Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHfFF OÖRT Tork'a kadar onlan arabayla götürdüm. Gemiye oradan bineceklerdi. Kamaralarına yerleştirir yerleştirmez kendimi rıhtıma attım. Çocukların hıçkıra hıçkıra ağlamasına dayanamıyacağunı biliyordum. 1600 kilometre gidiş, bir o kadar dariönü?...Eve vardığımda yorgunluktan dizlerim titriyor, başım dönüyordu... Ne kadar da boş ve sessizdi bu ev böy le. Çocukların odasında boynu kopmuş bir bebek. karımın tuva let masasında da boş kutular ve şişeler vardı... Hazin bir manzaraydı. Kalamazdım bu çatı altında artık. Bir hafta sonra bütün öteberiyi ucuz fiyata satıp Misis Shear'in evine taşındım. Kimsesiz bir duldu. Bana ne kadar iyi baktığını asla unutmam, hakkını da ödeyemem. Amerika'dan ayrılıncaya kadar hep orada kaldım. 28 Eylul 1969 CUMHURİYET Yazan: BARNARD Ağn ve sızılanm gecelerî dayanılmaz derecede artıyordu. Sabahlart, ayaklarımın şişmesinden ötürü pabuçlarımı giymekte bile lorluk çekiyordum. Bir süre sonra ağrı omuzlanma da sirayet et ti. Şayet karım yardım etmezse ceket ve pardesü giymekte bile rorluk çekiyordum. Korkunç bir şeydi bu... Böyle devam ederse günün birinde par maklarım tutmaz hale gelecek, ben de ije yaramaz adamm biri olup çıkacaktım. Birkaç hafta sonra ağnlar hafifledi. Fakat ellerimdeki şişlik devam ediyordu. Tekrar aynı uz tnan arkadaşa göründüm: • Bünyeniz çok dayamklı...» dedi muayeneden sonra. «Hastalığın ilerleyeceğini sanmıyorum... Gerilemese bile olduğu yerde ka. lacaktır... Şiradilik bekleyelim... Ama six bu arada daima hareket etmeğe, biraz da kültürfizik yap mağa gayret edin.» İçim bir dereceye kadar rahatlamıştı. Hastalık ilerlemediği sürece çalısmalarıma devam edebilir. hedefe de varabilirdim. En ümitsiz hastalar bile bir an önce iyileşmek arzusu ile hayata nasıl da dört elle sarıhyorlardı. Üç ay. beş ay, bir sene değil. ömür denen şeyin bir gün fazlası bile onlar için ne kadar önemliy<ii. Şu halde direnmeli. yılgınlığa meydan vermemeliydim. Uzman arkadaş •Daima hareket CHRISTIAN HAYATIM Olülerin, dirilerden önce geldiği bir ev halinde bulunacaksınız» demişti. Birkaç saatlik uyku süresi dışında bir an bile hareketsiz kalamıyordum zaten. Özeliikle otopsiler için geceyanları bile telefon ediyorlardı. Yılbaşı sabahı yine telefon çal mıştı. Oysa arabayla bir kır gezisine çıkacaktık o gün. Atlatma ğa çalıştun ama muvaffak olamadım... Gitmek zorundaydım. Akşam eve döndüğümde hava gibi karımın yüzü de kararmıştı: « Bu evde ölüler dirilerden önce geliyor anlaşılan...» diye ho murdandı. «Arzulanmın gerçekleşmesi için tek çare, ayaklarının dibine diişüp ölmek olsa gerek...» O gün eve kocaman bir çiçek buketi gelmiş, fakat Louwtjie bunu geri çevirmiş: • Sen mi gönderdin?..» diye bana sordu. « Hayır...» dedim. Ben de geliren çocuğa aynı şeyi sayledim zaten.. Kocam, karısına çiçek gönderecek kadar ince ruhlu bir adam değildir.» Yanlışlıkla mi geldl dersin?. Adres doğru değil miydi?...» « Şu sapıklar diyarında beni kimsenin tanımadığını d"ıkkate alırsak yanlışlıkla gelmis olacak tabiî.» • Bunu da nereden çıkardın kuzum?...» İkna olur gibi göründü. Fakat bir ay sonra yine bir akşam eve döndüğümde onu berbat bir durumda buîdum. Kızmış. kudurmuştu... Sebep de Prof. Wangesteen'in sekreteri Misis Hans'mış: • Benim memiekete dönmek istedijfimi duymuş, caydırmak amacı ile kalkıp eve gelmiş... Bii yük bir hata sizinki dedi.. Çünkü kocamzı burada parlak bir istikbal bekliyor. Küçük ve geri kalmış bir ülkede kaynar gider... Küçük ve geri kalmış dedi Güney Afrika için anlıyor mujun?... Had dini bildirdim küstah kadına.... Yol hazırlıklarına başlamıs, biletler için de gerekli yerlerle temasa geçmişti bile. Caydırmanın imkânı yoktu. « Buradaki çalışmalann bittiginde dönersin... Senl bekliyeee fiz.. Ben ve çocuklar.Böylece çekip gittiler. New YENİLİKLER Büjük yeniliklerin ve meslek hayatımda önemli değişikliklerin arifesindeydim. Ka!b cerrahisi dalında ilk adımları atabilecektim nihayet. Prof. Wangesteen'le bu konuda anlaşmaya varmıştık. Beni Richard Varco'nun servisine verdiler. Burada üç ay kaldıktan sonra bu dalda büyük otorite sayılan doktor Lillehei'm servisine geçtim. Burada kalbciğer makinasını nasıl kullanmak gerektiğini kısa zamanda öğrenecektim. Tıbbi araştırmalar yapmak için Rodezya'da bulunan kardeşim Marius günün birinde beni telefonla aradı. Seçkin bir ailenin kızı kalb hastaşı imiş. Kendisi için bir şey yapabilir miymişiz acaba0. • Kızı derhal buraya gönderin» dedim. Annesiyle geldi. Tasavvur edilemiyecek kadar güzel bir kızdı... Neşeli ve cıvıl cıvıl... Aort yetersizliği çekiyordu ama. güzelliğinden ve normal j'aşantısmdan hiç bir şey kaybetmernişti. • Kardeşlniz beni yeni bir in san haline getirebileceğinizi soyledi.... « Söylemiş olabilir ama, sizin böyle bir şeye hiç ihtiyacınız yok...Bir kahkaha attı. Annesi de gül müştü: « Kardeşlniz Marius, sirin burada doktor Lillehei ile çalı?tıJınızı soyledi. Kızımın derdine de ondan ve sizden başkası çare bulamazmı;. Değil mi Yonsie?...» Dönüp genç kıza baktım. « Evet. dedi. «Adım Yoosledir.Hastahaneye müracaat eden has talar, ameliyata tâbi tutulmak üzere önce sıraya konuyor, sonra müşahede altına alınıyordu. Yonsie için de aynı şeyi yaptık. Onu yatırdıfımızm ertesi günü Prof. Wangesteen beni çağırttı: • Bana bak Chris... Houston'dan yeni döndüm. De Bakey ve Cooley'i gördüm orada... Çeşitli ameliyatlarda hazır bulundum... Datnar cerrahisi konusundaki ge lişroe beni hayretler içinde bırak tı evladım.. Bilhassa şu Cooley bir sihirbaz.. Onların ne yaptığını senin de yakından çörmeni istiyortım. Bütün masraflar bize ait... Oraya gidip bir hafta kalaeaksın.» Bizim hoca böyle bir adamdı işte. Yanında çahşanları kıyasıya tenkit eder, azarlar, yerden yere çarpar, paça\Taya çevirir, sonra günün birinde aklına eser. sizi Minnet ve şiikran duyguîan içinde bırakacak bir vesile yaratırdı. İlk işim Yonsie'nin yattığı odaya koşmak oldu. « Bir haftahğhna Houston'a tridiyonım. Fakat hiç merak etmeyin. Döndüğiim zaman amellyatımzda hazır bulunacağmı... Çiinkü sıranın size gelmesi için vakit var.» Bana oradan bir kartpostal gönderirsiniz değil mi?..^ « Bir değil. on...» diye cevap vererek eğildim, yanaklanndan öptüm. Housion'daki ilk temaslarımdan sonra, doktor Coole konusunda bizim hocanm gerçekten haklı İŞİN İÇYÜZÜ îşin içyüzünü ancak ertesi gün öğrenebilecektik. Buket, Güney Afriks'daki hastahane arkadaşlanm tarafından gönderilmişti. Çiçekçiye bunu bize tekrar yollaması için ricada bulundum. İm kânsızdı. Sipariş iptâl edilmiş, pa rası geri gönderiimişti. Akşam eve dönünce olayı karıma anlattım. Bardağm taşrnası için son damlayı bekliyormuş za ten. Hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı: * Memlekete dönmem lâzım Chris... Buralarda yapamıyacağım...« Karısı ile iki çocuğ:uııun. Amerikadan aynlarak memlekete dönmesi sonucu BErnard eski yslnızlijpna tekrar gönıülmüş. üzüntü ve endişeleriyle başbaşa kalmıştı. Onlan TOICU ettikten sonra ere dönmüş, yerdeki kırık bebeğe. kansında kalan öteberiye bakarak derln diiçüncelere dalmıştı. olduğunu ve mübalâga etmediğini anlayacaktım. En basit hareketlerinde bile hedefe yönelen bir nitelik vardı. Yöneldiği hedefe de daima vanyordu. Başka bir cerrahın ancak üç saatte başarabileceği bir ameliyatı o sadece bir saatte tamamlıyordu. Hem de kusursuz bir şekilde. Mesleğinde ne kadar başarıhysa insan olarak da ayru ölçüde centilmen ve efendiydi. Beni ameliyathanede yanıbaşına alıyor, her şeyi gösteriyor, sorduğum her suale cevap veriyordu. Doktor De Bakey, yaklaşılması güç bir adamdı. Nihayet ameliyat larından birine güc belâ girmeğe muvaffak olduğum günlerden birinde, ameliyat masasına fazla yaklaştığım için bağıracak kadar ileri gitti. Ondan fazla bir şey öğrendiğiml iddia edemem. YARIN: Yonsie'nin ölümü ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«•••I •••••••••••«••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••a••••••••••••••••••! •••••••••••••••••••«••••«•••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••*•••••••••••••! ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••>••••••••••••*••••*•••••••••••••I ••••••••••••••••••••••••••«••••«••••••••a • • • • • • • • • • • • • • * • • • • • • • • « • • • • * • • • • • • • • • * • • • ! MOOESTV fÇÜOEKLEV UİZAS'NA GELPItSİ NIHAL KARAMAGARAU 55 « Bir kadın arkadaşı öpmüş olacak Nilüfer'i. Yüzünde ruj ızi kalmış olacak,» diye aklından geçirdi. Sildi karısının yanağım ömer, sonra öpüverdi sildiği yanagı gizlice. Nüüfer güldü. Çekildiler. '' Selim'in kulaklannda bir ses: Bana dana sıkı sanl, Selim'ciğim. Daha sıkı sarıl! Yine ayıu ses başka bir gün: Sen karakavağa benzersin, Selim'ciğim. Bak, bak: Yapraklan ikl renk gibidir. Pır pır eder her an. Ait yanında sık ve ince tüyler oldugundan beyazımsı ya da külrengi görüntir. Kadifeje benzer yapraklar Ve kendi cevabı: Demek kulunuz, ikl renkli. alaca bir yaratık? Rlizgârda da bel kırar de da tamam olsun. Yok hayır, gövdesi iğilmez, sağlam. Gülümsedi Sel:m: « Acaba Ayhan'ı hangl iğilmez, bükülmez ağaca benzetmekte?» Biraz önce Ayhan'la masada geçen sahneyi hatırlamış, sinirli elini sigara paketine atmıştı. Çıkardı altm çakmağını. Çak, çakmaz. Çak çakar almaz. Allah belânı versin senin! diye çakmak yerine kendi alevlenerek fırlatıverdi altm çalcmağını denize. Sonra, bu bareketi karşısmda donup kaldı. Hayatta ilk, ilk hesapsız hareketiydl bu. Sanki bulabiürmiş, geri alabilirmiş gibf çakmagın ardından denize doğru bir adım attı. Derken: Selim!... Selim! Durdu ve bu seslenişe döndü Selim. Doktor Suad Çetin bahçeye inmiş. Yaklaştı Selim'e, şöyle bir baktı: Ağlatacak raertebede ha? Acaba yaş mı kaymıştı gözleriden? Ne zaman? Selim farkmda değil. Eliyle sildi yanağını, haiifçe ıslandı eli. İyiden iyiye sarhoş oldum ben galiba? dedi. Suad Çetin güldü: Sarhoş etmedifi ml kaldı? Selim bu sözlerin anlamını kavrayamamıs gibi baktı. Yine güldü Suad: Numarayı bırak, biz kaçın kur'asryK? Vaktiyle davranıp şu Kilüfer'le e\lenemediğime yamyorum. Arkadaş hatındır dedik. Kahbına kıyafetine baktık, boy ölçüşmeyelim, dedik. Seni saydık, baştan çıkarmadık ve kapürdık kızı ellere... Yoksa... Yoksa? dedi Selim. Doktor Suad Çetin birden ciddileşerek arkadaşım inceledi. Bakışlannda acıma vardı: Selim, sen yaldızlı bir boş zarfa benzersin, dostum. Hayatın da yaldızlı boş bir mektup zarfı kadar anlamsız. Daha daha? dedi SeJim. Dahası mahası işte o kadar. istedikJa. rini eîde edinceye kadar kendinder çok fodakârlık yapıyorsun. Ama boş bir zarf kadar anlamsız hayatta önemli saydıklann. Gerçekte senin azabın buradan geliyor. Hedef aldıklann o türlü katı nesneler ki elde edince sana hiç cevap vermiyor. Gozünden düşüyor. Bakıyorsun hiçmiş. Olsa da OTiırcnuş, olmasa da pekâla yaşarurmış. Feda ettiklerine değmezmiş. Ama neylersin, biraz da yaradılış meselesi bu.» Değişemezsin. Gülerek Selim'in omuzunu okşadı: Kusura bakma, ben de sarhoşum, dedi. « Acı bir eleştiri ama, acaba haklı mı?» diye bir süre düşünmüştür Selim. Sonra hayatırun gerçekten yaldızlı bir boş zarf kadar anlamsız olduğu bükmünü vermiştır. Ve kendi hakkında bu vargısma sebep olan hayatının anlamsızlığını çırılçıplak önüne seren arkadaşına da hafifçe içerlemiştir. Bunca yıldır kendi kendine itiraftan kaçmdığı gerçekl». ri arkadaşı nasıl keşfetmiş diye şaşınr. Suad Çetin'le bir daha as!a bu konuya dönrnemişlerdi. Zaten buluşup başbaşa uzun uzun konuşmalanna da fırsat olmu. >rdu. Ylldız düğün gecesi, doktor Suad Çetin'in Nilüfer'l» dostlukta devam ettiğini öğrendikten sonra ar. tık evinin kapılannı onun ytizüne kapatmıştı. lim'e. Getirirsen tahkir sderim, demişti Selim'e. Sen de görüşmeyeceksin. Evine gitmeyeceksin, diye ültimatomu vermişti. Selim, böylece eski günlerindeı arta kalmış bu tek dostunu da bir bakıma yitirdi. Ancak hastahanede karşılaştıkları zaman ayalc üstü bir. kaç cümle konuşur oldular. Zaten hayatında zevk diye bir şey mi kaldı Selim'inî Dön bre dön aynı mihver çevresinde Dönüyor dönüyor öylece tekerlekler de ama hiç değilse bir hedefe gidiyor. Kendisinin hedefi da kalmadı. Olduğu yerdc dönüyor Bunalmışcasma çevresine bakındı. Melîtuplarla, broşürlerle ilgilenecek durumda değil. Yine anılann yükü altında ezilmiş kalmıştı. Anl bir kararla kalktı masasından. Saatin» göz attı: En elverişli saat.. Şimdi gidip görebilirim Suad'ı, dedi. Kapıda karşılaştığı asistanına az sonra d8neceğini bildirerek cerrahl pavyonuna yollandı. Hızlı adımlarla geçti uzun taş koridoru. Sondaki bir odanın kapısmı vurdu. Cevap a. lınca da açtı. Operatör Suad Çetin, elindeki bir röntgen filmini ışığa tutmuş incelemekte. Kırlanmış başuu çevirdi. Kalm kara çerçeveli gözlüklerinin altından Selim'e baktı. Dalgmdı kara gö2leri. Neden sonra gülümsedi: Hangi rüzgâr attı seni?. Hoş geldin. Özledim. arkadaş, dedi Selim. Kalb kalbe karşıdır. Ben de şu anda swıl dflşümiyordum. Telefon edecektim. HajTola, dalgınsın? dedi Selim. ••••••••••••••• *•••••••••••••• ••••••••••••••• ••••••••••••••• ••••• •• ••••« •« • •••••••"•••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••••Zîî m • • • •« • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • *• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • ••• «• • • • • • ı * • • • • • • • • • • • » » • » • • • • • •n •••••••IM••••• •••«•••• • • •• • • • « •• • • • • • «'•••••• ••••••••••••••a •«••••••••>•• Tifffany Jones ••••••••••••••••••••••••••••••••••>••••••••••••••••••••••••••••*•••••*•• ••••••••••*•••••••«•••••••••••••••••••••••••••••*••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••:••••••••>••••••••••••••••••••••••••••••••••••**•• •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••*••••••••*• •••••••!••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••"•"•••••••**aa iTIFFANY Menkul Satış llânı İstanbul 2 c'ı lcra Memurluğundan 1988 '8943 Mahcuz olup satılması mukarrer 5.900 TL. kıymetinde Arçelik buz dolabı, Arçelik çamaşır makması, yemek odası takımı, masa, büîe, 4 koltuk, 3 seccadenin 29.9.1969 saat 16.4517 arası Pangaltı Eşrefefendi sokak No: 136/4 de açık artırma suretiyle satılacaktır. Birinci açık artırmada verilen bedel, maiıcuzTin muhammen kıymetinin < o • 75 şi elde edilmezse ikinci açık artırması 30.9.1969 günü aynı yer ve aynı saatte en çok pey siirene ihale edilecektir. Tellâliye ve ihsle karar pullan alıcıya ait olup istekli müşterilerin belli gün ve saatte mahallinde satışı yapacak memura müracaatları ilân olunur. Selçnk (Basın : 6994) 11725 M t t l l C O Ç O ğ l t i 1 Konu ve resim: AYHAN BAŞOGLU Umldini keşfiğı M KOÇOQ\<J k l CASUSU (Arkan 1 1969 1970 öğrenim yılırıda İ.Ü. Tıp Fakültesi (ÇapaCerrahpaşa); A. Ü. Tıp Fakültesi ve A. Ü. Tıp Fakültesi Dişçilik Yüksek Okulundan Hava Kuvvetleri adına askerî öğrenci alınacaktır. 2 Müracaatların İ.Ü. Tıp Fakültesi için 10 Kasım 1969; A. Ü. Tıp Fak. ve Dişçilik Yüksek Okulu için 15 Ekim 1969 tarihlerine kadar Hava Kuvvetleri K. hğında (Ankara) bulundurulması gerekmektedir 3 Müracaatlarda, dilekçe ile birlikte bir adet vesikalık fotoğraî, fotograflı ve noterden tasdikli nüfus cüzdanı örneği, Fakülte veya Yüksek Okuldan alınmış katî kaydını yaptırdığını, giriş puvanım veya smıf geçme derecesir.i bildiren öğrenim belgesi; öğrenime ara verip vermediğini, P'akültede sene kaybı varsa hangi senelerde olduğunu v.b. belirten müracaatçı tarafından imza edilmiş bir hâl tercümesi de gönderilecektir. 4 Daha geniş bilgi alabilmek için ilgili Fakülte Sekreterliklerine ve Hava Kuwetl?ri K. lı|ına başvurulmasını. (Basm: A. 1641222866/11715) Hava Kuvvetleri Adına Askerî öğrenci Alınacakfır VonGomizon Sofın Almo Komisyon Boşkanlığındon lşin mabiyeti Keşif bedeli Lira Krş. Oeçici teminatı Lira Krş. ] ] ] VAN Garnizon Sb. Lojmanlan Kalorifer dı? tesisatı 137433 20 Briilör tesisatı Toplam + 71105 72 208538 92 11676 9J Yalnız (iki yüz seklz bin beş yüz otuz sekiz lira %92 kurus) Yukarıda işin mahiyeti, keşif betieli ve geçici teminatı yazılı inşaat 2490 sayılı Kanunun 31 inci maddesine göre kapalı zarfla yapılacaktır. Ihalesi 7 EKÎM 1969 SAL1 günü saat 11.00'de yapılacaktır Bu işe ait keşif, proje, sartname ve diğer evraklar her gün mesai saatlerinde ANKARA İstanbul ve VAN J. Sat. Alm. Kom. Bşk.'lığında görülebilir. Isteklilerin îl Bayındırlık Md." lü«ünden alacakları yeterlik belgeleri ile diğer kanuni vesalikleri havi teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evvel Komisyona vermeleri. Postadaki gecikmeler kabul edilmez. (Basın 22576'mil)