Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6AHİFE DÖRT 1944 yılı Hazlran ayının 6 smda başladı. Eğer Suvyet ordusu Alman ordulanm onüne katıp Almanyanın Ooğu sınırlarına doğru sürmeseydi bu gecikme, belkl daha da uzayabilirdi. İngiliz Amerikalılar, Ruslar'ın kendilerinden önca Almanya'ya glreceğinden korktuklan için, en sonunda bu çıkarmayı gerçekleştlrdüer. «Overlord» sorunu bir karara bağlandıktan sonra, konferan sa katılazılar, bu anlaşmanm, sı kı bir gizlilik içinde kalmasına büyuk bir önem verdller. Churc hül, duşmanin, limanlayrta ve demir yollanndaki yoğun çalış malardan, kısa bir süre sonra şu ya da bu biçimde müttefiklerin bu nanrbğıru öğreneceğinj söyledi. Stalin: Nasıl mıırak çovala sığmazsa biiyiik askerî harekât ds gizlenemez, dedi. C3ıurchill, Stalinin bu sözlerı ni dogruladl ama, bununla bırlikte, müttefik gcnel kurmayının, bu hanrhkları maskelemek ve düşmarr. şaşırtmak için gerekli tedbirleri almasını teklıi etti. Stalin Sovyet ordusunun bu konudakı tecrub»lerinden scz ederek: Bu ^ıbl durumlarda biz, tank, uçak maketleri, yalancı ha va alanlan y.>parak düşmanı aldatıyoıuz, d°fl;, sonra d» traktörlerin yardımıyle bu maketleri harekcie gedriyorıu. Diişmaii keşif kollan bu hareketleri, bağlı bnlunduktan k.ımntanhklara bildiriyurlar. Almanlar da saldınlann özellikle bu kesim de yapılaca&ım «lanı.vorlar. Öyle durumlar olmuştur ki, bir Ke simde 58 bin tank aıaketi. ilâ bin uçak maketi, birçuk da yalancı hava alanı yapılmıştır. Rad yo üe düsr.sm ald»»tıjhnuı da obnaştur. Saldınnın olmayacağı kesiınierde, yoğun radyo ko nuşmalanna yer vepbnl?, tabii düşman bunl.irı ıtinlemiş vp h u > kesimde biiyiik askerj virliklerin bulunduğu kannaıa varmıştır. Klml raman duşman uçaklan, ashnd% tamamiylc bos olan bölgeleri, gere gündüı bonıbala mışlardır. Oysa, saldın hazırhğı yapılan kebbnler isetambir ses sizliğe gömülınüş bulunurdu. Bütün taşımı araçlan ancak ( f kl celeri çalışırlardı. 25 Mart J970 CUMHURİYET YAZAN: Valentin Mihayloviç BEROJKOV ÇEVİREN: Hasan ÂJl EDİZ Tahran kararları ve Çicero C BÜYÜKLER kahvaltı masasında buluştukları zaman, Roosevelt'in pek keyifli olduğu hemen göze çarpmıştı. Yuzunde bir gülümseme panldıyor, bütün davramşlann da neseli bir hal farkediliyordu. Sofradakilere dönerek, asın bir resmilikle; Baylar, şimdi Maresal SteHn'e, çok bosuna gidecek bir haber verecefiın, dedi. Mesela şu kl, bugün, Ingiliz Amerikan Birleşik Kurmay Heyeü, Ingiltere Başbakanı ile B. Amerika C Baskanının da katüdıfı bir toplantıda, şu aşafıdaki karan »Jmıs balunuyor: «Overlord» ha rekâtı 1944 Mayıs aymda gerçekleştiriiecek, güney Fransaya I yapılacak bir çıkarma Ue de des teklenecektir. Bn yardnncı çıkarraanın gücü, o nrada elde bulunacak çıkarma araçlannın •ayısına bağlı kalacaktır. Sovyet Heyetl üyeleri, bu demecl, görünüşte sâkin karşıladılar. Ama, bana öyle geliyor kl, her biri derin bir heyecan duy muştu. Sovyet heyetlnin böylesi ne bir lararla elde etmeğe çalıştığı cevap, sonunda alınmıştı. Gerçl bu iş:n gerçekleşmesine daha uzun bir süre vardı. Ama bu bile, halkımızın sırtmdaki büyük yUktl, az da olsa, hafıfletmis olacak, Faşizme ka'rşı savaşanlann yüreklerine yenl guçler katacaktı. Benim yüreğim kalkmıştı. Sankı boğazı ma bir şeyler dolmustu. EHerlml çırpmaraak için kendimi cor tuttum. Staim'in heyecanı, sap san kesllen yüzttnden ve başını biraz eğerek: Bn karardaa serlnoJm! Der ken daha da boğuklasan sasinden belli oluyordu. Bir kag dakika orlaJıga bir sessizlik çöktü. Sonra Ciıurchill kesin çıkarma tanhiruı, her hal de ayın durumuna oağiı olacağını söyledi. Stalln, kcndicine ke sin oıkarma tarihlnl bildirmelerlnl istemediğinl, tabii kl, manevralar İçin mayıs ayı lçinde blrikl haftaya ihtiyaç bulunacağını belirtti. Bu arada: Chnrchill'e ve Roosevelt'e şunu söylemek istertm Id, dedi. çıkkrmamn basladığı tarihte Rus ordulan da düşmana esaslı bir darbe indirmiş olacaktır. Roosevelt, bu karanndan ötürü Sovyet hükumetine teşekkür etti ve bu durumun Almanlara ordulannı Doğudan Batıya kay dırmalarma imkân vermiyeceğinl söyledi. Kuzey Fransa'da ikinci cephe nln açüması sorununun gdrüşülmesi böylece sona erdi. GECİKME • NGÎLÎZ Amerikalılar, Tah I ran konferansında verdikle1 ri sdzü, büindlği üzere, gecikme ile yerine getirdıler: «Overlortl» harekâtı Msyısta değıl Casusların kesif faaliyetlne, Almanlann da aldığı sıkı tedbirlere rağrmen çıkarma yine de uygnlanmıştı. deger taşıyordu. Tahran konferansının karar özetleri, tngiltere'nin Ankara Büyükelçisine gönderilmişti. Bu özetler, Almanya'nın yenilgisinden sonra, onun politik statüsü Ue U gili, mfittefiklerin niyetlerini açığa vurmakta, müttefikler ara sındaki anlaşmazlığı bize göstennekte idi. Ama, bu özetlerin en büyük degeri, her şeyden önce düşmanlanmızın harekât plfinları üzerine bize çok açık ve kesin bilcüer vermesinde idi.» Ne var ki, Nazi liderlerinin bu eşsiz bilgilerden yeterince yararlanmadıkları her şeyden İkinci dünya savaşı yıllannda Almanya'nın Ankara Büyükelçisi ynkarda fotografı görülea Von Fapen'dL MCIİİCOÇOCJİU KonuveresimA^HAN BAŞOGJUj anlaşümaktadır. Bir yandan bu kan ordulannın yaptıkları Norbelgelerın, kendilerini yanıltmandiya çıkarması, Alman komak için Ingilizler tarafmdan mutanlığı için hiç beklenmedik mahsus, düzenlendiğinden kuşbir olay oldu. kulanıyorlardı. öte yandan da, Bu yaptığı önemll işten ötüÇıçero'dan edindikleri bu bürü «Çiçero» da zengin olmadı. gılerin öneminl anlıyor, ama, Bu önemll hizmetlerine karsıkaynağım ele vermemek için, lık Almanlann ona verdıkleri bunlardan çok az kimseye soz 300 bin tngiliz Urasının sahta edıyorlardı. Bundan ötürü, Aloldugu meydana çıktı. man ordusunun yönetlcileri, gorünüşe göre, kendi harekât YARIN plânlannda bunlardan hiç yararlanmamıs olacaklardı. Belkl TÜRKİYE de bu belgelerden hlç haberleri bile yoktu. Ama ne olursa olSORUNU sun, 1944 yılı 6 Hazlran sabahı, şafak sökerken tngilla • Amerl TEDBİRLER HLRCHİLL bu açıklamayı dinledıkten sonra tumturak h bir anlatımla Savaş zamanında gerçek öylesine deİerlidir ki, yalandan muhafızlar onu korumak zornndadır, dedi. Sonra, bir iş adamı tonu ile ekledı: Herhalde, düşmanı şa şırtmak için gereken tedbirle» alınacaktır. Konferansa katılanlar, Tahran konferansı kararlarını bllenlerin, elden geldiğince, çok az kişi olması, konferansla 11gıli haberlerin sızmasına engel olmalc için de tamamlayiCT tedbirler alınması gerekti^i konasunda sözleştiler. Savaştan sonra meydana çıktığına göre, tngütere Dışişleri Bakanı Anthony Eden Tahran konferansının biltün kararlannı ayrıntılı olarak o sıralarda Ankara BUyükelçisi bulunan Hughe Knatchbull HuggsseD'e, bildirmiş. Eden'in, şifreli olarak Ankara Büyükelçisine gönderdiğı telgraflarda, Türkiye ile ilgıli konulardan başka, • Overlord» harekâtını da kapsamak, üzere, Tahran'da görüşülen bütün sorunlar yer almış bu'.unuyordu. Butün bu bilgiler, Ingiliz Büyükelçiliği kavası, aynı zamanda Almanlann kiralık ajanı olan Elyaza Bazna vasıtasıyla Almanlann eline geçti. Alman gizli servisince «Çiçero» takma adı ile adlandınlan Elyaza Bazna, tngiliz Büyükelçisine gelen bütün gizli raporların, telgraflann foto kopisini çıkanp, düzenli olarak, Ankara'dakl Alman gizli servisinin sefl Moişişh'e vermekte idi. lnanılmayacak bir gaflet ve kaygısızlık içinde yaşayan îngiltere'nin Ankara Büyükelçisi, gizli evrakla dolu çantasmı, sık sık, açık olarak yatak odasında bırakmakta imiş. Böylece, en gizli telgraflar bile, kolayca Çiçeron'un eline geçmekte imiş. DEFINE TAL;P APAYDIN 50 Etme Seyit efendi, böyle mi konusmustuk, Hani altmı bölüşecektik? Nerde altın hani? Pilâna göre mezann altında. Az kaldı. Ben yoruldum arkadaş, biraz da siz kazın. Hele dinlen canım. Bir sigara daha yak. tstersen $undan az daha iç. Susuzluğun gider. Şijeyi uzattılar. Ikisi iki yandan hizmet ettiler. Seyit Ali şişeyi tekrar dikti. Arkasmdan bir salkun üzüm yedi. Sonra düjündü, ipn zonmu yaptm Seyit «ğa. Çoğu gltil aa kaldı. Bir sıra daha kazdın mı tamam. Küp çıkacak. Aramızda kardaş payı bölüşeceğiz. Sonra örteriz mezan, çeker gideriz. Evliya çarpsaydı şimdiye dek çarpardı. Sen yiğit adamsın. Biz senin adrnı ta Ünye'de duyduk. Seyit ağa deyip geldik buraya. Hadi cantm, hadi arslanım... Seyit AU gittikçe kendine geldî. «Bir küp altın . » diye düşündü. «Sapsarı... Gömleğimi torba yapıp doldururum. Gider bir yere gömerim. Sonra blr gece çıkanrım. Her biri kimbilır kaç lira. Sapsarı bir küp altın. Böyle bırakılıp gidilmez » Yeniden cesaretlendi. Küreği alıp atladı mezara. Korku duymuyordu simdi. lyi tutun şu ışığı, dedi. Yanıma gelin. Ünyeliler ikisi birden yaklaştılar. El fenerini tuttular. Ha Seyit ağa, az kaldı. Devam kardaş. Evliyamn kafasmı, iskeletini çıkardı. Toprağı kurüdü. Ünyeliler nefesi kesmiş bakıyorlardı. Bir sıra daha kazdı, attı dışarı. Ne altın, ne küp... Allah allah! Demek biraz daha aşağıda. Hadi Seyit ağa, oldu olacak, bir sıra daha kaz bakalım. Kazdı. Gene yoktu. Ee, hani ya? Kureğe dayanıp dikildî. Ünyeliler de şaşırmışlardı. Ne diyeceklerinl bilemiyorlardı. Seyit efendi, zahmet olacak ama, gel biraz daha kaz şunu. Sonra pişman olmayahm. Seyit Ali kızmağa başlamıştı. Başını iki yana sallayıp yutkundu. Peki, dedi. Bir sıra daha kazdı. Yoktu bir şey. Çığ toprak çıkıyordu. Belliydi artık. Demek bizden once açmışlar, dedi boynu kıravatlı. Açmışlar da altınları almışlar. Biz geç kalrrrısız. Değilse bu harita yalan söylemez. Ne yapalım, boşuna zahmet etmiş olduk. Niye yazmasın be! dedi Seyit Ali. Allah mı yazmış bu haritayıî Tövbe tövbe... Kızmıştı iyice. Yürü kapkara olmuştu. Ba«ını iki yana salladı. Gelin bakalım siz de örtün. Böyle bırakılıp gidilmez. Yann köylü dumammızı atar! Ne bilecekler bizim yaptığımızı? Bilirler. Peşinize izci koyup bulurlar sizi. Bu köyün adamını biliyonuz mu? Hıı... Bu evliya böyük evliya arkadaş. Balhboba demişler buna Eski haline getirmeden bi yere salmam sizi. Hadi bakalım. Örtelim bari, dedi kıravatlı. Hem de günah olur. Bismillâ, diyerek küreğe sanldı. öbürü de yardım etti. önce kemikleri esklsi glbi yerine kodular. üstüne toprağı yığdılar. Taşları dizdiler. Eskı haline getirdiler. Nerdeyse sabah olacaktı. Gündoju tarafı ışımağa başlamıştı. Ünyeliler kalmadı, atlanna atlayıp gittiler. Seyit Ali omuzunda kazma kürek, köye cfoğru yürürken «Ah ağzına tükürdüğüm,» dıyordu. «O altın çıkıvereydi, ne iyi olacaktı? Kurtulacaktık be. İş yok bu bizim evliyada. O da benim gibi cıbır... Tüh!..» 17 On gün kadar sonra Seyit Ali sedire uzan* mıs düşünüyordu. Gözlerini tavana dikmişti. Hiç kırmldamıyordu. «Elimizi nereye attıysak bos çıktı» dedi kendi kendine. «Ula bizde mi bu uğursucluk? Emtne dur hele bakalım. Daha çok any&cak yer var. Koca köyün dağı taşı bittaedi yaT Nereye baksan şüpheli...» , Doğrulup küçük pencereye eğildi. Hafif bir yağmur yağıyordu. Uzun süren güz yağmuru, dünden beri ne artıyor, ne duruyor, siyil siyil yağıyordu. v Okul dagıldı mı kız? dedi. Kenm geldi mi bak hele? Gelmedi, dedi kadın. Geride eskilen yamıyordu. Içerisi karanlıktı. lyi görebilmek için egilmişti. Iri iri atıyordu iğneyi. Kalk bi bak dedik hınzır! Ne oturuyor* «un lök gibi? Yürü! Kadın kallnp gitti. Keriiml diye bağırdı bir iki kere. Karşıhk gelmedi. Yok, dedi. Daha gelmemiş. 1 Gene yamanın başma oturdu. Ula sen yok musun, sen? Kör bıçakla kesmeli seni! Kadın cevap vermedi. Seyit Ali bumundan soludu bir İki kere. ; «Cık cık cık...» etti. Sinirinden ne yapacağını bilemiyordu. Sonra kalkıp yürüdü dışan. Kapmın ffnüna çıkınca durup uzun uzun bakındı. Ktrları 1«rin dereyi gözden geçirdi ve orada dordu. Uıişündü bir zaman. Sonra kolunu uzatfty y«fcnurun ıslatıp ıslatmadığını denedi. «Başıma boş bi çuval alırım» dedi. «Hem lâzım olur belki » İri taşlı tesbihini şak şak çekiyordu. «Hadi la Seyit. Umut kalacağına emek kalsın be. Boş oturmakla olmaz bu iş Hadi oğlum. Şımdi dağ taş tenha ki tam zamam...> Yürüdü. Yüzü kararlıydı. Habip kardaş! diye çaldı kapıyı Habip ikindl namazı kılıyordu. Sağa «ola bakıp çabukça selâm verdi. Aceleyle kalktı. Hee, buyur. Az dışan gel hele. Hıh, dedi Asiye kadın. Gene geldı uğursuz. Gene tebelleş olacak heriflme. Yirik Habip duymadı. Ağır ağır çıktı Buyur Seyit, hoş geldin. Hadi hazırlan. Kurt dumanlı havayı sever. Tam zamanı. • Nereye? Hayrola? Derin deredeki mağarayı arıyahm arkadaş. Kimsenin ruhu duymaz. Benim tabancayı, senin çifteyi alırız. El fenerini alınz. Bir de urgan alırız... Bu yağmurdfe? Ne var kl camm? Başımıza birer boş çuval geçirdik mi... Yağmur ne yapacak bize? Hem oraya varıncaya kadar. Mağaraya çırınce yağmur ne gezer? Hadi bekleme. Ben bılıvorum o mağaranın aranacık yerini. Evel Allah bu gün bulacagız hazineyi. Hadi kardaş, umut kalacağına emek kalsın. Ta ilerisine gırecek miyız? Tabı gireceğiz. Habip düşündü. Ensesinı kaşıdı. (Arkası var) C DİŞİ BOND Dltt, BU (Vİ BİR UEM D UEM VlULlE'Vİ OBTA İS\H BÛVOK VVİUİ& KAUVOE., ÛECI TIFFANY JONES ANILAR N GARTH CLDU, TCIAASOUJKUİM oişish, 1950 yılmda çıkan anılannda, Çıçero'nun getirdiği fotokopileri, bir gece lâboratuvarda banyo ederken, elinde, Kahire ve Tahran kon(eranslarının tutanaklannın bulunduğunu fark ettiğinl yazıyor. Elyaza Bazna da, daha sonra çıkan anılannda, aynı konuya değinmekte ve Almanlara verilmek üzere tngiltere'nin Ankara Büyukelçiliğinde fotokopılerini aldığı belgelerden «tngiÜzlerin, Araerikalıların ve Ruslann niyetlerini anlamak mümkün» olduğunu kayıt etmektedir. Savaş yıllannda Almanya'nın Türkiye Büyükelçisi bulunan Von Papen bununla ilgılı olarak şunları yazmaktadır: «Çıçero'nun verdiği bflgiler iki sebepten ötürii bfiyük bir AYLAK MUSA Orta Doğu Teknik Üniversitesi ftektörlüğönden: Üniversitemiz muhtellf bölumlerine sekreterler alınacaktır. ARAVAN ŞARTIJVR: Takoz Naklettirilecektir SiparLşimize karşüık Ayancîk Onnan Işletmesinden 300 M3 Cide Onnan Işletmesinden 275 » Akkuş Orman Işletmesinden 270 » olarak hazırlanacak gürgen ve kayın takozlar partiler halinde motorla İzmir'e (veya İşletmelerden almarak kamyonla Nazilli'de Müessesemizeı şartnamede yazılı esaslar dahüinde naklettirilecektir. Taliplerin yazılı tekliflerini 15 gün opsiyonlu olarak 10/4/1970 tarihine kadar Müessesemize göndenneleri lâzamdır. Müessesemiz ihaleyi yapıp yapmamakta /e dile^igine vermekte serbesttir, SÜMERBANK NAZİLLt BASMA SANAYIİ MÜESSESESİ Adaylann, 1 İyi derecede îngilizce bilmeleri, 2 Sen daktilo yazmalan, 3 Ünıversıte yeya Kolej mezunu olmalan, İsteklilerin Üniversitemiz Personel Müdürlüğünden alacakları müracaat formlannı doldurarak en geç 2 TCısan 1970 Perşembe günü saat 17.30 a kadar iade etmeleri ve 3 Nisan 1970 Cuma günü saat 10.00 da yapılacak imtihanda hazır bulunmalan gerekmektedir. (Basın: A. 670912645/2306). (Basın: 12586/2S69)