Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖRT 19 Kamm 1969 CUMHTJRfYET Şaşılacak şey... Kadın kadınla dansediyor t R K î Y E Cumhuriyeti Moskova Büytikelçisi ile, Sovyet Gazeteciler Birliği Genel Sekreteri arasmda uzun süren müzakereler sonunda, o gece sayın Büyükelçünizin korıuğu olmamız karara baflandı •ve bunu Türk diplomasisinin 'bir zaferi olarak niteledim. Siyah arabaiara kurulduk. Ruslar asfalt yol işini iyi halJletmişler. Eğer, asfalt yolun .iki kenanndaki muazzam ormanlar yapma, göstermelik orman değilse, ormanlan koruma 'sını da bümişler. Yolun her iki (yanı çok bakımlı orman, orjmanda piknik yapan insanlar, jgöllerinde balık avlayanlar, kâ'ğıt ve çöpleri atmak için pırıl pırıl boyalı kutular, gülen insanlar, oyun oynayan çocuklar; hepsi hepsi dışardan gelen yabancılan tavlamak için komünist oyunlan bence... Hemen belirtmek isterim. Sovyetler Birliğinde her şeye antikomünist gözle bakmaya karar ver: dlm. tâa Ankara dan. Yazılarım da elbette bu açıdan olacak. T badan sadece motor gürültüsü geliyor! Klâkson yapamayınca ışıklandırma yapmışlar ve trafik memurlannın ellerine birer sopa vermişler. Işık yanınca, sopa kalkınca biitün arabaların frenleri sanırım biribirine bağlı zınk diye duruyor, insanlar kaza duası etmeden karşıya geçiyor ve sonra yeşil yanınca da bütün araçlar fırt diye yol almaya başlıyor. Çok tuhaf bir trafik düzeni... Komasız arabayı, yolculann üzerine gelmeyen arabalan, arabaların arasma girmeyen însanları, trafikçinin, değnekçinin kulakları parçalayan düdük seslerini bilmek mut lulugunu da tadamıyor bu halk! Arabadan arabaya küfürü, adım başına tokuşan arabalan, köprülerden uçan otobüsleri, asitler içinde yanan yirmiotuz canın âkıbetini bilmedikten sonra tadı mı var bu düzenin? Yok elbette. Otobüslere binerken itişip kakışmıyorlar da!... Kremlin tarafına bakan cephesinin önü muazzam bir yeşillik, aralarda sadece kırmızı çiçekler bir nakış olmuş. Yere iner inmez kırmızı çiçekleri yoklamaya başladım. Bu kadar çok çiçek nasıl ekilmiş, nasıl büyütülmüş? Bakınız, bayramlarda anıtlanmıza konan çelenklere. Çoğu grapon kâğıdından!.. Beş altı çiçeğe el attım. Ruslar henüz grapon kâğıdından çiçek yapma hünerine kavuşamamış, öğündüm buluşumuzla. Otelin. Güney, Dogu, Kuzey, Batı diye 4 kapısı var. Biz Kremlin'e biraz da Kızıl Meydan'a bakan kapıdan işledik. Salonlar kırk ambar. insandan yana. Beyaz Amerikaiı, kara Amerika'lı, alkolsever Finli'ler, tsveçii dilberler birer huri. çekik gözlü Özbek'Ier, Tacik'ler, Suriye'liler, Iran'lılar, Fransızlar, Alman'lar ve biz Türk'ler. Orel Sovyetler Birliği ölçüsü ne göre mütevazı. 6D00 yataklı. 3 bin'e yakm personeli var! İçin de bir kasaba için ne gerekliyse hepsi var. Odam beşinct kat ta ve Kremlin'e bakan yüzde. Bavullanm benden önce yerleşmiş odaya. Derhal mikrofon aramasma girdim!. Beş gece lâmbası, dört radyo istasyonunu odanıza getiren dört düğme, gömme dolap, havalandırma düzeni düğmeleri, kocaman bir banyo, iki büyük iki küçük havlu, iki minik pembe sabun. Bir yazı masası, masanın gözünde hini hacette kullanmak üzere iğne ve çeşitli iplikler, iki koltuk, bir sandalye, marley döşeli yerde filizi bir diiz halı, 'duvarlarda nefis iki orijinal tablo .telefon. Banjomi maden suyunu tâa Afganistan'dan bilirlm. Içim ya nıyordu, telefona sarüdım. Ne ettiysem isletemedim. Birtakım düdük sesleri geliyordu ama ben düdük sesi değil, maden suyu istiyordum!.. Acemiler için telefon kullanma tarifi vardı, ama o da Rusçaydı! O anda Rusça ögrenmeye vakit yoktu, musluktan idare ettim!.. NEDEN DADAKİ araştırmalanm sırasında en büyük keşfim, McEko\a'da nalburlarda satılması gereken bir maddenin tuvalette bedava verilmesiydi. Komşumuz, zımpara kâğıdını nılo olarak neden tuvaletlerde bedava veriyorlar bir türlü çöztmedim!.. Duvarlarda birtakım ya.'ilar vardı ve tuvalet tam deyimiyle sakız gibiydl. Tuvalet kâğıdunn yanındaki yazıyı kafadan atıp şöyle tercüme ettlm: «Dikkat.. Dikkat!.. Tmnlet kâğıdını kullantnadan önce iyice ıslattp yumuşatınız. Bunn yapmak rnenfaatiniz icabıdır. Pajasva..» O Rossia otelindeki odamdan gece. Kremlin Sarayı böyle ayılınlatılnıış görünüyordu. Saf taraftan yiiriirsenlz Lenin"in kabrine ve Kızılnıeydana ulaşırsmız. rlne göre sallanmaya!. Bizlerden gayn herkes kendi âleminde, di. kapılar açıldı ve müşteri kimse yadırgamıyor bizden gay girince kendiliginden kapandı. n.. Üstslik Anadolu r.işanı deAcaba bu asansörcü kadm kaç ğil kız kıza dans edilsin, kimyıl çalışmıştı Zati Sungur'un bilir o sırada nişan falan vardı, yanında? Sonralan sıkı bir uğbiz anlayamadık. raşıyla bunu da çakacak, elek Her kılıktan, her meslekten in trik gözüne elimi koyacak, arsan geliyor gazinoya, tıka bakadaşlanmı hattâ nice yerli ve sa yiyor ve içiyor, zaten buyabancı turisti ben de hayretrada su yerine rotka kullanıler içinde bırakacaktım.. yor halk.. Bir Allahm kulu gar son kapıda durup «Bu kıyaTEMİZLİK TAKSİM BELEDİYE felle giremezsin. kravat mecburidir» falan deyip adamı yallah GAYRETKEŞLİĞI!. etmiyor kapıdan.. Yalnız saat GAZİNOSU 23.00 olunca hesaplar ödenmiş TEL civannda kısa bir ge 1 | ĞRENCÎYKEN, Güzel Save evlerin yolu tutulmuş oluzinti yaptım. Yüzlerce fotoğI I n a t l a r Akademisinin balolayor. Yani Sovyet halta sabahraf çektim. Bir elektrik diW r ı hep Taksim Belediye Galara kadar o gece Klübü senin, reğine yaslanıp seyre başladım. zinosunda verilirdi. Yıllar önce bu gece Klübü benlm. Fifi'nin, Sonra geri çeküdim. Ola ki di lerini, Büyükelçimizin yemeMefo'nun şahane partilerini farek, biçimine girmiş bir ğinde b'r daha yaşadım. Kolan bilemiyorîar.. MihmandanNKVD ajam olabilirdi. Etrafıcaman bır gazino. Masamızda ma söyledim bunu. «Neden sama bakıp bir tekme salladım l bayrağımız. Envai çeşit yiyebahlara kadar ejlenmiyorsudireğe, baş parmağıma kan otur cek ve de içecek.. Gazinoda tıuz? Neden sabah baş agniadu muhakkak. Direk gık demenumaralar var, kuklalar oynarıyla uyanmıyorsunux? Neden dı, rahatladım. Caddeler hiç tılıyor, şarkı söyleniyor, bir işe gidince önce bir soda. sonra caddeye benzemiyor, burada hokkabaz şapkadan tavşanlar orta şekerli kahve içmiyorsTicaddeler meydan gibi, acaba çıkartıyor!.. Bin yaşında bir nuz? Sonra neden Toto kuponmeydanlann adı ve biçimi ne? nine şarkılar söylüyor, yöresel lannın fizerine efcilmiyorsunuz? Bir kamyon dikkatimi çekti, a oyunlar oynanıyordu. Sonra en Hayat mı sizinki? Bir bas ağğır gidiyordu da. Önümden ge son besteler çalan bir orkestra nsı özçürliicü bile yok sizde..» çerken egilip altına baktım, alçıktı ve pek tutunan «L'n homtmda bir süpürge dönüyor, an me et une femme» Fransız filTürkçe biliyordu mihmandalaşıhyor ki adamlara iş olsun minin miziğini çalmaya başlanmız. tercümanımızdı, hiç ml diye temiz caddeleri bir daha dı.. Herkes dansa kalktı. Kafahiç bir şey anlamadı dedikletemizletiyorlar!. Geceleri de, sı traşlı ve izinli bir Rus as rimden, sadece yüzüme bakıp o kocaman caddeleri, meydanla keri kız arkadaşlanna şampan kaldı.. rı deterjanlı sularla, gece klüpya patlatıyor!. Masada bir erlerinde dans edilebilecek nitekek iki güzel kız var. Oğlanı YARIN : likteki sultanlar verjansın ezorluyorlar dans edelim diye, oğ dip yıkıyor, yıkıyorlar.. Tu141 ve 142. maddelerin lan direniyor ve kızlar sonunhaf bir âdetleri de var, sigara da kalkıp sanlıyor birbirine işlemediği bir ülke izmaritlerini yere değil, direkve başlıyorlar müziğin nagmele nın arasına soktu, eyvah dedim, gitti parmaklar!.. Hayır gitme SUİKAST MI? ESLEK icabı, dünyanın bir çok ülkesine geziler yaptım. EHinyamn her yerinde, otel odalarınm anahtarlarım unutan müşterile.' vardır. Bu sebeple anahtarlar kocaman, cebe zor sığan topuzlara falan takılıdır. Anahtarımı aldığım zaman ilk defa şaşırdım, üzerinde minicik. rakamlı bir plâstik vardı!.. T<apıyı kapatıp dışarı çıktım ve çıkmamla beraber can havliyle duvara yapıştım. Bir canavar gürültüsüyle sarsılıyordu koidor. Suikast dedim. garanti suikast daha ilk günden. Sonra muhakka!: sabun falan yapacaklar!. O anda kendimden, bulaşık mı, el mi, banyo mu ne sabur.u çıkarabiîeceklerini düşünmeye başladım. Bir kat bhk.cısı kadm koşarak geldl, koridorda sıçrayan hortumu güçlükle zaptetti ve duvardaki bir deliğe yaklaştırdı. hortumun ucu fırt edip yerine geçti. Kadın gidince hortumu izlemeye başladım. bu iş uzun sürdü ve hortum bir odaya giriyordu, kafamı uzattım kapıdan. kadın hortumun ucundaki süpürgeyle temizliyordu yerleri!.. Az mı «007 Bond» romanları okumuştuk, uykudan önce?.. Ba vuüanma bazı işaretler, masaların üzerlerine de gelişi güzel, yoksul Rus halkınm yoksul otel müsdahdemini tahrik edecek Batı yapılı bazı maddeler koymuştum, sisaralar, süs eşyalan. küçük paketlerde hediyeler falan. Bunların ytrini o, adamı \utacak kuvvetteki hortum bile değiştirmiyordu, bozuldum!. M lerdekl kutulara atıyorlar! îlk günkü alışkanlığımızdan çabucak kurtulduk biz de kutulara atmaya başladık, hanl yere atın ca bir tufah bakıyorlar da.. Baş ka şey almışlar mı bilmem amma, Ruslar «El nezafetül minel iman» deyimiru bizden alnv.şlar. Yani «Temiziik imandandır».. Lâfı almışlar, üstelik yetmezmiş gibi uyguluyorlar da!.. KREMLİN REMLİN Sarayını hemen tanıdım. Sarayın etrafı kalın ve yüksek duvarlarla çevrüi. Çarların içerde ne yaptıklanru halk görmesin diye bu çareyi bulmuşlar zamanında. Zaten bütün saraylarda bu adettir, Çankaya Köşkü hariç. Kremlin'in karşısında Selimiye Kışlası'nın modern bir eşi. K ROSSİA OTELİ O N OSKOV.Vdaki arabalar için Ruslar herhalde klâkson yapmamış! Bu sebeple 7 mil yonluk şehirde yüzbinlerce ara Sabahın erken bir saatinde Rossia oieliııin fotograf makinası kadrına sığmış, halini böyle tesbit edebildim. BİR KADîN EL EDIYOR!. Melih Cevdet Anday 17 Bizimkisl ahlâkl bir tedbir degil, dedi, geçici bir yasaklama. Bunca işimiz arasmda bir de genelev mahallesine adam aprmayalım dedik. Ama aramızda kalsın rica ederim, herkes bunu böyle bilmiyor. Kapı vuruldu ve açıldı. Kadın, «Demek çaycı müsaade beklemeden girebiliyor.» diye düşündü. Çay bardaklannın yanında şeker yoktu. Çayı getiren yaşlı bir adamdı, cebinden eliyle şekerleri çıkardı, avucunu kadına uzattı. Kadın: Bcı. şekerslz içerim, dedi. Direktör: 3enim bardaga bir tane at, dedi. Adam, direktörün bardağına şeker koyarken, Demin az kaldı vuruluyordum, dedi. Şeker bitmişti, çıkayım da şeker alayım dedim, tam noterin köşesini dönerken kulağımm dibinden cıv etti bir şey. O an attım yere kendimi. Arkasından bir cıv daha, bir cıv daha... Yengeçler gclmişler bu tarafa, dediklerine göre... Gelsinler bakalım Ama az kaldı yiyordum kurşunu. Kadma döndü, E.. kıza hanımefendl, dedi, olur olur. Sonra geri geri ve kapıya yaklaşırken yan yan çıktı gitti. Direktör: Genelevlerln gizli ya da açık olması arasmda b'.zim bakımımızdan büyük farklar vardır, dedi. Sermayeci aynı sermayecidir, sermaye aynı sermayedir, ama görünüş değişir. Göğsünüzü gere gere, bizim ülkemizd"e böyle bir işletme olmadıfmı söyliyebilirsiniz. Bundan baçka olarak müşteri de değişir ve tellâlın rolü ör.em kazanır. Bu neye benzer bilir misiniz, cadde üzerinde bir mobilya dükkânı açıyorsunuz. herkes görüp geziyor; bir de arka sokaklardan birinde. diyelim bir bodrum katında açıyorsunuz mobilya mağazasını, oraya gelen antika meraklısı oluyor. Bilmem, anlatabildim mi? A. Y. O. T. direktörü, saçmahyorum galiba, diye düşündü. Benzetmelere girişti mi. sözün sonurju getiremezdi hiç bir zaman. Ama gene de severdi benzetmelerle konuşmayı. «Bu sefer hakkım var, çünkü karçımdaki okumuş bir insan ve ben onu burada bir süre alıkcymak zorundayım.» Kadın, Demin, dedi, geneleve müracaatla girilmez, düşülür, demiştiniz. Ama genelevler gizli haie geldiğine göre, benim gibi acemi bir kadın elbet sizden yardım istiyecektir. Epey zamandır sakin duran kadını birden bir heyecan dalgası sardı; elleri titriyordu, yüzü kasılmıştı, gözleri büyümüstü: yerlnden fırladığı gibi A.Y.O.T. direktörünün masasına attı kendini, ellerini masanın üstüne koydu, yüzünü direktörün yüzüne yaklaştırdı. Yalvarıyorum, diye bağırdı, gönderln beni o evlerden birine. Deli sanmayın beni, Aklım başımda old\ığu için istiyorum bunu. Kendi kendinize bir neden aramayın. Bulamazf.nız. Akhnıza ne geldiyse, ne geliyorsa, biün ki yanlıştır. Yalvarıyorum, yapın benim işimi. O zaman A.Y.O.T. direktörü, goğuk soğuk: Peki, dedi. Geçln yandaki odaya, bekleyin. Bir ver bulayım, çağırtınm sizi. Ve bastı zile. Kadın, beklemediği bu sertlik karşmnda geriledi, sallandı, dudaklannı ısırd*ı. «Ne oî îzzeti nefsine mi dokundu bu muamele? Açağılık bir yaratık olduğunu hâlâ kabullenmedin mi? Daha ne kadar sürecek sende bu ikili kişilik? Adam olmağa bak! Işte, işlerin yoluna giriyor. Yakında yiyeceksin o damgayı resmen. O zaman bak nasıl rahat edeceksin.» Kapı açıldı, sağ kolu sarılı bir memur girdi içeri. A.Y.O.T. direktörü: Ne oltfu koluna? diye sordu Adam: Dün gece ek çahşma yapıyordum, kurşun yedim, dedi. A.Y.O.T. direktörü: Peki, peki. dedi. Hanımı odaya al, ben çağırmca gelirsiniz. Sonra kadına döndü, biraz düşündükten sonra, Adınız? diye sordu. Nigâr. İçeri gidin Nigâr hanım. Uzun sürmez Işi niz, merak etmeyin. Kadm kısık bir sesle : Mersi, dedi. Ve sağ kolu sarılı adamm açık tuttuğu kapıdan çıktı. (Arkmsı var) K • • • • • • • • • • • • • • • a •• • • • • • • «••••••• •«•••••• •• • • • • • • •••••••••••••••a Disi B lllllllllllllllllllllllltlıııııııııltıııılllıııHllllllllllllıaıııııılllllllHIMItl l l l l l i n i l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l t l l l n ı ı l f l l l t l H f l i l t l l l l l ! > • ; • • • • • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • « • • •.... •• • • • ; • • • • • • • • • • • • • • • • • • « • • • • • •• • • ....• . • • ! • .... . !• • • • • • • • • • • • • • • • .• .... .»... •••••••••••••.••••••..•••••••• • • • • • • • • • • • • • • •. •...•.«... m Di<3i > BOUSEV'l TAOA. J ^ < US I CESETBL1L. 8&§ ^ ^ ORİDORLN ucunda bir salon var. zevkle döşenmiş. Kara bir piyano. televizyon. Hangi asansöre bineceğimi kestirmek için piyanoya yaklaştım ve çık"ığım asansörü bulmaya çaiıştım. Koridorun ucunda, cilâlı masada bir bayan oturuyor. Yanında telefonlar, çiçekler, kitaplar. Tam asansörü keşfedip hamle yapacağım sırada, arkamdan bir ses: Tavariiiiş... Maraş'ta çogunun adının ökkeş oldugu gibi burada da her kesin adı Tavariş!. Kadın bir takım el hareketleri yapıyor, odamı işaret ediyor!.. Yaaa, dedim, içimden, kapıp da kaçan mı? Bozuntuya vermedim. Kadm hâlâ işareti eksik etmiyor! EtraJıma bakındım, benden gay n kimse yok, sırıttım. O da sırıttı. Ben bir daha sınttım, o da bir daha sırıttı ve eline bir anahtar alıp gösterdi, hay Allah müstahakını versin, cebime attığım anahtan istiyormuş meğer!.. Telâşla uzattım, her halde teşekkür etti ve yerine koydu, İzvestiya'smı okumaya başladı. Gece dönüşte gel de anahtan iste, kadm da değişmiş, oda numaramı nasıl söyle yeceğim Rusça? Kıvranıp dunıyorunı, anlamış olacak ki bir karton uzattı oda numaraları yazılı. parmağımı bastım ve anahtarımı aldım.. Sadece dilîeri ni iyi bilenler için nefis bir buluştu bu. 1 1 ASANSÖRÜ •ııııııaiMifliaıııı ••••••••••••••••••••••^•••••••••••••••••••••••ı • • • « • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • « • • • •• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •• I • • • • • • • • « • • • • • • • • • • « • • »• « • •• • •• • • • • • • • • • • • • •• • • • • • • • • • •• • •« •• • « • • « • • • • • I •§ •••••••••«•••••••••••••••••••••••••••••••«•••••••••«••••••••••tvcssaaı • • • • • • • • • « • • • • • • • • • « • • • • • • • • •• • • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • • • • •• • • • • • • • • " • • • • • • I BULUYORUM D AHA ilk günde otelde kaybolmamak için dikkatü dav ramyorum. Hangi asansörle çıktığımı nihayet keşfettim, dal ci:m. Bir müşteri kosarak geîiyordu ve kapılar kapanıyordu, r.sansörcü teyze elini iki kapı ESKI ÜÇÜNCÜ TİYATRO 21 Kasım Cuma gününden jtıbaren genel ıstek üzerıne •••••••«a •••••••«a Oyurcular Yıldırım Önal Neşe Yulaç Ülliü tlkümen Teoman Özer Fatoş Sayın Tomris Incer Kenan Işık Ayla Vargın Erkan Akın Gi$e!er • BADE Pastahanesi Bakanlıklar Tel: 17 31 4» • ÖZCtVELEK Turiztn Tuna Cad. Tuna Han Kızılay 17 18 78 • TİYATRO gişesi Kski 3 üncii Tiyatro Telefon: 1 55 50 1 • • • •• • • • « I • • • •« • • • «I GMUKI SAUI'Bİ AÇ.TIK. SEK1 GİLSİM. TDeSuVI • EŞİEJ CEALİÇE ı'STl'•/oe. S u a r e : 2115 Parter : 7 50 Balkon 2,50 TALEBE (Poyraziar 629J 13859 Matine: 18 15