02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT Montand, Alan Bate», Anthony Quınn gıbi şohretlenn bulunduğu fılimler ise dıştaki protestolar sonucunda serbest bırakıldı. Yılda ortalama 100120 fılım çe viren Yunan filimcıleri de durum dan ;ikâyetçi. Hükumet sadece «Hıristiyan veya Hıristiyan Elen uygarhğı ile ahlâk kurallarına dayanan» filimler çevrilmesini istiyor. Yunanistanın kalburüstü tiyat ro sanatçısı ve büyük trajediyen Anna Sinodinu da rejime baş kal dıranlar arasında. Baskılara rağ men tiyatrosunu açmıyor. Madam Vlahu'nun «Sansür kalkmazsa gazetelerimi çıkarmam» de mesi gıbi. Sinodinu, tivatrosunu kiraya da vermiyor. Üç milyon drahmi değerındeki 400 klâsik kostümü naftaline koydu. Yurtdışına çıkmasına izin verilmiyor. Örneğin, Uluslararası Tiyat ro Kongresinin 1969'da Brükseldeki toplantısına gidemedi. 8 Ocak 19T0 CüMHURİYET KOSTA DAPONTE 1 nrdular düşmanlanmız o gu. leç çocujpı» diye başhyan şar kının bestecisi Mikis Teodorakis Ekim 1960'da kendini Atina nııı 50 Km. Kuzeydoğusunda Oropos'taki hapiste bulmustu. •Zorba» müziğinin ünlü bestecisinin bu sarkısı, 1963'te Selâ.nikte kirahk kaatillere öldürtüJlen ve Yunan yazan Vasilikos ta rafından «Ölümsüz» adı ile roImanlaştırılan solcu milletvekill G. Lambrakis'i anıyordu. Teodorakis'i 1968 yazmda, Korentin Vrahati kdyündeki villâeında, sürgüne gdnderilmeden ön ce bir grup yabancı gazeteci ile zıyaret etmiştik. Bıze •Yahu pacar giinü gelmeseydiniz keske, zi yaretçim fazla olduğn için etrat «ivillerle dolu» dedikten sonra sanatçılara has umursamazlık içinde piyanosunun başına geçti ve «La» tus.una vurdu. «Beyler, bu duydufunuz «La» gesidir; ama betı vunınca «yasak» olur» dedi ve içinı açmağa başladı. Aslında kendisinin ve müziğinin başına gelenlerden de kırgındı, politika cılara da, askerlere de kırgındı. Komünist olduğunu gizlemiyordu ama söhretinin politikacılar tarafından kullanıldığmın da farkında idi. Oysa o gerçek bir sanatçı idi, potitikaya kanşmış olmaktan 'belki hayal kınkhğı duyuyordu idi V Şimdi, Yunan klâsik yazarları bile yasak me ise Aralık 1969'a kadar sebep gösterilmeden dört defa erteleniyordu. Rejimin, Teodorakis'in Yu nanistan dısındaki ününü gözönünde tutarak yeni hücumlara he def olmak istemediği anlasüıyor. alçida kalmaıı gereken bir ha». tadır» sloganından esinlenerek s» dece alçılı eserler sergilemiştl. Alçıdan yaptığı kimi kolsuz. kimi bacaksız. kimi gövdesiz mot'fler le «anlayana» sesleniyordu. Nedeıî se kapatılmıyan bu serpidek' deft« re izlenimlerini yazan ziyarptciler «Bravo, biz'ere cesaret ^eri>orsunuz, varolun, devam edin» =ek linde yazılar yazmışlardı. Sergide ne sağ. ne de sol kolu olmı yan heykeller dikkati cekmisti. «İhtilâl» ise beyaz bir alçı parçasının icîne saplanmış kırmızı bir karanfille canlandınlıyordıı Ser einin kapahlmamasına rağmen Yunan gazeteleri o günlerde devam eden sansür yüzünden bir yazı yavmlayamadı. Papadopulos yönetimi altında klsâik Yımnn vazarları da boykot edildi. Rejim bunları da vasakiarraktan çekinmedi. Örnee'n, eski Yunanistantn Aristofanes'l kurbanların başında gelivor Ba zi Yunan traiedileri de, fon müzi§i Teodorakis tarafından besteler.diei icin ya<aklanmı«*! Daha sonra bu müzik «milliytçU bestecilere veniden «aranje erti» rildi» ve eskiler. dogdukları ülkede ikihinbeşyüz yıl sonra san«'ir edildikten sonra, yeniden t» rihî açıkhava tiyatrolannda sevircinin karşısma çıkabildiler. Ihtilâle karsı çıkan ünlü sanatçılardan biri de Melina Merknri'dir. Bu yüzden Ynnan nyrnklağnndan ıskat edildi, Yunanistana girmesi de yasak. Fakat o «öyle diyor: «Ben Yunanlı doâdum, Yunanlı ölecefim. Onlar diktatör dogdnlar, diktstör olarak ölecekler^» SÜRGÜN ÜRGÜNDE bulunan aktörlere gelince, Meri Alkeu, Diyamandopulos, Elli Fotiu, Stefanos Lineos, Aleka Paizi (kaç tıt, Keti Arseni (kaçtı\ Karuzos (Pariste hastahanede öldü). lrene Papas da, Melina Merküri gibi Yunanistana giremez. Üç genç aktör daha hapiste. Ünlü ve eski sanatçılardan Katina Paksinu ile eşi Aleksis Minotis Devlet Tiyat rosu ile çatısarak ayrıldılar. Zorbayı çeviren ünlü Yunan rejisörü Mihalis Kakoyannis de Yunpnistana «giremezlerden.» Oysa Papadopulos'un bu kollar la ilgili Devlet Bakanı Yardımcısı K. Vovolinis «Yeni bir kültür Rönesansından» dem vuruyor. Hü kumetin sanatçılara baskılarını ve sansüü yalanhyor. Yönetimin Yunanistanın her tarafında sanat merkezleri açmayı plânladığını söylüyor ve şunları ekliyor: «Ba;ta Basbakan olmak fizere Hükumet üyeleri, inanın ki romantik kisilerdir. Papadopulos sanat, müzik ve tiyatroya âsık. Mozart ve Beethoven'in müziğie hayran. Aynca da okayan b h adam..> Aslında rejimle açık bir çatışma ya düsen yazarlar, heykeltraş, re» sam, aktör ve müzisyenler faaliyetlerini kesmişler. boykot ilânetmişler, eser vermiyorlar. S AFOROZ İKİS Teodorakis, Irene Papas, Melina Merküri, Vasilis Vasilikos ve diğerleri, 30 aylık askeri yönetimin «aforoz ettigi» sanatçıların başında geliyor. «Topkapı» ve «Pazarları Asla» fılimleri ile dışta uzun süre Yunanistanın propagandasını yapmış olan ünlü sanatçı Merküri, aforoz edilmekle kalmamıs, Yunan vatandaşlığından da çıkarılmıştı. Yurtdısuıda ve özellikle ABD'de Cunta aleyhinde yaptığı kampanyalar albayları çileden çı kanyordu. Boylelikle çok ünlü bir Yunan ailesine mensup olan Melina, albaylarm hışmına uğra mıştı. Ortanın solunda bir politikacı olan babası S. Merkuris ise. M darbeden sonra kaçtığı Londrada tedavide iken ölecekti. Tabiatıyle Melina Merkurı'nin filimleri de Yunanistanda gdsterilmiyor. Melina'nm, Yunan vatandaşlığından ıskat edildiğini öğrenın ce söylediği •Ben Yunanlı doğdom Yunanlı öleeegim, onlar dik tatör doğdular, dlktatör olarak ölecekler» sözü bir îngiliz gazete sı tarafından «haftanın en güzel sozü» olarak seçilmisti. EN İYİSt Y Teodorakis ayrıca, Aralık 1966 da iki EDA solcu milletvekili ile Jbirlikte «Orduya hakaret ve yalan haber yaymak» suçu ile mahkemeye de verilmişti. Bu mahke UNANİSTANIN genç yazarları arasında «en iyisi» olarak kabul edilen Vasilis Vasilikos darbeden beri Pariste. Lambrakis cinayetinden esinlenerek yazdığı «Ölümsiiz» romanı Yunanistanda yasak. Fransada Yunan asıl h rejisör Kostas Gavras'ın bu romana dayanarak Yves Montand ve Jean LouU Trintignat ile çevırdiği filim de yasak. Amerikan «Time» dergisinin bu film le ilgili eleştirmesinde yazdığı gıbi •Olümsuz roman olarak da, filim olarak da bir sanat eseridir. Yunanistan dısında da yasayabilir. Acaba Yunanistan Öliimsüz» olmadan yajayabilir mi?» Bir de rejimin dokuz yüz günluk iktidarı güresince yasakladığı yabancı yazarlara bir göz ata lım: Mark Twain, Victor Hugo'nun bazı siir ve kitapları, Sartre, Çekof, Beckett, Tolstoy, Nâzıra Hik met, Haldor Lazness, Pablo Neruda, Louis Aragon, Maksim Gorki, Şolohof, Simone de Beauvoir, YARIN: MEÇHULLER FİLMCİLER Melih Cevdet Anday 64 Bu inanç onda öylesine yerleşmişti ki, Nigâr'a rastladığında, sanki geceyi gizliden birlikte geçirmişler de gözgöze gelirlerse sırlarını herkes anlaya cakmış gibı, bakamıyordu sevdıği kadma. Ve onun yanından aynlıp da yalnız kalınca, gerilmiş olan sinirlerinin gevşemesi İle, büyük bir yorgunluk içine düşüyordu. Nigâr'ın ondan bir girişim beklediğini gösteren belirtiler de yok değildi. önce o söz, «söyleyin'» sözü, aktör Bilâl'in kafasında, her gün yeni yorumlara ugruvordu. Kadın, «Hayır. söylemeyin!» dedikten sonra ona ddnmüs. gözlerini merakla açarak tSöyleyin!» demisti; gerçi sözünü söylemek fırsatı o dakikada Bilâl'in elinden kaçmış buhınuyordu. Ama bir bakıma da gereği kalmamıştı artık bir açıklamanın, her şey söylenmişti gerçekte. Konuşma, tıpkı sahnede olduğu gibi, dinliyenlerde temelsiz ve geçici bir duygulanma uyandırtnaktan başka neye yarardı! Ya?ayan duygulann anlatımırda sözün bir yeri olamazdı. Konusraa, konuşanı yok ederdi. Konu^uvorum, öylevse yokum. Bir gün sokakta karşı!asmı=lardı; «Nereve gidiyorsunuz?» diye sormuştu Nigâr, o da «Provaya» demişti ve ayrılmışlardı. Belki de o gündü ahnlarında yazılı olan gün, kim bilir! Çünkü beklemeği bilmek kadar, o günün geldiğini anlamak da gerekliydi. Beklemek ve her an hazır olmak! Yoksa mutluluk, ürktnüs bir kuş gibi uçup giderdi. Başka bir gün haber gelmiştl Nigâr'd'an; «Toplantımız var, bekliyorum.»fdiyordu. Oysa ikisi için boyle bir toplantının] hiç de gerekli olmadığı besbelliydi; bu söz, olsa olsa, karar gününü anlatıyordu, tümcenin sonundaki «bekliyorum» sözcüğü idi önemll olan. Ya da Bilâl'e güç kazandırmak İçin Nigâr, «Vaktimiz var, beklediğimi bil!» demek istemişti. Bunu, «olanağımız var» biçiminde yorumlamak da doğru olabilirdi. Gittnisti aktör Bilâl evlerine, ama sevinçten biraz gecikmisti. Nigâr onu karsılarken «Niçin geç kaldinız?» diye sormuştu. Acaba bu söz, «Geç kaldinız, artık her sey bitti.» anlamına mı geliyordu? Nitekim o gün Nigâr'la hiç konuçamamıstı. uzaktan ona bakmakla yetinmisti. Avrıldıktan sonra da acı bir umutsuzluja düsmüstü: «Beklemekle yetînmemelivim, yok'sa is isten geçecek» demisti kendi kendine. Işte böyle düşünerek, kimi zaman da, tiyatrodaki provasını acele bitirivor, ya da geceleyin yatağından fırhyor, randevusuna geç kalma telâsı içinde. Nigâr'ı aramaea çıkıyordu. Nizam'ın atelye^ine kosuvor, oradan Nigâr'ın tvine yollanıyordu. Karan kesin oluyordu böyl» zamanlarda: Nigâr'ı bulur bulmaz onu bir yana çekecek en kısa yoldan ve en kısa sözlerle her seyi açıklayacaktır ona. Nigâr evinde ise, kapıyı çalacak, girecek içeri. elinden tutacak, «Gel1» divecek. «Nereve'» dive «nrarsa. «Bilmiyorum, nereve olursa oraya» diyecekti. Ve bundan sonrasını mutluluktan ölecekmiş gibi dü";lüvordu: sokaklarda elele ko«arlarken, Nigâr, «Niçin bu kacfar arele'» riivp soruvordu ona, o da «Bitti, arttk beklemek bitti.» diye karsıhk verivordu. Sonra sövlesine sürüyordu konuşmaları: En lüzumlu seylerimi bile alamadım ya?£ nıma... Zarar yok. zarar yok. Ah sevgilim, niçin daha önce yapmadm bunu? Niçin beni bunca beklettin? Bilmiyorum .. Korkudan belki de. Niçin korkuyordun? Her şeyi yitirmekten... Evet, her şeyi yi« tirmektense, biraz daha beklemek.., Ve kadın: Çok mutluyum, diyordu, bitti artık beklemek. Bitti bitti. O zaman her şey yeniden baslıyordu. Şimdlden bılınemezdi o dönem. Fakat bu tath düşler içinde Nigâr'ın kapısın» varınca titremeye baslıyordu aktör Bilâl, eli ayağı tutmuyordu artık. kapıyı çalamıyordu. Ba duruma daha çok dayanamayacağını anlayınca da geri dönüyordu. Nigâriann penceresine tırmanJığı da oluyordu kimi geeeler. Karanlık so» kakta, bir hırsız gibi, iki yanına baktıktan sonra, kendini yukarı doğru çekiyordu. Boşuna olduğunu bile bile... Kapalı pencerelerin ve perdclerin ardında hiç bir şey göremezdi çünku Sonra, imzasız mektuplar yollamağa başladı Nıgâr'a. «Yana yana seviyorum seni» diyordu. Kısacık bir söz. Yeter ama.. Bilâl'den başka kim olabilirdi bu mektubu yazan? Ama, gene o her şeyi yitirmek korkusundan olacak, ımzasını atmıyordu mektubun altına. Ya da $undan: Nigâr kendi anlasın istiyordu, anlamalı idi. Bu düşünce ile bir mektubunda, «Bana bos bir zarf postala» diye yazmıstı. Ama hiç bir ses çıkmıyordu ondan. Boş zarfı alacağı günü heyecanla beklemişti. Hemen açmayacaktı, önce eliyle şöyle bir yoklayacaktı, içinde kâğıt olmadığını anlayınca.. zarfı bıçakla üstünden düm düz kesecekti ve bomboş zarfın içine gelip gidip dakikalarca bakacaktı. Sonra onu bir kitabın arasına koyacaktı, kitabı da bas ucuna. Ve belki de o an kalkıp koşmayacaktı Nigâr'a; mutluluğu başucunda, o bomboş zarfm içinrfe, artık hiç bir düş knrmaya kalkmadan çünkü düş kurmanın yorgunluğu artık onu bitirmiş olacaktı uzanacaktı yatağa. Bir gün de söyle yazdı Nigâr'a: «tçimdeki bu eşsiz, bu güçlü tutkunun benimle yok olmasını istemediğim için vazıyorum, bilin, yalnıı bilin sizi sevdiğimi.» Bu sözde hiçbir aldatmaca olmadığına yemin ederek kapattı zarfı. Bel» si de ağladı. şimdi iyice bilemivor ağlayıp aglamarfığını, demek zarfı kapatırken ağlamak ısteği eğemendi ona çünkü bu fözlerle artık amacına varmaktan umut kestiğini açıkhyordu. Gerçekte bunca yüce bir tutkunun amacı olamazdı, amacı kendisi idi onun, kendi kendın» yeterdi o. Giderek bunu Nigâr'a yazması bıl» sonralan pi^man olmuştu vazdığına gereksizdi. Çünkü kimsenin bilmemesi Nigâr'ın bile daha tutarlı olurdu böyle bir tutku için. Amaca varmağa yönelen bir aldatmaca, bir yol, bir adım olmadıgı vüzde vüzse de, o sözün bir umutsuzluğu gizlemesi, gene de gücünü, değerini, anlamını sarsıvordu Inananın kendini tanıtlamağa çabalaması gereksizdi. Sadece kendisinde kalmakla yok olacaksa, o şey gerçekten yok demekti. (Arkuı n r ) A SKERİ yönetim bir ara Avrupadaki rejim aleyhtarı ha reketlere kaülarak cunta aleyhindeki bildirilere imzalarını atan yabancı sanatçıların filimle rini yasaklamayı denedi. Aralannda Vanessa Redgrave, Yves Konu ve resim: AYHAhTBAŞOĞLU TUHA CASUSU SERGİ 9(9'un Mayıs aymda Y. Konıarıs admda genç bir heykeltraş son derece «sembolik» bir sergi açtı. Bir iki ay içinde Parise göçeden bu sanatçı, Başbakan Papadopulos'un «Yunanistan, 1 Sebırde. yurtrfa. dunyada dcvamlı rcklâm ıncık trtefon rehbcri ile mümkündür. (Basın: 27530/297) VEFAT Merhum Trabzonlu Hacı Hafız Osman Asmaz ve merhume Zehra Asmaz'm kızlan, Yüksek Mühendıs Hasan Asmaz'ın ve Dr. Alâettin Asmaz'ın kızkardeşleri, Fevzi Mertogul'un eşi . ZAFER MERTOĞUL \jefSD\M ONU OCÜMÜ AUVf A Amerika'da trafik kazasında vefat etmıştir. Cenazesi Ankara'ya getirilerek 9.1.1970 cuma günü öğle namazmı müteakip. Hacıbayram Camiinden Cebeci Aile Kabristanmda ebedl lstlrahatgâhına tevdi edılecektir. Allah rahmet eyleye. ASMAZ AİLESt (Cumhuriyet: 315) <•••• •••••••••••«• ••••••••••••••«•a •aıaaaaaaaaaaaaaa ••aaaaaaaaaaaaaaa *• «a» | m " | •*"*)»"• ı IMMII • • ••••• ! ' ! ! !al! ! ! ! ! ! ••** ••a* ^ p ^ • •••••••••••••a » • ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••'••• '*!!!;S •••• U f * f » B a < a ••••••••••• > ı •••••••••••• •••••• !!'"*'! ni|||U •• •• > u t • " " " ! " " ! ! ! •••a •"""* ^ " " ' *" ** ^""™ •• •llu ••••»••• •••••••••••••••••* • ••'•' KONGRE Derneğimizin mutat yıllık kongresi 11.1.1970 pazar günu saat ll'de Süleymaniye Caddesi 23/1 de Yurt Kütüphanesinde yapılacaktır. Ekseriyet temin edilmediği takdirde 18.1.1970 pazar günü aynı yer ve saatte yapılacağından, sayın üyelerin teşnfleri rica olunur. Tokat Okutma ve Yardım Derneği Yönetim Kurulu (Cumhuriyet: 321) Sosyal Sigortalar Kıırumu •••••••••••••••a •••••••••••••«•a «••••••••••••••a •••••••••••••••ı Dil ye Tarih Coğrafya Fakültesine Sekreier Alınacak Kadro maaşı 1100 olan DTCP Sekreterligi münhaldır. Tayin edıleceklerin yüksek ögrenim diplomasma sahip olmalan zorunludur. İsteklilerin, 31 Ccak 1970 Cumartesi günü saat 13.00 e kadar Fakülte Dekanlıgına başvuTmalan Tiffany Jones ••••••••••••••••••••••••a • •ıııııııifiıııtııı •••••• a •««•••••••••••••atia*••••••••••••••••••••«•••a ••••«•••••••••••••••••••a' •••••••••«••••••••••••••a •••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ** •••••••••••••••••••«••«••' • ••••••••••••••llt'IIKIIIIII**!! ****" * * a a s a a a 1 1 111 İslanbu! Hasianesi Başhekimliğinden: 1 Hastanemizin bir yıllık ihtiyacı 17500 kg. yemekJik ve 1250 kg. kahvaltılık margarinler kapalı zarf usulü ile 15 Ocak 1970 günü saat 11.00 de Kocamustafaşa'da bulunan hastanemız Alım Satım Komisyonunda ihale eduecek olup, buna ait şartnameler Komisyonumuzdan ücretsiz temin edilebilir. 2 ihaleve iştirak edeeeklerin hazırlayacaklart kapalı zarflannı ihaleden 1 saat öncesine kadar Komisyonumuza vermeleri veya bu saatten önce Komisvonda olmak üzere posta ile göndermeleri şarttır. Postadaki gecikmeler kabul edilmez. 3 Kurumumuz Hastanesi 2490 savılı kanuna tâbi değildir. (Basın: 27190/304) (Basın: 10057 A. 5050/303) İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden 1 249 998,98 lira keşif. bedelli, Hukuk Fakültesınde yapılacak çeşitli onarım işlerine ait eksiltme 12/1/1970 günü, saat 16 da Rektörlük Alım ve Satım Komisyonunda kapalı zarî usulü ile yapılacaktır. 2 Geçici teminatı 13.750 liradır. 3 Şartname ve mukavelesi Rektörlükte görülebilir. 4 Talip olanlann 1969 yıünda Tıcaret Odasına kayıtü bulunduğuna teminatını Üniversite Saymanlık Müdürlüğüne yatırdığına dair belgeleri Yapı İşleri Başkanlığından yeteriık belgesi alabilmek üzere 250 000 liralık benzeri bir işi müteahhıt sıfatiyle yaptıkları, kat'i kîbulünu yaptırdıkları hakkındaki belgeleri 8/1/1970 günü, saat 16 ya kadar, 5 2490 sayılj kanuna gore hazırhyacakları teklif mektuplarını eksiltme saatinden bir saat ev;eJ Rektörlüğe vermeleri gerektir. 6 Postada vâki gecıkmeler nazara alınmaz. (Basın: 27286 312) •••«•••••••••••a ••^^••••«••••••a •••«»••••••••••a ••••«••••••••••a lHitıttlııaıtııı» •••••••tıllıMlıllHUtııliMgıı .. • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • . .. • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • . .• ». • iıııifiııııınuııllH •••••••I •••••••••••••••••••••••••••*•••••<>**•••****••••"••••••••••• ii•••••••••••••••••••«••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••»••••ı ••••••II» TS*rgPiFr', go İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Başkanlığından: Halen öğrenime ara vermiş bulunan Akademimizın açılmasını temin ve öğretim üe yönetim konularını görüşmek üzere aşagıda isimleri yazılı birlik, cemiyet ve kulüp başkanlannın 12/1/ 1970 Pazartesi günü saat 10 da Başkanlık odasında hazır bulunmalan lüzumu, adresleri tesbit edilemediğinden ilânen tebliğ olunur. Targan Ülbeyi. Hasan Eren. Muhittin Bilgin, Mehmet Topçuoğlu, Memduh Keskin, Salih Elver, Şevket Açıkelli, Gürkan Renklidağ, Bilgin Candemir Arıf Soran, Şerafettin Özer, Teoman Alptürk, Ülkü Türkeş, Zafer Gelibolu. (Basın: 10096/305) süpec ;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle