02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE DÖÇT 26 Nisan "Z3 MENDERESin DRAMI Yazan: Kıpırdayan kurumlar.. BASIMN UTARMALARI FAY.DA VERMEDİ... I İbreler vardır. Bir balaşta göze çarpmaz gibi görünürler, yahut ancak günlük havadan nişan verir ve üzerlerinde durulmaya değmez gibi görünürler. Ama gerçek devlet adamı odur ki, bu ibrelerin tireşimlerini, gece ve gündüz bir an gözden uzak tutmadan değer. lendiriı. . ' Bir ülkenin v« bir toplumun gidişatı hakkında ıhkim çıkarabileceğimiz öyle hareketler vardır kl, bunlar bir bakıjta bize, temel laktörler olroayan günlük olaylar gibi görünürler. Ama bu görüs ve görünü» yanlıştır. Hele iktidar ve siyasi gücler, bu hareketlerin üstüne gereği gibi eğilmezlerse hata daha büyük olur. Halbuki bir Buda rahibinin, bir bakışta mânasız gibi görünen kutsal ınetinlerden mâna çıkarmaya çaiışması gibi, gecelerini ve gundüzlerini, bu septom'lar, bu âraz üzermde teksıf etmeleri gerekir. Yoksa bu gafletlerini ileride hem kendileri. hem toplum acı bir sekilde öder. Şımdi burada değineceğimiz ve değerlendirmeye çalışacağımız bu müesseselerin üzerintfe durur» ken, orduya ayrıca temas etmeyeceiiz. Çünkü ordu tedir ginlifi re bunım doğurduğu hareketler üzennde, daha öneeki sayfalarda gereği kadar durduk. Şimdi diğer bazı müesseseler uzerinde kısaca duracağız. Çünkü bu muesseseîerin durumu, işleyiçi, toplum hayatı bakımindan üyla ibre titreçimleri gösterir ki, bu ibreler ve titreşimleri incelemek, yalnız iktidarın değil, butün gıya»i ve hele aycfm güclerin vazıfesidir. Biz de burada bunlara temas ederken, bugün için de bir şeyler ifade eden, bir vazifenin şuurunu nefsimizde hissedıyoruz... Basında titreşen ibreler! Galiba her ülkede alısılan ve bir zamanlar çok tekrar edilen bir süz vardı : Basın, Dördüncü Kuvvettlr. Yani bu söze göre basın, bir ulkenin temel güclerini tes DiÇi Botıd MODESTY BLAISE gil eden teşrit (kanun koyucu Meclis veja makam), icra (hükumet cihazı) ve kazâ (adlî örgütler) yanında ve onlar gibi mülkun hayatına etkili bir güc sayılmak istenirdi. Yani bu üç kuvvetin yanına ve tabiî sembolik olarak, bir de «efkân nmumiye» kamu efkârı eklenirdi. Şimtfi bu görüç tabiî çok eskimiştir. Çünkü bunların revaçta olduğu zamanlarda basın, şimdı bütün dünyada ve bizde olduğu gıbı alelâde bir tıcaret işi haline gelmemişti. Nitekim bugün, meselâ bizde, eğer bu formülü doğru olarak alırsak. en müstehçen neşriyat yapan, resimler basan, ama en çok satan derginin, Türk kamu efkârını en iyi »ksettiren yayın organı olduğu neticesine varırız ki. bu elbette doğru değildir. Çünkü insanın, hayvanî insiyakları elbette vardır. Ama insan denilen yaratık, diğer hayvanlard'an. bu insiyakları ile değil, başka değerlerle aynlır. Aynı durumu. son zamanlarda gazetelerimizin bazılarında çıkan ve bir Ingilız parlâmento âzasına atfedilen şu sözler bir başka bakımdan dogrular : Şimdi bizde ve Amerikads basın ve yayınlar, insanları, Vriimes hayvanları seviyesine indiriyor.. Hülâsa basımn dördüncü kuvvet olduğu efsanesini bir tarafa atarak, ama basının da bir guc olduğunu elbette ki kabul ederek. incelemelerimize o*evam edelim. Hakikat şuydu: Bilhassa 1958, hele 1959 da memlekette tansıyonun asırı şekilde gerginleştiğine daha önceleri içaret etmiştik. Bu gerginlik, elbette ki basında da görülüyordu. Ama dikkati çeken bir hîdise de göze çarpıyordu.: Iktidarı tutan basın, gıttikçe tesi"rfni kaybediyordu! Meselâ, demokratçı bir yazarın kitabında belirttigıne göre. iktidar organlan sayılan Zafer ve Son Havadis gibi gazetelerin tirajlan toplamı 70.000'e düştüğü halrfe, iktidara karşı çıkan gazetelerin tirajlan toplamı 1.500.000'e varmıştı. Kaldı ki, iktidar gazetelerinin, köylere kadar varan resmi veya mecburî abone sayıları ile. iadeleri de bu yekunda hesabetmelidir. Demek ki, basında ibre, iktidar aleyhine işliyordu. Sonra bir de şu var: Basın genel olarak, sevıyesızleşıyordu. Meselâ o zaman Hükumet, BasınYayın Umum Müdurlüğu veya parti organı taraftndan derlenip iktidar makamlarına sunulan ve her nasılsa bir yerlere kaybolmayıp, şimdi de ernaneten bemm elimde bulunan bir «Basın Münakaşaları ve Ksvgalmrı» dosyası var. Bu dosyadan parçalar nakletmemi, hiçbir okuyucunun istemıyeceğini sanırım. Çunkü muhalıf, muvafık veya tarafsız görünen bu gazete ve dergilerden, öyle parçalar derlenmiştir ki, bunlardan bu eserde tek cümlenin yer almasını, hakikaten ıstemem. Kaldı ki ve daha yukarıda da işaret ettiğim gibi, basın artık kamu efkârı demek değildir. Tahrik, iftira ve sövüsme ile, hayvanî ihtirasları, kinleri, garazlan, hattâ kutsal inançları gıcıklayan ve tıcaret metaı haline getiren, bugünkü salgından ise, bizim ve bıze benzer ülkeler halkının nasıl kurtulacakları, hakikaten bir meseledir.. nl düpedüz demagok olan kuvvetlerin de elina geçebüir. Ama devlet, parti İktidan v» parti adamlan demek değildir. Devlet; mllletta, topyekun ve organize İktidar gücü olroak lazımdır. Yahut da öyle olmalıdır. Veya hlç değilse, siyasl kavgalann dışmda kalmalıdır. Yoksa va meselâ, bu gün de olduğu gibi ve partisiz bir memur kendlni, lşleıinde, nakülerde, tayinlerde, devlet denilen gücün değil de, şu veya bu gelgeç parti adammın tehdldi altmda hissederse, o zaman memlekette, devlei nizarru değil, demagoknn, diktatörün, oligarh'm veya herhangl bir hırs 1 veya menlaat örgütünün tasa .lutu hfikimdir demek olur. Ve bu tesallut, inanmalı ki sağlam bir temel teşkil etmez, yıküır... lere lâyık kadronun iyi hazırlanması lşlerlnde İse üniversitenin, ikl korkunç düşmam vardır 0 Üniversitenin retiştirici ve hazırlayıcı kadrosunnn yetersizliği veya itibarsızlaşması, S Üniversitede hanrianan ve yetişme çağında olan genç kadronun Işsizliği, gayesizli|i. Bunların üzerlnde kasaca duralım: Yetiştirid kadronun Unlversiteden, ruhan, fikren kopması, verlmsizleşmesl, adeta ünlversiteye yabancı durumlars düşüp, Universite müderrisliği vasfınm şekilden veya barem kayıtlarından ibaret kalması, üniversitenin ölümüdür. öğrend lssizliğine ve üniversitenin günlük havasma, lşsiz gtiçsüzlüğün hakim olmasma gelînce, bu feci bir haldir. Ve ?ene üniversitenin ölümüdür öyle sanıyorum ki bu iki hava. daha doğrusu bu iki .. î v ı ı .nsaydı, gene de öyl» Bir ülkede Milll Eğitim varkeyfiyet. dün de, bu gün oiacaktı... sa siyaset vardır. Çünkü siyasl de. Türk Üniversitesine şuuru. Milll Eğitim yaratır ve hâkimdir. Yani üniversite hocabesler. Yoksa cshaletin kol sı yetiştirme, üniversite öfrencigezdiği bir takım cahiller orsı de yetişme ihtirasını kayb<*tdusunun dağlan taşlan doldur ti mi, üniversitenin üniversite duğu, bütün işlerin menfaatolmak vasfı sona erer. Menderes devrinde pek belirlann, bir avuç insanın tasarmeyen. ama şimdi bir kötu salrufunda toplandığı herhangl bir Kısacası Kütüphanenin yerigm halini alan bu üniversite ve ülkede, milli siyasetten, elbetni kahveler ve sokaklar, müyüksek mekteü'.er ticaretinHpn te ki bahsedilemez. derrislik vasfının yerini de, bilmem bahsedevim mi? Eğigünlük kazanç kaygıları aldı Üniversite İse, Milll Eğitim tim. öğretim ve üniversiie olmak mı. iş bitmiş demektir. Böyle örgütünün de üstünde bir müvasfı üzerinde. her türlü bilaı ve müe?se«eler ancak »Diplomalı essesedir. Yahut da bu örgüar.layıştan mahrum, sncak oaraveya diploma peşinde bir vasıfnın desteklediği ve Milli Eşitim, tün tacıdır. Çünkü Universite sız okur yazar'ar enflâsyonu" denilen kavramın ku*sal değere\velâ memleketın gelecekte«i na yol açar. Bunlar istikbalde, lerine iUisiz bir vekâlet vcvr ikhâkim ve aktlf kadrosunu vehangı safta yer alırlarsa alsınlar, tida^ın bes'ediği bu kontro!"Kiz, rir. Bu kadroyu da, ya iyi, vazararlıdırlar. Benim okuduğum prensipsiz, hatiâ kütüphanesiz, üniversitenin bende kalan tek hut da lena olarak verir. O halhocasız. ama muhasebe büroları didişmeli hatırası şudur: Ünide Üniversıte, memleketin kaiyi işleyen garip cereyan üzprinversitedeki Sğrenciler, üniversideri ustünde eli ve damgası ode burada durmavacajhm Yalte idaresinden CBu idare de gene lan en üstün müessesedir. Menız su kariarını sövleyeceğim ki, selâ ordu, hazarda, ancak ha öğrenciler elındeydi) orada bu bu türeyen teşekküllerin ve yülunduğum yıllarda, hep tek bir zırlanan ve bekleyen bir aksırütülen islerin yarın bütün bedeşeyi elde etmek için savaştılar. yon kudretidir. Sefeı1 için yelini. yalnız memleketin sükunu O da, üniversite kütüphanesinin, tiştirilir. Ha'buki Universite. değil. bizzat bu çatılar altında va günün yirmi dört saatınde de ahem hazarda, hem seferde, dur kit öldüren gençler ödeyecektir. çık kalmasıydı. Yani kütüphane madan, aktif ımsurlan milletin Çünkü üniversite, hele bizim giidareci ekiplerinin ona göre düyapısına katan bir bilgi. fikir bi az jrelismiş ülkelerde. ticaret zenlenmesiydi. îdareci öğrenci ve ihtisas cihazıdır. Memleketişi değil. gene =n iyisi devlet işi kadro ise sonuna kadar, küte yön tayin edecek ve millet olmahdır. Çünkü tüccar kâr tüphanenin sabah sekizde açılıp, gayesi ile çalışır. Devlet ise ne içinde, hem insanlarla lnsanlar, gece 12'de kapaülmasında diretkadar oligarsjye de kaysa, nihahem insanlarla hükumet ve ti,. Ben, biraz da idare kadrosunyet devlettir. devlet arasmdaki münasebetledan biri olarak vakti gelip üniver ri ve hareketleri düzenleyecek siteden aynldığım zaman, bu YARIN: keskin savaş, hâlâ devam ediolan kişüeri üniversite yetiştiyordu. Zaten üniversite kütüpharir. nesi ki büyük bir binaydı Bayar ve Menderes'te Üniversitenin bütün bu «a her saat tıklun tıklımdı. Sanıyolâiklik anlayışı dettıği ve yoğuıduğu hizmetlerum ki sabaha kadar açık kalma rin yürümesi, yahut bu hizmet Üniversite? Universite ticareti! Yorom • ELISABETH S. HOLDING N1HAL TEG1N0BJU.1 ÇevJren: Tiffcuny J o n e s IVIallcoçoğluı konuveresim:AYHANBAŞOĞLU |J jfJTİKAM YEMİNİ Çağın mucizesi! Çağın mucizesi, veya mucize lerinden biri olan radyoya gelince. Demokrat iktidan zamanmda radyo, yalnız ve mün hasıran iktidarm elindeydl. Rad yoda muhalefetin, hatta seçira mücadelelerinde bile, söz hakkı gayet kısıtlıydı. Bugün bu hal bize garip gelebilır. Ama ne varki gerçek, 27 Mayıs"tan önce böyleydi. Yani radyoda her gün iktidar konuşacaktı. Muhalefet cevap vermeyecekti. Ve bu konuşmalarda bir takım basit insanlardan Başvekilin ciddi siyaset savaşlarına kadar, herkes ve her şey kademe kademe yeralıyordu. Ve gariptir ki bu durum, deveti idare edenlerce, gayet dojru, nizamı aleme gayet uygtın ve hakkm tâ kendisi gtbi görünüyordu. Bu akıl dışı durumu, o zamanlar iktidar adına radyoda konuşan, kültürüne gü vendiğim bir arkadaşımdan defalarla sormusumdur. Durumdan o da memnun görünmüyordu. Fakat belliydi. ki, bu düzene karşı koyacak güçte de degıldi. Halbuki radyoda böyle bir iktidar tasarrufu, düpeduz bir haksızlıktı. Çunkü radyo hükumetin değil, devletin mahdır. Çünkü hükumet şu veya bu partinin elmde olabilir, hatta bir gün köylerde, kasabalarda, daha çok din veva mukadde=;at tıcareti yapan. yahut milli hiüleri, asılsız iddialara dayanarak kamçılayan. va. Henüz dünyaya gelmemiş bir ruh kadar özgür hissediyordu kendıni. İçinde ne bir damla aşk ne bir nebze nefret. Ne pişmanlık, ne umut. Geçmişe dair hiç bir şey hatıriamıyordu. Gelecekten hiç bir şey beklemiyordu. Dünyada tek isteği yalnız kalmaktı. Yapayalnız. Sonra beyninin çarkları gene dönmeğe ve hâtıralar geri gelmeğe başiadı. Angelo yol kıyısında yüz üstü... ve bunu yapan Jocelyn'di. Bir karafatmayı ezer gibi ezmistı Angelo'yu. Sonra her zaman kinden güzel, her zamankinden nazlı, eve dönmüştü. Ve Killian ona kendi eliyle ekmek yedirmişti. Jocelyn de yemişti ekmeği. Biraz önce bir hayata son veren kendisi değilmişcesine güzel, tatlı, boynu bükük: ekmek yemiş, portakal suyu içmişti... •Engerek yılanı mı dedin? Engerek yılanı hiç olmazsa bir başka engerek yılanını sokmaz!» Gurubun son renkierı solmağa başlamış ve kı\nda ışıklar yanmıştı, tek tük. Kı\nlcım gibi titreşen ışıklar. Killian Rio de Janeiro körfezini ilk görüşünü hatırladı birden ve kalbıne kıskaç gibi bir acı yapıştı. Seher vakti görmuştü RİO^TI gemiden. Güver teden limana bakmış, bakmıştı. İçinde anlatılmaz bir mutluluk. bir coşkunluk sanki bu şahane man zara onun kendi esenydi; bu güzellıği kendisi yaratmıştı sanki! Gördüğü ilk yabancı limandı bu ve genç adam, «Demek dünya bu!» diye düşünmüştü. «Gencim, kuvvetliyim' Bu ilk adım! Artık bütün dünyayı gezip göreceğim!. •Gencim, kuvvetliyim dilediğim yere giderim ben.» Ve gele gele buraya gelip çakılmı^tı. Ne genç buluyordu artık kendini. ne de kuvvetli. O günlere, o durumuna dönebilecek miydi acaba? Yıtirdiği huzuru yeniden bulabilecek miydi? Gençliğini? Güvertenin tavanında ışıklar yandı ve bu Killian'ı sinirlendirdi. Karanlıkta kalmak istiyordu o, yalnız olmak. Motör durmuş çıpa denize atılmıştı. Bu da nesıydi niçin duruyorlardı burada? Jocelyn kamara kapısında belirerek, «Jocko g* lip kokteyl yapsana bize!» dedi. Genç adam boğuk bir sesle, «lstemem» diye c» vap Verdi. Kız bir hayalet sessizliğiyle ona doğru süzüldü. Bir sigara paketi uzatarak; <Yak bir tane» dedi. «Bunu nerden buldun?» «Kaptandan. Hadi, yak bir tane.» «Istemem... Neden durduk?» «Kaptan sofra kuracak da!» Kız gitti, parmaklığın üzerine oturdu. «Jocko Angelo'>Ti mu düşünüyorsun?» «Kes sesini! Çekil başımdan. Rahat bırak beni!» • Onu düşünüyorsan hiç merak etme. Kimsenia haberi yok. Senın yaptığını da kimse bilmeyecek. Tek şahit oydu.» • Ben seni denize atmadım.» • Angelo görmüş seni. Para verdim, ağzını ka« pamak için. Bell'lerin yanma işe soktum. Ama daha çok para istivordu. Başka... şeyler de istiyordu. Sonu gelmeyecekti isteklerinin. Jocko... onu sustur mak şarttı, bir tanem.» Killian dudaklannı sımstkı kıstı. Münakaşaya girmiyecekti onunla. Hiç konuşmayacaktı. Sadece; «Kovaladın mı onu?» diye sordu. «Otomobili üs. tüne üstüne mi sürdün? Kaçü mı önünden?» Bu« nu bilmesi şarttı. • Hayır Çantamı düşürmüş gibi yaptım. Angelo onu almağa gitti. Yere eğildi...» • Sen de onu ezdin, geçtin. Çiğnedin onu. Çıktın, mektubunu onun cebinden aldın ve eve gidip kahvaltı ettin.» • Sen zorla yedirdin kahvaltıyı bana.» «Tepsinin üstünde bir gül vardı nârin bir vazo içinde. El bebek gül bebek, kibar bir küçük hanun gibiydin. Bir zengin kızı.» (Arkası var) Düıce Konuralp Göğüs Hastalıklan Hastahanesi Baştabibliğînden Gurup C i ns i No. 1 Yazlık ve kışlık sebze ve meyve 2 Kunı erzak bakkaliye 3 Kemikli sığır ve dana etl 4 Tek tıp ekmek 850 Gr. lık 5 Linyit kömürU elek üstü 6 Kapsül Chl. Tetraslklin Vitamlne 7 Tab. N. Morpholine Methylprazinamide 8 Muhtelif Uâç Mikdan Muhammen bed. Lira Kş. 47 167 50 97 970 50 92 400 00 22 000 00 17 000 00 8 037 50 19 236 00 14 825 00 Geçici teminatı 3 6 5 1 1 538 00 148 52 870 00 650 00 275 00 E ksi 1tm e Şekli Saati K. Zarf 10 10 11 11 10 00 30 00 30 00 24 kalem 24 11.000 bin Kg. 22.000 adet 100 ton 15.000 adet 35.000 • 21 kalem K. K. K. K. Zarf Zarf Zarf Zarf 452 81 1 442 70 1 fll 90 Açık Eks. K. Zarf Açık Eks. 10 30 11 00 11 30 Hastahanemlzln 1969 Malt Yıh iMyaçlanndan yukanda yazılı vlyecek, yakacak ve llaçi&r SEKİZ Gurup hallnde 22/4/1969 tarihinden Itibaren ONBEŞ gün müddetle eksiltmeye konulmuş olup 2490 sayılı kanunun 31. ve 41. maddelerine göre eksiltmelerl yapılacaktır. Tek tip ekmek ile kunı erzak'ın içinde bulunan toz şeker'in eksiltmeleri değlşik flat esasma gr3re yapılacaktır. 1. ilâ 4. gurubun eksiltmeleri 12/5/1969 5. ve 8. jrurublann eksütmelen 13'5/1969 günu yapılacaktır. Yukarıda SEKİZ gurup halindeki eksilrmelertn şartnameleri mesal gün ve saatlertnde Hastahanemizde, ilâçlara it şartnameler Ankara, Istanbul ve Bolu Sağlık Müdürlüklerinde bedelsiz olarak görülebilir. Talıplerin, eksiltme gün ve saatinden bir saat evvel 1969 yılı kaydı ıcra edilmlş Tlcaret Odası belgesi ve tek'af mektupİTi ile teminat makbuzlarını Komisyona vermelen lâzımdır Eksilt me °ün ve saatleri vukanda belirtüdJÇinden, taliplerin vaktinde müracaatları. Postadaki gecikmelerin nazarı it'bara alınmayacagı üân olonur. (Basın: 14327/4848)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle