22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DftllT 5 Haziran 1969 CUMHTTRİYET İNSAN ÖNCE EŞİTLİĞİNİ YİTİREREK KÖLELEŞMİŞ SONRA DA KÖLELİĞİN BİLİNCİNE VARARAK ÖZGÜRLÜĞÜ DÜŞÜNMÜŞTÜR TIP YONUNDEN Benim hüttipetim netede bitet? k8tele«mi«, »onr» da köielitin bilincine vararak öıtürlüfcü düsürımüştür» demiyor muydu? lnsanlann kanunlan yapmakla Siyast özgürlük; lnıramcılan yıne kendi buyruklarını yerine getirdiklerini ıleri sürüyordu; sma, hiç de insanlann kanun yapabilecek özgürlüğe kavuşırasından söz etmiyorlardı. Mehrned Efendi, «Mecliste kira kanununu çıkaranlann hepsi de ev sahibiydi» diyor. . îşte ilkokulda okuduğumuz «Hukuku Beşer Beyannamesi» nden iki üç satır: Hürriyet boş bir hayâldir. Bir sınıf ceza görmeden, başka bir sınıfı aç bırakabilirse.. Eşitlik boş bir hayâldir. Eğer zenginler öbür lnsanlann haklannı kendi tekellerinde tutuyorlarsa.. Ne çare ki Marseyyez Fransiz halkının marşı olmadığı için sonunda NAPOLYON yine (Halimem yandan yandan) diyerek kendi havasını tutturmuştu. gu asla Abnziddin Beyinkine eşit olanuz» diyor. Kölelik meselesine gelince: Hükümdarlar, padişahlar «Gözleri âhuya» e n r olduklarını söylerken vatandaş Mehmed Efendi de : «Her seçim vakti, seçim sandığı rey'imle olurken lerzan (titrerkeiı) • Beni ımmlarla Kasap Osman'a billihi zebun etti Siyasal özgürlük Çagdaş düşünce insan özgürlügünU 4 alanda Işlemiştir: Birincisi yasa özgürlügüne göre yasanın üzerinde hiçbir güç bulunmamalı, yönetenler de yönetılenler kadar, yani kediler de fareler kadar yasaya baglı kalmalıdırlar. Ikinci şık olan lâf etme özgürlüğüne gelince: Insanlar elbette ki, düşündüklerini ve agzına geldiklerini söyleyebılmeliler (J. B. Bury). Ama şimdi şu mini etekli dilber için aklımızdan geçenleri söylesek pekâlâ bızi mahkemeye verebüecektir. Demek ki, yasalar başkalanna zarar verecek düşüncelerin söylenıp yazılmasını yasaklamış. tçüncüsü toplantı özgürlüğü: lnsanlar toplanma ve örgütlenme batamından da özgürdür elbette. Toplanmalannı kanun yasaklamamıştır insanların. Şu Almanya'ya, Avusturalya'ya, Alaska'ya kilolarca hekim ve iş çi serkeden ihracat bürosu önünde toplanan insanlara bakıIUÎ: Toplanma özgür lükleri yuzlerinden okunmuyor mu? însanların hürriyeti için koca, koca kodamanlar, filozoflar koca lâflar etmiş. Bir de Oktay Rifatln hürrlyetirü okuyalım: «Hür işte baksan» «Bitleriyle hür «Sıtmasıyla hür «Koştu muydu körpe relini «*• bana «Çatlak toprağın üstünde hür!» Siyasal eşitsizlik nasıl doğdu? Rousseau'ya göre ilkel insan eşit ve özgürdü. Karşılıklı iş böiümü ve ilışkıler meydana çıkıp da bir insan kendisini diger insandan daha lüzumlu bul dukça, eşitsizlik tohumu yeşermeye başlamış ve kölelik doğmuştu. Ruso, «Eşitsizlik» üzerine olan söylevinde şöyle diyordu «Bir arazi parçasını kazıklarla çerirerek, burası benimdlr, demeye cesaret eden ve ftrafında buna inanacak budalalar bulan insanlar, toplumun lnsanlann eşit olması ve kölelik sorunu Tüozoflara bakarsanız özgürlük kaiTammın temell eşitliktir, diyorlar. Eh iki insanın eşit olmasını düşünunce de vatandaş Mehmed Efendi, «Benim ne apırlifim, ne boyum, ne de pöbeğimin çevre uzunlu feiek» Eşit insan, özgür insan demekti.. Özgürlük eşıtlikle daima eş anlamda ahnmıştı. Zira bir insanm dzgürlügünün alınması lokmasının elinden alınması içındi. Lokmala reşit olsa özgürlüğe lüzum kalmaya caktı zaten. Amold Gehlen, «insan önce eşitliğini yitirerek llk AĞAIandır.» Kazıklan ç«> kıp çıkaracak ötekı insanlara, «Bu adamı dinlemeyiniz» dıyebilecek adam ise ınsanlan savaşlardan ve yoksulluktan kurtaracak adamdır. Insarüar çogaldikça kabile ha yatından sonra teşkilâtlanmsya yönelmişler. Kendilerini koruyabilmek için aralannda X A. T O. (Nasırı Ağnyanlar Teşkilâtı Anonim Ortaklifi» kurmuşlardı. î ş böiümü sayesinde hünerli, açıkgoz ve başkalanndan üstun olan insanlar sıvnlmış ve dolayısıyla kölelik doğmuştu. Daha sonra «Para ıcad olmuş mertlık bozulmuş» tu. «Senin paran benim param «Benim param benim param.» Çeşitli yollarla bazılarının mülkleri diğerlerinin zararma büyüyor, üçkâğıtçılar, karmanyolacılar, komisyoncular ded.gımız HABABAM sınıfı ile ırgatlar, emekçıler, kuçük esnat ve asistanlardan ibaret «VAY AN'AM» sınıfı teşekkül edıyordu. Contrat Socıalfe'ınde Ruso, «Lyearlıktır ki, özjrürlüklerin kısıtlanmasma yol açmıştır» dıyordu. Çoğumuz hürriyeti hiçbir etkiye bağlı olmadan, ne anayasa, ne duşünmeden her ıstedıgimizi yapabilmek, anlanuna alıyoruz. Ozgürlüğü başrboşluk sanıyoruz. Ben ozgürum ya, şu halde elinde c özgürlük» isimlı kıtabı tasıyan, .öz»ürlük'» diye haykıran şu devrimci genrın kafasmı kırabilırim demektır. Ama bu davranışm sonunu ua düşünmehyim. Ya o da ben:m kafamı kırarsa 1 Tabiidir ki, iki tarafın da birbirlerinin kalalarını kırmasına \e kafasız bir gençliğe sahip olmayı isteven patronlar bu işe ba>ılacaklaıdjr! DiŞi Bond MODESTY BLAISE Benim hürriyetim senin burnunun başladığı yerde biter bir de arka cidar infarktüsü var. O, hem pınülıği, hem de ınfarktusü yüzinden perhize başladı. Mehrned efendi ise maaşı yüzunden ornür boytmca perhizde. Şu halde diyor Mehmed Efer.di, her türlü arzudan sıyrılrr.ak en iyısıdir. Insan'ın ar zııları kırıp, kişihğınden sıyrılması değil midir gerçek bağımsızlık? «Hayır'da hayır var» c'iyerek Mehmed Efendi de ;um ısteklenne «Hayır» dıyerek «er çek hürrıyetine, yokluk ıçmde kavuşuyor böylece. Bu hürriyete negatif hürnyet dıyoruz. Halka vaadedilen en ucuz, en kullanışlı hürriyet işte budur. «Isıt beni hürriyet inancım «Isıt beni bu gecelik «Silte yufka yorgan delik «Dışarsı soguk alabildiğine.ı Y A R I N : ÖLÜRÜZ DE SAKALLARIMIZ1 KESMEYİZ... Gorth İLE İAOJ VÜ • • PAJCOT &Ü &OAPA TIFFANY JONES Kışınin yapıp ettıği şevlerin kayıtsız şartsız lüzumlu oluşuna ZORUNLUK dıyoruz. Tıpkı jüksekten bırakılan bir taşın duşme zorunluluğu gibi. Ama insanoğlunun zorunluluğu, dileme'nin en yüksek basamağmda bulunuyor. Diledığımizi yapabılmekle, yapabilecegimizi dılemek arasındadır. insan. v'on Schelling, «özgürlük, bilincine varılmış zorunlulııktur» rtıvor. Ha>T,anların zorunluluğu, taşın yuksekten düşmesi gıbi bası boş bir zortmluluktur. Düşundlüp taşınılmış bir karar verebümekten yoksun olduklan ıçın hayvanlarda özgiırlük ımkânı da yoktur. Bir hayvan kendısınin de parçalanacağını duşünmeden yoksun ola:ak dıslerini dığer bir hayvana sapüyor. Unutulmamahdır ki, insanın istemesi, bilgi ıle yönetilen bir istemdir. Kişinin istedigi şey neyse, kişi de odur, diyor Şopenhaver. uc 35 Kadın katı'.a katıla güldükten sonra: Xasıl da tahmin etmiştim, dedi. Neyı? Neyı olacak? Aklına kimbilir neler geliverir hemen deyi.. Gelır. seviyorum seni, ne yapayım? Mufettışler müfettişi'nin oltasına fena yakalanan kadın memnun, kollarını uzattı: Can.m. kaymağım. Kucakla beni! Kucakladıktan sonra tekrar ko'.tuğa bıraktı. llk zamanlar. şu şimdi ayrılmak ıç:n dâva açan ka rısına karşı da böyleydi. Kadını sevip okşamalar, daha çok da dilbazhkla ahştınp şımartmalar. tepe sine çıkarmalar. sonra da hemen hemen unutuvermek! Bu, kadmı sınirli yapmıştı. Sinirli kadınm dırdırı. adamın bu dırd'.rlardan bıkıp usanması, der ken nefreti, kadını büsbütün çileden çıkarmış, sevgiden çılgına dönmüş kadma cinayet işleyecek hâl ler gelmiştı. Kocasının kafasına vazolar fırlatması, hakaretlerın çeşıdini re\â görmesi. öfkesini alamayıp baygınhklar geçirmesi hep aşırı sevgisindendi. Gayet iyi bıliyordu ki. kadına eski ilgiyi gösterse kadın hastahktan yeni kalkmışçasına düzelecektir. Ama olmuyordu. ıçinden gelmiyordu. O zaman ka dın kocajında > itirdiğı şeyleri başkalarında aramış, çırkin o'.duğu için bulamamış, derken karşısına Çl kan Ebânım'a teslim olmuştu. Beni hep boyle sevecek misin? Suphe mi edivorsun? Etmiyorum ama... Evet? Korkuyorum, içim titriyor! Neden? Bir gün artık se\Tnemeğe başlarsın diyel Nasıl ihîımal veriyorsun buna? Vermek is'.emiyorum ama» Ama? Kör şeytan işte.. Kudret! Canım? Beni her zaman. çok çok sev olmaz mı? Hemen karşılık vermedi. Kadın bu susujtan an lam çıkararak: Neden sustun? diye sordu. Gu'du: Ben de senden a.vnı şeyi isteyebilir miyim? Seni çok sevmemi mı? Değıl mi ya? Sevmiyor muyum? Bugun için demiyorum. Yarın? Yarın daha çok seveceğim! Ben de.. Birden aklına gelerek: Haa. dedi. Ablamdan bahsetmeyi az kalsın unutacaktım.. Ablam var ya? Var. Beni öyle kıskamyor ki! Neden? Senden.. Hoppalaa .. Yanhş anlama. Seni gördükten sonra kocasından sıtkı pek sıyrıldı. Annemin anlattığma göre, boyuna tâlihsizliğine ağhyormus. Bir de ju, ev KAGITCI tutup geceleri eve geleceğini du>"ması çılgına çevırmiş. O da ayrı bir ev tutacakmış. Fakat eni 5 tem pısırığın biridır. Cezaevi müdüründen çekinir, konuşamaz. Bizım ll baskanıyla bile... Adamın çatılan kaşlarına dikkat ederek: Afedersır.. dedi. Ama bir şey anlatmak istiyordum da onun için. Hem senin gibi yskışıklı. arslanlar gıbi bir erkeğin onüne geleni k'kanması dog ru mu? Dünyanın hiç bir erkeği, nazarımda senin eiine su dökemez! Peki. de\am et.. Ne diyordjn.? Enişten II Baskanıyla bile .. İl baskanıyla bile doğru dürüst konuşanıaz, u'anır, sıkıhr. Onun için, Müdür'le goruşsen de.. ama o türlü görüşeceksin ki. eniştem çakmıyacakl Hiç bir şey anlamıyan Müfettişler müfettışı: Xe diyeceğim Müdüre? Enişten neyi anlamıyacak? O yâni eniştem, senden habersiz şu işi. geceleri e\e çıkma ışıni Müdürle halletmek isteyecek. Müdürü önceden ayarlarsan. he der Yâni, ken di eliyle kesmış olacak göbeğini. Ablam da gururla nacak bundan. Ev tutma işıni o da benden saklıyor. Ayrı bir ev bulup döşeyecekmiş! Her şeyi bir çırpıda anlıj'an Müfettişler müfettişi uzerınde durmadı. Nefise gittıkten sonra makamına gelen Müdüre durumu anlattı. Müdür hiç bir zorluk çıkarmıyacak, adam ne zaman böyle bir ricada bulunacak olursa hemen kabullenecektı. Ertesi gün odasına çekinerek gelen Kemâl Ağayı bu vüzden aşırı iltifatlarla karşıladı: Vaay Kemâl ağa, buyrun.. Hangi dağda kurt öldü yahu? Ben de merak ediyordum nerelerde di ye.. hoş geldin, sefalar getirdin. Geç otur, şöyle! Kemâl ağa kulaklarına inanamıyordu. Sakın rü yada falan olmasmdı? Bu Müdür şimdıye kadar onu bu türlü karşılamamıştı hiç. Ama anlıyordu ki rüyada falan değildir. Sağlığınız beyefendi.. Yutkundu, gösterilen yere ilişti. İliştiği koltuEun şurasmı burasını tutuyor, eziyor, di^lerini sıkıyor. bu arada sıkıntıdan terliyordu Meseîeyi nere sinden, nasıl açmahydı ki Kudret beyin kulağına gıtmesin? Müdür anlarmştı Işini kolaylaştırmsk için: Evet? dedi, sızi dinliyorum. Bir arzunuz var galiba? Zorla: Var. diyebildi. Nedir? Bizim hanım da cezaevi yakınlannda bir «rıyor. Bulmuş da galiba. Yalnız... Evet? Birden vazgeçti izin istemekten: Hiç yâni, bulmuş bir ev onu arzetmek.. İstediniz.. İstedım evet Sonrası yok mu bunun? Suç'.u suçlu güldü. Bu gü'üsünse kendini e!« vereceğ.ni gayet iyi anlamıstı Nitekim masasından ka'kan Müdür, vanına geldi. Tepeden baktı: Haftada hiç olmazsa birkaç gece eve gitmek ktemez misin? 250 gramlık hürriyet KANT'a göre, «tnsarun faali yeti, aklı ile istekltrinin çarpışmasmdan doğmaktadır.» Vatandaş Mehmed'in istekleri :1e aklı ve maaşı çarpışınca, sonunda aklı kesiyor kı, o, lise ikıdeki oğ'.u Özcan'a bu kış bir yağmurluk alma özgürlüğüne asla sahip olamıyacaktır. Zıra, zam'ların zorunluluğu çıkıyor karşısınaCenabeddın Ağa'nın ise Adanada 30 koyü, 20 nahıyesı, 40 kasabası, 2 tane sarışın metresi, bir tane kıllı göbeği ve de Malkoço konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU tJİNTİKAM YEMİNİ TEŞEKKUft Bıricik annemiz. NESİBE GÖKNER'in âni ve acı kaybında, bızlere yardımlannı esırgemiyen. son yolculuğuna ıştırak "• den, çelenk gonderen, telgrafla acımıza iştirak eden, evimıze kadar gelerek bizleri teselli edenlere. tş Bankası Umum Müdürlüğüne, C. H. Boehringer İlmi Büro ve mensuplarına, dosr. ahbao, arkadaş ve akrabalarımıza, uzun zamandan beri hâziK tedavisıyle onu hayatta tutan Dr. TEVFtK YAYBULAK'a teşekkür ve şükran borcumuzu yerine getirmeye derin acımız mâni olduğundan, gazeteniz vasıtasiyle duyurulmasını rica ederizKızlarr. Neclâ Erdoçmuş Süheylâ AltundaJ Oğlu : Nihat Gökner (Arkasi tar) îstanbnl flsliye 9. Hnkuk Hakimliğınden 967/543 Mehmet Köşe vekili Avukat Faik Koralp tarafından Fındıkzâde Kızılelma caddesi Emek Apt. No: 49/9 da mukım. karısı Hayriye Seher Köse aleyhine açılan boşanma dâ%'ası sonunda: Tarafların Medeni Kanunun 134 maddesi gere^ınce boşanmalarına ve çocukları Sevinç Sevtap. Se%gınm velayetlerinin babaları dâvâcıya verilmesıne. ananın her onbes günde bir pazar günleri, dığer dini, resml tâtıllerin ıik gunleri dâvâlı ar.nenin çocuklarını görüp konuşmak sureüyle kişisel münasebetlerini devam ettirmesine (saat 1418 arasında dâvâhnın çocuklarını gorüp konuşnrıası) 19/7/968 gün ve 543/478 sayı ile karar verilmıstir. Işbu kararının dâvalıya ilânen teb bğınden itibaren 15 gün içinde temyiz ediimediği takdirde hükmün kesınleşeceği hususu 20 gun sure ile ilân olunur. (Basın: 40931 6893 Ünye Malmüdürlüğünden İlân 1 17969.68 lira muhammen bedelli Ünye Hükumet Konağı tamiratı açık eksütme usulü ı< i= yapılacaktır. Muvakkat teminatı 1347,73 liradır. 2 İhale Ünye Malmüdürluğü Odasında 26 Hazıran 1969 Perşembe günü saat 15 de yapılacaktır. Şartname her gün mesaî saati dahilinde Ünye Malmüdürlüğünde görülebilir. 3 Taliplerin Bayındırlık Müdirlüklerinden alacaklan yeterlık belgesini Komisyona ibraz etmeleri ilftn olunur. 15919. «878J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle