19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE tKt 17 Ocak 1969 CUMHUKÎYET ••«••••••••••••'I POIİTIKAMDDA FESTİVAl Dr. Nihat TÜREL eni yü» öyle bir politik ortamda gvrdık ki, her sabah gazeteler ele alınınca, bir yeni olay, bir yeni mesele, kısaca bir yeni şenlikle karsılaşıyoruz. Politikamızda festival mi var, yoksa karnaval mı. cloğrusunu bulabilmek Için bir hayli düşünmek lâznn. Şenlik önce parti kongrelerl Ue basladı. T.t.P. kurultayuıda, sosyalinn yansması, sonunda karşılıkh söğüp sa>malarla kapandı. Arkasından A.P. nin meşhur yeminliler yeminsizler rekabeti, bir hayli komik ve eğlenceii safhalardan geçerek belli yerine oturdu. Iktidsr partisinin otnrduğu yere kendi eli ile koyduğu, eski D.P. li politikacılara siyasî hakUrm verilmesini öngören vaad çirisinin partiyi ve yöneticilerini ne ölçüde rahatsır edecegini zaman göaterecektir. Bir sartla Id, gelecek aylar ya da yıllar, bn ve benzer biçinv •el konulann muhasebesinl yapabilme imkâedeceğinden, gelişme ve toplumsal rahatük el ele ve beraberce yürüyüp, gider. Halktan kolayca oy alan, tantana ile işbaşına gelen tutucu iktidarlann, geri sosyal yapı ve bozuk düzenin yoğun problemlerl ve rahatsızlıkları karşısında şasmp kalması, esyanm tabiatı lcabıdır. siyasi güçleri ikG elişmemis bünye tutucu güçlerin iktidan tidara getirmekte, bu da sosyal yapıyı değiştiremediğinden aslında değiştirmeye de niyeti olmadıçından, bir fasit daire etrafmda devamlı çeb'şkiler devam eder, durur. TİROİD GUDDESiNIN MUAYENESi Bütiin halkında "6UATR» olan köy: PHORTSE S on on yü ıçınde, kullanılmaya başlanan «Gamma fotograf cihazlan» ile, ıncelemek Istpdiğimlz bolgeyı, yatandan tetkik edebılmek mümkün olmuştur. Gerçi bu şekılde elde edllen resiroler, daha önce açıkladıgımız metodla elde edilenlerden daha kabadır. Fakat en büyük avantajı, bir iki dakika içtnde alınabılmeleridir. Bu gibi muayenelerde sürat çok önemlidir. Çünkü mua yene ne kadar hızlı olursa, hastırrnalar çok önemlidir. Çünkü bu şekılde proteın eksıkliğmdpn doğan hastahklan. ve bazı vırüslerı tetkık etrnek kabil olmaktadır. iranlı aydınlar yargılan.yor i Hnsam Cazani, Tahran'da bir filim enstitüsünde çalısıyor j mns. tran Merkez Bankası mercurlarından Abbas Surki ve , Avnkat Hasan Ziya Şerif ile birlikte tutuklamışlar Cazani'yi.. . Evinde arama yapmıslar, kitaplannı bir bir elden geçirmîşler; ı elko>dukları kitaplardan ikisinin adını yazıyor gazeteler : | Romaın Rolland'ın ünlü Jean Christophe'uj Albert Camusnün meshur labancı'sı.. | Huşam Cazani dentis ki : c Bir ınsanı okuduklsrı yüzünden mahkum etmek ne Iran halkınm vakarma, ne de ır.sani ilerlemenm koşullarma uyar.» Samklar devlet güvenlifine kastetmek suçuyla yargılanıyorlarmıs. Oysa bashca amaçlannm «tran'tîa kısisel ozgür'ukİere saygı gostenlmesı ıçm §erçek bir demokrası kurtnaktan ibaret. olduğunn iddia ediyorlar. Bilindiği gibi Iran'da Sah diktatörlüeü vardır. Ülkenin mnazzam petrol gelirini, bir avuç lengin aile, AneloAmerikanlarla pavlasır. TopTak a^alıgı. asiret reisliği, sevhlik, mollalık, sahhk üstüne kurulu düzeılde bir yandan akıl almaz saltanat ve sefahat. öte yanda havsalaya sığmaz sefalet ve yoksullnk sürer. Sah ile Farah. sevimli. seçkin in«aplardır. Kışın kar kayagı, yazın su kayağı yapmavı ihmal etmezltr. Sah avnı «amanda jet pilotudur, ivi araba kullanır. zekidir. Farah süzel kadındır, ivi sivinir, modavı yakından izlcr. Eski Kıraliçe Sürevva da övle idi. Kıraliçeliğe aüahaısmarladık dedikten sonra Avrupamn jet sosvetesinde bn niteliklerivle vasamını sürdfirda. Tahran sarayı ve çevresi. hep bövle ivi eğitilmis zendn parlak insanlarla doludur. Bu kisiler arada sırada yoksnlları da düsünürler. kalkınma plânlanndan sczederler; AmeTİka'dadır bir ayaklan. Avrupa so>:vetesinin içindedirlîr Ne var ki. vönettikleri ülkede Romaine Kolland'ın v« Albert Camus'nün romanlannı toplattınrlar. ki<=i özçürlitSünü avaklar altına alır, üniversite gençligini ezer, aydınlara iskence yaptırırlar. Iran. bir bakıroa biTİm memltkete benzer, bir bakıma benzemez. Orada sahlık vardır. bizde voktur.. orada biçimsel de olsa demokra«i yoktur. bizde vardır.. Bunlar benzemiyen yanlanmız. Bir de benziven vanlarımız var : Aydmlann evinde arama tarama vapmak.. okuma özgfirlügünü kısıtlamak.. kitap toplatmak.. fikirleri vüzünden insanlan zindanlara atmak .. Bu bakımdan Tabranlı Hnsam Cazani bizim aydınlartmızdan daha talihlidir. Hir olmazsa sövle düsünebilir : Ne yapalım ! Polis evimi basıyor. Camus'nün. Rolland'ın romanlarına cl kovuvor. heni hapse atıvor. Kendi açmndan haklıdır. Çünkfi vatanımda Sah diktatörlüeü var, cok partili reüm vok, demokrasi yok. fikir özeürlüfcü vok, kisi özgürlüfcü yok Bnnlar oldneu zaman rahat bir nefes alacajız. Peki.. evlnne aramatarama vapılan, kitapları toplatılan. • poliste nezarete alınan. hapse mahkum edilen Türk aydını ne divecek? Bizde yasalara eöre dikta yok. demokrasi var.. tekel yönetimi vok. çok partili re.Jim var.. Kisisel özgürlük ve demokrasi üstüne atılan nutnklarm haddi hesabı vok.. ama gene de kitaplar toplatılıvor. avdınlar hapse atılıvor. polis aram» • m tarama vapıvor, nezarethanede iskence devam ediyor... Bn ne biçim istir? tran'da polis Albert Camus'nün «Tabancı» an» el koynvor, Türkive'de Steinbeck'in «Bitmiven Kavga» sma.. Batı'dan gelen fikir ve kitaplar» karsı iki ülkenin ıktidarında ortak bir dü»manlık var. Demek ki demokrasi ve kisi pzeürlügü lâfla selmiyor. Bir ülkenin iktisadi yapısı ve kosnllandır demokrasinin yöriimesini ve vaşamasını sailıvan Bıigün tran ile Türkiye'nin ekonomik düzenlerinde toprak aîalıfı ve komprador kapitalizmi egemenlieini sürdürmektedir. Bu dnzenler değişmeden de kisi özgürlüîii ve fikir özgürlügu havada kalır. Huşam Cazani : « Bir insanı. okuduklan yüzünden mahkum etmek yakıçık'sızdır..» diye konusmuş. Gelse de Türkiye'ye avdınlarla, yazarlarla. sanatçılarla konussa.. polis eliyle Emniyctin mahzenlerine tasınan kitap listelerine bir eöz atsa... Caresiz.. maztum ülkeler bu mücadeleden gececekler : Kisi Ö7t;iirlüguntt de kazanmak kolay olmuyor, millet Szgürlüğflnü de,. NI mm bırakırsa .. Bir dar boğaz ürHye gerçekten bir bonalırnın ve dar boğazın tam eşifine eelmiş dayanmıştır. Ekonomik bayatm bütüoü Ue ve teknik anlamda içinde bulunduğu çıkmaı. sosyal cephesi yönünden iktisadî yapınm gösterdiği asın dengesizlik, önemli bir faktör olarak sosyal bünyemizi ve siyasî lliskilerimizi elbette ki etVileyecekti. Fakat bunun yamnda, sadece »osyal yapıraızın ve siyasî bünjemizin, tarih olusutnundan gelen nedenleri ile. buhran, birdenbire bir optimal noktaya erismistir. Ayııca iktidar partisinin, tarih zincirine bağl«j«yan. kendi dokusu geregi. moTfoz beceriksizlikleri ile, politik sahnedeki curcnna, iyiden iyiye eğlenceli bir hal almaya baslanuştır. Yakılan elçi otomoblli, kapanan üniversite, kapatma karannın Damştayca bozulması, tabil senatörlerden bazılannın dolcunulmaılıklannın A.P. li senatörlerin oyları ile kaldınlması, bnnun Anavasa Mahkemesince yüz geri çevrilmesi, komando adı verilen bir kısım gençlerin üniversite yurtlanna sopalı »aldırmalan, gençlerin kıyasıya dövüşmeleri, işgaller, bovkotlar, yürüyüşler. protestolar, isçileTvn tabtikaUn el» geçinneleri peçtigimiz haftanın bir kaç iriinüne sığrnış enteresan olaylandır. Bütiin bu olup bitenler karsısında çesjîtll siyas" pruplar değişik görüşler ortaya atarlarken, iktidar çeMTİerine hâkim olan sükflt, kararsıılık ve hattâ şaşkınlık aynca anlamlıdır. Kısa bir süre önce, gençlik patlamalarına karşı siyasî namazlardan medet umanlar, sütten agrı yanmış kimseler gibi, yogurdu üfliverek yeme anlamında, telâşlı ve çekingen gözlerlc, çcktan insiyatiflerinden çikmıs, birbirl ardınca sıralanan olaylann seyircisî haline eelmişlcrdir. Ve su hall ile, ne vazık ki. iktidar, artık ne başinda. ne de sonunda olaylann hâkimi olmaktan çıkmıstır. T dönmüstür. Yüıeyde kalan ve siyasi müesseselerin ve bunlara yön veren hukuki kalıplann modernleşmesi, devamlı ve tutarlı bir çare olamamıstır. Osraanlı tmparatorluğu döneminden ırunümüze kadar uzanan aydın kuşakların Batılılasma adını verdikleri bu hukuki ve siyasî modernizasyon özentisi, kiralık bir balo elbisesi gibi, dans salonlannın hareketliliginde. kâh orasmdan burasından patlamış, bazan da panUlonlar diz kapaklardan aşağıya kavarak toplum, don, fömlek karnaval senliklerine Uç ettgel S tanın tamamen hareketsiz kalması gereken zaman da o kadar kısalmıs olur. maîleşmış ülkelerde ıse, yeni tekniklerin kullanılması karşısında üç 'ngel durmaktadır. Bu engellerden bırincisi ve psıkolojüc açıdan en onemhsi, bu ülkelerde radyo aktıvıteye karşı dujıılan korku ve bunun gerek hasta ve gerekse hastanm ihayst üçüncii ve en son engel de. radyo izotopla hastahk teşhismde kullanılan araç ların karısıklığı ve metodu uygulama teknığinm güçlüğu karşısında. doktorların tereddudc düşraelerıdir. Üstelik bu araçların çok pahalıya mal olmaları yüzünden bazı zengin ülkelerin hastahanelerınir» bile cesareti kınlnuştır. Fakat. bu alandaki son gelışimlerle hem araçlar daha ucuza mal edılmekte. hem de radyo izotopların kullanılması teknıği de gide lek basitleşmektedir. Aynı zarnanda. amelıye sıra?ında kullanılması gereken radyo izotop do K « Yumruktan ne haber!.. Tiroid guddesinin muayenesı imalayalarda, Phortse 4000 metre yükseklUrtedlr. Bu köyün aşağı yukarı bütün ahalisınde guatr vardır. 1966 da, koye Yeni Zelandalı bir tıp ekıpi geldığinde halkm dörtte blrinin guatr hastalığuıdan btüru geri zekftlı ve sağır dilsiz olduğunu gördüler. Guatr'a sebcp, 1 yot eksikliği idi. Yenı Zelandalılar yanlannda radyo izotop ve sayaçlar getirmişlerdl. Yeni 2elandaülar, Everest tepesinm fatihi Sir Edmund Hillary'nın Hımalayalılara ^erdiğl bir sözü tutmak için gelmişlerdi. Şerpa ka•bilesinin yardımı ile Everest tepesıne çıkan Sir Edmund Hıllary bir tıp ekipi ile geri gelecegini vaad etmişti Şerpalara. Çünlrtl gerek guatr (boğazda şişkinlik yapan bir hastalık) ve gerekse dığer tıroit hastalıklan Şerpaiar arasmda çok yaygmdı. Gerçi Yeni Zelandahlar Himalayadaki köye çok teşkıîâtlı gelmişlerdi fakat yapacaklan :ş çok basitti. Çünkü radyo izotop yardımı ile yapılan muayeneler arasında en kolayı, tiroid guddesinın muayenesidir. Bu muayenede, hastaya radyo aktif izotoplu, iodür de sodyum mahlulü içinlır Eğer kısi normalse, bu maddenm üçte biri 24 saat içinde tiroid guddesmde toplanır. Hastar.ın boğazmdan gelen gamma ışınları sayesmde elde edilen şekılden, tiroid guddesinin az veya çok mu faal olduğu anlaşıhr. adyo ızotoplar bulunmadan önce, tıpta sadece üç çeşıt tiroid hastalıfı biliniyordu. Oysa. bugün en az on iki çeşit tiroid hastalığı tanınrnaktadır. Her hastahğın tedavi şekli değişik olduğundan. bu husus çok önemlidir Gayet tehlikeli olan bir tiroid tümbründe ha^tah^a yakalanan nesıç vücuttaki dığer organlara doğru kayabilir ve rre selâ akcığerlsrde yerleşebilir. İşte bu nesiç iyot yutma kabilivetinin fazla olarak artmasından btürü, kolaylıkla tesbit edileblUr. Toplumdanesancılar başlayınca tutucu lktidarlar yapar? Aslında. bunalımlan ve rahatsızuklan a kılcı ve etkili bir yönde tedavi hnkânlan, tutucu iktidarlann tabiatmda yoktur. Hiç bir tutucu iktidar, sosyal ve ekonomik meselelerin üzerine ciddi olarak ve kaynaklara inerek yürttyemez. Biraz akıllı olanlan, palyatif de olsa, gerginliği giderici yan bilimsel çareler düsünebilirler. Bunalımlar karşısında siyasal uzlasmalar bulabilirler. Fakat bunlar istisnadır. Genel kaide, tutncu iktidarlann, siyasi kargasaliklarda ve sosyal kavnaşmalarda, baskı ve sindirme tedbirlerinden baska bir sey düşünemedikleridir. Fabrikalar işgaı mi edildi? Gençler boykot mu yapıyor? Basında sert muhalefet mi var? Velhasıl iç sıkıcı ne varsa ve yfizeyde ne görülüyorsa, bunlann tümunfi yasaklayıcı ya da sınırlayıcı kanunlara ihtiyaç var demektir. tktidarlar bir kere bu yola girmeye görsünler. Baskı tedbirleri birbirini kovalar. Bir süre sonra bunlann da vetmiyeceği düşünülmez. Siyaset hUimindeki entegrasyon ve antagonizm «ıktidann tezahuru ne ise munalefetınki de öyle olur» ilkesinin hükmünü uygulayacağı akla gctirilmez. Tepki baslamışsa, baskılar sadece tepkiyi arttınnaktan başka bir anlam taşımaz. Bütün bunlar, sosyal bilimlerin ve tarihî deneylerin belli ve degismez ilkeleridir. Hiç bir siyasi güç, bilimsel yargıların etkislnden kendisini kurtaramamıştır. Siyasette istisna olmaz ilkesinin bundan böyle de değismesi için yeterli bir sebep yoktur. Üzülerek îfade edelim ki, olaylann çok ardında kalan ve zaten kaderi de bu olan bizim tutucu iktidanmız, hiç değilse şu kritik ortamda meselelere doğru teşhisler koyabilecek midir? Yoksa getirmeyi tasarladığı ve zemiu aradığı baskı kanunlannın kartondan kalkaru ardından, muzip çocuklar gibi göz kırparak, «yumruktan ne haber» mi diyecektir. Hİ ÎNSAN VÜCIDUNDAKİ RADYOAKTİVÎTETİ ÖLÇMEYE YARAYAN ÂLET nesli içm arzettiği tehlikedir. Nükleer patlamanın meydana getırdiği radyo aktivitenin insan nesü için korkung tehlikesim gayet ıyı bilen cınaileşmiş ülkeierin bu Konuda gösterdikleri çekımserhğı bir dereceye kadar haklı bulmamak kabıl değildır. Bu noktada radyo izotoplarla, XışınIarı arasında bir kıyaslama yapabıiınz. Teonkman Xısmlaîi ga^'et tehlıkeh oıabilir. Fakat pratikte, hastaya uygulanan dozaj azsa ve radyolog ile yardımcılan becerikli iseler, Xışınlarının tehlıkesi asgariye iner. tşte aynı biçimde radyo ııotoplardan yararlanılmış olan teşhis metotlarında da gayet az bir dozaj kullanılmış olup, şımdiye değin yapılan denemelerde hasta üzerinde olum^uz bir etki müşahede edilmemiştır. Sadece çocuklarla, gebe kadınlarda radyo izotop kullanılmarnası daha doğru olur. Radyo izotop tekniğinin kullanılmasının önune dikilen ikinci engel ise bılinen klâsik metotları uygulamaya alısık olan vasat doktorların yeni yöntem ve, teknıkler karçısmda gösterdikleri çekmgenliktır. İyon radyasjonunu ıvı bilmeyen bir doktorun, hasta1 hklan teshis konusunda ahşage !diğı usullerı yeğ tutmast tabiidir. zu da giderek azalmaktadır. Netice olarak, teknık gelişımin. günun bırmde radyo izotopların onundeki tum engelleri kaldıracağını ve buraaddenınhastalıkların teşhisi alanında çok büyük rol oynayacağını söyleyebilırız. AhşuşehirlerL. çekismelerin, ekonomik demçesizlikSiyast ve nihayet sosyal gerginliklerin patlerin lama alanı, sehirlerdir. özellikle büyük şehirlerdir. Tarihin önemli, önemsiz bütiin fhtilalleri. darbeleri ve siyasî ka\gaları. her iilkede, büyjk şehirlerde sahne>e konmuştur. Fransız ihtflati denince, Paris, Lvon, Marsilya, Sovyet ihtilâli denince de Petrograd \e Moskova akla gelir. Politik sosyolojinin biiyuk bir isabetle tesbit ettiji gibi, toplumlann siyasî potansiyeli entellektüel hayattn kesifleşHRİ bfiyiik şehirlerde aktif, dağınık ve dusünce hayatınm sınırlı kaldıçi ya da biç olmadıfı köy ve kasabalarda pasif bir teıahiir gösterir. Bu yüıdendir ki, ülkelerde yayjın oy sandıkları, olağanüstü ve kritik buhran RÜnlerinde, etkilerini ve hâkinıiyetlerini büyük şehir hayalının dinunik ve kaynayan hareketliliçine kolayca terkediverirler. Ne işçiye kurşutu. Ne öğretmene tokat Gazetenizin i Ocak 1969 tarihli sayısmın ikinci sahifesinde «tsçi\e Kursun, ÖŞretmene tokat» baslığı altında «Pencere» kösesi yazan Saym llhan Selçnk imzasiyle yayınlanan bir yazıda Malatya Valisi Sabri Sözer'e atfedilen hususların gerçekle bir ilgisi yoktur. Malatya'da Hekimban ilçesi ortaokuln öğretmenleri arasında bazı sebeplerden doğan anlasmazlıklar ve gruplasmaların öğrencilerle velilere ve halka sirayet ettirilmesi sonucunda vnkua gelen olaylann yönünü değiştirmek, Vilâyet Makamının, okulda artık vazife çöremiyecek duruma çelen ogretmenlerin dileklerini de sözönündr tutarak yaptığı tasarruflara Sendikal faaliyet gösterivormus çibi müdahale etmek istiyen Türkiye Öğretmenler Sendikası Malatva Subesi Baskanı ve iki arkadası, olavlara ve tasarruflara arzalarına çörc yön veremiyeeeklerini anlayınca yalan ve iftira voluna sapmışlardır. Her yerde herkesin saygı duyduârn ve duyması terektiği öğretmen ismini istismar ederek sövüldüklerini, dövnldüklerini, kovulduklannı ileri sürmüslerdir. Bu iddialar bir bayal mahsulü, inanılması ve hattâ tasavvur edilmesi dahi bizim insanlık ve tcrbiye ölçülerimize sıgmavan, Makamımızla kabili telif olmıyan bususlardır. Ajnca «Pcncerr» yazanna maksatlı ve yanlıs aksettirilmiş olması da üzücüdür. Bu nedenledir ki, Malatya'nın safduyu sahibi kisi ve knruIusUriyle basınında reaksi\onunn bulmustur. Yazar llhan Selçuk. söz konusu yazıyı, Hekimhan olaylartna kendi damgaşını vnramavan kıskırtıcı çevrelerin açısiyle değerlendirdiği içindir ki, yanılmıstır. Zonguldak olaylarını da aynı çevrelerin görüsü ile değerlendirmemis olsaydı, 1968 yılı Subatında vukua gelen bu olavda Zonçoldak Valisi olan Sabri Sözer'in bir tek iscîvi incHmemiş, o olaylarda bir tek kursun dahi atılmamıs olduşnnu öğrenecek ve binnetice bu yalan ve iftira kampanvasına öyle sanınz ki alet olmayacaktı. Bn durum, şecmis olaylann ne yazık ki zamanıma bağlanması çabasını çöstermektedir. Bu açıklamanın, gazetenizin ilk çıkacak nüshasımn ayoı sfitununda aynı puntolarla yayınlanmasmı rica ederim. SABRİ SÖZER MALATYA VALtSt t •nnııııımımıınlnnınıımınnnıımmıııııınmınıi SO N U Ç başka yönden avn hîr önem tası. r. Gelismis ülkelerde blle zaman zamaa ortaya çıkan, hiç şüphesiz nedenleri \e hedeflerl çok baska olan sosyal kaynasmalar ve bunlann ortaya çıkardığı politik gerginlîkler, sonunda bir rejim ve Anayasa buhranına kadar gidebilmektedir. tieri toplumlarda rejimin temelleri tarihl ve alttan gelme ve doğal bir dayanma gücüne sahip olduğundan, hastalığın giderilmesi için hem zaman, hem de sosyal bünyede hastabğı karşılıyıbilecek güç bulunabilmektedir. Gerçek odur Id, gelismemis ülkeler böyle bir güçten yokstmdnrlar. Zavıf bünyenin iç etkenleri, miUetlerarası dış etkenlerin de etkisi ile. rejitn değifikliklerine kolayca zemin hnnrlıvabilmektedir. akılcı yollarla buhranlara B ilimsel vevetutarlı çareler bulunamazsa.devamlı o •••• •Sil i: :• • •««• •••• •••• •••• •••• R Hlr BİR ŞERPA'NIN TİROtD'l MUAYE.NE EDİLİÎOR. Bbylece Dr. Seelentag'ın tahminle rinın doğru çıkacağı gün yaklaşmaktadır. SANTE DC MONDE'dan çevrilmiştir. T ürtdye az relismiş «osyal ve ekonomik yapısı ile, dünyanın geri kalmış difer toplumlannda olduğu gibi, belirli bir siyast kaderin çlifisi üzerinde bulunuyor. Aynca, yirmi küsur yıldır içine girdijHmiz çok partili siyasî hayat, ülkemizin siyasi kaderini, oy sandıklanndan çıkan tutucu (mnhafazakâr) iktidarlann eline tpslim etmistir. Oysa ki, az ı;elifiniş sosyal ve ekonomik yapıyı çafdas seviyeye getirmek. tutucu iktidarlann isbasma jcelmesi ile değil, devrimci güçlerin siyasî kadere el koyması Ke mümkün olur. Ancak devrimci görfiçler, çabatar ve tedbirlerle toplum yapıs modemlesmeye ve rahatlıça dofru yol alır. Bu modemızasyon. eeHşmemisliğin yarattıjı gosyal buhranları da kademeli olarak yok laylann, rejimin icabına baktıkları bin deta tekrar etmis bir tarih gerçeğidir. Fransız ihtilâl tarihini kaleme alan ünlü tarihçiler, Bonapart diktatörlüfüne geçişten bahsederlerken; devrim ve karşı devriın çalkantılan, anarsi, terör ve sosyal kaynasmalar arasında, siyasetten de. devrimden de, karşı devrimden de usanan, hıkan ve yorulan Fransantn, huzurunu bir Kılıç'a teslim olmakta bulduğunu, yazarlar R! i 1 Tabiidir ki bu tür denemeler bir ihtısas merkezınde yapılmalıdır. Bugün geİısmekte olan ülkelerde, guatr muayeneleruvie genellıkle radyo izotop kullamlmaktadır. Gıdasızlık ve sari hastalıklann en büyük ölüm sebeni olduğu ülkelerde, «lofal olarak radyo izotopların kullanılmasınjı bnemi aralmaktadır. Çünkii bu } gıbı ülkelerde en basit, temsl . sağhk sonmlan bıle henüz çb j 2ülmemiş olduğundan, kanser sa vaşı gibi zor çalışmalar gerı plâna itilmektedir. Pakat geüt.mekte olan ülkelerde, radyo ızotoplar vasıtasiyle kanser veya 6ığer tıbbî alanlarda yapılan araş SON SANAYICİLERİN DİKKATINE Geçirüen SEMAMKA KEÇE SANAYİİ'nın devamı ola/ak kurulmuş olan KEÇE SANAYİİ ve TİCARET A Ş., aşağıda adresi yazılı yeni fabrikasında faalıyete geçmış bulunmaktadır. r Saym müşterüerimize du;, ururuz. yangın dolaiasiyle. S E M A N K A KEÇE SANAYİİ ve TİCARET A.Ş. Kazlıçeşme. Demirhane Caddesi, Gemalmaz Sokak No. 9 Telefon: 21 50 81 Telgraf: Semanka, İstanbul BOSFOR'a Teşekkür Türkiyemizden Avrupa ülkelerine medenî &nlamda otobüs seîerlermin pişdan olan BOSFOR TURtZM yolmaktan büyük zevk duyduk. Aynca. İnsburck gezisinde kendilerine has programı tıtizlıği ile bizleri isimlerine bağlamasını bildiler. BOSFOR TURİZM sahiplenne, tertipçüerine ve programı yöneten Özcan TJluyol'a tebrik teşekkürlerimizi sunanz. Bundan sonrakı gezüerinde de muvaffak olmalarıru canı gönülden dileriz... I) i mM s h " Y ,5 mfh Reklâmcıük: 158/614 \Âm Ankara Lv. Âmirüği ( I ) No. luSat. Al. Komisyonu Başkanlığından: Müteahhit namı hesabına açık eksütme suretiyle 80.000 Kg. kunı fasulye satınalınacaktır. Muhammen bedelı 264.000.00 lira olup geçici teminatı 14310.00 liradır. îhalesi 23 Ocak 1969 Perşembe günü saat 1100 de Korr.isyonumuzda yapılacaktır. Şartnameler İstanbul Lv Amirliğinde ve Komisyonuruuzda görülebüir. (Sayı: 2157 Basın:" 10379/319) BOSFOR Yolculan adına Dr. HİLMİ ALAGİL Cumhurivet 626 İNTERTYPE DİZGİ MAKİNESİ Tel: 22 63 27 tstanbul 22 Kalem Malbu Evrak Bastırıiacaktır Muhammen bedeli 86.650,00 liradır. Şartnamesi tstanbul, Taksim, Gümüşsuyu, Dümen Sokak, Gümüşpalas Apartmanında Ortaklık Levaam Müdürlüğünden alınabilir ve nümuneler görulebilir. Son teklif verme tarihı 24 Ocak 1969 Cuma günü saat 15 00 e kadardır. İlâncılik: 868/624 ALMANCA Steno ve Daktüo bilen ve Almanca idare edecek genç bir muhaberat BAYAN SEKRETER TÜRK HAVA TOLLARI A. O. (Basın: 10149/608) aranıyor Müracaat: Birleşık Alman tlâç Fab. Topkapı Davutpaşa Cad 36 Cumhuniet 609
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle