Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖRT 31 Ocalt 1PR9 CUMHITRÎ1ET BALTIK'TAN ADRİYATİK'E BİR SONRASI Bjyoğlu'nun «TaUıbadem» sokağında 1855 yıhnda hayata gözlerini kapamıs bir Polonyaü yazar, 1968 Mart'ında Polonya'yı karıştırmıştır. cKomandolar» anlamına geleo. «komandoti» ler Mart ayında 1$gal etmişlerdlr Varşova ÜniverBitesini bir hafta boyunca. Polonyalılann romantik bir ya«arlan vardır. «Adam Miskieviç» admda. Ruslara karşı verdıgi özgürlük savaşında başanya ulaçamadığı içln son yirml yılını Polonya dışında sürgünde geçirmis bir yazar. Bir Rus düsmanıdır Adam Miskieviç. Daha doğrusu özgürlükıen yana bir yazar. Bugün Polonya'da hemen hemen her sehlrde btiyük anıtlarına raslayacagınız bir yazar. Polonya'lılara bu anıtlar özgürlüğü anlatır büyük alanlarda. Miskleviç'in adı, Polonya'da ö»gürlükle eş anlam tasır. Bu romantik yazann son durağı tstanbul olmuştur. Denilebılir ki, bugün Polonyalılarm TUrkiye hakkında bilgi ve sempatilert varsa ki vardır bunun birinci kaynagı bu yazann îstanbul da yaşamış ve ölmüs olmasıdır. Bu sevginln Iklncl kaynağı ise, Istanbul yakınlanndaki Polonezköy"dür. Alalar ve komandolar Mlskieviç'in bir piytssi vardır «Atalar» anlamına gelen «Dıiady» adında. Piyes oldukça uzun ve uzunlugu ölçüsünde de Rusya aleyhinde. Ozellikle Çarlık aleyhinde. özgürlük kokan. Bu piyes hiçbir zaman bütünüyle oynanmamış, sahneye k o yanlar bu yapıtın belirli bölümlerini kendi yonımlan açısından sahne ısıgına çıkarmışlardır. Bu piyes son olarak geçen yıl başında sahneye konulmuştur. Çekoslovakyada Novotni'nin devrilip Dubçek ve arkadaşlarının is beşına gelmelerinden hemen sonra. Çekoslovakya'da yeni gelismeier komşu ülkeyi de etkilemiştir. Piyes çeşitli ilgilileroe denetimi Uzerinde pek fazla durulmamıstır. Ancak, bazı çıkarcılar blrkaç temsil sonra durumu Sovyet Büyükelçiligine duyururlar, «Sovyetler Birlifi aleyhinde Varsova lahnelerinde bir oyun Dfçi Boitd * MODESTY BLAISE m m m «fl etmiyordu. 2534 kişlllk bir gmbun tahrik ettiji küçük bir azmuk bu olaylara kansmıstır. Bunlann amacı, olaylan sokağa dökmek ve filke içinde bir anarşi yaratmaktı. TahrikçUer birkaç polisi yaralamıslardır. Batı basını bu olaylan farklı çekilde vermiştir. Bu tahrikçiler rerizyonlstlerin, siyonistlerin oyuncaklanydı. Biliyoruz ki, bunlar BUÇluydular..» Varsova Üniversiteslna yakın baştaı bir kahvede konustuğum bazı öğrencUer lse, şöyle konuşuyorlardı: « Mart olaylanna öğrenctlerln yüzde 99'n katümıştır. Hepimiz oradaydık. Amacımız, Içişlerimize karışümamasıydı. Amacıma sansürtin kaldınlması »e hal ka gerçeklerin açıkça anlatılnıasının sağlanmasıydt. Biz ne revlıyonistiz, ne de siyonlst Bu olaylarda 3M'ü agkuı arkadaşmuz tutoklandı. Arkadaslarunızm pek çoğu da zamanından Once askere sevkfdildiler..» Bu iki anlatıs y» da olaylan yorumlayış arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Binne göre yüzde 1, ötekisine göre yüzde 99'du bu olaylara kanşan öğrendlerin oranı. Blrinci yoruma Polonya Gençlik örgütü'nün gore, bunlar revizyonlst'tiler, sibaşkan yardıması Konarski ile, küçük bir kahvede sohbet edi yonist'tiler. öteküere gbre de, bu olaylar bir özgürlük savaşıyyorduk, o günkü olaylar hakkındı .. da. Kendisi parti Uyesl bir genç. Ünlversite ögrenclleri beyaz Daha önce Prag'daki Uluslarara sı öğrenci Kurumunda iki yıl kepler giyerler bu Ulkede. Fakat pek sevmezlermiş bu keplerl Polonya'yı temsil etmis. (T.M T.Mart olaylanna dek. Bu olaylarF.iileri tanıyor ve selam gönderdan sonra pekçok genç ozellikle dl. Bu arada lletirim kendileribunlan giymeye baslamıs «kone) mandoti» olduklannı anlatmak Olsylar hakkında söylediği öamacıyla . zetle şöyle: Ekonoml politik okuyan bir « 5859 blni Varsova'da olkız ögrenci, bu keple llgili olamak üxere, bugttn bOtün Polonrak şunlan söylüyorduya'da 300 bin kadar yüksek öğ« Kepler, Mart olayının semrenim yapan öfrenci vardır. Bu bolüdür bugün. Bir çeşit pasif olaylara kanlanlar Varşova'daki direniştir bu. Devam etmekte ögrencilerin yüzde l'ini bile temaynamyor» diye. Piyes, Sovyetler Birligl ya da komünlzm aleyhinde değıl, Çarlık Rusyasımn zulmü lle ilgilidir. Fakat, bu İki unsur arasında pek önemli fark olmadığı için büyük yanlalar uyandınr, halk ve gençlik arasında. Büyükelçiliğln polonya Hüku meti üzerindeki telkini temsilin sahneden kaldınlmasına yol açar. îste bu anda her sey patlamıştır. «Komandolar» yani «komandoti» ler gösterüere başlar Varşov» BOkaklarmda ve ünlversitesinde. Hareket daha sonra öteki çehlrlerdekl ünlverslte ve öğrenci kunıluşlanna yayılır. 8 Martta öğrenciler •okağa dBkülür « Yaşasm Çekoslovakym» < Tasasın Dubçek» « Özgürlük istiyoraz» « Halk bizimle birUktedlr» En büyük gösteriler 11 Mart'U olur. Gençler, «Atalar» ın tekrar sahneye konulmasını lster. MisMeviçin anıtı yöreslnde. Ünlverslte isgal edilince halk getirir gençlere yiyecek ve lçeceklerini. Mılis kuvvetleri lle gençler arasmda bir çatışma başlar. Garip bir sorun •• Polonya'da siyonizm olan pasif dtrenisln komandola nn lembolü...» Ters bir benzerllk yar bizdeki komandolarla, Polonya'dakıler arasında . Biri bürokrasiye karşı, özgürlükten yana, bizdeki ıse özgürlüğe karşı, diktadan yana... Öğrencilerin islekleri 13 Marfta Öğrencüer istekler' nl profesörlerinln de desteklerr le bir bildlri yayınlayarak dv vurdular kamuoyuna ve yönetıc lere... Bildiride yer alan birkaç iste.özetle su noktalarda toplanmak tadır: (T) Anayasanın 71 Inci madrte sinde Sngörülen, s6ı, basın, top lantı, yürüyüş ve jösteri özgür lügüne uynlsnn. (?) Tntuklanan öğrencfler ser best bırakılsın ve öğrencüer flze rindeki baskılara son verilsin. (3) ögrencilere karsi şidriet kullananlar cezalandırılsın. (3) tlerici aydmlar, genç öğrenciler ve işçilerin arasım açma çabalarına son verilsin. (5) Olaylar hakkında radyo ve basında yapılan yayınlann yanUs olduğu açıklansın. (5) Akademik tesislerin dokunulmazlı|ı bir kez daha açıklansın .. Bu bildiride yer alan lsteklerln uygulanıp uygulanmadığını bu aybaşında Varşova'da yapılan İki ayn mahkeme karanna göre değerlendirebilirsiniz . Blrincisi Yan Botulskl ve Severin Galdstayn adlı iki öğrenci «komandoti» gruplan kurmak ve gençliği rejlm aleyhinde örgütlendirmek suçu ile yargılanmaya devam ettiler. Bir başka mahkeme ise, birkaç gün önce bğrencıleri, rejim aleyhinde kışkırtmak suçuyla Yasef Kuran ve Karl Mavzolevski'ye 3,5'ar yıllık hapis cezası veriyordu. Türkiye'deki gençler ile Polonya'dakl gençler arasında ters yönde bir benzerlik vardır... Polonyalı gençler bürokrasiden, sansürden, özgürlügün olmayışından şikâyetçidirler. Hatta, hattâ kapitallst bir düzenin özleml içinde bulunanlar da vardır aralannda. Türkiye'deki genç ler de bunun tersine bir gidiş içindedirler. Komşunun tavuğu komşuya kaz mıfcörunüyordersiniz Sorunu, aslmda bu kadar basite ındirgemek, yanlış bir yar gıya ulaşmak olur... Polonya'da olsun, Türkiye'ıJ« olsun, Amerika'da, Meksika'da, Fransa'da, ttalya'da, Yugoslavya'da olsun, genç kuşaklar bir sancının, bir bunahmın, bir arayışm içındedirler... nır sorunu.... tki sosyaîist ülkeyi ayıran bu nehir, Doğu Almanya ile Polonya arasuıda doğal bir sınırdır. 1945'te düzenlenen bu sının Alman'lar tanımak istememektedırler. Alraanlarm iddıası Polonya'nın 1939 smırlarına çekilmesidır. Oysa bu doğal sımrdır temel olması gereken 11 inci yuzyıl baı lanna dayanan. tster kapitalist ol sun, ister sosyaîist Polonva'ılar açısından «Alman Almandır. yayıbnak şişmanlamak isteyen.» Polonya'lılar, bu sınırm bir d» Batı Almanya tarafından tanmma sını istemektedir, durumu kuvvet lendirmek amacıyla... Türkıye'de nedense pek yankı uyandırmadı Polonya Dışişleri Ba kanı Adam Rapaçki'nin istıfası..Avrupa'ya barış getırebılecek., Av rupa'da Alman korkusunu ortadan kaldırabilecek bir plânm sahibl bir kişinin istifası iç politika haberleri arasında eridi gıtti. . «Rapaçki Plânı» diye tanımlanan plânında, eski Polonya Dışişleri Bakanı, her iki Almanya'nın, Polonya'nın ve Cekoslovakya'nm nükleer silâhlardan annmasını ve Avrupa'nın gobeğinin bir güvercin yuvası, bır banş bölgesi durumuna getırilmesini öneriyordu. Plân, dünya çapında geniş yanlalar uyandırrmş tı. Fakat çeşitli uluslararası çıkarlar bu plânı bir hayâlden öt« ve gotürmedl .. Yabancı ajanslar Rapaçki'nin sağlık şartlannın bozulması ve bu arada bir kaç kalb krizi geçirmesi şeklınde verdiler istıfa haberini .. Oysa, Rapaçki'nin istifasında Mart olaylannda hükü metin ve partinin tutumunu beğenmeyişi, ardır.dan Cekoslovak olaylanna karsı duruşu. bunun üzerine bakanlıktaki yüksek k»deme personel arasında kendisinin istemediği baza degışıklikl«* rin yapılması bu banşsever adm mın yani Adam Rapaçki'nin istl fasına ortam hazırladı. . Temelde varolan Almanva endisesine. Cekoslovakya ola\T da eklenince bu Ulke dış politıkasmda daha da Moskova'ya kayma zorunluluğunu duydu ister istemez .. SeHz gün kıldıjhm Polonym' dan ardımda deferli doırtlar btrakarak aynldım .. Bn ülkenin lnsancü ve çelebl insanlanna candan sevgiler... Ba güzel ülkeyi tanıma olanağını hazırlayan Interpresse'e ve tanıtan Anna MinMeviç'e sonsuz teşekkftı* Katılma oranı KOIVLINDOTt Bizdeki adı «Komandolar» dır bu kelimenin... Oradakller öıgürlükten yana, blzdekiler diktadan... Beyaz kepler ayırır komandoları ötekilerden... Bu sesler hükumeti eleştirmek demekti... Hükumeti eleştıri ise partiyi eleştirmek sayılıyordu. Partiyi eleştirme ıse rejime yönelmekteydi . Yani «hava karardı yafmur yafacak. stn bana kaz dedin» gibilerden bir sonuç bu... Israil Arap knziyle başlayan bu gelişme, Mart olaylarıyla daha da hızlanmıştır... Bir Polonyalı aydın «unları iöylüyordu bu konuda : « Almanlann yarattıgı Tahudi tornnu ve onnn tonucn lsrail'dcn dolavı Alraanlara ne kadar küfretıek azdır... Hitler olmasaydı, buçün ne lırall, ne bir Ortadojtu iornnu, ne de Polonya'da böyle btr 10nın ortaya çıkardı . » îki Yahudi yolda k«rşılaîmı«lar, bu Yahudi düsmanlığının Polonya'da ortay» çıkışından uzun bir süre sonr*... Biri alçak sesle sormuş : « Şimdi ne i« yapıyorran? Hayatını nasıl kaıanıyorsun?» öteki eevap vermis : « Savas yıHannda beni Almanlardan saklayan Polonyalılara şantaj yaparak...» Gerçekten, Polonyalılar savas vıllarmda pek çok Yahudiyi Almanlard'an saklamıslar ve yetim kalan Yahudi çocuklarını büyütmüşler ve onlara öz çocuklan gibi davranmışlardır .. Durumun böyle tersine dönrnesi bu ulkelerdeki politik uygulamanın gariD bir tonucu... Polonya'nın dıj politikasımn t« melinde «Almanya» korkusu yatar. İster Federal» olsun, ister •Demokratik» olsun her türlüsüne karşıdır «Almanya»nuı. Toprakla rını paramparça eden dört acı denemesi vardır Polonya'lıiann.. En sonuncusu da Hitler acısı... Bugün bile Almanlarla «demok ratik» olanıyla yani Doğu Alman ya ile bir sınır sorunu, sınırlanndan endişesi vardır Polonya'nın«OdraNysa» dedikleri ve bizim Coğrafya kitaplarında «OderNeUte hattı» diye tanımlanan bir sı 1 Ilİllil (4i • YARIN D. Almanya'daki bürokrasi rarkı daha yavaş işîiyor... IHTIYÜR GENCLİK , « î i ; ı T i 6J£7.f .Varsa, b«nden size abıce ve askerce bir oğüt; kanımzın kaynadığı, maymununuzun oynadığı çağlardır bu çağlar, aslan gibi çocuklar ve delıkanlılarsınız hepiniz, dara düsünce bilmem nerenizi kesin de kasaba minnet etmeyin çocuklar! Erkek erkekliğini bilecek. Tas gibi ağır. çelik gibi sert olacaksınız. Şu sümüklü kızlara minnet etmeyin, onlara yüz venneyin çocuklar. Benden size askerce ve abice bir öğüt!» Aman ki aman, onların içini okuyor âdeta. On ların içinden geçen de bu, «aynen.» «Vermiyoruz Hocam, vermiyoruz.» diye bagnsıyorlar. «Sertiz, ağırız, doğruyuz. Silgi, kalem istiyorlar. Allah versin, başka kapıya diyoruz!» Ama oluyor mu? olmuyor ki.. askerlikten çıktılar mı. bir iki ders süresince vermiyoriar, yanm gunlüğiine vermiyorlar, silgi, kalem isteyene, dedikleri gibi, «Başka kapıya. Allah versin!» diyorlar, tersleyip dehliyorlar, derken gene yüz verıyorlar. Tepelerine çıkarıyorlar üstelik. Değnek Yaşar, Vampir Hüsnü'ye işkence ediyor. Onu inim inım inlefsiye, kıntarak, nazlanaıak çocuğa geliyor: Melâhat'Ia Emel için yazmıssın, benün için de bir şiir yaz! deyıp şiir ısmarlıyor. Nerde kaldı arkadaş haUn? Çocuk: Peki.. deyip boyun eğiyor. Vampir Hüsnü, bakışları daha bir donuk, herr \en yaklaşıp soruyor: Ne istedi sendenT Şiir. Yazmıyacaksın. Yazarsam ne olur? Arkadaşlık tükenir. Çocuk, Değnek Yaşar'ın |iir sipariçini erteHyor, ama Orhan'ın mektup siparişlerini erteleye miyor. Şiirlerinin genel havası nice kınk dökük, yaralı, ahlayıp oflar soyundansa, Orhan adına yazılan mektuplarda kendini Orhan yerıne koyup, . o kadar girişken, atak, yükseklerde uçar, hele hele hey'li havalara kapıhyor, Mektubun so nunda, çok kestirmeden gidip: «... gecesi. saat 211e 21 buçuk arası, sizin evin önünden iki kere geçeceğim. Kapıya çıktınsa çıktın, çıkmadınsa, beni bir daha arama!» diyor. Orhan'dır; iki geçer, üç geçer. O geçemez. On» geceleri sokağa çıkma izni verilmemistir. Ne gecesi? ortalık karardı mı, kümesinde olmalıdır o. Babanm gidişiyle bu kural değiştirilemez, değişemez. •Baban gitti diye bu saatlerde dönemezsin. Dost var düşman var. Bu adam bizi almağa nasılsa gelecek. Duydu, kulağma gitti mi, karışmam.» Oysa, başlı haşına özgürlüktür Orhan. Geceler onundur. sokaklar onundur, kahveler onun. Dadanmış, her Allahm günü tavla oynar, tekliğine. iki buçukluğuna.. Kazanır. Bahtı her yandan açık. Ertesi sabah, Halil Hoca'nm gerisinde bir yerde, bahçe kapısına yakın, dört gözle bakar yoluna. Kolay mı? O gece, Orhan'ın yerine kendini kojTnuş, (Ben olsam şöyle yapardım!) diye kurmuş. Dıle kolay. Halil Beye «çakı gibi» bir asker selâmı çakıp, tatlı sert bakıp, kendisine doğ. nı gelirken, uzaktan, Orhan sağ gözünü kırparsa kız çıkmış demektir, kaşlannı yukan kaldırırsa, çıkmamıs.. Çıksın çıkmasın. o da önemli, öbürü de. Gül dalı işlemeli perdelerinin önünde, get.den vuran lâmbanın şavkıyla. kız Orhan'a göjtermi? gölgesini. Demiş ki yâni, «buradayım ben.» Saçlannı ta ramış, kollannı kaldırmış, gizli selamını vermiş Oraya, yanma bir gölge daha gelince, lster istemez çekilmiş perdenin önünden. Perde kıyumda ba«ı nın bir ucu kalmı; görünen. Belli kl, çıkamıyıcak. Orhan anlatıyor, çocuk, onun burnunun kızarışını, burnunu sıvazlayışını ve içi sıkıUp cigara paketine asılışını görür gibi oluyordu. Yalnız görür gibi de olmuyor; Orhan'ın tâ kendisi oluyordu Diyelim ki, kız çıkmıştır kapı aralığına. Orhan davranıp elinl tutmujtur onun, sıkmıştır. Avcunun ortasında parmağını gezdirmiştir. Bir gelen, g5ren olmasın kuşkusuyl» yalap sap, o onun o onun yanağından öpmüjtür. Sıcak mıydı dudaklan? Değil. nedense buz glblydl. Hay Allah. Peki so'ra, so'ra ne oldu* » " MEHMIT " SfYOA Gençlerhı ortak yonü Aradan yılıar geçse de unutamıyacağı bir melodl vardır insanlann . Bir şeyler hatırlatan... Yıllarca sonra acı, ya da tatlı anılan bilinç üstüne çıkaran... Ben de yıllarca sonra bir sarkıyı hatırlayacağım bu geziden bilincımın altında kalan... Tom Jones'un «Delilah» adlı melodisini. Varşova'da, 3erlin'de, Krakov'da, Şiçeçin'de, Prag'da, Eudapeşte'de, Viyana'da, "^îelgrat'ta ve Ankara'da, ya da çeşitli Avrupa radyolannda farklı dlllerde bıle olsa aynı melodi... Dünya gençleri ister komünist, ister kapitalist, ister ilerici, ister gerici ki, bu son iki kavram her ülkede farklı anlamlara geliyor bir arayış içiiidedirler... Sağdakiler sola, soldakıler sağa kaymakta, slvri uçlar yontulmakta, ya da yuvarlak uçlar sivrilmektedir... Garip bir akım var yer yüzünde .. Bugün gençlerln buldukları tek ortak nokta gördüğüm kadanyla «Delilah» m birleştiricilığıydi... Mart olaylarmdan sonra Polonya'da bazı profesdrler üniversiteden alınmışlardır, siyonizm ithamı ile .. Yani Yahudilik sempatizanı olmak suçuyla... Tiffany TIFFANY JONES tsONLUC VETEE. T\5=«MJV'. GBS. Yahudilik soranu M n i l c o p o a İ M |jg»u v e ^ m : A Y H A N B A ^ O Ğ L U IBUDIH KOPRUSU Yıllarca Hitler'in Yahudi düşmanlıgına karşı direnmiş, ölmüş Polonyalılar bugün o günleri unutmuşcasına bir Yahudi düşmanlığının ıçindedirler.. Mart olaylarının etkilenni kırmak için «siyonizm» kavramı ortaya atılmıştır, parti ta fından... Çinlilerin revizyonist diye itham ettiği partilerden biri olan Polonya Komünist Partisı, bazı profesörleri revizyonizmle, siyonizmle suçlamaktadır... Bu da Polonya'daki çelişmelere bir baska örnek. Karl Marks'ın Yahudi olduğu düşünülecek olursa, bu çellşmenın Ugi çekiciliği daha da artmaktadır... Denilebilir ki, Polony.'ya komunizmi bu ülkenin Yahudileri getirmiştir... Savaştan önce proleter olan Yahudilerin gelistirdığı bir parti... Savaştan sonra partinin üyelerinin çoğu Yahudilerdi... Ünlü yazarlar, sanatçılar, politikacılar Yahudi. Saygı duyulan önemli kışilerin çoğu Yahudi .. Nirengi noktalanndakıler Yahudi... Böyle bir ortamdan doğan "" garip bir düşmanhk var Yahudilere karşı şimdi Polonya'da .. Bu düşmanlık arttıkça sayıları bir yılda 30 binden 15 Dİne inen, göç eden Yahudiler... tşin aslını özetliyecek olursak şöyle : îsrail • Arap krizinin patlak verdıği anda Polonya Hükumeti Arapları destekliyor Sovyetlerin ardından... Bu destekleyiş bir çelişme yaratıyor iç politikada... Bazı seslcr yükseiiyor bu desteğe karşı. Deniliyor ki : « Evet .. Araplar haklı olabilirler. Ancak, unntuimamalıdır ki, tahrik ve ilk saldırı hazırlıfı Araplardan fflmiştir. Ba eerçek «;öz5nüne alınuıalıdır... Bc konnda tarafnz kalınıbllecefi fibi hlç olmaısa en anndaa Araplar d» kınanı» 'lrdl..j Bir tıkırtı oldu. Neymi|? , ,, ,,, ,,„,,; .h ' Anaesiymif. O iepn. kaçü, hep h*m.en tuy , düm. Hay Allah! Mektubu sordu muydu? Sordu, evet. Ne dedin? Ne diyeyim? ben yazdım dedim. Beğenmi» mı? Orhan «o» harfini uzatırdı: Çoook.. Çocuk, başka hiç bir yere uğramaksızrn, Antalya'lara giderdi. Mafarasında oturmuş, ayak» lannı asağıya sarkıtmış, bir yandan Fahrünnisa'yı bekler, bir yandan, aşağıdaki derin sulara, yukardaki daha derin gokyüzune bakar bulurdu ken« dini.. Başka bir yerde; Edirne'de, Düzce'de. Afyon'da, Uşakta bulmazdı. Hep mağarasında v« hep oturmuş, Fahrünnisa'yı bekler bu'.urdu. Aslmda parçalanmış, parçalara bolünmüştü her bir parçası Değnek Yasar'da, Kör Nazmıye'de, Baygın Melâhafta, daha tek sözcük konuşamadıgı, keçi sakallı Mektupçu Beym kuğu boyun lu kı zındaydı, öyle. 0 kadar dağınık, o kadar böiünmüş. Mektupçu beyin kızı hadi neyse ne. ama öbürleri, bunca parça bolük »lgiyi hiç bir zaman yoğunlaştırmadan, söz olsun diye hep. Al gülüra ver gıilüm hesabı. Buna karşılık, n. B. deki Melâhat'm Orhan'ın olduğu bilinirdi. Sekizdeki civelek Bedriye'yle, her ne kadar gizli tutup kimseye açıklamıyors» da, yakrn ilgisi olduğu söylenirdi. Onun elindekiler baldı. kaymaktı; öbürleri petek, ya da, kuru gürültü. Bir sey soracağım sana. Sor oğlum. Ama doğru söyleyeceksin. Simdiye kadar neyi eğri, yalan söyledik de.. Bi'.mem orasını Bedriye ile de ilgın varmıj senin, doğru mu? Orhan gözlerini indirir, kaldırır, sonra gülüm serdi: Yok ama olsa kejke. Yalancı! Yalanım varsa, getir kitabı el basayım. Ulan, sen, nâmussuz, el de basarsın ayajc da. Nerden çıkardın bunu şimdi? Bak nerden; Bedriye bahçeye girdi mi. sen Melâhat'Ia bakışmaz oluyorsun. Kız boyuna gözlerini anyor senin, sen de boyuna başka yerlere bakıyorsun. De ki. yalan! Orası doğru.. derdi Orhan. Bedriye'de g5rüm var tabii, ama olmuyor. Herkesin içindeyken esirgeıniyor, bana bakıyor, yolda ise. basını öne eğip geçiyor yanımdan. At gitsin! Bence, kız yemin verdirdi sana, büyük yemin verdirdi. Birine bir sey çıtlattığını sezeyim, keserim dedi. Orhan gülümserdi gene. Gözlerinin içiyle de gülebilirdi isterse. O bir önceki mektubu ben kime yazdıydım? Adı yok dedin de, sonra kime verdin onu? Vermedim, evde durup duruyor. Hadi ordan yalancı. Evdeyse, getir de g&relim! Pek sıkıştırılmağa gelemezdi Orhan. Kızlırla arası o kadar iyi iken, arkadaslanyla çok iyi, denemezdi. Okulda onu çekemiyenler çoğunluktaydılar. Kaç kereler, ilk geldiği sıralarda çocuğa yaptıkları gibi, onu sıkıştırmak, dövmek istediler de, Orhan kaçtı kurtuldu ellennden. Çantasını çocuğa attı ve kendisi kaçtı. «Dur lan ırzı kırık, dur. Erkeksen kaçma!» Ayı Abdüllâtif. Büyük Ya«ar, hat tâ Kızılbaş Ibrahim. ona di« bileyenltr arasındaydılar. En yakın arkadaşı Kıvnak Hüseyin'dl, emireri gibi kullanırdı onu. Tehlikenin çoğaldığını sezinl» yıp çemberi biraz genişletince, bu çemberin içlne çocukla 149 Ka'ender Necmi de girmiş oldular. Girdıler ya. ne zaman girdiklerini kesinlikle bilemedıler. Orhan'daki şeytan tüyü engel oldu buna. Neemi'yle birlikte, evine giderlerdi. Pamuk saclı. pamuk yiirlü anacığı re yapacağını. oğlunun arkadaslarını nasıl ağırlayacağını bilemezdi. Bir «ey almacaksa, Orhan'ı çarşıya. pazara yollayamazdı. Orhan: .Gitsin Fazlı alsın'» diye buyururdu Fazlı. küçük kardesi. O kalkar giderdi. Anasına naı ed?r, »rkadaşlarına nazlanırdı Orhan Bövle bir »ey l«te. (Arkasi var)