17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 Ocak 1970 siyasî muşavîrî Büyük Elçi BIçiyos'u bulabilmişti. Biçiyos o saatlerde ihtilâli farkettiktea ve Kıralla temas kuramadıktan son ra gidecek ve tngiliz Büjrük Hçiliğine sığınacaktı... Sorumluluk ve karar tamamen kendisinindi, Belki hayatının bu en uzun gecesinde Yunan milleti de Konstantinin karannı bekliyordu. Oysa kendisi bile olan biteni tümü ile bilemiyordu ki. Ücinci çocuğuna hâmile olan Kıraliçenin de hey» canlanarak bir çok geçirmesinden korkuyordu. Belki de Kırali yet ailesi, kayınpederlerinin ülkesine Danimarka'ya çekip gide cek Kıral da tahtından «düşmüssayılacaktı. Böyle bir hareketin Kıraldan gelmesi halinde bu Sarayın prestijini yükseltebilecekti. Taçlı demokrasiye atfedilen değerleri de belki bir dereceye ka dar koruyabilecekti. Ama belki de Konstantin bir daha tahtını bulamıyacağını da düşünüyordu. Oysa 13 Aralık 1967'de karşı darbe teşebbüsüne girişerek başansızlığa düstüğü zaman ve tahtın dan düşük ilân edilmemesine rağ men başlarına gelen yine böyle bir durum değil miydi? O günden beri ülkesinden ve tahtından uzak kalmıyor muydu? Fakat Konstantin'in belki de Albaylara karşı direnmekle. mem leketi kanh olaylara sürükleyebi leceği endişesini duymuş olması da muhtemeldi. Karşısında. bu işe girisirken kellelerini koltuğa almiî adamlar vardı. Bunlar Kırala sâdık kalacak kuvvetlerle birbirlerine girecekler ve kan govdeyi götürebilecekti. Bazı göz lemciler daha da ileriye giderek Yunanistanda ortaya çtkacak böyle bir kanşıklıktan komünist lerin de faydalanmak veya hiç olmazsa şanslaruıı denemek istiyebileceklerini belirtiyordu. 1958'de Lübnanda olduğu gibi di yorlardı, bu defa da Amerikan 6. Filosunun bahriyelileri Yunan topraklarına çıkarak «âsayişi kur tarmağa» çahşacaklardı!» Böyle bir müdahale ikinci bir Lübnan mı olarak kalacaktı. yoksa Balkanlarda. yeni bir Vietnam mı olacaktı? diy© soruyorlardı. CUMHTJRİYET pı *=j KOSTA DAPONTE len bir darbeci subay. Papadopulos, Pattakos ve Makarelos'un imzalarını taşıyan ve yapılan «askerî ihtilâli» haber veren belgeyi okuduktan sonra Konstantın küplere binmeye başlıyordu. Gençliği ve tecrübesizliği ise elinin kolunun bağlı olduğunu anlamasına engel değildi. Tahta çıktığı günden beri, belki de hayatının en önemli anını bek liyor yaşıyordu. Sabah saatin dördü idi. Sivil giyinmişti. îhtilâlcilerle ilk teması kendisi yapacaktı. îngiliz stili eşyalarla döçenmis zemin kattaki çahşma oda sına doğru ilerlerken bir olup bitti karjısında kaldığını da fark ediyordu artık. Saat tam 5.30'da bir mabeyinci «Majeste, Tuğgeneral Pattakos ve Albay Papadopulos ile Makarezos kabul edil melerini bekliyorlar. dedi. Üç albay üzerlerinde manevra elbise leri olduğu halde kapının dibinde duruyordu. Konstantin bunlar dan sadece Pattakos'u tanıyordu . Kapıdan ilk giren Papadopulos'a ise söyle bağırmıştı. • Kars.ıma çık tığm zaman daima hazırola geçmelisin!» Ellerinde bu defa Kara Kuvvetleri Komutanı General Spandidakis'in imzasını ta»ıyan ve «thtilâli bildiren» bir Kral ve Albaylar karşı karşıya sonuç: Albaylar galip I tBAZ sonra Kırala gönderi mektup vardı! Evet, General Spandidakis de geç saatlerde evinde bulunmuş, «derdest edilerek> Genel Kurmay Başkanlığına gotürülmüştü. Orada kendi ma kamında Spandidakis'i bekliyen Albay Ladas kendısine soruyordu: «Bıtilâl yapılmıştır. Bize katılıyor musunuz?. Spandidakis ya rı şaşkın yarı kızgın, biraz da Al baylarm kendilerinden baskm çıkmalarına ıçarlemiş bir halde •Bu durumda >apacak başka bir sey yok« dıyecek ve makamına otu rarak darbecilerin hesabına emirler vermeğe başlayacaktı. Bazı göz lemciler bu arada General Spandidakis ile Tuğgeneral Pattakos arasındaki çok kuvvetli dostluk bağlarına dikkati çekerek Spandidakis'in, Pattakos'un böyle bir darbe niyetinden haberdar olma masını veya Pattakos'un çok bağ lı olduğu Generale böyle bir niyetini duyurmamış olmasını hayretle karşılayacaklardı. TEDBİR S PANDİDAKİS, Kırala verilen mektubunda, evvelâ Kıraldan ozür diliyor, arkasından da Hukumet darbesinin taht için ya pılmadığını fakat Sarayın sorura luluk yüklenmemesi için böyle bir tedbir alındığını, memleketin buhrandan ve komünizm teh likesinden kurtarılması gayesinin güdüldüğünü ileri sürüyordu. Cunta üçlüsü de Kırala, «thtilâlın» gerçekten kendi adma yapıldığını söylüyorlardı. Kendisine sâdık olduklannı doğruluyorlardı. Konstantin ise hiddetlenerek General Spandidakis'in bizzat gelmesini istiyecek ve Albaylara donerek •Demokratik düzene ve Yunan ordusuna öldürücü bir darbe indjrdinlz» diye bağıracaktı. Konstantin'm iyi kı kızgınhğı az önce gelen ve kendisine •Komünlstlerin darbesi» masalını anlattıktan sonra Sarayın damına mit ralyözler yerleşürmek istediğıni söyleyen başka bir subayı kapı dışarı ederek arkasından tekmeyi sallamakla biraz yatışmıştı. Konstantin üç darbeciye bağır maya devam ediyor: • Memleketin kurtarıcısı olduğunuzu size kim söyledi? Orduyu bu şekilde istismar etmek hakkını size kim verdi? Kara Kuvvetleri Komutanı nerede? Gelsin buraya...» Nihayet üç cuntacı, Spandidakis'in Genel Kurmayda bulundu ğunu söyledikten sonra oranın yolunu tutarlar. KRALIN DURUMU ONSTANTİN bundan sonra sinirlerine hâkim olmaya ça hşarak sekiz aylık hâmile olan karısınm bulunduğu birinci kata çıkar. Anna Maria aşağı kattan gelen seslerden Danimarka gibi bir Saraydan gelmesine rağmen durumu derhal aalıyacak tı. Eşine bir tavsiyede bulunur bu arada. Mareşal üniformasmı giymesini söyler. Subaylar yeniden Saraya döndüklerinde karşılarma sivil çıkmamasını öne sürer. Konstantin bir taraftan giyinir bir taraftan da beyni karmakarışık bir halde düşünür. 1964'te tah ta çıktığı günden beri ilk defa yalnız başına kalmıştı. Annesi Frederika yanmda değildi. Ne baş yâveri Yarbay Arnautis'i, ne de Yunanistan Krah Konstantin, ulkesinde askerî bir Ihtilâlin yapıldı^ını haber aldığı zaman saat sabahın dördü idi. Genç adam o sirada hayatının en önemli bir anını yaşıyordu. Resimde, Kral Konstantin, karısı ve çocu&u ^örülmektedir. lar vardı. Akşamın dokuzundan sonra te lefonlar yeniden açılırken halk da Radyolardan Basbakan Kollıas'm «Yajasın Kıral» diye biten mesajını dinliyordu! Bu defa Kıral ın adı kendisine rağmen değü, artık bir bakıma «resmen» kullanılıyordu. Bilindiği gibi dar beciler, 21 Nisan gecesindeki ba şarılarının büyük bir kısmını, onayını almadıkları halde Kıralrn adını kullanmalarına ve onun nâmına hareket ettikleri yalanına borçludurlar. Bu sebeptendir ki Yunan Radyolarınm ihtılâl sabahı yayınlarmı kapte eden bazı yabancı radyolar, Ordunun Yunan Kıralının adma duruma mü dahale ettiğıni oğrenince, «Kıral Konstantinin Yunanistanda aske ri bir darbe yaptığını» bıldırecek lerdi. K YARIN: Kansız ihtilâlin kanlı sahneleri TERCİH Melih Cevdet Anday 58 Dükkânlar kapanıyordu, yangın söndürme arabalarınm çan sesleri, canavar düdükleri geliyordu uzaktan. Başyazar Kutsi, yanınd'an kcşarak geçen birinı kolundan tutup çevirdi. Ne oluyor? diye sordu. Adam kolunu ondan sıyırıp: Herif kendini atacak be... diye bağırdı. Adam topaldı, topallıya topalhya koştu, kalabahğın arasına karıştı. O sırada, içi A.Y.O.T. nin memurları ile dolu büyük bir araba göründü, geldi geldi, başyazar Kutsi ile aktör Bilâl'in biraz önünde durdu; arabadaki memurlar, barfiksten atlayan jimnastıkçiler gibi birbiri arkasına ve aynı tempo ile yere atladılar; onlar atlarken de arabanın önündeki büyük bir projektör karşı apartımanlardan birinin damını aydınlattı. Damda ozan Kadri, kucağında ölü köpek yavrusu ile dimdik duruyordu, başını biraz yukarıda tutuyor, uyruklarmın geçidini seyreden bir kıral gibi halka bakıyordu. Kalabahk daha da artmıştı, A.Y.O.T. nin memurlan. damdakiftdamın.lcendini aşağı atmasını bekiediklerinden olacâk, halkı geri geri itiyor, ortada yer açıyor VV korkolâ' girerek bi^"kordön kuruyorlardı bu orta yerin çevresinde. Sanki ozan Kadri, atlamak için aşağıdaki hazırlığın bitmesini bekliyormuş gibi, kimi A.Y.O.T. memurlan halka <Cabuk olun! Çabuk olun!» diye bağırıyorlardı. Başka bir memur ise. elindeki bir araçla apartunanm yüksekliğini ölçüyor, bulduğu sayıyı telsizle A.Y.O.T. merkezine bildiriyordu, «Atlayacak adamın boyu hariç. diyördu. Yangm »öndünne arabalannın çan sesleri, canavar düdükleri gitgide yaklaşıyordu. Ozan Kadri'nin damına çıktığı apartımanm yanındaki evlerden pencereler açılıyor, bu pencerelerden evlerin cephelerine tas tas sular serpiliyordu Belli ki. oralarda oturanlar, komşuda yangm çıktığmı düşünüyorlardı. Oysa, ozan Kadri'nin damına çıktığı apartımanm bütün katları karanhk içindeydi, oradakiler, ne olup bitüğini anlayamadıklarından sinmijlerdi sanki. Çünkü kimi zaman (elbet hep gecelerii A.Y.O.T. bir sokağı bassr, projektörlerini evlere çevirir, bir süre beklerdi. Hangi evde hareket olursa, o ev halkı sorguya çekilirdi. Söylendiğine göre, böyle bir deneme sırasında bir komplo ortaya çıkarılmıştı. (Ama daha sonra bunun bir komplo değil, bir nişan töreni olduğu anlaşılmıştıi A.Y.O.T. de başlanmış işleri durdurmak kimsenin yetkisinde oltnadığı için. yararı üzerinde durulmadan. bu denemeler sürdürülüyordu. Yangm söndürme arabalannın yaklaştığını anlayan ozan Kadri, iki elinin üstünde tuttuğu ölü yavruyu başınm hizasma kaldırdı. Onun, elinde ne tuttufunu bilmiyen kalabalık, bu hareketi, denize dalmak üzere hazırhğa geçen bir yüzgecin hareketine benzetmiş olacak ki. «Atlıyor. atlıyor!» diye bağıranlar oldu, «Çekilelim, atlıyor!» Ve ozan Kadri, boğuk boğuk bir şeyLer söyliyerek... elinde tuttuğu ölü köpek yavrusunu halka doğru fırlattı. Bu. görülmemiş bir panik yarattı halkm arasında; kerkes birbirini iterek, ezerek kaçışmağa başladı. Yere devrilenler bağırıyorlar, A.Y.O.T. nin memurlan var güçleriyle düdük çalıyorlardı. Kaçışan halkı, öbür yandan da yangın söndürme arabaları sıkıştırmıştı. Yapmayın yahu.. Can kurtaran yok mu? Basma be! Burnum burnum... Sakatlara yol verin... Ve ozan Kadri gözden kayboldu. Caddeyi aolduranlar itişip kakışarak yerlerde yuvarlanıyorlardı ve kenardan bakan için, birçok kişi değildiler bunlar, bir bütündüler, yüzlerce kolu bacağı olan kocaman bir eski çağ yaratığı gibiydiler. Bu sefer, kaldırımda birikmiş olanlar, ozan Kadri'nin birden yok olduğunu anlayınca: Kaçıyor, kaçıyor. diye bağırmağa başladılar. tçlerinden biri (cüce denecek gibi kısa boyluydu^: Casus, casus... dedi. Yanındaki adam arandı onu, çok kısa boylu olduğundan göremedi. Ne camsu canım, diye söylendi kendi kendine. istediği kızı vermemişler... «Casus» diyen: İşte böyle kandırırlar sizin gibileri, dedi, Peki. kız nerde? Öteki gördü bu kez kısa boyluyu. Ne bileyim, belki öldürmüştür. Gördün mü ya! Başyazar Kutsi: Gidelim, dedi aktör Bilâl'e. Yan sokaklardan birine saparak hızlı hızlı yürüdüler. Başyazar Kutsi'nin evinde geçirmişlerdi o geceyi. Dostluklarını perçinliyen gece olmuştu bu. Ev, çok yüksek duvarlarla çevrili bir bahçenin içindeydi: fakat başyazar Kutsi bu evde oturmuyordu. Öldürülme korkusu içinde yaşadığı için, orasını. her gün, her saat izini kollayap düşmanlarını aldatmak için kullanıyordu. Demir parmaklıkh bir kapıyı açtp bahçeye girdiler. Bu sırada pek yakmdan bir kopek havlaması geldi. Başyazar Kutsi: ROMAN Korkmayın, köpek yoktur bahçede, dedi. Kaç köpek tuttumsa hepsini zehirlediler. Onun için ben de plâğa bir köpek sesi aldırdım, bu demir kapı açümca plâk otomatikman işlemeğe baş. lıyor. Karanlık olduğu için aktör Bılal, çevresini iyl göremiyordu. Ama başyazar Kutsi onu elinden tutunca, bu yolda kendi başına kolay kolay yürüyemiyeceğini anladı. Ayağı adım başında bir taşa çarpıyor ya da bir çukura gömülüyordu, Kutsi tutmasa çoktan yuvarlanmıştı. Aktör Bilâl. ıki yanının dikenli tellerle çevrili olduğunu anladığı bu yolun dosdoğru gitmediğin: sezdi, çünkü ıkide bir yanm dönüşler yaparak, sağa veya sola saparak yürüyorlardı bu dar yolda. Başyazar Kutsi cebinden bir elektrik feneri çıkarıp yaktı ve bahçenin ıki yanım şöyle blr gösterdi aktör Bılâl'e. Buna bir bahçe demek hiç doğru değildi; daha çok, s&vaş sırasında tahklm edilmiş askerî bir alanı andınyordu. Büyük çukurlar açılmıştı boy boy ve bu çukurlann üstünde. sivri yanları dışa dönük, demir kazıklar çaKih tdı; bunların arası da, helezon biçiminde 3anlmış dikenli tellerlp örülmUştü. Çukur vollann içine bir yerlerden şarıl sanl sular akıyord.i. buradan geçmek için, sadece bir yere tahta bir merdiven uzatılmıştı. Daha doğrusu bu merdiven uzatılmamıştı da, başyazar Kutsi, yandaki ağaçlardan binnm gizli bir yerine bağh bir lpl va da teli çeklnce merdiven kanalın üstüne düştü Buradan yan yan geçtiler ve evin kapısma vardılar. Evin içi aydınlıktı, pancurlan örtülmüş pencerelerden dışarı ısık sızıyordu. Bu ışıkta başyazar Kutsi'nin yüzünü gördü aktör Bilâl, arülümsüvordu bu yüz. Bu ışıklara bakmayın, dedi başyazar Kutsi, içerde kîmse voktur. Oradan geçip gideceğiz, o kadar. Dörtbeş basamak taş merdiveni çıktıktan sonra bir turnikeye daldılar, bu turnikeye girmeden kapıya yaklaşmanın olanağı yoktu. çünkü turniye taş sahanlığı bir yandan bir yana karjlıyordu. Tumikenin dönmesiyle evin içinde ziller ötmeye, çmgıraklan çalmaya başladı. Bir gürültü ki, elü metrp öteden duyulur. Başyazar Kutsi: Bizim evden duyulmujtur şimdi, dedi. Ve, garip şey, gerisin geri yurümeğe başladı turnike içinde ve böylece zilleri, çıngırakları bir daha öttürdü. (Arkası nr) AYHAN BAŞOGLU CASUSU C MAiKOGOGı.1USUK) ENÇ Kıral Konstantin uzun tereddütlerden ve kararsızlık tan sonra, ülkede kan akıtılmasını önliyecek yolu tercih ede cekti. Tahtını da böyleükle koruyabilecekti. Askeri ihtilâli frenliyebilecek, toplu bir katliama girişilmesini önliyecek, intikam oyunlarının karşımna çıkabi lecek darbecilerle bir utlaşma yo luna sapacaktı. Nihayet Konstantinin, General Spandidakis'le karîilasmasından sonra, General. Kıralla Cunta arasmda bir irtibat unsuru olacak tı. Kimbilir General, kendilerinin tasarladıkları darbe için Kırala ne söylemiş veya ne gizlemişti? Bununla beraber Spandidakis'in sonuna kadar Konstantine sâdık kalacağı ve hattâ Kıralın 13 Aralık 1967'deki başarısız karşı darbe hareketinde kendisiyle birl^k^ te Romaya kaçacağı görülecekn. Spandidakis daha sonra affa uğrayacak Romadan Atinaya dönecek. Cunta tarafından emekliye sevkedilecek, ve 21 Nisan gecesini, sansürün kaldırılmasmdan sonra tefrika etmeğe başlıyan bir Atina gazetesine tekzip göndere rek 21 Nisandaki rolü hakkındaki iddiaları yalanlamağa çahşacaktı. 4 PAZARLIK K Dişi Bond MA.YA1UHCL/&U •••••(••••••••••••••••••••lllllllltltltllllllltlilttil|iıı«lllllll*lt*ltltllt«tilt' IIIIIIIIIIIIKIItlllllllllllllllllllllllllllllll'tllllil 1 1 !!!**** 1 *!!*** 1 1 * 1 1 1 1 * 1 1 ' llltlltltlllllllllflllllllllllllllllflltllllllllllKıllitKlftt**!**!!*!**»'!*' 1 1 1 ••lllllllllllll|llllllflM||lll«lllllll«l|lllfll*«l |t|l«llltlllllllllllllll*H BLAİSE.SAKIVO 314 AK3AN* USTU • \ ; ' ^ ^ 1 PA BlB <3AZETECİVE TEL.EPOU 6TTİM, BAVAN MO~ (.'. DESTY BLA1S5 <O~ ,1 MÜSUMDA BÛL OLAtU U/I'LLİB. UABEBSIZDİZ (»•••••••••«••«a •••••••••••••••a !•••••••••>••••• !•••••••••>••••• ••••••••«••••••a Tiffcıny Jones •••ııııııııııı*ı«(iıııı*«ıııııııt«ıııııııı>ıı«ıııııtMilllıııl>lllllılt ••lllllttlllllllllllllllaltlltlllllllllltlllllll lllllllltlllllll IIIIKIIIIIKIItllllllllKllllllllllllllllllltllllllKllllltlHKIIIIM lllll9lllllllllll»llllll»(lllllllillllllllllllilil*l«tMllllltlllllll IRALLA Cunta arasında başhyan pazarlıklarda» Konstantin, Başbakanlığa bir sivi lin getirümesine diretiyordu. Patırdı, gürültü, tehditler sonunda Albaylara Yargıtay üyelerinden Konstantin Kollias'ı teklif etm;~ti. Kollias. Papandreu iktidan zamanında, Lambrakis cinayeti duruşmalarındaki müdahaleleri yüzünden emekliye sevkedilmişti. Muhafazakârdı, komünistlere ve Merkez Birliğine karşı rutumu biliniyordu. Albaylar nihayet öğleden sonra Kollias'ın Başbakanlığa getirilmesini kabul ediyorlardı. Böylece evinden âdeta kaçırılarak Genel Kurmayda Kıralın karşısına çıkarılan bu yargıç da, bir askeri darbenin meşruluğuna yardımcı olmak yolunu seçiyordu, belki de Kıralına bağlıhktan Kollias da gerçekten Kırala sâdık kalacak ve Spandidakis gibi, başarısız dar beden sonra Romaya uçacaktı, Daha sonra Atinaya dönecek, bir aralık görevine (Yargıtaya) iade edilecek. nihayet emekliye sevk edilecekti. Böylece Kıral Albaylarla bir uzlaşmaya varıyordu. Tabiatiyle bu Sarayın arzuladığı darbe değildi. Sarayın darbesini belki Ge neraller yapmalıydı. Ama artık olan olmuştu. Konstantin karşı darbesini hazırladığı 13 Arahğa kadar durumu «sineye çekmeğe» hazırlanıyordu. Karşısında yumuşak başlı generaller değil, ateşli hırslı müfrit kendilerine gö re milliyetçi, sağcı, kıralcı subajT Gayrimenkul Satışı: tstanbul ıoncu tcra Memurluğundan ••••••••••(•<*ı «••aaaaaaaaaaaa • IIIİIIIIIIKIİ I G « « * » * Iİİ1!I|İI!II!İI!II11IH!!!!!III1I!İIII!!İ!!I!!!IH!IIH!!!!!!Iİ!I!!!II!İ!İİI!1!II!IIIİIIİII!1IIII Eminönü, Çadırcı Mahallesi, Asmalımescit Sokağında 25 kapı, 173 ada, 21 parsel No.lu 28 M2. sahalı aralığı olan kârgir evin tamamı şuyuun izalesl için satılarak paraya çevrilecektir. İMAR DURHML': 13.3.1969 tarih ve 1235 No.lu imar krokisinde: Program dışı, iskân, keşif iskân sahasmda, bitişik nizam, 12.50 metre bina yüksekliğinde, krokide taranan kısımda inşaat yapılacağı bildirilmektedir. TETKİKAT: Gayrimenkul Gedikpaşa semtinde Balipaşa yokuşundan girilen asmalı han sokağında 25 taj kapı NoJu eski kârgir evdir. Bodrum zemin. 3 normal kat ve bir de teras katmdan ibarettir. Bodrum zemin kat pencereleri demir parmaklıklı 1. kattan itibaren cumbalı üstü terastır. Binaya sokaktan 5 mermer basamakla çift kanatlı ahşap kapı ile zemin katma girilmektedir. Zemini mermer ve musluklu, gömme camekân dolaplı taşlıkta arkada odadan bozma mutbak mahalll ve kiler ve ahşap merdivenle bodrum kat kömürlüğüne inilmektedir. Taşlıktan ahşap basamaklı merdivenle birinci katın sofasına çıkılmaktadır. Yük dolaplı, mermer musluk ve taşlı helâsı bulunan sofada önde cumbalı bir oda vardır. İkinci katta birinci katın teşkilâtında olup, yalnız helâ yerine kiler bulunmaktadır. Çatı katında önde teras ve bir çatı odası mevcuttur. Üstü kiremitle örtülüdür. Elektnk ve su vardır. Gayrimenkulün beden duvarlan (Dosya No: 969/325) kârgir dahili kısnn ahşap ve eskidir. KIYMETt: Bilirkişi taralından gayrimenkul tamamına 50.000.lira kıymet takdir edilmiştir. îlk açık arttırması 11.2.1970 çarşamba günü saat 10'dan, ll'e kadar tstanbul Sultanahmet'te Adliye Sarayı'nda 10. îcra Memurluğunda yapılacaktır. Arttırma şartnamesi herkesin görebilmesi için 16.1.1970 tarihinden itibaren dairede açıktır. tlk açık arttırmada teklit olunan bedel muhammen feıymetın °o 75'inı / bulmadığı takdirde en çok arttıranın taahhüdü bâki kalmak üzere arttırma on gün. daha uzatüarak onuncu 21.2.1970 cumartesi günü saat 10'dan ll'e kadar aynı yerde yapılacak ikinci arttırmada en çok arttırana ihale edilecektir. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin ve irtifak hakkı sahiplerinin haklannı, faiz ve masrafa dair olan iddialarım. dayanağı belgelerle 15 gün içinde ıcra dairesine bildirmeleri icabeder. Aksi halde haklan tapu sicilli ile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasmdan hariç kalırlar. Talep edildiği ve yüz kuruşluk posta pulu gönderildiğinde şartnamenin bir örneği gönderilebilir. Fazla bilgi edinmek isteyenlerin 969/325 dosya No.su ile Memurluğumuza müracaatlan ilân olunur. (Basm: 9208/75)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle