25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖET: sCüMHURtYET: :24 Ekim 197ü Açıkgöz memunı işimizi kolaylaştırdı NGÎLİZLERİN Anavatanla ha berleşmeleri stratejils ve politik karakterde olacağı için çok önemliydi. Gerçekten stratejik ve politik önem tasıyan bu haberleşmeyi Beylerbeyindeki ye ni telsiz dinleme merkeziraizden dinlemeliydik. Dinliyorduk da... Üsteük, o zamanın ekuatörlü tel siz vericüerinin takatleri ne kadar büyük olursa olsun, tnuhabere mesaleleri kısa olduğundan Malaya Amiral gemisi îngütereyle haberleşirken Malta'daki verici telsiz lstasyonunu röle istasyonu (taıvvetlendirtd ara istas Ingiliz raporları elimize geçiyor yonu) olaralc kullanıyor, çok güç lü çalışıyordu. Bu yüzden de Bey lerbeyindeld istasyonumuzdan çok kuvvetll olarak alıyorduk. Ancak, daha önce de belirttlğimiz gibi bu baberleşme şifreü idl. Ne yapıp yapıp bu şlfreyl de çöz meliydik. Bu da, bu hlzmet için yetiştirilmiş, uzmanlık kazanmış (ihtisas yapmış) personeli gerektiriyordu. Böyle bir subaya ihUyaç vardı. Araştırmalanmız sonunda Almanyada şifrecilik eğltiml görmüj YUzbaşı îsmail Hakkı'yı bulduksa da basan sağladık, diyemem. ÇUnkü, îngüizler yepyeni bir şitre sistemi kullanıyorlar, bu şifreleri de 24 saatte bir değiştlriyorlaıdı. Yüzbaşı tsmail Hakkı, uzun süre Malaya zırhlısmın yazdığı veya îngiltere'den aldığı şifreleri kaydetti, üstünde uzun uzun çalıstı; ciddî bir sonuç alamadık. Bizim Beylerbeyindeki telsiz dinleme merkezlnıizin başarısı Malaya zırhlısııun Bogaz bölgesindeki küçük harp gemilerine yaadığı açık telgrailan, verilen direktif ve emlrlerl dinlemekten ibaret kaldı. Bu da küçüksene • GİZLİ TESKİLATI'NI Şm BEN İDARE EDİYORDUM "İ MUSTAFA KEMAL İN Efktt Kofgeneraf EKREM BAYBAR îngUiz îşgal Karargâhına bağb Yüzbaşı Bennett'in istihbarat karargâhından başka bir de Ramiz bey adıyla tngiliz Albayı Nelson"un ŞisUde faaliyet gösterdiği kaydetmiştik. Şimdl, Albay Nelson'un istihbarat karargârunı tanıyaUm. îngiliz Entelijans servisınin bu değerli elemanı çok güzel TUrkçe billyordu. Ramiz bey adı altında Şişlide sosyeteye girmiş, bu semt te bir ev tutarak karargâhıru ktır muştu. îngilizlerle hiç bir teması yoktu. özellikle Yüzbaşı Bennetle hiç görüşmüyor, tanınmamış, bil memiş gıbi davranmayı tıtizhkle uyguluyordu. Evıne gireni çıkanı, eşidostu çoktu. Çok mektup alıyor, mektuplannı da hemen cevaplandınyordu. Ve... Ramiz beye gelen mektuplar pembe zarf ve kâğıtlara yazılıyordu. Ramiz bey de aynı renkte zarf ve kâgıtlar kullarnyordu. Hemen belirtelim: Bu dık kat çeken bır ozelük değil, tersine dikkat çekmeyen bir olaydı. Çünkü, o tarihlerde pembe kâğıt ve zarf Istanbulda moda idi. Kibar zümre (!) ve sözde aydınlar bu modaya ziyadesiyle uyuyorlardı. Entelijans servisin değerli elemanı Ramiz bey gelenek ve görenekieriınizden başka, demek ki, modaya kadar herşeyi tacelemiş, «Ingılız Devleti Fahimesine» hizmet etmek için bu mektup modasma da uymak inceligini göstermişti. Ancak, Albay Nelson'un (namı diğer Ramiz beyin) dikkatten kaçırdı^ bir husus şuydu. Bu kadar çok mektup gelip gıtmesi dikkaü çekebüirdi. Öyle de oldu. Açıkgöz bir posta memuru şüphelenir ve durumu Âmirine sbyler. Âmirl de bunu Polis Müdürü Esat beye anlatır. Esat bey durumu hemen bana bildirdi. Î cek bir başan değildir. Yukanda da belirttiğim gibı; Boğazda hangi saatte İngiliz kontrolu yapılacağını öğreniyor, personel ve silâh kaçırmayı ona göre ayarîıyorduk. Böylece hizmetimiz çok kolaylaşmış ve güvenlik kazanmış oluyordu. • Albay Nelson'un (namı diğer Ramiz Beyin) dikkatten kaçırdı&ı bir husus şuydu. Ba kadar çok mektup geüp gitmesi dikkat çekebüirdi. Öyle de oldu... tstanbul'daki genış azınlık kitlesınin para koparmak ıçın kendılerıne verdıkleri bilgileT çoğu zaman yetersiz de olsa bu istihbaratta ısrar etmektedir. Bizim istihbaratımızm ise, başan sağlayamadığı tek olay, îngilizlerin Anavatanla haberleşmelerinin şll resini çözemeyişimizdir. Ama bu na karşüık bütün îngiliz istihbaratı tam mânâsıyla kontrolumuz altma girmiştir (Ünlü İn<nhz istihbarat servisi bu hale gılız düşmüştur). Fakat, Ingılızler başka bır poutıkaya yönelmışler, istihbaratlan da bu yolda bir dereceye kadar başanya ulaşmış bizi atlatmıştır. Bu yeni polıüka Ankarada Mustafa Kemal'i öldürtmekti. îngiliz gizU teşkilâtının görevi de bağımsızlık savaşının yeryuzündeki ilk ve bUyük kudreti Mustafa Kemal'i öldürecek casusu Ankara'ya ulaştırmakö. Evet, bu casus biz bilgi edinme fırsatı ve imkânı bulamadan An kara'ya ulaşmıştır. Yeni bir kaynak ÎMDÎ biraz da, o zaman elde ettiğimiz bilgilere göre, îngüiz istihbartı ve yeni hedef• leri üzerine bilgl verelim: YARİN Mustafa Kemal'i öldürmek isteyen casus Ankara'da $ ••••••••••••••«•••••••••••••»««•«•••••«••••••••llllllllllllllıaalllıaıllll"llıaaıl>ll<B iconu ve resim: AYHAN BAŞOGLÛ 6ndülüSte ••*••• • 0', FAKİR BAYKURT Tam »vSyden knrtulup jidecekti. ülupjs çıktı yoluna: «Kimsln yolcmra, Rözlertaı seçemlyor!» «• !• dl. «Enverotln Kamberim!» dedi Musdu. Atm başıtıı çekti biraz. «Tamyamadm mı sesimden? Kabak Musduyum ulan! Kayadipli Hüsnüyü aramaya pndiyorum. Sen ne yapıyorsun Uluğuş? Yü. zünü EÖrdüjiimüz yok çoktandır?» «Allah lâyığım versin Kabak Musdu! Kaykılmışsın atm üstüne, bilemedim! Ben de bir tırpan yitirdim, onu anyorum. Kime verdlm, nere koydum, bnemiyorum. Gördüğüme sonrp duruyorum, emme kimse aldım gördüm detniyor. Sen gördün mu acaba Kabak Musdu? Duydun mu heç. Idme verdim, kim aldı tırpammı?» «Valla, bir adam demin önümden geldl. Elinde bir tırpan vardı!» dedi Kabak Musdu. «Çatatc köyünün yaylasına dosru gidiyordu. Emme kimdi, dıggat etmedim. Senin tırpan yitîrdiğini bilsem eyice bakardım, bakmadım . • «Bondan sonra dıg^at et Kabak Musdu! OIRItat et de bulalım şn tırpanı. Bu yıl bağlann fllümü basralandiffindan bekmez de kaynatamamk a Musdu! Sen ne yapacan kansız katıksız? Ben eyi kötü b i m çBkelek bastım bahardan...» «Sana bekmez buluru» Cragns, tasalanma...» «Deve kerraolan da cecmez oldu artık m Musdu? Ben heç görmüyomm, sen görüyor nrnsun? Çantan ne RBıel Sterdi? Bayılır biterdim develerln çan seslerine. Emme ne derlerdi. neye öterlerdi hiç bilmem. Kamyonlar çıktı. develet battal oldu!.^ Gülda Kabak Musdu: «Çok cahalane konuşuyorsun üluguş! Ulan, devenin ne işi var şinci? Vabis. Fargo, Ford, Flat. Reo, Cemse, Kanada .. Bissürü kamyon va> rıken kim dakar senin develerini yavu?» Atım sürdü aşagıya doğru. «Matuflamiş Kayri!» dedi kendine. «Hey gidl koca üluguş!» Sürdü atım. «Develer geçiyor muymuş! Heç görüyor muymı». şum?« Görüyorum kır şeytan! Sen de görüyor musun? Üzümler de basralanmış, töbe yarabbim töbee...» XIV. KATRAK OTUNTJ Düru, ülnçTişun evden çıktı, Mıhlınm afılm yanından geciyordu, kıılan gördü: Kayrak oynnyorlardı! Bn yıl beşe çiden kızlardı kiml. Seke seke çöğe çıkıyorlardı. Çığlığın gamatamn içindeydiler. «Dürü abaaa gel, Dflrfl abaa!.> dediler. Yaklaştı: «Okul yok mu bugün kızlar? örtmen gelmeyecek mi?» (Arkast vmtt îattıgı yerde bir süre bekledi... Sancı yavaş yavaş bafifliyordu. Korkunç biT canavann hücumuna uğramıştı da şimdl bu canavar onu kendi halina bırakıp geri çekiliyordu sanM.. Eskilerine kıyasla daha şiddetli bir kalb krizi geçirdiği meydandaydı. Dilinin ucu üe kupkuru kesllen dudaklannı ıslattı... Içinden sövtip sayıyor, şu pis tesadüfe lanetler yağdınyordu. Bunca sıkmtıdan, bunca fedakârlıktan sonra olırr muydu böy le şey?.. Kellesini koltuğuna almış, muazzam bir soygun düzenlemiş, suç ortaklannı yüzUstü bırakmış, en azından iki milyonun üstüne oturmuştu... Bütün amacı, hayatının son yıllanru dünya nimetlerinden kıyasıya faydalanarak geçirmekti... Oysa namussuz kalbi ona oyun vapmak heveslne kapılıyordu... Tam sırasıydı doğrusu ya... Bir saat süreyle hiç fcıpırdamadan vattı.. Kalbini yormamak için ağır ağır ve kesik kesik nefes alıvordu. Şayet kıpırdansa sancı tekTardan gelebüirdi.. tkinci bir krlze dayanamıvacaÇını sanıyordu .. Arabanın bagajmdaki milyonlan hatırladı. Bu dunımda san dığı çıkanp maÇaraya tasıması imkânsızdı artık. Servet olduğu yerde kalacaktı Sans vardım eder de araba birinin dikkatini çekmezse mesele yoi tu. Evet. Buick ve dolar sand» Sı orada kalacaktı... Dallar. ça lıhklar aavet sıktı.. Aralanma dığı. ısrarla aranmadıSı takdir de otomobilin bulunması çol süçtü. Fakat keı.disi her nı pahasına olursa olsun tnağara va çıkmalı, durumu saSlamı bağlamahydı. Bütün ilâçlan d oradayijı zaten... DeTdinin n olduğunu gayet iyi bildigi lçi kendini her bakımdan teâs\ edebilirdi. (Artcası vaı 37 ölfimden 5te köy var mı be? Bir Kabak Musdunu.ı üstiine kül köz döktük deye bize iydam cezası mı verecekler? Eh, versinler, ne yapaum?» «önce Kayadibine vanp geleyim en eyisi!» dedi Musdu. Veliyi, Cemalin evine çağırtmaktan tazgeçti. «tkindine doğru Relir, o zaman selsetirim. tkindine kadar da Hüsnüyü ararım. Bulursam parayı alınm. Bulmazsam avradının iladesini alınm. Yalnız birine hahar bıraksyım: Cemal, Velikulu çağırsın ikindiye! En eyisi bir çocuklan habar salayım ..» Bir çocuk bakındı oralardan. Başının orasını burasını kel çıbanlan kaplamı? bir oğlan şördü: «Gel ulan buraya!» diye bağırdı. «Sen kimin oğlusun? Ne bu başındaki keller? Bir çaresine bakmıyot mu buban olacak ayı? Bir toktura telân götür. tnüyor mu? It Oman biliyon mu?» Çocuk hanei soruya karsüık verecejinı ş»şırdı. «t' Oman biliyon mu olan?» «Bilivom! Fayiğin bubasj...» «Şöyle, burnu yassi hanl...» «Tarnam' Boydan da lusa birec.» «Ha işte onu diyorum! Git bak bakarrm çayfad» mı? Gayfadays» çağır (relsin. «Atm flstonde bir aıiam, dışanda seni çağınyor!» dej> Elindeki saparu kusağının arasına sokup koştu çocuk. Az sonra It Omar ko?up feldi: «Enmeyecek misin? Birer çay içsek eyolurdu!» dedi. «İkindiye gelecem. O zaman tçeriı. Gel söyle birez ıtidelim seninlen.» Sesinl yavaşlattı. «İkindiye, Veliyi ya senin eve, ya Camalın eve sesle. Düğünün gününfi kararlaştıralım. O zamanaca Kevşeyen videleri varısa, sıkıştır birez. Camala da söyle. Asıl möhümü. avratlannız. kıLlı bacakl) Havanayla elâgadar olsunlar. Kızı da boş bırakmayın. Yanyun konnsup durmasınlar. Valla bu iş bana olmazsa kızt daça kaldırtınm'. Eriklinin çobanlanna birer av tüfeği. birez de saçma barut alarak, sonra da o Havana olacak kıllı bacafı sürütürüm (ceceleyin! Atanm yayladaki huğlardan birine: «Geçin ulan!» derün, «birer sefer!» Ormanda çalışan çavışlan, işçileri toplanm. keserim bir kuzu, «Hem ylyin, hem de alm benim hıncımı!» derim. Ne yapayım?? Şeri ser keser! Hemi de benimlen şaka yapılmaz ît Omar! Yani bunu kendin çok eyi blldigin gibi, Velinin de hemi kendisine, hemi de hanesi tarafına eyice belletmeni istiyonım! Ben gidip Kayadibli Hüsnüyü arayacam. Bin lire alacağım var dürzüde. On üçüncfl aya devrildi, hâlâ getirip verecek! Ona bakacam. Kansı Selvere sor. dum öteygün, Kızılcaya gitti dedi. Bakalun buçiin nere ptti! Hadi hoşçakal. Selâm söyle Hafıza, Camala » Mektuplar inceleniyor M EKTÜPLARI tncelemeye karar verdik. Esat bey, Şişll Postanesi Amirinden bu mek tuplardan bir tanesinin açılmadan kendisine getirilmesini istedi ve incelemek üzere kendisine verilen mektubu bana getirdi. Açtık. Ramiz beye arkadasından gelen normal bir mektuptu. Dikkat çeken tek nokta satırlann seyrek olmasıydı. Bu işlerde uzmanlığı olan Azlz tiuaal beye mektubu lncelemesi için verdlm. Aziz Hüdal bey, amonyaku suya batırumış ufak bir fırçayı seyrek satırlann arasma sürünce, hayret. gizU yazılar beliriverdi. tş anlasılmıştı. Mektubun arahklı satırlan arasına gizli yazılar kobalt kîorÜTİe yazılmıştı. (Kobalt klorürün rengi pembedir. (Pembe kâgıt Uzerine bununla yazı yazılırsa kuruduktan sonra hiç belli olmaz.) DİSİ BOND Neden bu secmîşti? ÜYÜK bir güçlüğü daha yen miş, entelijans servisin faaliyetini de böylece ortaya çıkarmıştık. Artık, entelijans servisin de gizli bilgüeri ajanlanmn kodlan, aldıklan görevler avucumuzun içindeydi. Ramiz beyin de artıfc Şişlide oturan bir Türk olmayrp Albay Nelson olduğunu böylece anlamıştık. Albay Nelson neden böyle bir haberleşme yoluna gitmişti. tncelemelerimiz şunu göstermlşttr; Albay Nelson, çok geniş bir ajan kitlesi ile çalışıyordu. Ajanların her gün evine içeüp gitmesi, ya da, baska yerlerde temas etmesi tehlikeli olabilirdl. En emin vol olarak günün modasına uypun renkte bembe zarflı mektuplarla haberîeşmektt. Pakat, îngilizlerin bu değerli istihbarat elemanı iki önenüi hatâ yapmıştır % Ktanyevt ansnrlari» yazılmış mektuplara fazla inanmış ve Türkleri çok îlfrisiı kabol ederek ba mektnplardan şüphelenip oknyaeaklanna ihtimal vermeıııişti. O Kendl ajanlannı kademe 1 bir kontrol altında tutama1 mıştır. Bu yüıden ban ajanlarmm iki tarafh çalışmalanna imkân vermjştir. Oysa, bir istihbarat teşkilâtı bilgili ve güçlil olsun, karşısmdaki düsman istihbaratını en az kendl sevivesinde kabul etmeli, kücümsememelidir. TlFFANY JONES ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••llflll 59 Barut kokusu Ue genzi yandı... Bacaklan kan içindeydi, pantalonu da sınlsıklam... OlağanüstU blr çaba göstererek âdeta sürünerekten direkslyonun başına geçti, kontak anahtannı çevirdi, motörü çalış tırdı, vitese taktı ve arabayı yürüttü. Kan kaybından gebermek istemiyordu... Bunun için de tek çare, bir an evvel Maisky'nin villâsına varmaktı. Uzun îarlan yakarak karanlığı ikiye böldü, gaz pedalını kökledi. *** Maisky, Buick marka arabasını, dallann ve çalılıkların arasına itina ile sokmuş, dışandan bakıldığında göriilmiyecek şekilde gizlenmiştt. Neles almakta güçlük çekiyordu. En korktuğu şey de buydu zaten... Kalbindeki ağn dayanılmaz bir hal alıyordu yavaş yavaş. Dlşini sıkmasa her an düsüp bayılabilirdl. Sandığı dibine kadar boşaltmaksızm kamyontten indirmeye kalkışmak onun durumundaM bir adam için düpedüa delilikti. Kendini lüzumundan fazla zor lamış, kalbini de adamakıllı yormuştu. Sert bir hareketle farlan söndürdü. Her şeye ragmen başarmıştı.. Plânıru, pek de önemsiz sayılamıyan aksiliklere rağmen sonuna kadar uygulamış, selâme te ermişti. Şimdi istirahate çekilebilir, kendini de, rahatsız kalbini de dlnlendirebilirdi. Yüzde yüz emniyette olduğıma Inanıyordu. Hiç şüphe yoktu... Polisin onu buralarda araması ihümali, ihtimallerin çok ötesindeydi... En kurnazı bile akıl edemezdi böyle blr şeyl... Şimdi şöyle bir davranıp bavın tırmanması magaraya eir «sözuecf FILOIC FILX>C EL8ETT& OOS4EM NECSÜZEL CSÜM Dı James Hadley CHASE Türkçesl Şehbal AYGEN mesi, orada hanr bekliyen kahn ve yumuşak battaniyelerin üzerine ıızarjması gereklyordu. Bir saate varmaz ne sancısı fcalırdı, ne de nefes darlıgı... Pakat arabanın kapısmı açtıktan ve inmek için ayağını uzattıktan sonra birdenbire durakladı... Müthiş bir svıcı daha saplanmıstı bağrına... Âdeta yuvarlanırcasına koltuga uzanmak mecburiyetinde kaldı. EV leri, birer pençe gibi gögsünü tırmalıyordu. Bir an için sonunun geldiğl kanısma kapıldı... ölüyordu ya da ölmek Uzerevdi muhakkalı. Yeni istikamel AYLÂK MUSA S İMDÎ buraya kadar olan durumu özetlersek şu sonuca vanyoruz: îngiliz istihbaratı Tıirk istihbarat tesKlâtı karşısında başansız kalmış, kendisini deşifre etmiştir. Pakat bol para ve tükenmez güçle sürekli olarak Anadolu'ya ajan sevketmektedir KOLERADAN KOBDNMAK • 1$ yerine öğlen ycmeğini evinizden götfirünüz. • Hasta evine girmeyiniz, • Çocuğunnzu pis mlarda oynatmaymız. t Ç î N:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle