22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
FV1İFE DÜHT 28 Haziran 1969 CUMHLT.ÎYET Türkiye'nin yeni ünîversitelere ve bilhassa tıp ve teknik öğrenimde yetişen elemanlara şiddetle ihtiyacı vardır. Şimdi, «şiddetle» kelimesine biraz daha ağır basarak bunu rakamlarla ortaya koyahm: Devlet Plânlama Teşkilâtuun yaptığı çalışmalara göre, şu an mmmmmmmmmmm Ergun Profesör ABADAN Karşılaşılan çıkmazlar Eleman yokluğu ve de işsizlik.. sına rağmen, yeniden 10,300 mühendıse ıhtiyacırmz oldufu ifade edilmektedır. Öte yandan dışarda çalışan doktorların toplamı Türk üniversitelerinın alU yıllık mahsuludür, yani altı yıl tıp fakültelerı menın ettikleri biltün gençlerı yurt dışına yollamış demektir. Yine yapılan çahşmalarda ÎC68 yılında Turkiyede iyımser bir tahmınle 17,500 cıvannda muhendıs olduğu hesaplanma da 2300 Türk doktoru yurt dışında çalışmakta. dır. Amerika'da 641 kişiye bir doktor düşcrken, Türkiye'de 2900 kişiye bir doktor düşmektedir. Bir dekanın goruşlerı Halihazırda, Türkiye'de sevk ve ıdareci yetiştiren Erzurum ve Istanbul ÜnıveTSitelerinde kurulmuş ıki tane işletme fakültesi vardır. Her ıkısi de çok yeni kunılduğu için henüz mezun vermemişlerdır. Atatürk îşletme Fakültesi Dekanı Prof. Kemâl Bıyıkoğlu fakültesinin ha lmi, • İşletme Fakültesmde gerçekten oğretim üyesı sıkıntısı çekiyoruz, fakat ders veren asis tanların çogunluğu, Amenka'da ve Fransa'da doktora yapmış kişilerdır. Buna rağmen tstanbul'dan öğretim üyesl çagırmak ıhtıyacını duyuyoruz.» dlye anlatırken bir de Turkiye'nia şart larına bakın: • 1969 yılında tarım dışı sektörlerde sevk ve idareci ihtiyaçları enerjide 3,300, ulaştırmada 18 800, ticaret ve bankacılıkta 51,100, hizmetlerde 113,300, ulaştırmada 32,400 madencilıkte 4,500, imalât sanayiinde 62,500 olmak uzere toplam 285,300 kışıdir. • Kamu sektöründe mevcut 1 darecüerin ancak °o 53'ü yük. sek eğitira görmüştür. Yüzde 31*i lıse, yüzde 12'si orta ve yuzde 4'ü ıse ılkokul mezunudur. Öte yandan, kamu sektörü toplam, sevk ve idarecilerin ancak "• 9'u sevk ve idatecilik konusunda bzel oğrenim yapmış bulunmaktadır. Üniversitelerlmizin ve bilhassa yeni kurulan üniversıtelerimizın hali malum; para yok, oğ retim kadrosu ve eleman yok ama sonunda bütün varımız yogumuz bu değil. Başka bir deyimle, ortada bizım yetu eleman yetistirmek için gösterdiğımiz gayretler var, yanı ışın hayal ve hakikat tarafı var. Şimdi bakın biz yeni eleman je tiştirmek ıçın neler yapıyoruz? lkınci Beş Yıllık Plan der ki, «Yuksek ogretimde, ögretim üyesi sorunu yeni üniversite veya yuksek okul açılmasmı sınırlamaktadır. Yıiksek ögretim kurumlarına öğretim üyesı yetiştirmek amacıyla doktora için yurt dışına burslu ögrenci göndeıme programı başansızlıkla sonuçlanmıştır. 1963BT doneminde 3000 kişi gönderümesi hedef alınmışken 1966 sonıında ancak 500 e yaklaşılmıştır. Asıs tanlıgın çekici kılınması ögretim uyesi sorununun çozulmesmde temel guçluktür.» HACETTEPE ÜNlVERSlTESÎ.. BAŞARILI BİR len politika, öğrencilere uygulanan polıtikanın başka bir mo delidir. Aynı zihniyet, öfrenciler arasında başarı ile tatbik ettıği bölme hareketıni öğretim üyelerı arasında da uygulamaya çalışmaktadır. Her şeye rağmen ben yine Dogu'ya gidıp seve seve çalışmaya razı olurum, fakat arzu edilen netıce bu degildir. Benı veya Prof. Muammer Aksoy'u Hakkâri'ye göndermek, onlann işine gelmez Buradakı ınsanların uyanması aynı zihniyetm arzu etmedığı bir sonuçtur. Universıtelenn daha doğru bir yola gırmesi için fulltime' in uygulanması gerekir. Bunun dışmdaki boğazlaşma sun'ı bir mücadeledir. Menfaat ve ka2anç olmazsa bu çatışma olmayacaktır. Öğretim üyeleri kapılarına astıklan tabelâlar sayesinde kendilerine bir geçım yolu bulma çabalanna düşmemeli ve böyleleri aramızdan elenip gitmelidir. F t L L TİME UTGCLAMASI mesutıe karsılık çok az kişi müracaat edıyor. îşin nski büyük. Türkiye' de ünıversiteden mezun olan her kişi dışarıda doktora yapamaz. Başarısızlık halınde W,000 hra tazmınat odemek zorundadır. Bunun çözüm volu ıse ön çalışmalann Türk ünıversitelerınde yapılması ile olabılır Euradaki öğretim üyelerı öğrencilerm ne derecede kabıliyetll kişıler olduğunu anladıktan sonra tavsiye edeceklen üniversıtelere yerleştirip basanlan takip edilmelidir. Bu ışi maalesef Millî Eğitım Bakanlığı basan ıle yurütememektedır Bu durumda Türkiye'nin iki açmazı oluyor. eleman yokluğu ve yetışen elemanlara ı j sahasınm olmaması. Sizin izah ettiğiniz açma« serbest rejimin getirdığı bir problem, insana sen bu işi yapacaksın, mecbursun bunu yap mayacaksın, denilemez. Fakat cemiyetin fertlerini bu sahalara iten başka bir etken de i? emniyetinin olmamasıdır. Sanat okulundan mezun olan bile devlet dairesinde memurluk yapmak istiyor. Buna ilâve edilecek başka bir unsur ise. İş sevgisinin yoksunluğudur. Neticede herkes daha fazla para kazanma sahaları anyor ve bulunca oralara kayıyor, iş onuru ve itibarının mesleklere kazandmlması gerekir. JBİŞİ OOBld MODESTY BLAISE Plânm 1969 uygulamasında ise başlıca şu tedbirlerin alraması ongorülmektedir: •I 1969 yılında Trabzon ve Erzurum Üniversıteleri kanunnnda gerekli değişıklikler yapılarak bu üniversıtelerin bzerkliği sağlanacak, gerekli kadrolar tahsis edilecek. II Asistanlık mesleğıyle i\gıli sorunlar 1969 >alı ıçinde çozümlenecektir. Doktor asistanlann ders vermesiyle ılgili maddeler yine yeni tiniversiteler ile ilgili kanunda yer alacak mevcut üniversitelerin kanunlarında bu yolda değişıklikler yapılacaktır. III Yeni üniversiteler ile ilgili kanunun çıkmasıyla 3000 doktora dğrencisinın yurt dışına gönderümesi proiesinde gerekli değişiklik yapılarak burslann büyiik bir kısmının yeni üniversitelere alm?cak asistanlara tahsisi saglanacaktır » Tedbirlerin hepsi 1213 madde kadar tutuyor, ancak bııraya önemli görülen Üç tanesinı aldık. Plânın öngördüğü tedbirler Prof. Abadan konuşuyor Hacettepe Üniversitesi Mezunıyet Sonrası Eğitım Fakultesi Dekanı Prof. Nusret Fışek, Üniversıte sorurüan konusunda şunları söylemıştir: Türkiye'deki ünıversıte eğitim sıstemimizi beğenıyor musunuî? Üniversiteler sorununun temel sebeplerıni toplumda &ra mak gerekır. Şimdi soruyu şöyle ınceleyelım; üniversiteler bu ulkedekı diğer kuruluşlardan daha mı kötü? Bu iilkenin üni FullTimeMn başarısı versiteleri, bu ülkenin hükumetınden, fabnkalanndan, basınından daha mı kötü? En kötu üniversite büe toplumdakl dığer kuruluşlardan daha ıyidır. Unutmayın ki, üniversiteler bu toplumun mah olduğu gıbi bu toplumdan çıkar. Eğitım sıstemimız şüphesız ideal değil, fakat toplumun diğer ku ruluşları arasında en iyisi. Hacettepe ünıversitesinde fulltime tatbik edıliyor mu? Belkı Hacettepe Ünıversitesindekı başannın sırlanndan bır tanesi de budur. Biz üniversite olarak ılk defa tulltimei tatbik ettik ve ftkrin ülke içınde yerleşmesıne vol açtık. Buradaki öğTetım uvelerının fazla para almasımn sebebi Ha cettepe vakfıdır, buna rağmen buradaki ögTetim üyelerinin aylık maaşlannı dığer fakültelerde bir günde kazanan çoktur. Karadeniz Teknik Üniversıtesıne uçakla tstanbul'dan ö6 retım üyelerinin gidip gelmesive öğretim üyesinin orada yerleşmek istemeyişi hakkmda ne düçünüyorsunuz? Olmaz bu iş! Muhtarlık nerede çalışılması konusunda degildir. Muhtarlık düşunce, söz ve fıkır ozgürlüğünü korumak baskıya uğramamak ıçın kurulmuştur. Öte yandan bir kışı hükumetten para alacak ve sonra keyfi nerede dilerse orada çalışacak. Olmaz bu iş! Hükumetin her yıl 600 öğrenciyı doktora yapması için dış ülkelere yollamak ıste Yarın : Üniversite sorunu ve Bakan ••••••••••»»£•«•• Tifffany Jones •••••••••*•«*• ITIFFAKY JONES •VİOİİC OO OglUI : AYH AN BAŞOĞLU J J N T İ K A M Y E M İ N İ Dunımun yetkililerin açısm«Jan goraniisünü yansıtmak için Ankara Sıyasal Bilgüer Fakültesi ögretim üyesi Prot. Nermin Abadan ile yapılan konuşmamn konu ile ilgili kısmını veriyoruz. • Türkiyenrn eğıtim poUtıkası sosjal ekonomik yapı ile aynı orantıda hesaplanmalıdır, yoksa sosyal ve ekonomik yapıda degışiklik yapmadan kültürel seferberlik yapmaya imkân yoktur. Neticesi beyin göçü ile sonuçlanmaya mahkumdur. Devlet Plânlama Teşkilâtı teknik alanda buyuk insangücü açığı olduğunu belirtnuş. sizin söyledıklermız buna karşı olmuyor mu? tnsan açığı genellikle devlet i$ yerlerınde oluyor ve bunların verdiklerı ücretler de mey danda. Teknik alandan, ozel sektör ihtiyacı olan ınsangucünü toplamış, geride kalaniar ancak düşuk ücretlerle kamu sektorunde iş bulabılıyor Buralarda çalışmak çok kişinin işine gelmedigi ıçın birçoğu yurt dışında ış aramak yollannı deniyor. Amenka belki bu yönden iyi bir ornek teşkıl edebilır. Amerika'da en kbtü, en beceTiksiz elemanlar kamu sektörü tarafın dan istihdam edılenlerdır Türkıye gıbi az gelışmiş ülkelerde sermaye eksiklıgi kendını oğrenım alanında da gösterır. Bu yüzdendir ki, oğrenci sayısı teknik alanlara oranla sosyal bılimlerde daha fazladır. Çünkü sosyal bılimlere çok yatırım istemez. Teknik alan kadar malzemeye pahalı kuruluşlara ıhtiyaç yoktur. Şimdi sosyal branşlardan mezun olup ış bulamayan kimselerin teknik elemanlar gibi yurt dışına çıka rak kendilerine ış bulmak ımkânlan da yoktur. Dolayısiyle mağdur olarak genişleyen bu kıtlenin tepkisi ileride daha şıddetlı olacaktır. Türkiye'nin üniversitelerınde bir düzen bozuklufu varsa bunu duzeltmek için ne gıbi yollara baş vurmalı? Simdi Mecliste, Üniversiteler Kanunu Eğıtim Komısyonunda görüşülüyor. (Bu konuşmanın yapıldığı sıralarda kanun henuz Meclise sevkedilmemişti). Gbreceksmız bu kan'an hıçbır zaman çıkmayacaktır. Bir an için bu kanunun çıktığını iarzetsek, âdıl bir seküde işlemıyecektır. Yine üniversiteler kanunu tasansı içınde oğretim üyelerinin bir yıl Doğ'a'da hızmet gormesi kararlaştırılmıştır. Ben bilirsem herkes sırası geldıgı zaman Doğn'ya gıdıp orada çalışmaya razı olacaktır, ben de seve seve katlanırım. Fakat tıugun takip edi UÇ ıter KAĞITCI I KEMSX 55 Senin için ya ne belledin? Yeni partililerin ağızları tüm kulaklarında. Seni mebus seçeceklermiş partılerirıe girersen. Dedim kı, o adam zâti mebus, mebustan da boyük. Ne yapsın sizin mebusluğunuzu? Gözlerini gene nezarethane tavanma kaldırdı. Allah ne isterse o olur! Nefise heyecanla gelip, arabacı MıstıÇı kıyıya itince, Kel Mıstık da «Mufettisler müfettişi» nin bugün yargılanmağa baslanacağını şehre yaymağa gitti. Nefise de KutJret'çiiini gdrmek için ceza evine kosmussa da. Adliveye sevkedıldiğini ÖŞ renerek, bir taksiye atlamıs hemen gelmisti. Ne vardı? Hangi dâvaydı görtılecek olan? Şu iftira dâvası mı, yoksa... çunkü Kudret'çiğt, karısının dâvasından vazgeçtiğıni çıtlatmıştı. Şu canım, dedi, iftira dâvası! Avukat tutsak olmaz mıydı? Hâcet yok cfemiştim sana değil mi canımın içi' Dedin ama.. Avukat beni benden îyl bilemez, benl benden daha iyi müdafaa da edemez". Orası oyle ama, gene de bir avukat.. çünkü kanunlar, kanur.ların puf taraflannı avukatlar.. Kadının sözünü sertçe kesti: Benden daha iyi bilemezler! Peki peki, kızma.. Şçhvar'a yulannı teslim etmesine kar«ı» hk. Nefise'nin yulannı ehne ivice almıstı. Şehvar'da erkek yanlar fazlacaydı, bundaysa kadmlık. daha cfoğrusu dişilik ilık ilikti. Nefise: Dün geç vakit annemler geldi, dedi. Yaa"" Nerde kalıyorlar? Bende! îdris'inki? Annemı sÜTÜkleyen o lâten. Alyanslan falan almış, hazırlamış. Akhma ne geliyor biliyor musun? Ne geliyor? Karın mâdem ayrılmıyor, biz de şu se...nin hocaya bır gün ...seriat nikâhı kıydırsak.. ha? Gerçekten de, Kudret Yanardağ da düsünmüş, hattâ karfına da açmıştı bunu. Kadına açmıştı değil, sozu öyle ustaca dondürup dolastırmıştı ki, kadm kendihğinden gelmisti buraya. Sâhl, dedi. Bugün bakalım mahkeme ne olacak? Yarın bana uğra. aksam konuşayım hocayla, kıydırıverelim bitsin gitsin! Saat on bire doğru iki candarma muhafazasında mahkemeye çıkarıhrken, gözlerine ina namadı: Başta arabacı Kel Mıstık, sanki bütün şehir Adliye'ye toplanmıştı. Hemen anladı. Kcnöisi için, sırf onu görmeğe gelmişler» tfı. O halde, kendini toplayıp, her zamandan çok bir «Kral» büyükluğu takınmalıydı. Takmdı da. Zııt znt zıııt yürüyuşü, kelepçeli bileklerine karşm. Namık Kemâl görünüşü... mahkemeye sıyasî bır suçlu tavırlanyla gıdiyordu. Kalabahk dalgalandı, bivden Kel Mıstığın sesı yükseldi: Allah kurtarsın beyefendıii! « Allah kurtarsın, Allah kurtarsın» lar makineli tufek gıbi çoğaldıktan sonra, gene Kel Mıstık: Adalet Istıyoruz; diye bağırdı. Arialeeet! Adalet' Allah ıftiracılann boynunu altında ko* suun! Ve bir alkls koptu. Kudret Yanardağ şimdi gerçekten bir Namık Kemâl'dı. Buna kendısı de inanır olmuj" tu. Mahkemeve girdi, kalabahk çoktaan doldurmustu sıralan. Mahkeme izdihamı önlemek, herhangi bij olaya meydan vermemek için, celseyi gizli yapmağR karar aldı ve kalabahk dısarı çıkarıldı. Buysa halkı daha çok etkilemıstı Kel mıstık: TaW yahu, diyordu, Kutfret bey onlara kök söktürecek. Halkın bunu gormesıni isterler mi? Oysa hiç de öyle değildi. Mahkeme, doayayı incelemiş, delil yetersızliğınden bularak, tutuklunun daha fazla tutuklu kalmasına lüzum görmemiş, tahliyesine karar vermişti. Kudret Yanardağ elını kolunu sallıyarak çıktı. Ne olmuştu? Serbest mi bırakılmıştı? Kel Mıstık gene ortaya atıldı: Tabl serbest bırakılacaktı. Demedim miydi? Yepyeni bir alkış ve arkasından koca Adliye binasını sarsan müthış bır ses gümbürtüsü: Yaşasın adaleeeet! Nefise sevinçten ağlıyordu. Candarmalar koçarak geldiler, formalitenin tamamlanması için ceza evıne götürülmesinin gerektığıni bildırdller. Usulen tekrar candarma nezarethanesine indirilip, silâhsız bir candarmayla ceza evine sevki uygun görülmüşken, o sıra meydanda bitlveren ceza evi gardiyanına teslim edildi. Kel Mıstığm arabasıyla cezaevine geldiklerf sıra vakit öğle olmuştu. Müdür çıkmak üzereydi. Görünce durdu, durumu öğrenince Kudret Yanardağ'ı kucaklıyarak kutladı : Ben esasen bunun alçakça bir iftira oldugunu bilivordum, dedi. Çünkü, suçluluk, insanlann nâsiyelerinde yazılıtfır ! Nefise müdürün odasmda bekledi. (Devamı var) AKŞEHtR İCRA TETKİK MERCİt HÂKİMLîGtNDEN Istıhkak dâvacısı Akşehir Kazasınm Şanayi Çarşısmda mukım ŞemsetUn Oğuz vekılı Avukat Ruşen Şarlak tarafından diğer taraf dâvalı Aksehır Nasreddin Mahallesınden Tahsın Şarlak vekıli Avukat Mehmet Emın Ersoz ve Akşehir Kazasının İstasyon Caddesmde Basak Apartmamnda mukim Ali özdemir aleyhine açmıs olduğu ıstıhkak «iâvasının yapılan duruşmasında; dâvalılardan Alı Özdemire durusma gunü olarak adına çıkarılan davetıyesıne gostenlen adreste bulunmadığından gerıye çevrılmiş, bu suretle davetıyenin teblıği ımkânsızlaştığından ve halen de adı geçemn atîresinin tahkiki için C. Savcılığına yazılan muzekkereye de adresının belli olmadığı bıldınldiğmden ilânen teblıgat ıcrasına karar verılmış olduğundan 7201 sayılı Teblıgat Kanununun 28 ve 29 uncu maddesl gereğince ga^ete ıle davetiye yerine kaim olmak üzere ilânen tebliğir.e. ve duruşmanın bırakıldığı 30/6/1969 Pazartesi gunü saat 9 da bızzat bulunması veya bır vekil gönd'erilmesi hususu ilânen teblığ olunur. >^ (Basın: 18206/7901) yfey/si AKŞEHtR İCRA TETKİK MERCll HÂKİ>ILİGİNDEN 969/20 îstihkak dâvacısı Akşehir Kazasının Sanayi Çarşısınd» Şemsettin Oğuz vekili Avukat Ruşen Şarlak tarafından diğer taraf dâvalı Istanbul Boya Sanayi Klt. Şirketi vekili Avukat Mehmet Emin Ersöz ve Akşehir Kazasının İstasyon Caddesinde Basak Apartmamnda mukim, Ali Özdemir aleyhine açmış olduğu îstihkak dâvasımn yapılan duruşmasında : Dâvalılardan Ali öıdemir'e, duruşma günü olarak adına çıkanlan davetiyesine gösterilen arfreste bulunmadığından geriye çevrilmiş, bu suretle davetıyenin tebliği imkânsızlaştığmdan ve halen de adı geçenin adresinin tahkiki için C. Savcılığına yazılan müzekkereye de adresinin bellı olmadığı bildirildiğinden ilânen tebligat ıcrasına karar verilmiş olduğundan 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28 ve 29 uncu maddesi gereğince gazete ile davetiye yerine kaim olmak üıere, ilânen tebliğine ve crurusmanın bırakı!dığı 30/6/1969 Pazartesi günü saat 9 da bizzat bulunması veya bir vekil gondermesi hususu ilânen teblığ olunur. (Basın: 18205/7900)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle