20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE DÖR1 c» ettlm. Eğer Yassıada'dan Mç idam kararı çıkmazsa i$ biter gider, mesele olmaktan çıkar.» Cumhurbaşkanlıgı hakkındakı tnönü'nün görüşünü de kendisine sadakatle anlattım, yine düşündü, hiçbir mülahazada bulunmada. Yalnız: «Ben» dedi, «gelecek hafta başı Ankara'ya gidecegim, İnönü de gidecekmiş.. Orada bu işi kendisiyle yüz yüze göriişürüz.. Gelecek hafta Çarşamba günü, saat 10 da kendisini bekleyecefeim. Ben Ankara'ya gidince, kendisine haber veririm, yal nız sen ona anlat görüşmeye geldigi gün, bu meseleyi bizzat kendisi bana açsın...» 24 Ağustos 1969 CUMHURIYET POUTIKfl GÜLERISI *BÜSTLERvePORTRELER Yazan: C1HAD BABAN idam cezalannı durdurma gayretleri boşa gidiyor Sustu, gülümsedi: «Ben makamlann hepsini gördüm, geçirdlm, en aşağısından en yukansma kadar devlet Biz bir süre politikada ölüm. cezasının yeri olmaması lâzım geldiği üzerinde komıştuk, sonra Inönü konuya döndü: «Gürsel Paşayı ne kadar çabuk görmek mümkiinse o kadar çabuk gör, kendisine söyle, bar.a yol göstersin, bilhassa hangi paşayia, hangi kumandan la görüşmem lâzım geldiğini bana bildirsin. Bu iş için özellıkle Ankara'ya gider göriisürüm..> Sütlü kahvelerimizl yudumladık, arada sükunetle geçen birkaç dakika oldu. Sonra kafasında tasarladığı bir karan tefhim eden bir yargıç gibi. teker teker şunları söylemeye başlîdı: «Cumhurbaskanhgı meselesine gelince, kendisine şıınu kesin olarak söyle ki, benim için böyle bir dâva yoktur. Bana aynı haberi getirmiş olan Selim Sarper'e de geçende soyledim.. Böyle bir işi akla dahi getirmem...» hizmetindeki bütün kademelerde vazife gördüm..» Sonra her şeyin bos oldugunu ima eden tevekkülle elini havada salladı, dizıme vurdu: «Evet, kendisine söyle, benim hiçbir dâvam, hiçbir meselem yok.. Buna emin olsun.. Yalnız bir şey var: Ben olmayacağrm! Burası tamam... Fakat şimdiden kendisini Cumhurbaşkanı yapacağız, teminaunı nasıl vereyim'' Bu ciddî olmaz, bakalım seçimler ne gösterecek, neler olaeak'' Seçimler olsun, o zaman düşünürfiz, fakat nerhalde kendisinin Cumhurbaşkanı olmasma karşı hiçbir fikrim yok.. Bunu kesiniikle bilsın!..» BİR AJANS HABERİ GÜRSEL'İN TUTUMU Aynı gün öğleden sonra. Florya'da Sayın Gürsel'i ziyaret e diyorum. Açık yaka bir gömlek giymiş, orta salonda isürahat ediyordu. tdamlar meselesi hakkında Inönü'nün cevabını dinledi ses çıkarmadan bir süre düşündü. nedense Ismet tnönü' nün ordu büyiikleri ile görüşmesini anu etmemiş olaeak ki: «Paşa, işin o tarafını bana bıraksın!» dedi. «Hem ben aynı ricayı Salim Başol a yapacagım. gelip benı görmesini ri Inönü'nün Kuvvet KumandanUn ile görüşme ihtimaiı konusunda İsmail Rüştü Aksal şunları söylemiştl: «Böyle bir mülâkata İsmet Paşa istetall olduğn takdirde konuşma çok değtşik tefsirlere yol açabüir. İstek tnönii tarafından gelnıenıelidlr.» • •••••••••••••ııiMiııııııııtifiıiMiııılılfllltlllltllHil«ll«**l ••.•.•••••...••.•....»..........»...««.»•«...•••••.••••••••••••••• ••••••""ÎÎÎÎÎSS! MODESTY BLAISE )•••••«••••••••> %••••••••••>•••• « • • • « • • •i • • • •• • • a •••« • « » « • •• •• • • •• • •«••*••••••••••«•••••••««••••« •••• •«•••••••**••••••••«••••••••••••••••••«•••••••••••••««•••••• • • •••• • « • « • • • « • • •••• ••••••••••*•••••<**•••••••• •••••••«•••••••••••>•••••••••••••« * • • • • • • • • • • • • > > « ••••••••*•••••<**•••••••• • • • • • • • • • • • • • • • • ••«••••••••••• ••«•••••>••••••« •••• • • • • • •* • • ••« «•• • • • «• • • •« « • •• • •« • • •« • • « • •• • • • • • • • • • •«*••••••*•««•««•«••••••••««•••••••«•«•••«•••••* *« • • «• • •• • « • • • • • • «• • • * «•« « • • • •« • • • «•• • « • • • W M M W m » l < MHHIIHIMttMMtWWWIMMM>HWMWWMWMtn ^*A% . N 1i B 1 <OTOÇ> C2t »jJÜÜM C yıOC EUviE ISİSE" C v/E A*C4.rfME2İMİ"KŞ • I Ü M ) A Vv M \V "i Birkaç gün sonra, aianslar Yüce Divan Başkanı Salim Başol'un, Florya'da, Devlet Reisini ziyaret etmiş olduğu haberini verdiler.. O zaman tahmin ettim ki, Gürsel, Yiice Divan Paş kamndan. Yassıada mahkumları için müsamahalı hareket etmesini istemiş olmalı idi. Hem Devlet Başkanı Gürse!, hem de lsmet Inönü hafta basında Ankara'ya döndüler, mülâkatın yapılacagı Çarşamba sa bahı saat sekiz sıralannda evim dekj telefon çaldı. Gürselin yakını bir Bakan arkadaş benim derhal Başbakan'ığa geimemi is tiyordu. Gidince: .Saat 10 da tnönü gelip Gürsel'i ziyaret edece's» dedi. • Senden rica ediyorum. hemen şimdi Inönü'vü gör. kendisine söyle Cumhurbaşkanlıgı neselesini GUrsel'e bizzat kendisi açsın'. > Ben duraklayınca o ilâve etti: .Siz Halk Partililer g?liba mutlaka înönü'nün Cumhurbaşkanı oimasını istiyorsunu?^» «Biz belki isteriz ama. f v «velâ kendisi ister mi? Sonra da olabiUr mi?» cevabını verince karşımdaki: «Sizi gidi sizi» der gibi başını salladı: «Haydi dedi. geç kalma git.. Kendisine meseleyi söyle.. Unutmısın, şunu da ilâve et: Bu iş bizim için, ihtilâl için, 27 Mayıs için, büyük önem taşır. Gürsel'in Cumhurbaşkanı olması demek, ihtilalin çerefini kurtarmak, 27 Mayısm meşrulugunu bir kere daha teyid et mek demektir. Ama anlaşılıyor ki, Inönü, istemem dediği halde, Cumhurbaşkanı olmakta israr ediyor, o takdirde biz Gürsel'in yalnız bir sene için seçilmesine razıyız. Zaten görüyorsunuz sınhati de müsait rteğil, belki altı ay sonra bu makam kendiliğinden boşalır. Kendisini mutlaka seçelira.. Bir yıl.. Sonra istifa etsin! Yerini tnönü'ye bıraksın!» İdamlar konusunda bir takım de Yüce Divan Başkanı Salim hurbaşkanlığı köşküne dâvet duğundan fazla etkili oıacağı hakkında bir kanaat taşımıştı. Suçlulardan hiçbiri ölüm cezasına çarptınlroamalı idi. Fakat bu neticeye nasıl ulaşılacaktı"". ONBEŞ ÖLÜM CEZASI Milli Birlik Komitesi, önüne gelen 15 ölüm cezasından onikisini müebbet hapse çevirdi. Hü kumet mensubu oldugumuz za haklı endişel ere kapılan Gürsel, nihayet meseleyi bir kere Basol'Ia görü şmeğe karar vermiş. onu, Florya"dakl Cumetmişti. Foto ğrafta. Başol görülüyor. sel e yazdığı mektupta memleman duyduğumuz korku tahakketin selâmeti namına suçlular kuk etti.. Buna karşılık gün gel için atıfet istemiş ve Gürsel'in di. hayatlarını kurtarmış olanölümleri durdurması için mülardan hiçbiri tavassutlann, yar dahalesini rica etmişti. Ne Gürdımların, özellikle hayatlarını sel, ne înönü, maksatlarına ula kurtarmıs olmarun şükranını şamadılar ve emeklerinın boşa hiç kimseye karşı duymadüar.. gittigini elemle gördüler.. AP çevreleri bir kere olsun rezayı azaltıcı çabalann de|erini Yann ; vermedi, aksine üç idam vakası devamlı bir üzüntü oiarak ya şad;. ATATÜRKÇÜ VE lnönü, 13 Eylul 1961 tarihinSAMİMİ BİR İNSAN de Yassıada kararlan tebliğ ve ilan edilmek üzere ıken Gür KARAMAGASM 20 Mümkün olsa hemen evlens«k, diyordu... Hemen bugün evlenebilsek, diyordu. Gözleri doluyordu. Mümkün olsa şu andan ıtibaren birbirimizden hiç aynlmasak. beni hiç yalnız bırakmasan, beni korusan, diyordu. Sen yanımda olunca, sana dayanınca daha güvenli, daha iradeli, daha kuv. vetli oluyorum. diyordu. Yatışmamıştı bir süre heyecan»... Koltuğa iki büklüm oturmuî. perişanhğmı göstermemek ister gi bi elleriyle yüzünü örtmüştü. Affedersin, çok yorgunum ve sinirliyim, demişti. Sonra. beklenmedik bir zamanda Istanbula gelijinin sebebini açıklamıştı: Selim'i pek yakından tanıyan devrin önemli çarklarından bir diş, görevini lstanbul'a naklettireceği vaadinde bulunmuş. Kimbilir bu önemli diş. söylememişti. Nakil mesele sini görüşmek üzere bir hafta kalacakmış. Oldu bil artık bu işi, diyor. Ve plânlarmı lstanbul'a yerle?mek temeli üzerine oturtuyorlardı. Nilüfer: Inanılmayacak kadar güzel bir rüya, dedikçe de, Seiim. yalvararak gözlerine bakıyordu: İnan, sevgilim. Inan artık, Ben inanıyorum. Ekim'de gelip bir daha Konya'ya dönmeyeceğim. Her ne bahasına olursa olsun dönmeyeceğim. Rotalarını konuşuyoriardı. Selim, devlete bor cunu ödedikten sonra hastahanelerden birinde uzmanlık çalışmalarma başlajcakU. Bir borçtan kurtulup bir borca gireceğim, di ye gülüyordu. Bu sefer de sana borçlanacağız. Uzmanlık çahşmalarım süresince çare yok, sen beni destekleyeceksin. Bir gün profesör olunca da sen beni desteklersin. Dispanserimi açarım. §aka değil, Selim gerçekten öfkelenivermisti: Dıspanserim deme şuna, dispanserimiz de. Affedersin, dispanserimizi açanm. Sen hep dispanserinle beraber benden kaytarmağa bakarstn, Nilüfer. Ben mi? ^ Nilüfer, sarılıvermişti onun boynuna. Yanak ya nağa bir süre fısıldasmışlardı gelecek güzel günlerinden... Böylece karar vermişlerdi bütçelerini doğ rultacakları zamandek Nişantaşındaki evde yaşama ğa. Ertesi gece Selim gelmiş. ailece bu konuvu konuşmuşlardı. Kiraya geçebilecek duruma gelinceye kadar bu bölümde. işte şu odalarda yaşamalan onaylanmıştı. Ferit Belek. şakalaşıyordu: Merak etme, sen bizdeyken dostlann eve gelmelerini yasaklanm. Yazılarımda da hiç fincancı katırlarjnı ürkütmetn. Ürkütmem ki, .Gel ben!. demesinler. Sen rahat et. Tedirgin olup da kannı takınca koluna savuşma, diyordu. Selim kızanyor: Beni çok çekingen, çok korkak tanıdmız ama neylersınız. Idealim üniversitede kalmak olduğuna gore, solculukla damgalanan profesörlere yapılan ışlemlerı dikkate almak zorundayım. diye kendini savunmağa savaşıyordu. Piyano özlediğini de söylemiştî Ferit Belek'e Bir süre piyano dinlemişlerdi. Ve o gece herkes yattıktan sonra, onlar başbaşa otururlarken, bir ara eşyadan söz açılmış, Selim. Dırden isyan etmişti: ^ Ayn yatak öyle mi?... Bunca hasretten sonra... Olmaz öyle şey. Tek yatak! Aynı Örtülerin al tmda sıcaklığını duyacağım. Kenarına üiştiği yazı masasından kalkmış kanepede oturan Nilüfer'in dizleri dibine çökerek beune sarılmıştı: Sen benim cermetim.. Uzaktayken de cehennemim. Yüzünü Nilüfer'in göğsüne saklamıştı İşte §urasına... O an. Nilüfer'in hayatında belki de en mut lu anıydı. Nası] bir sevgi ve şefkatle bastırmıştı belım ın baçını göğsüne... Saçlarını oksamış, öpmüş Ulumden gayrı hiç bir kuvvetin kendUerini ayıramı\acağını düşünmüştü. Sonra iki kez daha birbirlerini gördüler ve son görSşmede Selim, ertesi gün hareket edeceğini haber verdi: Bu son aynhğımız. Uzun da sürmeyecek. Ekim'de buradayım, diyordu. Yine de sarı gözleri ıslak, tekrar sarılıyordu Nilüfer'e, tekrar. Onun alnma düşen bukleyi seviyor, parmaklarının ucuyla kaşını düzeltiyordu. Senden uzakta geçirdiğim günleri yaşanmamıç sayıyorum. Olağan ötnür cetvelinden indiriyo rum, diyordu. Nasıl olmus da böyle içime işlemissin. Varlığımda ikinci bir variık olmuşsun, diyordu. Ve öpüyordu yanaklarını, dudaklarını. Nilüfer'in soluğunu ciğerlerine çekiyordu. Bana daha sıkı sarıl, Selim'ciğim. Daha sıkı sarıl. Beni kollarından hiç bırakmayacakmnsın gi bi... Selim, daha sıkı sarılıyordu. Daha sıkı. Zaten seni hiç bırakmıyorum kollanmdan... Senden uzaktayken de hep böyle... Kollanmın arasındasm. Kafamın içinde seninle yaşıyorum. Kalabalıklar ortasında yainu senınle... O gece eve çağırmıştı Nilüfer yine... Selim. bir arkadaşa dâvetli oldugunu. lstanbul'a nakii meselesıni konuşacağını söyliyerek özür dilemişti Nilüfer de ondan özür dilemişti: Maalesef yann hastahanede nöbetçiyım Seni geçinneğe gelemiyceğim, Selim çok üzgünüm. Ve böylece doktor Suad Çeün'm evinde birbirlt rinden ayrtlmışlardı. İki gün sonra, Selim'in yeğen'i Ayhan, bir akşam sofrada: Bugün dayımı gördüm, diyordu. Özel bir ka ra otomobilde gidiyorlardı kendileri kckâ.» Yanında bir de esash kiji vardı ama kim? Seçemedim, di yordu. Benzetmişsindir. Dayın cuma günü gıttı. Tanımazsam dayımı yul bana! Elimi bile sal ladım da ya görmedi, ya da ben yaya fakiri görmek işine gelmedi. Üst üste sınıfta kaldığı için Denizcilik Okulundan Kovulan Ayhan'ı, son çare olarak, tarla satan babası, özel liseye vermişti. Aılenin israrıyla Nı?an taşındaki evde kahyordu Ayhan.^ Ferit Belek sorumluluğunu üzerine almıştı. Dayısmın bu duru» m» karşı oldugunu bildiğinden, Ayhan ona içerliyor. içerlediğini de gizleyemiyoıdu. Bu yüzden Selim'in gitmiş olması gereken bir zamanda, onun: «Dayımı esash bir kişiyle özel oto mobilde gördüm» demesine hiç biri inanmamıştı. Nilüfer, üzerinde durmamıştı konunun... Ama Selim'in gider gitmez yazacağını vâdettiği mek\up ancak on gün sonra ve yeni bir tarihle eline geçınce kuşkulanmıştı. O beş satırhk mektup... Ve sonra, Nilüfer'in bu konudaki israrlarını hep \ska seç miş, cevaplandırmamıştı Suad Çetin'le de konuşmuştu bu meîeSeyi... O da geldiğinin haftasına Selim'in, Konj'a'ya gitmek üzere valizini alıp evdea ayrıldıâını söylemişti. Bu kez, ben de Selim'i çok sinirli gördüm, demişti. Senden uzakta çok bunalmıs olaeak. Bunalım geçiriyordu. hazret. Uyku uyuyamıyordu Otur sam sabaha kadsr benimle oturacak, seni anlaıacaktı. lllallah yahu, evlenin de ben de dert dinlemekten kurtulayım. Bir süre susmuşlar, Nilüfer sonra yargısını açı ğa vuımuştu: Bana öyle geliyor ki, Selim'in tedirgınliğine başlıca sebep parasızlığımız. Bu yüzden, evlendikten sonra bir süre bizim evde oturmak zorunlulu. ğu... Itiraf etmez ama bîHrim. babamı hiç sevrnez. Bizim çevremizdsn de pek hoşlanmaz, üstslik... Susmuştu. Cümleyı Suad Çetin tamamlaımstı: Üstelik de korkar, diyecektin... Profesörlüğünü tehlikede görür de korkar. Terazinin bir kefa sinde ?en, bir kefesinde gelecekteki «Sayın Profesöı.lüğü. Ne yardan vaz geçebiliyor oğlan, ne serden. Nilüfer, boynunu bükmüştü: ? Neylersin. saplantısı.. Selim'in sap'.antısı yıllardır süregelen arkadaslıkları boyunca çok düşündürmüştü Nilüfer'i hâlâ düşündürmektedir. Bir bunalım geçirdiği seyrekleşen mekîuplarından da belli olmakta Selim'in,.. Bir mektup «Camrtı Nilüfer'im», öteki .Nilüfer arkadaş.... Bir mektup sekiz sahifelik aşkroektubu,öteki bir sahifelik dost mektubu bile değil. atlatmaca bir mektup... En önemlisi son onbeş gündür haber yok. Ekim başında gelmesi gerekirdi, Ekim ortası oldu. Dok'.or Nilüfer. tatsız fikirleri uzaklaştırmak is ter gibi kafasım salladı: (Arkan var) ŞAKAMI CİDDİMİ? Bu sözler lâtife mi idi, ciddi mi söyleniyordu? Onu arastırmak lüzumunu dahi hissetmedim. Hiçbir şekilde böyle bir pazarlığa ne vasıta olmak, ne de böyle bir alış verişte tanıklık etmek istemezdim. Onun için Başbakanhktan ayrıldım. Inönü'nün evine gitmedmı, onu aramadım, doğruca kendl Bakanlıfıma giderek kendi işimie meşgul oldum.. Saat onbirbuçuk sulannda Hususî Kalem Müâürü beni Gürsel'in beklediği haberini verdi. Konuyu tahmin ettim. Devlet Başkanımn makamına girdiğim zaman gayri memnun bir insanın hali vardı üzerinde.. Hiçbir girizgâha lüzum görmeden: »Seninki» dedi. «bana o meseleyi açmadı?» Sustuğumu görünce: • Kendisine söylemedin mi?» O zaman söylemediğimi açıkladım ve ilâve ettim: «Pasam» dedim, «bunlar öyle konular ki, benim boyumu aşar, aslında böyle şeylere kanşmak da istemem.. Beni anlayacagınızı umarım..» Ve hemen müsaade tsteyerek ayaga kalktım, o hiç ses çıkarmadı, oradan aynldım ve Bakanlığa giderek istifamı hazırladım. • • a • • « • • • M« • • • W • > ••••••••••••••• #••••*••••••••• ^ • • • • • • • • m»a «« • • • • • • • • *« >*B ••••••••••"•••'••••ÎÜÜSîSISIISSIÎÎSSSÜ TIFFAKY JONES 7 vAy CÛJOİ^İÛ* c£ ocSue 5^r 3J oj(2MAOu»4 CEVAPSIZ SORULAR Idamlar problemi, kamu oyu nu ciddi olarak ilgilendirmekte devam edivordu. Bu i;onuda înönü ve Gürsel arasmda benim vasıtamla geçen konuşmalan Parti Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal'a anlattım.. • lsmet Pasanın etkili olmak için, Silâhlı Kuvvetler Birliğini temsil eden ordu büyükleri ile bu işi konusmakta fayda vardır» dedigini kendisine soyledim.. İsmail Rüştü Aksal; «Böyle bir mülâkaia. lsmet Paşa istekH olduğu takdirde bu konuşmanm çok değişik tefsirlere yol açabileceği. karşılıgını verdi. Bu komısma isteği lnönü tarafından gelmemeli idi, kaldı ki, Gürsel de esasen böyle bir teşebbüse taraftar görünmemişti. Onun da elbet düşündükleri vardı. Belki Înönü'nün ordu ile ilişki kurmasını istememişti. Belki bu çabalann kendince malum bazı çevrelerde yaratacağı olumsuz tepkiler onu Urkütmüştü. Belki de sayın Başol'a yapacağı tavsiyelerin um ^ ^ veresim: AYHAN BAŞOĞUjJJNTİKAM YEMİNİ Öğrenci Adaylarına tstanbul Teknik tîaiveısitesi Rektörlöğünden 1 Î.T.Ü. de 1969 1970 öğretlm yılından itibaren iki kademeli öğrenim sistemine geçilecektir. Bu yıldan itibaren mimarhk ve çeşitli mühendislik takültelerine kabul edilecek öğrenciler, yenı yönetmeliğe göre öğrenim yapacaklardır. Birinci kademe öğrenlmı bitirip mezun o!anlârd»n belirli şartları verine getirenler, ihtisas kndemesi öğrenimi ynpabilecelclercfır. 2 l.T.O.T.O. nun t.T.0 'ye baglı bir «Mühendislik ve Mimarhk Fakültesi» haline geUrilmesı t.T.O. Senatosunca kararlaştınlmıştır ÜnlverMtelerarası Girij lmtihanı 1989 Rehberinde, Î.T.Ü.T.O şubelen lçin jösterılen kontenjanlara kabul edîlecek Bğrenciler, yeni açılacpte fakültenin bölümlerınde, t.T.Ü fahültelenndekı müfredata ve ögrenci «tatüsüne uygun ögrenım yapacaklardır Kanunl formalıteler ıkmal edilınee, t.T.Ü T.O. şubeiîrtne 19«9 • 1970 öğrenlm ytlında kabul edilecek öğrenciler venı açılacak fakültedeki ilgili bölümlerin öğrencileri olaça'^lardır. öğrenci gdaylannın, müracsatlannda, bu hususlan goz6nünde buıundutmaian lüzumu ilân olunur. (Basm: ?0186/1018»> Pancar Naklettirilecektir 28/7/1969 ve 15/8/1969 tarihinde yapılan ihalelerde fiatları haddi lâyıkinde görülmediğinden iptâl edilen Alpullu ve Kastamonu Şeker Fabrikalarımız kara yolu pancar nakliye ihaleleri; 1.9.1969 tarihinde Kastamonu, 3.9.1969 tarihinde de Alpullu Şeker Fabrikalanmızda yeniden yapüacaktır İlgüilerin Ankara'da Genel Müdürlüğümüz ve .["tinbul'da Aşirefendi Caddesi Şeker Handakı Büromuz ile Alpullu ve Kastamonu Şeker Fabrikalarımız veznelerinden TL. 50, mukabüinde temin edecekJeri şartname esaslan dahilinde hazırlıyacakları tekliflerini: 1.9.1969 Pazartesi günü Kastamonu 3.9 1969 Çarşamba günü Alpuüu Şeker Fabrikalanmi2 muhaberat servislermde ihalenin yapüacağı saat 10, dan önce bulundurmalan duyurulur. Şirketimiz 2490 sayıu kanuna tsbi olmadıgın dan ihaleyi kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta veya dllediğine yapmakta serbesttir Tt RKİYE ŞEKER FABRİKALARI A $ (Basin: A. 13959211U2 10187)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle