25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT 2 Ocak 1969 CUMHUBÎÎEI flO'Yfl Çin'i 3 hareket kalkındırır: flNLflR Ihtilâl.. İhtilâl. Yine ihtilâl 24 aşkan Mao'nun Hnnandan çıkışını gösteren gençlik resrai yardı arkamdaki dnrarda... O'nnn yanına Lenin ve Stalin'in portreleri asılraıştı Üç kadın işçi ile beraber nzanca bir masanın etrafında toplanmıstık Köliür Ihtilâli ve Çin'in probletnleT\ hakkında herkes, daygnlannı, döşüncelerini söylüyordu... Kesik siyah saçlı, tatlı yüzlü Liang Li Çang geçen yıl Başkan Mao'yu Pekin'de görebilen rautlu kadmlardan biriydi!.. Çinin muhtelif bölgelerinden 10 bin işçi temsilcisiyle gitmişti oraya... Liang Li Çang : Cç gün... diyordu,fiçgiin O' nnnla beraber oldnk . Kırmızı ve sıcak yüzünfi yakından gör B Fabrikanın okulunda çocnklar naker gibi egitim göriiyordn.. dük... Defalarc» el salladı hepimize.. Heyecandan gözyaalanmızı tntamadık! tşçi sınıfının acı geçmişi canlandı kafanuzda... Empcryalizm. kapitalizm ve feodaIizmin ezdigi insanlar aneak şimdi sayndefrer oldolar... Bagkan Mao, Çin milletinin haysiyetini tekrar kazandırdı .. Bnna bir defa daha anladık O'non huznmnda!.. 31 yaşındaydı bu genç kadın, Kanton diyaleği ile konuşuyor, Şanghaylı tercümanımız sözlerini pek iyi anlayamadığı için, ona da başkalan izahat veriyordu.. Kültür Ihrüâli hakkında ne düşünüyorsunuz? Nedir Kültür Ihtilâli?".. Liang Li Çang titreyen sesiyle bağırdı : Köllfir ibiiKll... dedi, devleiin renginin değişmesidir.. Kıplanl olmasıdır!.. Proleteryanuı bâkimiyeli ele gecirmesidir!.. Çin Krnçev'i Lio Sao Çi, işçileri sadece bir üretim vasıtası olarak corüyordn. Sınıf mücadelesi kaldırılmıştı artık Mao Çe Tun? onon foyasım raeydana çıkardı.'.. Işçi kadın iyice heyecanlanmıştı.. Eliyle masaya vuruyordu zaman zaman... Bir ara gözleri uzaklara dogru daldı... ve sonra : Ben 11 yaşındayken, dedi, bir sigara fabrikasında çalışıyordum.. Aldıfım ficret pek azdı. Zenginler köpeklerine daha çok para harcıyorlardı O zaman kapitalistlerin sömürdüiiü bir işfiydim.. Üstelik bir de koca hakki, «Bnda» vardı özerimizde!. Feodal düzen eıiyordu biitön kadınlan.. Şimdi o günleri nasıl nnntabilirim?.. Okula gittinİ7 mi hiç? Hayır. oknyamadım Benitn zamanımda köyde okul yok<a ki!.. Kurtnluştan sonra geee korslarına eittim sadece!.. Herhalde evlisiniz?.. Evet.. İM çocuğum ve kocam var!.. Ne kad'ar aylık ahyorsunuz bu fabrikadan? 55 yuan... Kadmların yaçı sorulmaz derler ama Bayan Pu Çung Ming, acaba siz. 19 mu. yoksa 20 mi?.. Ufak tefek. minyatür yüzlü Çinli. tatlı tatlı giildü ve gözlerinı hafifçe yere eğerek : N Neredeyse 25'e jiriyonım, dedi... O da bu fsbrikada işçi olarak çahşıyordu. E»lepmerr4«ti henüz! Bekârdı.. ve bdlki de partinin evlenme için izin xerdiği 25 yaşın bitimini bekliyordu!.. Arkadaşları söylediler... ismi daha önce feodal bir anlam taçıyormuş !.. Değiştirmiş bunu... şimdi. Pu Cung Ming; «halka sadık» ıfeüiekmiş !.. Peki.. Bayan «Halka Sadık.! Çin'i daha çok başarıya götüreck.. kalkindıracak, kuvvetlendirecek hareketler acaba neler olabilir? Genç kız mütebefsim, yüzüme bakt:. sanki kolay bir işmiş gibi : fhtilâl... dadi Ihtilâl ve sonra yine ihtilâl.'. Mso Ce Tnng'un emri de budur... Ihtilâl hiç dnrraamalı. devam etmelidir!.. Kültür Ihtilâlının an'amı nedir sjzce? (nsanlann fikirlerindeki tekâmüldür bn ihtilâl Ancak bu tekâmül savesinde asıl btiyiik gücünün proleterya olduğu ortaya çıkrnıştır'. Ruslar gibi ülkemizin, rejimin rençini değiştirmek istemiyoruz . Başkan Mao bize, havadan, topralilan ve sudan daha büyfik knvvet verivor. etnanetini kornyabilmemiz için!.. O kalbimizin kıpkızıl güneşidir!.. abrikanm bulunduğu yere 1520 dakika mesafede işçi evleri ve okulîar kurulmuştu... Tek katlı yeni binalardı bunlann çoğu... önlerinde. yeşil çimenlerle kaplı parklar vardı... Bir köşede kreslerde kalan 3. 4, 5 yaşmda çocukiar, diğer tarafta ilkokul öğrencileri oyun oj'nııyorlardı... Bazı sınıflardan. hep beraber okunan Kızıl kitabın cümleleri geliyordu kulağıma.'.. Sesın geldiğı tarafa doğru yüriiyüp pencereden şö.vle bir içerive baktım... Sınıfın içi Mao' nun rengârenk resimleriyle dolroııştu... Duvarda bir kanş yer kalmamıstı boş... Genç bir kadın öğretmen, orkestra yönetir gibi. eiiyle işaret ederek çocuklara hem kitap okutuyor. hem de ihtilâl şarkılan söyletiyordu... Sonra. bu yavrular kısa bir süre durup, nefeslerinin bütün gücuy}e Mao'nun ve Komünist Parti'inin çok yaşaması için bağırıyorlardı... Daha üerde ise. 2. sınıfın içine girdik oturmak üzere... Kirni pabuçlu, kimisi çıplak ayakh, ya Emekli işçi U Şeng ile kansıaın odasında Mao nun resimleri asılıydı mah elbiseli çocuklar asker disipliniyle ayağa kalktılar bizi görünce... Su sn hao... Sa sn hao... Böyle bağırdılar... Anlamı, «Hoş geldiniz amcalar». demekti bunun.. Çekik gözlü. mat ciltli ögrenciJerin yamalı gömleklerinin, üzerinde kırmızı porselenden Mao rozetleri parlıyordu... Küçük kız lar siyah saçlarını örüp omuzlarından sarkıtmış, uçlanna beyaz kurdelâlar bağlanuşlflrdı.. Öğretmenin elinde bir tef vardı... Kenarlarında zilleri şıngırdayan şu bildiğinıiz tef:.. Bununla hareketlendiriyordu çocukları... 7 sınıf vardı ilkokulda.. Fabrika işçilerinin çocukları burada alfabeyle birlikte öncelikle Mao Çe Tung'u öğreniyorlardı.. • Hoş geldiniz amcalar» «Hoş geldiniz yabancı misafirimiz..» Beni en çok etkileyen, kara tahtaja bile yazdıkları bu sözler oldu.. Amca... amcalar!.. Ancak, Dogu'da olurdu böyle sıcak yakınlık!.. Batıda ise; ya Misterdik.. ya da MösyU!.. kuldan aynlıp işçi evlerine doğru joirürken, elleri arkasında duran ihtiyar bir adamın dikkatli dikkatli bize bakt:ğmı gördürn.. Yanına yaklaştım hemen... Kalabalığın kendisine yöneldiğini görünce şaşırdı biraz.. Sonra kim oldugunu anlattılar: Çok daha fazla görünüyordu amma 62 yaşmdaymış'.. £meicliye ayrılmasına ragmen, dayanamaz yine fabrikaya gelir çalışırmış!.. Daha önce 117 yuan alırken şimdi kendisine 80 yuan veriyorlarmış... Canı isteyince gidiyormuş işe, istemeyince gitmiyorraus!.. Bir kızı varrmş orta okulda.. Ogluna da aynl fabrikada is vermişler!.. Madem ki misafirsiniz bizim eve buyurun da bir çayunızı için? Eraeklj işçi Li Şeng'in ük sözü bu oldu.. Herkes, «Acaba bu dâveti kabul eder mi, etmez mi» der gibilerde yüzüme bakıyordu.. Bundan guzel fırsat, bundan samimi, bundan zarif dâvet mi olur? Memnuniyetle dedim.. Memnuniyetle gelirim evinizc!.. Teşekktir ederim Bay Lİ Şeng!.. Esmer, zayıf yüzlü emekli işçi, önümüze düşüp, yol göstermeye başladı.. üç, dört blok apartmanı geçtikten sonra, dış ba danası bir hayli kirlenmi? olanın önünde durduk.. Bir kat merdivenle çıktık yukarıya.. Li Senj sevincinden uçuyordu adetâ!.. Açık duruyordu sokak kapısı.. Hemen karşısında mutfak, onun yanında banyo görünüyorda.. Iki tane de ufak odadan ibaretti. Ll Sengin dört kişi beraber yaşadıklan daire.. 5060 metre kare kadar bir yer.. Karısıyla. kendisinin yattıgi o daya misafir etti bizi.. Duvarlarda Mao Çe Tung'un 6 poz resmi asıhydı.. Köşede tahta bir sedir duruyor du, üzerinde ince şiltesiyle.. iki hasır iskemle, derme çatma bir masa.. ve yerdeki nefis bir hasırdan ibaretti evin bütün eşyası.. Bir de çok eski model radyo ile termos vardı köşede.. Çay, bunun «çinde hazırdı.. Mütemadi yen taaelijrordu bardaklarırnızı.. Yatak odasının asıl garıp man zarası, kapınm hemen yanında duran eski bir bisikletti!.. Acaba çalmır diye korkarak mı bu kadar emniyete almışlar» diye dUşünmedim desem yalan olur!.. Sordum sebeblni.. Küçük çocuklar oyıuyıp h* zuyor da onun için» dediler.. Li Şeng; sigara, çay arka arkaya ikram edip duruyordu.. Artık hiçbir şey yiyecek, içecek hald» değildim.. Az sonra, bir heykel gibi d o nuk, durgun haliyle kansı geldi yanımıza.. Yüzünde çok acı çek miş, bir Uade vardı... Epey hastalık geçirmiş amma, slmdl iyiymiş.. Li Şeng: Eskiden dedi.. ne paramıs vardı. ne de tedavi olacak doktor.'. Şimdi ise, hem paramız var.. hem de doktorlar bcJava batayor hastalara!.. Kaç yaşırda emekliye aynhyoT ışçiler? A.yi'±!annın no kadannı alıyorlar, emelüiye »ynlchktan sonra? Bay Li Şen? hayreüe yüzunje bakt; . ve sonra 60 yaşından sonra emekliye ayrılabilir isteyen isçi dedi.. Ücreti'nin »b 506» mı alabüir.. Ama neden eli ayafı tntan insaa KaUanma savaşına fiioiinü katmasın? Görmuyor musunuz? Mto Çe Tung 76 yasında hâli ülfcesinin refahı için çalısıyor!. O Y A RI N : Yalnız Mao heykeli yapan fabrika!.. DÜZELTME Dünkü yazımızın bir yerinde «Isteyenler ayda 3 yuan ödemek suretiyle bütün yemeklerİDİ üç gün iabrikada yerler» diye çıkmıştır. Ashnda bu, 9 yuan ödemek suretiyle üç öğündür. Daha sonraki paragrafta çıkan «Yemek girmedi midelerine» cümlesi de «Girmezdi» olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. 28 «Vay kerata vay!» dan başlayıp, eksik olan nesnenin önemine, öneminden çok o günkü ruhsal durumuna göre, az ya da çok haşlamadan tokatlamaya kadar sıralanır giderdi babsnın tepkisi. Tokadı «eciikten sonra ağlamasız. çocuk sofradan kalkmaya yeltenirse. baba büsbütün kızar köpürürdü: Otur oturduğun yerde. Yemeğini ye. Beni dinden imandan çıkartma!.. Çocuğun utancını hafifletip azaltan biricik şey, kendi payına daha çoğa düşmekie birlikte, kiminde Mustafa ile Saime'nin, sırasında annenin bile dövülmekten kurtulamayışıydı. Anne, çoğun, çocuklarımı kurtarayım derken yerdi dayağı. • Ellerin kırılsın, dövemez ol inşallah!..> Mutfağa kapandıktan sonra, bumunu çeke çeke ağlarken söylenirdi. Baba, çocuktan bir bardak suyla kahve ister, anneye duyuracak ölçüde bağırırdı: Tatlı ekmeğini acı etme kadın.'.. On beş, yirmi günlük bir barış havası. bir esenlik eserdi evde. Sonra kıpırtılar, ufak yollu payiamalar, fırtma ha geldi ha geliyor korku^u başlardı. Bir huyunu iyi bellemişlerdi; dışarda, hastanede, kahvecie birisine içerleyip gelmişse, soyunup dökündü mü, sofraya bekletilmeden oturtuldu ve karnı, sevdiği yemekierle güzelce doydu mu, artık zararsız hale geîdiğini. Kerevetteki kahn mindere oturur, güzeljiğinin yokolmadığına inandığı sesiyle, şarkılar, türküler bile söylediği olurdu. Ya da, o akşam dersi yoksa, açık ve kapah pastıra oynardı çocukla. Yenilse sesini çıkarmaz. «Pekâlâ. bu gecelik bu kadar..» der kaldırtırdı kâğıtları, yenince yükseltiıdi sesini: «Git, yann akşama kadar ögren de gel!..» Anne, ona dedi ki: Bey. çocuğu karşına alır, onunla oyun oynarsan. o beni sayar mı, o seni sayar mı?.. Baba, bunun üzerine, bir daha almadı eline kâğıtları. Çorum'un yukarı çarşısını, Hükumet Konağı ile çevresini, yeşil çuhalı masası Antalya'dakine benzeyen Milli Kütüphane'sini, ortaokula ulaşan aşağıdaki dolambaçlı yolla, yukardaki kese yolu. Şehir Parkı'na ve oradan hastaneye uzayan yolu, gide gele öğrenmişti çocuk. Hastaneye gide gele, Merzifon Samsun yolunu göre göre, ona öyle geldi ki, on Tiffany Jones TtFFANY JOHES F BUDIN HOPRÜSU • f N zeHipLİ /V1UMMPI Ve İ 'üN ç u ANPK. lar bu şehre tersînden. arka kapısından girmişler. Güneş batmadan, ortaiık kararmadan, evde olmalıydı. Anne korkuyor; lüks lâmbasına boyalı ispirtoyu ko>Tnalı. fitil üstündeki meme ağzının kızmasmı sağladıktan sonra, onu pompalamah ve jrakmalıydı. Yağcılar Samsun gibi yerden getirtmişler, yemin üstüne yemin, bu lüks lâribasından bir onlana evlerinde vardı, bir de Başhekim Necmettin Beylerde. Son kalanı Mektupçu Bey görmüş. beğennjıj, almış. Anne, bir kız daha getirmişti dünyaya. Baba. sevinçten uçuyordu. Bol karanfilli, kırmızı loğusa şerbetleri kayna<ıldı. Konuklar içtiler. Kızın kundağına, annenia yatağına, mavi boncuklar geçirilmij küçük altuılar takıldı. Evin işlerini. hastaneden gelen eli işe yatlun bir hastabakıcı kadın görüyordu. Baba, «Yat hanım, dinlen!» dedikçe, «Kalkayun Bey, sen yernekleri sevmedin, kalkayım. Mutfağıma geçeyirn> demekteydi. Tombalak. kısa boylu, esmer. topaç gibi bir Ebâmm gelmiş dofurtmuştu anneyi. Baba iie kab* saba şakalar yapıyordu. Hastalarına faytonla gider, araba ve arabacı, kapı önünde. işi bitinceye kadar onu beklerdi. Hükumet ebeliğinden ayrılmıştı Hacer hanım, kendi başına çahşıyordu. Eşraftan birinin ortası ha\iızlu bahçesinde yemek yenirken. erkekierin orada bulunmadjğı bir sırada. kadınlara duyulmadık şeyier anlatmakta, kaduılar bir yandan kıkırdaşıp, bir yandan: «A., a..! AUah canını almasın..» diye sajırmaktaydılar. «Ah Ebânım, sen yok musun sen!..» *Hadin ordan. Kızun, bunu siz kocanızdan da duymuşsunuzdur. Burası neresi? Çorum. Yani burada yellen, ötede işit!... • Doğru mu o Ebânımcığım,» diye sorulmaktaydı, sözde sen, dama düştüklerinde o heriflere bakmıssın, onlara her gün tepsi tepsi baklava, börek götürmüşsün. doğru mu?..» Kadın saklamıyor: «Baktım!» diyordu. «Götürdüm..» •A., a!.. Doğum var deyip, seni arabaya atıp, üç kişi dafa kaldırmış da!..» " Ebânım çıkışıyordu: (Arkası var) TGDD. İşletmesi İslanbul AlımveSatım Komisyonu Reisliğinden: Hurda Demir ve Tekerlek Takımı Salılacak 1 1000 ton hurda demir ile 500 ton tekerlek takımı 28 Ocak 1969 günü saat 15. de Sirkeci'de 7. İsletme Müdürlüğü binasındaki Komisyonumuzda kapalı zarf usulü ile satılacaktır. 2 Tekliflerin o gün saat H.30 a kadar Komisyona verilmiş veya gelmiş olması şarttır. 3 Muvakkat teminatı teklif edilen bedel tutanmn yüzde beşidir. 4 Şartnamesi Komisyondan bedelsiz alınabüir. 5 TCDD. satışı yapıp yapmamakta veya kısmen yapmakta ve tercih ettigi tâlibe yapmakta tamamen serbesttir. (Basın: 29874/53) Taşındık Ankara dan cfunyanm her tarafina Luftfiansa ıle gıöebıiecek munterem yoicuianmıza yenı bir Mfzme' ofmak uzere 1 Ocak 1969 (anhınden ıtıb?ren Aîatark Buivan 127. ıkıncı kat'a ta$ınoığımızı memnuniyetle öıldınrız. Telefon numaralanmız: 12 13 75 ve 12 37 03 Lufthansa Delta C. 008/63
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle