24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE DÖRT AM tlfl «y tefutl&rda Ç»lı»tı. O büyük şehirde efkftr dağıtmak için, jaraba vurdu kendtnl. Sıla, buram, buram ttlterdl gecelerl. Klâzığlı Murat, gecenln sessizllğini, duvarlan yenl nv&Iı, lnşaatın yedincl katandan yırtardı. Bekçi düdükJeri, çalardı sonra, uzun uzun Bir mum ışığının aydulığmda, sabahı beklerlerdi. Bir odada, ıslak ıslak uyurlardı. Sabah altıda işbaşı.. Onbeş k&ğıt alırdı günde Recep. Kendini Mksa, yedibuçuk koyardı her gün. Koyardı ama, o bllytlk şehir adamı kandınr, kafaaımn içine şeytan girerdl. TTy anam, bir koysa yedibuçuk cebe, keyflne diyecek yoktu. On günde yetmlşbeş gayme. Otus günde sen hesap et gayri, kaç gayme ederAma, salına salına döndü köyüne Recep. Ylne tütün, «1tünstla yürümez bu işler. Sen, sa$a sola ne bakan, kamın d o yuyor ya... Hecep'ln öyküsünü, tkinci Beş Tühk Kalkınma Plârunın «KÖY VE KÖYLÜ SORITVU» bölümüyle birle?tire:im isterseniz. Yaşarnayı, topragında değil, bUyük şehirde sürdürmek sev. dasına kapılanlann niçin çareslzliğe düştügünü görellm. «BüyUk çoğunlugu okuma • yazma bilmeyen, eğit:m imkânIanndan sınırlı yararlanabılen; düşük üretim seviyesınde olan; yıllık gelıri hava şartlanna bağ3ı. pazarlama düzeninm yetersızllğınden gellr kaybma uğrayan, gelır sevıyesi düşük, ölunrı oranı yuksek: beslenme ünkânlan sınırlj, alt yapı imkânları yetersiz, çalışma ve kaynaklannı kullanma lmkânlanm kısıtlayan olumsuz sosyal ve ekonorruk şartlarla karşı karşıya bulunan ve nUfusumurun büyük çoğunluSunun yaşamakta bulundugu köyleri ve köylü nüfusunu insanlık haysiyetine yaraşır asgarl yaşama düzeyine kavuştunnaya yönelmiş politikalar, yurt gerçeklerine dayandığı ölçUde anlamlı ve yararlı olacakbr.» 21 Nisan 1970 CUMHURÎYET T Hikmet ÇETINKAYA Büyük şehir ve şeytan ^ ÖZ yuvarlannda, ftldır, fOdır bir şey dolaşıyordu. Kur şunl mintjnı lftstik ayakkabıları ve siyah pantalonu Ile Upık bir Karadenlz köylusüydu. Gok saltoır.saçak tepemizdeydi. ÇocukJar vardı az ötede, birdırbır oynayan. Okul dönusü, kö yün meydamnda kendl dünyslannı yasıyorlardı. Bezdea çantalarını çaprazlama, •smışlardı sırtlarcnaRecep, iki elinl siyah pantolonunun cebino soktu ve bir sür» oylece kaldı. Uzamıs sakallan, kalın dudaklan ve sivri burnu, ayn bir hava veriyordu. Tütünculüğün ötesinde konusmak geçti içimden. O uzun, uzun bakıyordu. Geçen yıl. çekip gitmişti lstanbul'a. TütuncüJük para ge 6 BÖLGEUEK REKOÛTESİ 1966 REKOLTESÎ (Ambarlanan) Ege Bölgesi 138,780 107,708 Karadeniz Bölgesi 1) Karadeniz dizl 18,853 21,000 2) Karadeniz demet 10^61 7,551 Marmara Bölgesi 14^02 19,461 Dogu Bölgesi 9^28 8,519 T o p l • m : (Ton) 183J32 164,197 Baf alım fiatlan (Kg/Kıs.) 1987 mateolfl 1966 mahsnia piyaaan piyasası Karadeniz diıl Karadeniz demet Marmara demet ürmlyordu. Yasaması lçin çalışroası gerekti. İşte bu nedenla gitti, o büyük şehire Yaşiı ana1800 16^0900 16^0900 2100 3000 1900 rfl > Hah, işte tam orads durdu... Vızır, vuar tomoflller geçiyordu, kadınlar, beyler geçiyordu. Sırtında yük taşıyan hamallar. Vapurlar gelip gidiyordu. Oy, ne güzel şeydi. Cebinda parası vardı. Tam yfl» papel. Gtar, guar dinim imamma Bozdurulmamış, rengl atmamıs. Neler yapümaz ki. Ama bozdurulmaya kryılmaa ki. Kamı acıktı. Bası döner gibi oldu gürültüden ve yurUmeye başladı. Mis gibi balık kokuyordu. Hamsinin, kalkanın kokusu başkaydı ama, bu da güzel kokuyordu. Bir çeyrek ekmek, balık ve taze goğan. Aa, doymadı karnı, bir çeyrek daha yedi. Ver dı, o güzelim gıcır gıcır yıizlüğü, genye bir avuç kâğıt para aldı. naı, babasını ve kızkardeşlnl bırakarak N... koyunde. «Köprü vardı ya, o büyük köp AYHAN BAŞOĞLU CIM SUITAH 1960 nüfus sayınuna göre, köy nüfusunun yüzde 30'u okuma yazma bilmezken, buna paralel köylerde ilkokulu bitirenlerin bir Ust okula gitmeleri de sınırlıdır. Şimdi, burada bir köprü kurarak, Ulkemizdekl tanm dalına, dolmyısıyla Karadeniz tütün Ureticisinln yaşamlarııu tekrar anlatmaya koyuyalım. TEHLtKE ÇA.NI 987 KARADKNtZ tütün rekoltesi 28 milyon 913 kilonun üzerindeydi resml rakamlara göre. 1969 rekoltesinln ise 13 mil yon k'lo civannda olduğu tahmin edilmekted.r Yani 2 yılda, dünyanın en kaliteli tUtunünü yetıştıren Karadeniz yöresınde tütüncülueıinıüz için tehlıke çanları çalmaya başlamıştır. tki yılda 15 mılyon kılo rekolte düşüklugü vardır. 1 Bontt, bir d s > n doladb, XaIın parmaklarıyla. Keyıflı, keyifll çekıştirdi. Denlzi Beyretti, Tekel îdaresinin merdlvenlerinden. Elini uzatsan değersln derler ya, aha o kadar yakındı deniz. Durgun, aUmlı, onb«şlnde kız gibi nazlı. Bir gürültü koptu, «fürfür» dedl bir tomofıl önce, geldl ayaklan dlbinde durdu. Bu bir polia otosuydu. Tepesinde kırmızı bir şavk yanıp sönüyordu. Ardından bir gürültü daha. ögrendl ki Tekel Bakanı geliyordu. Bakan ve beraberindekiler lndl tomofillerden. Yürüdüler, Tekel Îdaresinin arka kapısma dof ru. Üreticiler Bakanı alkışlıyorlardı. Içi bir tuhaf oldu, tuttu o da alkıyladı, ellerl acıyıncaya dek. Arkalanndan »eyirtti, tekel binasmın içine girdi. Bakan, tıpkı onlar gibi konuşu yordu. Aman ne iyi Bakandı bu böyle, basbayagı tütÜnculüğU bllıyordu Keşke, bir gün daha bekleseydi, belki 9 liradan filln satardı tütününü. HiQ klmse çıt çıkmadan dinledller Bakanı. Sonra, orta yaşlı bir adam, ezile büzüle çıktı ortaya,«Benim tfitfinjimfl bir dah» koniTol e^ sin. eksper bey» dedl. Bakan, «hay, hay» diye cevap verdi, bir eksper, hem de başeksper gitti, kontrol etti tütünü. Ahmet Gün. hep seyrettl bun» 'an. Suskun gözlerle, put Jtesildı. Sordum, «Kaminız doyuyor mn?» diye, her zaman oldufu gibi. Yine suskun gozlerle baktı yüzüme Deniz mışıl, mışıl uy. kuda, bir martı uyandırmasa. «O da ne demek bey» dedı bir siire sonra Ahmet Gün. Sonra ekledi: «Vaziyetiıntı kötO, hem de çok kötii. Ama, AUab bundan kötüsönii fföstennesin. Bir lokma ekmeçi bulamavanlar var efendim. övle değil mi?..» «öyle . » «Şn borçlar olmasa, birim hv limiz aslında kStü sayılmaz efendlm Benitn bankaya borcom yok ama, çarşı içinde N... beylere borcum var. Kızımın düğiiniinde biraz borçlandım da...» «Nasıl olda barçlanman?» «Kınnun everecektim geçen nl. S . bey, Allah ran olsnn, birazcık borç verdl. Yanl, üç bin lira borçlandım. şnmı banu «Israk » «Kızına eşr» aldm öyle mi?» «Yok beyim. Kuma< aldık. İM bin liralık kunas aldık N . bey. den. Sonra yan yarıya devrettlk trkrar kendisine. Aldık bin lira Kari'ik iş bira» ama, n». muslu ad»m, iyi adam, fakJri, fukarayı böyle Idare ediyor iş. te . » Tefecihgin çok türlUsUnü duymuştuk görmüstük ama, böyle Tekeli Kövü tutün piyasasımn açılısında, Bakamn bn vesileyU yaptıfı konuşmayı dinleyenlerden bir kırau n »ine ilk kea tanık oluyorduk. ÎM bin lira değermde kumas alıyorsunuz, aynı kumaşı satın aldığınız yere bin liradan satıyorsunuz. Bu üç kez tekrarlandı mı altı bin lira borçlanıp, cebiruze üç bin lirayı lndiriyorsunuz. Sonra altı bin lirayı Sdemek zorundasmız beye. Üç bin Ifra cebinize girdlgi için de Uç bin lira borcum var dlyorsunuz . •Senin üç bin Ura deği] borcun, altı bin llra» diyorum. «Üç bin lirasmı reıiye aldım ama » «Kumaşa fldedifin para alb bin lira oldujhın» göre.» «Orasını düşünmeyiz.» «Ödedin ml altı bin Urayı. yoksa ödemedin mi?» «Ödedim beyim. ödemezsek Süleyman dayının işine döner bizimkl de..» Süleyman dayının öyküsüntl yaşıyoruz Ahmet Gün'le. SUleyman dayı da aynı kişiden borç almış yüzde elli faizle. Tam Uç yıl önce. Tütün satmundan eline çok az para geçtigi için de ödeyememlş borcunu. ödeyem». yince de, köyündeki evine hacia koydurmuş o hayırsever vatan» daş... Perişan olmu? Süleyman dayı.. Evi barkı satılmış. Çoluk çocuk dışandaÇoluk çocuğu akraba evln« taşımış. Sonra ver elini Istan» bul. Günler, haftalar, aylar geçmiş. Ve bir haber gelmiş, kar» haber günUn birinde. Süleyman dayı sizlere ömür. Gurbet elde. Bir inşaatın molozlan al> tmda. Cenazesini Belediye kaldırmısBu işin acı tarau. Tekel yet. kililerinden dinledik, banka müdürlerinden, kooperatıt sorumlulanndan dinledik. Bir de madalyonun öteki yüzü var. Bu öyküde, yine temeldekl sosyal ve ekonomik yarayı çıkarıyor, her zamanlö gibi ortay». , YARIN: TÜTÜN V E POLÎTÎKA MODESTV Yl YZJCM A g . .. TİFFANY JOMES AYLÂK MUSA Bir lnsan seli. tahandan jjelen »osyal ve ekonornlk nedcnler yüzünden tütün tanmmı bırakıyor bu yörede. Bır pün önca söz ettıSimlz gibi. ilkokulu bıtiren oğlunu ÎmamHatip Okuluna verip, yaşamını sürdürmek lçin kıvranan babayt hatırlıyoruz bir kez daha. Recep de öyle. Recep'in babası da. Diğerleri de aynı sekilde. «Bu yıl kaça sattın tütününü» diyorum Recep 'e. Susuyor. Tekrar uzun, uzun bakıyor. Goz yuvarları ojnuyor. «On liradan bev.» «Bankaya borcun var mı?» «Tiitünden elimi?p yedi bin 11ra geçti. tki bin lira bankays, 500 lira kooperatife vrrdik..» «Yan! periye 4 bin 500 lira kaldı?» «Evet be%im.» 375 Ura eder her ay. Ev kirası yok. Elektrik. su yok. Tarhanası, bulguru, kasabı. manavı, bakkalı, çakkalı yok. îyı para doğrusu. Kim demiş Türk koylüsü açlıktan kıvranıyor dıye. Kirn rîemi?. koj'Iüntın yasamj sınırlıdır dıye İşte. Recep gitti gördü büyük şehirl. GUndo 15 lira kazanıyordu. Ama şaraba vurmuştu kendini, değil anasma. babasına. kardeşine, kendi boğazına yetmedi 15 lira. Satmış tütününü, borcunu î>demiş, kalmış genye 4 bin 500 llrs. Yine alacak borç bankadan, kooperatiften ve canı isterse tefeciden. Yine kazanacak, gelecek yıl. Şu ölümlü dünyada, başka ne istenir ki. Fidesiydi, ılâcıydı, kırnabıydı, çapalamasıydı, şuydu, buydu derken bir koca yıl daha geçecek Küçükler büyüyecek, ilkokulu bitirenler, okuma olanaklanndan yararlanamadıklan için. tütün denizinde yonJan savaşcılarm yerini alacaklar. De niz yine eskisi gibi mavi olacak. Gök kurşun!. Çocuklar, oyuncakçı dükkânlannın vi*rmînde, aglayan bebekleri, kurulan trenleri, uçaklan seyredecekler. Recep evlenecek bahara. Bir yıl sonra Kr oğlu olacak belkl. Büyüyecek. Okuyacak, belki okumayacak. Askere gidecek bu vatan için. Ve bir gün, tütün denizinin insanlan arasma girerse, «öf b«» divecek, «Babam tütüncü olda da ne oldn sanki.» Sonra. bir bin kâğıt kovacak cebine gıcır, gıcır. Istanbul'a gidecek. «Köprfl v»rdı ya, o bflvflk k5p rfl...» Hah, işte tam orada duraeak. Vızır. vızır geçen tomofilleri seyredecek. Güzel bacaklı kadınlan. YUk taşıyan hamaUan. Vapurlan, şunlan bunlan. Belkl kamı acıkacak. DEFINE 77 Eîbet ver'.rim oğlum, vermem miî Emnı» bu raya getirın hele. Olmaz dayı, getiremejriz. Köylü görurseYarbay dayı düşündü, Pek;, bız gidelim, dedi. Nerede? Sen de gelme dayı, jüphelenirler. Ver paray» da ben gideyim. Bekletrae. Nerede la söylesene? Seyde... Derede. Emme kimse bilmeyecek. Ben oduna gidiyor gibi gideceğim. Hadi ver parayu Hımm... Oradan kasabaya öyle mi? He. Yarbay dayı sakalını nvazladı. Düşündü. Ula oğlum sizi aldatırlar. Ben de geleyim. Yok dayı, niye aldatsınlar? Sen parayı ver. Para kolay oğlum. Dur hele.. Hadi sen gıt Ben ata biner kasabaya gelirim. Ankaraya birlikte gotüruruz. Yalnız.. Sakın h» tutturmayın. İyi sak laym. Kimse şupelenmesin. Rustem ne dıyeceğini bilerasdi. Ortada kalakaldı. Hadi yürü sen, yürü! Oduna gider gibi yap. O iyi akj. Akyazı'dan ağrı kasab» yoiuna çıkıveruı. Ben size j'etişirim, çabuk! Rüstem durgunlajtı. Çaresiz kapıya dogru yurüdıi. Kimseye söyleme bari dayı, dedL Yok la söylenir mi? Siz de belli etmeyin. Yürü hadi! Dur, sahi altın mı? Ne bildiniz? İvi baktınız mı? Altın dayı. Sspsan yanıp durur. Bdjük mü? Ne kadar var? Aha şu kadar var. Ağır hem de. Nerden çıktı? Rüstem soylemek istemedi. Kazdık yeri çıkü ifte. Sen parayı versen iyiydi. Para kolay oğlum. Ben getiririm. Sen git hadi. Çabuk olun. Ben sizi ya yolda ya kasabada bulurura. Yakalanmayın ha! KbnsBye de belli etmeyin. Yürü! Rüstem bozulnıujta. N« edeceğini bllemeden yürüdü. «Olmadı bu iş. Bir de bu karqtı. Olmadı. Keska •Slemeseydim. Tüh!» Ne o Gakçı? dedl birisi. Nerden geliyorsun »abah sabah! Yok bir ?ey. Vurdu geçti. Adam arkasından baktı. Bir şev anlamadı. Ru*tem karlara bata çrka b:r ivedi yürüyordu. Alîah Allah, hastası mı vw acaba? Yolu bıraktı, ara »okaktan geçip ev» vardı. Kansı ellerini koynun» sokmuf kapının önünde bekliyordu. Soğuktan titriyor, çeneleri birbirine vuruyordu. Gir içerl yavu, belli etmel Bi sbylemedin herif, nereden buldunuz «1tını, ne Vadar? Meraktan çathyorum. Kansma dedik sana. Ki' ?ye söyleme Gebertirim bak, gir içeri! Ahırdan eşekleri çıkardı. Oduna gidiyormuj gibi semerlere urgan astı. Baitajn sallandırdı. Dereye aşağı sürdü. Acele ediyordu. Karısı kapının aralığmdan başııu uzatıp baktı. Merak içmdeydi. Hiçbir ?ey öğrenememıîti. Gözlerl ı?ılıyordu. İçeri çekildi. E^ekler ahırda yata yata hamlaşmıslardı. Uza» mış tüyleri kirliydi. Dışan çıkınca keyiflendiler. Birbırlermın boyunlarına saldırarak dereye aşa£ı kosuştular. Ayaklarından karlar sıçrıyordu. Doo çüşş... Deyyusun malı! Bırını durdurup bindi. öbürünü önüne kattı. Köyden çıkarken gelen giden var mı dıye şoyle bir bakmdı. Kım«" vok. îvl Hî>rii bakalım, daahl Bacaklarını sallıyarak «ıkıştırdı. Yol kardan belli değiidi. Ama eşekler alışkın oldukları için hemen buldular Pespeşe yürumeğe başladılar. Seyit Ali üsümemek için kollannı omuîlannı ojnatıp duruyordu. Sabırsızlık içindeydı. Kendi kendına sdylenip duruyordu. Rüsteml iki eşekle gelıyor görünce, Hıh, dedi. Tamam. Tajın üstüne oturdu. Eğilip çuvala bakti tekrar. Hadi oelum hadi! Ev biraz. Başını kaldınp yan yan baktı, Rüstem miydl •caba? O değilse görünmemeli. derenn içine gırıp saklanmalı dıye düşündü. Ama baktı, oydu tamam. Doğruldu. Ula nerde kaldm, yürül Rüstem gülümsedi, Ancak ağa, geldik işte. İyi. Işler yolunda demekî Pek değil. Nasıl? Goren oldu mu? Olmadı emma Yarbay dayıdan para alamadım. Niye? Ne dedi? Kendisi getirecek. Nereye? Kasabaya. «Siz gidin, ben geliyomm» dedL Vay devyus vayl Sezdi demek? He. Tüh! O burnunu sokmasa iyiydi Beceremedin. Ne edeyim ağa? Senin adını verir vermez ser» di hemen. «Buraya getirın de ben göreyim. dedi. Yok olmaz, dedim. Köylü duymadan kasabaya götüreceğiz. dedim. Oradan da Ankaraya ajıracağız dedim. «Öyleyse sen git, ben parayı getiririm» dedi. Seyit Ali düşündü; İyi ya, dedi. Ne yapalım, 8yle olsun. Hadi çabuk! (Arkası var) Gaziantep Garnizon Jandarma Satmalma Komisyon Başkanlığından Jandarma birlikleri Dıtiyacı içta aşagıda ıins ve mlktan yazılı 5 kalem yiyecek maddesi hizasında gösterilen gün ve saatte 2490 sayılı kanunun 31 inci maddesi gereğince kapalı zarfla satın alınacaktır. Garnlzon Satmalma Komisyonunda yapılacak ihaleye iştirak için talipliler mektuplan Ile gerekü evraklannı Ihale saatinden bir aaat evvel Komisyonda bulundurmalan gerekır. "ostada meydana gelecek gecikmeler muteber de^ldlr. Şartnameler tstanbul Le\'azım Amirliği, Ankara Jandarma Satınalma Komisyon Başkanhğı ile Komisyonumuzda görülebilir. Ct N S1 Pirinç Bulgur Kuru lasuly» Yesll merdmek Nohut Mlktuı 10400 kilo 40.000 » 30.000 » 15.000 » 25.000 » M. bedeli Llra kr. 40000 00 70000 00 97500 00 27000 00 37500 00 G. teminatı Lira kr. 3000 00 4750 00 6125 00 2025 00 2813 00 thalenin Gün ve saati 15/5/1970 günü saat 11 ds ŞU BORÇIAR A HMET OOn, Sinop fllnta dlk yamaçlan arasmda yaşar. Geçimi salt tütüncülüktür. GUn«?in, denizl gümUşe dönüştürdügü saatlerde, kansı, ç o cuklanyla evin yolunu tutar tütün tarlasından. Bu yıl, 8 liradan sattı Tekel'e tütününü. Tan ny» jH.ne şükür ettl, «Bondan Utfisflnfl föstermealn» Oly. (Basın: A 7559 137P2 4050)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle