28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT hâlâ sîlrdürmekte Henüz kendlsjıden bek'.eneni \erememiştir. Daha iyi bir çalışmayla bu düzeye ulaşabilecek güçte. Zaman geçı yor. Artık uzüm üreticisini tefecı nin, tecimenin elinden kurtarma lı, onu daha fazla ezdirmemelidir. Bu, görevidir. Bu amaçla Devlet, ban yıllar Tariş'e «teşvik alışı» yaptmyorsa da yine alınan üzümler bazan aynı fıyatla tecimene devredilmekte. Ve sonuç olarak bundan da kazançlı çıkan yine te cimen olmaktadır. Bağcının «orunlariyle Ugisizlik son kertede. Ne yapacağını, ne edeceğinl bilememektedir bağcı. tçinden çıkılması güç, bunaltıcı bir çemberin içindedir. Onun ortamı, yöresi tüm bir tas sessizlik. Atasözümüz en geniş anlamıyla yürürlükte yine. Üzümünü yiyıp, bağını sormuyorur hiç birimiz. 18 Eldm 1969 ütün, çay, f ındık soygunu ney se, uzüm soygunu da o. Hıç bır ayınm yok arada. Bu coygun, bozuk düzenden gelmekte ve o temele dayanmaktadır. Te meldeki bu bozuk düzenin oyunculan tuccar ağa ikilisidır. Iktidarlar da tüm olarak bu ikiliyi «iestekliyorlar ne yazık ki. Bu güçlü sılâhları kuşanan tüccar Kpara da var bu silâhlann içinde) yıkümaz kaleler gibidir. Bu parlak. güçlü durumundan memnun, gülümsemekte... «fletnan MevU lle aana dayandım, Arkam Bensin, kal'am sensin dağlar bey!» Beyitteki «sana ve «dağlar» «özleri yerine bağcıyı, «Mevlâ» yerıne «iktidar»ı rahatlıkla koyabüiriz. Ve bu yeni beyit tüccann durumuna çok uygun düşmekte: «H«man iktidar He sana dayandım Arkam scnsin, kal'am lensin bağcı hey!» Evet, bağcı kalesidir ı ' ı onlann. JCoylü de bağcı da olmasa nereden kazanır paraeıkUnnı? Hıç emek vermeden, alm teri dokmeden? Tüccann tutumu her yönden yetıstiricinın zararınadır. Yurt dı jçına yapılan satışlarda bıle görul u r bu. Üzümün ağır çekmesı için cepodayken ıslatılması, taş, toprak, koyun ve keçı pıslıklerinm karıştırılması nedenlerıyle satışı yapıldığı halde >urt dışından gen çevTilen uzumler. Ya da bu yuz kızartıcı durumun arkasından «bir daha sizden iizfim alma >»cağız» dıye Turkıyc'ye protestoyu çeken ve ulkemizi kara listeye alan devletler... Tum bu «mâ rifetler» tecımenın! Dıkkat buyunılsun bağcmın değıl1 Tecimenin!... Sakın yanlış anlaşılmaya! Bu ulusal zararlar korkunç T "Ylyin efendiler yiyin bu blnı işliha sizin,, BİR VAKTE ERDI Kİ YİGÎT BELLI DEĞtL, MERT BELLt DEĞtl» HERKES T1BASINA DERMAN ARITOR DANA BELLt DEGİL, DERT BELLt DEGÎL. BAĞRINA TA$ BASANIAR RUHSATÎ NEStNl SÖTLETİM CANIM EFENDİM, GATRİ DÜZEN TUTMAZ TELIMİZ BİZİM. ARZUHAL EYLESEM DEFTERE SIGMAZ, OMUZDAN KESÎLMtŞ KOLUMUZ BIZİM. **• ki bu konuda ulusal zarar verenlerın. hiyle yapanlarını hıç bir ceza gönnemeleri, yaptüdarının yan larına kâr kalması çok gariptır. Tam da Tevfık Fikret'i bir daha anmanın yeri ve zamanı: •Ylyin eiendiler yiyin bu hânı iştiha sizin Doyunea, tıksmnea, çatlayıncaya kadar yiyin.. ÜZÜMCÜNÜN SORUNLARI ekrar edelim. Üzümcünün ilk onemli sorunu kredidır. Bu da ancak devletin bağcıya Eeleküğı kadar krediyi sağlamasıyla olabilır. Bu konuda Devletin d.ğer onemli bir gorevi de üzünıü gerek iç, gerek dış pazarda ozellıkle dış pazarda en ıyi şekılde değerlendirmektır. Sorun bır değil mi... Üzümün kalıtesıni bozan, taş toprak, keçi pis lıği kanştıran; dış üzüm pazannda Türkiye'nin itibarını sarsan ve sıfıra indiren (bunun da zaran do laylı olarak bağcıyı buluyor yine) tecimenle savaşmak, bu sahtecili ğe engel olmak da yine Devletin görevidir. Bir Bağcılar Bankası var Ege'de. Merkezi Izmir'de bulunuyor bu bankanın. Bazı Ege şehirlerinde ue şubeleri var. Ne var kı bağcıla ra yerdiği kredi yetersiz. Üzümün daha iyi değerlendirilmesi için, suyunu sişelere koyup meşrubat olarak yararlanmah. Şı ra olarak yani (1) Bu iş gerçekten ıyi yapılabilirse sonuç olumlu ola cağa benzıyor. Ham madde yerli, ışçi yerli, yabancı meşrubatlarla çok iyi rekabet olur aynı zamanda. Yerli malı şıra halkm ilgısini çekebilir. Bu inanç güçlü. Türkive"de en çok üzum yetiştıren (çekırdeksiz) yer Manısa yöresi. Manısa'da tütün ıçın yapılan açık oturum önce^kle bu kez daha yararlı bır şeKilde üzum için de muhakkak yapılmah. Sozü edilen bu açık oturuma hukumetın de ka tılması mutlaka sağlanmalıdır. T ğ yafmur duasında... Tuccar ve tefecl kars'sında daima mağdur duruma düşen ve zararlı çıkan bu çilekeşler için Tanrıya sığınmaktan başka çare olmasa çerek... (Foto: Ahmet ÖNAL) yakından ilgili olduğu ve sorunu iyice yansıttığı için bura raya almadan geçemiyoruz: «M. OK, BAGCILIK KONTJSü >IECXtSE GETtRİLECEK, DEDt.» «TURGDTHJ Manisa MUletvekili Mustafa Ok, tütün sorununda olduğu gibi bağcılık sornnunun da Meclise aksettiriIeceğini belirtmiş r e bunun için gayet geniş bilimsel bir rapor için çalışmalar yaptığını söylemiştir. «Vreticiler arasında inceleme lerde bulunan Ok: Sanayi tesislerini knrabUmek için lüzum eden döviz t a n m ürünlerinin satüması ile mümkün olacaktır. Bunun için tan m sektöründe çalışanlann ge firini arttınnak, istihsali yükseltmek amacımız olmalıdır. Bugün Türkiye'nin 19,5 milyar liralık kredi fonunnn 15 milyan aracı sektöre verilmektedir. Hükümet kredi musluğunu tan m alamna uzun vadeli olarak açmalıdır.» Yukarıda söz konusu edilen ozlü duşünce olayı bütün çıplaklığıyla gozler onüne sermek te. Bırazıcık gormesini bılen goz, azıcık duyabılen kulak ve .ie şu kadarcık düşunebüen kışı bu entrikanın, yıllardır doıen bu dolabın durumunu anlar, çozümünü yapabılir. Devlet olarak, Türkıye olarak oaîjcının derdıyle ılgilenmek zorundayız. Bu dert, beğlan ku rutan hastalıktan daha Üeter. Normâl hastalıktan bağların kö <cu kazınnvız ama bu dertten kazınacağa benzer. O güzelım bağlann yokolmasını, kokünden kazınmasıru istemıyorsak, Devlet bu konuya bir an önce gereken önemle eğilmeli ve bir çdzüm yolu bulmahdır. Yok sa, yakındır, bağlar tanhe karışacak. Bizden söylemesi... Eğer bu dedığimiz olursa, pışmanhk da işe yaramaz artık. Ilerıde bır gün: «Bunları bir gazeteci yaıdıydı...» dersinız. Tütün, çay, fındık soygunu neyse, üzum soygunu da o . Her üzum mevsiminde oyl» b r oytın sahneye konuluyor, bağcı öyle bır soyuluyor ki . üzüm mevsiminde yolunu» Ege'ye düşerse, azıcık soruverin, ilgilenin.. Akhisar'da, Turgutlu'da, Manisa'da, Ahmetlı'de, Alaşehir'de, Ödemiç'te aynı soygun oyununu görün. BaJ cının, halkın nasıl aldatıldıgıru; tüccar kazansın, aracı Kazan sırı diye nice ocaklar söndürulduğunü görün . BtTTÎ (1) Bu satırlar, Ne>şehir'de üzunı suvunun şişede şıra olarak değerlendirilmesinden önce kalenıe alınmıştır. İki Mİ önce is« aynı dii$ünceyi Salihli ve Çal'da bize acan girişimci yurttaşlarımıı la da karşılaştık. Ne var ki bu duşuncelerini kredi yetersizliğin deıı u>ful«>ma alanına koyama» dıklarını sonradan oğrendik. M. A. TARİŞ'İN DURUMU ariş, Ege Bölgesınin üzüm, in cir, pamuk, zeytinyağı gıbi urünlermi değerlendirmek amacıyla 1937 yılında 38 000 üretıcı tarafından kurulmuştur. Tarış'ın, îzraır, Manisa, Denizli, Muğ la. Aydın, Balıkesır, Çanakkale illerinde yıizu aşan tanm satıs kooperatifı var. Ege Bolgesi bağcısmın en yakın yardımcısı, koruyucu durumunda olan Tarış acaba bu »koru\uculuğn»nu, «destekçiliği»ni yapaoılmekte midır? Yukarıdakı bılgıden de anlaşılacağı üzere bü yuk bir kuruluş olan TARİŞ. hiç olmazsa yarı yarıya üretıcıyi tefecınin elinden kurtaramaz rnı? Tarış'in bırıncı derecedekı gorevı bu olmalıdır. Şunu peşınen soy lemek gerekır kı bu amaçla meydana getınlen kuruluşların ıçınde en. iyı çalışanlardan bırı belki de Tarış'tır. Boylesıne yararlı bir amaçla kurulan Tarış, kurulalı 32 yıl olduğu halde gelışmesmi SERDARİ Türkıye'nin kredisini düçürmekte devam ediyor. Ve bu du rum hıç mi hiç tüccarı ilgilendırmiyor. Zeytinyağına makine yağını karıştırmakta hiç bir sakınca görmeyen tecimen, üzüme, koyun, keçi pisliğıni de aynı rahatlıkla karıştırcnakta. Bu ne korkunç içtır Yarabbı? Bu sayın kişilerin yurda ve yurttaşlara ihanet suçundan yargıianmaları gerekmez mı? Ama •Yalancmın mu mu yatsıya kadar yanar» diyen atalanmız yanüıyorlar raı yoksa? Tecimenin mumu yatsıyı değıl şafak vaktini bıle buldu. îşte bunun için üzümümüz dış pazarlarda değerlendirilemiyor. Bu konuda en güçlü rakibimiz Yunanistan'la dunya pazarlanndaki yarışı hep yıtiriyoruz. (Yukarıda sozü edılen. nedenle dış pazarlarda Türkiye'den satılan her malın kuşkuyla dıdik dıdik edıldıği ger çeğıni yıllardır gazetelerde okuvup duruyoruz). Bağcının alın terı, emeğı boşa gıdıyor. Ve de zarartnı yine üzümcu, yine koylü çe kiyor. Tecimen bir yolunu buluyor yine, kurtulmasını bılıyor. •Zengin tekerleğini dağdan aşırır, yoksul düz yolda saşınr» demış atalarımız. Üstelik halk da ınanmış bu atasozünün gerçeğıne. Öyle işte. T ÇOK GARİP Y apüacak tek şey bu gibi çlrkin hıylelen yapanlann kovuşturalması, cezalandırılması, devletçe ticaretten yoksun bırakılmasıdır. Yıllardır süre gelıp, sure giden bir oyun bu! Ne var !:::::::::::::::: DİSİ Bond £LUD M . ĞÂ İC'M GVE Cİ ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a•••••«•••••••«•••««••••••«••I MODESTY BLAISE KTTU A f ' AKU BAŞlMCSİTTl' GAZETELERDE YANSIYAN ğustos, Eylul ayları geldi mi bağcının kulagı uzum fıyatı haberlennde, okuma büenın ıse gozu gazetelerdedır. «Bu yıl üzüm kaç kuru? edecek? G«çen yılkinden az mı çok mu?» Kendı kendıne ya da rasladıklanna sordugu, söyledifı hep budur. Çoğu zaman dedikodu Cfısıltı) gazetesınm balonlar patlattığı da olur. Neymiş: «tO mnnara çekırdeksiz üzüm 300 kuruş edecekmiş.» Haberi dognılamak için soz olsun dıye kaynak da gostenr bu fısıltı gazetesı: «Demokrat Izmir mi, Cumhunyet mı, Mıllıyet mi ne, birinde yazıyormuş işt« » Oysa ki yalandır bunlar. Bağcı ınanmaz burüara. Inanmaz ama, inanmak ister. Doğru olmasa bile hoşuna gider. Her yıl olduğu gibi yine umdugunu bulamamamn yıkıntısına uğrayacakttr. Kocaman bir umutsuzluk gelıp oturacaktır şurasına. Her yıl olduğu gibi.. Gazetelerde yansıyan, üzüm konusunda oynanan oyunun bır bolumüdur. Yine bazı gaze telenn olaya ışık tuttuğu görulur. Sozgelişi 20 Ağustos 1968 tarihlı Cumhunyet gazetesinde üziımle ılgılı haber bir yonden ilgınçtir. Haber şu: «AÇILAN KURU ÜZÜM P t YASASI, IRETTCtYt ŞAŞKINA DÖNDÜRDÜ» «tzmir, (Cumhuriyet Bürosu) «Çekırdeksiz kuru üzüm piya sası, dün saat 12 de açılmıştır. Hükıimetin taban (iyatını açıklamaması ve bu nedenle Tariş' in destekleme girmemesinl fırsat bilen tüccar 10 numara üzümü 225 knrnştan mübayaa etmiştir. Pivasanın ilk gününde borsaya 15 bin çuval kuru üzüm ?elmiştir. Uretici, tüccann 1902Î5 kuruştan alım rapması kar şısında şaşkına dönmüştur. Üre tioiler. kararname açıklanmadığı takdirde fiyatların daha da düşeceğini ve bu yıl geçen >ıllarda olduğu gibi perişan olacaklaruu ifade etmişlerdir.» Bağcı, işte böylesine dertU, boylesıne kahırhdır. Yine 19 Ağustos 1968 tarihll l Cumhuri> et Gazetesinde şu haber yayınlandı. Konumuzta çok KARAMAGARAU 74 îstemedi Nilüfer. Zira »on zamanlarda Ömer de çok sarsıldı. Kazayı haber alır almaz Ayşeyle beraber ilk kalkan uçağa atlamış, kış ortası Ankara'ya gelmişü. Ve Ömer Bozkırlı'yı karşılarmda bulan doktorlar, onu sıkı bir muayeneden geçirmeden sahvermemişlerdı. Boylece yüksek tansiyonu orta>a çıkmış, dinlenmeğe ve sâkın bır ha>at yaşamağa zorunlu olduğu anlaşılmıştı. Oyleyken bıle, uç gun kaldıktan sonra Nılüfer'ın yanında. Ayşe'yi Adana'ya gonderdi. Kendısi Ferıt Belek'le Fadık'i yalnız bırakmamak içm Istanbula yollandıydı. Ve Nılufer donuncye kadar onları yalnız bırakmadıycu. Bozufmuştu bir kez' ailenin Juzeni. îhtiyarlar bırbırı ardından çekıldıkçe üzüntü üstüne üzuntu bindıriyorlardı. Az önce Kaya'nın babasını, amcasını kaybetmışti Ömer. Aılesinde tek büyük o kalmıştı. Derken aklını başmdan uğratan kaza haberi, derken Fent Belek'in olumü... Artık sar sıntıya dayanacak takat kalmamıştı Ömer'de. Müzayede gerçekten hazin ıştir, diyordu ken disi de. Nilüfer, bu hazin işin onu çok etkileyeceğınl biliyordu. Ömer artık hayatta kalan uç beş kıymetlisınden bıriydi. Onun harcanmasına asla razı olamaz Nilüfer. Sen bır kalem kâğıt al, Ayhan. Önce odaları bırer bırer dolaşalım. satacağımız eşyaların lıste sıni yapalım. Bir arkadaş uzerıne aldı müzayede işını. Verınz ehne listeyi, ne yaparsa yapar. Ben evden giderim. Ben de, dedi Ayhan. Sen evin erkeğısin şimdi. Çare yok kalacaksın. Bırden mahzunlaştı Ayhan: Boyle bır rütbede hıç gözüm yoktu. Ferıt Belek'in iskemlesıne baktı. Kes. dedı Nilüfer. Duş önume. Satılışlarım görmek bir yana, bakmak, incelemek, seçebılmek yeteri kadar üzücü. Sankı bır işgâl ordusunun subayı eve gırmiş. Kırk yıllık hane halkını koşelermden sokecekler. Bucaklarmdan edecekler. Esvalar d:le geldi, yalvarmakta Nilüfer'e birer birer: • Bırak bizi alıştığımız yerlerimizde ne olur. Ayırma bızleri birbirimizden. Bunca yıl atalarının, nınelerinin kahrını çektık. Bız de ihtiyarladık. Serüvenlere takatımız yok. 5u evle beraber bız de yıllar yılı kaderımizi bekleyelira. Nasıl olsa bir gun hep birlikte çökeceğız > Ağlamakh oluyor Nilüfer Yüreği parça parça... Nereye sığdırabilir ki bütun bunları' Mumkün mü? Giriyor annesi hastalandığı günden bu yana kapısı bı!e açılmamış selâmlıktakı misafir yemek odasma: Burada ne varsa yaz. Ayhan. Duvardaki şu iki Çın tabağı kalacak. Anem çok aeverdi o ikisini. Eii varıp satamamış belli. Açıyor çekmeleri, dolaplan. Neys» ki içindekileri azmanla Içbedestan'a ya da mezat yerinde aktarmış annesi. Giriyor salonlardan birine: Burada da ne varsa yaz, Ayhan. Hepsini hep si... Bu aynalar, bu konsollar. bu âvizeler şimdiki apartmanların kapılarından bile nğmaz. Yaz hep Bereket versin halılann icabına bakmış annesL Ve girip çıktıkça, «yaz» emrini verdikçe katılaşıyor yureğı. Daha katılaşıyor Gerçek bir ifgâl ordusu subayımn yüreğine benziyor. Bir gün çdzulecek bu yürek ama, belki o gün Nılüfer'ın doğ. du doğalı en mutlu günü olacak. Ya bır fefkatl* yumuşayacak bu yürek, ya bir başarıyla... Nılüfer'in özlemini çektiğı büyük bır başarıyla... Ya d» işte böyle katılaşa katılaşa duruverecek. Annesıyle babasının odasına girdı. Şöyl e bir baktı. Ölenlerin anıları pek tâze. Pek yıpratıcı. Kırmızı ortuleri örtülü, yanyana, donmeyeck saTuvalet masaMnda, o sabah kullanılmış etkisinı veren tuvalet eşyaları. Asılı robdöşambrları. Altında terlikleri .. Babasının yarı suyu içilmişi komodın uzerinde' duran 'ba'rdâğı, annesının basucunda üçü çevrek geçe durmuş minelı kırmızı saati. Kitapları, not defterleri ıkisınin.. Ferit Belek, kansı öldükten sonra hiçbir ej« yasına el surdürmemişti: Böylelıkle oyalanıyorum. Hastanededır gerı gelecektır sanıyorum, demişti. Odamda benımle yaşamakta, demişti. Okşarcasına baktılar odaya, bütün ejyalar». Bırbirlerine bir şey demeden çıktılar. Kapıyı kapatırken: Bu odaya en son el koyarız, dedi Ayhan. Sesı puruzlendi. Bu kahredici ış ancak öğleyın sona erdi. Saat bırı geçerken... Yemeğe istekleri yoktu. Çay yapıp oturma odasına geçtıler. Dıkkatlerine ilk çarpan pıyano .. İşte bu kuyruklu piyanoyu asla satamaz, Nilüfer. Zaten kardeşlerı de ısyan ederler. Bunu satmak geçmışm uzerine kara yağlıboya çekmek türund'en bır yabanılik... Nılufer bu kadarına katlanamaz. Bu pıyano sanki tum anılarının bir sembolu. En mutlu çağı bu pıyanonun çevresinde geçti. Annesi, babası, kardeşleri, dostları . Seslerin yankısını duyar gibi oluyor, duvarlardan .. Ve Ferit Belek olmeden birkaç saat once bu piyanonun başındavdı. Halsır, yorgun oturmuştu tabureye. Parmaklanm tuşlarda gezdırırken canlanıvermişti. Sonra, sonra şu kanepeye uzandı. . Bakındı çevresme... Yazı masası da öyle, kitaplığm bnunde çaprazlama duran yazı masası. Bır başmrfa babasını, bir başında annesini gorür gıbi oldu. Eğilmişler önlerindeki kâğıtlara. Parşömen abajurun ısığında .. Saçları yal. dızlanmıs ikısınin de... Yıllarca bu boyle... Masayı da asla uzaklastıramaz evinden. Bu odanın hiçbir e^yasını uzaklaştıramavacak. Onaracak hepsini, az çok bu odada durdukları biçımde yenı evıne yerlestırecek. Kitapları da şımdı raflanndaki sıralanna gore sıralayacak. Çekraelere şoyle bir baktı, koltuğa oturdu. Asıl önemlisi kâğıtlan aytklamak, Ayhan, rfedi. Dosyalar dosyalar, mektuplar, yazılar, faturalar, sonra fotoğraflar . Doksan yıl içinde yasanmış bır evde bu turden neler birikmiştir bılır misin? Osmanlı sarayı ile yazışmalardan tut, aşk mektuplanna kadar. Ayhan, uzun uzun duşundü: A TiffffOİiy TIFFANY JONES t VE, MUU&BU2J ISEJ4IZ (Arkası m ) Istanbul 9 uncu Icra Memurluğundan îzalei şüyu sebebiyle satılarak paraya çevrılmesine karar venlen Emınonü Tapu Sıcıl Muhafızhğında mukayyet Cankurtaran Mahallesi Cankurtaran Caddesı 72 ada 22 parsel sayılı 97 M2. mıktarındakı altında dükkânı olan ahşap evin tamamı açık artırma suretıjle satılacaktır. G.Menknlün Imar Durumu : Imar Müdürlüğünün 26/9/968 tarıh ve 4694 sayılı ımar krokısınde program dışı iskân sahasmda bıtişık nizam, 6^0 m bına yukseklığınde, tamamı üzerine lnsaat >apılacağı bıldırılmıştır. G.Menkulün Evsafı \e Kıymeti : G menkul Sultanahmet' te Cankurtaran tstasyonu cıvarmdakı Cankurtaran Caddesinde 1, 3, 5 kapı Xo. lu, altında dukkânı bulunan ahşap eski evdır. Üç kısım olarak kullanılmaktadır. Sokağa ayrı a y n kapısı bulunmaktaö"ır. Çatı ustu o^uklu kiremitle örtülüdür. Elektrık vardır. 1 kapı No.'lu >ere çift kanatlı ahşap kapı ile gırılmekte, bır taslıkta aralaıı adi tahta ile bolunmüş 3 oda \e salas heîâ, ve ust kata ahşap meıdıvenle çıkılmakta, yanyana ıkı oda vardır. 3 No.'lu kısma yine Çift kanatlı ahşau kapı ile gırılmekte, harap çınılı taslıkta harap bır komurluk vardır. Üst kata ahşap meıdı\enle çıkılmakta. bır sofada 3 oda ve helâ bulundugu gıbi bu katın ustunde 6 oda, mutfak mahalli, ve helâ mevcuttur Alt'nda dukkânı bulunan 5 No.' I lu kısma tek kanatlı ahsap kapı lle girılmektedır. Bır taşlık, bır oda ve od"a altında bodrum ve helâ bulunmaktadır. Duk i 969/37 kânın lemini betondur. Tamamma bılirkışi tarafından 25.000 TL. kıymet takdır olunmuştur. Ihaleje ıştırak etmek için muhammen bedelın °olO nıspetınde teminat akçesi yatırılması ıcap etmektedır. Ihale damga pulu, tellâliye resmı, vakıf borcu, teslim masrafları ve tapu harç ve masrafları alıcıya aıttır. İlk açık artırma 25'11/969 Salı gunu saat 10'dan ll'e kadar Istanbul Sultanahmet Adalet Sarayı 9 uncu lcra Memurluğunda yapılacaktır. Artırma şartnamesı herkesın görebılmesı için 8/10/968 güminden itıbaren dairede açıktır. İlk açık arürmada teklif edüen bedel muhamnıen kıymetın c/o75'mı bulmadığı takdirde, en çok artırar.ın taahhüdu bakı kalmak üzere artırma 10 gün daha uzatılarak onuncu 5/12/969 Cuma gunü saat 10'dan ll'e kadar Istanbul Sultanahmet Adalet Sarayı 9 uncu lcra Memurluğunda yapılacak açık artırmada en çok artırana ihale edılecektır. Ipotek sahıbı alacakhlarla, diğer ilgililerın ve irtıfak hakkı sahıplerir.in haklartnı, faız ve masrafa daır olan ıddialarını da>anağı belgelerle onbes gun içinde lcra Daıresine bılcTirmelen ıcap eder. Aksı halde hakları tapu sıcılıvle sabıt olmadıkça satıs bedelmın paylaşmasmdan hariç kalırlar. Talep edıldıği \e 100 Kr. po=ta pulu gönderildığınde şartnamenın bır suretı gonderı'.ebıl:r Daha fazla malumat almak istıyenlerin 969 37 sayılı dosya numarasiyle Memuriyetimıze muracaatları ılân olunur. (Ba=ın 7548/12548) Gayri menkulün Satış Ufinı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle