03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT Sen onn tanımiTorstm tabil.. Benzersiz bir insan Her dakika aklına veni bir fikir gelir .. Zamanı aşıp geçmek istivormuş gibi aşın hallerl vardır. Kesinlik diye bir şey kabul etmediğl için karşısmdakileri her an deliye döndürebilir. Asrın en büvük cerrahı olmasındaki sır bu olsa gerek. Bö>le bir adamın yanında çalışacağuı için kendini ne kadar mutlu saysan yeridir.» Ertesı gun erken saatte şefın huzurundaydım. Ben onu ense kulak yerinde, iri yan bır adam şeklinde tasavvur etmlştim. Oysa ufak tefekti ve şaşılacak derecede babama benziyordu. Oturduğu kocaman yazıhanenin arkasmdaki koltuktan kalkıp bana baktıgı zaman birbirımizi oteden beri tanıyormuşuz gibl bir duyguya kapıldım. «Sizden bahsedildiğini duy dum » dedi. Verecek cevap bulamıyordum. Karşımdakl sankl babamdı. Ne japsam, ne etsem diye ıkınıp sıkınmaya başladığım sırada te lefonun zdli imdada yetişti. Evet tıpkı babama benziyordu. Fakat sesi onunkine kıyasla bi raz daha kuru ve sertti. Kulaklığı yerine koyduktan sonra' «Köpekler üzerinde bir takım denemeler yapıyormuşsunuz değil mi?» dıye sordu. Çalışmalanmı özetledim. Keş ke yapmasaymışım bunu. «Çok giizel, çok güzcl . » dıye lâfınu bir noktada keserek mınldandı: «%yni denemelere burada da devam etraenizi istiyorum... Bir fikrim var, sırası geldiğinde açıklanm size . Cerrahî lâboratuarında rahatça çalışabilirsiniz. Sekreterim Misis Hans sizinle meşgul olacaktır. Bütün ihtiyaçlannızı kendisine bildirebilirsiniz. Beni görmek arzusunu duyduğunüz zaman a a kapım daima açıktır . Bu vesileyle yeni yüınızı da tebrik ederim.» Yeni yıla hentiz iki gün vardı ama, hoca zamanı bıle aşmaya gayret eden bir İnsan olduğu için tebriklerini de öncelik le sunmakta bir sakmca görmuyor olmalıydı. 26 Eylul 1969 CTMHURİYET Yazan: BARNARD CHRISTİAN HAYATIM Danışma bürosuna giderek, berum içın bır not olup olmadığına baktım. llgüi memur ismımi sordu. Ancak iki defa tek rarladıktan sonra anlıyabildi. Hayır nota benzer bır şey yoktu. Bu cevabı verdıkten sonra tekrar onundeki kâğıtlara gomüldü. Amerikalılar çok, meşgul ınsanlar her halde dıye dUşundum. Hastahaneye telefon etmekten başka çare kalmıyordu. Bırinin gelip beni alacağını soylediler. Karşılayıcı da bır doktordu. Hem de Güney Afrikalı. Kendisini pek az tanıdığım halde kardeşimle buluşmuş kadar sevındım. Sıcak bırer çay ıçmek üzere beni evine davet etti. Hayal kırıklığı ve yalnızlık acısı «Evet...» dedl. «10 dolar verdiniz.» İri yan bir zencıydi. Hor göYork'a iner lnmez haren bır davranışla cebinden pamaMn bın once bavulumu kaprayı çıkardı, lade ettı. tı. sonra da pardesumü aldı. > «Affedersiniz, kolunnzdaki Beraberce kalabalığı yarmaya pardesü de benim .» çalışarak yüriimeye başladık. O Karşımdakl sanki bir zenci gune kadar bır kerecık olsun defildı de benimle eşit bir kım Amenkan parası gdrmüş değüseydı. Hattâ biraz da yukandım. Adama 10 doIarhJc bır banknot uzattun. Bavulu yere dan bakan bir hali vardı. Tıbkoydu. parayı cebıne attı, ters bî konular dışında Amerıkadayuzu dönüp uzaklaşmaya başlaki siyah ^eyaz ılişkılerini ındı. Hatâyı yapmamla farkma celemek de dikkate değer bir varmam bır olmuştu. Peşinden şey olacaktı her halde. koşarak yetiştım. Durdu, gozMinneapolis uçağı alana indilenni kırpmaksuîta bana bakğınde hava kararmıştı. Inış sımaya başladı. rasında b&nbeyaz bir mağara «Kusura bakmayın, bir do ya giriyormuşuz gibı bır duy]ar yerine size yanlışlıkla 10 guya kapıldım. Ancak uçaktan dolar vermişim .. Oysa böyle ıner inmez bu beyazlığın kar hh imkâna pek sahip gayılolduğunu farkedebılecektım Ha mam.» yatımda hiç bu derece kalın bır Bır süre konuşmaksızın benl kar tabakası gormemış, böylesuzmeve devam ettı. Sonra: sıne de uşümemıştım. râa.aa.aa.aa..... HEMEN YARIN Çaylarımızı hemen yudumlamaya başlamıştık. Damdan düşercesine: Amerika'da en unlu cenahlarm yanında çalışmak imkânını elde eden Barnard'ın bu yabancı ulkedeki özel hayatı uzüntüler, mahrumiyetler ve yalnızlık sebebiyle çok sıkıcı geçiyordu. Ilk ffiinlerde biraıcık olsun oyalanmak amacı ile cadde ve sokaklarda tek başına dolaşıyordu. «Şrf seni görmek istiyor..» dedl. «Hemen y»nnj «Şef mi?..» «Prof. YVangesteen canraı... Amerika'daki ihtisas çalışmaları sırasında kalb cerrahisi ile ilgili olarak Barnard a hııyuk yardımı dokunanlardan birl de Doktor Walt Lillehei idi. Lillehel a y n c a bir de kalbciğer ' makinesi imal etmiş ve greliştirnjjşti. FotogTafta, Lillehei ve Barnard gorüluyor. rın sayısı çok daha azdı. Karım yenıden başladığı hemşıreLk hayatını anlatıyor, eşden dosttan bahsediyor, çocuklar hakkında bıl gı verıyor, on plânda da yıne bı rıkmeğe başlayan borçlarm lâfı nı ediyordu. Tanışfığımız günden bu yana birb.rimıze aşk mektubu yazmasmı öğrenememışttk zaten. Kısa bır süre sonra genç doktor lardan bazısı ile arkadaş olduk. Ara sıra beraberce çıkıyor, nıüzık dinlıyor ya da dolaşıyorduk. Sonra gunun bırinde hiç beklenmedık bir şey oldu. Bızım lâboratuarın bitişiğinde doktor C Walton Lillehei ile dok tor Vıncent Gott çalışıyorlardı. Lfslehei kalb ciğer makinesini buunuş, gelıştırmış ve kullanılır bır hale getırmışti. Cıncent Gott da onun yardımcısı durumundaydı. Açık kalb ameliyatlan sırasında bu makına bir çeşıt kalb ve cğer vazıfesı gdrüyor. hastanın % ucuduna kan pompalıyordu. Gotı'un ayrıca bir asıstanı olmadığı ıçın hazırhk çalışmalarında ona gönüllü olarak yardım edıyordum. Bir gün lâf arasında bu makinanın ameliyatlar sırasında nasıl çahştığını görmek istiyorsam hiç çekinrneksizin gelebılece ğımi soyledi. Derhal kabul ettim. Uzun süreli ameliyatlar için ideal bir buluştu. Tıpkı bir kalb gibi kanı vücuda hem veriyor hem de alıyordu. Bu arada Lillehei de hastasının emnıyetlı ellerde olduğunu bildiği için amelıyat ianm rahat rahat yapıyordu O gunlerın tatlı hâtırasını ve olçü» suz heyecanını hiç bir zaman unutamam. Çünkü yakın bır gcle» cekte bu çeşit ameliyatların en h« sapta olmayanını yaparken aynı makınadan faydalanacaktım. t:::::::::::::::: • • « • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••• •••*•••••••••••••••••••••••• •••••••••••••• •••••«•••••••••••«•••••••••« «•««•••••••••• HAYAL KIRIKLIĞI Odasma gırdığım sırada gerçekten ke\afli ve ümitliydım. Fakat çıkarken ayni olçüde uzgxındum. Kopekler uzerınde deneme yapmak bemra ıçın önemsiz bır çalısma sayılırdı artık. O merhaleji çoktan aşmış, b:r takım olumlu sonuçlara ulaşmış'im. ^îuna rağmen Prof. Wangensteen, bana cerrahi dalında bazı konuları nasıl ve neden gelışnriuek ıstedığımi sormamıstı bile. Hayal kırıklığı içimdekl yalnızlık acısını bir kaç mısli arttırmıştı. Cerrahî araştırmalar içın özel surette hazırlanan lâboratuar şahane bır yerdi. Groote Schuur hastanesındeki teşkılâta kıjasla rüyada bıle gorulemıyecek kadar guzel ve kusursuz . Buna ragmen alısamıyor, bağ nma ;oreklenen terkedilmişlik duygusundan kurtulamıyordum bır turlu. Vyni bolumde bir Teksaslı, bır Fılipınli, bir de Bırmanyalı doktor da çalışıyor du. Fakat üçunun de kendıler:ne gore ayrı programları vardı. Burada da yalnız kalmaya mahkümdum. Hem de hayatımın hiç bır devresinde olmadığı kadar yapayalnız. Kendi ulkemde yaptığım bu çeşıt denemeler sırasında hastahane personehnden iki kişi bana jardırn ed.yor. s:k sık da doktor arkadaş^r ve hemşıreler gönüllü olarak mevcut zahmetleri fiilen paylaçi5»orlardı Oysa burada bır tek Allahın kulunu bile vermemıslerdı bana. Hattâ âletleri bıle bizzat s4erılıze etmek zorundaydım. Yabancı bir şehirde kopek tedariklemek de başlıbaşına bir meseleydı. Kocanın istediği şekilde gırtlak Ve yemek borusu amelıyatma tâbs tuttuğum ilk köpek oldü. He men ıkıncısinin hazırlıklarma baş lai m. Akşam üstü herkes gittikten sonra tek başıma lâboratuarda ka lı>or, çahsmalanmı sâkin bir kafayla gelıjtırmeğe gayret ediyordum. +Daha sonraki saatlerde bir grup emizleyici geliyor, ortalığı sılip süpürüyor, bu vesileyle ben de mesaime ara vererek onların dı^'nmesini aktan uzağa izliyordum. Sonra 'tekrar iş başı... îT=hayet saat geceyarısının birini çaldı mı ben de paydos ediyor, East River Road'da bulduğum kü çüciık odama, otobüs parasını ta sarrırf etmek amacı ile yürüyerek gıdjvordum. Hemen her gece yatmadan önce oturup eve mek*up yazmayı âdet haline gtirmiştim. Fakat be nım yazdıklaruna kıyasla gelenle YARIN: Yeni imkânlar MODESTY BLAISE \VILU'E GaaLABIhJ 7EVE BİR BO/VtSAVUQUR. , TESLIM GÖZ V&Ş» BOM8ASI 7 BU UÜZGÂCC*. CriZ. ETKİtl OUMAZ. OUJM, VOK:DLlMtU SESSİ JCE OEM'İ £ 53 Çok, çok çokmüştü Ekrem Gürgen. Yıllar önce Selim'in Göztepe'dekı o mıcırık evde tamdığı, sonra bir zamanlar yeni'yaptardıgı yalıda fayîdalı öğütlerini, bol kahkahalsnnı dinlediği o hayata umutla bakan, bir verip on ahşının hikmetini, devrin rezilliğinde değil, sade kendi ticari dehasında bulan, kendini beğenmiş. rahat adam değildi. Bir verip bin almağa başlayahberi huzursuzluğu artmıştı. Artık emniyette saymıyordu kendini. Hırçın laşmıştı. Hele tek evlâdmın hastalığı, çocuğu olmayışı. mutsuzluğu ve birikimini torunlarına aktaramıyacağını öğrenmesi iyiden iyiye çökertmişti Ekrem Gürgen'i, karamsarhğm tatsızlaştırdığı ihtiyar olmuştu. Her zaman, her gittiği çevreyi de tatsızlaş tırıyor, bu geceyi de damadına, kızma hattâ mîsafir leri Alman doktora çok görüyordu. Püğun pek keyifsiz başlamıştı. Derken çoğu aile yaşhlanndan meydana gelmiş kalabahğm durgunluğu gençleri sıkmış, bezgin cazı canlandırmuj lardı. Bir ara Ayhan'ın baso »esi çalmdı kulağma Selim'in: Haydi Nilüfer abl», Twist... Twis... Var mısm? Ve Twist... AyhanHa Nilüfer ortada. Çevrede geniş bir halka. El çırpanlar. Nilüfer, vücuduna sun sıkı sanlmış, bütün kıvrımlanm belirli kılan narçi çeği dekolte tuvaleti.. Dansın hareket'eri. âvizenin altında yaldızlanan saçları. Her dofetor maceradan habersiz, Selim'e: Ne kadm'.. Yanıan kadm, diyor. tşte böyle bir kadm bulsam, ben de evlenirdim, diyor. Ve kırpık saçh başında avcunu gezdiriyor. Selim gülümsüyor. Yıldız alt dudağmı ısınyor. Oysa Yıldız bir toplulukta as> olmağa alışıktır. Acem minyatürlerine benzeyen güzelliğiyle kalabalıklara girdiği zaman döndürür. baktırır. Göz ucuyl? Selim'in yüzünü incehyor. Kocasının yüzunde artık hemen hemen hiç düsünmediği o balmumundan anlamsız maskesi. Bakıyor mu eski nişan lısema. bakmıyor mu o bile belli değil. Derken Weding Samba... Nilüfer, kocasıyla yanak yanağa dansederken, önlerinden geçtikleri sıra, san abajurlu masada oruran eski dostlan görebildi: «O, ho? geldiniz Türkiye'ye* der gibi baktı, başıyla selâmladı. Ömer de gördü Selim'i, sonra o da aynı bareketi tekrarladı. Selâmladılar sizi. dedi Alman doktor. Yıldız, aksi, mırıldandı: Evet, selâmladılar. Kocamm fakültede arkadaşıydı bayan. Enteresan bir kadın. dedi her doktor. Evet, enteresandır, diye cevap verdi Yıldız. s::::::::::::::: •••••••••••••••a «••••••• •••••••a «•« • • • • • » «• • • • • « Garth • • • • • • • • • • • • • • • • • • •••••••••••••••••••a••••••• ••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••«• • «assvBaaaaaBB Jonı •aaaaaaaaaaı •••••••••••••••••••aaaa»<«a«aa«a«««aıaa««a>»«aa«a« aaaa a a a aaa a ı ıııııııııııııııııaıııııtııı»ıııııı*ııııtııtııııaı •flttıtıııııı ııııiflaıııııııılııııısıııııııııtııııııııııifil ••••••llllll [ BÛTUU BASIM, BÜTUl? TV EI2AL ij |TlhFANY JONES TAMIŞTI İLyiM.. /V LEE, MlGS BAL1ICTAM \Ç£ GECE MESAİLERİ Konuveresim:AYHAN BAŞOĞLU |[ TUNA CASUSU Daha ziyade politık yonüyle enteresan. Sol partlden... Kocası da hapıse girdi çıktı. Sonra sesini tatlılaştırdı, guldü: Hâlâ enteresan buknakta devam ediyor mu» aonuz, her doktor? Alman, olağanüstü bh* duruın seımlşti de ondan mı cevap vermedi, yoksa fikrini mi söylemek istemedı? Kafasını salladı bir tuhaf, o kadar Selim, bu konuşmayı izlerken bir yandan da: • Ne kadar kayıtsız selâm verdi, diye düşünü» yordu. Benden nefret ettiğini samrdım. Asla nefret de etmiyor.» Ve nefretin de aşk çapında, aşkla paralel önem li bir duygu olduğunu düşündü. Nefret bir ilgi. Ilgi sonucu bir duygu. Oysa Nilüfer, belli ki tüm ilgisiz kendisine. Belirsizce içini çekti. Ancak geceyansma doğru düğün, gerçek düğüne benzemişti. Cazı idare eden genç kemancı mıkrofona gelmiş: Şimdi numaralar başhyor, demişti. Ve iri gövdesi, sevimli gülüşüyle Ayhan'ı mikrofona yöneltmişti. Bır alkış koptu Nilüfer'in grupundan... Suad Ç« tin'in ailesi de hemen salona girince terastan, Selim, yeğeninin böyîe bir toplulukta kendi bümediği bir hüneriyle önem kazandığını anladı. Dargındılar Ayhan'la. Affetmemişti onu Ayhan. Selim, Avrupa'dan döndükten sonra onu kaç keî evine çağırmıs, yeğeni bir bahaneyle atlatmıstı. Git memişti. Ve bir seferinde. Selim, onun muhs^ebecilik yaDtığı şirkete uğramış, öğle yemeeine lokantaya çaîhrmış. Avhan yine reddedince öfkelermi*ti: Ben Nilüfer hanımla evlenmedimse sans n» oluyor? Ben daymım, onlar yabancı. Avhan. çok sevler dijen bir bakışla kravatından pabucuna kadar sÜ7müstü dayısını: Dayımmışsm değilmişsin beni ilgilendirmeî. Tesadüfen dayım olmuşsan bana ne? Asıl sen bana yabancısın. Sakaya almak, yeğenini yumuşatmak istemiçtl Selim: O nasıl söz? Bırak bu saçmalıklan.. Ben sa na nasıl yabancı olurum' Ayhan, kendine özgü patavatsızhğıyla: Aramızda sınıf farkı oldu yâni, diye alay» almıştı doktor Selim'i. « Zehirledıler seni de öyle mi?» diyecekti Sa lim, dememisti. Gülmüştü: Şınıf farkı mı?... Amma da yaptm. Öyle ya: Sen sayın Ekrem Gürgen'in dama* , kulunuz Çengelköy'lü bakkal Abdullah efendmin torunu... Benim haddim değil gayrı seni dayı» dan saymak. (Arkası r a r ) Kapaiı Zarf Usulü İle Plâslik Bobin Patronu Salın Alınacaklır Karaman İplık ve Pamuklu Mensucat TA.Ş. için 3 000 000 adet Plâstık Bobın Patronu kapaiı zarf usulü ile satın alınacaktır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir ve Hidroşrrafi Oairesi Baskanlıfindan bildirilmiştir. DENtZClLERE VE HAVACILAR4 107 SAVIL1 BtLDlRİ 6 ilâ 9 Ekim 1%9 tanhlennde 09.00 ile 17 00 saatlerl arasında aşağıdakı noktaları bırlestıren sahalar ıçmde seyretme, demirleme, avianma ve bu sahalarm 8000 metreye kadar olan yuksekliklen can ve mal emmvetı bakımından tehlikelıdir. KARADENtZ EREGLİ VE BARTIM ÖNLERÎ K J v e K S SAHAHRI BİRtNCÎ SAHA : K 6 SAHASÎ 1 inci nokta: Enlemı 41 derece 19 dakıka Kuzey Boylamı 31 derece 27 dakika Doğu olan E. 5826 No 'lu öluce fenerı 2 nci nokta: Enlemı 41 derece 19 dakika Doğu Boylamı 31 derece 06 dakika Kuzey 3 üncü nokta: Enlemı 41 derece 32 dakika Kuzey Boylamı 31 derece 09 dakika Doğu 4 üncü nokta: Enlemı 41 derece 36 dakika Kuzey Boylamı 31 derece 25 dakika Doğu 5 inci nokta: Enlemı 41 derece 26 dafeıka Kuzey Boylamı 31 derece 45 dakika Doğu. ÎKİNCÎ SAHA • K 5 SAHASÎ 1 inci nokta: E. 5819 No'lu Filyos fenennden 247 derece ve 2.5 mil mesafede, enlemı 41 derece 33 dakik» Kuzev, boylamı 32 cferece 00 dakika Doğu 2 ncl nokta: Enlemı 41 derece 50 dakika Kuzey Boylamı 32 derece 00 dakıka Doğu 3 üncü nokta: Enlemı 42 derece 05 dakıka Kuzey 4 üncü nokta: Enlemı 41 derece 51 dakıka Kuzev Boylamı 32 derece 45 dakıka Do2u DENÎZCÎLERE VE HAVACTLARA flNEMLE Dl VI RIJLUR Boylamı 32 derece 32 dakıka Doğu 1 Bu işe ait resim ve nümune Serviste görulebılır. 2 Kapaiı zarfın üzerıne AL. 1 ve Dos. No. 19449'Karaman ışareti konulacaktır. 3 Teklıflerın engeç 7/10/1969 tarıh günü saat 17 ye kadar Müessesemız veya İstanbul Şubesmdeki Alım Teklif kutusuna atılması lâzımdır. 4 Teklifler arasından ihtiyacımızla şartlanmıza en uygun olanı tercih edilecektır. 5 Teklif veren fırmalar teklif verme son gününe kadar 50.000. TL. iştırak temınatı vereceklerdır. İştirak teminatı yatırmayan teklifler nazan ıtıbare almmaz. Siparış verılen fırmadan % 10 katî temmat alınır. SÜMERBANK ALIM VE SATEVI MtESSESESt (Basin: 22597/11638) (Basın: 22670/11621)'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle