22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHTFE DORT !er ae var, ba tmkSnlarâan yararlanmak gerekir.» 24 Kasım 1969 CÜMHURÎYET Sovyetler Birliği Dışişleri Bakan yardımcısına göre SOVYETLERDE I SflflT KÜLTÜR İŞBİRLİĞİ ŞBÎRLtGtMÎZİN Ikiocl saf hası kültfir işbirliğidir. Türk küJtürü bizim memleketimizde çok yüksek olarak değerlendirilmektedlr. Yalnız aydınlar arasında değil, halklar araaındadır. Bizler, birbirimiz den çok faydalı şeyler alabiliriz. Ekonomik işbirliğinde madılî şeylerln mübadeiesl vardır, kültürde manevî mübadele vardır, manevî kıymetler de halklar tarafmdan yaratılmıştır. Rejim forkı doslluga mâni değil oskova'ya tam 45 dakika vardı, ahşkanlıkla kemerımı bağladım, sigaramı «ondurdum, ama uçak işaretınde bır hareket yoktu. Donuyordu uçak kavıs çizerek, ikı saat sonra bır başka alandaydık! Moskova'da hava, inışe uygun değılnuş. Neden sonra u>gun hava bulmuşlar kı, yenıden havalandık, vardık Moskova'ya.. Butun randevular gıin e gıtmiştı, sevındım.. Belki şovle doya doya, başımıza buyruk gezerız. Nerede o gunler? Son suratle gıdiyorduk Moskova'ya, arabalarla. M giden arabalara el etraeye. Üçüncüsunde başardı, bır kamyontfu bu. Hemen onun deposundan bizim depoya aktarma yapıldı.. «Pajastva» dendi o kadar.. «Teşekkür. ». Ne belge, ne formahte gerektiren işler.. Benzin devletın, arabalar devletın, kimin malını kimden esirgeyeceksm?.. özel araba bile olsa benzin ikmali yapılıyor, o kadar.. Bır tuhaf iç, vesselâm.. Bizde bir atasöıü var: Yer insanı değil, insan yeri süsler!» llk cumlesı bu oldu Dışişleri Bakan Yartfımcısının. Sonra Sovyetler Bırliğinln çok buyuk olduğu konuşuldu. «Neyi be|endiniz, neyl beğenmediniz bizde?» «Çok büyük bir çantiye, memleketıniz.» DEMİREL'e SELAM GETIRDIM Orkiye'ye döndfikten sonra Sayın Süleyman Demirel'e. thsan Sabri Çağlayan^îl'e sel&mlanmı »oyleviniz. Bu, İTİ tanıdı£ım iki kisidir. Türkive'de pek kimse tanıvorum. Sizin Reiıienmhomnuz bnrava gelmek isterse çok lyi karsılanacak..» «Gelecek mi acaba ekıeling, bazı söylentiler var..» Adam diplomat, «yer mi» gazetecı nutnaralannı? Guldu. «Siz Türksünüı, kendisine »orabilirsiniz!: F.T sahibi olarak biz memnun olacağız, kapıla DOĞRU DIŞİŞLERİNE K Benzin istasyonu görmemistım hıç, bu kacfar araba benziri nereden ahr' «T» benzin biterse yolda?» dıyordum.. «Bensin bitmn efendum» diyordu bızım Vıktor'umuz . «Y»hu ys hilerse?», «Neden bitstn efendnm?.» Ve bindiğımiz taksinin benzir.ı bıtıverdı havaalanı Moskova arası'. Yağmur yağıvordu. Şofor ınd:, başladı gelen ılık kıyafet, yolcu isi . «Dıslsleri Bakanhgın» gidiyoraz» dedıler . «Aman etmen, gidip liyahlan eekelim^B Sokmedi.. Dısişleri Bakanhğının o muazzam bınasında bulduk kendlmızi . Dısışlerı Bakanının dokuz yardımcısmdan birisi Tavari? VinogTadov butün randevulara allak bullak olmus, ama bizi beklemişti, beklemektevdi.. Önce kılık kıvafetten ozur diledık. «Biz gizi görmekten memnunuz, dış durum onemli değil. T rımız her zaman açıktır. Bizler, Türk heyetlerinin gelmesinden memnnnuz, bunlar nezaket sözleri değildir. lyi münasebetler yaşıyornz, birbirimizi daha iyi tanırsak, bu münasebetler daba iyi olacaktır. Bnnun için birbirimizi iyi tanımamız lâzımdır. Bannnla beraber bazı sevlerl begenmezsiniz, bazısını begenirginiz. îste biz bn sebeplerle Türk misafirlerinin Sovyetler Birlifcine gelmegini istiyornz. Ne kadar çok gelinirse o kadar ivi olnr. Bazen bnraya relivorlar. dönüste fena vazıvorlar, olsun, yine gelsinler., Meselâ TBrk fikir adamlarının, yazarlannın etkileri bellidir, banan içindir ki, Türk gazeteciler grnpnnun büyük öde\leri \ardır, gördüklerini, isittiklerini anlatması lâzıra, bundan biz çok memnunoz, efer Türk Sovyet münasebetlerinin değerlendirilmesini istiyorsanız birkaç kelime sSyleveyim, bizim raünasebetlerimiz inkisaf \olnndadır. Sovjetler Birliji bundan memnundnr.. fvi komsulnkla da iş bitraiyor, aynı amanda ekf1 ^r""iU münasebet Tabiî hetn birinci şekilde, bem de kültürel mübadelede birbirimize nygnn olmayan şevler teklif edilmemelidir. Sivasî saha da var, her iki mendeketi ilgilendiren, anlaşılmayan şeyler olabilir, mühim olan bu me seleleri arayıp bulmaktır. Siz şimdi divebilirsiniz, (pelti, »osyal rejimlerimiz apayndıt) olabilir. Politik rejimin farkı bu münasebetlere engel olnyor mn? tşte mesele burada. Madem ki bizim rejimimiz ayndır, ba *• landa f azla yakınhk olmayabüir. Aynı zamanda memleketinizde bazı inançlardan dolayı dofru olmayan kanaatler olabilir, hem kültürel, hem de ekonomik a landa. Biz şuna inanıyoruz ki, bizim rejim mynlığımız bütün sahalarda bir engel değildir, neden bövle sayıyornz?.. Çünkü biz bilinen, Lenin'in teorisine dayanıyoruz. Bir derletin rejimi devlete ve halka aittir, kimseve ait değildir. Devlet arası münasebetler de başkadır. tşte Turkiye ile nıünasebetlerimizi bu şekilde değerlendiririz. Sovyet halkJan dostane bir şekilde Türk halklanna şnnu demektedir: Türk halkı inkişaf etmiş bir filkenin insanlan olsun..» Konuşmalarımız bu mınval Uzere devam ettı, bizi şaşırtan. yadırgatan, aytan gelen şeyleri sıraladık, beğendlklerlmizı, begenmediklerlmizi söyledik. Çün ku ev sahibi Tavariş Vinogradov, Insana, samiml olmak havasını, duyusunu veriyordu Biz de olduk. öfütlerimizi tutarlar ınşallah' . Moskova... Parklar, genlş caddeler, alanlar, Ağaçh yollar, menner mezarlar, anıtımsı raezarlar, ağaçlar agaçlarda kuşlar «vıl cıvıl. Kara taştan bır tümsek. Yontulmanıış taşa yonttılmuş bır golge, kıvırcık saçlr Nazım Hıtonet. Uzerinde imz«5i. Taze çıçekler bıraialmı?. Mezarhğı zıyarete gelenler, durup okuyorlar imzayı. ısmi «Nazım Hikmet.. Büyük Türk »airi». Duruyorlar bır an tnezar başında «Büyük Türk ş»lri Nazim Hikmet.» Şairi anlıyortJum, Turk'u anlıyordum, Nazım Hik met'ı anlıyordum. Anlanıadıgım bır Jcellme vardı, sordum Babayef'e bu ned:r diye, «Büyük» dedi. Şöyle bir dolaşırken mezarlığı nıce büyıik kişilerin, yazar ye^illikler ye heykellet ri'nln Çalıkuşu'ndan söz edıyorlar. Azız Nesın'den, Orhan Kemal'den, Yaşar Kemal'den, Oktay Akbal'dan, Nevzat Ustun'den. Ve isimler sıralanıyor Yani ot gıbi yaşayıp, iz bırakmayandan soz yok bu komşuda. Ve bu gibilerin golge etmemesırden başka da bir isteklerl yok, yansraıadı bize bovle bir ?ey. Dünyaya, halklara iz bırakmışların arasında bir kara taş vardı ve Nazım eğılip bakıvordu toprağa doğnı bir torba da olsa vatan toprağı, vatan toprağıydı .. lann, çızerlerin. sanatçüann mezarlanm gördum. «Babayef, ben de öliirsern buraja mı gömerler?» «Bırak» demiş Ekber Babavef Nazım'a. «Olüm de nereden çıktı?» Bır halta önce «Beni gezdir» demış «arabanla».. Gezm^sler. Hep olümden, ölnıekten bahsetmış Nazım. Ve bır hafta sonra gurbet ellerde olmüş Nazım. Mezannda şlmdl, babasının mezanndan gelmış bir torba vatan toprağı var, çiçekler açmış, allı, beyazlı. Mustafa Kemal Atatürk'ümüzü tanımayan yok komsumuzda. Nasıl bir yücelikle bahsedivorlar O dev'den, büyük insandan. Sonra mı? Bir şairden bah sediyorlar sevgiyle, mısralar okuyorlar. Sonra mı? Reşat Nu YARIN : ZEKERİYA SERTEL Mallcoçoğlıa »\Onu ve resım: AYHAN BAŞOĞLUİ THMA CASUSÜ BOŞ YOK V •••••••••••••••• •••••«••••••»••a •••••••••••••••a •••••••••••••••a • ••••••••• Botld »••••••••a••••••••••«••• •••••••••••ııaı ••••••••••«•• «••••«•• •«••••••#•••• « • • • • • • • «•••«feaaa• • • • • « • • • • # • • • • • * • • • • « • « ••••••««••••• !••*•••••*• ••»•«•••««*BaaaııaB«aaaa»«««« • •••••••< •••«••••••••••••••••••• •«••••••••••••a •••••••a !•••••••••••••• ••••«••••••••••••••• ••••••a••••••••••«•• ««•••••••••••••••••• •••••••••«•••••••••• «••••••••••••••••••* **••••••••••••* Tiffnnv .• . • •• ..» • ».. •. • • • • • • • • • • • • • • . •• • . «.. • • ..« .• • • • • • • • • • • • • » • î ; ; ; • • • • • • • • • • » • • • • • • • • • • • • • • • •. • «• * • •• • • • • • • « • • • • • • • • • • • • « •« •• • » > • • • • • •• • • • • • • • • • • • • ••••••••••• 4KİT geçmişti.ama bizi mu hasaraya alan komşumuz boş vakıt bırakmamışlardı 22 azaml ıstifade edehm diye, DışJşlerinden kalkıp Sovyetler BlrHeykeltıraş Nızam: lığı Bakanlar Kurulu Nezdinde A.Y.O.T. nın adından «olağanustu» sozDevlet Plânlama Teşkilâtına da cuğunun çıkanlmasını ıstıyorsunuz, demek ge gıttık. Gıttık değı' cebren gbriye sadece AY.T. kalacak, yânı Asayışi Yertünüdük benoe. Kültür şubesl leştırme Teskılâtı. Ö%leyse siz, asayışın bir şefl Buzlekov, ekonomi reforturlu yerlesmejeceğı kanısmdasınız, dedı. mu bilmem nesi Jeşefskl, GosMufettış: plan yonetim kurulu üyesi, ay Oradakı Y de atılabıhr, tfiye cevap vernı zamanda plânlama şubesı şedi. Yerleştırtne sozıi gerçekten luzumsuz. Sadece Asayış Teşkılâtı neroize yetmez bızım? fl Rıbıdinskı ıle masaya oturAmî, lâf aramızda, genel direktor en ufak bir duk. Cebındeki parayı, hattâ aldefışiklığe razı degil. Bir teşkilâtın «dı ne kadığı maaşı bıle bilmeyen bendar uzun olursa. ömru de o kadar uzun olurdeniz içm, koca Sovyetler Birmus, boyle soyluyor. Bunun bir harfinı kalhğmvn mılyarlara dayanan edırmağa kalktın mı. arkası çorap sokuğü gıbı konomisi ne kadar ilgı uyandıgeftem» artk, durdBramaznııw»«But«»n t*^«Ji rırse o kadar ılgıyl» dınledmı sovlenenlen'.. Üç bintaşlbi» J[âtı kaldınrlarmı? ortactan. E.. insan ekmek yediği yeri savunmalı. değil mi ya? yılhk orta ve uzun vâdelı plânSonra heykeltıraş Nizam'ın koluna girdı, onu ları yapıvormuş. 17 ekonomiit bir resmin önüne götürdü. bolge>e ayrılmış, plânlar her Cumhunyete' gore hazırlanıyor Ne güzel resım bu, dedi. Kimin. Bizim Ülkü'nun, dedi heykeltıraş Nizam. muş, Bakaiüık ve CunahunvetMufettiş, resme uzun uzun baktı, sonra: lerle müzakere ediliyormuş. Benım anladığıma gore, dedi, resmin altmı Anlaşmazlık olursa Bakanlar boydan boya kaplayan şu gri helezonlar, dikenli Kurulu Komitesine eldıyormuş. telleri gösteriyor, birbirıne kanşmış ve o bölümu, öteki bolümden ayırmış, aşılmaz bir siper gibl. Us Türk grabunda gerçekten etündeki koyu leke bir kediyi andınyor, öyle dekonomıyle ahşverişi olan arkağil mı? Dikenli teli atlayan bir kedi. Elbet bu bedaslar \fardı, anlaşılan 20 Ağus nim yorumum, bir baslası ondan başka anlamlar tos 1969 ;,unün sıcağını az görçıkarabılir. muş olacaklar kı, bıraz terleötede, yere oturmuş, cigara içen Llkü'ye bakte ım mı ne dedıler saşırtmatı heykeltıraş Nizam, müfettışe belli etmeden gucalı Sovyetler Bırlığının sakat lumsedi. Içini bir me'ak kaplamıştı: AY.OT. mütaraflannı ortaya çıkannak lsfettışi. ondan önce gelen memurlar gıbi, kendine tedıler!. Ama ne var kı, sıstemgöre incelemelere gırişmiyor, Nizam'ı oradan bu lerimjz ayn, onlar bu böyle dog radan lâfa tutuyordu Belki de bekliyordu. «Bunru olur dıyor, ustehk cuk oturda bir iş var» diye duşündü heykeltıraş Nizam. tuyorlar ooğu yerde, biz biziın Çünkü o da bekliyordu, Siyasetçi Ahmet'i beklikı doğnı diyoruz, tabil biz de oyordu. turtuyoruz, sanınm bıraz da Mufettiş birdenbire konuyu değıştirdi. karaya, çapa'.. Muhendis Fasih'i gordünuz mu? dedi. Heykeltıraş Nizam duraladı, şaşırmıştı. ŞARKİYAT Hayır, dedi, epeydir yok ortahkta. Müfetti? gülümsedi Epeydir değı'., dedi. Üç gün önce beraberdl ENSTİTÜSÜ niz. Bugün belki sıze uğramıştır diyordum. Heykeltıraş Nizam: N MUTLC zıyaretlerimden Gelmedi, dedi. Onu mu arıyordunuz? birısı Sarkıyat Enstitüsüne Hayır. aramıyordum, gelmişken sorayım deyaptığımız zıyaret oldu. Başdim. Sonra bir heykeli gdsterdi. ta Ekber Babayef olmak üzere, Bu sizin galiba. dedı. ruce Turkçe dılleşen genç, orta Heykeltıraş Nızam: yaşlı, kadınlı erkekli güzel ka Evet, dedi falar toplanmışlardı, onlann Demirîe uğraşmazdınız eskiden, demek yeni k&rşısına geçtık, sanattan, edebir deneme. Daha açılma gununu kararlaştırmadı biyattan, tarihten vurduk yanız mı? Ne bekhyorsunuz? renliğe, rnlar sordular, biz sorHeykeltıraş Nızam'ın gözlerinin içine baktı. duk, bır sorduk onlar cevap Nizam, Dönüp dolasıp konuya geldı, ama muhenverdiler. Eğer bizim vaktimız dis Fasih'i sorma~ı fena» dıve duşündu. Sonra: olsaydı yedi gün yedi gece ko Daha katüacak arkadaşlar var, dedi, onlan nuşabılirdık, sıkılmadan, mutbekliyoruz. luca. Yoktu vakit. Bir serzeMiıfettiş güldü nış vardı konuşmalannda. A Bence gecıktirme% in, dedi. raştırma yapmak isteyen bu Ve başanlar dıleyerek ayrıldı. gönlü yüce Türkologlara evvel Heykeltıraş X ?am'ın dalgın dalgın durduğuAllah elimizden gelen zorluknu göreıv ressam Ülkü. bir ara onun yanına geldi. lan çıkanyoruz anlaşılan, apa Kimdi bu adam'' diye sordu. çık söylemediler ama, anlama A. Y. O. 11 den. T mak için aptal mı ne olmak lâ Ne istiyor zımdı. Şükilr değildik. Sergıyi ne gün açacağırnızı sonıyor. Ne gun açıvoruz0 Heykeltıraş Nızam cevap vermedi. Kız: NAZIM HIKMET Emır gelmiş mı' diye sordu. Saçlar' erkek pıbi kesılmış, alt dudağı etli, sa EZ1RLIKTAN çok, parka nşm, zay f bir kızdı. benzeyen bir alçak duvarlı Heykeltıraş Nizam: düzlülc, mermer taşlı. MelihCevdet Anday Bir haber yok, dedi. Heyecanlı mısın? Kız omuz silkti. Baskıa olacak diye mi? Heykeltıra? Nizam güldü. Baskından yana korkun yoV, öyle mi? O sırada heykeltıraş Nizam'ın eşi Kutlu yanlarma gelmişti. Uzun kırpıkli, çatık kaşlı bir esmer guzelıydi. Ressam Ülkü: Korkum yok, diye cevap verdi. Kimi zaman korkunç bir olay, o olavın hikâvesi kadar korkııng değıld.r Yaşanan göğüslenmiş sayıhr Ben yaşımdan pavıma düşeni benimsemeye hazırım Heykeltıras Nizam. eşinin koluna girdi Kırk yaşlarında, zayıf, uzun boylu ve top sakallıvdı, kadife bir ceket vardı üstünde. gömleği olup o'.madığı bel'i değgildi, çünkü ceketinin altında kalın, geniş vün bir alkı örtmüçtü göğsünü ve boynunu. Duyuyor musun Kutlu, dedi. Sanatçı savaşa v feîyle Rirer i«te. " v *t^g£&» Ülkü tek ayağı üstünde sıçraıîır Sanatçınm zorlandığı bir savaş bu, dedı. Yok sa onun savası bundan çok daha büyuk ve çok daha öncedir. Elestirmen Hulusi »okuîmustu yanlarına. duy du bu sözleri. Anlamadım, diye kanştı söze, sanatçınm sa natmdaki savaşından mı söz etmek istiyorsunuz? Ressam Ülkü ona bakmadan: Evet, dedi, beğenemediniz mi? Eleştirmenin sol kolu yoktu, ceketinin mendil cebinde duran cigara paketinden bir cigara aldı, çakmağı ile yaktıktan sonra: Ama resimlerinizde sanatçınm zorlandıgı savasın izlerini bulamıyoruz, dedi. Ressam Ülkü: Bulamıvoruz ne demek? diye sertlendi. Kendi adınıza konusmak varken niçm biz diye konu»uyorsunuz? Bununla bir çoğvmluğa dayandığı nızı mı sov'emek istiyorsunuz? Sahte bir ustvmluk «nzinkisi. Elestirmen Hulusi. ceketinin içi bos sol kolu» nu, sol cebine iyice yerleştirerek: Bütün kentin beklediği gizli emir, yapıtlannızın hiç birini etkilememiş bakıyorum, dedı O zaman, Ressam Ülkü, eleştirmen Hulusi'nin göz'.erine baktı, bu bakısta az öneeki sertlıkten hıç bir iz kalmamıstı, yaşından umulmavpcak kadar ağırbaşh, derin, hattâ acılı ve bu acımn ortak clduçunu bilmekten gelen bir dostluk duygusu i'a dolu id': bir sanat konusunu tartışır gibi değil az önce dalmış bir hastanın basucunda konusur gbi: Resimlerimde o savaşın izleri iyi kı vok dedi. Çünkü o savaş. çok acı. yırtıcı, utandıncı Bır sanatçı ne denli çabalssa, onu yan«ıtamaz duvuramaz, yap?a vapsa tatsız bir kopyesini verebılır onun. bu kopye tatsız olmağa mahkumdur ve bunu yapmak havivetli bir iş değildir, çünkü crtava «ac:» nın kopvesini «ürerek geçinmek ve ovünmek yakısıksızdır Sunu da söylemek istiyorum, bir sanat yapıtı. bu kopyede ileri eittikçe. ustalaş tıkça, baska bir devişle sizin aradığmız «Işier» onda çoğaldıkça bavaeılaşır Çünkü «gerçek» ile ^arı ş.lmaz. «acı> boyanamaz. «vaşanan» onu vaşavsna yasamdan daha güclii olarak bir dahs go=teulemez. Sanatsa güçsüzlüğe razı oldukça düşer ve yiter. Doğrusu, iskence a'tnda olanın s^na'ı gereksinmesi olanaksızdır; joksa sergilerimizi kentın haîkı savunurdu, merdivenleri telörgülerle ka pamak zorunda kalmazdık. Geçende bir arkadaşım, «Biz sanaün kent için olduğtma inanıvoruz, ama kent bizi korumuyor» diyordu. Gerek^inmediği bir anda böy'e bir görev beklemek saçmadır. Ben eımîi ppldi'inde. ken+:n bu görevi başaracağın», sanatı kendi elivle koruyacağma inanıyorum. O zaman sanat, şimdi politikacmın caka ile yapar Eoründüğü işi. alçak gönülle ve hiç kîmsevi sivriHmeden yapacaktır, kendin yöneti?i kİTreve borçlu kalmmadan, en şaşmaz yo^nu bulacaktT. (Arkarn var) E M Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seylr ve Hıdrografi Dairesl Başkanhğından bildlrilmiştir. DENİZCİLERE VE HAVAC1LARA 131 SAYIU BİLDİRÎ 25 ılâ 27 Kasım 1969 tanhlerlnde 09JX) ile 17.00 gaatlert arasında asagıdakı noktalan bırleşüren saha içinde «eyretme, demırleme, evlanma ve bu sahanın 2000 metreye kadar olan yüksekliğı can ve mal emnlyetı bakımından tehltkelidır. AKUENİZ İSKENÜERUN KÖRFEZİ 1 nci nokta: Enlemı 36 derece 20 dakika Kuzey, Boylamı 35 derece 47 dakika Doju. E, 5916 Akıncı Feoerl. 2 nci nokta: Enleml 36 derece 27 dakika Kuzey, Boylamı 35 derece 39 dakika Uoğu. 3 ncü nokta: Enleml 36 derece 38 dakika Kuzey, Boylamı 35 derece 51 UalsikB Uoğu. 4 ncü nokta: Enleml 36 derece 29 dakıka Kuzey. Boylamı 35 derece 59 daklka Dogu. DENÎZCÎLERE VE HAVAC1LARA ÖNEMLE DUYURULTJR Bursa Millî Fuarı Terlip Komitesi Başkanhğından: 1460 000 m3. ocak taşı, 520.011 m3 kum ve çakıl ile 142.600 ton çımento. 75.000.00 lira muhammen bede] üzerinden kapaL zarf usulüyle 1/12/969 Pazartesi günü saat 14 00 de eksiltmeye konmuştur. thale Bursa Belediyesi Encömen salonunda Fuar Tertip Komitesj buzurunda yapıİ8caktır Şartname Bursa Belediyesı Fen tslerinde görülebilecektir. İhaleye içtirak edecekJer 5000.00 lıraUk muvakkat teminat, 1969 yıü Ticaret Odası belgeleri ıle birükte haarlıyacakjan kapalı zarf mektuplannı ihale günfl saat 12 00 ye kadar Bursa MiUI Fuan MüdürlOgune makbuz karşılıgı tevdf etmeleri ilftn olunur. Postada vuku bulacak gecikm'".er kabul edilmez. (Basm: B. 156925246/14063) (Basın 34942) 14094
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle