Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖRT 12 Eylül 1969CIJMHURÎYET Yazan: BARNARD CHRISTIAN fa çeftt seyleı* »«I» yacaklaruıı zannedenler ilerde ku nımu blrer eerrah olmuşlardır. Ben nelertni gordum fhndly* ka d«r.» Çok tn«Uıltı edartan hemşt re hanım...> BÜYÜK KOOS'UN BANA DEDİKLERİ Nıhayet kendimi toparlamıjtım. Oturdujum yerden kalkarak tekrar ameliyathaney» yöneldım. Koos ışini bitirmış yarayı dikmekle mefguldu. Sınirlerimi her ne pahaama olursa olsun kontrol etmeli, bır kere daha kepaze olmamalıydım. Bu ilk denemeydi. Sonrakılerin çok daha lyi Ş«rtlarlı cereyan edeceğinden «ninHastshanede kaldıgımıı iürece olup bıtenlerle ilgili olarak Büyük Koo» bana hiç bir şey »oylemedi. Evlerimize gıtmek üzere onun •rabasına bındik Bir süre ses çıkarmaksınn yol aldık. Nihayet gözünü karfidan ayırmaksızın şovle dedı: • Sen «meltyat» flllen katilmadıgm halde, madde olarak bütün varlığtnla orada, benimle beraberdin. tnsan vöcndunun ne oldngunu bütün aynntıları ile bilen bir insansın... Bn yüzden duygulaıının tümü blrden »eferber hale geldl. ameliyati binat yapıyormns gibi bir hl«»e kapıldın.> Aim HAYATIM BttyOk Koos'un bir şeye lhtiyscı olur da bentm yardımımı ister belki diye ürnıtlenlyor • dum. öyie ya umulmadik bir anda umulmadık bir durum ortaya çıltabıiır, doktor da benım yardunıma muhtaç hale gelebılirdı Tahminlerimde yanılmamıs tım. Böyle bır şey olmakta gecikmedi. Fakat bu ne doktorla ilgüiydı, ne de hasta ile Çizılen yerden nabız hareketle rıne uygun bir tempoda kan fıskırmaga baslayınca midemde müthiş bir bulantı hissettün. Eter kokusu da dayanılmaz bır hale gelıyordu yavas yavaş. miyordum bır türlti. Kaçamak gozierle etratıma bakındım. Köşelerden blnnde bır sandalye vardı. Ayakta duranuyacsk kadar bitkinleştiğunın farkındaydım. Yalpa vuraraktan sandalyeye kadar zor yürüdüm. Oturdum. Basım mUthıs döntl yor, gozlerım de karanyordu. Bayılmak üzereydım şüphesiz. Bu çeşit konularda tecrubelj olduğu her halınden anlaşılan bir hemşıre yetişti, kolumdan tutarak dışan çıkmama yardırn ettı, beni doktorlann odasın& göturerek rahat bir koltuga oturttu, diğer bır hemşire d« çabucak çay getirdı. Bır damlaçık kan karşısında bir ilkokul ojrencisi gibl kendımden geçeeeksera, ilende nasıl cerrah olurdum?... îmkan yoktu buna. Bir yandan çayımı yudumluyor, bir yandan da düşünüyordum. Cesetlerle dolu bir salon ilk gün bana dayanılması son dereoe güç bir yer gibi görünmüstü. Pakat zamanla alışmıs, sonralan da kavun karpuz keser gibi kadavralan kesmefe baslamıştım Aradan b:r süre geçmis. ayru denemelerl bu defa caalı taayvanlara uygulamıs, rahatsızlığa, mıde bulantıaına benzer bir çey duymamıstım. Şu halde bugunkü haümi n« İle ve nasıl ızah edebılirdim. Ama mesele gun gibi asik&rdı. Ben. simdiye kadar hep 61ulerle bir de ktıçük hayvanlarla uğraşmıstını. Oy»a içeridekı amelıyat masasmda yatan kız canlıydı. Bıçagın kectiğı yerden kan fıskırmıştı. Bu kanı atan bir kalb pompahyordu. O anda kelimelcr le ıfade edemedıgım bır takım başka, bambaıka duygulara da kapılmı^tun. Hemfire bana doğru efılerek: Sakm üıülmeyta... dedi. (enahklar grçiren ve Anestad yapmakla görwM hemsire, bir arahk kısın yttnindeki rcaskeyl ksldınnca ha» tayı derhal tanıdım. Bu, D»wnın kuçük kızkardesiydi. Yıllar öncesi Davn'la bır süre tanştırrruş. gezmiş tozmuştum. Ablasına benzıyordu Hattâ daha da guzeldi. Altın sansı saçlannı gazlı bezden bembeyaz bir klilflhın içine toplamıslardı. Pürüzsüz kasığına da bol bol t«ntürdiyot ve alkol sünnüslerdi. Dunyadan habersls yatıyordu ssvalh. Büyük Koos, faaliyete geçmisti bıle. Kızcagınn 7an belden aşagı çıplak vaziyettekl kumııu sadece kesılecek yerl açıkta bırakacak şekilde steril bezlerle ortüyordu. Apandlsite varmak için derlyi gereğl kadar kesmenin hiç da ror oLmadıgını biüyordum. Doktorun tam karşısına, hastanın da soluna geçmıstım. Çok meraklı bır şey seyredıyormuşçaeına gozlerıml dort açmıstım. Amelıyatı bütün aynntılan ile gormelıydim Kendimce bır takım hayaller de kurmustum. Bayümamak için kendimi zor tntuyordum» BU GENÇ KADIN ÖLÜ BİR KADINDIR Chrls Barnard. Jameson Memorial Hall'in önünde. Barnard 1964 yılında tip doktoru oUrak burada çalı^maya meğe başladı. Testereden lonra sıra çekice ve keskıye gelecektı. Nıhayet kafatasının yarısı yerın den aynlarak içi boş bır kabak gibi mermer masanın üstıine dus tu. Bıraz daha sonra da genç ka dının beynı patoloğun kauçuk el dıvenlı avuçlarından bırındeydi Şimdi sıra, genç kadını gobek altı hızasından gırtlağa kadar kesme ameliyesine felmi;ti. Böy lece butun barsakları olduğu gi bı dışan çıkarılacaktı Tam bu noktada daha fazla dayanamayıp ayağa kalkmıştun. . Barnard kirişl kınyor.» diye bıri mınldandı. Ne oluyor Chrl»?.. Tanıdıfin bir kadın mı yoksa bu?.... Son bır defa daha patologdan yana donerek baJctım. Ancak tropıklerde yetişen dev cüsseli bir çıçegi suluyormuş gib; kadınm barsaklarını yıkıyordu. Üniversite tahsilimın dordüncü yılını da tamamlamak ıçın Cape şehrine bır kere daha ddnmu;tum. O güne kadar başımdan geç mış korkunç olaylardan çok daha korkunç bır yenısı beni beklıyordu. Patolojı kursunun o seneki özelUgi ceset ler üzerinde nekroskopik lncelem« ve bu'uj • lardı. Çahşmalanmızı fakültenin morg salonunda gelıştirecektık. Her çeşit hastalık sebebiyle ha yata veda etmek zorunda kalmıs yırmı ceset didiklenecekti. Arkadaşlardan hiç biri bu is« bir an önce başlama konusunda pek acele eder görünmüyor, aksıne herkes kendini bu yeni ışkenceye yavas yavms hanrlamak ve havaya intibak etmek ihtiyacını duyuyordu. O sabah kahvaltı etmeksizin di Jer arkadaşlarla bırlikte anfıyi boyladım Mermer masanın üzerine bır ceset yatırmışlardı. Genç bir kadmdı bu. Bunye hatlarmdan guzel olduğu da ilk bakısta anlaşılıyordu. Anatomi kursu sırasında önümüze serılen kadavraiardan farklı olarak bu kadının damarlannda henıiz kan vardı. Fakat ben, kendi hesabıma sanya çalan be yaz cıldı üzerınde bırazcık olsun renk aradım Bulamadım tabıi. Basının altına bır tahta parça. n ihştirmışlerdi. Saçları boylu boyunca yere sarkıyordu. Patolog, cesedın dbur tarafında duruyor, susmamızı beklıyordu. Sırtına beyaz bır amehyat gömleğı gıymış. ellerine kahverengı ka uçuk eldiverüer takmıştı. Konuşmasına başlamadan once kolunu uzatıp kadına dokundu Bu bır şaheserdı sanki . Ve bu şaheseri de yaratan oydu.. İlk defa yabancı gozler onüne serıyordu • Bu genç kadın olü bir kadındır. MemeMndeki kanser sebe biyle olmujtür. Hastalık yavaş yavas butun vücuduna yıyılmış, kanciğere de sirayet etmis, boy lece de endnkrin sistemi etkisi almıştır CERRAHLIĞA VEDADAN BAŞKA ÇARE YOKTU tçim, karmakarışık olmustu. Dizlerimin titremesıni önliye yARIN: Bazı sorulara kim cevap verecek?.. Botıcl MODCSTY BLAISC ••«•*••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••• •«•••••••••••••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• *•••••••••*•••••••••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••«••••••••••••••••••••••••••• VUCUT a^JBZTS.. PBtJ P£fj'Z£ uçru 39 « Mel&hat kendini »ldürdü». diye kendi geldlğı bozgunla yan kederll, ymn gururlu bir bajkasına gıdecek: « Nihifer kendini BldürdU,» dıyecek. «Bu, benım ugTumda kendini öldüren ikinci kız», diyecek Evet, yan kederli, yan gururlu. Nılüler, sonradan o olayın üzerinde çok durmuştu. İlk sarsıntısı gecince, Selim, bir sllre sık sık sözü o dra ma getırır: « Yahu, aklım almıyor. Bu kız neden 01dürur benım uğruma kendini?» derken sesmt ve bakışına bir öTünç psyi kattıgfu Niiüfer'den gızleyemezdi. i ! '" '' ı ' > Adaaam. S*Um! "•'* ***• ' tş yok dayımda, demlçti Ayhan. Ayban'jn sesi daha kuvvetliymiş. Kaytanyor kendini... Yanl anlayacagınt yan çıziyor kendini de, demiîtı. Insan kendini nasıl yan çizermls? Hani inkar eder ya insan kendini?. O türlü. Kaytardı iste Selım. Yan çizdi. Bir bakıma reddetti kendini Red ve inkftr etti kişıliğini. . « Borçlandırılıp satm alınır insanlar, genel kuraldtr», diye düşündü. « Satıldıktan sonra insan, artık minnet borcu söz konusu olama», diye duşündü. Altın çakmagın âlevınin gozlennin önünde pır pır ediîini gorur gibi oldu. Bır sembol gibi.. Gerçek kisüiğini bir altın çakmakla değiştiğinin acaba farkında mı? Farkında değılse. bır gün bagımsız olduğunu sanıp özgtir bir hamle yapmağa kalkışınca, dehşetle anlayacak ki, kıskıvrak yakalanmıştır. Artık özgür degildir. Yazık Selım'e, d^ye mjrıldandı. Içi sızladı. Başı döner gibi oldu, birden duraladı Harbiye du varının parmaklığına tutundu. Baktı koca ve çırkin yapıta. « Şu yapmm kapsadığı alanda. daha geçen yıl meçhul akıbetlenni bekleyen bizimlcler, senın kınadığın o tutuklular, inan kı senden çok daha özgurdürler, bağırnsızdırlar, kendi yüreklerinde zgurlıiklenne sahiptiler. Sen yitırdin o gü zelim duyguyu. Selım'c:ğım. Bır altın çakmakla değıştın beni. Gelecektekı güzel günlerimiz... Doğacak çocuklarımızı.. Beni bır kadına feda etseydin ınan. ınan ki bu türlü yanmayacaktım'» Gozlennden yaylar boşandı Bıçak yarası soğumağa başlamıştı. Sızlıvor yara ve yaslar süzülüyor vanaklarmdan, yagmur yıkıyor. « Dayanabılecek miTim ben bu acıya?» diye düşündü. « Selim'i yitirmek. gözümü, sağ kolumu yi tirmekten bın beter», dıye duşundü. « Bundan boyle yanm insan olacafım» diye düşündü. « Hayat Jcepazelık artık yajamâk degrneyecek», dıye düşündü. Sogudukça bıçak yarası canının acısı daya EVVELÂ BEYİNDEN BAŞLAYACAĞIZ *•••••••••••••• 2SÎÎ*""*"**"» Jones TIFFANY Böy:e söyledıkten sonra kalkmıs, masanın baştarafına geçraişti. Genç kadının başını ellerinm arasına aldr • thtimaller üzerinde faıla durmağa luzum gormcksizin ise daima beyinden baslayabiliriz. De diğhniz şeylerin işaretine bn be yinde de rastlayacağımızdan emin olabilirsinlz.» Hine aldığı bir bistüriyi bir ku lak dıbınden başlayarak obür ku Iağın dıbıne kadar yuruttü ve de rıyi vardı Kafatasının j'arısı biraz sonra bembeyaz ve kansız bir şekılde meydana çıkmıştı. 1 Lutfen testere.» dıye patolog asistanına seslendi Tıpkı kasapların kullandığı tip te bir testereydi bu. Hemen ahp belırli bır yonde kafatasını kes• OOK1OB t Malkoçoğlu t Tarık Z. KırDakan | BAŞOĞLü I TUNA CASUSU • • • OERI SAO f« ZOHREVİ % Hastaiıklan MfitehsMM • IsttklâJ CBd. Parmakkapı J N M o M H II 1 t > nılma» oluyor. Sosyalıst ahlftk kurallarıydı, ey» lemde, topluma bir katkıda bulunmak amacıydı, verilmiş sözlerdi vız vız artık.. Bu acı fiziksel bir acı, haykırtacak nerdeyse.. Mantık gücünU kündeye getırdi. « Yok, ben bu acıya katlanamayacağım» dlye hükmünu verdı. « Sehm'cigım, bilmıyor muydun senslz yaçayamayacagım? Dirimde de, ölümde de beraber, demıştık. Ben seni şımdiden ozledım. Sen, her şeyin üstunde sen.. Bütün tutklulannla, satılmışhğınla sen'» Hani o anda hastahanede olsa, morflnbulsa, «vız> deyıp yapacak kendine Tek bu acı dinsın.' Nisantaşı'nda çarşı kalabalıfma girdigıni.f ıjöclartn artmasmdan fırketti. Bir^jaçak altındaı duraladı, yüzünü kunılacü. Saptı evine glden so< kağa. Anahtarla açmasına vakit kalmadı, annesi açtı kapıyı. Hastahanede aradık seni, merak ettik, demesme vakıt kalmadı, antrede dogme demirdea renkli fenerın ışığında Nılüferın olağanustU durumunu gordü. Kederle sustu. Yardım etti, sojunmasrna, saçlarmı kurulamasma. Ben odama çıkacagım, dedı Nilüfer. Şermin Belek' Çocuklar yattı, valnız baban var Içerde, diye kolunu omuzuna sararak Nılufer'i oturma odasına yonelttı. Selim'ın oyunu onlarda bır acı şaşkınlık yaratacak kanısmdaydı Nılufer. Selım'de aldandıgı gıbı bu yargısmda da aldanmış. Üç kelımeyle ozetledı butun dramı: Se'ım fıre verdı Ferıt Belek, suzdu Nılufer'i şoyle bır: Otur sen hele. dedı. Fıre vereceğini ber blliyordum. Bekhyordum. O halde beni neden uyarmadınızdı? Uyarmamız olumlu sonuç verır mıydi? Yıl lardır kapılmıştın. Şermin Belek: Dolu dizgın kapılmıştın, yavrum, dedi. Çay pısıriyor getırıjor, sıcak su getırıjor buvjotla ve anlatnor. anlatıvordu. Baban çoktan vermiitı Selım hakkında hukmunu. Ancak Nılufer'e bağlılığı kurtarabılır bu oğlanı suru\e katılmaktan, dıvordu. Soylesene Fent, oyle değıl raı' Kopruyu geçınceye kadar her avıja dayı demek eğılımi beni de çok dusundurmekte>rfı, Nılufer. Ve elestırmeler sıra=ırda yarasına basıldıkça duraklıyordu N'ılüfer Şimdıye kadar Selım hakkırda kendi bılınçaltındakı bırıkımler venlmıs hukumler yuzeye çıkıvordu. Bir gun daha fakülteve gıderlerken annesinin çu anda sovledığı kelımelen Selım'e soylemıstı: Anlasılıvor, sen, knpruvü geçınceye karfar bütun ayılara dajı demeğe karar vermışsın, Selım, demişti. (Arkan rtr> •• • • •• » • • • • » • • • » •• • • • Yüksek Denizcilik Okulu Müdürlüğünden 1 19891970 öğretim yılında. 30 zu Maklne ve 20 si Güverte bölümüne olmak üzere Okulumuza 50 öğrencı alınacaktır 2 Aday kaydı 15 Eylül ile 1 Ekim arasmda, imtıhanlar 9 ve 10 Ekim günleri yapılacaktır. 3 Basılı kayıt ve kabul şartlan ile dilekçe örnegı okuldan alınacaktır. 4 Başka şekılde verılmış olan dılekçeler, ımtihan saatıne kadar basılı örnekle değiştırılecektir. B Millî Eğıtım Bakanhğmca tek dersten borçluluk kabul edıldiği takdırde, bu durumdaki öğrenciler de aday kaydedüecektir. (Basın: 22184/11093) Eski Eser Onarımı İlânı Tokat Vakıflar Memurlusundan : 1 Tokat Takvacılar camii, Tatarhacı mescidi, Çirkm Hatun türbesi. Erbaa Fidi köyö camıi, Çamlıbel han ve mescıt 1969 yıü ormnmı ıçi 2490 S8vı]j kanuna göre kapalı zarf usulö ile eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli (168 352.30) lira, geçici teminatı (9 667.61) liradır. 2 Kksiltme 19/9/1969 Cuma günö saat 15 00 de Tokat Vakıflar Memurlugu binasında Komısyon huzunında yapılacaktır. 3 Eksiltme sartnamesi ve diğer belgeler Ankara'da Vakıflar Oenel Müdürlügünde ve Tokat Vakıflar Memurlugunda görulebüir. 4 Eksiltmeye katılabilmek İçin: Teklif mektubunu, geçici teminatını, 1969 yilı Ticaret Odası belgesini, iştirak belgesim, 2490 sayüı kanunda tarif edildipi sekîlde rarfa koyarak 19/9/ 1969 günu saat 14 00 de kadar Komisvon Baskanlıgma veraeleri lâzımdır. 5 Isteklilenn, eksiltme ş.artnamesinin 4 üncO maddesinin (D> nkrasında fsartlan belirtileti) iştirak belgesini muayyen tnüddetı içlnde Vakıflar Genel Mödurlugünden alarak teklıflerıne baglamalan mecburidir. 6 Postada vâki gecikmeler kabu] edümez i n Tanse.|. Ç Şirketimiz/n Istanbul ve yurt içi teçküâtuıda görevlendirilmek üzere lise veya Ticaret I.isesı rnezunu, askerlik ile ilgisi bulunmayan, azamî 35 yaşına kadar erkek elemanlar aranmaktadır. İsteklılerın şahsen müracaatlan Müracaat: Cağaloglu Biçkiyurdu Sok. Şevkı Bey Han Kat: 2 Cıımhurıyet 11044 ELEMAN ARANIYOR (Basm 21379 11036>