Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•AHtFE DÖRT 17 TTadraft 1969 |a«ı «1den çıVaesk e l u r n B! lecik Eskişehır yolu isyancı lara »çılmış olacaktı. Mustafa Kemal Paşadan aîdıfı 8 Mayıs tarıhli yukandaki telgrafı da gözönüncıe nıtaraJs Çerkez • Kızılcahamam . Kayas bx>lgelerinde once savunmada kalmak va asıl tenkil kuvvetlennl teşkil eden ethem Müfrezesi gelinoe her ikı yandan Düz eeBolu tizerme yüruyerek Is yancıları yok etmeyl plânladı. Düzce ve Bolu ayaklanması uzun sürmüştü. tstanbul Hü kümeti ve îngilızlerln düşündilJU tehllkeli durum yaratılma*t» ldl. ÇünkU Uzerlerıne yeter kuvvet göndermek henüz mümkün olamamıştı. Yer yer kendilerine vurulan darbeler sonuç »lıcı olamamış, isyan sürdüriil muştü. Hele Kızılcahamam'da bir sulkaste kurban giden Yar bay Arif'in ölümü bu Işl yanda bırakmıştı. Bu bakımdan Uyancılar 13 Nısandan 23 Mayısa kadar Bolu bolgesme bir çeşıt hâkim olmuşlardı. Düzce ayaklanması başlarken, Çerkez Ethem kuvvetlerini bu bolgeye petirmek düşünülmUş lse de o sırada Ethem kuvvetlert Salihli cephesine gitmek Uzere Balıkesır bolgesınde toplanıyor lardı Anzavur isvanı henüz bıtmiştl. O günkü ımkânlar içinde bu kuvvetleri Dü7Ce • Bolu bolgesıne getirmek ve savaşa soıtmak oldukça zamana ihtiyaç gösterıyordu. Eğpr bugünkü araçlar, silâhlar, uçaklar mevcut olsa ıdi. isyancılan kısa bir silre içinde yok etmek işten bile değildı O zaman bırlıklerin en hızlı, çevık araçlan atlar *t atlı arabalardı. tsyancılar Boîu bolgesme hâkim olduklan 40 gun içinde çok tehlikeli durumlar yaratabilırler, bır çok yer leri alabılirlerdı. Çünkü çevrade kendilerine karşı koyacak va ter kuvvetler yoktu. Bu nokta Uzerinde bazı düşünceleri şöylece özetlemek mUmkündür: (T) îstancılan güden Damat Fe rit ve onun adamlan arasında boyle bır hareketi maharet, cesaret ve enerjl ile yürütebilecek kimseler reya bir ekip yok tu (5) Başbakan Ferit Paşa, bir yandan Süleyman Paşayı Kuvayi Inzibatiye Komutanı olaralc t » mit'e gönderirken, dığer yandan Anzavur'u da geniş yetkiler le millt kuvvetlere karşı çarpışmak lçin bu bölgeye vazif»lendırmişti 3 Anzavur ki Balıkesir ve Bıga bblgesindekl nyaklanmada yenilmi? re perişan olarak îstanbul'a henüz kaçmıstı. Sonradan Kuvayi înzibatly» Kolordu Komutanlığına gönderl Tüfeğin namlusu uyuyan Yarbay Arifin başina dayandı ve tetik çekildi Şehirde bulunan Binbaşı İhsan, Zongııldak bolgesinden getirüen 32 nci Alaydan elinde kalan kuvvetlerle gerekli diizeni kurmuş, tedbirlerini almıştı. 2 Mayıs günü düzce de toplanan isyancılar Yarbay Arif kuvvetlerini yok etmek araacıyla Bolu'ya yürüdüler. Bu salduıya Düzce re Bolu'ya yakın köyler ve Bolu şehri de katılıyordu. Bunlar 3 Mayıs 1920 sabahı dört yandan şehire saldırmağa başladılar. Binbaşı Ihsaıv Ortaokul dolaylanyla Xaip mezarlığına •J'r" • M///Î Mücode/e'de Em, Gnl. KENAN ESENGIN Düzce aıraklaıtması •erleştirdiği makinalı tüfeklere çok güveniyordu. Saldın başlar başlamaz atına atlıyarak onlann başına gitmek üzere hareket etti. Baglrmalar, naralarla şehre giren isyancılara makin.Bİı tufekler başarılı ates. ediyorlardl. Bu «ırada sehrin yerlisi bir kışi Binbaşıyı tabanca ile arkadan vurdu. Elinden isabet alan Bınba;ı dü;tü sonra yarasını dığer ehyle tuttu ve yine hareket etti. Fakat bu sefer de Çarsambalı Kara Ali'nin kurfunu ile yere yıkıldı. Şehre girmış olan bir kısım hilâfetçiler, yobazlar, çapulcular üzerine çullandılar, parasını, saatıni, tabanca ve diğer eşyalannı aldılar. Bununla da kalmayarak bütün elbiselerini soydular götürdüler. Bundan •onra Hükumet Konağını iıgal ettiler Bu ıırad» sehırden kaçamıyan ban subaylan da yakaladılar. Bunlardan çok genç bir IU bay olan Abdülkadir adındaki teğmeni çıplak bir hale sokruktan sonra ellerini arkada bağlı olarak cadelerde dolaştırdılar. Taşlarla, sopalarla vurdular. Bu, yobazların daima taktıği olmuştur. Bu genç subay ne yapınıştı? Duşman mı idi? O asağılık yobaz ve haınlerin yaptığını en şerefsiz duşman büe esırlerıne yapmazdı. Bu facia bu ka darla da bıtmıyordu. Ibret verıci olayın devamrm förmek gerekir. Abdulkadır'in çıplak vücuduna kamalar sapladılar va duştu. öldü dıye »ürükleyerek belediye önündeki çamurluğun lçine attılar. Ertesi sabah bir dok torun kanjı onun kımıldadığını pencereden gördü ve gizlıce dok tora haber verdi. Doktor insanlık duygulanyla teğmeni gizlice hastahaneye gotürdü. Orada bir cur* aonra fözlenni açan ı u bay, nı, ru dıys inledı. Fakat 13 Nisan • 31 Mayıs 1920 Çok üstün kuvvetler karşısında olduğunu gören Yarbay Arif, gece Karadotan bucağına çekildi. Buradan da Kızılcaham'a döndü. Ankara bu Bolu olaylarını en dişe ile izliyordu Ayakîanmalann bir an önce bastınlamaması, gittikçe kuvvetlenme^i. yaygın lasrnası ve milü hareketleri tehlıke>e duşurucü davranışların buyumesı hazındi. 8 Mayıs 1920 de Mustafa Kemal Paşa Ge>ve' de bulunan Alı Fuat Paşa'ya: •tsyan vaziyetinin ehemiyetıni fazlasıyle tahmın edeceğinıze emın.m. Kızı'.cahamam ve Çerkeş istıkametlerınde ahıren yenı bir şıddetie genişleyen ısyan Ankara'yı harıeen de tehdıt edecek b:r vazıyet almış olduğu gıbi, Ankara, Keskin ve Haymana gıbi cıvar bolgeler de maddi tazyık altında kendısını gosteremıyen bir fesat yuvası bu'.unduğu muhakkak olduğundan bugun Ankara >ani butun mılli varlığm tehlıke altında addolunmak lâzımdır. Konya ısyanı da butün tafsılâtıyla malumlan olmuştur. Bu bakımdan her şeyden evvel Ankara'da tam mânasıyle emniyet istıhsal edecek bu fesat sahasını tehdıt eyleyen Safranbolu, Çerkeş, Kızılcahamam, BejTjazarı, Mudurnu, Gey ve hattında sa\"unraa vaziyetinin muhafazasma çahşmak gereklıdir. Bir kez bu vaz.yet tespit edıldıkten sonra ısyanın imhası ıçın tertıpler duşunülebihr. Bu bakımdan Adapazaıı'na taarruzdan vazgeçüebılır. Zatıdevletlerinın GejTe'den ayrı'.malarında bir mahzur gorülmuyorsa butun bu jŞİerı idare etmek uzere Ankara >a teşrıf bujTjrmaları da munasıp olur» dıyordu. Bu telgrafla beraber Konya Krcğlisı'ndekı H ıncı Tumenın de bütunuyle Ankara'ya gelmesi emrolunmuştu. hastabakıcılık yapan. insanhk duygularından yoksun, gözleri taassubun asağılık etkisi altında dönmü} ve hayvani duygularla canavarlaşmış olan bu hastabakıcı ona bir yudum su vereceğine, bak gebermemiş, diye dışarıya fırladı. Hilâfetçilere gıttı ve haber verdi. Bıraz sonra birkaç sı âhh çapulcu, kuduz kopekler gıbi hastahaneye girdiler. Yaralı teğmenin boynuna bir ip takarak onu sürükleyip gö türdüler ve sokakta oldürdüler. lşte Seyhül Islâm'ın fetvssının hukmu yerine geldi dıye bağırmaya başladılar. Bir sure önce Istanbul Hükumeti Padisahm çıkarttığı fetvalan çeşıtli araçlarla ve Yunan uçaklarıyla mehiT ve köylere dağıtmıjtı. Isyancılar Bolu'ya hâkim olmuşlardı. Şimdi Yarbay Arif in hesabmı görmek istiyorlardı. 4 Mayıs sabahı bu mufrezeye taarruza başladılar. Günef batıncaya kadar savaf devam etti. Mustafa Kema.1 P»s». Gevve'de bnlunan Ali Fn»t P»»a'dan, Adapszan'ns taarrnzdan vazgeçerek S s v a n m s işJerini idare etmek fizer» Ankara'y» te»rl(\ni lıtivardu. len Suphl Pasa l»e tereddütlü, kışllikten v komutanlık nitahklerınden yoksun birisi idı. (3) Avaklanma bölgesindeki el» başlar, bu işi tahrik «denlerden tertipliyenlerden dah» ÇOK rahıl, gerıcı, haın, amaç vs nıaksadı olmayan basit kimseler dı Kendı kendilerine bir meseleyi kavrayacak, genij ölçüde bır karar verecek durumda değıllerdı. îlkel, aşağılık., aldatmaca hareketlere akıllan ertyor ve çok alçakça darranışlarda kurnazlıkJaj yürütüyorlardı. (î) tsymncı köylüler kendi bölgelerinden uzaklara gitmek lstemiyorlardı. Dar bir görüşe baj lı yobazhklar İçinde Jdller. Bir kısmırun varatılıjı da maceray» elverişli değıldi. (S) Bunların hepsinm Ustündt de başlangıçta mılli güçlere ko> muta eden Karakeçili Yarbay Arif ve Mahmut sonra Aybay R»fet, Ali Fuat Paşa gıbi cesur, btl gıll ve yurtsever aynı zamanda yaptığı lşe inanmıs değerlı subay ve komut&nlann fedakârhfc lan bu işe esasından engel olmuş, yer yer isyancılara darb« ler vurmuşlardı. Diçi Botıd fPTODESTY İBUUSE • Yann: Kesin saraşlar (1) Türk İstiklai Harhl. Cili t, S., 5C. KAĞITCI , «a * • 45 ^ , Müfettislerin fkisl de »Ankara ijesls». değildl! Adamlar rasgele bir otele inip, gerekenlerin yüı lerce sayfayı bulan ifadelerini aldılar. A n gıbi ç* hşıyorlardı. Henuz ne Cezaevi müdürünu gormüslerdi, ne de Savcı'yı. Aldıklan ıfadeler» göre, elli bın'ın verildiğıni gören yoktu. Tevâtür yoluyla işit mişlerdi ama, « Allah'tan korkarlardı görmedıklerine gördüm demeğe!» Ama ahnan ıfadelere göre, Cezaevi bir âletndi! Avlusunda kasap koyun kesıyor, kılo kılo et satıyor, Cezaevine esrar, afyon, sustah, kama sokuluyor, geceleri tutuklu koğuşlannda kumann daniskası oynandıktan başka, fıtil gibi sarhoş Cezaevi Mü durü de bu oyunlara katılıyordu çokluk. O gun Mufettişler müfettişi idareden çagınldu Koğuşta, ipelc pijamasıyla yatağına yanlamıa, îstanbul'dan »z önce gelmis üç mektubu okuyordu. Mektuplardan ikisı pembe zarf kâğıtlıydı ki, ikisı de ayrı üsluplarda, ama aynı aşk temasını işleyen zarif jeylerdi. Üçüncüsü eski arkadaşlanndan Deve'den gelmişti. Rasgele bir zarf kâğıt, paldır küldür bir yazı. Onu en lona bırakarak ilk mektuptan, Semâdan geleninden başlamıştı. Semâ özur üstüne özur dıleyerek yalvarıyor, af diliyordu. Kadın, Kudre tini unutamamıştı. Çok seviyordu. O geceyi hâlâ duşlerınde goruyor, du?lerden heyecanla uyanı>or, uzun zaman kendıne gelemiyordu. Evet, billyordu, suçluydu ama, Semâ'yı da suç işlemeğe iten gene kendisiydi. Bekâr olduğunu soylemis, nldatmıştı onu. Ya verdiği randevuya gelmemesı? O zaman ışte anlamıştı feci şekilde aldatıldığım. öfkeden delıye donerek o câhülıği yapmıştı. Şımdi i^e durumun değiştiğini öğrenmiştı ldris âbı'den. Semâ'nın vereceŞı bir dilekçe, o, taparcasuıa sev. dığı adamın <Zından>dan kurtulmasını uğlamağa yetecekmiş! Mâdem oyle, bir değil bin dilekçı verebılir, hattâ bızzat mahkeraeye gelerek tanıklık bile yapabılırdi. Kudret Yanardağ'm içi titredi: Kan ya çütaı felırse bır gün? Elinde pembe mektup, uzun uzun düşündü: Bırak gelmesini. şu mektuplar bile Allah'tan, ida rece kontrol edilmeden verilmişti. Ya maazallah kontrol edilseydı? Tılısım bozuluverip, iplikleri pı zara çıkıvermez mıydi? Ikinci mektubun sahibini birden hatırlıyamadı. Kimdı bu Dürdâne? Eski harflerle, gayet işlek bir yazıyla yazılmıj mektup, baş*an başa eski tarzda «Aşkın efgan ve eninleri»yle doluydu. «Hurmetkârınız», tCâriyeniz» cPerestişkârınız» gl bi artık çok gerilerde kalmıj deyimlerden örülü bu mektup, gayet kibar bir tarzda evlenmekten, şâyet evlenirlerse tekmıl «Eravâli menkule ve gayrı menkulesıyle, butun tahvıl ve nukutu»nu «Efendısıne seve seve verıp, gereken ferağ ve devirleri derhâl» yapacağından dem vuruyordu. « AUah Allaaaah.. kım bu Dürdâne yahu?» îşte tam bu sırada çağınlmıstı idareden. İki kadının da avrıca posta havaleâyle yolladıkları pa ralar, evlenme tekliflerL. ama dahaftnemlısi,Dür dâne'nin kimliğı!.. Cezaevi avlusunun uğultulu ka'.abalığım bir kıral heybe'ivle yarıp geçerkpn, ka'abahk hayran lıkla ona bakıyor, dalgın, öfkeli hall dıkkatlerd«B kaçmıyordu. tdarcnin. çıkılan merdivenlerinl çıkıp çokta» Itayboldutu halde hilâ gözler o yan* dıkih bekleniyor, bu gidijle «Beyefendi»nin beUu de idareyi bırbirine katacağı «anılıyordu. O çalunla Cezaevi Müdüru'nün odasuıa gır di. Sıska mufettışlere zerrece önem vermeden, hattâ onlan görmezlıkten gelerek, Müdüre tepeden baktı: Ne var? Beni niçin istettin? îki müfettiş baştan ayağa dikkat kesilmişler, adamın kahp kıyafeti önunde, daha çok da yüa kılonun üstündeki agırlıgı altında ezilmişlerdi. Müdür kırıla döküle: Efendim, dedi. Müfettiş beyler.. bilgimM jauracaat edeeekler de. Mufettijlere döndü: Sız müfettıs misinlzT Ikisi iki yandan: Evet efendim. Nerden belli? Kimlikleriniz? İki adam öylesine bir etki altında kalmnlardı Ki, âdeta telâşla davrandılar, kimlıklerüü çıkanp losterdıler. Müfetüşler müfettisi »öyle bir b»ktı, o kadar. Ne müfettişisiniz? Benimle aîâkanız ne? Bir işaret üzerine Müdür de, Savcı da dısan çıktılar, durum, «Muşekkel adam«a anlatıldı. O, anlatılanlan zerrece önemsemeden ayakte dinledi. Sonra: Tuhaf. dedi Benim gibi bir adam Allaha bile riışvet verır mı? Bu bıır; ıkincısi, kım benden ruşvet istemeğe, hele hele almağa cesaret edebılır? Partim ve ben, şimdıye kadar memleketın cükını çıkaran iktidara kar$ı kararlıyız. Çok yakın bir ge lecekte iktidan »lıp... Tumceyi bağh>amıyacaktı, unutmuştu. Unutması, Dürdâne hanımın kunhğını çozemıyea şuural tından gelmiş olabilirdi. Efendim? dedi. İki müfettiş ikı yandan: Hakkı âlıniz var beyefendi.. Yerden göğe kadar haklısınız! Evet, iktidan ahp, lâçkalafmış iktidsnn d v « talarmı sıkıştıracağıgz. Unutmayın ki beyler bu mıl let, donanmasmın teknelerini gümüşten değil, altından; yelkenlerini de ipekten değil canfesten yapar! Müfettijler gülmemek için kendilerini tuttular ama, gene de <Herif>teki ağırlıgın altında yenidea ezildiler. On milyon kilometr» murabbalık Al1 Osma» Olkesi, yâni anayurdumuz, bugiın onda bire indiy» (e suç kimin? Müfettişlerin tek lâf etmeyişlerinl, onlann iktidara bağlı, iktidarın birer memuru olmalanna vererek, üstüne basa basa: Iktidar'ın, dedi. Evet, iktidâr'ın. Bu hakstt, çürüyüp kokuşmus iktidâr er veya feç yıküacak, jTirdumuzd» da nurlu ufuklar olanca azametiyle.^ Hay Allah belâsını versindi |U Durdâne'nınl Gene: Efendim? dedi. Ama yurdumuzda da nurlu ufuklar olanca aza metiyle ne olacaktı? Bırden cDürdâne>yı hatırladi ve, elinde olmıyarak: Yarbay Arif'in öldürülmesi Ki7ilcahamam bölgesine çekilen Yarbay Arif, kuv\'etlerini, Bolu'da toplanan isyancılar kovalamadılar.(l> Müfreze, Ankara'yt kuzeyden kapatmak ıçın burada şımdilik kalmak istıyordu. Yorgundu. 11 Mayıs akşamı çadırlı ordugâha geçtı. Gece basmca gerekli tedbırler alınmış, nobetçıler de dikılmişti. Yarbay Arif, cesur, savaşçı ve yurtsever bir subaydı. Ikincl Bozkır ayaklanmasmın tenkilinde de iyi hizmetler görmüştü. Memleketın durumu yurt haınleri ile, ırtıca guçlerı ile arahksız uğraşmak, döğüımek ve onların çok aşağılık davranıslarını görmek. Yarbay'ı hırçm ve öfkeli yapmıştı. 11 12 Mayıs gecesi çadınnda uyurken alman tedbirlere karşılık karanlıktan yararlanan bir kışi çadırına ysklaşmış, tufeğın namlusunu Yarbay'ın başina dayıyarak ateşlemışti. Cadıra koîanlar soluk fener ışığında onun kafa'inın parçalandığını görmüşler ve dehşet ıçmde kalmışlardı. Ertesi gün Komutanlarını çok seven ve ona bağlı olan Karakeçıli müfrezesi koylerine donmek uzere ızın istçdıler. Fakat kendılerıne nasıhat edıldi, teselli olundular. Bunlar Karakeçili Yarbay Arıf'ı bağlı olarak onunla dövüîlere katılmışlardı. Oiay sırasmda nobetçı olan erlerle Emir Subayı Üsteğmen îhsan ve Kızılcahamam Mıifrezesi Komutanı Binbaşı Euçtü tevkif olundular. Çünkü Gerede'de kuv\'etlerini iyi idare edemejen Binbaşı Ruştu'yü Yarbay Arif o giın astırmak istemiş fakat araya girenlerle affedilmışti. Bunlardan otürü şupheler onun üzerınde toplanıyordu. Yarbav Arif'in öldürülmesi olayı Ankara'da büyuk bir ümntii yarattı. Devrimın idarecilerı Yarbay Mahmut'tan, Yarbay Rahmı'Jen sonra or.un da oldurulmesıne çok yandılar. O açamada Yarbav Anf gıbi gozü pek, yurtsever, kahraman insar.lara çok ihtiyaç vardı. Bu gibı kısıler mılli mücadelenln dayanakları idıler. Her tehhkeli yerde bu korku gucu cesur insanlar yangınları söndurmeğe kosarlardı. Bu acı claydan sonra Ankara oldukça telâşa duştu. Bazıları Mustafa Kemal Paşa Karargâhımn Kayseri ya da Sıvas'a gitmefini ilerı «ürdüler. Fakat buyuk guçlukleri yenmenni bilen Muttafa Kemal bu güçluğu de yerinde kallrak \endi. • ••• • iTiffany Jlones •*••• JffFANYJONES •îîîîîîîlîîîîîî• • • • • • * îîîîîîîîtîîîîîî • » • • • • * RCKI O U,u.U3E...N£ BCOC ME oe. i BL> PIAZA. İU lVJoHCOOOğ|IUIjkonuvercsim:AYHANBAŞOĞLU i YEMİNİ (Deranu r«r) İOİPIY4 P0â<ZU YueÜ. A. Kesin tedbirler Bırınci Duzce ayaklanması başlamarFan once tkınci Anzavur ayaklanmasında ve çevredekı tedhi^lerden moralleri bo7ulan halkı gormek, onlara guc katmak amacnla Bur'ia'ya gitmiş bulur.uvorriu Fuat Paşa, Düzce avaklanma«ını haber a!ır almar yanındaki suvart boIjğu ile Gevve've geldı Bu sırada Ikincı Anzavur ayaklanrnası dt bastınlmıjtı. Tuııt Pa«». Stıt» G ( » r ı B » ÎS7inHs grre'clı trr'n ve t'd Sakarya Defterdarlığından MahaHeai Cumhurıyet Pafta 36 Ada W Parsel 8 olç. 14.52 M2. Clasi t V ü n d e odası olan kârglr dükkân HazİB« bissesi 2/4 KiTtnetl Lira 25UOU Teminatı Lira 1S75 Yukanda cinsi, ada ve parsel numarası İle yüz ölçümü yanlı tasmmaz maldan Hazine hissesı olan 2,4 hıssesi 25.0UO.0O lira bedel üzerınden fcapalı zarf usulıvle satışa çıkanlmıştu. Satış 27.6 1969 tanhıne tesadtlf eden Cuma günü saat 15.30 da yapılacaktır Teklıf mektuplan ihale saatınden bir saat evveline kadar Komisyona vermelerl. Postada vakı gecıkmeier icabul edilmez Talip olanlann belirli gün ve saatte Komisyona müracaatları, fazla İzahat almak ve sartnameslni gormek lsteyenlerin ber gün mesaı eaatlen datulıncie Mı' . i m l â k Müdurlügüne mUracaatlan 11in olunur. ( B a s ı n : 16916/7418) aidı. Çuşku