20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT YUce DlvBnından ldam e*»sv nın çıkmasını istemiyonım İ dam soğulc şeydiı, ashnda gayri medenidir.» 23 Ağustos 1969 CUMHURİYET PÜUTIKABÜSTLER ve PORTRELER GÜLERISI Bu olaydan kısa bir süre sonra, Gürsel beni Başbakanhktaki makamına çağırtu. Anayasa referandumu kampanyası açılmıştı. Bu Anayasa kabul edilecek olursa, yerü bir devre başlayacak, bu yeni devrede demokratik düzenin yeni kuralları tatbifc edilecekti. Gürseli düşunceii ve halsiz buldum. Yeni Anayasa'nın halk nazannda rağbet görüp görmeyecegini, referandumdan olumsuz Dir neticenin çıkıp çıkmayacağını sordu. Adalet Partisinın, Anayasanın kabul edilmemesi için çaba sarfettigini üzülereK anlattı. Gerçekten o zaman, Anayasa aleyhine yogun bir kampanya açılmıstı, kimi, «Hayır demekte hayır vardır:» sloganını kullanıyordu, eski Demokratlar birbirlerine Anayasanın dıbacesi ortada durdukça bu Anayasaya olumlu oy vermeyeceklerini soylüyorlardı. Ba sn kimseler «Milliyetçilik» teriminin Anayasada yer almamış olmasını eleştiriyorlar, böyle bir Anayasaya oy verilemez diyorlardı. Yazan: C1HA BABA 1 KIŞKIRTICILAR Ben onu dinliyor, yaptığı konuşmayı zorlaştırmaraak için sö ze karışmıyordum, o: «Haber aldım ki» dedi, •bazıları suçlular asüsın diye yoğun bir propaganda yapıyormuş.. Bizimkilerden bazıları çok sert gidiyorlarmış.. Kurucu Mecliste olan bazı Halk. Partililer de bunlan tahrik ediyor 1 muş, senden ricam, git înönii yü bul. kendisine benden de seîâm sbyle, hem kendi partisindeki kışkırtıcılan sustureun, hem de biziınkilerle biraz meşgul olsun ve onlan bu niyetten vaz geçirsin..» Gürsel bana, idam taraflısı oldultlannı söyledigi Halk Partisi mensuplanndan bugün vefat etmiş olan iki isim verdi ve yine MiUi BirUk Komitesi mensupları arasında tutumlan sert olan üyelerin ismini açıkladı. «Peki Pasarn» dedim, «deThal Istanbul'a gideyim Sayın Inönü'ne bu mesajınızı ulaştırayım.» Git der gibi b&şıyla işaret etti ve gene demokratlan xasdederek; «Şu inkılâba sebep olrnasaydılar, memleketi guzel guzel idare etseydiler.. Ben de böyle bm tane derdin içine sürüklenmeseydim olmaz mı idi?» dedi. Sonra konuyu değiştirdi: «Seçimlerin sonunu Halk Partisi nasıl görüyor?» «Paşam, tahminde bulunmak zor» diye cevap verdim. »Neticelerin ne olacağını kestirmenin mümkün olamayacatı yeni şartlar belirdi. Bir inkılabın milletin ruhunda yarattığı duyguiarı ölçmek de zor, ?7 Mayıs günü ögleden sonra saat 16 da sokağa çıkma yassğı kaldırılmca, Sıhhiyeden Kızılaya kadar yürürken, «Allah uıze ou glinü gösterdi» deyip boynuma sanlanlar pek çoktu, vüzüm beni mutlulukla öpenlerin tükruğii ile çamur haline geidi.. Bunlann çogunu tanımıyoraum, ama, tanıdıklarırmn yüıde selıseni eski demokratlardı.» Düşündü : «Şu son bir yıl içinde ne tecrübeler, ne tecrübeler gördüm» dedi. Sözü bitmemişti, çok önem verdiği başka bir istegi vardı. 'idamlar ancak yeni dtrtiere yol açar» ha.. Oldu, gayret ettik, yaptık.. Kulagıma geliyor, bize diyorlar ki, daha kestirme hareket etmeli idiniz. Daha 27 Mayıs günii beşon tanesini temizleseydiniz, ne bu mahkemelerle, ne bu dâvalarla uğraşmanıza lüzum kalırdı. Böyle japmadığınız için demokratlan şımarttınız, şimdi başımza çıkmak istiyorlar. Bu yolda giderseniz, bir gün onlar sizi içeri tıkarlar ve merhamet etmezler.. Halbuki ben bu kanaatte değilim, eğer biz 27 May:s sabahı elimizi kana bulamış olsaydık, ne bu Kurucu Meclisi toplayabllir, ne de yeni bir Anayasa hazırlayabilirdik.. Ben bugün AP nin tahriklerine ragmen hiçbir şeyden korkmuyorum, çekinmiyorum.. Ama.. Eğer kan aksaydı, her dikta rejiminde olduğu gıbi, biz halkın karşısına açık kalble çıkamazdık.. Devletin başuıda zorla oturmaga mecbur olurduk. Kanlı bir rejim, açıkçası bir polis rejimi kurulmuş olurInonü de idamlara taraftar değildi. Bu mevzuda şöyle du. Halbuki ben şahsen t'.pkı denıişti: «Ben, idamların şkldetle aleyhindeyim. Bu hu Sayın tnönü gibi demokrasinin susta Milli Birlik Komltesinin bazı üyeleri ile konuştum. Türkiye'de yerleşmesini istiyoAma onlar sert. Bir türlü yumuşatamadım.» » rum. Onun için de Yassıada nın içinde başka meselelerin dolaştığı da. beili oluyordu. Nihayet ortayakoymak istediği ko nuya değinmek zamanının geldigine inanmış olacak ki: .Ben» dedi, cseninle iki meseîeyi konuşmak istiyorum. Birincisi, şu idamlar meselesi.. Ben de sizler gibi idarnlara taraftar değilim; hiç kirasenin asılmasını istemiyorum, nihayet bir inkılâp yaptık, bugüne kadar bu kansız oldu. Bir ihtilâlin kansız olması da güç iştir (iürsel, 27 Mayıs sabahı kan dökülmemiş. olmasını her bakııntlan \sabetli buluyor. soe nuna kadar da böyle bir s ? yapılmasına taraftar görünmüyordu. Bu arada Cumhurbaskanlıği konusunda da endişeleri vardı. duran çantasınl aldı, karıştırdı, ve içinden bir k&gıt çıkardı: «Ben de idamlann şiddetle aleyhindeyim» dedi, «bu hususta bazı Milli Birlik Komitesi üyeleri ile de konuştum, ama onlar sert, bir türlü yumuşatamadım'. Bu konuştuklanmdan hiç birini ikna edemedim.» Sonra, gözlerirü elinde tuttuğu kâğıdın üzerinde dikkatle gezdirdi: «Ama.. Benim bildigim, artık bu iş Milli Birlik Konitesinin de elinden çıktı.. M.B.K. ile Silâhlı Kuvvetler Birliği arasında yapılan protokolün bir maddesine göre, M.B.K.. Yassıada Yüce Divarundan çıkacak olan kararlar üzerinde hiçbir ta Kuvvetler Birligi cephesinde sarrufta bulunmamak taahhübulunan büyük kumandanlarla dünde bulunmus..» görüşeceğim kimselerin ısimlelnönü, elinde Milli Birlık Korini versin.. ünlarıa göruşeyım.. ınitesı ile, Silâhh Kuvvetler £.ra r \ e kendilerini ikna etmeye ç»smda hazırlanıp imzalandıgım lışayun..» zannettiğım protokolün suretiSonra ilâve etti: ni tutuyordu: • Gürsel Paşa ÇOK haklı, «Bizim Halk Partisi menidam hiçbır meseleyi halletmes, suplarından bazılarının eğer aksine başunıza yeni dci'tler, Gürspl Paşaya doğru aKseimış bünyede yeni yaralar açar Hali ise idamlar için etrafı kışkırtarasına husumet yayar, bu kin malannı süratle önlenz, ben onlara söylerim, sonra. 'ou ıd duygusunu canlı tutar..» dia ne kadar doğrudur bile Yarın : mem. Geçenlerde yine biıisi hakkında bana söylediler. kenHELE SEÇİMLER disiyle görüştüm, katiyyen mkâr elti. Sen Sayın Devlet BaşYAPILSIN kanına söyle, bana Milli Bir'.ik Komitesinden degil, Silâhlı BELKİ BİR GÜN Söz günlük işlere geldi, Basın Yayın ve Turizm Bakanlığının hazırlanmakta olan teşkilât" kanunu hakkında kendisine bilgi verdim, gerçi beni dinler gıb' görünüyordu ama, kafası••••••••••«•«•••a ••••••••••••••••• ••••••*•••>•••••• •«••••••••••••••a Dişi Bond • • « • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •••""""Z • •• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • " " * " * " " ! •lllllllltllllllllM II1UII1I«III«IIIII*İİ(M llllllllllllll*!***!" S°iîlf BLAISE TY .NIHAL' KARAMAGARAU 19 Nasıl olsa ayrılacak değil miyiz? Mahzun gözlerle bakıyor Selim'e. Gitme. diy« yalvarmasını bekler gibi. Belli ki hiç gitmek istemiyor. Yarın görüşemiyecek miyiz, Yıldız? tstersen yine gelirim. Elbette isterim... Ben en geç beş buçukta evdeyim. Engel yoksa yemeği de berabcr yeriz. Bir şeyler tedarik ederim. Gece de götürürüm seni evine. Evime! dedi, Yıldız. Evet, kaldığın eve. Bakıstılar. Aralannda nasıl bir ahş veriş oldu ki, Selim genç kızı kollarnun arasında buluverdi. Sedirde. kollarının arasında. Ve artık ne Nilüfer, ne Yıldız... Sadece aşk özlemiyle kendini vermeğe hazır bir kadm vücudu. Ve a§ka hasret Selim. « Kim olursa olsun bu kadın...» diye düsündü Selim. Her çeşit ahlâk kurallan, akıl mantık bir ya na... Yalnır dmdirilmesi gereken aşk ihtiyacı. Dikkati birdenbire öfkeli öfkeli cama vuran ka yısı dalına çelindi. Sanki Nilüfer'in uyarıcı parma ğı vuruyor cama. Heeeey, Selim!.. Selim!» Doğruluverdi sedire Selim. tki büklüm oturdu. Camların zıngırtısını ve yağmurun sesini dinliyor: Kuzum gelme... Gelme sen bu eve bir daha, diye mınldandı. D. B Ö L Ü M Doktor Nilüfer Ilgın, ahşap evinin üst katında, ancak altı aydan altı aya temizlenen kapalı bölümün oymalı tahta kapısında pirinç anahtarları güçlükle çevirdi. Gıcırdayarak açıldı kapı. Bu kilitlerin hepsini elden geçirmeli, yağlamah, diye mınldanarsk girdi koridora. Karanlık ve havasızdı koridor. Küf kokmaktaydı. Camı kaldırdı. Uykulanndan uyanmak istemiyerek esneye esneye zorla açılan panjurlan arkalanna çengelleyin ce. ekim güneşi pencerenin az ötesindeki <;am ağacının yeşilliğine karısarak içeri süzüldü. Derin derin soludu ılık havayı, küf koku^undan ciğerlerini temizledi Nilüfer. Dalgm döndü. Koridor penceresinin tam kar?) sındaki odanın pirinç topuzunu çevirdi. Ağır ağıı açıldı kanat. Rezeleri de yağlamah. diye söylendi. Oda karanlık. Anılarını bastırmış göğsüne uyu yor. Camlar kaldınlıp panjurlar açılınca uyandı uykusundan anüarıyla beraber. Kıpır kıpır, yemyesil bir güne uyandı. 1lık bir ekim gününe... Pencereden içeri kol uzatan güneşle alaealanmıs cevir ağacına baktı, gOlümsedi Nilüfer. Ağacın tepesinden babaannesine fırlattığı cevizierî hatırladı. Gözü pek bir çocuktu. Hiç şakası yoktu. Tırma. nırdı en ince dallanna kadar ağacın. Keten önlüğünün mini mini cebine doldurduğu yeşil cevizleri odaya fırlatırdı. tşte şu pencerenin önündeki şu ampir koltukta iri gövdesiyle oturan babaannesi Vesime hanımefendi, her cevizi tuttukça, Nilüfer kahkahalarla güler, ihtiyar kadm eğlenirdi. Yalvarmaktan da kendini alamazdı: Oh benim, güzelim, tırmanma o dala... Körpe o dal. Senin gibi körpe, yavrum. Kırılıverir. In aşagi CUMHURBAŞKANLIĞI MESELESİ Gürsel, bu se£er Cumhurbaşkanlığı konusuna ilişti: «Galiba» dedi, «tnönü, seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı olmak niyetinde?.» Benim Inönü'nün böyle bir niyetinden haberim yoktu. Ken disine bu husustaki bilgisizligimi söyledim, ve arkasmdan: «Paşam' dedim, «seçimlere zaman var.. Seçirnlerin ne netice vereceğini bilmiyoruz.. Böyle olunca, dereyi görmecltn paçaları sıvamanın anlamı yok. Çok realist bir insan olarak bildiğim Inönü, zannetmem ki, şimdiden böyle bir düşünceye kendisıni kaptırmış olsun..» O bırçok şeyler büiyormuş edasıyla başını salladı: «O ister! Ister» dedi... «Eğer hakikaten istemiyorsa. n» sılsa kendisini idamlar meselesi için göreceksin, kendisine söyle. seçimlerden evveı Cumhurbaşkam olmayacaÇmı millete açıkça üân etsin..» •«••••••••••»••t ••••••••••••••a» •••••••••••••••• •«•••••••••••••a ^•«••»•••••••••ı GartH •••««•«•«•«r••••••••«••••«•••••«•»••••••••••••«««•»•«••• ••••••«^••••••••••••••a•*«••••••••••••••••••••••••••••••• ( l l l l a •••«••••tlt>l*lltaılll>llltlllM*ll*IMI>"IMI>f * ııı*ı>ııııı*ı>ıtıtaı<ıiMiııııiM«ı>tiMiMi •••*•••••••••••••• •••••••••••«IMIII ıııı İKİNCİ GÖREV :•::::::::::::: T i f f a n y !•••••••••••••• « B o f l O S H::::::::::::HH»:.H»:HU:HH:H::H»::::::::::::::::::::::::::! •••••••»•••••••••••• :•:::::::::::::::::::::::::":::"""""""»:::::::: :: •• . • • • • • : :" . "" • » " • • 23 AYHAN BAŞOĞLU İÎNTİKAM YEMİNİ Bana verilen ve hiç «empatik olmayan bu ücincı bir görev idi. Bu konuşmalar sonunda böyle bir oldu bitti ile karşılaşacağımı hiç tahmin etraemiştim. Doğrusu aslında böyle bir pazarlığa vasıtalık etmek de istertıezdim.. Benim siyası hacmimi aşan bir görevdi bu, onun için: «Birinci mesele. yani idamlar hakkındalci emrinizi yerine getireyim, fakat ikinci işi ben yapmayayım..» ricasında bulundum. «Sana görev olarak verirsem?» Bu meselenin Inönü'ye iletilmesini Devlet Başkanı, mutlaka istiyordu: «O zaman, bunu resmen bana vermiş olacağınız bir görev telâkki edeyim, elçiye zeval olmaz.. Kendisiyle görüşüı, alacağım cevabı bildiririm..» lnönü, Istanbul'da Maltepede oğlunun evinde istirahat ediyordu. «Hemen îstanbul'a git» de di, «ben de tstanbula geleceğim, konuşmaların neticesini bana Florya'da gelir büdirirsin..» PROTOKOL Bu konuşmadan iki gür. sonra, Inönü'yü Maltepe'de, sıcak. fakat riizgârlı bir gün olduju için evinin her zaman oturdugu terasında degil, içerde salonda ziyaret ettim. Denizders çıkrraş, istirahat etmiş bir insanm sükuneti içinde beni dinledi ve sonra kanapenin yunında Ağacm alünda. ne olur ne olmaz, bahçıvan îbrahim ağa beklerdi. Ba; havada, eller Nilüfer'i yakalamağa hazır. Nilüfer, haykırırdı: Tut, babaanne tut... Haydiii, reçellik cevizler... Alan var mı? Bari yeseydi eeviz reçelini. 0 kadar şeker katıhrdı da. yine acımsı olurdu. Bilmem kaç gün suda bırakırdı Safinaz kalfa. Şekere atıhnca da parlaklaşırdı küçücük cevizler. Kim severdi bilinmezdl. Kim yerdi o da bilinmezdi. Ama gelecek mevsüne dek boşalırdı kavanozlar. Bir defasında Nilüfer'ir. babaannesini görmo den fırlattığı bir ceviz, Ampir karyolasmd» uyuyan hanımefendinin şakağına değmiş, yine de N'ilüfer'in ağaca çıkmasını, odaya ceviz atmasuıı yasaklam»» mıştı. Nilüfer, ceviz ağacmı tutucu insanlarla terazıd» dengeler. Onca ceviz ağacı tutucu bir ağaçtır Eski eşyaların çoğu cevizdendir de ondan nıı? Cevıı ağacının meyvesi kurutulur, yeşilken kahverengi olur ksbuk, kuraklıktan yer yer çatlamış. sertle?miç toprağa döner. Yararlanabilmek için meyvedea taş, tunç cinsinden organik olmayan bir madde gerekir. Kabuğu zorla kırarsın, ondan mı tutucuduı? • Ceviz tekin değildir, düşen iflâh olmaz» derler. • Gölgesinde uyuyana ağırlık basar» derlet. «Cevizi yakına dikmemeli. Havasını uzun zaman cîğerlere çekmek ysramaz» derler. Her nç halse, amma uzıın düşündürdü cevi» ağacı d(fl?tor Nilüfert.... Nilüfer, babaannesini şu ceviz ağacıyla akrab» sayar. ÎCaç yıl bnce öldü Vesime hanımefendi, cevia hâlâ ayakta... İhtiyarladı azıcık Nilüfer'in ttrmandığı günler den bu güne.. Govde pek kaiınlaştı. Kabuk daha da sertieşu. Yine de mevsiminde tâze sürgünlef verir. Kim bilir kaç yıl daha yaşayacak? Zeytin ağaçlan kadar ömürlü değilse de... Yaşayacak daha belli. Son yıllarda meyveler seyrekleşti. Dallarda kuruyup dökülüyorlar. Nilüfer yetiştikten sonra koparan olmuyor. Belki bu sebepten... tkiz karde?leri ağaçlara tırmanan türden yaramız deşillerdi. Onlar bahçedeki ağaçlara hiç heves etmediler. Bu türlü yaramazlıklara elverişli yaşlarmı başka tür lü yaramazlıklarla geçirdiier. Daha ziyade birbirls riyle didişerek... Nilüfer yalnızdı.. Babasızdı. XIX. >üzyıldan kalma bu evde. çoğu XIX. yüzyıldan kal ma dadıların. kalfaların arasında büyumüş şımartıl mıştı. Kabına dar gelişi. ağaçlara tırmanışı. büvüklerle didişmesi, küçükleri hor görmesi ondandı Çocukluk yıllarını hiç hatırlamak istemez. Genç kızlığa adım atıncaya kadar karakterinin gelişmesi ni, aldtğı terbiyeyi hiç beğenmez. Ama işte böyle geçmiş zamanın üstüne sımsıkı örtülü kapıların tunç tokmakiarını zorlayıp uyandırırsan anılarını geri geliverirler. Beş yaşındayken Nilüfer, dışişlerinde görevll bulunan babası. tspanya'da bir kazada pek genç ölmüştü. Yirmi beş yaşında dul kalan karısı Sermin. kırık yüreği, kırık hayalleri, kızı ve dadısıy la îstanbul'a kocasının babadan kalma aile evine, Nişantasındaki bu konağa sığmmıştı. Nilüfer, pek silik hatırlar tstanbul'a gelip b»r baannesinin dizlerine çıktığı o günü... Belki hatırla maz da, yanında çok tekrarlanmıs bir anı olduğundan hatırladığını sanır. Ağlama da babaanne, babamın Sevil'den getirdiği bebekleri göstereyim. Kimseye vakit bırakmadan valizleri dağıtmıs, dante! şallı tspanyol bebeklerini çıkarıp kadının dizlerine oturtmuştu Oyalamak, acumı dindirmek için... Ve böylece torunu. dertli kadıncağııın tek yaşama sebebi haline gelmişti. tşte şu köşede dururdu babaannesinin karyola sı. Ölümünden sonra ihtiyar kalfa istemiş. annesi nna vermemezlik edememifti. Gerçi kalsaydı karyo la, Nilüfer'in yine de işine yaramıyacakü. Vesim» hanımefendinin evlendiği gece yattığı ve sonra içinde öldüğü o yatakta Selim'le evlendiği gece y»t mak fikri bile Nilüfer'i irkiltiyor. Selim, ağustos başında bir hafta lzinle Konyadan gelmişti. Evet, «îzin bir hafta» demişti. Ama ger çekten o kadar mı kaldı tstanbul'da Nilüfer, bu problemi henüz çözemedi. îçinde hâlâ birtereddüt var. Yine arkadaşı doktor Suad Çetin'in evinde mi safirdi Selim. Orada buluşmuşlardı ve sonbaharda evlenmek kararını vermişlerdi. Çok heyecanlıydı o gün Selim. Nilüfer, onu şim diye kadar böyle bir duygu kargaşalığında görm» mişti. Türlü belâlardan arta kalmıs korkak bir ka za kurbanı telâşı ile sanlmıîtı Nîlüfer'e: (Arkaıt var) l L Â1S TGDD. İşletmesi I . İşlelme AlımSatım Komisyonu Reisliginden • Haydarpaşa 1 İşletmemiz Alifuatpaşa istasyonunu şehre bağlayan yolun istim dahilinde kalan kısmı parke taşı ile kaplanması açık eksiltmeye konulmuştur. 2 Geçici teminatı (3300.00) üçbin üçyüz lira olup bu işe ait şartname Komisyonumuz bürosunda görülebilir. 3 Ek.siltme 5/9/1969 Cuma günü saat 10 da Komisyonumuzda yapüacağmdan taliplüerin ihale saatinde teminat makbuzlan ile birlikte hazır bulunmalan şarttır 4 TCDD. İşletmesi ihaleyi yapıp yapmamakta kısmen yapmakta veya dilediği talibe ihale etmekte tamamen serbesttir. T.G. Devlet Demiryolları İslanbul 1 4000 Kg. Pirinç tel, 4 Eylul 1969 Perşembe günö saat 15/ de Sirkeci'deki komisyon binasında kapalı zarf usulü ile satın aünacaktır. Tekliflerin en geç mezkur saate kadar Komisyona verilmiş veya gelmiş olması aarttır. 2 Geçici teminat teklif edüen bedelin ydzde beşi olup şartnameler komisyondan bedelsiz alınabüir. 3 TCDD. ihaleyi yapıp yapmamakta veya lusmen yapmakta ve tercih ettiği talibe yapmakta tamamen serbesttir Pirinç Tel Alınacak Alım ve Sa.ım Komisyonu Reisliğinden: (Basın: 21224/10150) (Basın: 21098/10162)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle