25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT rüzgân doltlurflu Kenan öner içın, « Biıi» decfı «aylarca yatıracaktı.» 28 Affustos 1969 CUMHURİTET hit olduğum olayı naKlettim. Başbakan fazla hayret göstermedi.. « Ah, ah» dedi. «Bütün bu» lar Tevfik tleri'nin başı altından çıkıyor. o derneği o koruyor, buna bir çare bulmag» mecburuz..» P0U1KA GAIBtfSI 1 Yazan: C1HAD BABAN SEBEP NE?.. 1950 seçimlerinden sonra, Menderes onu kabinesine almadı. Onu neden kendinden uzak tuttu? Bunu herkes merak ediyordu. Fakat en çok me rak eden de bizzat Samet'in kendisi idi. Bakan olmuş olmamış, önemli değildi. Fakat Menderes'in fecfakâr vurucu kuvvet olarak mücadele etmiş, bu insanın uzakta bırakılmasını herkes kötü anlamlara yorabüirdi. «Seni Menderes niye bakan yapmadı diye sorana Samet ne diyecekti» Menderes'in gözünden düştü kanaati, bakan olmamaktan daha fena idi. Böylece, başlayan üzüntülü yakınma, günler geçtikçe Ankara Pala^'ta şekil değiştirmeğe başladı. «Biı bu kavçayı bunnn için mi yaptık? Dofrnyıı söyleriz diye mi? bizi yanında istemiyor?» Samet hücum oklarını; Demokrat Partiye seçimlerin arifesintfe girip de bakan olanlara çeviriyor: « Bir dâvaya yıllar yılı fedakârca hiımet etmenin hiç mi deferi yok? Biz hizmelleri böyle tersine dejerlendirirsrk bize kim jfüvenir? Bizim için kim çalışır?» diyordu. Ankara Palas'ta onu dinlemek için toplananların adedi vavaş yavaş artıyor. etrafındaki halka genişliyordu. O kendisine karşı gösterilen bu kayıtsızlığın niteliğini keşfetmek istiyordu; acaba Bayar mı razı olmadı1' Samet'in huzursuzJuğu o kad'ar yoğun bir hal almıştı ki, bir hasta evinin sâkinleri gibi. Onunla beraber biz de derde ortak oluyorduk. Onun içm bir gün Menderes'e sordum: ' Samet çok üzülüyor» dedim «ona neden hükumete almadınıı?» Güldü: < Biraz beklesin, terbiyelfnsin!,.» Ciddi mi söylemişti, şaka mı yapmıştı, bilmiyorum ama.. Benim anladığım, şu idi: Uzun mücarfele .«enelerinde Samet, Menderes'le beraber çalı?arak ona çok yakın olmuştu. Menderes bu yakınhk sırasında Samet'in huyunu öğrenmişti. Vesveseli ve her zaman bunalıma sürüklenmeye hazır mizacıyle, o her olayın içinde bulunmak ister. hiç bir mese]enin kendi ilgisi dışında kalabileceğini hatırına getirmezdi. Eğer Samet, i!k defa Kabine'ye bu hızla girecek olsa, idarede Menderes'le ortak olmanın çâresini arayacaktı.. * BÜSTLERvePORTRELER YOLCULUK VAR Bundan anladım ki, o tarihto Milli Eğitim Bakanı olan Tevfik 1leri yolcudur. Halbuki o, bu Bakanlığa Ulaştırmadan alınmış, ve Milll Eğitim camiası içinde komünistleri temizlesin, eski müliyetçi bir gençliğin lideri otarak, bu gençliğa milüyetçilik yolunda bir hız versin, diye getirilmişti Mü hendis idi. Milli Eğitimde bir yeteneği var nu idi? Ben da tereddütlü idim, fakat Milll Türk Talebe Birliği devrinden eski arkadaşımın kullanıliTiış bir mendil gibi de atılmasını içim istememişti Onun için Menderes'e sordum: « Ne dersiniz. sizden ve Tire olaylarından hiç bahsetmeden. krndisine Bakanlıktan çekilmesi için tavsiyede bulunayım mı?» Menderes, hiç tereddüt etmeden: « tyi olur» dedi. Tevfik tleri, benim bu tavsiyemi iyi karşılamadı « Ne var? Şurada memlekete istedifim fibi hizmet edlyorum!» dij'e cevap verdi Biiliin solon "Yaşasın Adalet,, sözleriyle çınlıyor Samet Ağaoğlu kendi »aVunmasını kendi hazırhyor.. Sabahlara kadar uyurouyor. Avukatiar dağıhp gittikden sonra odada bir »şağı bir yukarı dolaşarak. mahkemede göstereceği hitabetin provalarını yapıyor. Kelimeleri tartıyor. Yüzü simsiyah, çehresindeki çizçiier kinlenmiş bir jnsanın çizgilerine benziyor, hassas ve alıngan, beraet etmeden ne derseniz deyin hiç bir şey kulağına girmiyor. daha Izmir'e giderken vapurda bana Menderes'in Izmir'e gelip gelmeyecejîini, kendisini orada yalnız bırakıp bırakmayacağını sormuştur. sı yok.. Birisi bir şey söylese sanki duymayor.» Aramızda yaptığımız istişarede Kenan öner'in teklifi kabul ecfilmedi. Menderes'in demecini yayınlamak, bir olayı olduğu gibi aksettirmekti. Esasen Menderes bu söylediklerini daha evvel Mecliste söylemişti. Bir milletvekilini Meclis'teki konuşmalarından dolayı takip etmeye imkân olmadığı için, onun sözlerini yayınlayan gazeteleri de takip etmek müm kün değildi. HINCAHINÇ İkinci celsede Mahkeme salonu hınca hınç dolmuş, D.P. teşkilâtı bu dâvaya önem verdifi için mılitanlan göreve sevk etmişti. Samet uzun me safeli bir atletin finişe geçişi gibi, bütün enerjişini, zekâsım. mantığını ortaya koyarak savunma yapmıştı. Kendi kaderini avukatlann savunmasına bırakmamıştı. Hatırlıyorum, onun uzun süren konuşmalan yamncfa Fuat Arna, mahkeme heyetine meydan okumuş: < Menderes dofrn sSyledi, kendimi müdafaa etmiyornm. Etmeyi tenezzül sayıyorum. Isterseniz ceım verin, bu ceza bana, şeref olnr» demiş ve yerine oturmuştu. Nihayet 1950 seçimlerinde Manisa'dan milletvekili ve son ra da Meclis Reis Vekili olan Mahkeme Başkanı Muhlis Tümay, Heyetin karar için müzakereye çekileceşıni bildirdi. Müzakereden sonra mahkemeye geldi ve beraet karannı okudu. Mahkeme «Yaşasın Adalet!.» sözleri ile çınlatfı. Sokağa çıktığımız zaman, büyük bir kalabahk bızi bekliyordu. Konak iskelesine doğru omuzlarda taşındık. Samed'in de böylece dâvanm tehdidi altmda yumak gibi sarılan ruhu çözüldü. Neş'esi yerine geldi, gönlünü bir zafer 1950 seçimlerinden sonra Menderes. Samet Afaoğlu'na kabineye almamıştı. Onu, kendinden neye uzak tuttuğunu herkes merak ediyordıı. Fakat en çok merak eden de Samet Ağaoğlu'nun kendisi idi. Fotoğraf, Menderes 1953 te Manisa'da bir konusma yaparken çfkilmiştir katüdı, bunlardan biri: « Vahdettin. soylu bir hanedanın mensubudur. Halbuki Selânikli Atatürk kimdir?» O zaman Milliyetçiler Derneği, bugünkü Komünizmle Mücadele Derneği gibi meydanı boş bulmuş, işi azgınlığa götürmüştü. Duydugumuza göre, kazalardan birinde, Cumhuriyet balosuna giden kadınlann u zun eteklerini kesmişler, baloyu basmışlardı. Gerici gençlerle aramızda geçen tartışma sert oldu.. Ben Ankara'ya dönünce, bu olayı Içişleri Bakanı Rüknettin Nasuhioflu'na naklettim. O, işi üzerine almadı: « Bu olay, beni aşar, onun için git, olanı biteni Basbakaaa anlat..» dedi. Dediğini yaptım, Başbakan, Florya'da idi, kendisini gördüm. Denizden çıkmış, mayo ile güneşleniyordu. Ona, Tire'de şa Yarın : AKLI BAŞINA GELMİYOR Birinci celsede tutuklanma karan yerine getirildi. Duruşma iki gün sonraya bırakıldı. Ceza evinde sanıklart ziyarete gittiğimiz zaman Atıf Sakar bana: • Ben Samet'ten korknyoram, demişti, adam durosmaya varmadan delirecek, hiç nMenderes: «Bütün bunlar Tevfik İlerinin başı altından çıkıyor, yumuyor. uyur gettr hall var, buna bir çare bulmağa mecburuı» demişti. Bundan da tleri'nin bahçeyi dalçın arşınlıvor, kenâkıbeti anlagılıyordu. di kendine konuşuyor, iştihı NIHAL KARAMAGARAU 24 Nilüfer, babasımn çıkışlanndan saşırmış, sinirlenmiş, ürkmüştü. «Ben cevap veremiyorum, sen ver», dercesine imdat istiyerek annesine baktı. Annesinin gülümseyerek kendisini süzdüğunü: Baban haklı, cevap ver, dediğini hatırhyor. Gözleri öfkeyle dolu dolu, onurundan yaralı. başını çevirdi. Çok önem verdiği kişiliğine ilk yaman saldırıydı bu... Yenilir yutulur türden degil bu hakaret. Boğazını tırmalıyor, bu hakaret.. Yumru oldu boğazında... Nerdeyse gözlerinden boşanacak, can acısı... Kalmamak gerekir bu hakaretin altmda ama, babaannesinin, annesinin onca telkinleri?.. Soylu kişilere yakışan hareketler, yakışmayan hareketler: Büyüklere saygı, karşılık vermemek... Odada öyle bir hava esmişti ki, Nilufer, kendini savunamadı. Tekrarlayamadı Vesime hanımefendinin telkinlerini: «Her şeyin üstünde ben soylu bir ailenin tazıyım, son dalıyım» falan filan... ^ Düşünmeğe koyuldu: Evet, gerçekten de soylulugımun dışında, baş kalarından farkı ne? Şimdiye kadar böyle bir s o ru asla aklına gelmemişti. Kendini hiç eleştirmemişti. O kendi üstünlügünü çocukluğundanberi kabullenmiş ve gerçeklari incelememişti. Kendine inancının ve.diği rahatlıkla kendi iç âleminde, hayâl âleminde yaşamıştı. Iste şimdi bu hayal alemini yıkıyorlar. Kendi kendine çıkıştı: « Dilini mi yuttun? Cevap versene... Senin asıl önemli saydığın soyluluk bu baya göre hiç anlam tasımıyor. Bul hemen başkalarından farklarını, savun kendini. Kalma hakaretin altmda.» Genç kızın kendi içinde savaşa giriştiğini ve yaman bir öfkeyle, çâresizliklu utançla sarardığını anlayan Ferit Belek, demiri tavmda döğrnek gerektiğini düşünmüş olaca' ki, iskemlesinden kalktı. Kanepeye, Nilüfer'in yanına oturdu: Dinle beni, beni al ele. dedi. Benim dedelerim terlüçiymiş çarşı içinde. Babam ortaokul öğretmeniydi. Yani senin bildiğin anlamda soylu kişiler sayılmaz. Ben soylu aüeden olmadıgıma göre senin babahğına lâyık değilim öyle mi? Şimdi fırtına geçmiş sesi yumuşamıştı. Cana yakın gülümsüyordu. Parmaklannın ucuyla tutup Nilüfer'in yüzünü yüzüne çevirdi. Gözlerine bakarak konuştu: Söyler misin. kızım, babalığma lâyık değil miyim? Nilüfer, yutkuna yutkuna güçlükle sesini buldu: Siz... siz başka. Siz yazarsınız. Üstelik de sanatçı denecek kadar güzel piyano çalıyorsunuz. Tesadüfen tstanbul'da doğmuşum da, tstanbul'un verimli denecek koşullannda yeteneğimi geliştirmişim. Şöyle böyle de piyano çalıyorum. Anadolu'nun herhangi bir dağ köyünde doğsaydım, yeteneğim ancak koyunlan otlatırken kaval çalmama yarardı. Ve ne kadar uzun konuşmuştu o gece. Hep o vavaş sesiyle... Araba giderken delik çuvaldan çeşitli topraklara bölge hölge saçılan tohumları anlatmıştı. Verimli topr«t:lara. verimsiz topraklara. O tohuma uygun topraklara, uygun olmayan topraklara düşen aynı tohumlann, düzenslz toplumlarda verdikleri sonuçlan anlatmıştı. Ve böyle toplumlarda insan kaderine hükmeden en büyük unsurun sadece «tesadüf» oldugunu anlatmıştı. Nilüfer'in yavaş yavaş öfkeyi yendiğini. bu basmakalıpla bile ilgilendiğini sezmiş ve konustukça sonradan da kaç kez tekrarladığı gibi . onda gerçekten ışlenmeğe değer bir nam madde, bh cevher keşfetmişt:, o gece... Nilüfer, Ferit Belek'ten hiç beklemedigi bir anda kişiliğine en sert şaman viyince çok sarsılmıştı. Kendine güvenini tümüyle yitirmiş, kendi gözünden düşmüştü. Onur perişan bakışlanndan depreme uğrayan dujpularını, in8nçlannı tekrar sağlam bir yere oturtmak tçin çabaladığını farkeoen Ferit Belek, vaktiyle Vesime hanım efendinin oynadıgı rolü benimseyiverdi. Üvey babalık damgasınm ürkekligınden sıyırdı kendini Nilüfer'e en güçlü dayRnak oldu. Artık onunla yakmdan ilgileniyor. zamanın bir kısmını onu eğitmek için ayınyordu Derslerinin dışında okuması gereken kitapları seçiyor. bu kitaplar üzerinde tartışmalara girişiyor ve böylelikle Nilüfer'in pek küçük yaştan alışık oldugu önem verilme iht'Tacını da kasılaj ak onu kendine baf lıyordu. Nilüfer, üvey babasının bazan yumuşak, b v zan sert çıkışlanna artık alışmıştı. Kendi de farkında olmadan bir potada yoğinluyor klmliğinden yeni bir kimlik doguyordu. Bu arada zekası da bilenmekteydi. O bezgin. karamsar, içine kapalı, kendini beğenmiş. çeklngen genç kız, şimdi tsm aksinp neşeli, iyimse şakacı sokulgan, en önemli sl alçak gönüllü bir insan olmaga yöneliyordu. Gerçek arkadaşlık tadıru NUüfer'e ilk tatüran iiısan Perit Belek'tir. O yaz, hayatının pek mutlu bir dönemini ya şamıştı. Nilufer. Bir ka<, k.^ arkadaş arasında bir de erkek arkad«ş edindi ki on yedi yaşında evde kalmış ekşi ruhlu bir kız kurusu olmaktan kurtuldu: Komşula" kaptan Talfit beyin oglu Mehmet Can. tanışTialarınm ikinci ayında evlenme teklif etti. Ve Nilüfer: Hele ögrenimimizi bitirelim de. dedi. Benim öğrenimim uzun sürecek ama, daha üç yılım var fakültede Bitirince fakülteyi ne olacaksın? Baham istemiyorsa da ber diplomat olacağım. Karar verdim. Tam Nilüfer'in rtyalanna hükmeden şehzade... Kendi babası gibi diplomat. En büyük amacı diplomat karısı olmak. Hastalandıgı zamanlar, annesinin baş ucundaki koHuğîı oturup alnım okşayj. okşaya anlattığı o Avrupa memleketlerinde ömrünfl sürdürmek. Ferit Belek'in anlattığı bu tesadüfler dünyrsmdaki b.r tesadüften favdalarap Mehmet Caru kıskıvra' kendine baglamalc ve bu yoldan amacma ulaşmak. Anneciginin sayesinde çocukluğundanberi Almancayı ögrendi. Fransız lisesinde okuyor tkl dil biliyor. Ne sükse sefarethanelerde... Ceieceğin ünlü büvük°lcisi Mehmet Can, kendis' jribi sarışın pınl pınl bir gençti. Bitişikteki evlerinin bahçesi. Bu yüzden her gün buluşabiliyorlardı. Eğildi baktı pencereden... tşte şu noktada atkestanesinin hemen ardmdaki Darmaklıfın iki dpmirini oynatmıştı Mehme f Can. Bahçe kapısından dolanmaz, oradan atlardı bahçeye Bir Jslık duyulurdu, Nilüfer, bahçeye koşardı. San saçlan omuzlannda dalgalanarale atkes tanesinin altmda koştuğunu gBrür gibi oluyor. Otlann üstüne karşılıklı otururlardı tspanya'da şato kurmağa.. Bu hayS'ler1 gerçekleşeceğine, gelecekteki güzel günlerine inanırlardı. Yanağına değen flk yabancı erkek dudaklan Mehmet Can'ındı. Başm: eğer gibi yapmış. Nilüfer'i y nagmdan öoüvermiş sonra onun kızardığını görerek gülmüştü: (Arkası var) •••••••>•••••••• •••••••••••••••a •••••••••••••••a ••••••ıllıııllll DiSi Botıcf • • • • ı • • • • •«••»•••I •••••ıınn mtaifi t •••• ı ı •• •••• ' " " " ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! .•...aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaajaaaaaaaaajajjl •• •> •••••ııııı !!!!!!!•!•!!!• MODESTY BLAISE • ••••••*•••••••> IKIIIIIIIIIIII ıiaııiıiııııııı ••••••••••••••a ••••••••••••••a ; Tiffany Jones •••••«•••••••••••>••;••;;• TlfFANY JONES Fuat Arna (resimde) mahkeme heyetine meydan okumuş: «Menderes doğru söyledi, kendimi müdafa» etmiyorum, etmeyi tenezzül sayıyorum...» demişti. Menderes. buna meydan vermemeli idi. Onu kabinesine alacaktı fakat biraz araya mesafe koyrfuktan, onu parti içinde ezip, kıvırıp, kendisine 3man dedirtecek hale getirdikten sonra... GÜNÜ GÜNÜNE konu ve resim: AYHAN BAŞOĞLU j İNTİKAM YEMiNi Samet'in, Ankara Palas'taki sözleri hiç şüphe yok gür.ü gününe Menderes'in kulağına ulaşıyordu. Onun için Menderes ipini ne çok gerdi, ne de koparacak hale getirdi. Samet de günün birinde hükumette yer aldı. tzzet ve Ikbal ile memuriyetten çekilen insan izzet ve ikbal ile makanıına oturdu. Bir gün kendisini ziyarete gitmiştim. Şuradan buradan konuşuyorduk, canı su istemişti Zile bastı, içeri hademe girdi. Hademeye biraz su ver dedi.. Sürahi de bardsk da elinin uzanacağı yerde idi. Fakat o, o kadar zahmetin bu kadanna bile katlanmamıştı. Çünkü zile basınak, hademeyi çağırmak, iş buyurmak hoşuna gidiyordu. Bu makam onun bu zevkini tatmin ediyordu. Ege Universjtesi Tıp Fakültesi Dekanlıgından Tapılacak Işin ner'i 1 Tıp Fakültesi 1. DahiUye, n . Dahiliye tle göğüs kliniklerinin tadilât, onanm, vajlıboya, badana ve lmalât işi. 2 Tıp Pakültesi atelyelerine kalorifer brülörleri tatalması lsl 3 Tıp Pakültesi yenl atelyeleri oto garaj Ustünün kapatılması İşi. 4 Tıp Fakültesi Profesörler Kurul odası, Dermatoloji ve Üroloji Klinüderi kaloriler ve yağlıboya işi. Kesit bedell 46^74.78 TL. Geçid teminatı 3.500.61 thale tarihi 129.1969 Saati 10.3ü da SERT BİR TARTIŞMA Evet, Bakan olmuştu, fakat ruhu tereddütlerden, ne olduğu belli olmayan şekilsiz bir cenderede ezilmekten bir tiirlü kurtulamamıştı. Bu sefer hükumet içinde nüfuzlu bir insan olmak istiyor, bu nüfuzu elde etmek için Menderes nezdinde bir istihbarat unsuru gibi çalışıyordu. Her sözün al ttnda bir komplo anyor, her nükteden işi kötüye götüren biı anlam çıkanyor. tkl ahbabın konuşması onu tedirsin ediyor du. Kulağının ve göziinün ulas'ığı her yerden kendine göre 'efsir ettiği haberleri Başbaka na koşturuyordu. 1952 yılının yaz tatilinde bir gece Tire'de Innlr milletvelcili olarsk yatandaşlarla dertleşi • yord'om. Sohbete birkaç genç 32.693.03 TL. 31544.86 TL 28.552.30 TL. 2.45158 2.343.37 2.141.43 12.9.1969 125.1969 12.9.1969 da 14.30 da 15J0 da 1 Yukarıda yazılı 4 kalem iş 2490 sayıb kanunun 32 nci maddesi uyarınca kapab zart usulU ile eksiltmeye çıkanlmıştır. thalesi Bornova'da Ege Onlversitesi Tıp Fakültesi Satınalma Komisyonunca yapılacaktır. 2 3u Işlere ait şartname ve keşif Bvraln her gün (917) saatlen arasında rıp Fakültesi Muhasebe Servisinde görülebilir. tsteklilerin geçid teminatı yatırdıklanna dair makbuz reya Maliye Bakanlığınm 12.1.1956 gün ve 5297/151753 sayılı genelgesine uygun temlnat mektuou ile birlikte 31.7.1969 gününden sonraki tarihi tasıyan Ticaret Odası belgesl ve şimdtye kadaı en az (50.000.) liralılt resml yapı yaptırdıklanna dair Fakülteraiz Teknik Komısyonundan alacaklan yeterlik belgesinl 2490 sayılı kanunun tarifins göre hazırlıyacakları zarflarla thaieden bir saat öncesine kadar Satınalma Komisyonu Başkanlığına vermeleri gerekir. Postadakl gecikmeier kabul çdilınez. (Basm: İ. 379920830/10379'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle