06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE DÖRT 6 Haziran 1963 EŞİT OL1VIA ÖZGÜRLÜĞÜNDEN SONRA ÖZGÜRLÜK KAVRAMI İNSANLARIN İC BAĞIMSIZLIĞINI DtLE GETİREN PSİKOLOJİK VE TÖRESEL BİR ANLAMA HENÜZ KAVUŞMAMIŞTIR.. İNSANLARIN YASALAR KARŞISINDA •"<. , \ ^ \ J \ IJ* <T>1 ^ r /A^L S\ V^?Z> )\. TIP YONUNDEN ADALET DRGflNLARJ DVÇE: iBizden hürriyet değil, ekmtk istiyorlar* tayı başka bir insana verdi ve o ikinci insan da baltayla o'dürdüğü yaban öküzünun etinden bir parçasını baltayı yapan insana, baltanm bedelini ödemış olmak için verdi. Böylece Doj» tnsan ilişkisi baltayı yapanın araya girme?ıyle İNSAN İNSAN ilişkısine zorunlu olarak dönmüş oldu. Yalnız, balta ile etin değiştokusunda baltanm ve etın değeri arasmda uyuşmazlık çıkıyordu. Hele hele daha sonraları işbölümü do|up da Baltacı Memet'le Avcı Ahmet'in arasına komisyoncu MtŞON gırince is büsbütün karısmıştı. Insanlar arasında değiştokuş böylece devam edıyordu. Bu arad'a Simitçi Âdem, namı diğer ADAM SMİTH, bir malın değerinde, insan emeğinin yüzde yüz olduğunu İddia ederken Vatandaş Memet, pamuk ağası Abuziddin'in tarlasında bir ay çalısıyor, bu emeginin karsılığında ise sadece bir şişe Vayt Hors viskisi alıyordu. Ölmeye karar vermişti. Zehir içecek öldurecekti kendisini. Verona'nın en yaşlı aktarına gidip en kuvvetli zehirden istenıışti. Ihtiyar aktar ilkin çekinmişti zehrini vermekten. Sonra Şövalye ona iki adet çil altın fırlattı ve «Merak etme» rfedi, «sana verdiğim bu paralar senin zehrinden çok daha fazla kimseieri öldürmüştür.» Ve zavallı ROMEO, para vererek karsılığında aldığı zehirle kendini öidürdü. Para, çeşitli ürünlerin değiştokusunda malların değerini tâyin etmede işe yarar bir kıstas olarak bulunmuştu amma daha sonra değiştokuş aracı yerine değiştokusun nedeni olarak kullanılmaya başlandı ve böylece sermaye doğmus oltfu. bu.unmahydı ki, içine katılan emek m.iktarından ÇOK daha fa/la para geürsin. Bu urun de bizzat insanın kendısıydi. B:r kilo ekmek tuketılmesi. bir kilo ekmek uretimini gerektıriyordu. Yalnız İNSAN denilen urün'dü ki, bir kilo ekmek tüketmesine kar.şıhk 10 kilo ekmek üretim.ne zorlanıyordu. Sırf SERMAYE binktirebilmek içın odenmij emeği. MAL haline gelen insan gerçekleştirebihrdı ancak. K.I.P.T.A.Ş. (Keçi Pi«liği lmalât ve Ihracat Türk Anonim Şırketi) nin göbekii patronu Mıster İSİSTER (en çok i? en az ücret) d"iye ter ter tepmiyordu. Vatandaş Mehmed'in hakkı, patronun kâr ıstegi ile çatısıyordu. Işte şimdiye kadar konumuz dışına çıkar gibi olduğumuz mesele burada ayan beyan meydana çıkıyordu. Siyasal özgürlüklerin en önemlisi emeğin hakkına karşı kazanılan özsrürlüktü. Ekonomik hürriyette somıçlanıyordu hürriyetlerin hepsi. Bilınçlenen insan hakkmı yiyene karşı birleşip ÎTSEN ve GÎTSEN sendikalanyla kar?ı çıkıyorlardı. Patronun en çok kâr isteğı, Mehmedin hak isteği ile çatışıyordu. Çahşanın, çalışmayana; çalışmayanın çalışana; patronun işçiye dönüşmesiyle sonuçlanabilirdi bu iş. Ki bu da insanların eşitlenmesini gerçekleştirebilirdi. SOSYAL özgürlük Ekonomik özgürlüğe dayandı kaldı bbylece. Bu iki istek çelişmesi kaçınılmaz hale gelmişti. MAL haline gelen insan, malın gözü olmaktaydı hakkını almak için. In sanın hürriyet türküleri MAL olmaktan çıkması. somürülmemesi içinoi. Dogaya karşı, insana karşı kölelikten kurtulan ınsan bu kere emeğmin koleliğınden kurtulup ekonomik olarak hür bir insan olmayı dile getiriyordu hürriyet şarkılariyle. İnsan ilkin karşısına çıkan DOĞA zorunluğunu yenerek özgürlüğünü kazanmıştı. Tabiatten çıkardığı demiri ve kopardığı ağacı balta haline getirip, tabiatin kafasına vuruyordu insan. Tabiatin karşısında ayrı bir tabiat oluyordu. Üretim, doğaya karşı kazanılan özgürlüğün deliliydi. Meselâ insanın ürettiği milyoır larca voltluk elektrik gücü doğada yoktu. Buğdaydan makineye kadar üreticiliği ile kendi kendini üretmişti İnsan. Üretimin değeri, yani (VALÖR), doğayı yenmenin ganimetiydi. Ekonomik ilişkilerin temeli de üretilen nesnenin DEĞER kavramına dayanmaktaydı. Ne kaiar önemli tartışma çıkrnışsa yeryüzünde hep bu DEĞER'in yorumlanmasından çıkmış. Aquino'lu Thomas bir malı ucuz alıp pahahya satmayı yasaklamıstı. Tarih boyunca DEĞER'İ kimisi o malın karşılıyacağı ıhtiyaca göre, kimisi arz talep e göre, kimi o malın faydasına gore, kimisi de malın az uretiimis olmasına göre yorumluyorlardı. İlk defa Ingiliz JOHN LOCKE, bir malın değerinin o o9O'mın insan emeği olduğuna sbylemiştı. Tanhsel gozlemler su gerçeği ortaya koymuştur : İnsan. doğadan aldığı odun ve demiri balta haline getirmişti. Bu. DOĞA ÎNSAN ilişkisi idi. Daha sonra o insan yaptığı ba'. & I U için uyguianan metodlardan mektedır bugün. Bu psikolojik bir savaştır. Yazımızın bu kıs bahsedecegiz. mmda toplum içindeki bireyin Taksim'deki mıtingte özgürlük köle haline getirilme husiisunda ve bagımsızlık dıyen devrimci kullanılan psikolojik niteliklerigençlere saldıran bu güruh, süni, psikolojik zaallarmı eleştirekutunda bile özgürlüğün sesı ceğiz. Onun inanç, tutum ve yar duyulan bir devrimcinin aziz nâgılanna, onu köle haline getir şına karşı sırtlanlasan bu sürü, hangı psikosoyoiojik mekanLzma ile uyuşturulmuş, şartlandırılınıj ve güdülmüştü? Aikos Nomos J Namı diğer Ekonomi) DEĞER'in önemi daha ilk çağ danberi Aikosnomos yani ekonomi dediğimiz EVYASASI lâfının iîim babası olan Aristo tarafından adı bılinmekteydi. Arıs4o. bir malın değerini. onun imalât fiatı olarak kabul edivordu. Ürünlerin en değerlisi însanın yarattığı her ürün, içıne katılmış olan emek değerıne esıt para getirmekteydi. Ve o ürün ergeç tüketildiğinden. o urunun karşılığına eşit olan para da zorunlu olarak tüketilmiş bulunuyordu. öyle bir emek • Yarın : Aheste çek nutukları avam uyanmasın.. Di^i Bond MODEST^I BLAISE MO&1£ 36 Lütfederseniz, neden olmasm? Müdür güldu. Odanın içinde gitti geldi, sonra gene tam karşısında durdu: Kolay. Zâten biliyorsunuz Kudret bey de daha önce böyle bir istirhamda bulunmuştu. Müna vebe ile, haftada birkaç gün... Üst yanını dinleyemedi. Sevinç ışıl ışıl bir rüz gâr olmuştu sanki, kulaklarında uğulduyordu. Mü. dürün yanından nasıl çıktı, koğuşa nasıl geldi, nasıl yatağına uzandı hatırlıyamadı. Vay anasını, koparmıştı şu işi be! Az sonra koğuşa gelen Kudret Yanardağ'dan se vincini kaabil değil saklıyamjyacaktı. Saklıyamayınca da bir çuval incir berbat olacak, Kudret Nefise'ye. Nefise de ablasına söyleyecek, ablasıysa ko OSsınin başına kakacaktı. Hayır hajAr söylememeliy di. Söylemiyecekti de. Ama bilmiyordu ki, ondan sonra Müdüre uğrayan Kudret Yanardağ her seyi öğrenmiştir! Nitekim ertesi gün cezaevine uğrayan Nefise, Kudret beyden her şeyi öğrenmiş, birkaç gün sonra meseleyi öğrenip çiftlikte ö'ğünen ablasuıın karşısına dikilerek: t Kudret olmasaydı o if yatardı! demişti. ' Hangi iş? Deminden beri sağa sola öğündüğün iş! Anlamadım.. Hangi iş kız? • Kocan Müdürden izin koparmış yal Kimden duydun? Anlatıp duruyorsun ya sağa sola' E? Benimkinin sağa sola dağıttığı elli binin hatın için oldu o. Benim elli binim. Kudret'in hatırı olmasaydı eniştem zor alırdı Müdür'den izini! Çiftlikte yeni bir şey öğrenilmisti: Kudret bey demek geceleri evinde geçirmek için Müdüre elli bin vermişti? Peki Müdür bu parayı yalnız mı cebe indirmişti?. Müdür'le Müdürün üstündeki hattâ daha yukardakiler aleyhine yakıştırılan bu elli binlik riişvet hikâyesi önce çiftlikte büyüdü, genişledi, dal budak saldı; sonra kasabaya, daha sonra da şehre uzanıp yayıldı. Herkes bundan söz açıyordu: Müdür haftada birkaç gece evine, karısmın yanına gön derdiği Kudret beyden elli bin lira rüşvet almış! Müdür o gün telâsla geldi, Kudret beyi çağartıp sordu. Kudret bey şaşırdı: Yoo, dedi. Ben böyle şeyden bahsetmedim! Peki, nasıl yayıldı? Hemen kendini topladı: Bana mı soruyorsun? Müdür masasına geçip oturdu. Bajını avuçları jçine aldı. Korkunç, dedi bir ara. Çok korkunç hem de.. lyi ama, korkunç olan nedir? Savcı'nın, sonra da Ankara'nm kulağına git mesi! Ne olur? Ne olacak? Sinek pis, mide bulandırır Kudret 'çiğim! lyi ama ben sana elli bin değil, elli para bile verdim mi? Vermedin ama, gel de milletin ağzını tut! GartH Ölürüz de sakallanmızı > " kesmeyiz • Doğaya karşı kazanılan özgürlükten sonra siyasal özgürlük için savaşmıştı ya insanoğlu. MONTESKÎYÖ'nün dediği gibi özgürlük kadar geniş anlamı olan bir sözcük yoktu. Kimisi özgürlüğü despot hükümdarları devirmek, kimisi papazlannı kendisi seçmek, kimisi yapacaklan kanunlarla yönetilmek. kimisi de parti toplantılannı. bilirr.sel ofurumları, ti^troları ve ıbadethaneleri basıp eşkiyalık yapmak sayıyorlardı özgürlüğü. Rus halkı ise sakallannı zorla kesmek isteyen Deli Petro'ya karşı «Biz sakallanmızı kesmeyiz. diye SAKAL BIRAKMA ÖZGÜRLÜKI.ERİNİ savunmuşlardı. 1933 de faşizmin sozcüsU olan Başbuğ Mussolini şoyle ba^'nyordu: .Bizden hürriyet defil. ekmek istiyorlar.. ekmek!» ttal yan halkına ekmek verip hürriyetini alan Duçe böylece hürriyetın karşısına ekmeği bir karşıt güç olarak çıkanyordu. îtalyan grevcilerinin istedikleri elbette ekmekti amma özgürlüğü veriierek karşıhğmda alınan ekmek değil, özgürlükle elde edilecek ekmekti. Hürriyet yolunda atılan adımlar ilerliyor, özgürlük anlamı gittikçe daha da genelleşıyordu. İnsanların, topljm yasalan karşısında eşit olmak özgürlüğünder. sonra özgürlük kavrammm, insanların iç bağımsızlıgını dile getiren psikolojik ve töresel (ahlâki) bir anlama kavuşması çok sonra olmuştur. Nihayet insan ekonomik özgürlüğünü kazandıktan sonra en sinsice bir yolla kafasmdaki inanç. tutum ve yargılara esir odilmiş, moral olarak köle haline getirilnıiştir. Insanlığm bu moral özgürlük savaşı sürdürül liiiiiiiiiiiiiiü Tiffony Jones TIFFANY JONES •••••••••••••a••••••••(•••••••••••••••••••••*••*••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a*' ^ v * »esim: AYHAN BAŞOĞLU İ JNTİKAM Y E M İ N İ Avlunun SDnundan jmbur: Sertleştı: Mahkum koğuşlarında kumar oynar, hapis» nanede esrar, afyon, sustalı, kama satışlarından avanta alırken korkmuyordun bu kadar? Müdür sarsıldı. Vay anasını, adamın suratı birden değişmiş. «Müfettişler müfeüişi. oluvermijti. Sakın bunca zamandır şehirde dolaşanlar doğruydu da, adam gerçekten «Ankara'nın gizli bir yüksek memuru» muydu? Müfettişler müfettişi tam zamanında ayağa kalkmıştı: Ben gidiyoruml Müdür de kalktı: Beş dakika daha ottırmaz mısınız? Neden oturacakmışım? Ne var? Hiç yâni, şey... Ne? Esrar, afyon, bıçak satışlarından dediniz.. evet ama, biliyorsunuz ki... fakat hayır, söylemek istediğim.... Ne geveleyip duruyorsun biradar? Ne söy. liyeceksen söylesene! Müdür kızara bozara: Şehirde dolaşan şâyia doğru mu? Ne sâyiası? Elli bin aldığın mı? Büsbütün şaşaladı: Ben, ben, bendeniz mi? Sizden mi? Evet sen, bendeniz! Ben sizden elli bin mi aldım? Inkâr mı ediyorsun? Aman beyefendi, rica ederim.. Benden elli bin almadın mı be? Bir kısmını Savcı'ya, üst yanını da Ankara'ya göndereceğim demedin mi? Müdür'ün eli ayağı çözülmüş titriyordu: Merhamet! diye ellerini uzattı, Allahuuzı se verseniz.... Çek pis ellerini. Ben, Allahımı da severim, Peygamberimi de. Hem birtakım paralar al, hem de inkârdan gel! Ben sana gösteririm... Müdürün odasmdan yapma. ama yüzde yüz ger çek çalımı içinde, çıktı gitti. Çok memnundu. Bu suretle hem bankadaki elli binin Müdürle Savcı ve Ankara'dakilere sarfedildiği gibi bir yalan bul muş, hem de Müdürü tam anlamıyla avucunun, içine almıştı. Keyfinden uçuyor, bundan böyle Mü dür'ü haraca bağlamayı kuruyordu. Mâdem geceleri cezaevine sarhoş geüp hükümlülerin koğuşlarında kumar o>"nuyor, paralar kazanıyor, esrar, afyon, sustalı. kama satışlarından da pay alıyordu, versindi gereken haracı! Müdür'se korkudan büsbütün kurumuş, kabu ğuna yapışmıştı. Öyle ki gidip meseleyi Savcıya sç mayı düşündü. cesaret edemedi. Ateş olmıyan yerde duman olmaz!. diyeceğini biliyordu Savcı'nm. Kaldı ki şâyet açarsa, Cezaevine gelecek, Kudret Yanardağ'ı görüp soracaktı. Birdenbire tavır deği?tiren Kudret beyin'se • Evet, verdim. Bir kısmını size verecekti, bir kısmını da Ankara'daki daha bü yüklere gönderecek. Benden parayı bu kaville almıştı...• derse ne yapardı? Çok geçmeden korktuğuna uğradı. Savcı o gün cezaevine geldi, ateş saçıyordu bakjşlan. Işittiklerim doğru mu? Anlamamıs ,eibi: lrkssı var) îzmit Belediye Başkanhğından Çocuk parkı doğusunda genel WC. yaptınlması işi kapalı zarf usulü ile ihaleye çıkarılmiîtır. Muhammen bedeli 88.500. lira olup geçıci t e minatı 5.675 liradır. İhalesi 20/6/1969 Cuma günü saat 15.30 da Belediye Encümeninde yapüacaktır. İhaleye girebılmek için ihale gününden üç gün ev vel müracaatla yeterlik belgesi alınması şarttır. Şartnamesi Yazı İşleri Müdürluğünde görülebilir. Kapalı zarflann ihale saatinden bir saat evvel Riyasete venlmesi postada vâki olacak gecikmelerin nazan itibara alınmıyacağı üân olunur. İMAR VE ISKAN BAKANLIGI (Aiet İşleri Genel Müdürlüğünden) 1 İhaleye konulan is 7269 sayılı Kanun hükümlerine istinaden 2000 (iki bin) adet mahrutî çadır alınması işldir. 2 İhale 13/6/1969 Cuma günü saat 16.00'da Bakanlık binasının 7 nci kattaki ihale salonunda kapalı zarf içinde fiat ve teklif isteme usulü ile yapılacaktır. 3 Bu isin muhammen bedeli 750.000, (yedl yüz elli bin) liradır. 4 Geçıci teminat rutan 33.750, (Otuz üe bin yedl yüz elli) liradır. Istekliler bu miktar temınatı nakit olarak yatırmak istedikleri takdirde Bakanlık binası 6 ncı kattaki Fon Veznesine yatjrarak mukabilinde makbuz almaları veya 1 1 mit içi, Banka mektuplannı ve diğer belgelerini kapalı zarfa koymalan sarttır. 5 Bu işe ait sartname dosyası mesai saatlerl dahilinde Sakarya Caddesl 13 No.'lu Ornek îş Han'ının 2 nci katındaki Malzeme Dalresi Başkanl ';ında görülebilir. 8 İhaleye girebılmek için ısteklilerin 1969 yılına ait Ticaret Udası belgesi ibraz etmelerı gereklidır. 7 Kapalı olarak verilecek fiat ve teklif zarflan ihale günü saat 15.00e kadar makbuz mukabilinde 6 ıncı maddede adresi yazılı Malzeme Daıresı Başkanlığına teslım edilecektir. 8 Bu ihale 2490 sayılı Kanuna tâbi olmadığından Idare ihaleyı yapıp yapmamakta veya dılediğine vermekte serbesttir. 9 Postada vaki gecikmeler ve telgrafla yapılan müracastlar kabul edilmez. t L AN (Basın: 16723/6918) İşletmemiz için kadrolu gemı hekimi alınacaktır. İntibaka göre 2 üst derece maaş verilecektir. Diğer hak ye tazminatlar tatminkardır. Salıpazan Denizyolları İşletmesi Personel ve Sosyal İşler Servisi Şeliğine müracaat edilmesi üân olunur. DENİZCİLİK BANKASI T.A.O. Denizyolları îşletmesl Doktor Alınacaktır (Basın: 16837/6942) (Basın: A. 995316351/6926)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle