin. 12 tran mitokıjisinde şarabı bulan hükümdar; Kavga, çe)d5me; Fena değil. 13 KalabalıŞa karşı konuşabilmek; îtalya'da nehjr; Devletin kurucusu Osnıan Bey'in kayınpederi. din ulusu bir alim ve şeyh. 14 Bir gaz; Arap Yanmadası'nda bir Şeyhlik; Voltaire. Rousseau, D'Alembert yardımıy la 2 D 5 yılda meydana getirdiği 23 ciltlık L'encyclopedie'nin sahibi Fransu yazar ve fılozof. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Alpaslan komutasmdaki Türk oröusunun dört misli Bizans ku\vetîenni Van kuzeyinde bozsuna uğratıp Anadolu'yu Turklere açan savaş; Bir müzik eserinin çalınması mânasına. 2 Avustralya'da yaşıyan yavrusunu yumurtadan çıkanp emzıren, vücudu kirpıye ajzı kuşa benzer hayvan; TERSt bır cıns yılan. 3 Bir ilimiz; Romantik Fransız şairlerinden (Alfred de); TERSÎ G. Simon ön adı ile bir Alman matematikçisi fizikçisl. 4 Oliver Bn adı ile parlâmento Uyeliğinden askerliğe, ordusa, kıralı devirip îngiltere'ye hükmetmiş, yararlı bir devlet adamı «Taçsız Kıral»; Naima'dan sonra vakanüvis olmuş elçilik etmiş, Paşalık almış tarihçimiz. 5 Cüzi; Fazla kükürt katılarak elde edilen sert kauçuk. 6 Heldm nımuzu; TERSt Avrupa'dan Ingütere'ye geçmiş tarih! bir kavim; TERSt bir at cinsi. 7 Tann; Kimyada baryum. 8 Çeliği ucuza mal etmek için bulduğu usulle Uniü bir tngiliz mühendisl (Sir HenryV Bır tablosıma verdiği isim katıldıgı empresyonizmin adı olmuş bir Fransız ressamı (Claude). 9 Sahıp; Bulmacalann çözümü bugünkü CUMHURİYET ' te TERSİ ödunç verme (eski dil); Eski tip bir savaş gemlsi. 10 Bir maden; TERSt kimyada kalay; ördmceÇe benzeyen ve Ust deri altına yerleşen bir hay.ancıgın yapuğı kaşmtılı hastalık. 11 Gelır; Tıbetli rahip; TERSt ayak. 12 Bir ırk; Besteli yüksek sahne eseri; Ateş. 13 Halk, TERSt anlaşılması tadına vanlması giç metafizik operalan ile (Die Feen, Rlenze, Nisbelungenler.) bir Alman besteci. 14 Asya'da bir başkent; TERSÎ Almanya'da bir sehlr; Veda'nın ortası. 15 Kaza'nm büyüğü, Malatya'da ilçe. 16 Edebî Ismi Markla başlayan asıl adı Samuel Clements olan Amerikalı mizah yazan; Harp gemilerinde topu, topçuyu koru jan zrhlı kule; Yiğit. 17 Gayrikanuni çiîtleşme; TERSÎ Asya'da bir nehir. 18 Şema, esas tasi;.k; KötU işlerde yardımcılar; Tenezzüh gemisi. 19 TERSt eskımolann buzdan kulübesi; Sarap içki; Kimyevi ener jı>i elektrık enerjisine çeviren cihaz. 20 TERSt çukur yemek kabı; Yerinde oluş mânasma; Bir hayvan. S OK ETKİSt yapan darbeler akıllı bir insanı nasıl aptal yapabiliyorsa, akıllı olmıyanlan da aptallıktan kurtarabıliyor. Profesörün yediğl darbe de tesirini gostennekt* geciknıedi. O üne kadar yalnız llml konn lara seferber ettiği keskin zeki sını artık doğrudan doğruya hayata, hüviyetl meçhul işlere v« cşk maceralanna uyğulamaga başlamıştı. At yanşlanna gidiyor, gizli kumarhanelere devam ediyor, borsada bile oynuyordu. Bu arada, nikâh yolu ile blr kadma bağlanmamn saçma sapanlığuu anladığı içln nişanhsından da ayrümıştı. «Şa kaca keske daha Bnc« başıma ırelseydl» diye yamp yakıldığı bile oluyordu. Bu yüzden ömrunUn 40 aenesi boşuna geçmişti. Yazıktı doğru su, hem çok yazak. Buna mukabü eski arkadaşlan onu tekrar aralanna almak, ilimden uzaklaşmasım da önlemek amacı ile uğraşıp dumyordular. GUnün birınde onu zorla rasathaneye götürdüler. Bir rakitler eece gündüz yanından aynlmak ıstemediği ftletlerle onu uyandırmak, heyecanlandırmak istiyorlardı. Damarlannda da kan yerine şeh vet dolaşıyordu ftdeta. Azimle eehvetin ayni bünyede birleşmeşi insanı hem gençleştiriyor hem dinçleştiriyordu. Apartımanı bulmak hiç de zor olmamıştı. Ne güzel rastlantı.. Geng kızın lhtiyar anasmdan gayn kimsesl yokmuş ve o gün evde değilmiş. ProfesOr daha salona girerken heyecandan kısılan bir sesle tuza ıçinl dısını dökmeğe başlamıştı. Bu ilk ziyaret erkeğin atıp tut malan, kızın da »üzülUp kırıtmalun üe geçU. îkind ziyarette Profesör konuşamıyacak kadar kendıni bitkin hissediyordu. Çünkü genç kız oturduğu yerde fena halde ayak ayak üstüne atmıştı. Karşı sındakl bu benzersiz görüntüye baktıkça ölüp ölüp dıriliyor, kendinl kaldırdığı gibi kızın Ustune atmamak için bir yandan yumruklanm, bir yandan da diş lerfni sıkıyordu. Üçüncü ziyarette ikisi de konuşamadılar. Çünkü genç kız, erkeği güneş banyosu kıyafetiyle karşılamıştı. Profesör içeri girer girmez onu yakaladıgı gibi divana sürükledi. Bitmişti Gözü dünyalan görmüyordu artık. «Evlenellm . Allah nzası için evlenelim.» diye inledi Genç kız mağrur ve Rahredici bir tebessümle güldü: «Peki. evlenelim . » DÖRDÜNCÜ BÖLÜM AKAT Profesör evıne döner dönme2 karanndan cayar gibi olrnuştu Tereddüt ediyordu. Evlilik çıkmaz sokaktı. Oraya giren saplanıp kalıyordu Bir daha kurtulmamak üzere .. .CİNAYEt BULMACASI KAATİL K Kartviıit Bultnacasi OĞUZ MİŞBİK Yukarda kartvizitini gördügünüz Bay, Rıfat Ilgaz'ın son eserlerinden birini çok sevmektedir. Eserin adı kartviziti teşkll eden harflerin arasuıdadır. oskoca bahçenin bahar hazırlığı başlamıştı. Erkek kardejbı tanıdığı klmselerin tavsiye ettiği üç bahçıvan tutulmuştu. Kocasınm ölümü ile bir yıl bakımsız kalan bahçenin düzeltilmesi genç ve çocuksuz dula düşüyordu. Civarında her geçen gün yeni bir apartman çıkan bu bahçeye sıhhatını borçlu kadma kocasmdan bir haylı mülk ve irai kalmıçtı. Hayattaki tek yakını bekâr kardeşini de yanına almışü. Bir de evin ortalık işlerine bakan yaşlıca bir kadın vardı. O sabah bahçıvanlar meyva ağaçlannm birbirine girmiş dalları gerisindeki limonluktan öteberiyi saksılan dışanya çıkarmışlardı. Bir şirkette çahşan kardeş' de tâtili fırsat sajnp hava almak ve yararlı olmak için kollarını sıvamıştı. Bahçıvanlarm en yaşlısı Recep, burdan ötesini Şefe şöyie anlattı: «Ben ön tarafta toprağı bellemekteydim. Diğer bahçıvan Salih. limonluğun sol tarafındaki çiibrelikten el arabası ile sabahtan beri gubre taşı>ap öteye beri>e yaymaktaydı. Ötcki bahçivan Bekir ise cukurlar açmakta, gül diplerini temijlemekteydi. Evin hanımı ve biraz sonra da kardeşi bahçeye gelmiş. hizmetçi kadm da ona kahve gelirmiştl. lşte tam o sırada bir şıngırtı duyuldu. Kahvesini bırakan erkek kardeş \e oluyor? diye >eriııden fırladı. Arkaya baktım. Ağaç jtövtleleri ve dallan gerisindeki limonluğun prözgöz camlarından bir tanesi kınlmıştı. Erkek karde? limonlııSa dnçrn yüriidü. Bir feryad duyduk. Şasırtnıstık. Hemen elimlzdeküeri yere bırakıp, oraya kostuk. Evin hanımı llmonlukta kanlar içinde yerde yatıyordu.» Şef, sağ taraftaki kapısından iki basamaklı limonluğa inip, zeminde tahrr.inen 1.55 boyundaki kadının cesedin» eğildi. Kurjunu boynunun =aS tarafma yemi?ti. Kınlan cama eör; dışardan gelen kununla vıınıl muftu. Dışanya çıktı. Dalları araladı ve kırıklan içeriye dökülen cama yaklajtı. Cam, limonluğun damma yakındı. Şef'in başı hizasına geliyordu. Sırtını limonluğa vererek geriye döndü. Bahçenin tam cephesindeki arazi bostu. Herhangi bir bina yoktu. Açık araziden ate^ edılmiştı. Şef. Recep'e kadından önce limonluğa girip çıkanları sordu. «Hepimiz. Karde? de dahil. Araçları, suni gübreleri falan taşıdıktı ve sonra içersini süpUrdüktü.' Şef, ayağındaki çizmeleri ve pantolonu yer yer gübreyle bulanmış Salih'e hortum kangahnı gö?1ererek: «El arabası ile sen mi cıkardın dısan oradan?» Salih' «Hayır! Recep çıkarmıştı.» Şefe yaklaşan adli tabip, ölümün iki saat önce (11 de) olduğunu, tüfek mermisi üe olmadığını bildirdi. Şef, hanımınm ölüınü üe sarsüan yaşlı kadma yaklaştı ve bild.klerini anlattırdı: 'lO.SO'da. hanım bahçe>e çıkmıştı. 15 riakika sonra erkek kardeşini tclefondan aradılar. Limonlukta çiçekleri *ulayan hanımın yanındaydı. Haber verdinı. İcerde tclefona: Bu gece aelemem, param yok. Sana da hayli borçlandım. Siz oynaym dedi. Saat ll'i vunırken geçtiğim mutfaktan bahçivan Bekir'in ötekilere: Ben bakkala gidiyorum Dcyip sokağa indiffini gördunı. 11.10'a ka dar konuşan bey, tekrar bahçcve çıkarken benden kahve istedi...» Şef, adlî tabibın saati ile çalar saatin aynı ayar olduğunu tosbıtten sonra tekrar limonluğa indi. Etrafı inceledi. Sol tarafta funda toprağı yığını ve üç nâdıde çiçek vardı. Yerde ufak bir sulama kovası, kan ve cam kırığından başka bir şey yoktu. Tam dışarı çıkarken yerde gözüne ilişen seyi aldı. Zamanla nemi azalan şeyi eünde tarttı ve merdivene yüriidü. Sonra iclerinden birisine dönerek: Bunu kendi hesabın» vapmadın lannedlyorum» dedi. Klme' Niçin?. Profesör, dalgm gözlerle dürbünlerl, teleskoplan uzun uzun seyrettikten sonra bunlardan bi rine yaklaşıp gözlerinl dayadı ve âyarlamağa başladı. Bu, ay ve yıldızlan blr hamlede insanın burmı dibine kadar yaHaştıran muazzam blr teleskoptu. Profesör, sakaklanna kadar vavılan bir tebessümle âletin ba ^ında uzun boylu durdu. Arkadaşlannın sevincine diyecek yok tu. Fakat zavallılar Profesörün s.\i ve yıldızlan degil, karşı sırt r aki apartmanlardan birinln terasında yarı çıplak vazdyette güf.eş banyosu yapan bir genç kızı sevretfiğini nereden bllsinlerdi Berikl mesafeyl ölçtü, yön tâv.ni yaptı, not defterine bir şey ler yazdı, daha sonra da arkalaş'arına telâşla veda ederek irRdan avnldı. Karanm vermlşti. Apartımanı Dıılarak. sadecs teleskopun cam larında bile âsabım berbat eden bu kızla ne pahasma olursa ol5un tanısacaktı. F ÜÇÜXCÜ BÖLÜM Oturdu. Sâkin kafayla düşün dü. Hesabını kitabını yaptı. Olmuyordu bır türlü Evlilik dert lerle, Uzüntülerın çarpısı. huzur la hürriyetin çıkarması. hayâ! la nklıgı ile işkencelerin de toplamıydı Hâl çâresinı brilmede bu Inrak verdigı sözü Kusursuz Dacaklı kızâ taksım ettı Kurtul muştu. Fakat ^cdan âzâbı çekmekten korkuyordu Buna da bir hâl çâresi bulmak için ertesi gün rasü'haneye gıdtp teleskopun başına oturdu Açıyı, sözlüsünün apartımanuıa göro ayarladı Genç kız y\ne teras"aydı Yine yan çıplak vaziyetteydi. Ama püneş barvnsu vapmıyordu herhaldp Aflpt ırtirutlu bir delıkanlının lcollan arasındavdı öpüşüyorlardı Bu man zara karşısınria Profps^r mrdan âzâbı thtimahn1 fio ıtti Evet, mhayet >îiırruımuştu..: Oerin bir nefes aldı TTzun upprirvrlt triii^fi rwi^.,.^^. A ÇIK REXK bir elbise giyerek cicili blcül blr Jtravat ntn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle